önce inanan biriydi.sonra rusyaya okumaya gitti.komünist döndü.sebep neydi? sebep kolaya kaçmak.günahtan rahatsızlık duymamanın en kolay yolu inkar etmektir.
Yoldaşlar, nasip olmazsa görmek o günü, ölürsem kurtuluştan önce yani, alıp götürün Anadolu'da bir köy mezarlığınYoldaşlar, ölürsem o günden önce yani, - öyle gibi de görünüyor - Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni ve de uyarına gelirse, tepemde bir de çınar olursa taş maş da istemez hani... Önce madalya taktık...Sonra vatandaşlıktan çıkarttık... Haydin şimdi gömelim Nazım'ı Anadolu'da bir köy mezarlığına!
Ağa Camii; Havsalam almıyordu bu hazin hali önce Ah, ey zavallı cami, seni böyle görünce Dertli bir çocuk gibi imanıma bağlandım; Allahımın ismini daha çok candan andım. Ne kadar yabancısın böyle sokaklarda sen! Böyle sokaklarda ki, anası can verirken, Işıklı kahvelerde kendi öz evladı var... Böyle sokaklarda ki, çamurlu kaldırımlar, En kirlenmiş bayrağın taşıyor gölgesini, Üstünde orospular yükseltiyor sesini. Burda bütün gözleri bir siyah el bağlıyor, Yalnız senin göğsünde büyük ruhun ağlıyor. Kendi elemim gibi anlıyorum ben bunu, Anlıyorum bu yerde azap çeken ruhunu Bu imansız muhitte öyle yalnızsın ki sen Bir teselli bulurdun ruhumu görebilsen! Ey bu caminin ruhu: Bize mucize göster Mukaddes huzurunda el bağlamayan bu yer Bir gün harap olmazsa Türkün kılıç kınıyla, Baştan başa tutuşsun göklerin yangınıyla! '
Nazım Hikmet'i bu kadar ciddiye almak bana çok saçma geliyor. Eğer güzel şiir isteyen varsa, gitsin Necip Fazıl Kısakürek'in, Cahit Sıtkı Tarancı'nın... şiirlerini okusun.
'ayrılık masanın üstündeydi kahve bardağınla limonatımın arasında onu oraya sen koydun bir taş kuyunun dibindeki suydu bakıyorum eğilip bir koca kişi gülümsüyor buluta belli belirsiz, sesleniyorum'
vatan hayini dediler ülkeden kovdular vatandaşlık hakkı elinden alındı hepsi aslı olmayan komik birkaç olaydan dolayı gerçekleşti sonra 2002 yılı nazım hikmet yılı olarak kabul edildi sadece öldüyü zaman türkiyede bir ceviz ağacının altında gömülmek istedi ama malesef istedikleri gerçekleşemedi ne yazıkki.
nazim'in kisiligi hakkinda susmayi tercih ederim.zannediyorum ki davasinin sarhosluguyla goremedi milletinin hakikatlerini.. siirine gelince gercekten cok hoslandigim siirleri var.nazim edebiyatimizda serbestciligin oncusu olmasi hasebiyle oldukca onemli.nazim bir usta.siirimizin nadir ustalarindan.ama buyuk usta degil.solcu arkadaslarimin nazim'i sisirmesi kanimca fikir birliginin bir hatasi.(yillar yili necip fazil'la nazim hikmet dovusturulmustur bu fikir savasinda.)
': ...O mektubu yırt at demiyorum. Onu sakla. O benim deliliğimin, şairliğimin, o benim sevgimin senin elindeki en güzel vesikasıdır. Ben işte, o mektuplardki kadar ince, o mektuplardaki kadar kıskanç, o mektuplardaki kadar muzdarip, o mektuplardaki kadar sevdalıyım, seviyorum anlıyor musun? ...'
Ben de aşkın ve kavganın en büyük şairini seviyorum ve ona saygı duyuyorum.
Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala, Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala.´´ Bir Ankara gazesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntularla, bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un 66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, amerikan amirali Amerika, bütçemize 12 milyon lira. ``Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala.´´ Evet, vatan hainiyim, siz vatanperversiniz, siz yurtseversiniz, ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim Vatan çiftliklerinizse, kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan, vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan, vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın, fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan, vatan tınaklarıysa ağalarınızın, vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa, ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan, vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan, ben vatan hainiyim. Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla: Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala.
