Çoğumuz acıdan ve yaşamın gerçeklerinden kaçış yolu olarak şu veya bu zaman ölümü düşünmüşüzdür. Kontrolü kaybettiğimizi veya kontrolden vazgeçtiğimizi hissettiğimiz (depresyon) zaman ölmek isteriz.
Bazen kızdığımız insanları cezalandırmak veya başkalarına acı vermek (intikam) için ölmek isteriz. Bazen olumsuz duyguların altında ezilir, ümidimizi kaybederiz. Bu olumsuzluklardan kurtulmanın yolunu bulamaz, tek kurtuluşun ölüm olduğunu düşünürüz. Ölümü istemek cesaretsizliğin son aşamasıdır. Kendini sevmenin tam tersidir.
Bazen ölüm en kolay çözüm olarak görünür. Eğer böyle hissediyorsanız, büyük olasılıkla en kolay çözümdür. En kolay yolu seçmek cesaret gerektirmez. Cesaret, nedenini anlamasanız da, istemeseniz de en zor yolu seçip, takip etmektir. Kahramanın görevi ıstırabı, acıyı değiştiremeyeceğini kabul edip, yapabileceğinin en iyisini yapmaktır.
Ölmek istemek genellikle denetimimizde olmayan bir şeyi kontrol etmek istemekten kaynaklanır. Yaşamımızın amacını ve niçin burada olduğumuzu bilmiyoruz. Hayatımızın diğer insanlara etkisini, diğerleriyle etkileşimini ve tablonun bütününü algılayamıyoruz. Zamanından önce ölmek kestirmeden gitmektir ve kestirmeden gitmeye kalkınca genellikle yolumuzu kaybeder, gideceğimiz yere daha uzun sürede varırız. İntihar en tehlikeli kumar olabilir çünkü bir sonraki adımın ne olduğunu bilmiyoruz.
Ölüm bir son, ama acaba acının sonu mu? Gittiğimiz yere giderken çözümlenmemiş sorunlarımızı da kendimizle birlikte götürürüz. Benzer şekilde kendi ölümümüze karar verince de olumsuzluğu ve acıyı beraberimizde götürüyor olabiliriz.
Ölmek istemek ve yaşamın enerjisini ölüme odaklamak gücümüz ve kontrolümüz dışındaki şeylere hükmetme yanılgısını üretir. Hayallerin bizi yaşamdan uzaklaştırdığını biliyoruz. Yaşamdan kaçış olarak ölümü istemek, dışsal şeylere odaklanmasının bir başka yoludur.
Ölüm yaşamın doğal sürecinin bir parçasıdır ve bu anlamda ölüme hazırlanmak yaşamı bugün sonuna kadar değerlendirmek anlamına gelir. Bazı açılardan yaşamın tümü ölümün provası olarak düşünülebilir. Sevgi, cesaret ve gelişim dolu iyi bir yaşamımız olursa, ölüm gelince kabullenmek hiç de zor bir karar olmaz. Gerçekte bu karar hiçbir şekilde bizim kararımız değildir.
Paradoks şudur ki hayatı ne kadar dolu dolu yaşarsak, ne kadar kahraman olmaya çabalarsak, ölümden o kadar az korkarız. Yaşarken güçlü ve cesur olan, ölürkende güçlü ve cesur olur. Şimdi yaşamımızdaki acıları kabul edersek, gelecekte olacakları da kabule hazırlanmış oluruz. Hayattaki amacımızı bilemeyeceğimize göre, neden tüm olasılıklara hazırlıklı olmayalım?
Tüm cesaretinizi kaybettiyseniz ve en kolay yolu seçmeyi düşünüyorsanız, sizi yüreklendirecek şeyler bulmaya çalışın. Cesaret oralarda bir yerde ve siz, sizin için en iyi noktada ölmeyi hak ediyorsunuz. Bunu ançak kontrol hayalini bırakırsanız yapabilirsiniz.
