Sevgi sonsuzluktur.Umuttur. Yaşama sevincidir.Sadakattır. Paylaşmaktır.Sevgi güzel olan herşey. Nadide bir çicek. Özenle korunması gereken bir yaşamdır. Toprağa atılan tohum. İnatla direnen bir yürektir. Sevgi Yaşamın diğer adıdır. Sevgiyle kalınız
Sevgi aşktan üstündür.. bunu herkes diyor.. niye diye sorarsan.. aşk bilinmeyene bildik tanıdık var olmayan güzellikleri empoze etmektir diyorlar.. aşk diyorlar bir kalp çarpıntısı Bir baş dönmesi falandır diyorlar... yakınlaştıkça anlamını yitirdiğin serap.. hayal.. çocukça.. gelişmemiş bir duygudur diyorlar.. belki de az gelişmiş bir duygu.. diyerek kendilerini düzeltip.. bilmiş bilmiş gülüyorlar.. sonra sevginin neden aşktan üstün olduğunu bir bir açıklamaya başlıyorlar.. çok kişinin sözlerini kendi sözlerimmiş gibi biliyorum.. öyle bir muhabbetki her an tüm bildiklerim yalanlanabilir.. beni yalancı şahit olarak yargılayıp asabilirler.. bir iki yıl evvel olmalı.. murat geldi.. aşktan perişan.. başladı anlatmaya.. fuzuliden şiirler ezberlemiş onları okudu bize.. aramızdan biri söylenebilecek en salak lafı etti.. ben aşka inanmam oğlum.. kendinizi kandırıyonuz.. aşk maşk yok fasa fiso bunlar dedi .. murat: muhatabım bile değilsin.. beynin bokla dolmuş.. sen aşktan ne anlarsın.. git sifonunu çek.. kendi bokunda boğul.. (bu kadar terbiyeli düzgün değil tabi daha ağır laflar etti.. ben şimdi keyfimce değiştirip eksiltiyorum.. kafama göre yani) ayıp oluyo beyler .. sende aşıksan aşıksın oğlum.. ne ulu orta anlatıyosun ki.. tekeline almış savunuyorsun aşkı.. gören sizi amca oğulları sanacak.. gel bi ara.. gece vakti laflayalım.. demli bir çay.. o zaman davet edelim aşkı.. böyle ayak altına düşürmeyelim.. (sonra korktum.. ya gelirse.. ya anlat derse.. konuyu değiştirebilirmiyim..? değiştiririm tabi.. murat söyle bakalım.. ayda ne kadar kazanılır ortalama bir aşktan kuzey yıldızı hep kuzeydemidir.. güneş doğudan doğuyorsa doğu neden hala karanlık falan derim .. kim demişti bunu der.. demez.. öyle bişey olmaz.. hiç gereği yok bunların.. beni ciddiye almayacaktı zaten.. korktuğum da doğru değildi.. tamam doğru olabilir.. ama sadece teknik bir doğruydu.. geyiğine konuşacaktık.. duyduklarımızı bildiklerimizi anlatıp haklı çıkmacılık oynayacaktık.. anlatılsa hallerinin sureti anlatılır.. konuşulacak anlatılacak bişey değildir ki aşk.. küçük ruhların küçük aşkları olur demişti biri.. takdir ettim.. aferim...
Yeter bana Cumaydı hayatımın rüyasının başladığı o gün Anlam kazanmıştı cümlelerim Fani dünya da hiç böyle hissetmemiştim Eski olmasaydı keşke Riyakâr dünya gibi
Umudumdu rüyamın bitmemesi Zaman bu sefer yapma diyordum Lafta kaldı hepsi Az da olsa tattım ya bu sevinci Riyakâr da olsa dünyayı sevmeyi…
Yeter bana Öğrendim, Öğretmene Verilmesi gereken değeri Bu sonsuz ifadeyi Öğrettin ya sen bana bu güzelliği Yeter bana
Bunun üzerine Almitra, 'Bize sevgiden bahset...' dedi.
Ve o basini kaldirdi, insanlara bakti. Üzerlerine sinen derin dinginligi duyumsadi.
Ve yüksek bir sesle konusmaya basladi:
'Sevgi çizi çagirinca, onu takip edin, Yollari sarp ve dik olsa da...
