Bugün 'Sadece bilim' deyip, 'modernlik-ilericilik' taslayan bazı insanlar tarafından uydurma/komik gibi görünüyor olması doğaldır.
Bugün 'İslam' denildiğinde akla ilk gelen şey KURAN DEĞİL, İslam ülkelerinde yüzyıllardan beri süre gelen YAŞAM BİÇİMİDİR, Müslümanlığı seçmiş toplumlardır.
Bugün müslüman toplumlar DEDİĞİMİZ toplumlar Kuran'ı temsil etmemektedir.Tıpkı Avrupa ve ABD gibi..Avrupa ve ABD nin bilim ve teknolojide ilerlemesinin sebebi İNCİL(veya tevrat) OLMADIĞI gibi, yaptığı KATLİAMLARIN (Bosna, kafkasya, Irak, haçlı seferleri vs...) sebebi deİncil DEĞİLDİR.
Yani şu çok yaygın olan 'Kuran gibi hurafelerden başımızı kaldırmadığımız için GERİ KALDIK.' tespiti hiç de sağlıklı değildir.
Hurafeler, Kuran-ı Kerim indikten sonra başlamamıştırki... Hurafeler, İncil'den sonra başlammaıştırki.. Hurafeler, ilk insandan beri var olan şeylerdir. Aksine Kutsal kitaplar hurafelerin azalmasına yardımcı olmuştur.Tek tanrılı dinlerden önceki zamanı biraz araştırmak bunu görmeye yetecektir. ---- Kuran-ı Kerim, aradan 1 sure/ayet okunarak KESİN YARGIYA varılacak bir kitap değildir.Kuran bir bütündür.Surelerin diziliş sırası dahi bir anlam ifade eder, ayetlerin ilk kelimesinin ne olduğu son kelimesinin ne olduğu bile anlmalar ifade eder. Kuran bir semboller ve kıssalar kitabıdır.
her ne olursa olsun insanların incil, tevrat, kuran- kerim gibi kitaplara küfür etmemesi gerekir! ! ! insanların inançalarına despotluk yapıp derebeyi olmanın lüzumu yok
Âli imran 186 – ‘Andolsun ki mallarınız ve canlarınız hususunda imtihana çekileceksiniz. Sizden evvel – Kendilerine kitap verilenlerden ve Allah’a eş tanıyanlardan herhalde İNCİTİCİ bir çok (laflar) işiteceksiniz. Eğer katlanır, sakınırsanız işte bu, hadiselere karşı,(gösterilmiş) bir azm(û metanet) dendir.’
KURAN-I KERİMİ okuduğum zaman kendimi inanılmaz rahat hissediyorum. okurken bu dünyadan ve sorunlarından sıyrılıp,başka bi yerde buluyorum kendimi.. kuran-ı kerimimi o kadar çok seviyorum ki ve kendime o kadar yakın hissediyorum ki; o an kendimi çok şanslı hissediyorum. dedeme teşekkür ediyorum bana onu hediye ettiği için.. o odamdayken hiç bişeyden korkmuyorum,sanki bana bir dost bir koruyucu gibi.. sonra Allah'ıma binlerce kez şükrediyorum; bana doğru yolu bulucak aklı verdiği,bir kuran-ı kerim sahibi olmamı sağladığı ve beni kuran kursuna gönderen bir ailede yaşattığı için...
Bir baska uyenin ya da uyelerin yazdigi anlama direkt cevap veren, atifta bulunan, yanit veren, destek olan, elestiren mesajlar artik pasiflenmektedir. Uyeleri sohbete, tartismaya goturecek yazilar pasiflenmektedir
LÜTFEN, NEDİR? BÖLÜMÜNÜN BİR TARTIŞMA ALANI OLMADIĞINI, SADECE ANLAMLARIN YAZILDIĞI BİR TÜR SÖZLÜK OLDUĞUNU, TARTIŞMALARI İSE FORUM BÖLÜMÜNDE YAPTIĞIMIZI UNUTMAYINIZ.
ben gerçekten ne büyük bir yanılgı içeriisndey mişim...ayıldım....
eşşekler okuyor demekle halt etmişim..meğersem eşşekler anırıyor...
soru... eşşekler neden anırır... el cevap...tabiatındandır..(ilginç değil ama gerçek!)
O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır. (Mülk Suresi, 2)
O, biri diğeriyle 'tam bir uyum'(mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Allah) ın yaratmasında hiçbir 'çelişki ve uygunsuzluk' (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir. (Mülk Suresi, 3-4)
müminlerle yeni tanışan ve dini öğrenmeye uğraşan bir insanın aklına bazı soruların gelmesi, bazı konularda hala cahiliye mantığını kullanması doğaldır. Ancak Kuran'da, tüm bu soruların cevapları verilmekte ve cahiliyenin tüm çarpık mantıklarına ve davranış biçimlerine karşı doğrular öğretilmektedir. Kuran'da bildirildiğine göre, inkarcı toplum, Allah'ı tanımayan, ya da 'O'nu arkalarında-unutuluvermiş (önemsiz) bir şey edinmiş' (Hud Suresi, 92) ve 'Allah'ı gereği gibi takdir edememiş' (Enam Suresi, 91) insanlardan oluşan bir toplumdur ki, Kuran'da bu topluma 'cahiliye toplumu' adı verilir. Bu toplum her ne kadar kendini 'ileri ve çağdaş bir uygarlık' olarak tanımlasa da, Allah'ı gereği gibi takdir edemeyen, ahireti gereği gibi tanımayan, kendi varoluşunun amacı hakkında bilgisi olmayan bir yapıya sahip olduğu için aslında 'cahil'dir.
İşte gerçek müminler bu 'cahiliye toplumu'nun üyelerinin yanında sayıca çok küçük bir azınlığı teşkil ederler. İman edenler Kuran'daki peygamber kıssalarında da açıkça görüldüğü gibi, tarih boyunca cahiliye toplumunun içinden çıkmışlardır.
İman etmeyenlerle, Allah'a gerçek anlamda iman eden, O'nun kitabını ve Peygamber Efendimizi kendilerine yol gösterici edinmiş insanlar arasında çok büyük farklar vardır. Bu iki grup, yani müminler ve inkarcılar, tamamen iki ayrı dünyanın insanlarıdır. Kuran'da bildirildiği gibi, ahirette de birbirlerinden ayrılacak, bir taraf cennet, diğer taraf cehennem halkı olacaktır.
Ancak bu iki taraf arasındaki büyük fark, aşılması imkansız bir sınır oluşturmaz: Dinden uzak bir ortamda yetişmiş olan bazı kimseler de zaman içinde gerçeklerin farkına varabilir ve Allah'ın verdiği bir hidayet üzerinde tevbe edip, O'nun yoluna girebilirler. Bu da, Kuran'da bize bildirildiğine göre, çoğu kez müminlerin yerine getirmekle yükümlü oldukları 'tebliğ' (Kuran ahlakının anlatılıp-yayılması) ibadeti vesilesiyle olur. Müminler, Allah'ın ve ahiretin farkında olmayan, dünya hayatına aldanmış 'cahiliye' toplumunun fertlerine ellerinden geldiğince Allah'ın varlığını ve birliğini ve O'nun yolunu (Kuran ve sünneti) anlatırlar. Cahiliye toplumunda yetişmiş, ancak iman edecek akıl ve vicdana sahip olan kişiler, bu tebliğ sonucunda iman ederler.
