bakara suresi 185. (O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur'an'ın kendisinde indirilmeye başlandığı Ramazan ayıdır(kadir gecesi). Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah'ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.
Oruç:Tutanın tutmayanı eleştirmediği,tutmayanın tutanı görüp yiyip içemediği ince bir maneviyattır. Şüphe yok ki ibadetin gösterişten uzak olanı makbuldür.
'Ramazan ayında oruç tutmak farzdır. Çünkü Allahu Teala (c.c) 'Sizin üzerinize oruç farz kılındı' diye buyurur. Ayrıca farziyyeti hususunda kat'i icma teşekkül etmiştir. Bundan dolayı, Ramazan orucunun farziyyetini inkâr eden kimse kâfir olur' (Merginanî, el-Hidâye, I, 118) diyerek, meselenin hassasiyetine işaret etmiştir.
Oruç ibadetinin nedenine gelince; Usûl ûleması, ibadetlerde asıl olanın Allahu Teâlâ (c.c) 'ya ihlâsla kulluk olduğunu, sebeplerinin tesbit edilip edilememesinin önemli olmadığını; hikmetlerinden bazılarını kavramanın ve açıklamanın mümkün, ancak teabbüdî olan bu hususlarda illeti tesbit etmenin güç olduğunu söylemişler ve ihlâsla Allah'a kulluğun esas alınmasını tavsiye etmişlerdir.
Resul-u Ekrem (s.a.s) 'in: 'Oruç insanı Cehennem ateşinden koruyan bir kalkandır. Tıpkı sizi harpte ölüme karşı muhafaza eden bir kalkan gibi' (Nesâî, Savm, IV, 167) buyurduğu bilinmektedir. Oruç, mükellefi her türlü şehvetten alıkoyan ve ihlâsı artıran bir ibadettir. Açlığa, susuzluğa ve nefsin diğer arzularına karşı direnmek oldukça önemlidir. Allahu Teâlâ (c.c) 'ya iman eden ve O'nun dini uğruna cihada karar veren müminler; oruç ibadeti ile kuvvetli bir iradeye sahip olurlar. Hicrî takvim ayın hareketlerine göre değiştiği için, her yıl diğerine nisbetle on veya on bir gün önce gelir. Dolayısıyle insan bazen kışın (20) derecede, bazen yazın (+ 40) derecede oruç tutar. Bu bir anlamda mükellefin 'Dondurucu bir soğukta ve kavurucu bir sıcakta dahi; Allahu Teâlâ'nın emirlerini eda etmeye hazırım' taahhüdünde bulunmasıdır. Ayrıca bir ay süre ile Allah Teâlâ (c.c) 'nın rızasını kazanmak için, nefsinin bütün şehvetlerini terk etmesi oldukça önemli bir hadisedir. cümlemize hayırlı ramazanlar olsun efendim! ! !
'nefsi açlık ile terbiye etme ibadetidir oruç? ! ? '
((...adem bir yıl nuh dokuz ay ibrahim altı ay musa üç ay muhammed bir ay ile nefsini açlık ile terbiye etmek için oruç tuttular.birileri diyor ki: efendin adam sırf aç kalmak için oruç tutuyor :) eee zaten öyle bir amacı vardı.allah nefsi yarattı ve ona sordu: sen kimsin ben kimim? nefis: ben benim sende sensin? diye cevap verdi.allah ona azab verdi.ve onu açlık cezasına çarptırdı.nefis zevk ve taamdan mahrum olunca vede bunun sahibininde rezzak olan allah olduğunu kavrayınca menfaati gereği boyun eğdi ve allahın aynı soruyu sorması üzerine sen rezzaksın ben abdürrezzakım.sen halıksın ben abdulhalıkım.sen şafisin ben abdüşşafiyim dedi.böylece allah nefsi 'açlık' ile terbiye etmiş oldu.işte bunun bir tecellisi adına da mümin olan allahın mümin kulları adem ile bir yıl nuh ile dokuz ay ibrahim ile altı ay musa ile üç ay ve muhammed ile bir ay oruç tutmaya başladı.öfkeyi yutmak müminlere ifrit kesilmek ise münkir ve münafıklara mahsustur demiştik.ve münkir ve münafıklar hoşlanmasada allah nurunu ve nimetini ümmet-i muhammedin ve ehlibeytin üzerine tamamlıyacaktır vesselam.ibn-i arabi dediki: alemlere rahmet olması o peygamberin döneminde gerçek olmadı.ama alemlere rahmetin tamamlanması onun makam-ı mahmuta erişmesi ile olacaktır ki bizim anladığımıza göre o makam-ı mahmutu ism-i şerifin yani muhammedin risalet ve nübüvvette daha sonra imammet ve velayette olduğu gibi en sonunda da hilafet ve saltanatta hz.ulul-emr mehdi aleyhisselamda gerçekleşecektir.işte allahın nurunun ve nimetinin tamamlanması budur.din yalnız allahın oluncaya kadar yeryüzünden fitne kalkıncaya kadar yeryüzü salihlere miras kalıncaya kadar.zafer mutlaka allahın ve resullerinin oluncaya kdar sürecek olan melhame-i kübra şimdi yaklaşmıştır.tevbe 24. ve 73.ayetler şimdi tecelli ediyor sanırım ki en dehşetli olanıda isra 58.ayetin tecellisi ki bu ortadoğu merkezli 3.dünya savaşıdır.iyi ile kötünün, hayır ile şerrin, hak ile batılın, helal ile haramın, rahman ile şeytanın, mesih ile deccalin, mehdi ile süfyanın o büyük savaşının adıdır melhame-i kübra-yı armageddon? ! ? bu savaş sizce cihad-ı ekbermidir cihad-ı suğramıdır.ilk savaş peygamberimize göre küçüktü büyük savaş nefsimizle yapacağımız savaştı öylemi? işte şimdi bizler ahirzamandaki ümmet olarak.asrısadette değil asrıkıyametteyizidr.