Ve kanatlari açildiginda, birakin kendinizi, Telekleri arasinda sakli kiliç, sizi yaralasa da...
Ve sizinle konustugunda, ona inanin, Kuzey rüzgarinin bir bahçeyi harap edisi gibi, Sesi tüm hayallerinizi darmadagin etse de...
Çünkü sevgi sizi yücelttigi gibi, çarmiha da gerer. Sizi büyüttügü ölçüde, budayabilir de...
En yükseklere uzanip, Günes'le titresen en hassas dallarinizi oksasa da, Köklerinize de inecek, ve onlari sarsacaktir, Topraga tutunmaya çalistiklarinda...
Misir biçen disliler gibi sizi kendine çeker; Çiplak birakana kadar döver, harmanlar; Kabuklarinizi, çöplerinizi ayiklar, eler...
Bembeyaz olana kadar ögütür sizi; Esneklesene kadar yogurur; Ve Tanri'nin Ilahi sofrasina ekmek olasiniz diye, Sizi kendi kutsal atesine savurur...
Sevgi bütün bunlari, Kalbinizin sirlarini bulasiniz diye yapar, Ve bu bilis, Hayat'in kalbinin bir cüzzünü yaratir...
Ancak korkunun kiskacinda, Salt sevginin huzurunu ve hazzini ararsaniz, O zaman örtün çiplakliginizi, Ve sevginin harman yerine adim atin...
Adim atin, kahkahalarin tümünün olmadigi, Sadece gülebileceginiz mevsimsiz dünyaya, Ve aglayin, ama tüm gözyaslarinizla degil...
Sevgi hiçbirsey sunmaz, sadece kendisini, Hiçbir sey kabul etmez, kendinde olandan gayri...
Sevgi sahip çikmaz, sahiplenilmez de; Çünkü sevgi, sevgi için yeterlidir, tümüyle...
Ve sanmayin yön verebilirsiniz sevginin akisina, Çünkü sevgi, yolunu kendi çizer, sizi deger buldugunda...
Sevgi bir sey istemez, tamamlanmaktan baska...
Fakat seviyorsaniz ve ihtiyaçlarin arzulari varsa, Birakin bunlar sizin de arzulariniz olsun...
Erimek ve akmak,geceye sarkilar sunan bir dere misali, Sefkatin fazlasinin verdigi aciyi bilip, Kendi sevgi anlayisinla yaralanmak, Ve kanamak, yine de istekle ve coskuyla...
Safak vakti kanatlanmis bir gönülle uyanmak, Ve bir sevgi gününe daha, tesekkürle uzanmak...
Sessizce çekilmek ögle vakti, sevginin vecdini duymak, Aksamin çöküsüyle de, eve huzurla dönmek...
Ve uyumak, kalbinde sevgiliye bir dua, Ve dudaklarinda bir sükür sarkisiyla...'
-Sevgilerin üstünden baharlar ve kışlar geçenlere! -
Hatırlayanlarınız var mı, sevgi neydi? İlk sevgi sözcüğünü, ilk kıpırdanışını yüreğinin hatırlayanlarınız var mı? İlk hüznümüzün adını sevgi koyabiliyor muyuz şimdi geriye dönüp baktığımızda? Derûni coğrafyamızı kaplayan zifiri bulutların ve üzerimize örtülen maddeci felsefenin ağırlığına ne zaman başkaldırmıştı sevgilerimiz, hatırlayanınız var mı? Ne zaman sevgilerimiz paralarımızdan önce tartılırdı; ya ne zaman pazar eyledik sevgilerimizi, biliyor musunuz? En son ne zaman bir sevgiyi söyleşmiştik bir sevgiliyle? ! ...
Her gün bir parçamızı daha tüketen teknoloji çağında sevgiye en son ne zaman merhaba demiştik, hatırlayanınız var mı? Hatırlıyor musunuz, sevgi neydi? Üzüm henüz yaratılmamışken insanları sarhoş eden o muydu acep? O muydu canından ve cihandan geçiren sahip kıranları? Bin yıllar ve binlerce yıllar boyunca pervaneyi ateşe düşüren, bülbülü şeydalandıran o muydu? Neydi sevgi? ! ..
Hatırlayan var mı, sevgi neydi? Leylaların, Şirinlerin, Aslıların nazı mıydı o; yoksa Mecnunların, Ferhatların, Keremlerin niyazı mı? Hangisinde belirmişti ilk kıvılcımı sevginin? Neydi sevgi? ! ..
