Bu ülkede bir takım insanlar düşünen,fikir ve çözüm üreten,doğruları söyleyen ve kendinden emin vatansever liderler görmekten rahatsız oluyorlar. Bu bir ölçüde normal. Çünkü alışılmadık bir durum bu.
Liderlerin özel yetenekleri olur, yani sıradışı kişiliklerdir. Ama insanoğlunun yapısı icabı hepsinin zaafları da vardır. O zaafların açıkça bilinmesine, söylenmesine rağmen hala saygı görürler, çevresindekiler onları zaaflarıyla severler ve saygı gösterirler.
Lider,yanlızca tarihsel bir gerksinmenin ya da zorunluluğun aracıdır ve zorunluluk gerektiğinde aracını yaratır.Bu bakımdan tarihte yeri dodurulmayacak büyük adan yoktur Plekhanov
Özetle; Biz de Bedevi'nin öyküsünü mesnet alırsak; ortaya şu sonuçlar çıkıyor:
1) . Türkiye; '10 Kasım 1938'den beri, varlık nedeni olan Cumhuriyeti, gerçek anlamda savunan bir liderden yoksun olarak, 70 yıl geçirmiştir.
2) Bu dönemde gelen istisnasız tüm liderler, kendi siyasi pazarlamalarını, Cumhuriyete ve Cumhuriyet Devrimlerine 'vurmak' üstüne kurulmuş stratejilerle yapmışlardır.
3) Yaklaşık üç kuşağa tekabül eden bu zaman zarfında, Türkiye'nin milli eğitim politikası 'teokratikleştirilmiştir' ve 'teokratikleştirilmekte' dir.
4) 29 Ekim 1923'te gerçekleştirilen 'devrim', bila fasıla tam 85 yıl süren bir 'karşı devrim' ile tasfiyenin son aşamasına gelmiştir.
Son söz:
'Başını rica ile çadıra sokan deve, artık sahibini dışarı davet etmektedir...'
Atatürk'ten sonraki lider İsmet İnönü; Köy Enstitüleri'ni kapatilmasina on ayak olarak, bir anlamda cumhuriyet devrimlerinin kırsala uzanan kollarını koparmis oldu
Sonraki lider Adnan Menderes, dini politik bir enstrüman olarak kullanma geleneğini başlattı. Dini; hurafelerden, siyasi spekülasyonlardan arınmış bir şekilde halka öğretecek aydın din adamları yetiştirmek üzere kurulan İmam Hatip liselerinin misyonunu ters çevirdi.
Sonraki lider Suleyman Demirel ise, Menderes'ten de baskın çıktı. Tarikatlar üzerinden siyasi ikbal aramaktan çekinmedi.
Arada gelen ve çoğumuz tarafından, Cumhuriyet devrimlerinin, laisizmin ve demokrasinin seçkin temsilcisi olarak gördüğümüz bir başka lider, yani Kenan Evren, Fethullah Gülen ile muhabbetli olmaktan sonuç bekledi.
Sonraki lider Sayın Turgut Özal; zaten bir tarikat uyesi olduğunu, gizlemeye gerek bile duymadı.
Sonraki lider Necmettin Erbakan döneminde, tarikat şeyhleri, başbakanlık protokolünün liste başındaydılar.
Modern Türk kadını imajını güçlü bir rüzgar gibi arkasına ve oy portföyüne alıp, Başbakan olan Sayin Tansu Çiller, nabzını tarikatlara tutturdu.
Bulent Ecevit, Devlet Bahçeli, Mesut Yılmaz'lı hükümet, tarikatların ve dipten gelen dalganın sırtını sıvazlamaya devam etti.
Sonuc olarak;
Mustafa Kemal Atatürk'ten sonra gelen bütün liderler; devenin çadıra girmesine izin verdiler. İzin vermenin ötesinde, teşvik ettiler.
Colde yasayan bir Bedevi'ye sormuslar: 'Sence lider kimdir? ..' Bedevi; 'Bir tanım yapmak yerine, bir öykü ile sorunuza cevap verebilir miyim' demis; 'Elbette, anlat öykünü' diye yanıtlamislar. Bedevi baslamis oykusunu anlatmaya:
'Benim gibi bir Bedevi, devesinin üstünde ve kızgın güneşin altında, Sina Çölü'nde yol almaktadır. Birden ufuk çizgisi kararır, gökyüzünde nadiren tek tük görülen kuşlar, bu kez toplu halde, karanlığın aksi istikametine doğru, telaşla kanat çırpmaktadır. Çölün mutlak sessizliği, daha da yoğunlaşır sanki. Deneyimli Bedevi, bu alametlerin, şiddetli bir kum fırtınasının habercisi olduğunu hemen anlar.