Gerçek cesaret emin olmadan, korkarak ve bütünü kavrayamadan, yapmak, yaşamak, herşeyi denemektir. Kahramanlara özgü bir görevle-yaşamınızla-karşı karşıyasınız ve yaşamınız süresince size eşlik edecek tek kişi için, kendiniz için bir kahraman olabilirsiniz.
* * *
Ölüm/üm(Tasvir)
Ansizin bir sey oldu bana. issiz bir sessizlik oldu. gözlerim kapali sanki. hareket etmiyorum. konusmuyorum. suskunum. zifiri bir karanlik alabildigine. zindan karasindan daha kara. katran rengi mi desem? tarifsiz bir karanlik...
Nasilda hemen duyuldu? ...(!) örtülmüs üstüme beyaz bir kefen. mor güllerin o tatli rengini almis dudaklarim, suskun. tenim sanki gecelerdeki ay gibi! Akisleniyor evrenin sevgilisi cobanyildizi,nin muhtesem rengi her yerimde! ve herkes agliyor bana,basimda. öyle an ki o an... sanki figanlar her makamda besteleniyor deste deste hüzün kederli yüzlerde. kötülüklerim unutulmus o an, herkes iyiliklerimden bahsediyor. bütün gözler oluk oluk akiyor... 'oysa ben aglamaya utanirdim! ' simdi bana agliyor bu millet. aglama demek istiyorum,diyemiyorum... ...yikaniyorum ...el üstündeyim yaratildigim mis gibi topragin icindeyim. üstümde cayir,cimen ve otlar! gelecek icin gidenlerdenim simdi! ...
Yakup Icik
'Dünya,ya geldiginiz gün bir yandan yasamaya bir yandan,da ölmeye baslarsiniz'...(MONTAIGNE)
...öyle yada böyle sükut icinde bekleyecegim seni ölüm!
birgün benden gelip alacaksın..gençliğim güzelliğim ve tüm hasletlerimi ya ben! sana ne sunacağım? hep ertelediğim ama asla yapmadıklarım var elimde ne olur hazırken gel ne olur:(
ölüm koskoca bir sırdır. sadece tadanın bilebileceği bir sır. arasıra akla getirilerek herşeyimize çeki düzen verdiren bir sır. ölen sadece kendisi bilir ne demek olduğunu. geri dönüpte, şunlar bunlar oldu, böyle birşeymiş ölüm denilemeyecek bir son. bana kalırsa bu denli sır dolu oluşu bile çok şey anlatıyor sağ olana ve anlayabilene...
bu dünyada iyi ki 'ölüm' var. birgün kesinlikle öleceğimiz halde bu kadar çok ihtiraslıyız ya bir de ölmeseydik halimiz nice olurdu... düşünmesi bile tüylerimi diken diken etmeye yetti...
Kara, şekilsiz bir tohumdan kırmızı bir gülün filizlenmesi aslında o tohumun ölümüdür gerçekte...Toprağın üstünde farklı bir yaşam başlar...İşte insanda ölünce böyle filizlenecek topraktan, ebediyete, ve bizde tohumumuzu bırakacağız toprak altında... ! ! !
Çoğumuz acıdan ve yaşamın gerçeklerinden kaçış yolu olarak şu veya bu zaman ölümü düşünmüşüzdür. Kontrolü kaybettiğimizi veya kontrolden vazgeçtiğimizi hissettiğimiz (depresyon) zaman ölmek isteriz.
Bazen kızdığımız insanları cezalandırmak veya başkalarına acı vermek (intikam) için ölmek isteriz. Bazen olumsuz duyguların altında ezilir, ümidimizi kaybederiz. Bu olumsuzluklardan kurtulmanın yolunu bulamaz, tek kurtuluşun ölüm olduğunu düşünürüz. Ölümü istemek cesaretsizliğin son aşamasıdır. Kendini sevmenin tam tersidir.
