Kültür Sanat Edebiyat Şiir

komünist sizce ne demek, komünist size neyi çağrıştırıyor?

komünist terimi Kubilay Devrim tarafından tarihinde eklendi

  • Hüseyin Gezer
    Hüseyin Gezer

    KOMÜNİST:Kul hakkına saygı gösteren...

  • Hüseyin Gezer
    Hüseyin Gezer

    KOMÜNİST:Kul hakkına saygı gösteren...

  • Naginni Gerca
    Naginni Gerca

    Ütopik Fikrin Gerçekleşecegini Sanan Ama Bunun Olmucağını Kendileride Bilen Bireyler

  • Weiss Melek
    Weiss Melek

    söylenmek istenen komünist olmakla birlikte
    kominist diyenler kasıtlı davranmazlar masum bir cahillik
    genellikle, masum bir cahillik belirtisine değil, ülkücü-faşist
    cenaha tekabül eden söyleyiş biçimidir...

  • Mehmet Altunöz
    Mehmet Altunöz

    marks ı ve engels i anlamak için leninin gözü ile dünyaya bakmak nazım ın kalemi ile baktığını okumak ve kendin gibi baktıklarına ve okuduklarına değer vermektir komunistim denilmez yaşanır derim ben

  • Aycan Halid
    Aycan Halid

    ütopik bir fikrin savunucuları...

  • Nuri Ordu
    Nuri Ordu

    Dunyaya nadir gelen bir fikir bilimcisi

  • Mahir Deniz
    Mahir Deniz

    kominist bi kişiliğe sayip olan eşittir haklının yanında haksızın karşısında ve haksızlığı kesinlikle kabül etmez

  • Murat Uz
    Murat Uz

    hakkında dinsiz denilen ancak başka hiçbir halt bilinmeyen, tarihin işleyişini ve günümüzdeki sömürü düzenini kavrayabilmiş ve çözüm üretebilmiş kişilere komünist denir.

  • Eylem Eylem
    Eylem Eylem

    komün yaşamı destekleyen kimse. bu da marksist olmayı gerektirir. kapitalizme ve sınıf çelişkisine vakıf kimsedir. aranıp bulunamayandır hatta!

  • Ayhan Bilge Ateş
    Ayhan Bilge Ateş

    Ütopik,ateist diktacı halkların eşitliğini savunan kişi

  • Ayşe Öz
    Ayşe Öz

    'İnsanın doğası bizim ütopyamıza engel.' cümlesindeki gerçeği kavrayan zamir.

  • Zülkarneyn Osmanli
    Zülkarneyn Osmanli

    Evrimci Generaller: Darwin, Marx, Stalin, Lenin, Mao, Trotsky ve Diğer Kanlı Faşist ve Komünist Liderler


    Charles Darwin
    Allah’ı inkar adına ortaya çıkmış olan; insanlara, Allah’a karşı sorumlu olmayan başıboş birer hayvan olduğu telkinini veren, her şeyin tesadüflerle meydana geldiği iddiasını kitlelere yayan ve doğal seleksiyon iddiası ile tüm dünyaya zayıfların yok olması, güçlülerin ise hayatta kalması düşüncesini yayarak 20. yüzyılın başından itibaren bütün dünyayı zulme, dejenerasyona, kitle katliamlarına, savaşlara sürükleyen EVRİM TEORİSİNİN, ASIL KORUYUCUSU, ASIL DESTEKLEYİCİSİ MASONLUKTUR.

    Evrim teorisini bugünkü hali ile ortaya atan ve bu aldatmacanın kitlelere yayılmasına önayak olan Charles Darwin’in dedesi ERASMUS DARWİN, İSKOÇYA’DA, CANONGATE KİLWİNNİNG NO. 2 LOCASINA BAĞLI ÜNLÜ BİR MASONDUR. CHARLES DARWİN DE DEDESİ İLE AYNI LOCADANDIR, 27 DERECEDEN MASONDUR. Charles Darwin’in kardeşleri de aynı şekilde masondur.

