Gökbilge,türkçü,Türklük adına birçok işkenceler çekmiş davasından taviz vermemiştir.Ona kafatasçı diyenler onun bir tek makalesini bile okumayıp fikir yapısını bilmeyenlerdir.Vaktiyle bir Atsız varmış,VAROLSUN!
Büyük bir edebiyatçı ve tarihçidir.Ancak bizim ülkede insanlar ideolojiye göre yorum yaptıkları için çok büyük insanlarımız harcanmıştır.Nihal Atsız Bey de bunlardan biridir. Tavsiye Eserleri: Yolların Sonu(Şiir Kitabıdır) ,Ruh Adam(Roman) ,Bozkurtlar(Roman)
Dehşetli kafatasçıların önde gelenlerindendir.. Yakın çevresi, konu-komşusu bir yana, hiç tanımadığı insanların bile kafataslarını ölçerek, o şahıslara yüzde kaç 'Türk' olduklarını söyler, şayet oranı düşükse onlara dudak büken biridir.
Ben ne ırkını bilmeyen bir soysuz,ne de ülküsüz bir çıfıtım Ben ne eğlenceye koşan bir hayvan, ne de yoldaşını satan bir kaltağım, Ben ne kimliksiz bir insan, ne de bir et yığınıyım, Ben ne çetin yoldan kaçan yufka yürekli, ne de doğayı yenmeye çalışan bir budalayım, Ben ne Tanrı'yı görmeyen bir kör, ne de sonunda huri kızlarını bekleyen bir dindrım, Ben baştan aşağı HÜSEYİN NİHAL ATSIZ'IM...
Atsız Atam'ın bu mısrasını her zaman tekrar ediyorum ve edeceğim; Dünya denen mezellete dalsın her isteyen; Ben ırkımın şeref taşan efsanesindeyim...Seni Hüseyin Nihal ATSIZ olduğun için seviyorum...Ruhun şad olsun...
kendisi için yapılan sitenin her sayfasında başka bir marş, başka bir kışkırtma, başka bir palavra olan milliyetçiliği abartmış adam.1.5 yaşındaki oğluna yazdığı vasiyetname de komedidir =)
Nihal Atsız'ın oğlu Yağmur Atsız'a bir buçuk yaşındayken yazdığı vasiyeti. Nihal Atsız o vasiyetinde 'Türk'ün düşmanlarını'(!) sıralayarak, adeta 'Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur' sözünün sağlamasını yapıyor.
İşte o vasiyette yer alan 'Türk'ün düşmanları':
Yağmur oğlum!
Bugün tam bir buçuk yaşindasın. Vasiyetnameyi bitirdim, kapatıyorum. Sana bir resmimi yadigar olarak bırakıyorum. Öğütlerimi tut, iyi bir Türk ol. Komünizm bize düşman bir meslektir. Bunu iyi belle. Yahudiler bütün milletlerin gizli düşmanıdır. Ruslar, Çinliler, Acemler, Yunanlılar tarihi düşmanlarımızdır. Bulgarlar, Almanlar, İtalyanlar, İngilizler, Fransızlar, Araplar, Sırplar, Hırvatlar, İspanyollar, Portekizliler, Romenler yeni düşmanlarımızdır. Japonlar, Afganlılar ve Amerikalılar yarınki düşmanlarımızdır.
Ermeniler, Kürtler, Çerkezler, Abazalar, Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Lazlar, Lezgiler, Gürcüler, Çeçenler içer(de) ki düşmanlarımızdır. Bu kadar çok düşmanla carpışmak için iyi hazırlanmalı.
12 Ocak 1905’te doğan Nihal Atsız’ın, 11 Aralık 1975’e kadar geçen 70 yıllık ömrünün her anı ’milliyetçi’ olmanın bedelini ödeyerek geçti...
7-8 yaşlarında Deniz Güverte Binbaşısı olan babası Mehmet Nail Bey’in görevi dolayısıyla bulundukları Süveyş’teki İtalyan çocukları, Fransız İlkokulu’ndaki Rum çocukları ona Türk olmasının bedelini ödetmeye kalkıştı... Sonra, Atatürk’ün fikirlerimin babası dediği Ziya Gökalp’in cenaze törenine katıldığı için Askeri Tıbbıye’deki hocaları bedel istedi... Sonra 1932’de Birinci Türk Tarih Kongresi’de Dr. Reşid Galip’e karşı, Prof. Dr. Zeki Velidi Togan’ı savunduğu için Milli Eğitim Bakanlığı bedel ödetti..
Atsız Mecmua, Orhun, Ötüken... Yazdıkça sürüldü, yazdıkça cezalandırıldı, yazdıkça yargılandı, yazdıkça taşıdı sadece bedenen değil, ruhen de Türk olmanın sorumluluğunu. İşsiz kaldı. Geçinmek için kitaplarını sattı. An geldi kitapları, başkalarının adlarıyla basılabildi.