Nazım Hikmet Ran
23 Sentlik Asker
23 Sentlik asker Mister Dalles, sizden saklamak olmaz, hayat pahalı biraz bizim memlekette. Mesela iki yüz gram et alabilirsiniz, koyun eti, Ankara'da 23 sente,
yahut iki kilo kuru soğan, yahut bir kilodan biraz fazla mercimek, elli santim kefen bezi yahut, yahut da bir aylığına yirmi yaşlarında bir tane insan.
erkek, ağzı burnu, eli ayağı yerinde, üniforması, otomatiği üzerinde, yani öldürmeğe, öldürülmeğe hazır, belki tavşan gibi korkak, belki toprak gibi akıllı belki gençlik gibi cesur, belki su gibi kurnaz (her kaba uymak meselesi) , belki ömründe ilk defa denizi görecek, belki ava meraklı, belki sevdalıdır. Yahut da aynı hesapla Mister Dalles (tanesi 23 sentten yani) satarlar size bu askerlerin otuz beşini birden İstanbul'da bir tek odanın aylık kirasına, seksen beş onda altısını yahut bir çift iskarpin parasına. Yalnız bir mesele var Mister Dalles, herhalde bunu sizden gizlediler: Size tanesini 23 sente sattıkları asker mevcuttu üniformanızı giymeden önce de, mevcuttu otomatiksiz filan, mevcuttu sadece insan olarak mevcuttu, tuhafınıza gidecek, mevcuttu hem de çoktan mı çoktan, daha sizin devletinizin adı bile konmadan. Mevcuttu, işiyle gücüyle uğraşıyordu, mesela, Mister Dalles, yeller eserken yerinde sizin New-York'un, kurşun kubbeler kurdu o gökkubbe gibi yüksek, haşmetli, derin. Elinde Bursa bahçeleri gibi nakışlandı ipek. Halı dokur gibi yonttu mermeri, ve nehirlerin bir kıyısından öbür kıyısına ebemkuşağı gibi attı kırk gözlü köprüleri. Dahası var Mister Dalles, sizin dilde anlamı pek de belli değilken henüz, zulüm gibi, hürriyet gibi, kardeşlik gibi sözlerin, dövüştü zulme karşı o, ve istiklal ve hürriyet uğruna ve milletleri kardeş sofrasına davet ederek, ve yarin yanağından gayrı her yerde, her şeyde, hep beraber, diyebilmek için, yürüdü peşince Bedreddin'in O, tornacı Hasan, köylü Mehmet, öğretmen Ali'dir. kaya gibi yumruğunun son ustalığı: 922 yılı 9 eylülüdür. Dedim ya Mister Dalles, , Herhalde bütün bunları sizden gizlediler. ucuzdur vardır illeti. Hani şaşmayın, yarın çok pahalıya mal olursa size, bu 23 sentlik asker, yani benim fakir, cesur, çalışkan, milletim, her millet gibi büyük Türk milleti. (1953)
'Telgraf direklerinin demir saçlarını titreten bir haber Fakat en büyük tehlike Kıramaz birbirine kenetlenen kolların zincirini Kenetlenin Öldü Lenin! ..'
Ben Nazım Hikmet ran'ı çok seviyor ve saygı duyuyorum
Ekber Babayev in Sofya da Türkçe olarak yayımladığı Nazım Hikmet kitabından;
Nazım ın Mskova da ki hocası, aynı zamanda Moskova Yazarlar Cemiyetinin İdari heyeti üyesi olan Ekber Babayev şunları söyelemekte;
"Mayakovskilerle, Bağristkilere, Svetloflara şiir yazdıran ihtilal, Nazım a da heyecanlı şiirler yazdırmıştır.Nazım Hikmet sovyet şairlerin bulduğu şekillerden faydalanmıştır."