Açıkken gözbebeğimize yerleşen de, göz yumduğumuzda gönlümüze sızan da sevgi değil miydi bir vakitler? Bir dudağın kıpırdanışından yanağımıza akseden pembelikler, utanmalar, sevgi değil miydi yoksa? En son ne zaman kızarmıştı yanağınız, hatırlayanınız var mı? Uykumuzu en son ne zaman terk etmiştik sevgiyi düşünmek adına? En son sevgi şiirini hangi gecede okumuştuk? Sahi neydi sevgi? Bir çuhayı ipek görebilmek miydi; toprağı amber niyetine koklamak mı? Sûreti sîrete, arazı cevhere, bedeni ruha köle eylemek miydi sevgi? Sevgi bir iyilik miydi, şefkatli bir cümlecik mi? Neydi sevgi, dış mıydı, yoksa iç mi; zahir miydi, yahut bâtın mı; kalıp mıydı, ya ki can mı? Var olmak mı, varlıktan geçmek mi? Dünyaya gülmeye mi gelmiştik; ağlamaya mı; ölüyor muyuz, yoksa doğuyor mu? Sevgi neydi? ! ..
Unuttuk, acep neydi sevgi? Bir yetimin başını okşarken dimağımıza yerleşen tat mıydı o? Bir bebeğin süt kokulu tenindeki su çiçeği miydi? Sabah evden çıkarken özlemeye başladığımız bir ses miydi? Hatırlayanınız var mı, sevgi neydi? Sevgi bir sigara dumanında, bir tren düdüğünde, bir dalganın en son hışırtısında ve bir turnanın kanadında mı kalmıştı? Sevgi Medine'de, Semerkand'da, sevgi Bağdat'ta, Endülüs'te, ta caddelerde, sokaklarda, evlerde, kapıların tokmaklarında çınlar durur muydu eskiden? Ya neden şimdi Ayasofya'da pitoresk, Divanyolu'nda kaldırım taşı, Ankara'da ittifak, Yeşil Kubbe'de Mevlanâ, Erciyes'te kar, Fırat'ta bir içim su olup girmiyor dünyamıza? !
Neden nefesimiz daralıyor hummalı inatlarımız, kallavi benliklerimiz yüzünden? Neden gönül yuvalarımıza kuzgunlar pikeleniyor da nesillerimiz sersefil ve derbeder? ! ..
Sevginin koynunda büyüttüğümüz nazeninlere nazı enîn ile mi unutturdular, semenderlerimiz ateşe niçin yanmaktalar? Soralım ta içimize; neydi sevgi? Sevgi neydi sahi?
Bir mektubun ilk satırı mıydı; bir telefondaki ilk ses mi? İnsanı mutlu eden o ilk satır mıydı defalarca okunan; yoksa ilk satur arayışları mı tekrar be tekrarlanan? Telefondaki bir ses insanın bir ömrünü doldursa mı sevgiydi gerçekten; yoksa yeni sesler duymaya hiç yetmeyecek ömürlerin arayışları mı? Sevgi bir acıydı herhalde, bir kederdi; kâh hüzünle, kâh mutlulukla hatırlanan. Belki de sabırdı sevgi, affetmekti, gelecek günler adına. Sevgi sınanmaktı adl-i İlahi'de ve sınavı geçmekti ercesine. Sevgi bir tevbeydi, nasûh kisvesinde; bir dirilişti nefsi öldürerek. Sevgi bir iyi ad bırakmaktı fena yurdunda. Ömür geçer de ad kalır...
Sevgi: İki hece.
Sevgi, sevmek kelimesinden türetilen bütün öteki kelimelerin en güzeli.
Derin uykulara dalmadan önce ilk soru: Sevgilerinizi en son ne zaman hatırlamıştınız ve sevgiyi hak edenleri en son ne zaman? ! ..
Bir soru daha: Sevgileriniz yalan mıydı yoksa?
Ve son soru: Çorak vadilere yönelmişse sevgilerimiz, çevremizi kandırmıyorsa sulara, içimizde akan Nil olsa ne? ! ..