10 Aralık 1975’te geçirdği kalp krizinin enfarktüs olduğu anlaşılamadı. Ertesi akşam geçirdiği ikinci kriz sonucu vefat etti. Cenazesi 13 Aralık 1975’te Kurban Bayramının ilk günü Kadıköy Osmanağa Câmii’nde kaldırıldı. Güçlü bir Türkolog da olan Atsız Bozkurtların Ölümü, Bozkurtlar Diriliyor, Deli Kurt adlı romanlarıyla Türk tarihinin pek araştırılmamış dönemlerinin perdelerini araladı. Şiirlerinin derlendiği Yolların Sonu kitabı defalarca basıldı ve basılıyor. O’nun kitaplarından sonra bu millet kendi adlarıyla tanıştı; Almıla’lar, Kürşad’lar, Gökçen’ler, Urumgu’lar, Yamtar’lar doğmaya başladı.
SARAÇOĞLU’NA AÇIK MEKTUP Atsız’ı, sadeve Türk fikir hayatında değil, siyasi tarihte de bir milad haline getiren olay Orhun’un 1944 yılı Mart ve Nisan aylarında devrin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu’na açık mektuplar yazmasıdır. Atsız, bu mektuplarla Ahmed Cevad Emre, Pertev Nâilî Boratav, Sabahattin Ali ve Sadrettin Celâl Antel’in okullardaki Marksist faaliyetlerini ifşa ederek Millî Eğitim Bakanı olan Hasan Ali Yücel’i istifaya çağırmıştı. Atsız’ın ortaya çıkardığı ‘Rus yanlısı fikri işgal’ o denli tepki çekmişti ki, Yücel kendi partisinde dahi ‘hedefteki adam’ konumuna gelmişti. Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere bir çok şehirde, komünizm aleyhinde gösteriler başlamış, Atsız destek sözleri içeren mektup ve faks yağmuruna tutulmuştu.
Atsız’ı etkisizleştirmek için Boğaziçi Lisesi’ndeki görevine son verildi. Orhun dergisi ‘bir kere daha’ kapatıldı. Sabahattin Ali, Atsız aleyhinde hakaret davası açtı.
Bu dava, bir aydının kalemiyle yapabileceklerine muazzam bir örnek oldu.
Nihal Atsız’ın, davanın ilk duruşması için Ankara’ya gittiğinde, üniversite gençliğinin sevgi gösterileri ile karşılandı. Mahkeme salonuna giremeyen gençler marşlarla Ulus Meydanı’na doğru yürüdü. Bu gösterilerde 165 genç tutuklandı.
İNÖNÜ’NÜN 19 MAYIS NUTKU VUR EMRİ GİBİ Atsız’a destek verdikleri için, Alparslan Türkeş’in ifadesiyle ‘kafaları patlatılan, kaburgaları kırılan’ ve tutuklanan bu gençlerin aileleri ‘Gençlik Bayramı’nda Cumhurbaşkanı İnönü’den ‘müjde’ beklediler, Ama İnönü, dinleyenleri dehşete düşüren şu sözleri söyledi: “ Turancılar, Türk milletini bütün komşularıyla onulmaz bir surette derhâl düşman yapmak için birebir tılsımı bulmuşlardır. Bu kadar şuursuz ve vicdansız fesatçıların tezvirlerine Türk milletinin mukadderatını kaptırmamak için elbette Cumhuriyetin, bütün tedbirlerini kullanacağız. Emin olabilirsiniz ki vatanımızı bu yeni fesatlara karşı da kudretle müdafaa edeceğiz....”
Dava ”Sabahattin Ali - Nihâl Atsız davası“ olmaktan çok ”Komünizme karşı Türkçülük davası“ halini almıştı. Davanın 9 Mayıs 1944 günü yapılan karar oturumunda, Sabahattin Ali’ye ” vatan haini “ dediği için 6 aya mahkûm edilen Atsız’ın cezası hâkim tarafından ” milli tahrik “ gerekçesi ile 4 aya indirilip, ertelenmesine rağmen Atsız, mahkemenin kapısından çıkarken tutuklandı. Turancılık davasının 7 Eylül 1944 günkü duruşma açıldığında, sıkıyönetim komutanlığının son tahkikat kararı, Savcı Kâzım Alöç tarafından okundu. Kararın başlangıcında yer alan ”vatana ihanetleri sabit olanlar... “ ibaresi sanıkları daha yargılamadan suçlu ilân etti. Alöç işkence iddialarını da şu ifadeleriyle doğruladı: ”Biz bunları huzurunuza vatan hainleri, caniler ve katiller olarak getirdik. Bunları Pera Palas Oteli’nde yatıracak değildik. Onlar müstahak oldukları muameleyi görmüşlerdir. Elbette onlara her nevi zulüm yapılmış ve yapılacaktır “.
1 Nolu Sıkıyönetim Mahkemesinde, 65 oturum devam eden yargılama sonunda milliyetçiler muhtelif hapis ve sürgün cezalarına mahkûm oldu. Davada on üç sanık beraat etti. Askerî temyiz mahkemesi mahkumiyet kararlarını esastan ve usulden bozarak 23 milliyetçinin tahliye edilmesini sağladı. Davaya 2 nolu Sıkıyönetim Mahkemesi’nde devam edildi ve milliyetçilerin hepsi 31 Mart 1947 tarihinde beraat etti.
Okunması dört saat süren beraat kararında ”Bu nümayiş, millî bir ideolojinin millî olmayan bir ideolojiye karşı ifadesinden ibarettir “ deniliyordu.