Devesini çökertir, üstünden iner. Heybeden aldığı sağlam bir kazığı, kızgın kumlara çakar ve devesini sıkıca bu kazığa bağlar. Sonra yine heybelerden, katlanmış parçalar halinde çıkardığı küçük çadırını alelacele kurup, içine girer ve kapı örtüsünü her iliğinden düğümler.
Son düğümü henüz atmıştır ki; fırtına bulundukları bölgeye ulaşır. Küçük çadır havalanacakmış gibi sallanmakta, rüzgarın oluşturduğu kum sağnağı, neredeyse delip geçecek bir hızda, çadır yüzeyine çarpmaktadır. Her kum tanesinin, boyları küçük fakat verdikleri acı büyük oklar gibi bedenine saplandığı deve, dile gelir: 'Efendi, canım çok acıyor. Hiç olmazsa başımı çadıra sokmama izin verir misin' der. Dışarıda olmanın ne kadar zor olduğunu iyi bilen Bedevi, zavallı devenin bu dileğini kabul eder ve 'Pekii, başını çadıra sokabilirsin' diyerek, kapıyı bağlayan düğümleri boşaltır.
Durmak bir yana, fırtına giderek daha da gemi azıya almaktadır. Deve, sahibine tekrar yalvarır; 'Efendi, derimin en ince olduğu yer boynumdur ve şu an çok acıyor. izin ver, boynumu da çadıra sokayım.' Biraz ikirciklenmeyle, bu isteğe de 'Pekii' der Bedevi.
Fırtına, sanki sonsuza dek sürecek gibidir. Deve bu kez, ilk ikisinden daha acıklı bir sesle yalvarır; 'Efendi, ne olur, hörgücümü de çadıra sokmama izin ver...' Bedevi bu son isteği de kerhen kabul eder. Ancak, hörgücün de içeri girmesiyle, küçücük çadırda, artık kımıldayacak yer kalmamıştır. Bu duruma, Bedevi'den önce, deve tepki gösterir; 'Efendi, bu çadır ikimize dar geliyor. Sen dışarı çıkıp, başının çaresine baksan...'
'Lider kimdir? ' di soru degilm mi... Bu hikayeyi temel alarak yanitlayayim efendim:
Lider, devenin başını dahi çadıra sokmasına izin vermeyen insandır.
.... :))))) ben de aynen öyle diyorum zaten... LİDER'i herkes her zaman anlayabilecek diye bişey yok... :)) herkes anlama yeteneği kadar... :)) yoksa liderin vizyonu kadar değil....))
lider,doğuştan gelen bir takım kalıtsal özellikleriyle birlikte yanlızca sözleriyle değil davranışlarıylada insanları etkileyen onları ortak bir hedef doğruldusunda gönüllüce sürükleyen saygı duyulan dürüst ve aynı zamanda adaletli kişidir...
Lider demek değiştirebilen demek sadece iradesiyle bir ülkenin kaderini geleceğini yapısını değiştiren demek.Güce sahip olan ve onunla mucizeler yaratan demek liderler nadiren doğar iyi yada kötü olduklarına tarih karar verir.Herkezi lider sanmak aptalıktır tarihte 1000 tane diğil 10 tane lider vardır.
Mustafa Kemal Atatürk 1000 yıllık Türk tarihinde osman beyden sonra gelen 2. büyük şahsiyet devlet kurdular halklarına refah mutlu geleceği olan ülke ve ideal bıraktılar
Bu ülkede bir takım insanlar düşünen,fikir ve çözüm üreten,doğruları söyleyen ve kendinden emin vatansever liderler görmekten rahatsız oluyorlar. Bu bir ölçüde normal. Çünkü alışılmadık bir durum bu.
Liderlerin özel yetenekleri olur, yani sıradışı kişiliklerdir. Ama insanoğlunun yapısı icabı hepsinin zaafları da vardır. O zaafların açıkça bilinmesine, söylenmesine rağmen hala saygı görürler, çevresindekiler onları zaaflarıyla severler ve saygı gösterirler.
Lider,yanlızca tarihsel bir gerksinmenin ya da zorunluluğun aracıdır ve zorunluluk gerektiğinde aracını yaratır.Bu bakımdan tarihte yeri dodurulmayacak büyük adan yoktur
Plekhanov
Liderler yukarıdan, tepeden inmezler. Kabiliyetleri sayesinde aşağıdan gelip, öne çıkarlar.
