İslam şeriatı denilen kavram İslam’ın kendisi demek değildir. Zira şeriat kurallarının çok azının kaynağı Kur’an ayetleridir. O ayetlerin de çoğu dönemsel olup esbab-ı nüzul çerçevesinde anlaşılması ve yorumlanması gereken hükümleri içermektedir. İslam tarihinde bütünsel ve tek yapı halinde bir şeriat anlayışından söz edilemez.
Gerek fıkhî gerekse ona zemin oluşturan itikadi meselelere ilişkin onlarca şeriat yorumu ve uygulaması söz konusudur. Bu yorum ve uygulamalar, sahabilerin farklı görüşlerinden, sıhhati tartışmalı kimi hadislerden, İslam bilginlerinin kimi aklî çıkarımlarından neşet eden ve pek çok bakımdan birbiriyle çelişen ictihadî hükümleri yansıtmaktadır.
Hangi şeriat ekolü söz konusu olursa olsun içerdiği kurallar açısından hiçbirinin günümüz toplumsal yaşamına ve insan gereksinimlerine, temel hak ve özgürlüklerine dahası çağdaş hukuksal sorunlara yanıt verebilecek bir yapıda olmadığı açıktır. Böyleyken insanlığın ve Müslümanların geçirdiği hukukî evrimi dikkate almayan şeriat taleplerine itibar etmek mümkün değildir.
"İslam, şeriat demek değildir!" 2 (Baş tarafı: 1'de) Bildirinin tamamı şöyleydi: "Cumhuriyetimizin 100. yılını geride bıraktığımız bu günlerde toplumumuz kısır ve tehlikeli bir tartışmanın içine çekilmek istenmektedir. Bu tartışma adeta dine rağmen din, İslam’a rağmen İslam denilebilecek düzeyde bir cahilliği içeren şeriat tartışmasıdır. Arap dilinde pek çok anlama sahip olan şeriat sözcüğü terminolojik açıdan dilimizdeki hukuk sözcüğünün karşılığıdır.
Gerek dinsel inanışları referans alan gerekse laik ve seküler dünya görüşüne dayanan yasalar Arap dilinde şeriat sözcüğü ile ifade edilir. Bu nedenle şeriatı din ve İslam’la özdeş bir kavram olarak yansıtmaya çalışmak gerçeğe aykırıdır.
Son günlerde sosyal medyada yeniden tartışma konusu olan şeriat, bana 14 ilahiyatçının Haziran ayında bu konuyla ilgili yayımladıkları ortak bildiriyi anımsattı.
İlahiyatçılar Cemil Kılıç, Prof. Dr. Şahin Filiz, Prof. Dr. Mustafa Öztürk, Prof. Dr. İsrafil Balcı, Dr. Hatice Doğan, Hakkı Yılmaz, Dr. Hıdır Temel, İdris Şahin Yaşar Koçer, Fikret Eroğlu, Halis Dinçer, Emine Yücel, Mehmet Göl ve Mustafa Sağer'in imzasını taşıyan bildirgede, İslam dininin, inanç, ibadet ve ahlak esasları olarak şeriattan kesinlikle ayrıldığı belirtilmişti.
... Hani bilirsiniz, Alltan dersleri varsa mezun olamaz ya öğrenciler... Bu minval, hayatımızda tekerrüre düşen her imtihan, "Yahu hep mi beni bulur bu" dediğimiz her konu kendimizle ilgilidir. Yani her tecrübede şunu diyebilmelidir insan; "Bundan ne çıkardım?" Muhakkak ki, biz us'lanmadıkca, imtihandan noksanlarımızın dersini cıkarmadıkca, İlahi denge o alttaki dersi her imtihanda sorar...Aynıyla vâkidir.
İlahi dengeyi bilmekle kavramak için yaş yetmez, bir de şuurlu baş lazımdır.