'sevdiğiniz kişiye,sevdiğinizi söyleyiniz.çünkü,sevgiyi açıklamak,onu çoğaltır.'...hadis-i şerif..'yasak aşk' diye tabir edilen,niyeyse böyle tabir edilmesinden de hoşlanıldığını düşündüğüm,sevgiler için geçerli değil elbette.
Karşılıksız,hesapsız,beklentisiz bağlanmaktır...Telafi edilsin diye yapılan hatalar Olur ya insanlık hali herkes yanlış yapabilir diyerek yüce gönüllülük göstermektir...Sevdiklerine kıyamamaktır...Acıtan,inciten,kanatan sözler ve davranışlar karşısında söyleyecek sözün varken,dilinin ucuna gelen isyanı bastırmaktır...İzlersin,kızarsın,çökersin,dolarsın,taşarsın...Susarsın. Kahrolsun böyle sevgi...Diyemeden daha dilin içinden sesleri gelir Tövbe Tövbelerin...
sevgi sevgi dir başka bir şey deyildir
yada sevgi y.o.k be hayır sanmıyorum e e olamaz canım
Hak edenlere verilmeli...
Sevgi sonsuzluktur.Umuttur. Yaşama sevincidir.Sadakattır. Paylaşmaktır.Sevgi güzel olan herşey. Nadide bir çicek. Özenle korunması gereken bir yaşamdır. Toprağa atılan tohum. İnatla direnen bir yürektir. Sevgi Yaşamın diğer adıdır. Sevgiyle kalınız
sevgi bana kalbimde yeşeren çiçeği anımsatır.kalbimde ki güzel hisleri bana söyleyendir sevgi..
Sevgi aşktan üstündür.. bunu herkes diyor.. niye diye sorarsan.. aşk bilinmeyene bildik tanıdık var olmayan güzellikleri empoze etmektir diyorlar..
aşk diyorlar bir kalp çarpıntısı Bir baş dönmesi falandır diyorlar... yakınlaştıkça anlamını yitirdiğin serap.. hayal.. çocukça.. gelişmemiş bir duygudur diyorlar..
belki de az gelişmiş bir duygu.. diyerek kendilerini düzeltip.. bilmiş bilmiş gülüyorlar.. sonra sevginin neden aşktan üstün olduğunu bir bir açıklamaya başlıyorlar.. çok kişinin sözlerini kendi sözlerimmiş gibi biliyorum..
öyle bir muhabbetki her an tüm bildiklerim yalanlanabilir..
beni yalancı şahit olarak yargılayıp asabilirler..
bir iki yıl evvel olmalı.. murat geldi.. aşktan perişan.. başladı anlatmaya..
fuzuliden şiirler ezberlemiş onları okudu bize.. aramızdan biri söylenebilecek en salak lafı etti.. ben aşka inanmam oğlum.. kendinizi kandırıyonuz.. aşk maşk yok fasa fiso bunlar dedi ..
murat: muhatabım bile değilsin.. beynin bokla dolmuş.. sen aşktan ne anlarsın.. git sifonunu çek.. kendi bokunda boğul.. (bu kadar terbiyeli düzgün değil tabi daha ağır laflar etti.. ben şimdi keyfimce değiştirip eksiltiyorum.. kafama göre yani)
ayıp oluyo beyler .. sende aşıksan aşıksın oğlum.. ne ulu orta anlatıyosun ki..
tekeline almış savunuyorsun aşkı.. gören sizi amca oğulları sanacak..
gel bi ara.. gece vakti laflayalım.. demli bir çay.. o zaman davet edelim aşkı..
böyle ayak altına düşürmeyelim..
(sonra korktum.. ya gelirse.. ya anlat derse.. konuyu değiştirebilirmiyim..? değiştiririm tabi..
murat söyle bakalım.. ayda ne kadar kazanılır ortalama bir aşktan
kuzey yıldızı hep kuzeydemidir.. güneş doğudan doğuyorsa doğu neden hala karanlık falan derim .. kim demişti bunu der.. demez.. öyle bişey olmaz..
hiç gereği yok bunların.. beni ciddiye almayacaktı zaten.. korktuğum da doğru değildi.. tamam doğru olabilir.. ama sadece teknik bir doğruydu.. geyiğine konuşacaktık.. duyduklarımızı bildiklerimizi anlatıp haklı çıkmacılık oynayacaktık..
anlatılsa hallerinin sureti anlatılır.. konuşulacak anlatılacak bişey değildir ki aşk..
küçük ruhların küçük aşkları olur demişti biri.. takdir ettim.. aferim...