    Darwin’in görüşlerinin yayılmasından sonraki 150 yıl boyunca tüm dünyada Allah inancının zayıflamasının, ateistlerin çoğalmasının, dünyanın büyük bir karışıklık ve dejenerasyon içine girmesinin, dünya savaşlarının çıkmasının, toplumların içinde nefret ve öfkenin yayılmasının, kitle katliamlarının, cinayetlerin çoğalmasının, soykırım, ırkçılık gibi toplumları felakete götüren görüşlerin yaygınlaşması, bu aldatmacanın MASONİK BİR DARWİNİST DİKTATÖRLÜK idaresi altında dünyanın hemen her kurumuna, okullara ve devlet yönetimlerine yerleşmiş olması nedeniyledir.

    Kanlı komünist ve faşist liderler, Darwin’in evrim teorisine bağlılıkları ve hayranlıkları ile ünlüdürler. Dünyada fitne, bozgunculuk, zulüm sistemi kurarken, kendilerine evrim teorisini kaynak olarak aldıklarını belirtmekten çekinmemişlerdir. Ve, söz konusu kanlı liderlerin tamamı MASONDUR.



    Marx
    Kitleleri kana bulayan komünizmin kurucusu Karl Marx, Darwin’in kitabı Türlerin Kökeni ile ilgili olarak, 'bizim görüşlerimizin tabii tarih temelini içeren kitap budur işte' diyerek kendisine Darwin’in evrim teorisini temel aldığını açıkça ifade etmiştir.2 MARX, 32. DERECEDEN ALMAN GRAND ORİENT LOCASINA BAĞLI BİR MASONDUR. Ateist olmasıyla tanınan Marx, Yahudi kökenli olmasından her zaman rahatsızlık duymuş ve “Yahudiler Olmadan Bir Dünya” adındaki kitabında Musevilere ve Allah inancına olan öfkesini açıkça ifade etmiştir.3

    Marx’ın görüşlerini kendisine temel almış olan ve yine Darwin’e ve evrim teorisine hayranlıkları ile bilinen, milyonlarca insanın katledilmesine sebep olmuş olan Lenin ve Stalin de aynı şekilde masondur. LENİN, GRAND ORİENT LOCASINA, STALİN İSE, ROSICRUCIAN LOCASINA BAĞLI BİRER MASONDURLAR. 4 Stalin, 60 milyon insanın hayatına malolduğu tahmin edilen yönetimi boyunca, evrim propagandasına büyük önem vermiştir. Otobiyografisinde şu sözler yer almaktadır:


    Okullardaki öğrencilerimizin zihnini yaratılış fikrinden temizlemek için onlara üç şeyi özellikle öğretmeliyiz: Dünyanın yaşını, jeolojik orijinini ve Darwin'in öğretilerini.



    Leon Trotsky
    Komünist Devrimi'nin Lenin ile birlikte diğer kurucularından biri olan Leon Trotsky ise 'Darwin'in buluşu tüm organik madde alanında diyalektiğin (diyalektik materyalizmin) en büyük zaferi oldu' yorumunu yapmış olan bir diğer Darwinist’tir. 6 LEON TROTSKY DE, aynı şekilde GRAND ORIENT LOCASINA BAĞLI BİR MASONDUR. Trotsky, Rusya’dan sürülüp Güney Amerika’ya yerleşmesinin ardından Latin ve Güney Amerika bölgelerinde Grand Orient localarının birleştirilmesi görevinde bulunmuştur. Bugüne kadar, Küba da dahil olmak üzere Güney Amerika’daki komünist ayaklanmaların tümü, bu localar tarafından organize edilmektedir.

    Mao
    Benzer şekilde, Çin komünizminin kurucusu Mao Tse Tung da 'Çin sosyalizminin temelini, Darwin'e ve evrim teorisine dayandırdığını' açıkça belirtmiş olan kanlı bir komünist liderdir. Ve MAO TSE TUNG DA, GRAND ORİENT LOCASINA BAĞLI BİR MASONDUR. Mao Tse Tung'un Darwin’e dayandırdığı Çin sosyalizmi, tarihin en baskıcı ve en kanlı rejimlerinden biridir. O dönemde Çin, sayısız politik idama sahne olmuştur. İlerleyen yıllarda ise Mao'nun 'Kızıl Muhafızlar' adını verdiği genç militanlar, ülkeyi tam bir terör ortamına sürüklemişlerdir. Çin, halen aynı kirli komünist sistemin etkisi altında, aynı kanlı diktatörlüğü sürdürmektedir. Son dönemlerde Çin’de yaşanan tarihin en büyük soykırımı ve ardından gelen korkunç idamlar, Mao’nun kendi ifadesiyle Darwin’in evrim teorisine dayanan, aynı sapkın ve kirli masonik sistemin etkisinin devam ettiğini açıkça göstermektedir.