Zan'a bakılırsa optimistin zân'ı hüsnü zan, pesimistin zân'ı ise su-i zan. Zan başkalarının sadece karakteristik olguları üzerinden edinimler değildir. Özelliklede karakteristik nitelikler hakkında sürekli zân halinde bulunmak, şüpheciliğin hastalıklı hali. Belirgensizlik ve gerçekci yaklaşmamak insanı zân haline sürükler. Zân vesvesenin ve şüpheciliğin elbiseye bürünmüş halide denebilir. Önemli olan arama ve araştırmada yani gerçeği bulmada ana unsur olan şüphecilikden kaynaklanan zan halini merak duygusuna dönüştürebilmek...
merhabalar güzel şiir dostlarım. iki gündür şiir patlaması yaşıyorum. şiirlerimin nirvanasına çok katlar olmasına rağmen o yolda ilerliyorum. antolojideki şiilerimi olumlu veya olumsuz yorumlamanızı istiyorum. iyi günler
Asırlardır İslam'ın yolunda şaşmadan yürüyen toplumumuzun, Kur'an-ı Kerim varken, üçüncü kişilerin işgüzar rehberliğine(!) HİÇ ama HİÇ ihtiyacı yoktur. Hele copy-past'lara(kopyala yapıştır) ASLA!
Zaten gerçek Müslüman'ların bu tür göz boyamalara rağbet etmeyeceği de asırlardır kanıtlanmıştır.
Bu nedenle, kişilerin Dinimizle oynamaktan, O'nu kullanmaktan ve O'nu kullanarak kendilerine hava verme/çıkar sağlama boş hevesinden vazgeçmelerini tavsiye ediyorum.
Bir davada tanıklık etmesi için kürsüye yaşlı bir teyzeyi çağırırlar.Önce davalının avukatı sorar: "Ayşe Hanım, beni tanıyor musunuz?
Teyze cevap verir: "Hem de çocukluğunuzdan beri... Siz taa o zamanlar bile aileniz için tam bir baş belasıydınız. Şimdi daha da betersiniz; sürekli yalan söylüyorsunuz, karınızı komşunuzla aldatıyorsunuz, insanların arkasından konuşuyorsunuz, 3 kuruş için herkesi satarsınız.
Bütün salon şoktadır. Avukat ne yapacağını bilemez bir halde kadına tekrar sorar: "Peki hanımefendi, karşı tarafın avukatını tanıyor musunuz?"
Kadın yine cevaplar: "Elbette tanıyorum. Tembel, ödlek ve alkoliktir. Geceleri altına kaçırır. Çevresinde tek dostu yoktur."
Salon yine şokta dır ve ortalığı bir uğultu kaplar.
Hakim kürsüye vurup herkesi susturur. Her iki tarafın avukatını da kürsüye çağırıp, "Yaklaştırın kulaklarınızı" der. Dediğini yapar avukatlar.
Hakim fısıltıyla; "Ulan" der, "eğer bu kadına beni tanıyıp tanımadığını sorarsanız anam arvadım olsun ikinizi de harcarım!"
Bana ırkçılığın tarifini yap deseler Habil ile Kabil derim.Allah muhafaza amin.bana kulluğun tarifini yap deseler önce Allah derim bana şeref ve izzetin tarifini yap deseler önce kitap derim bana rahmetin tarifini yap deseler mim derim mim derim mim derim utanarak giderim.
Asırlardır İslam'ın yolunda şaşmadan yürüyen toplumumuzun, Kur'an-ı Kerim varken, üçüncü kişilerin işgüzar rehberliğine(!) HİÇ ama HİÇ ihtiyacı yoktur. Hele copy-past'lara(kopyala yapıştır) ASLA!
Zaten gerçek Müslüman'ların bu tür göz boyamalara rağbet etmeyeceği de asırlardır kanıtlanmıştır.
Bu nedenle, kişilerin Dinimizle oynamaktan, O'nu kullanmaktan ve O'nu kullanarak kendilerine hava verme/çıkar sağlama boş hevesinden vazgeçmelerini tavsiye ediyorum.