öyle ise önce büyük savaş yapılmalıdır ki küçük savaşta galip gelelim.bu büyük savaş yani cihad-ı ekberde nefsiemmaremiz ile yapacağımız savaştır ki ilk ritüelide oruç ile başlamaktadır.nefsimizi açlık ile terbiye etmekle başlıyor o zaman.ruhumuz iyi nefsimiz kötü.iyi ile kötünün savaşı şimdi başladı demektir.yani iyi ruh ile kötü nefsin savaşı.nefsi vücudun şehrinde bir truva atıdır.şeytan-ı laine kalelerin kapısını o açar.cin ve insan şeytanları harekete geçer.şeytanın 70 bin evladı vardır.bize hicaplıdır.allah ile kul arasındada 70 bin perde vardır.işte allahın kulu ile arasındaki o 70 bin perde şeytanın 70 bin evladından başkası değildir.hubyar sultan derki: adem 24 saatte 77.777 nefes alır.ibn-i arabi derki: yediğimiz her lokmada bismillah mideye indirdiğimiz her lokmada elhamdülillah demeliyiz.ve pir gerçek velide derki: aldığımız her nefes için bizmillah verdiğimiz nefes için elhamdülillah demeliyiz.işte tüm bunlar ile birlikte iştah-ı kelbiyetten ve şehvet-i merkebiyyetten de kurtulmak için göz iştahı ve gırtlak şehveti yerine damak iştahı ve mide şehveti ile yemeyede dikkat edicez.göz iştahı gırlak şehveti ile yemenin adı kelb:(köpek?) gibi yemektir.damak iştahı ve mide şehveti ile yemek ancak bir insanoğlu gibi yemenin adıdır.insan ile hayvan arasındaki en önemli fark yemek yeme değil yemek yememe iradesidir.hayvanda yemek yememe iradesi yoktur.köpeğin önüne beş kilo et koymuşlar banamısın dememiş yemiş karnını şişirmiş.çünki hayvanda yememe iradesi yoktur.aynı zamanda yapma ve yapmama iradeside insan ile hayvan arasında önemli bir farktır.peygamberimiz diyorki ashabını tarif ederken vede överken:'onlar acıkmadan yemezler? ve doymadan kalkarlar? ' işte burda yememe ve yapmama iradesi vardır.insanlık medeniyyetinin göstergesi muasır medeniyyet işte budur vesselam.horasan dervişleri ile şamın dervişleri arasındaki en önemli fark neydi:'biz bulduğumuz zaman dağıtır? bulmadığımız zaman rabbimize şükrederi? ' hallacı mansur şeyhler ile tavuklu pilav yiyiordu.ve tavuk budunu tuttu köpeğin önüne attı.şeyhler şaşırdı.neydi bu şimdi? dediler? mallacı mansur dedi: 'o köpek benim nefsimi temsil ediyor. o doyarsa bende doydum sayılır? ' üç aylarınız mübarek olsun ey ehlibeyt ve ümmet-i muhammed :) selam ilmi rahmetül aleyküm ehlibeytten vesselam :)) ' – mehdihaberajansı:'islam ve tasavvuf gazetesi? '
Islâmin dört temel ibadetinden ve bes esasindan biri. Farsça'dan Türkçe'ye geçmis bir isimdir. Kelimenin asli 'Ruze'dir. Önceleri 'Oruze' (günlük) olarak kullanilmis; daha sonra 'Oruç' seklinde telaffuz edilmeye baslanmis ve bu sekliyle yayginlasmistir. Arapça karsiligi 'savm' veya 'siyam'dir. Savm kelimesinin lügat manasi; yeyip-içmekten kendini tutmak, imsak, hareketsiz kalmak ve herseyden el, etek çekmektir. Kur'an-i Kerim'de bazan 'susmak' manasina kullanilmistir (Meryem, 19/26) . Islâmi istilahta oruç, 'Ikinci fecirden (fecr-i sadik'tan) ' itibaren, günesin grubuna kadar yemekten, içmekten, cinsel iliskiden ve orucu bozan diger seylerden, Allahü Teala (c.c) 'ya kulluk niyetiyle nefsi alikoymaya verilen isimdir. Bilindigi gibi oruç, yalniz bedenle yapilan ibadetlerden biridir. Dolayisiyle, her mükellefin kendi nefsi için farz-i ayn'dir. Resul-u Ekrem (s.a.s) 'in; 'Bir kimse, baska bir mükellefin yerine oruç tutmaz. Yine bir kimse, baska bir mükellefin yerine namaz kilmaz' (Ibnül-Hümam, Fethül-Kadir, Beyrut 1315, II, 85) buyurdugu bilinmektedir.