Bazen ölüm en kolay çözüm olarak görünür. Eğer böyle hissediyorsanız, büyük olasılıkla en kolay çözümdür. En kolay yolu seçmek cesaret gerektirmez. Cesaret, nedenini anlamasanız da, istemeseniz de en zor yolu seçip, takip etmektir. Kahramanın görevi ıstırabı, acıyı değiştiremeyeceğini kabul edip, yapabileceğinin en iyisini yapmaktır.
Ölmek istemek genellikle denetimimizde olmayan bir şeyi kontrol etmek istemekten kaynaklanır. Yaşamımızın amacını ve niçin burada olduğumuzu bilmiyoruz. Hayatımızın diğer insanlara etkisini, diğerleriyle etkileşimini ve tablonun bütününü algılayamıyoruz. Zamanından önce ölmek kestirmeden gitmektir ve kestirmeden gitmeye kalkınca genellikle yolumuzu kaybeder, gideceğimiz yere daha uzun sürede varırız. İntihar en tehlikeli kumar olabilir çünkü bir sonraki adımın ne olduğunu bilmiyoruz.
Ölüm bir son, ama acaba acının sonu mu? Gittiğimiz yere giderken çözümlenmemiş sorunlarımızı da kendimizle birlikte götürürüz. Benzer şekilde kendi ölümümüze karar verince de olumsuzluğu ve acıyı beraberimizde götürüyor olabiliriz.
Ölmek istemek ve yaşamın enerjisini ölüme odaklamak gücümüz ve kontrolümüz dışındaki şeylere hükmetme yanılgısını üretir. Hayallerin bizi yaşamdan uzaklaştırdığını biliyoruz. Yaşamdan kaçış olarak ölümü istemek, dışsal şeylere odaklanmasının bir başka yoludur.
Ölüm yaşamın doğal sürecinin bir parçasıdır ve bu anlamda ölüme hazırlanmak yaşamı bugün sonuna kadar değerlendirmek anlamına gelir. Bazı açılardan yaşamın tümü ölümün provası olarak düşünülebilir. Sevgi, cesaret ve gelişim dolu iyi bir yaşamımız olursa, ölüm gelince kabullenmek hiç de zor bir karar olmaz. Gerçekte bu karar hiçbir şekilde bizim kararımız değildir.
Paradoks şudur ki hayatı ne kadar dolu dolu yaşarsak, ne kadar kahraman olmaya çabalarsak, ölümden o kadar az korkarız. Yaşarken güçlü ve cesur olan, ölürkende güçlü ve cesur olur. Şimdi yaşamımızdaki acıları kabul edersek, gelecekte olacakları da kabule hazırlanmış oluruz. Hayattaki amacımızı bilemeyeceğimize göre, neden tüm olasılıklara hazırlıklı olmayalım?
Tüm cesaretinizi kaybettiyseniz ve en kolay yolu seçmeyi düşünüyorsanız, sizi yüreklendirecek şeyler bulmaya çalışın. Cesaret oralarda bir yerde ve siz, sizin için en iyi noktada ölmeyi hak ediyorsunuz. Bunu ançak kontrol hayalini bırakırsanız yapabilirsiniz.
Gerçek cesaret emin olmadan, korkarak ve bütünü kavrayamadan, yapmak, yaşamak, herşeyi denemektir. Kahramanlara özgü bir görevle-yaşamınızla-karşı karşıyasınız ve yaşamınız süresince size eşlik edecek tek kişi için, kendiniz için bir kahraman olabilirsiniz.
* * *
Ölüm/üm(Tasvir)
Ansizin bir sey oldu bana.
issiz bir sessizlik oldu.
gözlerim kapali sanki.
hareket etmiyorum.
konusmuyorum.
suskunum.
zifiri bir karanlik alabildigine.
zindan karasindan daha kara.
katran rengi mi desem?
tarifsiz bir karanlik...
Nasilda hemen duyuldu? ...(!)
örtülmüs üstüme beyaz bir kefen.
mor güllerin o tatli rengini almis dudaklarim,
suskun.
tenim sanki gecelerdeki ay gibi!