    BU KİŞİLERİN TAMAMI DARWİNİSTTİR ve TAMAMI MASONDUR. BU KİŞİLER, KURAN, TEVRAT VE İNCİL’E KARŞI OLAN, ALLAH’A BAŞKALDIRAN DECCAL KOMİTESİDİR.

    Dünyayı dinsizliğe, dejenerasyona, nefret ve amaçsızlığa, savaşlara sürükleyen Darwin; onun fikir babası olan dedesi Erasmus Darwin, milyonlarca kişinin ölümüne sebep olan ve Darwinizm’i destekleyen komünist ideolojinin kanlı liderleri, YÜKSEK DERECEDEN BİRER MASONDURLAR. Bugün, hiçbir bilimsel delili olmamasına karşın evrim teorisi, bütün dünyada kanunlarla korunmakta ve desteklenmektedir. Gençler, bu sapkın teoriyi öğrenmek, öğretmenler de savunmak zorunda bırakılmaktadır. Evrim teorisine karşı gelenler, derhal görevlerinden alınmakta, susturulmaktadır. Çünkü, dünyayı kana bulayan, toplumlara dinsizliği aşılamaya çalışan bu sapkın ideoloji, deccalin, yani masonluğun en önemli kalesidir. Kanlı komünist ve faşist liderlerin bu teoriye kararlılıkla bağlı olmaları ve Darwin’in öğretilerini uygulayarak milyonlarca kişinin kanını döktükleri dikkate alındığında, bu deccal komitesinin dünya çapındaki etkisi anlaşılabilmektedir.


    Zül-Karneyn Osmanli

  • Çirkin Ördek Yavrusu
    Çirkin Ördek Yavrusu

    saçmalık..............

  • Barbaros Alkan
    Barbaros Alkan

    bu konu üzerine sayfalarca yazmanıza hiç gerek yok bence..
    dünya üzerinde silinmek üzere olan tarihte kara bile lekesi bulunan
    muhafazakar veya demokrat gözetmeksizin rejim düşmanı bir girişimdir komünizm..
    Bence şovenizmi tartışın bu daha yayın günümüzde..

  • Zülkarneyn Osmanli
    Zülkarneyn Osmanli

    Darwinist Terör Örgütleri

    Selamün Aleyküm,
    Rahman ve Rahim olan Allahin adiyla baslarim konusmam insallah,