Asırlardır İslam'ın yolunda şaşmadan yürüyen toplumumuzun, Kur'an-ı Kerim varken, üçüncü kişilerin işgüzar rehberliğine(!) HİÇ ama HİÇ ihtiyacı yoktur. Hele copy-past'lara(kopyala yapıştır) ASLA!
Zaten gerçek Müslüman'ların bu tür göz boyamalara rağbet etmeyeceği de asırlardır kanıtlanmıştır.
Bu nedenle, kişilerin Dinimizle oynamaktan, O'nu kullanmaktan ve O'nu kullanarak kendilerine hava verme/çıkar sağlama boş hevesinden vazgeçmelerini tavsiye ediyorum.
Mutluyum, seviyorum, seviliyorum. İyi ki varsın canım sevgilim, Günümü, gecemi güzelleştirenim, Yüzümü güldürenim, Gönlümü fethedenim, Hep iyi ol, hep mutlu ol, hep yüzün gülsün. Ateşim, güneşim, kalbim, Aşkımız sonsuza kadar sürsün.
Ateşim, güneşim, canım sevgilim, Çok seviyorum seni, Tıpkı senin beni, Çok sevdiğin gibi. Sana yazdığım şiirlerin her biri, Sınırsız sevgimin göstergesi. Aynı Dört Mevsim isimli, şiirim gibi. Mevsimler gelir geçer, Ancak aşkımız, Sonsuza kadar sürer. Mutluluk bizimle beraber. Kalbim, güzel evim, biricik sevgilim, Yaz dolusu deniz ve güneşi, İlkbahar dolusu taze kır esintilerini, Sonbaharın en güzel renklerini ve, Kışın kartopu oynama sevincini gönderiyorum sana, Yakala. Şimdi sımsıkı sarılıyorum sana, Bir de öpücük konduruyorum boynuna, Hem boynuna, Hem de harika dudaklarına. Güzel sözlerin hep aklımda. Senle ben yelken açacağız, Ebedi mutluluğa. Allah erdirsin tamamına.
Güneş sadece sevdiği için parlar, Deniz sadece sevdiğini sarmalar, Bulutlar, yağmur olup sevgilisinin kalbine akar, Rüzgar aşkını sadece sevgilisine sunar, Tüm güzel sözleri sadece sevgilisi için sıralar, Böylece herkes anlar. Sevgi sevgilinin kalbinden taşar, Yalnızca sevgilisinin kalbine akar. Sevgilisi de mutlu mesut yaşar, Kahkahalar atar. Kim sevgilisiyle olunca mutlu olmaz ki? Yanında olmadığında bile anıp, onu yaşamaz ki? Sevgililer birbirleri için yaşarlar. Allah nasip ederse kavuşup, mutluluğu tadarlar. Kötü niyetliler de kıskançlıktan çatlarlar. Elem tere fiş, Kem gözlere şiş, Sevgilime yan gözle bakan olursa, Göze göz, dişe diş.
Rüzgar benim, yağmur benim, gemi de benim, İstediğim gibi severim. Rüzgar benden yana eser, Yağmur üzerime çiseler, Arada gök de gürler. Benim olan bana geliyor, Açılmış yelkenler. Rotayı kimse değiştiremez, Rüzgar benimle beraber. Asla başka yöne esmez. Deniz benim, rüzgar benim, umut da benim. Her haliyle severim sevdiğimi, Geçireceğiz bir adada, En güzel günleri ve geceleri. Yelkenler fora, Tam güç ileri. Ben çok seviyorum sevgilimi, Sevgilim de beni. Deryadır sözleri, Engindir düşleri, Onun, benim hayali Sadece benim istediği, Geminin rotası belli. Avucunu yalasın, Kimse kötü niyetli. O benimdir, ben onun, Yok daha ötesi. Koşacağım kollarına, Sarılacağım boynuna, Birlikte olacağız ebedi. Zamanı geldi, Zamanı şimdi.