Kur'an-i Kerim'de; 'Ey iman edenler! .. Sizden evvelki (ümmet) lere yazildigi gibi, sizin üzerinize de oruç yazildi (farz kilindi) . Ta ki, korunasiniz' (el-Bakara, 2/183) buyurulmustur. Oruç ibadetinin; Hicret'ten sonra farz kilindigi hususunda görüsbirligi vardir. Sahih olan rivayete göre, Bedir savasindan kisa bir süre sonra farz kilinmistir. Hz. Âise (r.a) validemizden rivayete göre; Resulullah (s.a.s) daha önce 'Asûre orucu'na devam etmis ve Sahabe'ye tutmalari tavsiyesinde bulunmustur. Muaz b. Cebel (r.a) 'den rivayet edilen bir haberde de, Medine'de her ay üç gün oruç tutmustur. Imam Merginani:
'Ramazan ayinda oruç tutmak farzdir. Çünkü Allahu Teala (c.c) 'Sizin üzerinize oruç farz kilindi' diye buyurur. Ayrica farziyyeti hususunda kat'i icma tesekkül etmistir. Bundan dolayi, Ramazan orucunun farziyyetini inkâr eden kimse kâfir olur' (Merginanî, el-Hidâye, I, 118) diyerek, meselenin hassasiyetine isaret etmistir.
Oruç ibadetinin nedenine gelince; Usûl ûlemasi, ibadetlerde asil olanin Allahu Teâlâ (c.c) 'ya ihlâsla kulluk oldugunu, sebeplerinin tesbit edilip edilememesinin önemli olmadigini; hikmetlerinden bazilarini kavramanin ve açiklamanin mümkün, ancak teabbüdî olan bu hususlarda illeti tesbit etmenin güç oldugunu söylemisler ve ihlâsla Allah'a kullugun esas alinmasini tavsiye etmislerdir.
Resul-u Ekrem (s.a.s) 'in: 'Oruç insani Cehennem atesinden koruyan bir kalkandir. Tipki sizi harpte ölüme karsi muhafaza eden bir kalkan gibi' (Nesâî, Savm, IV, 167) buyurdugu bilinmektedir. Oruç, mükellefi her türlü sehvetten alikoyan ve ihlâsi artiran bir ibadettir. Açliga, susuzluga ve nefsin diger arzularina karsi direnmek oldukça önemlidir. Allahu Teâlâ (c.c) 'ya iman eden ve O'nun dini ugruna cihada karar veren müminler; oruç ibadeti ile kuvvetli bir iradeye sahip olurlar. Hicrî takvim ayin hareketlerine göre degistigi için, her yil digerine nisbetle on veya on bir gün önce gelir. Dolayisiyle insan bazen kisin (20) derecede, bazen yazin (+ 40) derecede oruç tutar. Bu bir anlamda mükellefin 'Dondurucu bir sogukta ve kavurucu bir sicakta dahi; Allahu Teâlâ'nin emirlerini eda etmeye hazirim' taahhüdünde bulunmasidir. Ayrica bir ay süre ile Allah Teâlâ (c.c) 'nin rizasini kazanmak için, nefsinin bütün sehvetlerini terk etmesi oldukça önemli bir hadisedir.
Oruç ibadetine riyanin karismasi da mümkün degildir. Nitekim bir Hadis-i Serif'te; orucun ve oruçlunun mahiyeti su sekilde ortaya konulmustur:
'Oruç bir kalkandir. Oruçlu kötü (kem) söz söylemesin. Kendisiyle itismek ve dalasmak isteyene iki defa 'Ben oruçluyum'desin ve uymasin. Ruhum yed-i kudretinde olan Allahu Teâlâ (c.c) 'ya yemin ederim ki; oruçlu agzin (açlik) kokusu, Allah indinde misk kokusundan daha temizdir. Cenab-i Hak buyurmustur ki: 'Oruçlu kimse benim rizam için yemesini, içmesini ve cinsi arzularini birakmistir. Oruç dogrudan dogruya bana edilen (riya karismayan) bir ibadettir. Onun sayisiz sevabini da, dogrudan dogruya ben veririm. Halbuki baska ibadetlerin hepsi on misliyle ödenmektedir' (Sahih-i Buharî Muhtasari Tecrid-i Sarih Tercümesi, VI, 248, Hadis no: 897) .