İnsanı bir şeye ya da bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu.
anlatılmaz! yaşanır! ...tabi ki mercedes sevgisi bu sevgi (2006 model,kırmızı,özel plaka ayıptır söylemesi) ...tavsiye ederim...hohoho yyy
sevgi bağlılıktır karsılıksız sadakattır
en yücesi annenin ve babanın çocuklarına karşı duyduğudur.
soluksuzca geçen ve bu durumdan mutsuzluk duymadan anı senin için değerli kılan bi paylaşım...
Paylaşmak güzel....
Yeter bana
Cumaydı hayatımın rüyasının başladığı o gün
Anlam kazanmıştı cümlelerim
Fani dünya da hiç böyle hissetmemiştim
Eski olmasaydı keşke
Riyakâr dünya gibi
Umudumdu rüyamın bitmemesi
Zaman bu sefer yapma diyordum
Lafta kaldı hepsi
Az da olsa tattım ya bu sevinci
Riyakâr da olsa dünyayı sevmeyi…
Yeter bana
Öğrendim,
Öğretmene
Verilmesi gereken değeri
Bu sonsuz ifadeyi
Öğrettin ya sen bana bu güzelliği
Yeter bana
anlıyorum kimi ne kadar çok sevdiğimi
dilenmek için ellerimi semaya kaldırdığımda
sevgi dokunmaktır...
buyrun benim! ..
beni seviyor musun nejla? ? ?
-kesinlikle evet rıfkı!
bknz...bu nejla arap olmalı diyen yazar............- ;)) .Pp
her insanın içinde var olan bir duygu..sevgi etrafımızda var oldukçada bizde var olacagız..
SEVGI
Bunun üzerine Almitra, 'Bize sevgiden bahset...' dedi.
Ve o basini kaldirdi, insanlara bakti.
Üzerlerine sinen derin dinginligi duyumsadi.
Ve yüksek bir sesle konusmaya basladi:
'Sevgi çizi çagirinca, onu takip edin,
Yollari sarp ve dik olsa da...
Ve kanatlari açildiginda, birakin kendinizi,
Telekleri arasinda sakli kiliç, sizi yaralasa da...
Ve sizinle konustugunda, ona inanin,
Kuzey rüzgarinin bir bahçeyi harap edisi gibi,
Sesi tüm hayallerinizi darmadagin etse de...
Çünkü sevgi sizi yücelttigi gibi, çarmiha da gerer.
Sizi büyüttügü ölçüde, budayabilir de...
En yükseklere uzanip, Günes'le
titresen en hassas dallarinizi oksasa da,
Köklerinize de inecek, ve onlari sarsacaktir,
Topraga tutunmaya çalistiklarinda...
Misir biçen disliler gibi sizi kendine çeker;
Çiplak birakana kadar döver, harmanlar;
Kabuklarinizi, çöplerinizi ayiklar, eler...
Bembeyaz olana kadar ögütür sizi;
Esneklesene kadar yogurur;
Ve Tanri'nin Ilahi sofrasina ekmek olasiniz diye,
Sizi kendi kutsal atesine savurur...
Sevgi bütün bunlari,
Kalbinizin sirlarini bulasiniz diye yapar,
Ve bu bilis, Hayat'in kalbinin bir cüzzünü yaratir...
Ancak korkunun kiskacinda,
Salt sevginin huzurunu ve hazzini ararsaniz,
O zaman örtün çiplakliginizi,
Ve sevginin harman yerine adim atin...
Adim atin, kahkahalarin tümünün olmadigi,
Sadece gülebileceginiz mevsimsiz dünyaya,
Ve aglayin, ama tüm gözyaslarinizla degil...
Sevgi hiçbirsey sunmaz, sadece kendisini,
Hiçbir sey kabul etmez, kendinde olandan gayri...
Sevgi sahip çikmaz, sahiplenilmez de;
Çünkü sevgi, sevgi için yeterlidir, tümüyle...
Sevdiginizde, 'Tanri benim kalbimde,' yerine,
Söyle deyin, 'Ben kalbindeyim Tanri'nin...'
Ve sanmayin yön verebilirsiniz sevginin akisina,
Çünkü sevgi, yolunu kendi çizer,
sizi deger buldugunda...