İslam, şeriat demek değildir!" 3
(Baş tarafı: 2'de)
İslam şeriatı denilen kavram İslam’ın kendisi demek değildir. Zira şeriat kurallarının çok azının kaynağı Kur’an ayetleridir. O ayetlerin de çoğu dönemsel olup esbab-ı nüzul çerçevesinde anlaşılması ve yorumlanması gereken hükümleri içermektedir. İslam tarihinde bütünsel ve tek yapı halinde bir şeriat anlayışından söz edilemez.
Gerek fıkhî gerekse ona zemin oluşturan itikadi meselelere ilişkin onlarca şeriat yorumu ve uygulaması söz konusudur. Bu yorum ve uygulamalar, sahabilerin farklı görüşlerinden, sıhhati tartışmalı kimi hadislerden, İslam bilginlerinin kimi aklî çıkarımlarından neşet eden ve pek çok bakımdan birbiriyle çelişen ictihadî hükümleri yansıtmaktadır.
Hangi şeriat ekolü söz konusu olursa olsun içerdiği kurallar açısından hiçbirinin günümüz toplumsal yaşamına ve insan gereksinimlerine, temel hak ve özgürlüklerine dahası çağdaş hukuksal sorunlara yanıt verebilecek bir yapıda olmadığı açıktır. Böyleyken insanlığın ve Müslümanların geçirdiği hukukî evrimi dikkate almayan şeriat taleplerine itibar etmek mümkün değildir.
DEVAMI: 4'de
"İslam, şeriat demek değildir!" 2
(Baş tarafı: 1'de)
Bildirinin tamamı şöyleydi:
"Cumhuriyetimizin 100. yılını geride bıraktığımız bu günlerde toplumumuz kısır ve tehlikeli bir tartışmanın içine çekilmek istenmektedir. Bu tartışma adeta dine rağmen din, İslam’a rağmen İslam denilebilecek düzeyde bir cahilliği içeren şeriat tartışmasıdır. Arap dilinde pek çok anlama sahip olan şeriat sözcüğü terminolojik açıdan dilimizdeki hukuk sözcüğünün karşılığıdır.
Gerek dinsel inanışları referans alan gerekse laik ve seküler dünya görüşüne dayanan yasalar Arap dilinde şeriat sözcüğü ile ifade edilir. Bu nedenle şeriatı din ve İslam’la özdeş bir kavram olarak yansıtmaya çalışmak gerçeğe aykırıdır.
DEVAMI: 3'de
İslam, şeriat demek değildir!" 1
Son günlerde sosyal medyada yeniden tartışma konusu olan şeriat, bana 14 ilahiyatçının Haziran ayında bu konuyla ilgili yayımladıkları ortak bildiriyi anımsattı.
İlahiyatçılar Cemil Kılıç, Prof. Dr. Şahin Filiz, Prof. Dr. Mustafa Öztürk, Prof. Dr. İsrafil Balcı, Dr. Hatice Doğan, Hakkı Yılmaz, Dr. Hıdır Temel, İdris Şahin Yaşar Koçer, Fikret Eroğlu, Halis Dinçer, Emine Yücel, Mehmet Göl ve Mustafa Sağer'in imzasını taşıyan bildirgede, İslam dininin, inanç, ibadet ve ahlak esasları olarak şeriattan kesinlikle ayrıldığı belirtilmişti.
DEVAMI: 2'de
Birgün evde kimse yokmuş. Kapı zili çalmış. Papağan; “Kim o?” demiş. Kapıdaki “Elektrikçi!” demiş.
Ancak içerden ses ve hareket gelmeyince zil tekrar çalmış. Papağan tekrar sormuş; “Kim o?” Adam tekrar cevap vermiş,"Elektrikçi!"
Soru cevap dakikalarca böyle sürmüş.
"Zrrr!"
"Kim o?"
"Elektrikçi!"
"Zrrr!"
"Kim o?"
"Elektrikçi!"
Sonunda elektrikçinin kalbi buna dayanamamış ve oracıkta yığılıp kalmış.