Oruç, sadece aç kalmaktır gün boyu senin için, Gereksiz özgürlük sınırlaması dersin neyle ölçtün, Nedensiz kişilik tavizi der bilgiçlik taslayan sözlerin, Nefsine bir sor bakalım, boyunduruk altındaki kim?
Kimilerie göre akşama kadar aç kalmak.. Kapalı kapıların ardında ne olduğu bilmedikleri için.. Oysa oruç sadece yememek yada içmemek değil.. Onlarla birlikte çok şeye sabır ve vücuda perhisdir
yemeğin kıymetini bilmek için; sabah ezanıyla aksam ezanı arasındaki aç-susuz kalma hali...(hatta cinsellikten de uzaktı di mi) bizim evde ramazanın geldiği pek anlaşılamıyor gerçi....
orucu bozan 3 şey vardır 1 yemek içmek 2 ehlinle cima 3 ağız dolusu kusmak oruçtaki ana maksat allahın emrine itaattir yemek ve su elinde olduğu halade o emreddi diye bunlarda bir süre uzak durmaktır
Filozof Rıza Tevfik bir ramazan günü, Eminönü'nden geçerken cebinde kalan fıstık tanelerinden bilmeden ağzına bir iki fıstık atıyor. Vay efendim sen misin mübarek günde alenen oruç bozan? Koca kalpaklı ve sert bakışlı polis dikilir karşısına:
—Gel bakalım benimle.
Rıza Tevfik birden, dalgınlığının başına açacağı belayı anlamıştır. Mükemmel Rumelili ve Yahudi taklidi yaptığı da meşhurdur. Hemen Yahudi şivesi ile:
—Niçin? Diye sorar.
—Yahudi ağzını bana mı yutturacaksın? Alenen oruç ye, sonra da...
—Aman paşam, Yahudi’yim, bırak yakamı.
—Zor bırakırım, şimdi anlarız, diyerek seslenir. Mişon, buraya gel. Konuş şununla!
Mişon, Yahudice bir iki kelimelik bir şey söyler. Fakat Rıza Tevfik öyle uzun bir Yahudiceye karşılık verir ki konuşmanın sonu gelmez.
bakara suresi 185. (O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur'an'ın kendisinde indirilmeye başlandığı Ramazan ayıdır(kadir gecesi). Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah'ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.
Oruç:Tutanın tutmayanı eleştirmediği,tutmayanın tutanı görüp yiyip içemediği ince bir maneviyattır. Şüphe yok ki ibadetin gösterişten uzak olanı makbuldür.
Oruç, kalbini Allah'ın nazarında tutmaktır.
Kalbin niyetiyle huzura varmaktır. Kendini Allah'a açmaktır.
Açık bir fetihtir...
Tartışmasız bir zafer!
'Ramazan ayında oruç tutmak farzdır. Çünkü Allahu Teala (c.c) 'Sizin üzerinize oruç farz kılındı' diye buyurur. Ayrıca farziyyeti hususunda kat'i icma teşekkül etmiştir. Bundan dolayı, Ramazan orucunun farziyyetini inkâr eden kimse kâfir olur' (Merginanî, el-Hidâye, I, 118) diyerek, meselenin hassasiyetine işaret etmiştir.
Oruç ibadetinin nedenine gelince; Usûl ûleması, ibadetlerde asıl olanın Allahu Teâlâ (c.c) 'ya ihlâsla kulluk olduğunu, sebeplerinin tesbit edilip edilememesinin önemli olmadığını; hikmetlerinden bazılarını kavramanın ve açıklamanın mümkün, ancak teabbüdî olan bu hususlarda illeti tesbit etmenin güç olduğunu söylemişler ve ihlâsla Allah'a kulluğun esas alınmasını tavsiye etmişlerdir.
Resul-u Ekrem (s.a.s) 'in: 'Oruç insanı Cehennem ateşinden koruyan bir kalkandır. Tıpkı sizi harpte ölüme karşı muhafaza eden bir kalkan gibi' (Nesâî, Savm, IV, 167) buyurduğu bilinmektedir. Oruç, mükellefi her türlü şehvetten alıkoyan ve ihlâsı artıran bir ibadettir. Açlığa, susuzluğa ve nefsin diğer arzularına karşı direnmek oldukça önemlidir. Allahu Teâlâ (c.c) 'ya iman eden ve O'nun dini uğruna cihada karar veren müminler; oruç ibadeti ile kuvvetli bir iradeye sahip olurlar. Hicrî takvim ayın hareketlerine göre değiştiği için, her yıl diğerine nisbetle on veya on bir gün önce gelir. Dolayısıyle insan bazen kışın (20) derecede, bazen yazın (+ 40) derecede oruç tutar. Bu bir anlamda mükellefin 'Dondurucu bir soğukta ve kavurucu bir sıcakta dahi; Allahu Teâlâ'nın emirlerini eda etmeye hazırım' taahhüdünde bulunmasıdır. Ayrıca bir ay süre ile Allah Teâlâ (c.c) 'nın rızasını kazanmak için, nefsinin bütün şehvetlerini terk etmesi oldukça önemli bir hadisedir. cümlemize hayırlı ramazanlar olsun efendim! ! !