ATSIZ’IN SAVUNMASINDAN Tabutluklarda, tepelerine asılan 500’er yüzlük ampuller altında, Engizisyonu aratmayacak işkencelerden geçirilen Türk aydınları dirayetli tutumlarıyla tarihe geçti.
Atsız savunmasında, “Atalarımızdan kalan mirasın bizim olması ülküsünü kalbimizde taşıyoruz. Ben buraları şahsım için istemiyorum. Oralarda çiftlik yahut apartman yapacak değilim. Milletim için düşündüğüm haklardan dolayı kimse bana vatan haini diyemez. Bu çirkef iftirayı iadeye tenezzül etmiyorum. Kimin hain, kimin vatanperver olduğunu tarih tayin edecektir. Irkçı ve Turancı olduğum için mahkum olursam bu mahkumluk hayatımın en büyük şerefini teşkil edecektir.” demişti.
Tarih, O’nu haklı çıkardı. Atsız’ın bütün derde olan, Türk tarihini bir bütün olarak benimsetmek konusunda hala yetersiziz. Bu nedenle tarihimizle yargılanıyoruz.
' Biz Türkçüler (gerçek ve samimî Türkçülerden bahsediyorum) kanaatlerimizi apaçık söylediğimiz için bazılarına sevimsiz görünüyoruz. Biz siyaset yapmıyoruz. Siyaseti bilmiyoruz. Çünkü bizim davamız bugünün sandalye davası değildir. Onun için herkese sevimli gözükmeğe mecburiyet duymuyoruz. Bizim davamız asırlara bakan bir davadır. Bir ülküdür. İnandığımız Türklüğün davasıdır. Bütün Türklerin davasıdır. ' (ATSIZ)
Türk Milleti'nin bekasını, güçlü olmasını ve birleşmesini isteyen birinin Atsız'ın yanlış fikirler peşinde koştuğunu iddaa edeceğini sanmıyorum. Belki birkaç noktada farklı düşünebilir ama temel olarak fazla bir ayrılık olmayacaktır. O'nun hakkında hiçbir fikri olmayanların kulaktan dolma bilgilerle bu şekilde atıp-tutmaları çok komik.
'........Belli ki bu iftira benim ırkçılık prensibimi çürütmek için ortaya atılmıştır. Fakat çürütülemez. Farzımuhâl benim, ana ve baba tarafımdan bütün ecdadım gayr-ı Türk olsa bile yine bununla ırkçılık ülküsü çürütülemez. Çünkü îlmi hakikatler ve tarihi zaruretler, şahısların hususi durumuna bağlı olarak değildir. Eğer ben hâlis Türk değilsem ırkçılık dâvâsını gütmem hem samimi olduğumu, hem de bu dâvânın haklı ve kuvvetli olduğunu gösterir. Çünkü ırkçılık ülküsünün zaferinde şahsi hiçbir kazancım yoktur. '
Atsız ATA (1944 Davası'sında ki Savunması)
Üstüne söylenecek çok fazla söz olduğuna inanmıyorum.
nihal atsız ataya kimse kızmasın yahu.... kafatascı, faşist benzetmelerine ne gerek var sen onun yaşadıgı dönemde olsan belki daha radikal olurdun.olaya türkçülügü ile bakalım..şuan bile atatürkü ele alırsak bence en büyük türk milliyetcisi ve türkçüdür..fatih sultan mehmetin bile azından türk çıkmadı..ama bu adam bize öz güven verdi türk çalışkan zeki dedi..avrupa hasta adam yok edilmeli derken küllerinden yeniden yarattık bu ülkeyi..ulusalcısı muafezakarı şusu busu..tamam diyelim dediğiniz gibi olsun ırkçılık yapmak günah deyip sen allahı alet et..öbürü etnik guruplar kırılır ulusuz de..ama ingiliz ingiliz ırkçılıgı alman alman ırkçılıgı arap arap ırkçılıgı ermeni ermeni yunan yunan ırkçılıgı yapacak sıra türke gelince günah olacak ayıp olacak faşist olacak kafatascı olacak..yokk yaaaaaa. millet yapacak ben yapınca kusur olacak..yok öyle birsey arkadaşlar..yeridir zamanıdır hatta geçmiştir bile..hoş su 6 7 senedir devletimi yönetenler(aslında yönetemiyolar ama dünyaya ayıp olmasın diye çaktırmıyoruz) agzından birkez türk kelimesi çıkmamış hatta ve hatta o hadde getirdilerki nerdeyse türk olan utansın kötü diyecekler.. yemin ederim atalarımın kanı üzerine böyle bana türkçü olma milliyetçi olma denmeye devam etsinler ne olmak istediklerini sormadan olmak istemedikleri olurlar..ben binlerce yıldır töremi hukukumu adımı kıtalara yayarak gelecem efendinin biri türk deme diyecek. bu ahlaksızlıgı yaparkende referans olarak allahı verecek..biz tepki verincede birileri sakin olun sukunet diyecek...yok işte atsızda oluruz bahtsızda oluruz gelinde alın bakalım..atsız ata bu memleketin yetiştirdigi en büyük türklük sevdalılarındandır..artık bu milletinde son zaman neyi seçip ne yetiştirdiğide malum..çok doluyum özür dilerim sayfaya böyle giriş yaptıgım için..
kendisi zaten TÜRK IRKÇISI OLDUĞUNU söylüyor. (büyük bir gururla.) yine TÜRKLER asırlar boyunca hükmettiği milletlere (dost veya düşman) yardım etmiştir. Çoğu bugün kendi dillerini kulanıyorlarsa, kendi isimlerini biliyorlarsa bu TÜRKLER'İN üstün adalet anlayışı ve hoşgörüsü sayesindedir.