Bir süre sonra ev sahibi kadın gelmiş. Yerdeki adamı görünce korkuyla bağırmış, "Aman tanrım, kim o?!"
İçeriden papağanın sesi gelmiş, “Elektrikçiii !”
Oğuz Aksaç'la aynı çağa denk gelmek onurdur
-Alttan Ders-
...
Hani bilirsiniz, Alltan dersleri varsa mezun olamaz ya öğrenciler...
Bu minval, hayatımızda tekerrüre düşen her imtihan,
"Yahu hep mi beni bulur bu" dediğimiz her konu kendimizle ilgilidir. Yani her tecrübede şunu diyebilmelidir insan; "Bundan ne çıkardım?"
Muhakkak ki, biz us'lanmadıkca, imtihandan noksanlarımızın dersini cıkarmadıkca, İlahi denge o alttaki dersi her imtihanda sorar...Aynıyla vâkidir.
İlahi dengeyi bilmekle kavramak için yaş yetmez, bir de şuurlu baş lazımdır.
Susuşunu konuşmayacağım diyerek bozdu
Zan'a bakılırsa optimistin zân'ı hüsnü zan, pesimistin zân'ı ise su-i zan.
Zan başkalarının sadece karakteristik olguları üzerinden edinimler değildir. Özelliklede karakteristik nitelikler hakkında sürekli zân halinde bulunmak, şüpheciliğin hastalıklı hali. Belirgensizlik ve gerçekci yaklaşmamak insanı zân haline sürükler. Zân vesvesenin ve şüpheciliğin elbiseye bürünmüş halide denebilir. Önemli olan arama ve araştırmada yani gerçeği bulmada ana unsur olan şüphecilikden kaynaklanan zan halini merak duygusuna dönüştürebilmek...
merhabalar güzel şiir dostlarım. iki gündür şiir patlaması yaşıyorum. şiirlerimin nirvanasına çok katlar olmasına rağmen o yolda ilerliyorum. antolojideki şiilerimi olumlu veya olumsuz yorumlamanızı istiyorum. iyi günler
İhmal küfürden daha ağır bir elementtir
Elementin ne olduğunu biliyorum
Filler tepişir, çimenler ezilir!
Karaçalındı adsız kitaplara
Ölüm sıradanlaştı çocuklara
Elim avucum düşlerim kan revan
Kar yağar baktığım yamaçlara ..
Dinlenmek istiyorum yormadan yorulmadan
Merhaba Şule hanım,
Turkiyenin son 22 yıldır nasıl yönetildiğini(!) mükemmel anlatmışsınız. Kutlarım. :))
Saygılarımla...
Üçüncü Baskı
Asırlardır İslam'ın yolunda şaşmadan yürüyen toplumumuzun, Kur'an-ı Kerim varken, üçüncü kişilerin işgüzar rehberliğine(!) HİÇ ama HİÇ ihtiyacı yoktur. Hele copy-past'lara(kopyala yapıştır) ASLA!
Zaten gerçek Müslüman'ların bu tür göz boyamalara rağbet etmeyeceği de asırlardır kanıtlanmıştır.
Bu nedenle, kişilerin Dinimizle oynamaktan, O'nu kullanmaktan ve O'nu kullanarak kendilerine hava verme/çıkar sağlama boş hevesinden vazgeçmelerini tavsiye ediyorum.
Unutmayalım ki, tereciye tere satılmaz.
Yedi Nokta Yedi Şiddeti
Güftekâr-Hamiye Gül
Sanatçı-Çetin Gümüş
Akustik Şarkılar.
Tüm müzikseverlere
Bir davada tanıklık etmesi için kürsüye yaşlı bir teyzeyi çağırırlar.Önce davalının avukatı sorar: "Ayşe Hanım, beni tanıyor musunuz?
Teyze cevap verir:
"Hem de çocukluğunuzdan beri...
Siz taa o zamanlar bile aileniz için
tam bir baş belasıydınız. Şimdi daha da
betersiniz; sürekli yalan söylüyorsunuz, karınızı komşunuzla aldatıyorsunuz, insanların arkasından konuşuyorsunuz,
3 kuruş için herkesi satarsınız.