Hepimiz oruçlu doğarız ölümün iftar sofrasına....
Oruç, içimizdeki şeytanı taşlama eylemidir.....
'ayhan aytaç yazarefendi:
'nefsi açlık ile terbiye etme ibadetidir oruç? ! ? '
((...adem bir yıl nuh dokuz ay ibrahim altı ay musa üç ay muhammed bir ay ile nefsini açlık ile terbiye etmek için oruç tuttular.birileri diyor ki: efendin adam sırf aç kalmak için oruç tutuyor :) eee zaten öyle bir amacı vardı.allah nefsi yarattı ve ona sordu: sen kimsin ben kimim? nefis: ben benim sende sensin? diye cevap verdi.allah ona azab verdi.ve onu açlık cezasına çarptırdı.nefis zevk ve taamdan mahrum olunca vede bunun sahibininde rezzak olan allah olduğunu kavrayınca menfaati gereği boyun eğdi ve allahın aynı soruyu sorması üzerine sen rezzaksın ben abdürrezzakım.sen halıksın ben abdulhalıkım.sen şafisin ben abdüşşafiyim dedi.böylece allah nefsi 'açlık' ile terbiye etmiş oldu.işte bunun bir tecellisi adına da mümin olan allahın mümin kulları adem ile bir yıl nuh ile dokuz ay ibrahim ile altı ay musa ile üç ay ve muhammed ile bir ay oruç tutmaya başladı.öfkeyi yutmak müminlere ifrit kesilmek ise münkir ve münafıklara mahsustur demiştik.ve münkir ve münafıklar hoşlanmasada allah nurunu ve nimetini ümmet-i muhammedin ve ehlibeytin üzerine tamamlıyacaktır vesselam.ibn-i arabi dediki: alemlere rahmet olması o peygamberin döneminde gerçek olmadı.ama alemlere rahmetin tamamlanması onun makam-ı mahmuta erişmesi ile olacaktır ki bizim anladığımıza göre o makam-ı mahmutu ism-i şerifin yani muhammedin risalet ve nübüvvette daha sonra imammet ve velayette olduğu gibi en sonunda da hilafet ve saltanatta hz.ulul-emr mehdi aleyhisselamda gerçekleşecektir.işte allahın nurunun ve nimetinin tamamlanması budur.din yalnız allahın oluncaya kadar yeryüzünden fitne kalkıncaya kadar yeryüzü salihlere miras kalıncaya kadar.zafer mutlaka allahın ve resullerinin oluncaya kdar sürecek olan melhame-i kübra şimdi yaklaşmıştır.tevbe 24. ve 73.ayetler şimdi tecelli ediyor sanırım ki en dehşetli olanıda isra 58.ayetin tecellisi ki bu ortadoğu merkezli 3.dünya savaşıdır.iyi ile kötünün, hayır ile şerrin, hak ile batılın, helal ile haramın, rahman ile şeytanın, mesih ile deccalin, mehdi ile süfyanın o büyük savaşının adıdır melhame-i kübra-yı armageddon? ! ? bu savaş sizce cihad-ı ekbermidir cihad-ı suğramıdır.ilk savaş peygamberimize göre küçüktü büyük savaş nefsimizle yapacağımız savaştı öylemi? işte şimdi bizler ahirzamandaki ümmet olarak.asrısadette değil asrıkıyametteyizidr.öyle ise önce büyük savaş yapılmalıdır ki küçük savaşta galip gelelim.bu büyük savaş yani cihad-ı ekberde nefsiemmaremiz ile yapacağımız savaştır ki ilk ritüelide oruç ile başlamaktadır.nefsimizi açlık ile terbiye etmekle başlıyor o zaman.ruhumuz iyi nefsimiz kötü.iyi ile kötünün savaşı şimdi başladı demektir.yani iyi ruh ile kötü nefsin savaşı.nefsi vücudun şehrinde bir truva atıdır.şeytan-ı laine kalelerin kapısını o açar.cin ve insan şeytanları harekete geçer.şeytanın 70 bin evladı vardır.bize hicaplıdır.allah ile kul arasındada 70 bin perde vardır.işte allahın kulu ile arasındaki o 70 bin perde şeytanın 70 bin evladından başkası değildir.hubyar sultan derki: adem 24 saatte 77.777 nefes alır.ibn-i arabi derki: yediğimiz her lokmada bismillah mideye indirdiğimiz her lokmada elhamdülillah demeliyiz.ve pir gerçek velide derki: aldığımız her nefes için bizmillah verdiğimiz nefes için elhamdülillah demeliyiz.işte tüm bunlar ile birlikte iştah-ı kelbiyetten ve şehvet-i merkebiyyetten de kurtulmak için göz iştahı ve gırtlak şehveti yerine damak iştahı ve mide şehveti ile yemeyede dikkat edicez.göz iştahı gırlak şehveti ile yemenin adı kelb:(köpek?) gibi yemektir.damak iştahı ve mide şehveti ile yemek ancak bir insanoğlu gibi yemenin adıdır.insan ile hayvan arasındaki en önemli fark yemek yeme değil yemek yememe iradesidir.hayvanda yemek yememe iradesi yoktur.köpeğin önüne beş kilo et koymuşlar banamısın dememiş yemiş karnını şişirmiş.