Sanatçı ya da filozofun çoğu zaman, hassas bir sağlığı, pek iyi oturmamış bir dengesi vardır, Spinoza, Nietzsche, Lawrence, , ama, onları kırıp döken, ölüm değil, gördükleri, hissettikleri, düşündükleri, yaşam fazlalığıdır, yaşam onlar için çok büyüktür, ama ancak onlarla - gösterge yakındadır -Zerdüştün sonu, Ethica nın beşinci kitabı,gelecekteki ve henüz dili olmayan bir halka göre yazılır, yaratmak iletişim kurmak değil, direnmektir. Göstergeler, olay, yaşam, dirimselcilik arasında derin bir bağ vardır, bu bir desen, yazı ya da müzik çizgisinin içinde olabilecek organik olmayan bir yaşamın gücüdür.
DELEUZE, Fransız Filozof, 1996
Şimdi dengesiz bir adamla fazla oyalanmayın, sanatçı algısı bunun üzerine kurulu,, halbuki sizin normaliniz farklı, yani paylaşma güçlüğünüz de doğaldır, ama, bu işin doğası budur, duyuların egemenliği olmadan, derinlik ölçecek bünye de olamıyor, o zaman, dışında yer alan ögeleri de insanlığın ortak mülkü yapabilmek imkansızlaşıyor, bu ince ayar, bir talih veya imkan çerçevesinde damlıyor, neye, bilince,yani mutlak bilginin yaklaşması duyular üzerinden olabilecekse ilk hedef gene varlık oluyor, ve ona göre ayarlanmış bir iklim, herkese de dağıtılıyor, ama, alabilenler yararlanıyor, sırt dönenler, ya da dünyasında yer almayanlar, dünya dışına itilliyor, yani anlamak, gayreti talep ediyor. Kolay gelsin.
Adasu Akın'ı cumartesi Halk TV'de yayınlanan Görkemli Hatıralar Şirince/İzmir programını izlerken keşfettim. Programın hepsini izlememiştim, izlediğim kısmında Adasu'yu dinledim ve çok beğendim. Yayınlanan 09.12.2023 tarihli programın tekrarıymış. Kıymetli, güzel bir program. Vakit bulunca programın tamamına bakmak lazım. Programı da buraya ekliyorum. Not: Programda ilk 3.35'inci dakikaya kadar ses yok.
Adasu Akın müthiş bir genç yetenek. Viyolonsel (Çello) çalıyor ve şarkı söylüyor. Alanında en iyi olarak tarihe adını yazdıracağını düşünüyorum.
Sanatçı kendi sanatsal bakışının kısmi deneyimiyle öncel bir çatışma içindedir, yaşamı için savaşır ve süreç içinde birini diğerinin pahasına elde etmek yerine hem yaşamından hem de üretkenliğinden haz almasını temin eden bakışından deneyimine yansıyanla uzlaşır. bunun insanlık için muhtemel en yoğun deneyim olduğunu gözardı edemeyiz. Bu benzersiz an ve yaratımı da içerir, çünkü yaratım bir deneyimdi, ve yaşananla aşılabilir, bu dinamik yapı, doğrudan gözlemin nesnesi denemez, genelde yalnızca kalıtsal olarak yapılandırabilirliktir.
OTTO RANK, Psikanalist ve Filozof, Avusturyalı, 1039
Sanatçı içinde fırtınalar kopan insandır. Böyle olmasa sanatçı olamaz. Hiç bir sanatçıdan da , sabahleyin 8:30'da işe gidip akşam 18:00'de çıkıp eve gelenlerin düzeni beklenemez. Zira bu onlara yapılan bir haksızlık olur..
aynı kültürün hamuruyla yoğrulup, suyu ile filizlenen iki mükemmel sanatçı.. bunlardan istanbulda olanına sezen aksu, pariste olanına da souad massi diyoruz. tarzları, müzikleri, sesleri ne çok benziyor birbirlerine.. ee ‘ kültür kanı’ çekiyor her hal
Sanat doğumla birlikte başlar bence doğumda bir sanat.fark nedir? bu da Mevlanın sanatlarından biri.O yaratıyor bizde üretiyoruz benimsediğim sanat resim heykel kısacası el santlarının hepsine hayranım Bir yaz akşamı boğaza nazır balkonda türk sanat musikisinden beste yapılmış herhangi bir şarkı dinlemek kahvenizi yudumlarken, sanatçı sesde,elde, gözde yaşayan sevgili.