Nazım ın şiir şeklinini ihtilal şairi Mayakovski den aldığını, onun sönük ve silik bir kopyacısı olduğunu, Nazım çağdaşlarıda Hocası gibi defalar a tekrarlamışlardır. Bu Arada Bahri Hazer, Salkım Söğüt, Güneşi İçenlerin Türküsü, Kızılırmak gibi şöhreti bulduran şiirlerin bir çok mısralarının Mayakovski den aynen aktarılmış olduğu ispatlanmıştır..
Vallaha ben demiyorum hocası diyor :) İsteyenler Ekber babayev in Nazım Hikmet kitabını alabilir, bazıları ise sadecee çokk güldüm diyebilirler...
Ben, bir insan,
ben, Türk şairi komünist Nâzım Hikmet ben,
tepeden tırnağa iman,
tepeden tırnağa kavga, hasret ve ümitten ibaret ben...
Nazım Hikmet memleket
Memleket Nazım Hikmet! .....
aşk, devrim ve Ü L K E
Kız Çocuğu
Kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.
Hiroşima'da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.
Saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.
Benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki
kâat gibi yanan çocuk.
Çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin,
şeker de yiyebilsinler.
önce inanan biriydi.sonra rusyaya okumaya gitti.komünist döndü.sebep neydi? sebep kolaya kaçmak.günahtan rahatsızlık duymamanın en kolay yolu inkar etmektir.
sanatına diyecek lafım yok.helal olsun usta sayılır.ama siyasi görüşten dolayı ne nazım ne ahmet kaya ne de abdullah öcalan bana hoş gözükmüyor.
ilk şiirleri istanbuldu fatih ti
ama sonra makinalaşmak istiyorumm...
kurtuluşu nerede aradı ve sonunda nsıl bir ölümle öldü..
vatanım diyordu moskova için..
yine de 'mavi gözlü dev minnacık kadın ve hanımelleri' onu sevmeme yeter de artar bile..
Yoldaşlar, nasip olmazsa görmek o günü,
ölürsem kurtuluştan önce yani,
alıp götürün
Anadolu'da bir köy mezarlığınYoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,
- öyle gibi de görünüyor -
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni
ve de uyarına gelirse,
tepemde bir de çınar olursa
taş maş da istemez hani...
Önce madalya taktık...Sonra vatandaşlıktan çıkarttık...
Haydin şimdi gömelim Nazım'ı Anadolu'da bir köy mezarlığına!
Ağa Camii;
Havsalam almıyordu bu hazin hali önce
Ah, ey zavallı cami, seni böyle görünce
Dertli bir çocuk gibi imanıma bağlandım;
Allahımın ismini daha çok candan andım.
Ne kadar yabancısın böyle sokaklarda sen!
Böyle sokaklarda ki, anası can verirken,
Işıklı kahvelerde kendi öz evladı var...
Böyle sokaklarda ki, çamurlu kaldırımlar,
En kirlenmiş bayrağın taşıyor gölgesini,
Üstünde orospular yükseltiyor sesini.
Burda bütün gözleri bir siyah el bağlıyor,
Yalnız senin göğsünde büyük ruhun ağlıyor.
Kendi elemim gibi anlıyorum ben bunu,
Anlıyorum bu yerde azap çeken ruhunu
Bu imansız muhitte öyle yalnızsın ki sen
Bir teselli bulurdun ruhumu görebilsen!
Ey bu caminin ruhu: Bize mucize göster
Mukaddes huzurunda el bağlamayan bu yer
Bir gün harap olmazsa Türkün kılıç kınıyla,
Baştan başa tutuşsun göklerin yangınıyla! '
Nazım Hikmet Ran
bir dava adamı... en büyük şair...
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu dâvet bizim....
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim...
aynı kilimin faklı bir deseni. ama bizim.
Nazım Hikmet'i bu kadar ciddiye almak bana çok saçma geliyor. Eğer güzel şiir isteyen varsa, gitsin Necip Fazıl Kısakürek'in, Cahit Sıtkı Tarancı'nın... şiirlerini okusun.
Bu tip bazı gerçekler kabul edildiğinde Nazım a elbette ki şair değil diyemeyiz.. Diğerlerine demediğimiz gibi..
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim!