''Andolsun ki, cin ve insanlardan bir çoğunu cehennem için yarattık. Onların kalpleri vardır, onunla gerçeği anlamazlar, gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır ama onlarla işitmezler. İşte bunlar hayvan gibidirler, hatta daha şaşkındırlar. İşte o gafiller ancak bunlardır''
Kıyamet Suresi, ayet 4: 'Evet; onun parmak uçlarını dahi derleyip-(yeniden) düzene koymaya güç yetirenleriz.'
Ayette parmak uçlarının vurgulanması, son derece ilginçtir. Çünkü parmak izindeki şekiller ve detaylar, tamamen kişiye özeldir. Şu an dünya üzerinde yaşayan ve tarih boyunca yaşamış olan tüm insanların parmak izleri birbirinden farklıdır. Dahası, aynı DNA dizilimine sahip tek yumurta ikizleri dahi farklı parmak izine sahiptirler.
'Gerçek şu ki, Biz cehennem için, kalpleri olup da hissetmeyen/gerçeği kavrayamayan, gözleri olup da göremeyen, kulakları olup da işitemeyen cinlerden ve insanlardan pek çok kişi ayırmışızdır. Hayvan sürüsü gibidir bunlar; hayır, hayır! doğruyu görme noktasında onlardan da aşağı:Körcesine dalıp gitmiş olanlar işte böyledir.' Araf/179.
Ayet, kafirlerin ruh hali ve dünyadaki duruşlarından bahsediyor, onlara benzemek ne kötü Allahım sen koru...
Kur’an nazil olalı 1400 sene olmasına rağmen tazeliğini, aktivitesini, güncelliğini asla kaybetmemiştir. Buna genel olarak 3 sebebe bağlayabiliriz.
Kur’an’ın kelimeleri değişmediği halde anlamı bilim geliştikçe yenilenir. Örneğin Enbiya Suresi âyet 32’de “gök yüzünü korunmuş bir tavan kıldık” buyrulmaktadır. Eskiden insanlar gökyüzünün meleklerce korunduğunu öğrenmiş olmaktadırlar. Kur’an isim, zaman, yer gibi değişken şeyleri değil de, özellik gibi değişmeyen şeyleri bizlere bildirir. Kur’an meselâ Yezit isimli bir kavmi yok ettiğini bizlere söylemezde (yani isimler üzerinde durmazda) , haksızlık yapan, adaletsiz davranan, fuhuş,-ahlâksızlığı-a sapmış toplumları yok ettiğini bize bildirir. Meselâ, Yezit isimli bir kavmin yok edilmesi günümüz insanlarını direk olarak ilgilendirmez. Fakat, haksız, adaletsiz, ahlâksız toplumların geçmişte yok edilmesi aynı özelliğe sahip günümüz toplumların da helâka uğrayabileceğini, gelecekte de aynı özelliğe sahip toplumların yok edilebileceğini bizlere habere vermiş olur. Böylece Kur’an aktüalitesini kaybetmemiş, devamlı güncelliğini korumuş olur. Kur’an değişmez doğruları bizlere bildirir. Kur’an-ı Kerim’in emretmiş olduğu ahlâk, iyilik, doğruluk, temizlik... her zaman doğru, yasakladığı cinayet, fuhuş, içki, kumar, rüşvet... gibi şeyler eskidende kötüydü, şimdi de kötüdür, uzayda da kötü olacaktır. Kur’an Allah kelâmıdır, Allah sözüdür. Çağlar üstü faal, canlı hayatla iç içe dünya hayatının mutluluk anahtarı, âhirette cennete girmenin şifresi konumundadır. Kur’an’ın bir harfi bile değişmemiş, değiştirilememiş ve asla da değişmeyecek ve eskimeyecektir.
İslamın yüce kitabı Kur’an-ı Kerim 300 civarında ayeti kerime ile düşünmeyi, aklımızı kullanmayı, araştırmayı, incelemeyi emreder. İlk inen ayet ve ilk emri” oku” olan başka bir din yoktur.
2-İLİMLE İLGİLİ BAZI AYET ve HADİSLER
a-Ne de az düşünürsünüz!
b-Aklınızı kullanmaz mısınız?
c-Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?
d-İlk emir “Oku” dur
e-İlim ve hikmet müminin yitik malı gibidir. Onu nerede bulursa alır.
f-İlim öğrenmek kadın erkeğe farzdır.
g-Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz.
h-İki günü eşit olan ziyandadır, zarardadır.
I-Hem dünyayı hem ahireti isteyen ilme sarılsın...
'Ey insanlar! Sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi soylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en üstününüz, en çok takva sahibi olanınızdır. Allah bilendir, (her şeyden) haberdar olandır.' (Kuranı kerim / Hucurat suresi, 13.ayet)
Mahmut Toptas: Indiren ben degilim. Indiren Allah (c.c) oldugu için indirilis gayesini de O kendisi Kur’ani Kerim’inde bildirmistir. Ben Kur’an’dan bazi nakiller vereyim:
Kur’an, insanlari küfrün karanliklarindan imanin aydinligina çikarmak için (Ibrahim 1) , insanlik ailesinin adalet içinde yasamasi için (Hadid 25) , Allah’in gösterdigi dogrultuda hükmetmek için (Nisa 105) , daha önce indirilen kitaplardakileri dogrulamak için (Maide 48) , insanlari en dogru yola iletmek için (Isra 9) , bizim zikrimiz, sanimiz, serefimiz olmasi için (Zuhruf 44) indirilmistir.
Altinoluk: Kur’an bütün insanlar için inmistir. Herkes Kur’an’i anlayabilir mi?
Mahmut Toptas: Kur’an, Allah’dan gelen bir kitaptir. Bir feylesofun kitabiyla, bir sairin kitabiyla, bir hukukçunun kitabiyla kiyas yaparak akil yürütmeyelim. Gönlünü ve kulagini Kur’an’a açan herkes Kur’an’dan birsey alir. Günes, Allah’in ayetlerinden bir ayettir. Günese bakan her çiçek ondan nasibini alir. Bir kayanin arkasinda, bir çinarin gölgesinde kalan bitkiler az da olsa nasibini alirlar.
Bülbül milyonlarca girtlak nagmesiyle gülüne ne diller dökerdir ama biz anlamayiz. Anlamayiz diye bülbül sesinin güzelliginden uzak durmayiz; hayran hayran dinleriz. Kur’an-i Kerim anlasilmak için indirilmistir. Kur’an’da geçen yüzlerce ta’kilûn, ya’kilun, ta’lemûn, ya’lemun, yetedebberun, tetefekkerun, yetefekkerun, yefkahûn kelimeleri Kur’an’in anlasilmasini istemektedir.