Nihal Atsızın kitaplarının çoğunu okudum. Irkçı olduğu anlaşılır zaten biraz araştırılırsa. Vasiyetine bir göz atın her önüne geleni düşman biliyor. O zaman Çeçenistandaki, Afganistandaki, bir zamanlar Bosnadaki Türkler düşmanlarına yardım ediyormuş demekki bu şahsa göre.
sürekli iddia edildiği gibi faşistlikle ya da nazistlikle alakası yok. ona böyle iftira atanlar, onu hiç tanımayanlar, bir yazısını dahi okumayanlar. o dışardan gelen bütün düşüncelere karşıydı. yazılarında faşizmin italyan, nazizmin alman milliyetçiliği olduğunu söyler. o ise, TÜRK milliyetçisidir, TÜRKÇÜ'DÜR. hayatı sürgünlerde, işkencelerde, hapislerde geçmesine rağmen savunduğu fikirlerden asla taviz vermedi, onun deyişiyle; 'DÖNMEDİ'. ayrıca yine söylenildiği gibi islam düşmanı değildi. ülküsü olan turan'ın dininin şamanizm olmasını da savunmadı. aksine şamanizmin asla türkler tarafından benimsenmediğini savunur. TÜRK'lerin genelinin müslüman olduğunu söyler. bununla beraber, başka dinlere mensup olan türkleri de dışlamaz. ve bir yazısında BÜYÜK TÜRK BİRLİĞİ kurulduğu zaman onlarında islamiyeti kendi istekleriyle seçeçeğini söyler. ayrıca ırk tanımı yaparken de yedi atayı saymakdan ya da kafatası ölçümlerinden veya labaratuvar ve kan tahlillerinden bahsetmez. kafasında sadece türklük sevgisini taşıyan herkesin türk olduğunu söyler. son olarak vasiyeti de 'TÜRK'ÜN TÜRK'TEN BAŞKA DOSTU YOKTUR' sözünün biraz açılmış halidir.
Irkçılığı, Kavmiyetçiliği dava edinmiş bir şahsiyet. 'İslam Türkleri yükseltmedi, Türkler İslamı yüceltti' diyecek kadar saygısızlık yapmıştır. 'Ruh Adam' kitabını okuyunda anlayın nasıl biri olduğunu.
Vasiyetinde her önüne geleni düşman ilan etmiş. Lazda düşmanmış, Çeçende düşmanmış, Afganda düşmanmış, Boşnakda düşmanmış. Dünyada dost kalmadı o zaman.
gözler ki birer parçasıdır senden ilahın gözler ki senin en katı zulmün ve silahın vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin sen vururken de öldürürken de güzelsin...
Sevda gibi bir gizli EMEL ruhuna sinmiş; Bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş. Gökten gelerek gönlüne rüzgar gibi inmiş, Bir sır ki bu, ölsen bile asla açamazsın...
Anlatması imkansız olan öyle bir an ki, Hülyadaki ses varlığının gayesi sanki... Bak emrediyor: Daldığın alemden uyan ki, Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...
Sarı Zeybek şimdi artık masaldır, Sanma yıllar şerefini azaltır. Yiğitlerin dillerinde meseldir. Er kişiler kıyar da öz canına Bir damlacık leke sürmez şanına...
bazı görüşlerini beğenmediğim ama genelde takdir ettiğim büyük bir turancı... ama öyle türkün türkten başka dostu vardır... türkün dostu çeçendir boşnaktır çerkezdir türkiyeli laz ve kürtlerdir...
Türkiye Cumhuriyetinin bir ferdi olarak ve bir Türk olarak, yapmam gereken işlerin (!) neler olduğunu öğrendikten sonra....? ? ? ...ne yapmam gerektiğine bir türlü karar veremedim... :)
Ayşe Nur hanım o sözler Atsız Beğ'e ait değil. Eski bir Türkçü ve eski Genç Atsız üyesi olan Mert Alpagut' a aittir.
Gökbilge,türkçü,Türklük adına birçok işkenceler çekmiş davasından taviz vermemiştir.Ona kafatasçı diyenler onun bir tek makalesini bile okumayıp fikir yapısını bilmeyenlerdir.Vaktiyle bir Atsız varmış,VAROLSUN!
Büyük bir edebiyatçı ve tarihçidir.Ancak bizim ülkede insanlar ideolojiye göre yorum yaptıkları için çok büyük insanlarımız harcanmıştır.Nihal Atsız Bey de bunlardan biridir.