Bilekler kan içinde, dişler kenetli
Ayaklar çıplak
Ve ipek bir halıya benzeyen toprak
Bu cehennem, bu cennet bizim!
Kapansın el kapıları bir daha açılmasın
Yok edin insanın insana kulluğunu
Bu davet bizim!
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu hasret bizim!
Nazım'a küfredenlere en iyi yanıtı onun şiirleri verecektir sanıyorum..
'ayrılık masanın üstündeydi kahve bardağınla
limonatımın arasında
onu oraya sen koydun
bir taş kuyunun dibindeki suydu
bakıyorum eğilip
bir koca kişi gülümsüyor buluta
belli belirsiz,
sesleniyorum'
'ayrılık kurtulmuştu yerçekiminden
ağırlığı yoktu tüy gibiydi diyemem
tüyünde ağırlığı var ayrılığın ağırlığı yoktu
ama kendisi vardı..'
bir numara
NAZIM HİKMET enbüyük şaiir
Nazım bu ülkenin en iyi şairidir.. Siz küfürler de etseniz, olmayacak laflarda söyleseniz, bu gerçeği değiştiremezsiniz.
vatan hayini dediler ülkeden kovdular vatandaşlık hakkı elinden alındı hepsi aslı olmayan komik birkaç olaydan dolayı gerçekleşti sonra 2002 yılı nazım hikmet yılı olarak kabul edildi sadece öldüyü zaman türkiyede bir ceviz ağacının altında gömülmek istedi ama malesef istedikleri gerçekleşemedi ne yazıkki.
Ben Nazım Hikmet'in şiirlerini çok seviyorum.
nazim'in kisiligi hakkinda susmayi tercih ederim.zannediyorum ki davasinin sarhosluguyla goremedi milletinin hakikatlerini..
siirine gelince gercekten cok hoslandigim siirleri var.nazim edebiyatimizda serbestciligin oncusu olmasi hasebiyle oldukca onemli.nazim bir usta.siirimizin nadir ustalarindan.ama buyuk usta degil.solcu arkadaslarimin nazim'i sisirmesi kanimca fikir birliginin bir hatasi.(yillar yili necip fazil'la nazim hikmet dovusturulmustur bu fikir savasinda.)
Sevdiğin müddetçe
ve sevebildiğin kadar
Sevdiğine herşeyini verdiğin müddetçe
ve verebildiğin kadar
gençsin
': ...O mektubu yırt at demiyorum. Onu sakla. O benim deliliğimin, şairliğimin, o benim sevgimin senin elindeki en güzel vesikasıdır. Ben işte, o mektuplardki kadar ince, o mektuplardaki kadar kıskanç, o mektuplardaki kadar muzdarip, o mektuplardaki kadar sevdalıyım, seviyorum anlıyor musun? ...'
Ben de aşkın ve kavganın en büyük şairini seviyorum ve ona saygı duyuyorum.
Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala,
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala.´´
Bir Ankara gazesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne,
kapkara haykıran puntularla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, amerikan amirali Amerika, bütçemize 12 milyon lira.
``Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala.´´
Evet, vatan hainiyim, siz vatanperversiniz, siz yurtseversiniz,
ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tınaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala.
Nazım Hikmet Ran
23 Sentlik Asker
23 Sentlik asker
Mister Dalles,
sizden saklamak olmaz,
hayat pahalı biraz bizim memlekette.
Mesela iki yüz gram et alabilirsiniz,
koyun eti,
Ankara'da 23 sente,
yahut iki kilo kuru soğan,
yahut bir kilodan biraz fazla mercimek,
elli santim kefen bezi yahut,
yahut da bir aylığına
yirmi yaşlarında bir tane insan.
erkek,
ağzı burnu, eli ayağı yerinde,
üniforması, otomatiği üzerinde,
yani öldürmeğe, öldürülmeğe hazır,
belki tavşan gibi korkak,
belki toprak gibi akıllı
belki gençlik gibi cesur,
belki su gibi kurnaz
(her kaba uymak meselesi) ,
belki ömründe ilk defa denizi görecek,
belki ava meraklı, belki sevdalıdır.