Bütün salon şoktadır.
Avukat ne yapacağını bilemez bir halde kadına tekrar sorar: "Peki hanımefendi, karşı tarafın avukatını tanıyor musunuz?"
Kadın yine cevaplar:
"Elbette tanıyorum.
Tembel, ödlek ve alkoliktir. Geceleri altına kaçırır. Çevresinde tek dostu yoktur."
Salon yine şokta dır ve ortalığı bir uğultu kaplar.
Hakim kürsüye vurup herkesi susturur.
Her iki tarafın avukatını da kürsüye çağırıp, "Yaklaştırın kulaklarınızı" der. Dediğini yapar avukatlar.
Hakim fısıltıyla;
"Ulan" der, "eğer bu kadına beni tanıyıp tanımadığını sorarsanız anam arvadım olsun ikinizi de harcarım!"
"...Bir m a s a l, birtaş ağırlığında o l a b i l i r mi?..."
Kenan bey ;cennete giriş bileti kürsü de alınmıyor..
Bu inançla sizin Gazze ‘de olmanız gerekliydi ..
Asılmak için doğanlar ,suda boğularak ölmezler..
Bana ırkçılığın tarifini yap deseler Habil ile Kabil derim.Allah muhafaza amin.bana kulluğun tarifini yap deseler önce Allah derim bana şeref ve izzetin tarifini yap deseler önce kitap derim bana rahmetin tarifini yap deseler mim derim mim derim mim derim utanarak giderim.
Her iyiyim demek bir yaranın işareti bense hep çok iyim diyenlerdenim
Memurların %80 fetoculer ve yandaşları. Bu düzen yikilicak. Soruları çalanlar hepsi ifşa olacaklar. Tüm kanallarda platformlarda isimleri yayınlanacak. Millete hesap verecekler. Ahirette de hesap vereceksiniz. Orda soru çalma yandaşlık düzenbazlık takiye hainlik... yok...
İkinci Baskı
Asırlardır İslam'ın yolunda şaşmadan yürüyen toplumumuzun, Kur'an-ı Kerim varken, üçüncü kişilerin işgüzar rehberliğine(!) HİÇ ama HİÇ ihtiyacı yoktur. Hele copy-past'lara(kopyala yapıştır) ASLA!
Zaten gerçek Müslüman'ların bu tür göz boyamalara rağbet etmeyeceği de asırlardır kanıtlanmıştır.
Bu nedenle, kişilerin Dinimizle oynamaktan, O'nu kullanmaktan ve O'nu kullanarak kendilerine hava verme/çıkar sağlama boş hevesinden vazgeçmelerini tavsiye ediyorum.
Unutmayalım ki, tereciye tere satılmaz.
Yolunda gitmeyen şeyleri o yolda bırakıp, anında başka yola geçerim...
Bu da benim serseri serbest stilim ((:
Asırlardır İslam'ın yolunda şaşmadan yürüyen toplumumuzun, Kur'an-ı Kerim varken, üçüncü kişilerin işgüzar rehberliğine(!) HİÇ ama HİÇ ihtiyacı yoktur. Hele copy-past'lara(kopyala yapıştır) ASLA!
Zaten gerçek Müslüman'ların bu tür göz boyamalara rağbet etmeyeceği de asırlardır kanıtlanmıştır.
Bu nedenle, kişilerin Dinimizle oynamaktan, O'nu kullanmaktan ve O'nu kullanarak kendilerine hava verme/çıkar sağlama boş hevesinden vazgeçmelerini tavsiye ediyorum.
Unutmayalım ki, tereciye tere satılmaz.
Aşıklar
Mutlusun,
Mutluyum.
Mutluyum,
Mutlusun.
Mutluyuz.
Umutlusun,
Umutluyum.
Umutluyum,
Umutlusun.
Umutluyuz.
Dünyamsın,
Dünyanım,
Dünyalıyım,
Dünyalısın,
Dünyalıyız.