Tavsiye Eserleri: Yolların Sonu(Şiir Kitabıdır) ,Ruh Adam(Roman) ,Bozkurtlar(Roman)
Bozkurtlar kitabının yazarı
Dehşetli kafatasçıların önde gelenlerindendir.. Yakın çevresi, konu-komşusu bir yana, hiç tanımadığı insanların bile kafataslarını ölçerek, o şahıslara yüzde kaç 'Türk' olduklarını söyler, şayet oranı düşükse onlara dudak büken biridir.
türkçü akımın önderi
Ben ne ırkını bilmeyen bir soysuz,ne de ülküsüz bir çıfıtım
Ben ne eğlenceye koşan bir hayvan, ne de yoldaşını satan bir kaltağım,
Ben ne kimliksiz bir insan, ne de bir et yığınıyım,
Ben ne çetin yoldan kaçan yufka yürekli, ne de doğayı yenmeye çalışan bir budalayım,
Ben ne Tanrı'yı görmeyen bir kör, ne de sonunda huri kızlarını bekleyen bir dindrım,
Ben baştan aşağı HÜSEYİN NİHAL ATSIZ'IM...
Atsız Atam'ın bu mısrasını her zaman tekrar ediyorum ve edeceğim;
Dünya denen mezellete dalsın her isteyen;
Ben ırkımın şeref taşan efsanesindeyim...Seni Hüseyin Nihal ATSIZ olduğun için seviyorum...Ruhun şad olsun...
kendisi için yapılan sitenin her sayfasında başka bir marş, başka bir kışkırtma, başka bir palavra olan milliyetçiliği abartmış adam.1.5 yaşındaki oğluna yazdığı vasiyetname de komedidir =)
Nihal Atsız'ın oğlu Yağmur Atsız'a bir buçuk yaşındayken yazdığı vasiyeti. Nihal Atsız o vasiyetinde 'Türk'ün düşmanlarını'(!) sıralayarak, adeta 'Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur' sözünün sağlamasını yapıyor.
İşte o vasiyette yer alan 'Türk'ün düşmanları':
Yağmur oğlum!
Bugün tam bir buçuk yaşindasın. Vasiyetnameyi bitirdim, kapatıyorum. Sana bir resmimi yadigar olarak bırakıyorum. Öğütlerimi tut, iyi bir Türk ol.
Komünizm bize düşman bir meslektir. Bunu iyi belle. Yahudiler bütün milletlerin gizli düşmanıdır. Ruslar, Çinliler, Acemler, Yunanlılar tarihi düşmanlarımızdır.
Bulgarlar, Almanlar, İtalyanlar, İngilizler, Fransızlar, Araplar, Sırplar, Hırvatlar, İspanyollar, Portekizliler, Romenler yeni düşmanlarımızdır. Japonlar, Afganlılar ve Amerikalılar yarınki düşmanlarımızdır.
Ermeniler, Kürtler, Çerkezler, Abazalar, Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Lazlar, Lezgiler, Gürcüler, Çeçenler içer(de) ki düşmanlarımızdır.
Bu kadar çok düşmanla carpışmak için iyi hazırlanmalı.
Tanrı yardımcın olsun!
Adam tam bir paranoyakmış valla :))
12 Ocak 1905’te doğan Nihal Atsız’ın, 11 Aralık 1975’e kadar geçen 70 yıllık ömrünün her anı ’milliyetçi’ olmanın bedelini ödeyerek geçti...
7-8 yaşlarında Deniz Güverte Binbaşısı olan babası Mehmet Nail Bey’in görevi dolayısıyla bulundukları Süveyş’teki İtalyan çocukları, Fransız İlkokulu’ndaki Rum çocukları ona Türk olmasının bedelini ödetmeye kalkıştı... Sonra, Atatürk’ün fikirlerimin babası dediği Ziya Gökalp’in cenaze törenine katıldığı için Askeri Tıbbıye’deki hocaları bedel istedi... Sonra 1932’de Birinci Türk Tarih Kongresi’de Dr. Reşid Galip’e karşı, Prof. Dr. Zeki Velidi Togan’ı savunduğu için Milli Eğitim Bakanlığı bedel ödetti..
Atsız Mecmua, Orhun, Ötüken... Yazdıkça sürüldü, yazdıkça cezalandırıldı, yazdıkça yargılandı, yazdıkça taşıdı sadece bedenen değil, ruhen de Türk olmanın sorumluluğunu. İşsiz kaldı. Geçinmek için kitaplarını sattı. An geldi kitapları, başkalarının adlarıyla basılabildi.
10 Aralık 1975’te geçirdği kalp krizinin enfarktüs olduğu anlaşılamadı. Ertesi akşam geçirdiği ikinci kriz sonucu vefat etti. Cenazesi 13 Aralık 1975’te Kurban Bayramının ilk günü Kadıköy Osmanağa Câmii’nde kaldırıldı.
Güçlü bir Türkolog da olan Atsız Bozkurtların Ölümü, Bozkurtlar Diriliyor, Deli Kurt adlı romanlarıyla Türk tarihinin pek araştırılmamış dönemlerinin perdelerini araladı. Şiirlerinin derlendiği Yolların Sonu kitabı defalarca basıldı ve basılıyor. O’nun kitaplarından sonra bu millet kendi adlarıyla tanıştı; Almıla’lar, Kürşad’lar, Gökçen’ler, Urumgu’lar, Yamtar’lar doğmaya başladı.