Sanatçı,ürettiği özgün şeyin içine toplumunu çekebilen,böylece toplumu yönlendirebilen,fikirlerini,duyarlılıklarını belirleyebilen,bunları yaparken de,bir duruş ortaya koyan kişidir.Sanatçı yaşadığı zaman diliminde,yeryüzündeki bütün haksızlıklara karşı çığlık olabilendir.
İyi bir sanatçı kötü geçmişinden kurtulmayı başaran kişidir.Topluma yol gösterme gücünü bu hesaplama ile elde eder.Bunu başaramayan sanatçı bulaşıcı ve yok edici bir virüs gibidir.Halkını zehirler,toplumunu yozlaştırır.
İnsanlık her şeyi dünyaya ve onun kurallarına borçludur..Bu yaratıcılık değil icattır.ve yaratılanın ne olduğu çok da önemli değildir.Lumieres kardeşler olmasaydı yine de sinemaya kavuşurduk ama Yılmaz Güney olmasaydı ne Arkadaş’ı ne Sürü’yü, Ne de Yol’u seyredebilirdik. Gutenberg olmasa da er yada geç matbaaya sahip olacaktık ama Nazım Hikmet olmasaydı,Şeyh Bedrettin Destanından tek mısra bili okuyamayacaktık.Mucitler zaman kazandırır.Sanatçılar zamanı kaybettirir ve korurlar.
Unutmayınız ki; siz ne kadar sanatçıların kemiklerini ülke dışında tutmaya çalışsanız da,üretilen sanatsal değerler,sınırları paramparça eder.İşte Nazım Hikmet. İşte Yılmaz Güney.İşte Ahmet Kaya.vs,vs
Şöhretleri ile paralel gelişiyor, bir insan sanatçı vasfında ne kadar şöhret sahibi ise büyük sanatçı denilmesini hak ediyor demektir, günümüz tercümesi.../ ama alakası yok...
1-Sanatçı; yaratıcıdır. 2-Sanatçı evrenseldir 3-Sanatçı dogmalara karşıdır 4-Sanatçı çağının tanığıdır 5-Sanatçı insanlar arasında dinsel,mezhepsel,ırksal ayrım yapamaz 6-Bir kişide,bunlardan biri bile yoksa,ona sanatçı değil başka bir ad bulmak gerekir.
Bu tarife uymayıp, sadece cebini, çevresini düşünen gününü gün eden bir an evvel para ve şöhrete ulaşmak isteyen, halkından çok kopuk ve uçlarda yaşayan kişilere sanatçı denmemeli. Benim görüşüme göre.
Sanatçı, toplumsal konuları kendine dert edinmesi gereken, toplumun gelişmesi için çalışması gerek, içindeki sanat aşkını halkına aktarması gereken, duygu ve düşüncelerini insanlarla paylaşan,duygu ve bilgi birikimi yüksek insanlardır.
sanatçı bence susup hayran toplama çabasında olanlar değil,hülya avşar gibi her konuda inandığı doğrultuda konusan yardımlarını gizlı yapan, üreten kişilerdir.
Sanatçı ya da filozofun çoğu zaman, hassas bir sağlığı, pek iyi oturmamış bir dengesi vardır, Spinoza, Nietzsche, Lawrence, , ama, onları kırıp döken, ölüm değil, gördükleri, hissettikleri, düşündükleri, yaşam fazlalığıdır, yaşam onlar için çok büyüktür, ama ancak onlarla - gösterge yakındadır -Zerdüştün sonu, Ethica nın beşinci kitabı,gelecekteki ve henüz dili olmayan bir halka göre yazılır, yaratmak iletişim kurmak değil, direnmektir. Göstergeler, olay, yaşam, dirimselcilik arasında derin bir bağ vardır, bu bir desen, yazı ya da müzik çizgisinin içinde olabilecek organik olmayan bir yaşamın gücüdür.