Sırılsıklam aşığız.
Güliz Ardilli
07.12.2023 01:35
İstanbul
Sonsuza Kadar
Mutluyum, seviyorum, seviliyorum.
İyi ki varsın canım sevgilim,
Günümü, gecemi güzelleştirenim,
Yüzümü güldürenim,
Gönlümü fethedenim,
Hep iyi ol, hep mutlu ol, hep yüzün gülsün.
Ateşim, güneşim, kalbim,
Aşkımız sonsuza kadar sürsün.
Güliz Ardilli
01.05.2024 Çarşamba İstanbul 19:24
Ateşim
Ateşim, güneşim, canım sevgilim,
Çok seviyorum seni,
Tıpkı senin beni,
Çok sevdiğin gibi.
Sana yazdığım şiirlerin her biri,
Sınırsız sevgimin göstergesi.
Aynı Dört Mevsim isimli, şiirim gibi.
Mevsimler gelir geçer,
Ancak aşkımız,
Sonsuza kadar sürer.
Mutluluk bizimle beraber.
Kalbim, güzel evim, biricik sevgilim,
Yaz dolusu deniz ve güneşi,
İlkbahar dolusu taze kır esintilerini,
Sonbaharın en güzel renklerini ve,
Kışın kartopu oynama sevincini gönderiyorum sana,
Yakala.
Şimdi sımsıkı sarılıyorum sana,
Bir de öpücük konduruyorum boynuna,
Hem boynuna,
Hem de harika dudaklarına.
Güzel sözlerin hep aklımda.
Senle ben yelken açacağız,
Ebedi mutluluğa.
Allah erdirsin tamamına.
Güliz Ardilli
26 Mart 2024 Salı 07:37 İstanbul
Sen Benimsin Ben de Senin
Güneş sadece sevdiği için parlar,
Deniz sadece sevdiğini sarmalar,
Bulutlar, yağmur olup sevgilisinin kalbine akar,
Rüzgar aşkını sadece sevgilisine sunar,
Tüm güzel sözleri sadece sevgilisi için sıralar,
Böylece herkes anlar.
Sevgi sevgilinin kalbinden taşar,
Yalnızca sevgilisinin kalbine akar.
Sevgilisi de mutlu mesut yaşar,
Kahkahalar atar.
Kim sevgilisiyle olunca mutlu olmaz ki?
Yanında olmadığında bile anıp, onu yaşamaz ki?
Sevgililer birbirleri için yaşarlar.
Allah nasip ederse kavuşup, mutluluğu tadarlar.
Kötü niyetliler de kıskançlıktan çatlarlar.
Elem tere fiş,
Kem gözlere şiş,
Sevgilime yan gözle bakan olursa,
Göze göz, dişe diş.
Güliz Ardilli
04.11.2023 23:28 İstanbul
Benim
Rüzgar benim, yağmur benim, gemi de benim,
İstediğim gibi severim.
Rüzgar benden yana eser,
Yağmur üzerime çiseler,
Arada gök de gürler.
Benim olan bana geliyor,
Açılmış yelkenler.
Rotayı kimse değiştiremez,
Rüzgar benimle beraber.
Asla başka yöne esmez.
Deniz benim, rüzgar benim, umut da benim.
Her haliyle severim sevdiğimi,
Geçireceğiz bir adada,
En güzel günleri ve geceleri.
Yelkenler fora,
Tam güç ileri.
Ben çok seviyorum sevgilimi,
Sevgilim de beni.
Deryadır sözleri,
Engindir düşleri,
Onun, benim hayali
Sadece benim istediği,
Geminin rotası belli.
Avucunu yalasın,
Kimse kötü niyetli.
O benimdir, ben onun,
Yok daha ötesi.
Koşacağım kollarına,
Sarılacağım boynuna,
Birlikte olacağız ebedi.
Zamanı geldi,
Zamanı şimdi.
Güliz Ardilli
26 Temmuz 2023 1:18 İstanbul