İkinci Kırıma yuvarlanan Almanya örneğin, sadece Versayda ağır yenilgi aldı masalından ibaret değildir, zaten bilim diyen çırpınanların patlamasını yaşamış ve Türkiyenin yarısı kadan topraklarda ve daha biz 15 milyonken 85 milyonon şehir ortamında var etmek zorunda olan bir ülkeydi ama, bu afrikaya gidip adam dövmeye benzemedi gelir transferi yaparken, yer aç dediğin adamlar da aynı durumdaydı, ve onlar asıl sen biraz çekilsen deyince kıyamet koptu, yani bir endüstriyel yoksunluğun yıktığı psişenin altında kaldılar, yani bu bir simge kötülük canavarı, ya da falanca ailenin büyük beceriyle semirme kavgası ve yönetmesi değil, topluca bir varoluşun açmazında girdaba düşmekti, çıkabilmek çok kanlı oldu, bu sefer ki, ikinci kırımın yenisine transfer ettiği bir armağan, yani nükleer, denetim kurma kavgası insanın, giderek kendinden yoksunluğa gidecek, bu paylaşmadığn dünya üstüne gelmeye devam edecek, bunu teknik olarak aşmak hayali var akıllarında, ama, pek öyle teknoloji işine benzemiyor, artık o herkes de var, daha yumuşak bir geçişe muhtaçlar ama, onu yapabilecek bir küresel akıl da görünmüyor, yani iş - akletmezmisinizi - e geliyo, iyi de o nerde, kolay mı, akıl her zaman göremediğimiz bir yerdedir, onu görünür yapabilen sağ kalır, belki sınavı da kazanın al canım ne şekersin denilen bir varoluş değil bu, diş kiran, anlaşıldı mı, kelle koltuk neydi benzersiz dedelerin.
(Paraşütsüz yolcu uçakları ve tüm uçaklar kaldırıldı beynimde. Yalnızca SAVAŞ UÇAKLARIna yer var. İSTİKBAL GÖKLERDEDİR. Diğerleri ise insanların oturdukları evlerin üzerine düşüyorlar.)
Çocukken belli gökler görüşümü keskinleştirdi, tüm karakterlerle biçim aldı yüz çizgilerim, devinmeye başladı görüngüler. Şimdiyse anların bengi bükümü ve matematik sonsuz beni kovalıyorlar bu dünyada, bir yurttaşın ulaşacağı bütün başarılara katlanarak, saygı göstererek o garip çocukluktan ve sınırsız tutkunluklardan, bir savaş düşlüyorum, haklılığın ya da gücün, önceden hiç kestirilemez mantığını, bir musiki tümcesi kadar basit bu.
Arthur Rimbaud, 1891, Fransız Mistik ŞAİR, İlluminations,
'tarihte ilk kez bir toprak parçasının etrafını çitle çevirip burası benimdir diyen ve buna inanacak kadar saf insanlar bulabilen ilk insan, uygar toplumun gerçek kurucusu oldu. o zaman biri çıkıp çitleri söküp atacak ya da hendeği dolduracak, sonra da insanlara; sakın dinlemeyin bu sahtekarı meyvalar herkesindir toprak hiç kimsenin değildir ve bunu unutursanız mahvolursunuz diye haykırsaydı işte o adam insan türünü nice suçlardan, nice savaşlardan,nice cinayetlerden kurtaracaktı.'
Savaş zulmü zorbalığı SAVAŞ açlığı sefaleti ve acmasızlığı çağrıştırır bize her SAVAŞ eninde sonunda barışla sonuçlanırken her barış er yada geç savaş koşullrrını hazırlar SAVAŞ sız bir dünya olmadı olmayacada TOPRAK KADIN VE SU POROBLEMLERİ OLDUĞU SÜRECE
Bir bizim savaşlarımız vardır ve çok farklı biçimde anlatılır.'Bizim savaşlarımız' epik-lirik gzellemeye tabi tutulur.Her hasılsa kimse ölmez,derin insan acıları gündeme gelmez.Milliyetçi savaş edebıyatında,bu dehşet yanlız bize yaşatılır.Onyn içindir ki,genel insanlık acıları değildir bunlar.Sadece bizim acılarımızdır.Oysa başkasının acısını anlatabilen,insanlık acılarını dile getirmiş olur.
İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'nde çok sevilen ve ağırlıklı olarak 2. Dünya Savaşı'nı konu alan 'Savaş' çizgiromanı, belirli bir karakter barındırmaması sebebiyle diğer çizgiromanlardan farklıdır..
Savaşın kendisini kimsenin sevmeyeceğini ancak barındırdığı savaşın ne kadar insaklıkdışı bir olay olduğunu okurlara sunma çabası açısından değerli bir yapıttır.
günler ağır,
günler ölüm haberleriyle geliyor.
düşman haşin,
zalim
ve kurnaz.
ölüyor çarpışarak insanlarımız
~ halbuki nasıl hakketmişlerdi yaşamayı ~
Nazım Hikmet?
İkinci Kırıma yuvarlanan Almanya örneğin, sadece Versayda ağır yenilgi aldı masalından ibaret değildir,
zaten bilim diyen çırpınanların patlamasını yaşamış ve Türkiyenin yarısı kadan topraklarda ve daha biz 15 milyonken 85 milyonon şehir ortamında var etmek zorunda olan bir ülkeydi ama, bu afrikaya gidip adam
dövmeye benzemedi gelir transferi yaparken, yer aç dediğin adamlar da aynı durumdaydı, ve onlar asıl sen biraz çekilsen deyince kıyamet koptu, yani bir endüstriyel yoksunluğun yıktığı psişenin altında kaldılar, yani bu bir simge kötülük canavarı, ya da falanca ailenin büyük beceriyle semirme kavgası ve yönetmesi değil, topluca bir varoluşun açmazında girdaba düşmekti, çıkabilmek çok kanlı oldu, bu sefer ki, ikinci kırımın yenisine transfer ettiği bir armağan, yani nükleer, denetim kurma kavgası insanın, giderek kendinden yoksunluğa gidecek, bu paylaşmadığn dünya üstüne gelmeye devam edecek, bunu teknik olarak aşmak hayali var akıllarında, ama, pek öyle teknoloji işine benzemiyor, artık o herkes de var, daha yumuşak bir geçişe muhtaçlar ama, onu yapabilecek bir küresel akıl da görünmüyor, yani iş - akletmezmisinizi - e geliyo, iyi de o nerde, kolay mı, akıl her zaman göremediğimiz bir yerdedir, onu görünür yapabilen sağ kalır, belki sınavı da kazanın al
canım ne şekersin denilen bir varoluş değil bu, diş kiran, anlaşıldı mı, kelle koltuk neydi benzersiz dedelerin.
Hiç olmaması gereken şey.
(Paraşütsüz yolcu uçakları ve tüm uçaklar kaldırıldı beynimde. Yalnızca SAVAŞ UÇAKLARIna yer var. İSTİKBAL GÖKLERDEDİR. Diğerleri ise insanların oturdukları evlerin üzerine düşüyorlar.)
Çocukken belli gökler görüşümü keskinleştirdi, tüm karakterlerle biçim aldı yüz çizgilerim, devinmeye başladı
görüngüler. Şimdiyse anların bengi bükümü ve matematik sonsuz beni kovalıyorlar bu dünyada, bir yurttaşın
ulaşacağı bütün başarılara katlanarak, saygı göstererek o garip çocukluktan ve sınırsız tutkunluklardan, bir savaş düşlüyorum, haklılığın ya da gücün, önceden hiç kestirilemez mantığını, bir musiki tümcesi kadar basit bu.
Arthur Rimbaud, 1891, Fransız Mistik ŞAİR, İlluminations,
Çev. Can ALKOR.
İnsanlığın yazgısı değildir..
savaş savaştır
Haksızlık, yolsuzluk, şiddet dünyanın he yerinde kolektif bir eylemdir. Birilerini suçlayarak bundan kurtulamayız..
Savaşı yaşlı adamlar ilan eder, genç adamlar ölür...