    Terörle mücadele konusunda bugün gelinen noktada, terörü yalnızca askeri bir girişim ile yok etmenin mümkün olamayacağı, mutlaka fikri yönden de yapılacak bir mücadele ile terörün ideolojisinin etkisiz kılınması gerektiği tartışılmaz bir gerçek olarak kabul görmektedir. PKK'nın Marksist-Leninist, komünist ve dolayısıyla ateist bir örgütlenme olduğu da son dönemde herkesçe kabul edilen ve dile getirilen diğer bir gerçek olmuştur. Her iki konuda da toplum genelinde bir görüş birliği oluşmuştur.PKK'nın ideolojik temellerinin doğru teşhisi ve bunun geniş kitlelere duyurulması, yapılması gereken fikri mücadelenin ilk ve en önemli adımıdır. Terör örgütünün ağırlıklı olarak propaganda faaliyetlerini sürdürdüğü Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde yaşayan gerek Türk gerekse Kürt vatandaşlarımızın Allah'a inanan, dindar insanlar olduğu göz önünde bulundurulduğunda, PKK'nın ideolojisinin deşifre edilmesinin önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Çünkü Yüce Allah'a imanın, peygamber sevgisinin, vatan aşkının olduğu yerde bölücü terör bir adım dahi ilerleyemez; geri çekilir, siner ve yok olur gider.Tek cözüm Kran ahlaki,yani insanlarin Islami yasamalari ve uygulamalari kurtulusa varacaklar,
    terörde biter ve kimse bu eylemde olamaz insallah,terörün beslendigi kaynak sadece matarializm ve komunizmdir yani inancsizlikdir sadece insani önde gören ve insalara tapan bir görüs buda cogu zaman felakete görür ve götürmekte,Allaha inanmak istemeyen insanlar kendine baska ilahlar ediniyorlar bazi ideolijiler
    arkasina siginarak zulüm yapmakda.Ilk dünya savasi ve ikinci dünya savasinin perde arkasida bu ideolejiler yatar.Eger bu zulmün bitmesi sadece Kuran ahlakidir Allaha inanmaktir böylee bir insan teörö ve zulüm yapamaz ve hep sevgi sevkat dolu bir insan olur insallah,tek emelleri insanlari kandirmak ve Allaha kul olmakdan uzaklasdirmak bunuda asrlardir yaparlar her dönem her yüz yilda böyle kavimlar böyle örgütlesmeler cikmisdir ve cikmatda,ancak Islam Dünyaya hakim oldugu zaman bu insanlar da yok olucakdir insallah,cünkü her sapik inanca inanlar Allahin Gazabina ugramislardir er veya gec Allaha yer yüzünden esitligi saglamisdir bunda süpheniz sakin olmasin,Kuran Ayetlerinda vad ettigi gibi Müslümanlara,sizi ben Batil üzerine gecirecegim diye Söyleyen yüce Yaradan sonunda bunuda bize göstrecek insallah,tabiki bizler icin zor ve güc olsada bunu anlamak ama Yaradan her zaman Batili yok etmisdir belli bir zaman sonra.
    Insanlar bir hic ugruna yanlis ideolijiler arkasinda kosmakda ve bu ugrda ölüp ve öldürmekde ne yazikki,gercekler aslinda acik ve net ortadayken hala bu sapik ideolijiler arkasinda komamanin daha ne luzumü var,aslinda bitmek üzere olan bu davranis aslinda birazda Kibir ve Gurur meselesi yapiyorlar,yoksa
    gercekleri görmemek imkansiz gibi,seytanida Cennetden kovuran ayni sebeb olmusdu Kibir ve Gurur olmusdu insallah,simdiki zamanda ayni insanlari yokluga ve carasizlige süren ayni sebeblerdir,yoksa sen türk ben kürt yok laz yok cerkez ne fark eder hepimizin gidecegi yer ayni,hesabi verirken irg yok sadece din var kim hangi din ve görüsteyse onun hesabi onda sorulacak insallah,o yüzden ideolijiler arkasindan kosmak yerine Allaha Kul olmayi denesek veya deneseler dünya da ne savas nede düsmaniklar olur insallah,ama iste imtihan dünyasi burasi kim neyi hakketdiyse onun karsiligi alacak insallah,Müslümanlara karsi top yekün bir savas acilmis durumda simdik ve zulüm yaparlar bunuda bazi ideolijilere baglarlar veya ülke yararina diyerek halka zulüm ederler,iste buda insanlarin ne kadar cahil oldugunu gösterir ama Allahin huzurunda hepsin hesabi verilecek insallah,dünyada medya,basin ve zivil topluluklar islama karsi bir harekat baslatmislardir ve terör örgütü kurup Müslamlara karsi kullanmakdadirlar,Pkk gibi dini olmayan bir örgütde bunlara arac olur,ön pilnda goya esitlik yok dil irg kavrami kullanirlar ama arka pilanda asil Islamiyete karsi bir savas acilmisdir bunu destekleyen Mason ve ideolejiler var sadece Pkk deyil tabiki basaka gizli örgütlerde var bunun arkasinda dünyanin inanczis olan insanlari islama karsi örgütler kuruyorlar ve gurdularda ama insallah Allahin izniyle kazanan Hakkin Gücü olacak eninde sonunda insallah,ve sikdikte sehirlerin icinde yapmakdalar hain eylemlerini,Pkk ve yandas örgütleri bilhassa cahil insanlara bu eylemlerde kullaniyorlar coguda üniversite ögrencileri,malesef.Okullarda darwinist egitim gören gencler eninde sonunda bir örgüte üye oluyorlar cünkü darwinin dogurdugu Ideolijiler terör örgütlenmeyi emir eder ve bu ugurda insanlarin ölmesinide mecburi olarak görüyorlar yani hakkini öldürerek almak ve güclü olanak kazanir mantigi islemis kafalarina iste buda Pkk veya yanadas örgütlerini hain pusu kurmaya itiyor cünkü karsi karsiya gelince kayp edeceklerini cok iyi bildiklerinden her yönteme bas vuruyorlar ve kimi ve neden diye sormadan bu eylemi yaparlar cünkü Bu insanlrin Gördügü egitim Darwinist bir egitmdir yani isin kisacasi öldüreceksin sormadan ve sorguya cekilmeden,iste bu egitimde Üniversitelerde veya kamplarda ögretiyorlar diyeceksiniz nasil okullarda diye cevabi cok kolay,egitim kitaplarinda Darwini teorisi ve bazi ideolejilerin mesala Komunist,Fasist veya Kapitalist veyada Sozialist dersleri veriliyor bunu okuyan bir genc eger dini egitimden yoksunsa hemen bu tuzaga düsüyor ve sonunda her hangi bir örgüte üye oluyor ve sonunda sokalarda yanan arabalar sokalarda kapi cam kiran gencler oluyor ve malesef Pkk gibi örgütlere katiliyorlar ve suc islemis bir insan olarak ortaya cikiyorlar ve bu örgütlerden kurtulmak isteselerde birakamazlar cünkü örgütü birakan ya öldürülüyor yada tehdit aldinda yasamaya devam ediyor.Bu sorunlara tek Islam Ahlaki cözer cünkü dinine bagli olan insan asla terör eylemi yapamaz ve yapmazda ve örgütlesmeyi Islam yasaklar ve hep sevgi ve sevkati emir eder Islam iste bu bilgilere sahip olan insan asla insan öldüremez ve insanlari Allah icin sever hangi irgdan olursa olsun.Ama yok bu konulari bilmeyen insan eger Darwinst bir egitimden veya Dinden uzak yasarsa sonunda terör eylemi yapar nerde olursa olsun kim olursa olsun acimazlar cünkü takip etdikleri felsefe ve ideolijiler bunu emir eder yani yasamk istiyorsan hic konusmadan sorunlara cözüm aramadan ölürmeyi emir eder bu sapik ideolijiler evet bugünkü konumuz biraz gercekleri ön pilana koymakdi insallah,baska bir zamanda bu konu derinden ale aliriz insallah
    saygilarimla selamlarim,
    Zül-Karneyn Osmanli
    http://kiyametz.blogcu.com