SARAÇOĞLU’NA AÇIK MEKTUP
Atsız’ı, sadeve Türk fikir hayatında değil, siyasi tarihte de bir milad haline getiren olay Orhun’un 1944 yılı Mart ve Nisan aylarında devrin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu’na açık mektuplar yazmasıdır. Atsız, bu mektuplarla Ahmed Cevad Emre, Pertev Nâilî Boratav, Sabahattin Ali ve Sadrettin Celâl Antel’in okullardaki Marksist faaliyetlerini ifşa ederek Millî Eğitim Bakanı olan Hasan Ali Yücel’i istifaya çağırmıştı. Atsız’ın ortaya çıkardığı ‘Rus yanlısı fikri işgal’ o denli tepki çekmişti ki, Yücel kendi partisinde dahi ‘hedefteki adam’ konumuna gelmişti. Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere bir çok şehirde, komünizm aleyhinde gösteriler başlamış, Atsız destek sözleri içeren mektup ve faks yağmuruna tutulmuştu.
Atsız’ı etkisizleştirmek için Boğaziçi Lisesi’ndeki görevine son verildi. Orhun dergisi ‘bir kere daha’ kapatıldı. Sabahattin Ali, Atsız aleyhinde hakaret davası açtı.
Bu dava, bir aydının kalemiyle yapabileceklerine muazzam bir örnek oldu.
Nihal Atsız’ın, davanın ilk duruşması için Ankara’ya gittiğinde, üniversite gençliğinin sevgi gösterileri ile karşılandı. Mahkeme salonuna giremeyen gençler marşlarla Ulus Meydanı’na doğru yürüdü. Bu gösterilerde 165 genç tutuklandı.
İNÖNÜ’NÜN 19 MAYIS NUTKU VUR EMRİ GİBİ
Atsız’a destek verdikleri için, Alparslan Türkeş’in ifadesiyle ‘kafaları patlatılan, kaburgaları kırılan’ ve tutuklanan bu gençlerin aileleri ‘Gençlik Bayramı’nda Cumhurbaşkanı İnönü’den ‘müjde’ beklediler, Ama İnönü, dinleyenleri dehşete düşüren şu sözleri söyledi: “ Turancılar, Türk milletini bütün komşularıyla onulmaz bir surette derhâl düşman yapmak için birebir tılsımı bulmuşlardır. Bu kadar şuursuz ve vicdansız fesatçıların tezvirlerine Türk milletinin mukadderatını kaptırmamak için elbette Cumhuriyetin, bütün tedbirlerini kullanacağız. Emin olabilirsiniz ki vatanımızı bu yeni fesatlara karşı da kudretle müdafaa edeceğiz....”
Dava ”Sabahattin Ali - Nihâl Atsız davası“ olmaktan çok ”Komünizme karşı Türkçülük davası“ halini almıştı. Davanın 9 Mayıs 1944 günü yapılan karar oturumunda, Sabahattin Ali’ye ” vatan haini “ dediği için 6 aya mahkûm edilen Atsız’ın cezası hâkim tarafından ” milli tahrik “ gerekçesi ile 4 aya indirilip, ertelenmesine rağmen Atsız, mahkemenin kapısından çıkarken tutuklandı. Turancılık davasının 7 Eylül 1944 günkü duruşma açıldığında, sıkıyönetim komutanlığının son tahkikat kararı, Savcı Kâzım Alöç tarafından okundu. Kararın başlangıcında yer alan ”vatana ihanetleri sabit olanlar... “ ibaresi sanıkları daha yargılamadan suçlu ilân etti. Alöç işkence iddialarını da şu ifadeleriyle doğruladı: ”Biz bunları huzurunuza vatan hainleri, caniler ve katiller olarak getirdik. Bunları Pera Palas Oteli’nde yatıracak değildik. Onlar müstahak oldukları muameleyi görmüşlerdir. Elbette onlara her nevi zulüm yapılmış ve yapılacaktır “.
1 Nolu Sıkıyönetim Mahkemesinde, 65 oturum devam eden yargılama sonunda milliyetçiler muhtelif hapis ve sürgün cezalarına mahkûm oldu. Davada on üç sanık beraat etti. Askerî temyiz mahkemesi mahkumiyet kararlarını esastan ve usulden bozarak 23 milliyetçinin tahliye edilmesini sağladı. Davaya 2 nolu Sıkıyönetim Mahkemesi’nde devam edildi ve milliyetçilerin hepsi 31 Mart 1947 tarihinde beraat etti.
Okunması dört saat süren beraat kararında ”Bu nümayiş, millî bir ideolojinin millî olmayan bir
ideolojiye karşı ifadesinden ibarettir “ deniliyordu.
ATSIZ’IN SAVUNMASINDAN
Tabutluklarda, tepelerine asılan 500’er yüzlük ampuller altında, Engizisyonu aratmayacak işkencelerden geçirilen Türk aydınları dirayetli tutumlarıyla tarihe geçti.
