Okulda müzik odasını düzenlerken çocuğun biriyle aramızda gecen muhabbet -Dışarı çıkar mısın? Burayı düzenlemem gerekiyor. -sen kimsin? -nöbetçiyim. -peki sen benim kim olduğumu biliyor musun? -yooo bilmiyorum,sen kimsin ki? -ben müdürün oğluyum. -hadi ya ne tesadüf ben de yeğeniyim :))))))))))))))))))))) Okul müdürü amcam oluyo ve bu akıllı bana 'müdürün oğluyum'diyo var mı böle bişi.O zamana kadar böyle bi kuzenim olduğunu bilmiyodum.Tabi gereken cevabı amcam kendisine verdi...
Üniversitenin büyük amfisinde 800 kisinin katıldığı bir imtihan... Süre iki saat... Profesör son derece sert ve sürenin esnetilmesine imkân yok. Cevapları yetiştiremeyen kalıyor. Bu yüzden bütün talebeler harıl harıl kâgıt dolduruyorlar. Ama birisi ağırdan gidiyor. Biraz düsünüyor biraz yazıyor. Hiç aceleci bir hâli yok. Derken süre doluyor. 'Getirin kâgıtları çocuklar' diyor profesör ve herkes bitirebildigi kadarıyla kâgıdını getirip masanın üzerine koyuyor. Veren çıkıyor, veren çıkıyor masanın üzerindeki kâgıtlar birikiyor. Sınıfta hiç talebe kalmıyor. Bir kişi hâriç. Bizim ağırdan giden talebe hiç istifini bozmadan yazmaya devâm ediyor. Böylece biraz daha zaman geçtikten sonra, bizimki kalkip kürsüye gidiyor ve kâgıdını bir sonraki ders için hazırlıklarını tamamlamakta olan profesöre uzatıyor. Profesör kızarak: -Hayır! Çok geç kaldın. Artık senin kâgıdını alamam... Bizimki ters ters bakıyor: -Sen benim kim oldugumu biliyor musun? -Yoo, aslinda bilmiyorum. Ne olacak? Talebe bakislarini diklestirerek tekrar soruyor: -Sen benim kim oldugumu biliyor musun? -Hayir bilmiyorum! Üstelik bu hiç de mühim degil! -Iyi öyleyse, diyor bizimki ve yığılı duran imtihan kâgitlarinin bir kısmını kaldırıyor ve araya kendi kâğıdını koyup kağıtları tekrar düzeltiyor. Sonra da: -İyi günler hocam, deyip profesörün şaşkın bakışları arasında yürüyüp gidiyor...
Yıl 1998 falan, o zamanlar aidata'nın chat server'ı vardı.. Çok yaygın bir büyüklük taslama kalıbıydı bu cümle... Meğer bu cümleyi kuranlar, en az 7-8 daire sahibi ev sahipleriymiş.. Öğrendikte ne oldu?
En bilinen safsata cümlesidir
Fikirler tartışılırken bu cümleyi kim ediyorsa köşeye sıkışmış ve üste çıkmak için hile yapıyordur;)
Bilsem ne olur, bilmesem ne? Çık bak sokağa herkes zaten bir başkası...
Ruhumu saran derin acısın...
Müneccim miyim? Nereden bileyim be kardeşim. :)
Cık bilmiyorum
evet biliyorum.....,sıkıştığında,... hep bu soruyla paçayı kurtaransın..
'Nerden bileyim lan nüfus müdürü müyüm ben.'sözüyle lafı gediğine oturtabileceğimiz,sayın(!) milletvekillerimizin ağzından düşmeyen soru öbeği.
Trafik polisince durdurulup ceza kesilen bir bayanın 'google sorduk hanfendi siz bir hiçsiniz' cavabını aldığı soru.
- biliyorum elbet!
başlangıcın atılmış bir nutfeden,
sonunda kokmuş bir leşten..
sonra sen bu ikisi arasında insan tersini taşıyıp duransın!
Okulda müzik odasını düzenlerken çocuğun biriyle aramızda gecen muhabbet
-Dışarı çıkar mısın? Burayı düzenlemem gerekiyor.
-sen kimsin?