çünki hayvanda yememe iradesi yoktur.aynı zamanda yapma ve yapmama iradeside insan ile hayvan arasında önemli bir farktır.peygamberimiz diyorki ashabını tarif ederken vede överken:'onlar acıkmadan yemezler? ve doymadan kalkarlar? ' işte burda yememe ve yapmama iradesi vardır.insanlık medeniyyetinin göstergesi muasır medeniyyet işte budur vesselam.horasan dervişleri ile şamın dervişleri arasındaki en önemli fark neydi:'biz bulduğumuz zaman dağıtır? bulmadığımız zaman rabbimize şükrederi? ' hallacı mansur şeyhler ile tavuklu pilav yiyiordu.ve tavuk budunu tuttu köpeğin önüne attı.şeyhler şaşırdı.neydi bu şimdi? dediler? mallacı mansur dedi: 'o köpek benim nefsimi temsil ediyor. o doyarsa bende doydum sayılır? ' üç aylarınız mübarek olsun ey ehlibeyt ve ümmet-i muhammed :) selam ilmi rahmetül aleyküm ehlibeytten vesselam :)) '
– mehdihaberajansı:'islam ve tasavvuf gazetesi? '
Oruç tuttuğun gibi tut ellerimden...
Sabırla, inançla, duayla...
Oruçlu olduğunu unutup su içmek gibiydi seni sevmek..
Yazılmayan günah,
bozulmayan oruç gibi...
Kim inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır. (Buharî)
Ramazan'ın direği..
allah, kullarını açlıkla terbiye etmesin :)
Islâmin dört temel ibadetinden ve bes esasindan biri. Farsça'dan Türkçe'ye geçmis bir isimdir. Kelimenin asli 'Ruze'dir. Önceleri 'Oruze' (günlük) olarak kullanilmis; daha sonra 'Oruç' seklinde telaffuz edilmeye baslanmis ve bu sekliyle yayginlasmistir. Arapça karsiligi 'savm' veya 'siyam'dir. Savm kelimesinin lügat manasi; yeyip-içmekten kendini tutmak, imsak, hareketsiz kalmak ve herseyden el, etek çekmektir. Kur'an-i Kerim'de bazan 'susmak' manasina kullanilmistir (Meryem, 19/26) . Islâmi istilahta oruç, 'Ikinci fecirden (fecr-i sadik'tan) ' itibaren, günesin grubuna kadar yemekten, içmekten, cinsel iliskiden ve orucu bozan diger seylerden, Allahü Teala (c.c) 'ya kulluk niyetiyle nefsi alikoymaya verilen isimdir. Bilindigi gibi oruç, yalniz bedenle yapilan ibadetlerden biridir. Dolayisiyle, her mükellefin kendi nefsi için farz-i ayn'dir. Resul-u Ekrem (s.a.s) 'in; 'Bir kimse, baska bir mükellefin yerine oruç tutmaz. Yine bir kimse, baska bir mükellefin yerine namaz kilmaz' (Ibnül-Hümam, Fethül-Kadir, Beyrut 1315, II, 85) buyurdugu bilinmektedir.
Kur'an-i Kerim'de; 'Ey iman edenler! .. Sizden evvelki (ümmet) lere yazildigi gibi, sizin üzerinize de oruç yazildi (farz kilindi) . Ta ki, korunasiniz' (el-Bakara, 2/183) buyurulmustur. Oruç ibadetinin; Hicret'ten sonra farz kilindigi hususunda görüsbirligi vardir. Sahih olan rivayete göre, Bedir savasindan kisa bir süre sonra farz kilinmistir. Hz. Âise (r.a) validemizden rivayete göre; Resulullah (s.a.s) daha önce 'Asûre orucu'na devam etmis ve Sahabe'ye tutmalari tavsiyesinde bulunmustur. Muaz b. Cebel (r.a) 'den rivayet edilen bir haberde de, Medine'de her ay üç gün oruç tutmustur. Imam Merginani:
'Ramazan ayinda oruç tutmak farzdir. Çünkü Allahu Teala (c.c) 'Sizin üzerinize oruç farz kilindi' diye buyurur. Ayrica farziyyeti hususunda kat'i icma tesekkül etmistir. Bundan dolayi, Ramazan orucunun farziyyetini inkâr eden kimse kâfir olur' (Merginanî, el-Hidâye, I, 118) diyerek, meselenin hassasiyetine isaret etmistir.