Yahut da aynı hesapla Mister Dalles
(tanesi 23 sentten yani)
satarlar size bu askerlerin otuz beşini birden
İstanbul'da bir tek odanın aylık kirasına,
seksen beş onda altısını yahut
bir çift iskarpin parasına.
Yalnız bir mesele var Mister Dalles,
herhalde bunu sizden gizlediler:
Size tanesini 23 sente sattıkları asker
mevcuttu üniformanızı giymeden önce de,
mevcuttu otomatiksiz filan,
mevcuttu sadece insan olarak
mevcuttu, tuhafınıza gidecek,
mevcuttu hem de çoktan mı çoktan,
daha sizin devletinizin adı bile konmadan.
Mevcuttu, işiyle gücüyle uğraşıyordu,
mesela, Mister Dalles,
yeller eserken yerinde sizin New-York'un,
kurşun kubbeler kurdu o
gökkubbe gibi yüksek,
haşmetli, derin.
Elinde Bursa bahçeleri gibi nakışlandı ipek.
Halı dokur gibi yonttu mermeri,
ve nehirlerin bir kıyısından öbür kıyısına
ebemkuşağı gibi attı kırk gözlü köprüleri.
Dahası var Mister Dalles,
sizin dilde anlamı pek de belli değilken henüz,
zulüm gibi,
hürriyet gibi,
kardeşlik gibi sözlerin,
dövüştü zulme karşı o,
ve istiklal ve hürriyet uğruna
ve milletleri kardeş sofrasına davet ederek,
ve yarin yanağından gayrı her yerde,
her şeyde,
hep beraber,
diyebilmek için,
yürüdü peşince Bedreddin'in
O, tornacı Hasan, köylü Mehmet, öğretmen Ali'dir.
kaya gibi yumruğunun son ustalığı:
922 yılı 9 eylülüdür.
Dedim ya Mister Dalles, ,
Herhalde bütün bunları sizden gizlediler.
ucuzdur vardır illeti.
Hani şaşmayın,
yarın çok pahalıya mal olursa size,
bu 23 sentlik asker,
yani benim fakir, cesur, çalışkan, milletim,
her millet gibi büyük Türk milleti.
(1953)
Nazım Hikmet Ran
'Telgraf direklerinin demir saçlarını titreten bir haber
Fakat en büyük tehlike
Kıramaz birbirine kenetlenen kolların zincirini
Kenetlenin
Öldü Lenin! ..'
Ben Nazım Hikmet ran'ı çok seviyor ve saygı duyuyorum
bir özlem..... bir hayalin peşinden gidiş....hayallerinin onu terkedişi....bir hayal kırıklığı.....ve gene bir özlem.....
Dünyanın kabul ettiği, önemli bir şair... Ne vatan haini ne de düşman gözüyle bakılacak bir insan. Bana göre de şiir tanrısı!
Ekber Babayev in Sofya da Türkçe olarak yayımladığı Nazım Hikmet kitabından;
Nazım ın Mskova da ki hocası, aynı zamanda Moskova Yazarlar Cemiyetinin İdari heyeti üyesi olan Ekber Babayev şunları söyelemekte;
"Mayakovskilerle, Bağristkilere, Svetloflara şiir yazdıran ihtilal, Nazım a da heyecanlı şiirler yazdırmıştır.Nazım Hikmet sovyet şairlerin bulduğu şekillerden faydalanmıştır."
Nazım ın şiir şeklinini ihtilal şairi Mayakovski den aldığını, onun sönük ve silik bir kopyacısı olduğunu, Nazım çağdaşlarıda Hocası gibi defalar a tekrarlamışlardır.
Bu Arada Bahri Hazer, Salkım Söğüt, Güneşi İçenlerin Türküsü, Kızılırmak gibi şöhreti bulduran şiirlerin bir çok mısralarının Mayakovski den aynen aktarılmış olduğu ispatlanmıştır..
Vallaha ben demiyorum hocası diyor :)
İsteyenler Ekber babayev in Nazım Hikmet kitabını alabilir, bazıları ise sadecee çokk güldüm diyebilirler...
Tanrı Türkü Korusun Ve Yüceltsin! ..
sevdalınız komunisttir...