Anlasilmadan okunup zevk alinan tek kitap Kur’an’dir. Dünyada anlasilmadan zevkle okunan ikinci bir kitap yoktur. Bildiginiz harflerle yazilmis yabanci dilden bir kitabi okumayi deneyin. Okuyamazsiniz. Her ay hatim indiren babaniz veya annenizden bu yabanci dildeki kitabi okumasini isteyin. Bir satir okur ve birakir. Ama her ay hatim inen müslüman gül koklar gibi, ay isiginda yürür gibi, dost yüzüne bakar gibi, Hak dostun kelamini can kulagiyla dinler ve bir tatli huzur alir Kur’an ikliminden.
Altinoluk:Ya bir de anlayarak okuyabilsek...
Mahmut Toptas: Biz gülü koklar ve zevk aliriz. Bülbül ise hem koklar, hem anlar ve o gül ugruna bagrini dikenler kana boyasa aldirmaz. Okumakdan zevk aldigimiz Kur’an’i bir anlasak yerimizde duramazdik. Mekke’den Medine’ye kosan, Medine’den Kudüs’e kosan, Kudüs’den Istanbul’a kosan sahabe gibi yerimizde duramazdik. Kur’an ayetlerine bakarak cehennemi görür gibi (Tekasur 6) cenneti koklar gibi (Muhammed 6) bir hale gelseydik Yeltsin, Clinton, Netanyahu gibi zalimlerin önüne geçer, cehenneme giden yollarini cennete çevirmeye çalisirdik. Divanda, dergâhda, barigâhda, meclisde ve meydanlarda Kur’andan baska ses olmazdi.
Altinoluk:Kur’an’i anlamak için ne yapmak lazim?
Mahmut Toptas: Bir Amerikalinin siyasetine hizmet etmek, ticaretinden arta kalanlari toplayabilmek için ana okulundan ünversite sona kadar ingilizce ögrenen, bu konuda agzini doldurarak, avurdunu sisirerek Ingilizce ögrenmenin özelliklerini ve güzelliklerini anlatan, anlatanlari hayran hayran dinleyen insanlarimiz, iki dünyamizi da mutlu edecek olan Kur’an-i Kerim’in dilini de ögrenmelidirler.
Altinoluk:Ya ögrenemezlerse?
Mahmut Toptas: Ögrenenler içinden Allah’a ve Rasûlüne gönülden baglanan, Allah’in Kur’aninda razi oldugunu bildirdigi (Tevbe 100) muhacir, ensar ve onlari iyilikle takip edenleri seven, müminlerin yolundan (Nisa 115) ayrilmayan, Allah’in ayetlerini okudukça benlik putunu eritip Allah’a kul olmakta izzeti ve hürriyeti gören insanlarin tefsirlerinden yararlanirlar.
İlahi mesajlar, bir ayet olarak geldiği gibi, birçok ayetten oluşan bir küme halinde de gelmiştir. Örneğin Hz. Peygamber'e ilk gelen vahiy 5 ayetten oluşuyor. Alak suresinin ilk beş ayeti şöyle: 'Yaratan Rabbinin adıyla oku. İnsanı bir kan pıhtısından yaratmıştır O. Oku... Senin Rabbin sonsuz derecede cömerttir. Öğrettiğini kalemle öğretmiştir O. İnsana bilmediğini öğretmiştir O.'
İkinci olarak inen ayetler ise Kalem suresinin ilk ayetleridir. 'Nun. Kalem'e ve onun satır satır yazdıklarına and olsun...' Görüldüğü gibi, Kuran, mesajlarını okumak, kalem, yazmak, öğretmek ve öğrenmek kavramları üzerine kurmuştur. Son inen ayet ise Maide suresinin 3. ayetidir: 'Bugün sizin için dininizi en mükemmel biçimde tamamladım; üzerinizdeki nimetimi bütünleştirdim ve size din olarak İslam'ı seçtim.'
Kuran'da bulunan ayet, kelime ve harf sayısında, Kuran'ın yazılış biçimlerine ve ayetlerin başlama ve sona ermesi hakkındaki İslam araştırmacılarının kabullerine göre, değişik görüşler var. Genel kabul, Kuran'ın 6666 ayet olduğu şeklinde.
Kuran'da 114 sure bulunuyor. Sure, ayetlerden oluşan belirli bölümlerin adıdır. Resmi sıralamaya göre, bunların ilki Fatiha, sonuncusu Nas suresidir. İniş sırasına göre ise, ilk sure Alak, son sure Nasr suresidir. Surelerin bir kısmı sayfalar uzunluğunda bir kısmı ise sadece 1 satırdır. Ama hiçbir sure, tek ayet değildir. En kısa sureler olan Kevser ve İhlas sureleri birer satır olup, birincisi üç, ikincisi dört ayettir. Buna karşılık, en uzun sure olan Bakara, 286 ayet ve 48 sayfadır. 9. sure olan Tevbe suresi hariç tüm sureler besmele ile başlar. Besmele Kuran'ın ilk cümlesidir. Surelerin adları Kuran'ın metninden değildir. Hz. Peygamber tarafından konmuştur.
İndiriliş Amacı
Kuran-ı Kerim, hikmet, felsefe, sanat ve deneysel bilimlere yer vermesi nedeniyle klasik anlamda bir din kitabı değildir. Kuran, kainatta boşluk, anlamsızlık ve raslantı kabul etmez. Kuran'ın temel konusu tevhit (birlik) tir. Bu, Yaratıcı Kudret'in birliğidir. Kuran bu kudrete, 'Allah' demektedir. Tek Allah inancının (tevhid) adeta yeryüzünden silindiği bir dönemde inerek, insanlığı karanlıktan nura çıkarmak istemiştir.
Kuran'ın en büyük mucizesi üslubunda yatar. Kronolojik ve sistematik bir kitap değildir. Hayatın yeni gerekliliklerini ve şartlarını birer neden olarak göstererek, insanlığa vermek istediklerini parçalar halinde sunmuştur.
Kuran, Allah kelamı olduğu gibi, tertibi de Allah'ın tertibidir. Vahyin Hz. Peygamber'e gelişine aracılık eden Cebrail adlı melek yine Allah'tan aldığı emirle her ayetin konması gereken yeri Hz. Peygamber'e gösteriyordu. Ayrıca her yıl o ana kadar gelmiş bulunan Kuran vahiylerini karşılıklı okuyarak, ayetlerin, olmaları gereken yerde bulunup bulunmadıklarını kontrol ediyorlardı. Bu 'mukabele', Hz. Peygamber'in öldüğü yılda, 2 defa yapılmış; Hz. Peygamber buna bakarak vahyin bitmek üzere olduğunu ve ölümünün yaklaştığını anlamıştır.
Hz. Muhammed'in peygamberlik hayatının bir kısmı Mekke'de bir kısmı da Medine'de geçmiştir. Mekke'de geçen süre boyunca inen ayetlere ve bunların oluşturdukları surelere Mekki, diğerlerine Medeni denir. Mekki vahiyler, genellikle Kuran'ın mesajının Allah, insan, hayat, kainat, ölüm ve ölümötesi gibi en evrensel kavramlarına ağırlık verir. İslam'ın daha çok metafizik yapısının işlendiği Mekki sureler, kısadır. Hitaplar hemen tamamen 'ey insan' veya 'ey insanoğlu' şeklindedir.
Medeni vahiyler ise genellikle toplumun günlük hayatla ilgili ihtiyaçlarını dikkate alır. İslam toplumunun hukuksal yapısının verildiği bu ayetlerde hitaplar genellikle 'ey inananlar' şeklindedir.