Bknz: Mustafa Kemal Atatürk.
...
Özetle;
Biz de Bedevi'nin öyküsünü mesnet alırsak; ortaya şu sonuçlar çıkıyor:
1) . Türkiye; '10 Kasım 1938'den beri, varlık nedeni olan Cumhuriyeti, gerçek anlamda savunan bir liderden yoksun olarak, 70 yıl geçirmiştir.
2) Bu dönemde gelen istisnasız tüm liderler, kendi siyasi pazarlamalarını, Cumhuriyete ve Cumhuriyet Devrimlerine 'vurmak' üstüne kurulmuş stratejilerle yapmışlardır.
3) Yaklaşık üç kuşağa tekabül eden bu zaman zarfında, Türkiye'nin milli eğitim politikası 'teokratikleştirilmiştir' ve 'teokratikleştirilmekte' dir.
4) 29 Ekim 1923'te gerçekleştirilen 'devrim', bila fasıla tam 85 yıl süren bir 'karşı devrim' ile tasfiyenin son aşamasına gelmiştir.
Son söz:
'Başını rica ile çadıra sokan deve, artık sahibini dışarı davet etmektedir...'
Atatürk'ten sonraki lider İsmet İnönü; Köy Enstitüleri'ni kapatilmasina on ayak olarak, bir anlamda cumhuriyet devrimlerinin kırsala uzanan kollarını koparmis oldu
Sonraki lider Adnan Menderes, dini politik bir enstrüman olarak kullanma geleneğini başlattı. Dini; hurafelerden, siyasi spekülasyonlardan arınmış bir şekilde halka öğretecek aydın din adamları yetiştirmek üzere kurulan İmam Hatip liselerinin misyonunu ters çevirdi.
Sonraki lider Suleyman Demirel ise, Menderes'ten de baskın çıktı. Tarikatlar üzerinden siyasi ikbal aramaktan çekinmedi.
Arada gelen ve çoğumuz tarafından, Cumhuriyet devrimlerinin, laisizmin ve demokrasinin seçkin temsilcisi olarak gördüğümüz bir başka lider, yani Kenan Evren, Fethullah Gülen ile muhabbetli olmaktan sonuç bekledi.
Sonraki lider Sayın Turgut Özal; zaten bir tarikat uyesi olduğunu, gizlemeye gerek bile duymadı.
Sonraki lider Necmettin Erbakan döneminde, tarikat şeyhleri, başbakanlık protokolünün liste başındaydılar.
Modern Türk kadını imajını güçlü bir rüzgar gibi arkasına ve oy portföyüne alıp, Başbakan olan Sayin Tansu Çiller, nabzını tarikatlara tutturdu.
Bulent Ecevit, Devlet Bahçeli, Mesut Yılmaz'lı hükümet, tarikatların ve dipten gelen dalganın sırtını sıvazlamaya devam etti.
Sonuc olarak;
Mustafa Kemal Atatürk'ten sonra gelen bütün liderler; devenin çadıra girmesine izin verdiler. İzin vermenin ötesinde, teşvik ettiler.
Colde yasayan bir Bedevi'ye sormuslar:
'Sence lider kimdir? ..'
Bedevi;
'Bir tanım yapmak yerine, bir öykü ile sorunuza cevap verebilir miyim' demis; 'Elbette, anlat öykünü' diye yanıtlamislar.
Bedevi baslamis oykusunu anlatmaya:
'Benim gibi bir Bedevi, devesinin üstünde ve kızgın güneşin altında, Sina Çölü'nde yol almaktadır. Birden ufuk çizgisi kararır, gökyüzünde nadiren tek tük görülen kuşlar, bu kez toplu halde, karanlığın aksi istikametine doğru, telaşla kanat çırpmaktadır. Çölün mutlak sessizliği, daha da yoğunlaşır sanki. Deneyimli Bedevi, bu alametlerin, şiddetli bir kum fırtınasının habercisi olduğunu hemen anlar.
Devesini çökertir, üstünden iner. Heybeden aldığı sağlam bir kazığı, kızgın kumlara çakar ve devesini sıkıca bu kazığa bağlar. Sonra yine heybelerden, katlanmış parçalar halinde çıkardığı küçük çadırını alelacele kurup, içine girer ve kapı örtüsünü her iliğinden düğümler.