Atsız savunmasında, “Atalarımızdan kalan mirasın bizim olması ülküsünü kalbimizde taşıyoruz. Ben buraları şahsım için istemiyorum. Oralarda çiftlik yahut apartman yapacak değilim. Milletim için düşündüğüm haklardan dolayı kimse bana vatan haini diyemez. Bu çirkef iftirayı iadeye tenezzül etmiyorum. Kimin hain, kimin vatanperver olduğunu tarih tayin edecektir. Irkçı ve Turancı olduğum için mahkum olursam bu mahkumluk hayatımın en büyük şerefini teşkil edecektir.” demişti.
Tarih, O’nu haklı çıkardı. Atsız’ın bütün derde olan, Türk tarihini bir bütün olarak benimsetmek konusunda hala yetersiziz. Bu nedenle tarihimizle yargılanıyoruz.
Şekeri kaynatsam olmaz şeker.Cinsine tükürdüğüm cinsine çeker..
dönmeler için söylenen bu laf ona aittir..
' Biz Türkçüler (gerçek ve samimî Türkçülerden bahsediyorum) kanaatlerimizi apaçık söylediğimiz için bazılarına sevimsiz görünüyoruz. Biz siyaset yapmıyoruz. Siyaseti bilmiyoruz. Çünkü bizim davamız bugünün sandalye davası değildir.
Onun için herkese sevimli gözükmeğe mecburiyet duymuyoruz. Bizim davamız asırlara bakan bir davadır. Bir ülküdür. İnandığımız Türklüğün davasıdır. Bütün Türklerin davasıdır. ' (ATSIZ)
Türk Milleti'nin bekasını, güçlü olmasını ve birleşmesini isteyen birinin Atsız'ın yanlış fikirler peşinde koştuğunu iddaa edeceğini sanmıyorum. Belki birkaç noktada farklı düşünebilir ama temel olarak fazla bir ayrılık olmayacaktır.
O'nun hakkında hiçbir fikri olmayanların kulaktan dolma bilgilerle bu şekilde atıp-tutmaları çok komik.
'........Belli ki bu iftira benim ırkçılık prensibimi çürütmek için ortaya atılmıştır. Fakat çürütülemez. Farzımuhâl benim, ana ve baba tarafımdan bütün ecdadım gayr-ı Türk olsa bile yine bununla ırkçılık ülküsü çürütülemez. Çünkü îlmi hakikatler ve tarihi zaruretler, şahısların hususi durumuna bağlı olarak değildir. Eğer ben hâlis Türk değilsem ırkçılık dâvâsını gütmem hem samimi olduğumu, hem de bu dâvânın haklı ve kuvvetli olduğunu gösterir. Çünkü ırkçılık ülküsünün zaferinde şahsi hiçbir kazancım yoktur. '
Atsız ATA (1944 Davası'sında ki Savunması)
Üstüne söylenecek çok fazla söz olduğuna inanmıyorum.
Gerilir zorlu bir yay
Oku fırlatmak için;
Gece gökte doğar ay
Yükselip batmak için.
Mecnûn inler, kanını
Leylâ'ya katmak için.
Cilve yapar sevgili
Gönül kanatmak için.
Şair neden gam çeker?
Şiir yaratmak için.
Dağda niçin bağrılır?
Feleğe çatmak için.
Açılır tatlı güller
Arılar tatmak için.
Göğse çiçek takılır
Solunca atmak için.
Tanrı kızlar yaratmış
Erlere satmak için.
İnsan büyür beşikte
Mezarda yatmak için.
Ve........................
Kahramanlar can verir
Yurdu yaşatmak için...
nihal atsız ataya kimse kızmasın yahu.... kafatascı, faşist benzetmelerine ne gerek var sen onun yaşadıgı dönemde olsan belki daha radikal olurdun.olaya türkçülügü ile bakalım..şuan bile atatürkü ele alırsak bence en büyük türk milliyetcisi ve türkçüdür..fatih sultan mehmetin bile azından türk çıkmadı..ama bu adam bize öz güven verdi türk çalışkan zeki dedi..avrupa hasta adam yok edilmeli derken küllerinden yeniden yarattık bu ülkeyi..ulusalcısı muafezakarı şusu busu..tamam diyelim dediğiniz gibi olsun ırkçılık yapmak günah deyip sen allahı alet et..öbürü etnik guruplar kırılır ulusuz de..ama ingiliz ingiliz ırkçılıgı alman alman ırkçılıgı arap arap ırkçılıgı ermeni ermeni yunan yunan ırkçılıgı yapacak sıra türke gelince günah olacak ayıp olacak faşist olacak kafatascı olacak..yokk yaaaaaa. millet yapacak ben yapınca kusur olacak..yok öyle birsey arkadaşlar..yeridir zamanıdır hatta geçmiştir bile..hoş su 6 7 senedir devletimi yönetenler(aslında yönetemiyolar ama dünyaya ayıp olmasın diye çaktırmıyoruz) agzından birkez türk kelimesi çıkmamış hatta ve hatta o hadde getirdilerki nerdeyse türk olan utansın kötü diyecekler.. yemin ederim atalarımın kanı üzerine böyle bana türkçü olma milliyetçi olma denmeye devam etsinler ne olmak istediklerini sormadan olmak istemedikleri olurlar..ben binlerce yıldır töremi hukukumu adımı kıtalara yayarak gelecem efendinin biri türk deme diyecek. bu ahlaksızlıgı yaparkende referans olarak allahı verecek..biz tepki verincede birileri sakin olun sukunet diyecek...yok işte atsızda oluruz bahtsızda oluruz gelinde alın bakalım..atsız ata bu memleketin yetiştirdigi en büyük türklük sevdalılarındandır..artık bu milletinde son zaman neyi seçip ne yetiştirdiğide malum..çok doluyum özür dilerim sayfaya böyle giriş yaptıgım için..