-nöbetçiyim.
-peki sen benim kim olduğumu biliyor musun?
-yooo bilmiyorum,sen kimsin ki?
-ben müdürün oğluyum.
-hadi ya ne tesadüf ben de yeğeniyim :)))))))))))))))))))))
Okul müdürü amcam oluyo ve bu akıllı bana 'müdürün oğluyum'diyo var mı böle bişi.O zamana kadar böyle bi kuzenim olduğunu bilmiyodum.Tabi gereken cevabı amcam kendisine verdi...
Üniversitenin büyük amfisinde 800 kisinin katıldığı bir imtihan...
Süre iki saat...
Profesör son derece sert ve sürenin esnetilmesine imkân yok.
Cevapları yetiştiremeyen kalıyor.
Bu yüzden bütün talebeler
harıl harıl kâgıt dolduruyorlar. Ama birisi ağırdan gidiyor.
Biraz düsünüyor biraz yazıyor. Hiç aceleci bir hâli yok.
Derken süre doluyor. 'Getirin kâgıtları çocuklar' diyor profesör ve
herkes bitirebildigi kadarıyla kâgıdını getirip masanın üzerine koyuyor.
Veren çıkıyor, veren çıkıyor
masanın üzerindeki kâgıtlar
birikiyor. Sınıfta hiç talebe kalmıyor.
Bir kişi hâriç. Bizim ağırdan giden
talebe hiç istifini bozmadan yazmaya devâm ediyor.
Böylece biraz daha zaman
geçtikten sonra, bizimki kalkip kürsüye gidiyor ve kâgıdını bir sonraki ders
için hazırlıklarını
tamamlamakta olan profesöre uzatıyor.
Profesör kızarak:
-Hayır! Çok geç kaldın.
Artık senin kâgıdını alamam...
Bizimki ters ters bakıyor:
-Sen benim kim oldugumu biliyor musun?
-Yoo, aslinda bilmiyorum. Ne olacak?
Talebe bakislarini diklestirerek tekrar soruyor:
-Sen benim kim oldugumu biliyor musun?
-Hayir bilmiyorum! Üstelik bu hiç de mühim degil!
-Iyi öyleyse, diyor bizimki ve yığılı duran imtihan kâgitlarinin bir
kısmını kaldırıyor ve araya kendi kâğıdını koyup kağıtları tekrar
düzeltiyor. Sonra da:
-İyi günler hocam,
deyip profesörün şaşkın bakışları arasında yürüyüp
gidiyor...
:Pp
gözüm bi yerden ısırıyo seni ama çıkartamadım hangi mahalledensin :)
pardon çıkaramadım...? ? ?
has.tir lan! ! ! !
hehe ben de kabadayi olabiliyorum evet; D
Yooo bilmiyorum...kimsin?
sen esas benim kim olduğumu biliyor musun?
efet dalgalısın..terimi ekleyen kısmında yasıyo :)
kimsin bak çok merak ettim ne etcez şimdi :)
tamam abi bişey demedim sakin ol...
Yıl 1998 falan, o zamanlar aidata'nın chat server'ı vardı.. Çok yaygın bir büyüklük taslama kalıbıydı bu cümle... Meğer bu cümleyi kuranlar, en az 7-8 daire sahibi ev sahipleriymiş.. Öğrendikte ne oldu?
Bir kere resmini görmüştüm
Bilmiyosun işte! Bilsen..ah bir bilsen....
trafik polislerinin durdurdukları her arabada karşılaşabilecekleri muhtemel tümce...
..usturuplu bir... hatta iki küfrü hakeden dingilin tekisin...
ne bileyim ule senin kim olduğunu...
etten meydana geldiğin kesin...
sistemde ii(neye göre/kime göre?) bir yer edinenlerin yada sistemin ii(neye göre/kime göre?) bir yer sağladığı kimselerin sormaya hak kazandğı soru.
kurulananfok ne olduğunu söylemiş daha ne uzatıyorsunuz ki...
avusturya-macaristan veLiahtının yerde yatan bir sırpLının öLmediğini farkettiğinde sorduğu soru.. :)
hayır..ama ne olduğunu biliyorum demiştim..