DELEUZE, Fransız Filozof, 1996
Şimdi dengesiz bir adamla fazla oyalanmayın, sanatçı algısı bunun üzerine kurulu,, halbuki sizin normaliniz farklı, yani paylaşma güçlüğünüz de doğaldır, ama, bu işin doğası budur, duyuların egemenliği olmadan,
derinlik ölçecek bünye de olamıyor, o zaman, dışında yer alan ögeleri de insanlığın ortak mülkü yapabilmek
imkansızlaşıyor, bu ince ayar, bir talih veya imkan çerçevesinde damlıyor, neye, bilince,yani mutlak bilginin
yaklaşması duyular üzerinden olabilecekse ilk hedef gene varlık oluyor, ve ona göre ayarlanmış bir iklim,
herkese de dağıtılıyor, ama, alabilenler yararlanıyor, sırt dönenler, ya da dünyasında yer almayanlar, dünya
dışına itilliyor, yani anlamak, gayreti talep ediyor. Kolay gelsin.
Adasu Akın'ı cumartesi Halk TV'de yayınlanan
Görkemli Hatıralar Şirince/İzmir programını
izlerken keşfettim. Programın hepsini izlememiştim,
izlediğim kısmında Adasu'yu dinledim ve çok beğendim.
Yayınlanan 09.12.2023 tarihli programın
tekrarıymış. Kıymetli, güzel bir program. Vakit bulunca
programın tamamına bakmak lazım. Programı da buraya ekliyorum.
Not: Programda ilk 3.35'inci dakikaya kadar ses yok.
Adasu Akın müthiş bir genç yetenek. Viyolonsel (Çello) çalıyor
ve şarkı söylüyor. Alanında en iyi olarak tarihe adını yazdıracağını düşünüyorum.
Başarıları daim olsun.
Sanatçı kendi sanatsal bakışının kısmi deneyimiyle öncel bir çatışma içindedir, yaşamı için savaşır ve süreç içinde birini diğerinin pahasına elde etmek yerine hem yaşamından hem de üretkenliğinden haz almasını temin eden bakışından deneyimine yansıyanla uzlaşır. bunun insanlık için muhtemel en yoğun deneyim olduğunu gözardı edemeyiz. Bu benzersiz an ve yaratımı da içerir, çünkü yaratım bir deneyimdi, ve yaşananla aşılabilir, bu dinamik yapı, doğrudan gözlemin nesnesi denemez, genelde yalnızca kalıtsal olarak yapılandırabilirliktir.
OTTO RANK, Psikanalist ve Filozof, Avusturyalı, 1039
Andres Amador
Sanatçı içinde fırtınalar kopan insandır. Böyle olmasa sanatçı olamaz. Hiç bir sanatçıdan da , sabahleyin 8:30'da işe gidip akşam 18:00'de çıkıp eve gelenlerin düzeni beklenemez. Zira bu onlara yapılan bir haksızlık olur..
aynı kültürün hamuruyla yoğrulup, suyu ile filizlenen iki mükemmel sanatçı..
bunlardan istanbulda olanına sezen aksu, pariste olanına da souad massi diyoruz.
tarzları, müzikleri, sesleri ne çok benziyor birbirlerine.. ee ‘ kültür kanı’ çekiyor her hal
Yarını kuran çağının dürüst tanığı
sanırım biri benden bahsediyor :)
Sanat doğumla birlikte başlar bence doğumda bir sanat.fark nedir? bu da Mevlanın sanatlarından biri.O yaratıyor bizde üretiyoruz benimsediğim sanat resim heykel
kısacası el santlarının hepsine hayranım Bir yaz akşamı boğaza nazır balkonda türk sanat musikisinden beste yapılmış herhangi bir şarkı dinlemek kahvenizi yudumlarken, sanatçı sesde,elde, gözde yaşayan sevgili.
Gerçek olanı zor bulunan,mumla aranan kişi(ler) .sanatçı geçinenlerin bir çoğu,yaratıcılıktan yoksun zannatçıdır.Örn:Marangoz,demirci ustası vs.gibi.
