Kunta Kinte ile benim aramda ne fark var? O da akşama kadar deli gibi çalışıp ancak karnını doyuruyordu,bende katogori olarak buna yakın bir hayat yaşıyorum.Tek tesellim adım köle değil 'İŞCİ'.
O yıllarda benzer içeriğe sahip 'Köle Isaura' diye bir dizi oynamıştı, 'Kunta Kinte'nin kızkardeşi' diye şaka yapardık Bizden yapabileceğimizden fazla bir şey istendiğinde ise; 'Beni Kunta-Kinte mi sandın' diye cevap verirdik.. Son olaraksa; bir ödevi veya görevi soluksuz olarak yaptığımızda; 'Kunta Kinte gibi çalıştım anasını satiimm' derdik.. Bunlar benim bu diziyle aklımda kalan geyikler..Sonuç olarak 80 çocuklarının hafızasında yer etmiş bir dizidir 'Kökler'.. :))
ilhan cavcav'ın 3-5dolara nerden getirdiği belli olmayıp alıp milyon dolarlara 3büyüklere kakaladığı futbolcular.. töbe töbe... inşallah okuyupta bana dava açmazlar..
Alex Haley'in Kökler adlı kitabındaki Afrikalı köle. Afrikalı kabilesinde yaşarken ve herşey olması gerektiği gibi ilerlerken bir gün 'beyaz adamlar' tarafından kaçırılıyor.Hem de hayvan avlıyormuşcasına ağ kullanılarak.. Gemiye bindiriliyor ardından kendi gibi birdenbire hayatlarından koparılmış yüzlerce Afrikalı'yla. Bir sabah uyanıyorlar,kendilerini kocaman bir su kütlesinin üzerinde giden tahtalardan yapılna bir araç üzerinde buluyorlar. Şaşkınlıkla bakıyor Kunta Kinte büyük su kütlesine.Hayatında ilk defa deniz görüyor. İsyan ettikçe hallerine,sayısız işkenceler başlıyor.,Kırbaçlanıp yara açılıyor sırtlarında.Ardından semsert fırçalarla açılıan yaralar yüzülüyor.İnlamelerden zevk alanlar tarafından. Ardından çuval misali depolarına atılıyorlar. Küçük bir depoda alt alta üst üste bir yığın insan. Tuvalet ihtiyaçlarını bile bu depoda karşılıyorlar.Başka seçenekleri yok. Henüz Amerika'ya varmadan birçoğu hastalıktan ölüyor. Hayatta kalanlar içinse durak Amerika ve kölelik. Değil beyazlar,'zenciler'-melezler-dahi dışlamaya çalışıyorlar.Garip Afrikalı olarak bakıyorlar Kunta Kinte'ye. Birkaç defa kaçmak istiyor ama orası Afrika'daki uçsuz bucaksız ormanlar gibi değil ki.. Birkaç ağaç..Pek uzağa kaçması mümkün değil. Ardından patlayan silahlar ve yakalanmak kaçınılmaz. Buradaki hayata alışmak lazım. İlk kar yağışındaki şaşkınlık tıpkı ilk deniz gördüğünde yaşadığı şaşkınlık gibi.Anlam veremiyor. Köle de olsa,evinden uzak da olsa hayat devam etmek zorunda. Melez bir köleyle evleniyor.Bir kızı oluyor.Evin küçük kızıyla beraber büyüyüp okuma bile öğreniyor. Ama bu beraberlik bir yere kadar..Küçük kız büyüyünce kölelerle beraber oynayamaz.Köle kız için belki de en büyük yıkım bu. Daha sonra başka bir kölenin kaçmasına yardım ettiği için köle kız,'efendisi'tarafından satılıyor.Kunta Kinte'nin ve karısının ağlaması,inlemesi,yalvarması boşuna. Bundan sonra Kunta Kinte'ye ne oldu bilinmez. Kızı ise 'yeni efendisinin'tecavüzüne uğruyor.Rengi 'cevize'benzeyen bir oğlu oluyor. Babasından öğrendiklerini,Afrika'yı,babasının başından geçenleri oğluna öğretiyor.O da kendi çocuklarına. Bu şekilde nesil uzaya uzaya yazara kadar geliyor. Yani yazar Alex Haley Kunta Kinte'nin torununun torununun torunu.
En ilginci de neydi biliyor musunuz? Melezlerin zenci,asıl saf koyu tenlilere ise Afrikalı denmesi. Ve bu zencilerin dahi Afrikalılara garip mahluklarmuş gibi davranması.
Kunta Kinte yi en son Solmaz Kamuran ın Minta adlı eserini okuduğumda hatırlamıştım...KUNTA KİNTE bana siyah beyaz tv günlerini çağrıştırıyor ve kaliteli tv dizilerinin tarihe karıştığını.
bana cinsel çağrışım yapıyor gençlik dönemlerimde tinto brass ı çok mu izledim ne :))
Kunta Kinterdoğan :))
Başbakan Kunta Kinte imiş.. peh.. ne ilginç bi fantezidir bu yahu
Vay be! Ölmüşüz de ağlayanımız yok..!