Sevgi bir sey istemez, tamamlanmaktan baska...
Fakat seviyorsaniz ve ihtiyaçlarin arzulari varsa,
Birakin bunlar sizin de arzulariniz olsun...
Erimek ve akmak,geceye sarkilar sunan bir dere misali,
Sefkatin fazlasinin verdigi aciyi bilip,
Kendi sevgi anlayisinla yaralanmak,
Ve kanamak, yine de istekle ve coskuyla...
Safak vakti kanatlanmis bir gönülle uyanmak,
Ve bir sevgi gününe daha, tesekkürle uzanmak...
Sessizce çekilmek ögle vakti, sevginin vecdini duymak,
Aksamin çöküsüyle de, eve huzurla dönmek...
Ve uyumak, kalbinde sevgiliye bir dua,
Ve dudaklarinda bir sükür sarkisiyla...'
saygi
hisetmek
duymak
hasret
gizem
o kadar çokki anne, baba, abla,abi, kardeş,evlat,dost sevgisi bunlar.karşılık beklemeden olan sevgidir gerisi yalan
fedakarlık..............
-Sevgilerin üstünden baharlar ve kışlar geçenlere! -
Hatırlayanlarınız var mı, sevgi neydi? İlk sevgi sözcüğünü, ilk kıpırdanışını yüreğinin hatırlayanlarınız var mı? İlk hüznümüzün adını sevgi koyabiliyor muyuz şimdi geriye dönüp baktığımızda? Derûni coğrafyamızı kaplayan zifiri bulutların ve üzerimize örtülen maddeci felsefenin ağırlığına ne zaman başkaldırmıştı sevgilerimiz, hatırlayanınız var mı? Ne zaman sevgilerimiz paralarımızdan önce tartılırdı; ya ne zaman pazar eyledik sevgilerimizi, biliyor musunuz? En son ne zaman bir sevgiyi söyleşmiştik bir sevgiliyle? ! ...
Her gün bir parçamızı daha tüketen teknoloji çağında sevgiye en son ne zaman merhaba demiştik, hatırlayanınız var mı? Hatırlıyor musunuz, sevgi neydi? Üzüm henüz yaratılmamışken insanları sarhoş eden o muydu acep? O muydu canından ve cihandan geçiren sahip kıranları? Bin yıllar ve binlerce yıllar boyunca pervaneyi ateşe düşüren, bülbülü şeydalandıran o muydu? Neydi sevgi? ! ..
Hatırlayan var mı, sevgi neydi? Leylaların, Şirinlerin, Aslıların nazı mıydı o; yoksa Mecnunların, Ferhatların, Keremlerin niyazı mı? Hangisinde belirmişti ilk kıvılcımı sevginin? Neydi sevgi? ! ..
Açıkken gözbebeğimize yerleşen de, göz yumduğumuzda gönlümüze sızan da sevgi değil miydi bir vakitler? Bir dudağın kıpırdanışından yanağımıza akseden pembelikler, utanmalar, sevgi değil miydi yoksa? En son ne zaman kızarmıştı yanağınız, hatırlayanınız var mı? Uykumuzu en son ne zaman terk etmiştik sevgiyi düşünmek adına? En son sevgi şiirini hangi gecede okumuştuk? Sahi neydi sevgi? Bir çuhayı ipek görebilmek miydi; toprağı amber niyetine koklamak mı? Sûreti sîrete, arazı cevhere, bedeni ruha köle eylemek miydi sevgi? Sevgi bir iyilik miydi, şefkatli bir cümlecik mi? Neydi sevgi, dış mıydı, yoksa iç mi; zahir miydi, yahut bâtın mı; kalıp mıydı, ya ki can mı? Var olmak mı, varlıktan geçmek mi? Dünyaya gülmeye mi gelmiştik; ağlamaya mı; ölüyor muyuz, yoksa doğuyor mu? Sevgi neydi? ! ..