Kuran ayetlerinde, atmosferin katmanlarından dağların jeolojik işlevlerine, yağmurun oluşumundan deniz dibindeki etkilere kadar dünyamız hakkındaki pek çok bilimsel gerçek açıklanmaktadırKuran'da insanın anne rahmindeki gelişimi, çağdaş embriyolojinin bulgularına tamamen paralel bir biçimde anlatılır Kuran'da geçmiş dönemler hakkında verilen bilgilerin bazıları yakın zamana kadar gizli kalmış bazı tarihsel gerçekleri açığa çıkarmaktadır. Kuran'da çeşitli besinlere dikkat çekilmiştir. Bu besinlerin çok çeşitli faydaları vardır. Evrenin yoktan yaratılışı, evrenin genişlemesi, gökyüzündeki yörüngeler gibi ancak modern astronominin ulaştığı gerçekler, 1400 yıl önce Kuran'da haber verilmiştir. Maddenin 'çift' olarak yaratıldığını ve zamanın göreceli olduğunu biliyor musunuz? Kuran'da bu bilimsel gerçeklerin hepsine işaret edilmiştir.
''Pascal, tüm çalışmalarında dine yönelmiş ve dinin güzelliklerini insanlara hatırlatımıştır. Ona göre, bir insan eğer Allah'ın varlığına ve dine inanırsa erdem, üstünlük ve mutluluk onun olacaktır. Eğer insan O'ndan uzaklaşırsa, ahlaksızlık, sefalet, mutsuzluk, karanlık ve umutsuzluk onunla birlikte olacaktır. Pascal, insanların inançlı oldukları sürece dünyada mutluluk elde edeceklerini ve ahirette de cenneti kazancaklarını, çevresindeki inançsız insanların ise, ellerindeki her şeylerini kaybetmiş olarak cehennemle karşılaşacaklarını...'' belirtmiş bir inançlı bir bilim adamının sözünü, herhangi bir dine inanmamasını ya da Allah inancı olmamamısını bir yana bırakın din düşmanı olan birisinin, kullanması gerçekten çok komik...
Müslümanların tuttuğu tarihsel kayıtlarda neyin ne zaman kimin tarafından yakıldığı dokümanlarda saklanmış ve çoğu günümüze kadar gelmiştir, bu yakma işlemleri orjinali bozmak için değil tam tersine korumak içindir. Artı olarak İslami kaynaklar o kadar detaylı ve titiz olarak ele alınmıştır ki bir çok tarihçi ve bilim adamı şaşkınlılarını saklayamamışlardır. Lakin hak dinini anlamayıp tarihte başka kavinmlerin inançlarını kopyaladığımızı düşünen paslı beyinlerden bu konuya karşı olumlu bir bakış açısı tabi ki beklenilemez...
Bu ilk de değil sonda değil, yüzlerce din karşıtı ya da dini yazıları buraya yaz yaz bitmez, ama bazıları şunu anlamıyor; ilk önce Allah'ın varlığını idrak edememiş kişi, Kuran'dan bahsetmiş ne olacak? Zaten bu araştırmaları tartışmaları açan en başta müslüman alimlerdir, sonra bunları alıp dine karşı kullanmış ne olacak? Sadece gülerim komikliğine...
Kur'an-ı Kerim rehberdir, öğüttür isteyen alır isteyen almaz...
Yolların en hası ve en doğrusu Rabbul Aleminin yolu ilimlerin de en doğrusu ve şaşmayanı da o yolun sahibi olan yine Allahın ilmidir. Evet, Onun insanlar anlasınlar diye gönderdiği apaçık bir kuranın gösterdiği ilimdir en doğru ve hakiki ilim.
Biz diyoruz ki Şeriat haktır. Çarpıtanlar olmamışmıdır? “Olmuştur” Böyle oldu diye şeriat toptan red mi edilecek? Elbetteki hayır...Buradan kıyasla tarikat hak mıdır? “Evet haktır...”Çarpıtan yok mudur? Evet vardır. Red mi edelim yine hayır...Peki ya ne yapacağız denilirse biz de deriz ki; Maslahata yakışanı tercih edeceğiz. O da Hakkı batıldan ayırmaktır...
Tasavvufu tümden reddeden bilsin ki tamamıyle reddedilmiştir. Onu her şeyiyle kabul eden de cehaletinin kurbanı olduğunu bilmelidir.
Ehl-i Sünnet akaidince ilmi elde etme yolları üçtür.Bunlar:
a-Sadık haber
b-beş duyu organının faaliyetleri
c-Ve akıl yürütme...
Bu yollarla bize ulaşan her şey ilimdir ve kaydedeğer bir gerçeklik arzeder...Vahye uygun, sünnete mutabık, Nurlu müctehidlerimizin kıyas ve icmalarına paralellik sergileyen herşey başımızla gözümüz üstüne...Amma velakin şu nokta unutulmasın; Hiç bir söz ve hiçbir kural hiçbir kaide ve hiçbir metod, Allah'ın(cc) ve Rasulününkinden üstte değildir ki olamaz da...Üstte imiş gibi davranan ve hatta inananlardan da kıl kadar bu davaya hayır gelmeyecektir.
O, biri diğeriyle 'tam bir uyum' içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman'ın yaratmasında hiçbir 'çelişki ve uygunsuzluk' göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir. (Mülk Suresi, 3-4)
Bugün 'Sadece bilim' deyip, 'modernlik-ilericilik' taslayan bazı insanlar tarafından uydurma/komik gibi görünüyor olması doğaldır.
Bugün 'İslam' denildiğinde akla ilk gelen şey KURAN DEĞİL, İslam ülkelerinde yüzyıllardan beri süre gelen YAŞAM BİÇİMİDİR, Müslümanlığı seçmiş toplumlardır.
Bugün müslüman toplumlar DEDİĞİMİZ toplumlar Kuran'ı temsil etmemektedir.Tıpkı Avrupa ve ABD gibi..Avrupa ve ABD nin bilim ve teknolojide ilerlemesinin sebebi İNCİL(veya tevrat) OLMADIĞI gibi, yaptığı KATLİAMLARIN (Bosna, kafkasya, Irak, haçlı seferleri vs...) sebebi deİncil DEĞİLDİR.
Yani şu çok yaygın olan 'Kuran gibi hurafelerden başımızı kaldırmadığımız için GERİ KALDIK.' tespiti hiç de sağlıklı değildir.
Hurafeler, Kuran-ı Kerim indikten sonra başlamamıştırki...
Hurafeler, İncil'den sonra başlammaıştırki..
Hurafeler, ilk insandan beri var olan şeylerdir.
Aksine Kutsal kitaplar hurafelerin azalmasına yardımcı olmuştur.Tek tanrılı dinlerden önceki zamanı biraz araştırmak bunu görmeye yetecektir.
----
Kuran-ı Kerim, aradan 1 sure/ayet okunarak KESİN YARGIYA varılacak bir kitap değildir.Kuran bir bütündür.Surelerin diziliş sırası dahi bir anlam ifade eder, ayetlerin ilk kelimesinin ne olduğu son kelimesinin ne olduğu bile anlmalar ifade eder.
