herhangi bir konuda kendinden daha iyilerinin olduğunu kabullenmiş, bunun olgunluğuna erişmiş insandır. diğer insanları aşağılama eğiliminde olmayandır.
herkesin topluma açılan bir penceresi vardır. o pencereden hem görür, hem de görünür. boyu küçük insanlar o pencereye yetişmek için hep zıplamak zorundadırlar. boyu büyük olanlar ise, o pencereye eğilerek yaklaşırlar.
insanlarda büyüklüğün ölçüsü; küçüklüktür, yani tevazudur. küçüklüğü ölçüsü ise; büyüklüktür, yani kibirdir.
kendini gösterme ihtiyacı duymayan, sadeliği seven, hava atmayan, alçakgönüllü. bu tip insanlar çevrelerindeki birçok kişiden daha bilgili-kültürlü-başarılı olmalarına rağmen kendilerini başkalarından daha üstün görmeyip bu özelliklerinden bahsetmeyi sevmezler.
Ezip, yoksayıp bir kenara atamadıkları insandan, son çare olarak bekledikleri tutumdur, gene törpülemek, kendi egosunu sakinleştirmek için, erdem olarak gördüklerinden değil, yoksa görmeden geçecekti.
Sözün aslı Arapça’dır ki, tevâzu sâhibi demektir. Halk ağzındaysa yanlış ve yaygın (galat-ı meşhûr) olarak “mütevâzî” diye söylenir. (Mütevâzî, burada başkalarınca da açıklandığı üzere paralellik anlatır.) Mütevâzının Türkçesi “alçak gönüllü”dür. Sözü açarsak… Kişinin, olduğundan daha aşağıda görünmek istemesidir. Bu ise, atıp-tutmak ve kibirli olmanın tam karşısıdır. Alçak gönüllü kişi, böylece tepeden bakmamış, çevresini küçük görmemiş olacaktır. Tevâzu, eğer abartılmamışsa doğru, asil ve pek güzel bir davranış biçimidir. Erdemdir ve takdîre şâyândır. İllâ… Bu davranışı herkese göstermek de yanlış olacaktır! Yâni, karşıdaki kişi de bu davranışı doğru anlamalıdır. Gene anlamalıdır ki, mütevâzı kişi aslında daha üstteki bir değerdir. Alçak gönüllü davranış bire-bir doğru kabûl edilirse, yâni o kişi kendini indirdiği yerde görülürse… İşte o zaman, bu erdemli davranışın da bir anlamı kalmayacaktır! Mütevâzı olmaya basit bir örnek vermek gerekirse… Çevremizdekilere yakın ve samîmî olmadığımız resmî mekân ve ortamlarda (meselâ bu Site’de!) birilerine hitâp ederken, “ben” yerine “biz” demek de “alçak gönüllü” bir davranış olacaktır.
Alçak gönüllü, gösterişsiz.
Mütevazi: Paralel
alçakgönüllü..
kibirden uzak..
Gerektiği yerde ve gerektiği zamanda olursa güzeldir... Bazen tek bir gülümseme bile yeter mütevazi olmaya...
Yanimdan geçmez.
ben çok mütevazıyım kelimesi bir paradoks mudur? ulan madem mütevazısın neden kendisni övüyorsun diye bir sormak gerekir mi ki? :)
alın size paradoks. BEN ÇOK MÜTEVAZIYIM :)
herhangi bir konuda kendinden daha iyilerinin olduğunu kabullenmiş, bunun olgunluğuna erişmiş insandır. diğer insanları aşağılama eğiliminde olmayandır.
herkesin topluma açılan bir penceresi vardır. o pencereden hem görür, hem de görünür. boyu küçük insanlar o pencereye yetişmek için hep zıplamak zorundadırlar. boyu büyük olanlar ise, o pencereye eğilerek yaklaşırlar.
insanlarda büyüklüğün ölçüsü; küçüklüktür, yani tevazudur.
küçüklüğü ölçüsü ise; büyüklüktür, yani kibirdir.
hayır ben :)
ben
kendini gösterme ihtiyacı duymayan, sadeliği seven, hava atmayan, alçakgönüllü. bu tip insanlar çevrelerindeki birçok kişiden daha bilgili-kültürlü-başarılı olmalarına rağmen kendilerini başkalarından daha üstün görmeyip bu özelliklerinden bahsetmeyi sevmezler.
Her zaman her yerde mütavazı olmaya gerek yok. Yoksa üstün olduğunuz, yetenekli olduğunuz alanlarda söz sahibi olamazsınız.
Gösterişsiz, kalender, sade, yalın, kibirsiz kendi halinde.
Alçakgönüllü,gösterişsiz, iddiasız anlamlarına gelir.
Ezip, yoksayıp bir kenara atamadıkları insandan, son çare olarak bekledikleri tutumdur, gene törpülemek, kendi egosunu sakinleştirmek için, erdem olarak gördüklerinden değil, yoksa görmeden geçecekti.
Gösterişsiz, iddiasız..
alçakgönüllü
Kendi degerini oldugundan asagi gösteren,baskalarini kücük görmeyen,gösterissiz,iddiasiz..
benim o işte:p
tevazu sahibi olandır, tevazu sergileyen değil....
devamlı yanlış kullanılan bir sözcüktür.mütevazı= alçak gönüllü- mütevazi= birbirine paralel olan demektir.
ancak,mütevazı bir insan olursanız herkes tarafından sevilirsiniz.
edebin hareketli hali...
Egosunu yenmiş kişi...
tarihin her döneminde özlenen insan
gereksiz alçak gönüllülük ahmaklık,
fazla böbürlenmek aptallık,
kendini bilmek ve ona göre davranmak naif zarif olmak Mütevazılıktır...
'Ben çok Mütevazıyım' diyen bir insanın olmadığı şey...
Ne kadar zengin olursan ol bir fakirin evinde kuru soğanı kırıp soğanın cücüğüyle bulgur pilavı yemektir, mütevazılık...
herkes trafından sevilmek istiyorsanız.mütevazı olmanız gerekir
Alçak gönüllü olmak
Sözün aslı Arapça’dır ki, tevâzu sâhibi demektir. Halk ağzındaysa yanlış ve yaygın (galat-ı meşhûr) olarak “mütevâzî” diye söylenir. (Mütevâzî, burada başkalarınca da açıklandığı üzere paralellik anlatır.) Mütevâzının Türkçesi “alçak gönüllü”dür.
Sözü açarsak… Kişinin, olduğundan daha aşağıda görünmek istemesidir. Bu ise, atıp-tutmak ve kibirli olmanın tam karşısıdır. Alçak gönüllü kişi, böylece tepeden bakmamış, çevresini küçük görmemiş olacaktır. Tevâzu, eğer abartılmamışsa doğru, asil ve pek güzel bir davranış biçimidir. Erdemdir ve takdîre şâyândır. İllâ… Bu davranışı herkese göstermek de yanlış olacaktır! Yâni, karşıdaki kişi de bu davranışı doğru anlamalıdır. Gene anlamalıdır ki, mütevâzı kişi aslında daha üstteki bir değerdir. Alçak gönüllü davranış bire-bir doğru kabûl edilirse, yâni o kişi kendini indirdiği yerde görülürse… İşte o zaman, bu erdemli davranışın da bir anlamı kalmayacaktır!
Mütevâzı olmaya basit bir örnek vermek gerekirse… Çevremizdekilere yakın ve samîmî olmadığımız resmî mekân ve ortamlarda (meselâ bu Site’de!) birilerine hitâp ederken, “ben” yerine “biz” demek de “alçak gönüllü” bir davranış olacaktır.
Mete Esin