Unuttuk, acep neydi sevgi? Bir yetimin başını okşarken dimağımıza yerleşen tat mıydı o? Bir bebeğin süt kokulu tenindeki su çiçeği miydi? Sabah evden çıkarken özlemeye başladığımız bir ses miydi? Hatırlayanınız var mı, sevgi neydi? Sevgi bir sigara dumanında, bir tren düdüğünde, bir dalganın en son hışırtısında ve bir turnanın kanadında mı kalmıştı? Sevgi Medine'de, Semerkand'da, sevgi Bağdat'ta, Endülüs'te, ta caddelerde, sokaklarda, evlerde, kapıların tokmaklarında çınlar durur muydu eskiden? Ya neden şimdi Ayasofya'da pitoresk, Divanyolu'nda kaldırım taşı, Ankara'da ittifak, Yeşil Kubbe'de Mevlanâ, Erciyes'te kar, Fırat'ta bir içim su olup girmiyor dünyamıza? !
Neden nefesimiz daralıyor hummalı inatlarımız, kallavi benliklerimiz yüzünden? Neden gönül yuvalarımıza kuzgunlar pikeleniyor da nesillerimiz sersefil ve derbeder? ! ..
Sevginin koynunda büyüttüğümüz nazeninlere nazı enîn ile mi unutturdular, semenderlerimiz ateşe niçin yanmaktalar? Soralım ta içimize; neydi sevgi? Sevgi neydi sahi?
Bir mektubun ilk satırı mıydı; bir telefondaki ilk ses mi? İnsanı mutlu eden o ilk satır mıydı defalarca okunan; yoksa ilk satur arayışları mı tekrar be tekrarlanan? Telefondaki bir ses insanın bir ömrünü doldursa mı sevgiydi gerçekten; yoksa yeni sesler duymaya hiç yetmeyecek ömürlerin arayışları mı? Sevgi bir acıydı herhalde, bir kederdi; kâh hüzünle, kâh mutlulukla hatırlanan. Belki de sabırdı sevgi, affetmekti, gelecek günler adına. Sevgi sınanmaktı adl-i İlahi'de ve sınavı geçmekti ercesine. Sevgi bir tevbeydi, nasûh kisvesinde; bir dirilişti nefsi öldürerek. Sevgi bir iyi ad bırakmaktı fena yurdunda. Ömür geçer de ad kalır...
Sevgi: İki hece.
Sevgi, sevmek kelimesinden türetilen bütün öteki kelimelerin en güzeli.
Derin uykulara dalmadan önce ilk soru: Sevgilerinizi en son ne zaman hatırlamıştınız ve sevgiyi hak edenleri en son ne zaman? ! ..
Bir soru daha: Sevgileriniz yalan mıydı yoksa?
Ve son soru: Çorak vadilere yönelmişse sevgilerimiz, çevremizi kandırmıyorsa sulara, içimizde akan Nil olsa ne? ! ..
başladığı gün korkusu içine düşüo ya biterse diye...
Sevgi; insanların içinden(yüreklerinden) geçtiğine inandığım,kimi zaman coşkun kimi zaman da kurutulmuş hallerine rastladığım bir ırmaktır..
'sevdiğiniz kişiye,sevdiğinizi söyleyiniz.çünkü,sevgiyi açıklamak,onu çoğaltır.'...hadis-i şerif..'yasak aşk' diye tabir edilen,niyeyse böyle tabir edilmesinden de hoşlanıldığını düşündüğüm,sevgiler için geçerli değil elbette.
2 sene önce yazdığım bi şiir şöyle bitiyordu:
...OYSA BEN HALA ANLAMADIM SEVGİNİN DİLİNDEN
AVUCUMDA ÖMRÜMÜN EN RENKLİ MİSKETLERİ
VE EN DELİ GENÇLİĞİMLE GEÇİYORUM YILLARIN İÇİNDEN...
ve biliyor musunuz ya ben hala anlayamadım o dilden yada bana o dilden konuşan hiç olmadı:(
Sevgi,yoklukta birlik olmaktır.
sevgi!
sen şimdi uykulusun...
Karşılıksız,hesapsız,beklentisiz bağlanmaktır...Telafi edilsin diye yapılan hatalar Olur ya insanlık hali herkes yanlış yapabilir diyerek yüce gönüllülük göstermektir...Sevdiklerine kıyamamaktır...Acıtan,inciten,kanatan sözler ve davranışlar karşısında söyleyecek sözün varken,dilinin ucuna gelen isyanı bastırmaktır...İzlersin,kızarsın,çökersin,dolarsın,taşarsın...Susarsın.
Kahrolsun böyle sevgi...Diyemeden daha dilin içinden sesleri gelir Tövbe Tövbelerin...
saygi ve sevkat duymaktir!