Kuran bir semboller ve kıssalar kitabıdır.
her ne olursa olsun insanların incil, tevrat, kuran- kerim gibi kitaplara küfür etmemesi gerekir! ! !
insanların inançalarına despotluk yapıp derebeyi olmanın lüzumu yok
Âli imran 186 – ‘Andolsun ki mallarınız ve canlarınız hususunda imtihana çekileceksiniz. Sizden evvel –
Kendilerine kitap verilenlerden ve Allah’a eş tanıyanlardan herhalde İNCİTİCİ bir çok (laflar) işiteceksiniz.
Eğer katlanır, sakınırsanız işte bu, hadiselere karşı,(gösterilmiş) bir azm(û metanet) dendir.’
KURAN-I KERİMİ okuduğum zaman kendimi inanılmaz rahat hissediyorum. okurken bu dünyadan ve sorunlarından sıyrılıp,başka bi yerde buluyorum kendimi.. kuran-ı kerimimi o kadar çok seviyorum ki ve kendime o kadar yakın hissediyorum ki; o an kendimi çok şanslı hissediyorum. dedeme teşekkür ediyorum bana onu hediye ettiği için.. o odamdayken hiç bişeyden korkmuyorum,sanki bana bir dost bir koruyucu gibi.. sonra Allah'ıma binlerce kez şükrediyorum; bana doğru yolu bulucak aklı verdiği,bir kuran-ı kerim sahibi olmamı sağladığı ve beni kuran kursuna gönderen bir ailede yaşattığı için...
Bir baska uyenin ya da uyelerin yazdigi anlama direkt cevap veren, atifta bulunan, yanit veren, destek olan, elestiren mesajlar artik pasiflenmektedir.
Uyeleri sohbete, tartismaya goturecek yazilar pasiflenmektedir
LÜTFEN, NEDİR? BÖLÜMÜNÜN BİR TARTIŞMA ALANI OLMADIĞINI, SADECE ANLAMLARIN YAZILDIĞI BİR TÜR SÖZLÜK OLDUĞUNU, TARTIŞMALARI İSE FORUM BÖLÜMÜNDE YAPTIĞIMIZI UNUTMAYINIZ.
ben gerçekten ne büyük bir yanılgı içeriisndey mişim...ayıldım....
eşşekler okuyor demekle halt etmişim..meğersem eşşekler anırıyor...
soru... eşşekler neden anırır...
el cevap...tabiatındandır..(ilginç değil ama gerçek!)
eskimeyen tek kitabı...........................
O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır. (Mülk Suresi, 2)
O, biri diğeriyle 'tam bir uyum'(mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Allah) ın yaratmasında hiçbir 'çelişki ve uygunsuzluk' (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir. (Mülk Suresi, 3-4)
müminlerle yeni tanışan ve dini öğrenmeye uğraşan bir insanın aklına bazı soruların gelmesi, bazı konularda hala cahiliye mantığını kullanması doğaldır. Ancak Kuran'da, tüm bu soruların cevapları verilmekte ve cahiliyenin tüm çarpık mantıklarına ve davranış biçimlerine karşı doğrular öğretilmektedir.
Kuran'da bildirildiğine göre, inkarcı toplum, Allah'ı tanımayan, ya da 'O'nu arkalarında-unutuluvermiş (önemsiz) bir şey edinmiş' (Hud Suresi, 92) ve 'Allah'ı gereği gibi takdir edememiş' (Enam Suresi, 91) insanlardan oluşan bir toplumdur ki, Kuran'da bu topluma 'cahiliye toplumu' adı verilir. Bu toplum her ne kadar kendini 'ileri ve çağdaş bir uygarlık' olarak tanımlasa da, Allah'ı gereği gibi takdir edemeyen, ahireti gereği gibi tanımayan, kendi varoluşunun amacı hakkında bilgisi olmayan bir yapıya sahip olduğu için aslında 'cahil'dir.
İşte gerçek müminler bu 'cahiliye toplumu'nun üyelerinin yanında sayıca çok küçük bir azınlığı teşkil ederler. İman edenler Kuran'daki peygamber kıssalarında da açıkça görüldüğü gibi, tarih boyunca cahiliye toplumunun içinden çıkmışlardır.
İman etmeyenlerle, Allah'a gerçek anlamda iman eden, O'nun kitabını ve Peygamber Efendimizi kendilerine yol gösterici edinmiş insanlar arasında çok büyük farklar vardır. Bu iki grup, yani müminler ve inkarcılar, tamamen iki ayrı dünyanın insanlarıdır. Kuran'da bildirildiği gibi, ahirette de birbirlerinden ayrılacak, bir taraf cennet, diğer taraf cehennem halkı olacaktır.
Ancak bu iki taraf arasındaki büyük fark, aşılması imkansız bir sınır oluşturmaz: Dinden uzak bir ortamda yetişmiş olan bazı kimseler de zaman içinde gerçeklerin farkına varabilir ve Allah'ın verdiği bir hidayet üzerinde tevbe edip, O'nun yoluna girebilirler. Bu da, Kuran'da bize bildirildiğine göre, çoğu kez müminlerin yerine getirmekle yükümlü oldukları 'tebliğ' (Kuran ahlakının anlatılıp-yayılması) ibadeti vesilesiyle olur. Müminler, Allah'ın ve ahiretin farkında olmayan, dünya hayatına aldanmış 'cahiliye' toplumunun fertlerine ellerinden geldiğince Allah'ın varlığını ve birliğini ve O'nun yolunu (Kuran ve sünneti) anlatırlar. Cahiliye toplumunda yetişmiş, ancak iman edecek akıl ve vicdana sahip olan kişiler, bu tebliğ sonucunda iman ederler.
Araf Suresi 179. Ayet
''Andolsun ki, cin ve insanlardan bir çoğunu cehennem için yarattık. Onların kalpleri vardır, onunla gerçeği anlamazlar, gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır ama onlarla işitmezler. İşte bunlar hayvan gibidirler, hatta daha şaşkındırlar. İşte o gafiller ancak bunlardır''
Kıyamet Suresi, ayet 4: 'Evet; onun parmak uçlarını dahi derleyip-(yeniden) düzene koymaya güç yetirenleriz.'
Ayette parmak uçlarının vurgulanması, son derece ilginçtir. Çünkü parmak izindeki şekiller ve detaylar, tamamen kişiye özeldir. Şu an dünya üzerinde yaşayan ve tarih boyunca yaşamış olan tüm insanların parmak izleri birbirinden farklıdır. Dahası, aynı DNA dizilimine sahip tek yumurta ikizleri dahi farklı parmak izine sahiptirler.
'Gerçek şu ki, Biz cehennem için, kalpleri olup da hissetmeyen/gerçeği kavrayamayan, gözleri olup da göremeyen, kulakları olup da işitemeyen cinlerden ve insanlardan pek çok kişi ayırmışızdır. Hayvan sürüsü gibidir bunlar; hayır, hayır! doğruyu görme noktasında onlardan da aşağı:Körcesine dalıp gitmiş olanlar işte böyledir.' Araf/179.
Ayet, kafirlerin ruh hali ve dünyadaki duruşlarından bahsediyor, onlara benzemek ne kötü Allahım sen koru...