Sanatçı,ürettiği özgün şeyin içine toplumunu çekebilen,böylece toplumu yönlendirebilen,fikirlerini,duyarlılıklarını belirleyebilen,bunları yaparken de,bir duruş ortaya koyan kişidir.Sanatçı yaşadığı zaman diliminde,yeryüzündeki bütün haksızlıklara karşı çığlık olabilendir.
İyi bir sanatçı kötü geçmişinden kurtulmayı başaran kişidir.Topluma yol gösterme gücünü bu hesaplama ile elde eder.Bunu başaramayan sanatçı bulaşıcı ve yok edici bir virüs gibidir.Halkını zehirler,toplumunu yozlaştırır.
İnsanlık her şeyi dünyaya ve onun kurallarına borçludur..Bu yaratıcılık değil
icattır.ve yaratılanın ne olduğu çok da önemli değildir.Lumieres kardeşler
olmasaydı yine de sinemaya kavuşurduk ama Yılmaz Güney olmasaydı ne
Arkadaş’ı ne Sürü’yü, Ne de Yol’u seyredebilirdik. Gutenberg olmasa da
er yada geç matbaaya sahip olacaktık ama Nazım Hikmet olmasaydı,Şeyh
Bedrettin Destanından tek mısra bili okuyamayacaktık.Mucitler zaman kazandırır.Sanatçılar zamanı kaybettirir ve korurlar.
Unutmayınız ki; siz ne kadar sanatçıların kemiklerini ülke dışında tutmaya çalışsanız da,üretilen sanatsal değerler,sınırları paramparça eder.İşte Nazım Hikmet. İşte Yılmaz Güney.İşte Ahmet Kaya.vs,vs
her döneme hitap edebilme gücüne sahip olması gereken marjinal insan.
Şöhretleri ile paralel gelişiyor, bir insan sanatçı vasfında ne kadar şöhret sahibi ise büyük sanatçı denilmesini hak ediyor demektir, günümüz tercümesi.../ ama alakası yok...
1-Sanatçı; yaratıcıdır.
2-Sanatçı evrenseldir
3-Sanatçı dogmalara karşıdır
4-Sanatçı çağının tanığıdır
5-Sanatçı insanlar arasında dinsel,mezhepsel,ırksal ayrım yapamaz
6-Bir kişide,bunlardan biri bile yoksa,ona sanatçı değil başka bir ad bulmak gerekir.
Çok yakın bir arkadaşımın deyimiyle 'ruhu naif' insanlar.
O da öyle, o kendini biliyor. :)
Sanatci kadar sanat olsa keske....
Bu tarife uymayıp,
sadece cebini, çevresini düşünen gününü gün eden bir an evvel para ve şöhrete ulaşmak isteyen,
halkından çok kopuk ve uçlarda yaşayan
kişilere sanatçı denmemeli.
Benim görüşüme göre.
Sanatçı, toplumsal konuları kendine dert edinmesi gereken,
toplumun gelişmesi için çalışması gerek,
içindeki sanat aşkını halkına aktarması gereken,
duygu ve düşüncelerini insanlarla paylaşan,duygu ve bilgi birikimi yüksek insanlardır.
VATANINA, MILLETINE hayırlı işler yapanlardır
sadece cebini düüşünendeğil.
Sanatci... cok alanda bulunabilen hayata dair renk katan veya katmayan..
sanatçılar azaldı artık yok eski tadlar.
Şu dünyada gerçek sanat adam olma sanatır. Kamil insan olmaktır. İşte o zaman adına sanatçı deniyorsa sanat-çı olunabilir....
'İşçiden çok sanatçı üreten bir dönemden sanat adına bir şey beklemeyin.'
Demiş adını hatırlamadığım bir düşünür.
sanatçı bence susup hayran toplama çabasında olanlar değil,hülya avşar gibi her konuda inandığı doğrultuda konusan yardımlarını gizlı yapan, üreten kişilerdir.
Asll sanatcl VATANINA,MILLETINE yararll´olan insan evladl sanatcldlr! .
Piyasadaki sanatçı müsveddelerine (şarkıcılara) sanatçı demek, gerçek sanatçılar için bir tahkir sayılabilir.