Son düğümü henüz atmıştır ki; fırtına bulundukları bölgeye ulaşır. Küçük çadır havalanacakmış gibi sallanmakta, rüzgarın oluşturduğu kum sağnağı, neredeyse delip geçecek bir hızda, çadır yüzeyine çarpmaktadır. Her kum tanesinin, boyları küçük fakat verdikleri acı büyük oklar gibi bedenine saplandığı deve, dile gelir:
'Efendi, canım çok acıyor. Hiç olmazsa başımı çadıra sokmama izin verir misin' der. Dışarıda olmanın ne kadar zor olduğunu iyi bilen Bedevi, zavallı devenin bu dileğini kabul eder ve 'Pekii, başını çadıra sokabilirsin' diyerek, kapıyı bağlayan düğümleri boşaltır.
Durmak bir yana, fırtına giderek daha da gemi azıya almaktadır. Deve, sahibine tekrar yalvarır; 'Efendi, derimin en ince olduğu yer boynumdur ve şu an çok acıyor. izin ver, boynumu da çadıra sokayım.' Biraz ikirciklenmeyle, bu isteğe de 'Pekii' der Bedevi.
Fırtına, sanki sonsuza dek sürecek gibidir. Deve bu kez, ilk ikisinden daha acıklı bir sesle yalvarır; 'Efendi, ne olur, hörgücümü de çadıra sokmama izin ver...' Bedevi bu son isteği de kerhen kabul eder. Ancak, hörgücün de içeri girmesiyle, küçücük çadırda, artık kımıldayacak yer kalmamıştır. Bu duruma, Bedevi'den önce, deve tepki gösterir; 'Efendi, bu çadır ikimize dar geliyor. Sen dışarı çıkıp, başının çaresine baksan...'
'Lider kimdir? ' di soru degilm mi... Bu hikayeyi temel alarak yanitlayayim efendim:
Lider, devenin başını dahi çadıra sokmasına izin vermeyen insandır.
Devlet BAHÇELİ!
kitleleri peşinden sürükler. estiği zaman kasıp kavurur her yeri.
Lider vardır..........sen yaşarken göremezsin.......bazı şeyleri.....o yıllar öncesinden görmüştür........Gençliğe hitabe..........herşeyi anlatıyor.....aslında.......
lider diyince atatürk gelir tabi ki....yani bir gruba ve topluluğa önderlik eden kişidir...bu ticaret ve başka dallarda olabilir
bir ulke liderini kontrol eden bir guc mutlaka olmalidir..ve bu guc vatan sevgisini
herseyden ustun tutmalidir...dininden bile..cunku dinin yasanabilmesi icin
ozgurluk sarttir...
eveeet... :)) kesinlikle katılıyorum... :))))
... :))) e güzel... kişi kendin bilmek gibi irfan olmazmış... :)))
.... :))))) ben de aynen öyle diyorum zaten...
LİDER'i herkes her zaman anlayabilecek diye bişey yok... :)) herkes anlama yeteneği kadar... :)) yoksa liderin vizyonu kadar değil....))
içinde bulunduğu grubun amaçlarını belirleyip,bu amaçların gerçekleşmesi için, o içinde bulunduğu gruba en çok yön veren kişidir...
yani her zaman lider dediğimiz ve o koltuğa oturttuğumuz insan gerçek lider olmayabilir..yön verene bakmak lazım..
lider,kendi başına kararlar alabilen ve bu kararların sonuçlarını üslenebilen,bagımsız,dürüst,adaletli aynı zamanda esprili kişidir,,
lider,doğuştan gelen bir takım kalıtsal özellikleriyle birlikte yanlızca sözleriyle değil davranışlarıylada insanları etkileyen onları ortak bir hedef doğruldusunda gönüllüce sürükleyen saygı duyulan dürüst ve aynı zamanda adaletli kişidir...
Başak ve Terazi burçlular
evliya çelebi
En önde giden, yönü ve seçimleri belirleyen.
Lider demek değiştirebilen demek sadece iradesiyle bir ülkenin kaderini geleceğini yapısını değiştiren demek.Güce sahip olan ve onunla mucizeler yaratan demek liderler nadiren doğar iyi yada kötü olduklarına tarih karar verir.Herkezi lider sanmak aptalıktır tarihte 1000 tane diğil 10 tane lider vardır.
Mustafa Kemal Atatürk 1000 yıllık Türk tarihinde osman beyden sonra gelen 2. büyük şahsiyet devlet kurdular halklarına refah mutlu geleceği olan ülke ve ideal bıraktılar
Benmişim,
Şaşırdım tabii
Atatürk
Hz.Muhammed, Mustafa Kemal Atatürk, Lenin, Castro, Deniz Gezmiş...
lider demek ben demek çünkü ben lider olmak için yaratılmışım
onder demek.. yani benim gibi dusunen tum insanlara hitab eden bisay..