Düşürüldü kitabım işlemeli rafından
Ceylandan doğma çakal nesiller tarafından
KUR’AN; ÇAĞLAR ÜSTÜ, ESKİMEZ, TEK İLÂHİ KİTAPTIR
Kur’an nazil olalı 1400 sene olmasına rağmen tazeliğini, aktivitesini, güncelliğini asla kaybetmemiştir. Buna genel olarak 3 sebebe bağlayabiliriz.
Kur’an’ın kelimeleri değişmediği halde anlamı bilim geliştikçe yenilenir. Örneğin Enbiya Suresi âyet 32’de “gök yüzünü korunmuş bir tavan kıldık” buyrulmaktadır. Eskiden insanlar gökyüzünün meleklerce korunduğunu öğrenmiş olmaktadırlar.
Kur’an isim, zaman, yer gibi değişken şeyleri değil de, özellik gibi değişmeyen şeyleri bizlere bildirir. Kur’an meselâ Yezit isimli bir kavmi yok ettiğini bizlere söylemezde (yani isimler üzerinde durmazda) , haksızlık yapan, adaletsiz davranan, fuhuş,-ahlâksızlığı-a sapmış toplumları yok ettiğini bize bildirir. Meselâ, Yezit isimli bir kavmin yok edilmesi günümüz insanlarını direk olarak ilgilendirmez. Fakat, haksız, adaletsiz, ahlâksız toplumların geçmişte yok edilmesi aynı özelliğe sahip günümüz toplumların da helâka uğrayabileceğini, gelecekte de aynı özelliğe sahip toplumların yok edilebileceğini bizlere habere vermiş olur. Böylece Kur’an aktüalitesini kaybetmemiş, devamlı güncelliğini korumuş olur.
Kur’an değişmez doğruları bizlere bildirir. Kur’an-ı Kerim’in emretmiş olduğu ahlâk, iyilik, doğruluk, temizlik... her zaman doğru, yasakladığı cinayet, fuhuş, içki, kumar, rüşvet... gibi şeyler eskidende kötüydü, şimdi de kötüdür, uzayda da kötü olacaktır.
Kur’an Allah kelâmıdır, Allah sözüdür. Çağlar üstü faal, canlı hayatla iç içe dünya hayatının mutluluk anahtarı, âhirette cennete girmenin şifresi konumundadır. Kur’an’ın bir harfi bile değişmemiş, değiştirilememiş ve asla da değişmeyecek ve eskimeyecektir.
İslamın yüce kitabı Kur’an-ı Kerim 300 civarında ayeti kerime ile düşünmeyi, aklımızı kullanmayı, araştırmayı, incelemeyi emreder. İlk inen ayet ve ilk emri” oku” olan başka bir din yoktur.
2-İLİMLE İLGİLİ BAZI AYET ve HADİSLER
a-Ne de az düşünürsünüz!
b-Aklınızı kullanmaz mısınız?
c-Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?
d-İlk emir “Oku” dur
e-İlim ve hikmet müminin yitik malı gibidir. Onu nerede bulursa alır.
f-İlim öğrenmek kadın erkeğe farzdır.
g-Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz.
h-İki günü eşit olan ziyandadır, zarardadır.
I-Hem dünyayı hem ahireti isteyen ilme sarılsın...
Herkese nasip olmuyor iman. Sebebini de insan kendinde aramalı...nerede hata yaptım? demeli. Kendime fazla mı güvendim...Çok mu ukalaydım. vs.
'Ey insanlar! Sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi soylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en üstününüz, en çok takva sahibi olanınızdır. Allah bilendir, (her şeyden) haberdar olandır.' (Kuranı kerim / Hucurat suresi, 13.ayet)
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
1) Güneş dürülüp ışığı söndürüldüğü zaman,
2) Yıldızlar yerlerinden düşüp dağıldığı zaman,
3) Dağlar yürütüldüğü zaman,
4) Doğurmak üzere olan develer,kıyılımaz mallar terkedildiği zaman,
5) Vahşi hayvanlar diriltilip,toplandığı zaman,
6) Denizler ateşlenip kaynatıldığı zaman,
7) Nefisler eşleştirildiği,ruhlar bedenlere girdiği zaman,
8) Diri diri gömülen kız çocuğuna,
9) Hangi suçtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman,
10) Hesap defterleri açıldığı zaman...
11) Gök cisimleri yerlerinden kaydırıldığı zaman,
12) Cehennem alev alev kızıştırıldığı zaman,
13) Cennet yaklaştırıldığı zaman,
14) İşte o zaman...Her insan hazırladığını,ortaya ne koyduğunu anlayacaktır......
TEKVİR SURESİ
Altinoluk: Hocam Kur’an’in indirilis gayesini açiklar misiniz?
Mahmut Toptas: Indiren ben degilim. Indiren Allah (c.c) oldugu için indirilis gayesini de O kendisi Kur’ani Kerim’inde bildirmistir. Ben Kur’an’dan bazi nakiller vereyim:
Kur’an, insanlari küfrün karanliklarindan imanin aydinligina çikarmak için (Ibrahim 1) , insanlik ailesinin adalet içinde yasamasi için (Hadid 25) , Allah’in gösterdigi dogrultuda hükmetmek için (Nisa 105) , daha önce indirilen kitaplardakileri dogrulamak için (Maide 48) , insanlari en dogru yola iletmek için (Isra 9) , bizim zikrimiz, sanimiz, serefimiz olmasi için (Zuhruf 44) indirilmistir.
Altinoluk: Kur’an bütün insanlar için inmistir. Herkes Kur’an’i anlayabilir mi?
Mahmut Toptas: Kur’an, Allah’dan gelen bir kitaptir. Bir feylesofun kitabiyla, bir sairin kitabiyla, bir hukukçunun kitabiyla kiyas yaparak akil yürütmeyelim. Gönlünü ve kulagini Kur’an’a açan herkes Kur’an’dan birsey alir. Günes, Allah’in ayetlerinden bir ayettir. Günese bakan her çiçek ondan nasibini alir. Bir kayanin arkasinda, bir çinarin gölgesinde kalan bitkiler az da olsa nasibini alirlar.
Bülbül milyonlarca girtlak nagmesiyle gülüne ne diller dökerdir ama biz anlamayiz. Anlamayiz diye bülbül sesinin güzelliginden uzak durmayiz; hayran hayran dinleriz. Kur’an-i Kerim anlasilmak için indirilmistir. Kur’an’da geçen yüzlerce ta’kilûn, ya’kilun, ta’lemûn, ya’lemun, yetedebberun, tetefekkerun, yetefekkerun, yefkahûn kelimeleri Kur’an’in anlasilmasini istemektedir.
Anlasilmadan okunup zevk alinan tek kitap Kur’an’dir. Dünyada anlasilmadan zevkle okunan ikinci bir kitap yoktur. Bildiginiz harflerle yazilmis yabanci dilden bir kitabi okumayi deneyin. Okuyamazsiniz. Her ay hatim indiren babaniz veya annenizden bu yabanci dildeki kitabi okumasini isteyin. Bir satir okur ve birakir. Ama her ay hatim inen müslüman gül koklar gibi, ay isiginda yürür gibi, dost yüzüne bakar gibi, Hak dostun kelamini can kulagiyla dinler ve bir tatli huzur alir Kur’an ikliminden.