katıksız türkçülüğü..
kendisi zaten TÜRK IRKÇISI OLDUĞUNU söylüyor. (büyük bir gururla.)
yine TÜRKLER asırlar boyunca hükmettiği milletlere (dost veya düşman) yardım etmiştir. Çoğu bugün kendi dillerini kulanıyorlarsa, kendi isimlerini biliyorlarsa bu TÜRKLER'İN üstün adalet anlayışı ve hoşgörüsü sayesindedir.
Nihal Atsızın kitaplarının çoğunu okudum. Irkçı olduğu anlaşılır zaten biraz araştırılırsa. Vasiyetine bir göz atın her önüne geleni düşman biliyor. O zaman Çeçenistandaki, Afganistandaki, bir zamanlar Bosnadaki Türkler düşmanlarına yardım ediyormuş demekki bu şahsa göre.
sürekli iddia edildiği gibi faşistlikle ya da nazistlikle alakası yok. ona böyle iftira atanlar, onu hiç tanımayanlar, bir yazısını dahi okumayanlar. o dışardan gelen bütün düşüncelere karşıydı. yazılarında faşizmin italyan, nazizmin alman milliyetçiliği olduğunu söyler.
o ise, TÜRK milliyetçisidir, TÜRKÇÜ'DÜR. hayatı sürgünlerde, işkencelerde, hapislerde geçmesine rağmen savunduğu fikirlerden asla taviz vermedi, onun deyişiyle; 'DÖNMEDİ'.
ayrıca yine söylenildiği gibi islam düşmanı değildi. ülküsü olan turan'ın dininin şamanizm olmasını da savunmadı. aksine şamanizmin asla türkler tarafından benimsenmediğini savunur. TÜRK'lerin genelinin müslüman olduğunu söyler. bununla beraber, başka dinlere mensup olan türkleri de dışlamaz. ve bir yazısında BÜYÜK TÜRK BİRLİĞİ kurulduğu zaman onlarında islamiyeti kendi istekleriyle seçeçeğini söyler.
ayrıca ırk tanımı yaparken de yedi atayı saymakdan ya da kafatası ölçümlerinden veya labaratuvar ve kan tahlillerinden bahsetmez. kafasında sadece türklük sevgisini taşıyan herkesin türk olduğunu söyler.
son olarak vasiyeti de 'TÜRK'ÜN TÜRK'TEN BAŞKA DOSTU YOKTUR' sözünün biraz açılmış halidir.
Irkçılığı, Kavmiyetçiliği dava edinmiş bir şahsiyet. 'İslam Türkleri yükseltmedi, Türkler İslamı yüceltti' diyecek kadar saygısızlık yapmıştır. 'Ruh Adam' kitabını okuyunda anlayın nasıl biri olduğunu.
Vasiyetinde her önüne geleni düşman ilan etmiş. Lazda düşmanmış, Çeçende düşmanmış, Afganda düşmanmış, Boşnakda düşmanmış. Dünyada dost kalmadı o zaman.
....
gözler ki birer parçasıdır senden ilahın
gözler ki senin en katı zulmün ve silahın
vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin
sen vururken de öldürürken de güzelsin...
Sevda gibi bir gizli EMEL ruhuna sinmiş;
Bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş.
Gökten gelerek gönlüne rüzgar gibi inmiş,
Bir sır ki bu, ölsen bile asla açamazsın...
Anlatması imkansız olan öyle bir an ki,
Hülyadaki ses varlığının gayesi sanki...
Bak emrediyor: Daldığın alemden uyan ki,
Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...
'Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...'
Vay anam vay... :)
......
Sarı Zeybek şimdi artık masaldır,
Sanma yıllar şerefini azaltır.
Yiğitlerin dillerinde meseldir.
Er kişiler kıyar da öz canına
Bir damlacık leke sürmez şanına...
hezeyanlarını milliyetçilik diye anlatmış bı hasta kişilik...
TÜRK.......
bazı görüşlerini beğenmediğim ama genelde takdir ettiğim büyük bir turancı...
ama öyle türkün türkten başka dostu vardır...
türkün dostu çeçendir boşnaktır çerkezdir türkiyeli laz ve kürtlerdir...
Er kişi gibi yaşadı, er kişi gibi öldü.
Durağın uçmağ olsun.
http://www.nihalatsiz.org/anasayfa.htm
Türkiye Cumhuriyetinin bir ferdi olarak ve bir Türk olarak, yapmam gereken işlerin (!) neler olduğunu öğrendikten sonra....? ? ? ...ne yapmam gerektiğine bir türlü karar veremedim... :)
Yaptığım araştırmalara göre, Şaman-Türk medeniyetini savunuyor muş...? ? ? ...(...:(...)
darbeyle gönüllerde yatan ÜLKÜ silinmez;
ATSIZ yere düsmekle bu BAYRAK inmez..