Savaş, bir para israfıdır... Hayatın kazançlarını silip süpürür. Eugene O’neill
sevdan karanlığa yaylım ateşte
'tarihte ilk kez bir toprak parçasının etrafını çitle çevirip burası benimdir diyen ve buna inanacak kadar saf insanlar bulabilen ilk insan, uygar toplumun gerçek kurucusu oldu. o zaman biri çıkıp çitleri söküp atacak ya da hendeği dolduracak, sonra da insanlara; sakın dinlemeyin bu sahtekarı meyvalar herkesindir toprak hiç kimsenin değildir ve bunu unutursanız mahvolursunuz diye haykırsaydı işte o adam insan türünü nice suçlardan, nice savaşlardan,nice cinayetlerden kurtaracaktı.'
savaş; silah tüccarlarının satış gerekçeleridir, barışta da silah satışı olur ama savaştaki kadar değil bu yüzden tüccarlara daha fazla savaş gerekir
savaş çoğu zaman kuralsız bir ölüm oyunudur.
Savaş zulmü zorbalığı SAVAŞ açlığı sefaleti ve acmasızlığı çağrıştırır bize
her SAVAŞ eninde sonunda barışla sonuçlanırken her barış er yada geç savaş koşullrrını hazırlar SAVAŞ sız bir dünya olmadı olmayacada
TOPRAK KADIN VE SU POROBLEMLERİ OLDUĞU SÜRECE
savaşta babalar çocuklarını gömer,barışta çocuklar babalarını gömer.
artık ''insan'' kalabilmek için verilen
'Her savaş haksız,her savaş başka bir savaşa gebe.'
Barış, şu anda dünyadaki en değersiz şeylerden biri benim için. Savaş istiyoruz.
Savaşalım ki, kendi barışımız olsun.
..
Bir bizim savaşlarımız vardır ve çok farklı biçimde anlatılır.'Bizim savaşlarımız' epik-lirik gzellemeye tabi tutulur.Her hasılsa kimse ölmez,derin insan acıları gündeme gelmez.Milliyetçi savaş edebıyatında,bu dehşet yanlız bize yaşatılır.Onyn içindir ki,genel insanlık acıları değildir bunlar.Sadece bizim acılarımızdır.Oysa başkasının acısını anlatabilen,insanlık acılarını dile getirmiş olur.
'Kafa,göz,gövde,bacak,kol,çene,parmak,el,ayak/ Boşanır sırtlara,vadilere sağnak sağnak.
Savaşın gerçek yüzü her zaman ve her yerde budur aslında.
İnsanlığın meydana getirdiği en kötü eserlerden biri..
İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'nde çok sevilen ve ağırlıklı olarak 2. Dünya Savaşı'nı konu alan 'Savaş' çizgiromanı, belirli bir karakter barındırmaması sebebiyle diğer çizgiromanlardan farklıdır..
Savaşın kendisini kimsenin sevmeyeceğini ancak barındırdığı savaşın ne kadar insaklıkdışı bir olay olduğunu okurlara sunma çabası açısından değerli bir yapıttır.
70 ve 80'li yıllarda Alfa yayınları tarafından çıkarılmış çizgiromanın adıdır..
Savaş barıştan büyüktür... Çünkü insanlık ile yaşıt bir olgudur ve savaş olmazsa, barış da olmaz...
Aristo'nun dediği gibi: 'Barış içinde yaşamak için savaş yaparız.'
...
Hayatın ta kendisidir...
İnsanlık var olduğu sürece savaşlar da var olacaktır...
...
devrimle sonuçlanmayan her savaş,sokak kavgasından başka birşey değildir...
İnsanlık tarihinde yapıılan her savaşın,mutlak bir barışı olmuştur.
İnsanlığın anasını ağlatmak için verilen en büyük mücadele..
Gerektiğinde bir zehir, kaynar su, en ilkelinden en gelişmişine kadar tüm aletler savaş malzemesi olarak kullanılabilir...
Mühim olan, savaşmaya karar vermektir.
...
Savaş, erkek icadıdır. Erkeklerin içindeki saldırganlığın dışa vurumu sonucu ortaya çıkmıştır.
Yeryüzünde savaş başlatan, savaşmaktan memnun olan ne kadar kadın var?