Oruç ibadetinin nedenine gelince; Usûl ûlemasi, ibadetlerde asil olanin Allahu Teâlâ (c.c) 'ya ihlâsla kulluk oldugunu, sebeplerinin tesbit edilip edilememesinin önemli olmadigini; hikmetlerinden bazilarini kavramanin ve açiklamanin mümkün, ancak teabbüdî olan bu hususlarda illeti tesbit etmenin güç oldugunu söylemisler ve ihlâsla Allah'a kullugun esas alinmasini tavsiye etmislerdir.
Resul-u Ekrem (s.a.s) 'in: 'Oruç insani Cehennem atesinden koruyan bir kalkandir. Tipki sizi harpte ölüme karsi muhafaza eden bir kalkan gibi' (Nesâî, Savm, IV, 167) buyurdugu bilinmektedir. Oruç, mükellefi her türlü sehvetten alikoyan ve ihlâsi artiran bir ibadettir. Açliga, susuzluga ve nefsin diger arzularina karsi direnmek oldukça önemlidir. Allahu Teâlâ (c.c) 'ya iman eden ve O'nun dini ugruna cihada karar veren müminler; oruç ibadeti ile kuvvetli bir iradeye sahip olurlar. Hicrî takvim ayin hareketlerine göre degistigi için, her yil digerine nisbetle on veya on bir gün önce gelir. Dolayisiyle insan bazen kisin (20) derecede, bazen yazin (+ 40) derecede oruç tutar. Bu bir anlamda mükellefin 'Dondurucu bir sogukta ve kavurucu bir sicakta dahi; Allahu Teâlâ'nin emirlerini eda etmeye hazirim' taahhüdünde bulunmasidir. Ayrica bir ay süre ile Allah Teâlâ (c.c) 'nin rizasini kazanmak için, nefsinin bütün sehvetlerini terk etmesi oldukça önemli bir hadisedir.
Oruç ibadetine riyanin karismasi da mümkün degildir. Nitekim bir Hadis-i Serif'te; orucun ve oruçlunun mahiyeti su sekilde ortaya konulmustur:
'Oruç bir kalkandir. Oruçlu kötü (kem) söz söylemesin. Kendisiyle itismek ve dalasmak isteyene iki defa 'Ben oruçluyum'desin ve uymasin. Ruhum yed-i kudretinde olan Allahu Teâlâ (c.c) 'ya yemin ederim ki; oruçlu agzin (açlik) kokusu, Allah indinde misk kokusundan daha temizdir. Cenab-i Hak buyurmustur ki: 'Oruçlu kimse benim rizam için yemesini, içmesini ve cinsi arzularini birakmistir. Oruç dogrudan dogruya bana edilen (riya karismayan) bir ibadettir. Onun sayisiz sevabini da, dogrudan dogruya ben veririm. Halbuki baska ibadetlerin hepsi on misliyle ödenmektedir' (Sahih-i Buharî Muhtasari Tecrid-i Sarih Tercümesi, VI, 248, Hadis no: 897) .
'Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da çatarsa; 'Ben oruçluyum desin.' H.Ş
Oruç, sadece aç kalmaktır gün boyu senin için,
Gereksiz özgürlük sınırlaması dersin neyle ölçtün,
Nedensiz kişilik tavizi der bilgiçlik taslayan sözlerin,
Nefsine bir sor bakalım, boyunduruk altındaki kim?
Kimilerie göre akşama kadar aç kalmak.. Kapalı kapıların ardında ne olduğu bilmedikleri için.. Oysa oruç sadece yememek yada içmemek değil.. Onlarla birlikte çok şeye sabır ve vücuda perhisdir
fabrikanın senede bikaç gün dinlenmesi veya temizlenmesi.
gereksiz özgürlük sınırlaması
nedensiz kişilik tavizi
planlı boyunduruk altına alma yöntemi
insanlar tarafından tutulduğu sanılan şey..oysa gerçek oruç insanı tutandır...
Ey oruç, tut beni
SENAİ DEMİRCİ
Hoş geldin ey suskun sevgilim;
Tut sözünü; sus. Mühürle dudağımı, sesimi tut, lâl eyle çığlıklarımı. Nahoş avazların uçurumlarından çek dilimi. Yalanların kuyularından çekip çıkar nefeslerimi. Göklü söz ağaçlarının bengisuyuna kat hecelerimi.
