Kültür Sanat Edebiyat Şiir

metruk terimler sizce ne demek, metruk terimler size neyi çağrıştırıyor?

metruk terimler terimi Halim Gümüş tarafından tarihinde eklendi

  • Fizanlı Necip Fîyakalı
    Fizanlı Necip Fîyakalı

    kelimelerin terk etme kabiliyeti ellerinden alınıp aceba avesteye mi verilmiş idir? nerededir...gözlerimiz ardı sıra yollara düşmüş olup özlenmekte idir...
    hüzün ilen...
    özlem ilen...

  • Fatih Yılmaz
    Fatih Yılmaz

    '...İsim'lerin,kendilerine yüklediğimiz bilinmezliğin imgesini bize sunarak,bizim için hem gerçek bir yeri işaret ettiği,hem de bu sebeple bizi bilinmezle gerçeği özdeşleştirmeye zorladığı (o kadar ki,bir şehre,içinde barındırması mümkün olmadığı halde artık isminden koparıp atamadığımız bir ruhu aramaya gideriz) yaşta,bu İsim'ler,alegorik resimler gibi sadece kentlere,ırmaklara bir kişilik kazandırmaz,sadece maddi dünyayı farklılıklarla bezeyip harikalarla donatmaz; sosyal dünyaya da bütün bunları katar; öyle ki,ormanların cinleri,ırmakların tanrıları olduğu gibi,her ünlü şatonun,konağın,sarayın da kendi hanımı,perisi vardır...Bazen,isminin arkasına gizlenmiş olan peri,kendisini besleyen hayalgücümüzün gelişimine tabi olarak değişir; işte Mme de Guermantes'ın benim içimde yer ettiği hava da,bu şekilde,yıllar boyunca bir sihirli fener camının ve kilise vitrayının yansımasından başka bir şey değilken,bambaşka rüyalar o havayı sellerin köpüklü nemiyle doldurduğunda,renklerini yitirmeye başlamıştı...

    Ne var ki,ismin tekabül ettiği gerçek kişiye yaklaşırsak,peri solup gider; çünkü isim artık bu kişiyi yansıtmaya başlar,oysa bu kişide periden eser yoktur; o kişiden uzaklaşırsak peri yeniden doğabilir,ama yakınında durmaya devam edersek,peri ve onunla birlikte isim de kesin olarak ölür; tıpkı peri Merlusine'in ortadan kaybolduğu gün,Lusignan ailesinin de yok olduğu gibi...O zaman İsim,üst üste binmiş resimlerinin en altında,kaynağında hiçbir zaman tanımadığımız bir yabancının güzel portresini bulabileceğimiz İsim,yoldan geçen birini tanıyıp tanımadığımızı,selamlamamız gerekip gerekmediğini anlamak için başvurduğumuz basit bir fotoğraflı kimlik kartı olmaktan öteye gitmez...Ama çok eski yıllardan kalma bir izlenim -tıpkı çeşitli sanatçıların sesini,tarzını koruyan müzik kayıt cihazları gibi- hafızamızın bu ismi,kulağımızda o zamanlar sahip olduğu özel tınısıyla işitmemizi sağlayacak olursa,görünürde değişmemiş olan ismin tıpatıp aynı olan hecelerinin bizim için ifade ettiği çeşitli hülyaları birbirinden ayıran uzaklığı hissederiz...Mazide kalmış bir ilkbaharda duyduğumuz tınıyı tekrar işittiğimizde,bir an için,resim yaparken küçük tüplerden boya sıkar gibi,bu tınıdan,hatırladığımızı zannettiğimiz günlerin unutulmuş,esrarengiz,taze ve tam nüansını çıkarabiliriz; oysa bu tınıyı tekrar işitmeden önce yaptığımız,kötü ressamlar gibi,tek bir tuval üzerine yayılan bütün geçmişimizi,iradi hafızanın geleneksel ve hepsi birbirine benzeyen tonlarıyla boyamaktır...Buna karşılık geçmişi oluşturan anların her biri,tam tersine,o zamanın artık tanımadığımız renklerini kendine has bir uyum içinde kullanarak özgün bir yaratı ortaya çıkarırdı; bir tesadüf sayesinde mesela Guermantes ismi bunca yıl sonra bir anlığına bugünkünden apayrı bir tınıya,Mlle Percepied'nin düğününde sahip olduğu tınıya kavuşarak,genç düşesin kabarık fularına kadife görünümünü veren o tatlı,fazlasıyla parlak,fazlasıyla yeni eflatun rengi ve koparılması mümkün olmayan,yeniden çiçeklenmiş bir cezayir menekşesi gibi mavi bir tebessümle aydınlanmış gözlerini bana tekrar sunduğunda,bu renkler beni hala büyüler...O zamanki Guermantes ismi aynı zamanda,içi oksijen veya başka bir gazla doldurulmuş küçük bir balon gibidir: Balonu patlatmayı,içindekini dışarı çıkarmayı başardığımda o yılın,o günün Combray havasını,meydanın köşesinde esiveren,hani o yağmurun habercisi,güneşi kah havalandıran,kah kilisenin kırmızı yünlü halısına kondurup parlak,pembeye çalan bir sardunya kırmızısına boyayan rüzgarın getirdiği akdiken kokusunun ve eğlence içinde asaleti koruyan,adeta Wagner'e özgü neşenin karıştığı havayı solurum...Ne var ki,başlangıçtaki varlığın,bugün ölü olan hecelerin içinden fırlayıp özgün biçimine ve çizgilerine kavuştuğunu birdenbire hissettiğimiz bu nadir anların dışında bile,günlük hayatın başdöndürücü fırtınasında,sadece pratik bir kullanıma sahip olan isimler,aşırı hızlı döndüğünden gri gibi görünen rengarenk bir topaç gibi bütün renklerini kaybetmiş olsalar da,tahayyüle daldığımız zaman,düşünüp geçmişe dönebilmek için içinde sürüklendiğimiz aralıksız hareketi yavaşlatmaya,durdurmaya çalıştığımızda,aynı ismin hayatımız boyunca gözümüzde büründüğü çeşitli renkler,yan yana dizilmiş olarak,ama tamamen belirgin bir biçimde yavaş yavaş gözümüzün önünde belirir...'

  • Asuva Dans Pistinde
    Asuva Dans Pistinde

    ekleyeninden başka merak edeni olmayan teimler

  • Aliye
    Aliye

    en az tıklananlar...