Akisleniyor evrenin sevgilisi cobanyildizi,nin muhtesem rengi her yerimde!
ve herkes agliyor bana,basimda.
öyle an ki o an...
sanki figanlar her makamda besteleniyor
deste deste hüzün kederli yüzlerde.
kötülüklerim unutulmus o an,
herkes iyiliklerimden bahsediyor.
bütün gözler oluk oluk akiyor...
'oysa ben aglamaya utanirdim! '
simdi bana agliyor bu millet.
aglama demek istiyorum,diyemiyorum...
...yikaniyorum
...el üstündeyim
yaratildigim mis gibi topragin icindeyim.
üstümde cayir,cimen ve otlar!
gelecek icin gidenlerdenim simdi! ...
Yakup Icik
'Dünya,ya geldiginiz gün bir yandan yasamaya bir yandan,da ölmeye baslarsiniz'...(MONTAIGNE)
...öyle yada böyle sükut icinde bekleyecegim seni ölüm!
varligin bir halden baska bir hale dönmesidir,Ölüm...
'basim öne egik sükutla beklemekteyim'
www.poemhunter.com/yakup-icik
ÖLÜM OLMASA NE OLURDU
1-ÖLÜM LMASA ÖLÜM KORKUSUDA OLMAZDI
2-ÖLÜM KORKUSU OLMAZSA KOLPACI VE ZARFCI MAFYA ÖLÜM KORKUSU YAYAMAZ PARA KAZANAMAZDI
3-ÖLÜM OLMASA HAYATIMIZ RENKLİ OLMAZDI
4-YAŞAMI HİÇMİ HİÇ SEVMEZDİK
5-HİÇ BİR KURTULUŞ YOLUMUZ OLMAZDI ACI ÇEKERDİK
6-KÖTÜLÜK YAPANLARA ÖLSEDE KURTULSAM DEYİP RAHATLAYAMAZDIK
7-HİÇ KİMSE MİRASA KONAMAZDI
8-ÖZCÜMLE BU DÜNYADA YAŞAMAK ÖLÜMDEN BETER OLURDU
ölüm ölüm dediğin nedir yawwww.......
' Ne çok söz söyLüyor öLüm, taşLar kadar suskun duruyor. Ne çabuk öLüyor öLüm konuşmaLarda, ne kadar diri duruyor sessizLikte..'
ne yazık...
birgün benden gelip alacaksın..gençliğim güzelliğim ve tüm hasletlerimi ya ben! sana ne sunacağım? hep ertelediğim ama asla yapmadıklarım var elimde ne olur hazırken gel ne olur:(
Karanlığa el uzanmış,
Ölümün eli mi ne?
Yapılacak birçok iş var,
Bu gelen deli mi ne?
AŞIK SEFAİ
Ölüm, bir kapıdan girip öte ki kapıdan çıkmaktır. Ölümden kafirlerle, günahkar insanlar korkar. Ölüm, BÜYÜK SEVGİLİYE yürümektir.
Vakit geldigin de cikacagimiz yolculuk
... ama bu gün... ama yarin! ! !
ölüm dündü.... Ve Bitti....
Ben ölümü reddediyorum ölüme inanmayacağım taki ölene kadar
Ölümü bir şiirle anlatıyorum.
Ben ölürsem, üzülmeyin halime.
Neşe ile koyun beni kabrime.
Orda ben yeterim, kendi kendime.
Bana göre ölüm, bir kurtuluştur.
Yaşamım boyunca, çok hata yaptım.
Öyle anlar oldu, yolumdan saptım.
Sabit kalamadım, çok düştüm kalktım.
Kimseye kul köle olmadım asla.
Tanrımı çok sevdim, o sevmese de.
Hep ondan istedim, o vermese de.
Özür diliyorum, af etmese de.
Bütün suçlarımın, arkasındayım.
Artık bu gidişin, dönüşü yoktur.
Allah'a güvendim, rahmeti çoktur.
İşte sayın dostlar, sonumuz budur.