Altinoluk:Ya bir de anlayarak okuyabilsek...
Mahmut Toptas: Biz gülü koklar ve zevk aliriz. Bülbül ise hem koklar, hem anlar ve o gül ugruna bagrini dikenler kana boyasa aldirmaz. Okumakdan zevk aldigimiz Kur’an’i bir anlasak yerimizde duramazdik. Mekke’den Medine’ye kosan, Medine’den Kudüs’e kosan, Kudüs’den Istanbul’a kosan sahabe gibi yerimizde duramazdik. Kur’an ayetlerine bakarak cehennemi görür gibi (Tekasur 6) cenneti koklar gibi (Muhammed 6) bir hale gelseydik Yeltsin, Clinton, Netanyahu gibi zalimlerin önüne geçer, cehenneme giden yollarini cennete çevirmeye çalisirdik. Divanda, dergâhda, barigâhda, meclisde ve meydanlarda Kur’andan baska ses olmazdi.
Altinoluk:Kur’an’i anlamak için ne yapmak lazim?
Mahmut Toptas: Bir Amerikalinin siyasetine hizmet etmek, ticaretinden arta kalanlari toplayabilmek için ana okulundan ünversite sona kadar ingilizce ögrenen, bu konuda agzini doldurarak, avurdunu sisirerek Ingilizce ögrenmenin özelliklerini ve güzelliklerini anlatan, anlatanlari hayran hayran dinleyen insanlarimiz, iki dünyamizi da mutlu edecek olan Kur’an-i Kerim’in dilini de ögrenmelidirler.
Altinoluk:Ya ögrenemezlerse?
Mahmut Toptas: Ögrenenler içinden Allah’a ve Rasûlüne gönülden baglanan, Allah’in Kur’aninda razi oldugunu bildirdigi (Tevbe 100) muhacir, ensar ve onlari iyilikle takip edenleri seven, müminlerin yolundan (Nisa 115) ayrilmayan, Allah’in ayetlerini okudukça benlik putunu eritip Allah’a kul olmakta izzeti ve hürriyeti gören insanlarin tefsirlerinden yararlanirlar.
gerisi: http://www.davetci.com/rop_mahmut_toptas.htm
Kalem'e yemin eden Kitap!
İlahi mesajlar, bir ayet olarak geldiği gibi, birçok ayetten oluşan bir küme halinde de gelmiştir. Örneğin Hz. Peygamber'e ilk gelen vahiy 5 ayetten oluşuyor. Alak suresinin ilk beş ayeti şöyle: 'Yaratan Rabbinin adıyla oku. İnsanı bir kan pıhtısından yaratmıştır O. Oku... Senin Rabbin sonsuz derecede cömerttir. Öğrettiğini kalemle öğretmiştir O. İnsana bilmediğini öğretmiştir O.'
İkinci olarak inen ayetler ise Kalem suresinin ilk ayetleridir. 'Nun. Kalem'e ve onun satır satır yazdıklarına and olsun...' Görüldüğü gibi, Kuran, mesajlarını okumak, kalem, yazmak, öğretmek ve öğrenmek kavramları üzerine kurmuştur. Son inen ayet ise Maide suresinin 3. ayetidir: 'Bugün sizin için dininizi en mükemmel biçimde tamamladım; üzerinizdeki nimetimi bütünleştirdim ve size din olarak İslam'ı seçtim.'
Kuran'da bulunan ayet, kelime ve harf sayısında, Kuran'ın yazılış biçimlerine ve ayetlerin başlama ve sona ermesi hakkındaki İslam araştırmacılarının kabullerine göre, değişik görüşler var. Genel kabul, Kuran'ın 6666 ayet olduğu şeklinde.
Kuran'da 114 sure bulunuyor. Sure, ayetlerden oluşan belirli bölümlerin adıdır. Resmi sıralamaya göre, bunların ilki Fatiha, sonuncusu Nas suresidir. İniş sırasına göre ise, ilk sure Alak, son sure Nasr suresidir. Surelerin bir kısmı sayfalar uzunluğunda bir kısmı ise sadece 1 satırdır. Ama hiçbir sure, tek ayet değildir. En kısa sureler olan Kevser ve İhlas sureleri birer satır olup, birincisi üç, ikincisi dört ayettir. Buna karşılık, en uzun sure olan Bakara, 286 ayet ve 48 sayfadır. 9. sure olan Tevbe suresi hariç tüm sureler besmele ile başlar. Besmele Kuran'ın ilk cümlesidir. Surelerin adları Kuran'ın metninden değildir. Hz. Peygamber tarafından konmuştur.
İndiriliş Amacı
Kuran-ı Kerim, hikmet, felsefe, sanat ve deneysel bilimlere yer vermesi nedeniyle klasik anlamda bir din kitabı değildir. Kuran, kainatta boşluk, anlamsızlık ve raslantı kabul etmez. Kuran'ın temel konusu tevhit (birlik) tir. Bu, Yaratıcı Kudret'in birliğidir. Kuran bu kudrete, 'Allah' demektedir. Tek Allah inancının (tevhid) adeta yeryüzünden silindiği bir dönemde inerek, insanlığı karanlıktan nura çıkarmak istemiştir.
Kuran'ın en büyük mucizesi üslubunda yatar. Kronolojik ve sistematik bir kitap değildir. Hayatın yeni gerekliliklerini ve şartlarını birer neden olarak göstererek, insanlığa vermek istediklerini parçalar halinde sunmuştur.
Kuran, Allah kelamı olduğu gibi, tertibi de Allah'ın tertibidir. Vahyin Hz. Peygamber'e gelişine aracılık eden Cebrail adlı melek yine Allah'tan aldığı emirle her ayetin konması gereken yeri Hz. Peygamber'e gösteriyordu. Ayrıca her yıl o ana kadar gelmiş bulunan Kuran vahiylerini karşılıklı okuyarak, ayetlerin, olmaları gereken yerde bulunup bulunmadıklarını kontrol ediyorlardı. Bu 'mukabele', Hz. Peygamber'in öldüğü yılda, 2 defa yapılmış; Hz. Peygamber buna bakarak vahyin bitmek üzere olduğunu ve ölümünün yaklaştığını anlamıştır.
Hz. Muhammed'in peygamberlik hayatının bir kısmı Mekke'de bir kısmı da Medine'de geçmiştir. Mekke'de geçen süre boyunca inen ayetlere ve bunların oluşturdukları surelere Mekki, diğerlerine Medeni denir. Mekki vahiyler, genellikle Kuran'ın mesajının Allah, insan, hayat, kainat, ölüm ve ölümötesi gibi en evrensel kavramlarına ağırlık verir. İslam'ın daha çok metafizik yapısının işlendiği Mekki sureler, kısadır. Hitaplar hemen tamamen 'ey insan' veya 'ey insanoğlu' şeklindedir.
