Ölüm yaşamışlığa göre değişkenlik gösteren bir hal Allah için yaşayıp hakikate erilmişse boyut değiştirmek gibi Ve bir hiç uğruna yaşanmışsa hayat yeni bir çilenin başlanacağın haberi ..ne diyordu Erdem Beyazıt ağabey bulmak şiirinde Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm Ölümssüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm Ve yine diyorki Baharı yaz uğruna tükettik aşkı na uğruna ve papatyaları seviyor sevmiyor uğruna derken bir ömrü tükettik hiç uğruna..vesselam
bu dünyada kim zevki sefa içinde yaşıyorsa ölümden en çok onlar korkarlar. çünkü: her şey zıddıyla var olmuştur. bir şey ne kadar güzelse (örneğin hayat) onun terk olunması da o kadar çok acı verir.
Ya bir ebedî i'dam; ya dipsiz bir hiçlik kuyusu veya bâki bir Cennetin giriş kapısıdır ölüm, hakikati bilenler için... Hakkı görenler içinse ölüm, her gün provası yapılan bir gün bitecek uzun süreli bir uykudur. Büyük Hak Eri şöyle der: " Ölüm, uykunun kardeşidir. " Onun talebesi Hz. Ali ise şöyle der: " İnsan bilmediğinin düşmanıdır. " İnsan düşmanından korktuğu gibi, hakikatini bilmediği ölümden de korkar. Ölümün hakikat ve hikmetini bilenler ölümü bir odadan diğer odaya geçmek, Yüce Sevgiliye kavuşmak olarak ifade etmişler, zihnimize ve hislerimize yaklaştırmışlar.
Ölüm sıcaktır, zamanla beden soğusa da. Ölüm sığınaktır, hele kalpler soğuksa. Hayat na hoştur, biraz mayhoş.
Her şeyden sıyrılacağını bilmek, istediğin an, istediğin yerde bitirivermek. Bütün ızdırapları arkanda bırakmak, bütün herkesi. Belki görürüm orada, başka ölenleri. Belki beklerim özleyebileceklerimi.
Özleyebileceğim? Özleyebileceklerim beni özlerler mi? Onlara yazık mı gidersem? Geri de dönemem. Bir daha düşüneyim.
Ecel vakti, yeniden doğuşun aracı, hesaba yolculuk, bekleme salonu, her canlının başına gelecek olan kader, yeni bir diyara geçiş köprüsü, kimilerine göre acı son, kimilerine göre vuslat..
'Her canlı ölümü tadacaktır' Görüldüğü gibi her insan veya hayvan demedi özellikle canlı dedi... Ama erken ama geç, biz de tadacağız. Türkçemizde bu tatma sözcüğü sık sık geçer, ama bu mecazi olarak kullanılır.
Bir güvercin salın mezarımın başından Ruhum gibi göklerde süzülsün de gitsin Bir yudum su dökün yarimin göz yaşından Dökünde toprağımda kırmızı güller bitsin
Ağlayıp yas tutmayın n'olursunuz arkamdan Kefenime cep dikin eski, yırtık hırkamdan Koyun yarin resmini o cebime gizlice İnanın ben bakarım orda bile bıkmadan
bazen değersizlesiyor insan Hatta en sevdiklerin bile Can tenden ayrılır gibi Sonra kendine bile yabancı oluyorsun Ve Bütün acılar toprak oluyor . Güray ilham
Uzun zaman boyunca emek verdiğim şeyi beş saniyede yerle bir edebilirim. Ölüm de böyle acımasız. Ama korkulacak bir şey değil. Dünyaya gelmek kadar doğal bir şey. Belki biraz affallar ruhlarımız bilemem. Dünyaya geldiğimizde yalnızdık ve korkuyorduk. Tanımıyorduk çünkü hiçkimseyi ve hiçbir şeyi. Düşe kalka büyüdük düşe kalka yürüdük ama sonunda çoğunluğumuz uyum sağladık. Belki de ölümden sonra da ağlarız yine. Düşeriz kalkarız. Ama sonunda alışırız hepimiz. Bir de dünyaya geldiğimizde olduğu gibi dünyadan giderken de yalnız olacağız. Yalnizlik korkutmasın. Hayat acısız ölümler versin herkese. Öykü güzel sonuçlansın.
Ölüm yaşamışlığa göre değişkenlik gösteren bir hal
Allah için yaşayıp hakikate erilmişse boyut değiştirmek gibi
Ve bir hiç uğruna yaşanmışsa hayat yeni bir çilenin başlanacağın haberi ..ne diyordu Erdem Beyazıt ağabey bulmak şiirinde
Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm
Ölümssüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm
Ve yine diyorki
Baharı yaz uğruna tükettik aşkı na uğruna ve papatyaları seviyor sevmiyor uğruna derken bir ömrü tükettik hiç uğruna..vesselam
Yaşamın ne kadar kıymetli olduğunu.
başlangıç
bu dünyada kim zevki sefa içinde yaşıyorsa ölümden en çok onlar korkarlar.
çünkü: her şey zıddıyla var olmuştur. bir şey ne kadar güzelse (örneğin hayat) onun terk olunması da o kadar çok acı verir.
Ölüm, çok sevdiğiniz birine uğramadan önce pek ciddiye almadığınız bir yakınınızı kaybedince ise sürekli yakın olduğunuz ....
benliği terk ettip şöyle bir baksan
ölümden kaçmaya gücün yeter mi
yedi kat yerden göğe de çıksan
ölümden kaçmaya gücün yere mi
Tövbemize tövbe gerek ölmeden evvel ölmek gerek...