Kunta Kinte ile benim aramda ne fark var? O da akşama kadar deli gibi çalışıp ancak karnını doyuruyordu,bende katogori olarak buna yakın bir hayat yaşıyorum.Tek tesellim adım köle değil 'İŞCİ'.
O yıllarda benzer içeriğe sahip 'Köle Isaura' diye bir dizi oynamıştı, 'Kunta Kinte'nin kızkardeşi' diye şaka yapardık
Bizden yapabileceğimizden fazla bir şey istendiğinde ise; 'Beni Kunta-Kinte mi sandın' diye cevap verirdik..
Son olaraksa; bir ödevi veya görevi soluksuz olarak yaptığımızda; 'Kunta Kinte gibi çalıştım anasını satiimm' derdik..
Bunlar benim bu diziyle aklımda kalan geyikler..Sonuç olarak 80 çocuklarının hafızasında yer etmiş bir dizidir 'Kökler'.. :))
kökler adlı dizideki karakter.
ilhan cavcav'ın 3-5dolara nerden getirdiği belli olmayıp alıp milyon dolarlara 3büyüklere kakaladığı futbolcular..
töbe töbe...
inşallah okuyupta bana dava açmazlar..
bir şiirimde yazmıştım...
/////////
////////
sen ki
genç ve asi Kunta Kinte'ye ingilizce öğretmeye çalışmak kadar
ZOR
sen ki
zaptı zor ve özeldin
///////
//////
Alex Haley'in Kökler adlı kitabındaki Afrikalı köle.
Afrikalı kabilesinde yaşarken ve herşey olması gerektiği gibi ilerlerken bir gün 'beyaz adamlar' tarafından kaçırılıyor.Hem de hayvan avlıyormuşcasına ağ kullanılarak..
Gemiye bindiriliyor ardından kendi gibi birdenbire hayatlarından koparılmış yüzlerce Afrikalı'yla.
Bir sabah uyanıyorlar,kendilerini kocaman bir su kütlesinin üzerinde giden tahtalardan yapılna bir araç üzerinde buluyorlar.
Şaşkınlıkla bakıyor Kunta Kinte büyük su kütlesine.Hayatında ilk defa deniz görüyor.
İsyan ettikçe hallerine,sayısız işkenceler başlıyor.,Kırbaçlanıp yara açılıyor sırtlarında.Ardından semsert fırçalarla açılıan yaralar yüzülüyor.İnlamelerden zevk alanlar tarafından.
Ardından çuval misali depolarına atılıyorlar.
Küçük bir depoda alt alta üst üste bir yığın insan.
Tuvalet ihtiyaçlarını bile bu depoda karşılıyorlar.Başka seçenekleri yok.
Henüz Amerika'ya varmadan birçoğu hastalıktan ölüyor.
Hayatta kalanlar içinse durak Amerika ve kölelik.
Değil beyazlar,'zenciler'-melezler-dahi dışlamaya çalışıyorlar.Garip Afrikalı olarak bakıyorlar Kunta Kinte'ye.
Birkaç defa kaçmak istiyor ama orası Afrika'daki uçsuz bucaksız ormanlar gibi değil ki..
Birkaç ağaç..Pek uzağa kaçması mümkün değil.
Ardından patlayan silahlar ve yakalanmak kaçınılmaz.
Buradaki hayata alışmak lazım.
İlk kar yağışındaki şaşkınlık tıpkı ilk deniz gördüğünde yaşadığı şaşkınlık gibi.Anlam veremiyor.
Köle de olsa,evinden uzak da olsa hayat devam etmek zorunda.
Melez bir köleyle evleniyor.Bir kızı oluyor.Evin küçük kızıyla beraber büyüyüp okuma bile öğreniyor.
Ama bu beraberlik bir yere kadar..Küçük kız büyüyünce kölelerle beraber oynayamaz.Köle kız için belki de en büyük yıkım bu.
Daha sonra başka bir kölenin kaçmasına yardım ettiği için köle kız,'efendisi'tarafından satılıyor.Kunta Kinte'nin ve karısının ağlaması,inlemesi,yalvarması boşuna.
Bundan sonra Kunta Kinte'ye ne oldu bilinmez.
Kızı ise 'yeni efendisinin'tecavüzüne uğruyor.Rengi 'cevize'benzeyen bir oğlu oluyor.
Babasından öğrendiklerini,Afrika'yı,babasının başından geçenleri oğluna öğretiyor.O da kendi çocuklarına.
Bu şekilde nesil uzaya uzaya yazara kadar geliyor.
Yani yazar Alex Haley Kunta Kinte'nin torununun torununun torunu.
En ilginci de neydi biliyor musunuz?
Melezlerin zenci,asıl saf koyu tenlilere ise Afrikalı denmesi.
Ve bu zencilerin dahi Afrikalılara garip mahluklarmuş gibi davranması.
ablamın yaptığı keke verilen genel ad...mükemmel bişeydi.kremalı
Kunta Kinte yi en son Solmaz Kamuran ın Minta adlı eserini okuduğumda hatırlamıştım...KUNTA KİNTE bana siyah beyaz tv günlerini çağrıştırıyor ve kaliteli tv dizilerinin tarihe karıştığını.