Medeni vahiyler ise genellikle toplumun günlük hayatla ilgili ihtiyaçlarını dikkate alır. İslam toplumunun hukuksal yapısının verildiği bu ayetlerde hitaplar genellikle 'ey inananlar' şeklindedir.
www.ilkayet.net
Kuran ayetlerinde, atmosferin katmanlarından dağların jeolojik işlevlerine, yağmurun oluşumundan deniz dibindeki etkilere kadar dünyamız hakkındaki pek çok bilimsel gerçek açıklanmaktadırKuran'da insanın anne rahmindeki gelişimi, çağdaş embriyolojinin bulgularına tamamen paralel bir biçimde anlatılır
Kuran'da geçmiş dönemler hakkında verilen bilgilerin bazıları yakın zamana kadar gizli kalmış bazı tarihsel gerçekleri açığa çıkarmaktadır.
Kuran'da çeşitli besinlere dikkat çekilmiştir. Bu besinlerin çok çeşitli faydaları vardır.
Evrenin yoktan yaratılışı, evrenin genişlemesi, gökyüzündeki yörüngeler gibi ancak modern astronominin ulaştığı gerçekler, 1400 yıl önce Kuran'da haber verilmiştir. Maddenin 'çift' olarak yaratıldığını ve zamanın göreceli olduğunu biliyor musunuz? Kuran'da bu bilimsel gerçeklerin hepsine işaret edilmiştir.
kıyamet suresi ilk 21 ayet
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. Kıyamet gününe yemin ederim.
2. Kendini kınayan (pişmanlık duyan) nefse yemin ederim (diriltilip hesaba çekileceksiniz) .
3. İnsan, kendisinin kemiklerini biraraya toplayamayacağımızı mı sanır?
4. Evet, bizim, onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.
5. Fakat insan önündekini (kıyameti) yalanlamak ister.
6. 'Kıyamet günü ne zamanmış? ' diye sorar.
7. İşte, göz kamaştığı,
8.Ay tutulduğu,
9.Güneşle ay biraraya getirildiği zaman!
10. O gün insan, 'Kaçacak yer neresi! ' diyecektir.
11. Hayır, hayır! (Kaçıp) sığınacak yer yoktur!
12. O gün varıp durulacak yer, sadece Rabbinin huzurudur.
13. O gün insana, ileri götürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir.
14. Artık insan, kendi kendinin şahididir.
15. İsterse özürlerini sayıp döksün.
16. (Resûlüm!) onu (vahyi) çarçabuk almak için dilini kımıldatma.
17. Şüphesiz onu, toplamak (senin kalbine yerleştirmek) ve onu okutmak bize aittir.
18. O halde, biz onu okuduğumuz zaman, sen onun okunuşunu takip et.
19. Sonra şüphen olmasınki, onu açıklamak da bize aittir.
20. Hayır! Doğrusu siz, çarçabuk geçeni (dünya hayatını ve nimetlerini) seviyorsunuz da,
21. Ahireti bırakıyorsunuz.
''Pascal, tüm çalışmalarında dine yönelmiş ve dinin güzelliklerini insanlara hatırlatımıştır. Ona göre, bir insan eğer Allah'ın varlığına ve dine inanırsa erdem, üstünlük ve mutluluk onun olacaktır. Eğer insan O'ndan uzaklaşırsa, ahlaksızlık, sefalet, mutsuzluk, karanlık ve umutsuzluk onunla birlikte olacaktır. Pascal, insanların inançlı oldukları sürece dünyada mutluluk elde edeceklerini ve ahirette de cenneti kazancaklarını, çevresindeki inançsız insanların ise, ellerindeki her şeylerini kaybetmiş olarak cehennemle karşılaşacaklarını...'' belirtmiş bir inançlı bir bilim adamının sözünü, herhangi bir dine inanmamasını ya da Allah inancı olmamamısını bir yana bırakın din düşmanı olan birisinin, kullanması gerçekten çok komik...
Müslümanların tuttuğu tarihsel kayıtlarda neyin ne zaman kimin tarafından yakıldığı dokümanlarda saklanmış ve çoğu günümüze kadar gelmiştir, bu yakma işlemleri orjinali bozmak için değil tam tersine korumak içindir. Artı olarak İslami kaynaklar o kadar detaylı ve titiz olarak ele alınmıştır ki bir çok tarihçi ve bilim adamı şaşkınlılarını saklayamamışlardır. Lakin hak dinini anlamayıp tarihte başka kavinmlerin inançlarını kopyaladığımızı düşünen paslı beyinlerden bu konuya karşı olumlu bir bakış açısı tabi ki beklenilemez...
Bu ilk de değil sonda değil, yüzlerce din karşıtı ya da dini yazıları buraya yaz yaz bitmez, ama bazıları şunu anlamıyor; ilk önce Allah'ın varlığını idrak edememiş kişi, Kuran'dan bahsetmiş ne olacak? Zaten bu araştırmaları tartışmaları açan en başta müslüman alimlerdir, sonra bunları alıp dine karşı kullanmış ne olacak? Sadece gülerim komikliğine...
Kur'an-ı Kerim rehberdir, öğüttür isteyen alır isteyen almaz...
Yolların en hası ve en doğrusu Rabbul Aleminin yolu ilimlerin de en doğrusu ve şaşmayanı da o yolun sahibi olan yine Allahın ilmidir. Evet, Onun insanlar anlasınlar diye gönderdiği apaçık bir kuranın gösterdiği ilimdir en doğru ve hakiki ilim.
Biz diyoruz ki Şeriat haktır. Çarpıtanlar olmamışmıdır? “Olmuştur” Böyle oldu diye şeriat toptan red mi edilecek? Elbetteki hayır...Buradan kıyasla tarikat hak mıdır? “Evet haktır...”Çarpıtan yok mudur? Evet vardır. Red mi edelim yine hayır...Peki ya ne yapacağız denilirse biz de deriz ki; Maslahata yakışanı tercih edeceğiz. O da Hakkı batıldan ayırmaktır...
Tasavvufu tümden reddeden bilsin ki tamamıyle reddedilmiştir. Onu her şeyiyle kabul eden de cehaletinin kurbanı olduğunu bilmelidir.
Ehl-i Sünnet akaidince ilmi elde etme yolları üçtür.Bunlar:
a-Sadık haber
b-beş duyu organının faaliyetleri
c-Ve akıl yürütme...
Bu yollarla bize ulaşan her şey ilimdir ve kaydedeğer bir gerçeklik arzeder...Vahye uygun, sünnete mutabık, Nurlu müctehidlerimizin kıyas ve icmalarına paralellik sergileyen herşey başımızla gözümüz üstüne...Amma velakin şu nokta unutulmasın; Hiç bir söz ve hiçbir kural hiçbir kaide ve hiçbir metod, Allah'ın(cc) ve Rasulününkinden üstte değildir ki olamaz da...Üstte imiş gibi davranan ve hatta inananlardan da kıl kadar bu davaya hayır gelmeyecektir.
103-ASR:
1 - Asra yemin olsun ki,
2 - İnsan mutlaka ziyandadır.
3 - Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır
Andolsun biz sana apaçık ayetler indirdik. Bunları fasıklardan başkası inkar etmez. (Bakara Suresi, 99)
O, biri diğeriyle 'tam bir uyum' içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman'ın yaratmasında hiçbir 'çelişki ve uygunsuzluk' göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir. (Mülk Suresi, 3-4)
herkesin mutlaka kendi dilinde okuması gereken eşsiz benzersiz (eser) ...