Ölüm güzel şeydir!
Budur perde arkasından haber;
Hiç güzel olmasaydı ölürmüydü?
Peygamber...(NFK)
Ya bir ebedî i'dam; ya dipsiz bir hiçlik kuyusu veya bâki bir Cennetin giriş kapısıdır ölüm, hakikati bilenler için... Hakkı görenler içinse ölüm, her gün provası yapılan bir gün bitecek uzun süreli bir uykudur. Büyük Hak Eri şöyle der: " Ölüm, uykunun kardeşidir. " Onun talebesi Hz. Ali ise şöyle der: " İnsan bilmediğinin düşmanıdır. " İnsan düşmanından korktuğu gibi, hakikatini bilmediği ölümden de korkar. Ölümün hakikat ve hikmetini bilenler ölümü bir odadan diğer odaya geçmek, Yüce Sevgiliye kavuşmak olarak ifade etmişler, zihnimize ve hislerimize yaklaştırmışlar.
illaki gelecek illaki kapıyı açıp götürecek herkesi ve hiç boşunu uğraşmayın hiç birimiz canlı çıkamayacağız burdan
şu aralar çok yakın hissettiğim şey. ölüm korkusu var üzerimde. sanki hayat bitmiş yarın yokmuşum gibi
Biz ölüleri, öldükleri yaşta hatırlarız da ölüler , bizim hangi halimizi alıp götürürler beraberinde acaba ?
Değil mi ki
Bunca çalışmanın sonu,
Toprak olmak.
Ölümden yana korkum yok.
Tek korkum unutulmak.
Hilal Harmanda
Nefes kadar yakın ama bir türlü kabullenilmeyen gercek
ÖLÜM ÖLDÜRÜLECEK !..
- Nostradamus
bak zaten her gun oluyoruz bır gun olsek ne olur bır gun daha fazla oluyorum
Ölüm sıcaktır, zamanla beden soğusa da.
Ölüm sığınaktır, hele kalpler soğuksa.
Hayat na hoştur, biraz mayhoş.
Her şeyden sıyrılacağını bilmek, istediğin an, istediğin yerde bitirivermek.
Bütün ızdırapları arkanda bırakmak, bütün herkesi.
Belki görürüm orada, başka ölenleri.
Belki beklerim özleyebileceklerimi.
Özleyebileceğim? Özleyebileceklerim beni özlerler mi? Onlara yazık mı gidersem?
Geri de dönemem. Bir daha düşüneyim.
Ecel vakti, yeniden doğuşun aracı, hesaba yolculuk, bekleme salonu, her canlının başına gelecek olan kader, yeni bir diyara geçiş köprüsü, kimilerine göre acı son, kimilerine göre vuslat..
sonsuzluk...
'Her canlı ölümü tadacaktır' Görüldüğü gibi her insan veya hayvan demedi özellikle canlı dedi... Ama erken ama geç, biz de tadacağız. Türkçemizde bu tatma sözcüğü sık sık geçer, ama bu mecazi olarak kullanılır.
hakikat kadar gerçek.
Bir güvercin salın mezarımın başından
Ruhum gibi göklerde süzülsün de gitsin
Bir yudum su dökün yarimin göz yaşından
Dökünde toprağımda kırmızı güller bitsin
Ağlayıp yas tutmayın n'olursunuz arkamdan
Kefenime cep dikin eski, yırtık hırkamdan
Koyun yarin resmini o cebime gizlice
İnanın ben bakarım orda bile bıkmadan
ÖLÜM
Vefat haberinde çok üzülürüm
Her vefat edenle bende ölürüm
Başımın üstünde hayat ve ölüm
Gözlerden yaş olup hep süzülürüm.
Yaşamakta güzel güzel ölmekte
Kimbilir ölenler o an gülmekte
Ölenin yerine bir can gelmekte
Ölüme sözümdür hoş geldin gülüm.
Ölüm yokluk değil yeni bir hayat
Azrail sunuyor şerbetten bir tat
Müminler kavuşur ; Cennette rahat
Öldüğüm günümdür en rahat günüm.
Abdullah Kaya Amasyalı
Ölüm "mutlaktır."
Azrail in işini yapmasıdır ölüm...
bazen değersizlesiyor insan
Hatta en sevdiklerin bile
Can tenden ayrılır gibi
Sonra kendine bile yabancı oluyorsun
Ve Bütün acılar toprak oluyor
.
Güray ilham
"Har"dan kurtulup "Yâr"e kavuşmaktır.
Uzun zaman boyunca emek verdiğim şeyi beş saniyede yerle bir edebilirim. Ölüm de böyle acımasız. Ama korkulacak bir şey değil. Dünyaya gelmek kadar doğal bir şey. Belki biraz affallar ruhlarımız bilemem. Dünyaya geldiğimizde yalnızdık ve korkuyorduk. Tanımıyorduk çünkü hiçkimseyi ve hiçbir şeyi. Düşe kalka büyüdük düşe kalka yürüdük ama sonunda çoğunluğumuz uyum sağladık. Belki de ölümden sonra da ağlarız yine. Düşeriz kalkarız. Ama sonunda alışırız hepimiz. Bir de dünyaya geldiğimizde olduğu gibi dünyadan giderken de yalnız olacağız. Yalnizlik korkutmasın. Hayat acısız ölümler versin herkese. Öykü güzel sonuçlansın.
hayatın sonu