Hoş geldin ey yüzü gamzelim;
B/akışının menzilinde tut gözlerimi. Tir-i müjgan dokunuşlarınla delik deşik et kibrimi. Gör(e) meyip de seni, göster(e) meyip de yanımda yöremde, görür gibi huzurunda tut çaresiz yetimliğimi.
Hoş geldin ay yüzlüm benim;
Tut saçlarımın kakülünden, kaldır yüzümü yerden. Utancımı tebessümünün kıvrımlarına dola, yut. Pişmanlığımı gül yanağının yamaçlarına sar, uyut. Dağıt neşemin saçlarını, hüznün tenine yasla umarsızlığımı.
Hoş geldin ey hesapsız sevincim;
http://turkuaz.zaman.com.tr/? bl=3&hn=5562
kanatimce oruc tutmak insanoğlunun nefsi iradesini hakimiyeti altına almasıdır.
Ey iman edenler sizden önceki ümmetlere farz kılındığı gibi sizede oruç farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.
Ha bir de oruç denince aklıma Nesiminin bu mısraları geliyor. :)
'Gel gel beru ki savm(oruç) u salat(namaz) ın kazası vardır
Sensiz geçen ömr ü hayatın kazası yoktur.'
yemeğin kıymetini bilmek için; sabah ezanıyla aksam ezanı arasındaki aç-susuz kalma hali...(hatta cinsellikten de uzaktı di mi)
bizim evde ramazanın geldiği pek anlaşılamıyor gerçi....
hoş geldin hesapsız sevinçlerimin kapısı...
hoş geldin ay yüzlü zamanlar...
umuyorum ki tenimi üzerimden sıyırıp bendeki beni savurursun ruh ikliminin semâlarına...
arındır cümle duyarsızlıklarımdan...yırtıver tüm dünyevî tesellilerimi pençe pençe...
tut,çek al beni kuytularından dünyanın....
Şehrayinlerinde kaybolayım...
teravihlerin serinliğinde nefretlerimi,kinlerimi söndüreyim...
Segâhların en güzel demleri yine sendedir...yekahenk fısılda kulağıma..mızrabımdan dökül tel tel....
bir Sağnak gibi gel...ey müjdeli mevsim...
yağsın rahmet seninle çoraklaşmış yüreğime...
içimde uyuyan yada unuttuğum baharların çocuklarını uyandır yine...
silkele beni..ıslat beni....yağmurunda sağnak sağnak kuraklaşmış katılaşmış gönlüm yoğrulsun....
hoş geldin oruç!
iftar sofraları.... muntazırım...
tut elimden...yıkılmak üzereyim...kaldır beni...
bulanık suların içinde debeleniyorum...durgun sulara eriştir beni....
ah beni..beni...öldür bendeki beni....
made in allah..
Acların halınden anlamamız ıcın RABBIM tarafından uygulanması ıstenılern ıbadet...
şimdi ramazanını son günlerindeyiz...herkes oruç un manevi ve sağlık bakımından önemini bilir :))
orucu bozan 3 şey vardır
1 yemek içmek
2 ehlinle cima
3 ağız dolusu kusmak
oruçtaki ana maksat allahın emrine itaattir
yemek ve su elinde olduğu halade o emreddi diye bunlarda bir süre uzak durmaktır
Filozof Rıza Tevfik bir ramazan günü, Eminönü'nden geçerken cebinde kalan fıstık tanelerinden bilmeden ağzına bir iki fıstık atıyor. Vay efendim sen misin mübarek günde alenen oruç bozan? Koca kalpaklı ve sert bakışlı polis dikilir karşısına:
—Gel bakalım benimle.
Rıza Tevfik birden, dalgınlığının başına açacağı belayı anlamıştır. Mükemmel Rumelili ve Yahudi taklidi yaptığı da meşhurdur. Hemen Yahudi şivesi ile:
—Niçin? Diye sorar.
—Yahudi ağzını bana mı yutturacaksın? Alenen oruç ye, sonra da...
—Aman paşam, Yahudi’yim, bırak yakamı.
—Zor bırakırım, şimdi anlarız, diyerek seslenir. Mişon, buraya gel. Konuş şununla!
Mişon, Yahudice bir iki kelimelik bir şey söyler. Fakat Rıza Tevfik öyle uzun bir Yahudiceye karşılık verir ki konuşmanın sonu gelmez.
Polis bağırır: 'Kısa kes! '
Rıza Tevfik susar. Bu sefer polis Mişon'a döner:
—İbranice attı değil mi? Yahudi mi bu? '
Hayranlıkla gözlerini açan Mişon'un cevabı:
—Benden koyu Yahudi, Tevrat'ı ezbere okuyor.
düşünüyorum da;
aç kalabilmeyi başarmak, sigarayı bırakabilme egzersizi gibi olabilir mi:! ! ? ? meselâ yanii..