Er geç bu dünyadan, göç edeceğiz.
İnsanları sevdim, taraf olmadım.
Dinler arasında, ayrım yapmadım.
Hiç kimseden asla zarar görmedim.
En büyük zararı nefsimden gördüm.
Abdulkadir Azaklı
İki 'karanlık' arasına hayat dediğime göre bu durumda Ölüm karanlıkların ikincisini temsil temketedir.
Her şeyin sonu aşkın asla
korkmuyorum ondan bilsin :) nasılsa oda olucak bir gün? ? ? ? olcaksa da '. Z G. R L. K 'yolunda olur seve seve olur.
garip,bir avuc toprak.
dağlar taşlar kül misali bir gün olur toza bilir insan oğlu gül misali bir gün olur tozabilir
yeniden doğuş.
ÖLÜM GÜZEL ŞEY,BUDUR PERDE ARDINDAN HABER;
HİÇ GÜZEL OLMASAYDI ÖLÜRMÜYDÜ PEYGAMBER
ÜSTAD NECİP FAZIL KISAKÜREK
'her nefis ölümü tadacaktır'
nefsimi kontrol altına almamı sağlayan en önemli etken.hayatın anlamı...
ölüm koskoca bir sırdır. sadece tadanın bilebileceği bir sır. arasıra akla getirilerek herşeyimize çeki düzen verdiren bir sır. ölen sadece kendisi bilir ne demek olduğunu. geri dönüpte, şunlar bunlar oldu, böyle birşeymiş ölüm denilemeyecek bir son. bana kalırsa bu denli sır dolu oluşu bile çok şey anlatıyor sağ olana ve anlayabilene...
bu dünyada iyi ki 'ölüm' var. birgün kesinlikle öleceğimiz halde bu kadar çok ihtiraslıyız ya bir de ölmeseydik halimiz nice olurdu... düşünmesi bile tüylerimi diken diken etmeye yetti...
NEHİRLER AKTI GEÇTİ
KURUDU VAKTİ GEÇTİ
NİCE HAN, NİCE SULTAN
TAHTI BIRAKTI GEÇTİ
ŞU DÜNYA BİR PENCEREDİR HER GELEN BAKTI GEÇTİ........
ERTEĞRUL GAZİ
Sınavın bitip kalemlerin bırakıldığı an.
ölüm bi karanlıktır, tüm ışıkların söndüğü
öldürdü beni gülüm
iyi ki varsın ölüm
bi sen dindirirsin acılarımı
Kara, şekilsiz bir tohumdan kırmızı bir gülün filizlenmesi aslında o tohumun ölümüdür gerçekte...Toprağın üstünde farklı bir yaşam başlar...İşte insanda ölünce böyle filizlenecek topraktan, ebediyete, ve bizde tohumumuzu bırakacağız toprak altında... ! ! !
ölüm bir bitiş noktası değil yeni bir başlangıçtır:Bir kaçış yolu sanılsa da geri dönüşümü olmayan çıkmaz bir sokaktır! ! !
Her yiğide nişanlı olan şey.
ÖLÜLER
Ölüler bağırıyor mezarlarından;
Yolcular, oturun taşlarımızda!
Onları deviren biziz toprağa,
Biz attık onları böyle ayağa;
Sakın atlamayın kenarlarından!
Ölüler bağırıyor mezarlarından...
Yolcular, uzanın yere upuzun;
Dayayın taşlara başlarınızı!
Tüy yastıklar gibi rahat taşımız,
Birleşsin bir lâhza orda başımız!
Bizdedir cevabı kuruntunuzun;
Yolcular, uzanın yere upuzun!
Ben de bir gün böyle haykıracağım:
Yolcular, oturun mezar taşımda!
Yolcular, önümde fısıldaşacak,
Yolcular, aşılmaz yollar aşacak.
Taşımı yerlere yatıracağım;
Ben de bir gün böyle haykıracağım!
NECİP FAZIL KISAKÜREK....