  • Gökhan Şirin
    Gökhan Şirin

    Yurdumun güzel insanları komünizmi hiç yaşamayan memleketimden yorumlar yapmış.Keşke benim bulunduğum yer gibi komünizmin izlerini silemeyen bi ülkede bulunsaydınız.Koyundan farkı olmayan insanları görseydiniz...sözde eşitliği görseydiniz...

  • ´m e R n n`
    ´m e R n n`

    komünizm nedeniyle 120 milyon kişinin ölümü safsatadan ibarettir

    din, ulus ve sermaye savaşları tarihine baktığımızda kimlerin daha çok kıyım yaptığı açıkça görülür

    din savaşlarına bakalım:
    haçlı seferleri, islam cihad savaşları, yahudi soykırımı,
    yüz yıl savaşları (avrupada mezhep savaşları)
    israil - filistin, irlanda (protestan katolik)
    osmanlı - şah ismail (anadoluda alevi kırımı da dahil buna) ,
    kürtlerin ezidi kırımı...
    dahası terör örgütleriyle hala bu durum devam etmektedir
    11 eylül ile globalleşen ve diğer taliban türünden radikal dinci gruplar tarafından yapılan

  • ´m e R n n`
    ´m e R n n`

    iktisat teorisi, kısıtlı kaynakların verimli kullanımını amaçlar.
    verimlilikten anlaşılan, sermayenin maximum kar etmesidir.
    bu durum hızlı bir tüketime ve büyük ölçüde israfa yol açar.
    dünyanın kısıtlı kaynakları yağmalanır ve geriye kalan
    küresel ısınma gibi ekolojik sistemin geri dönülmez biçimde tahribatıdır.
    kapitalizm doğası gereği sınıfsal ayrımları derinleştirme
    uğraşındadır, sermaye sahibi zenginler ve onlara
    modern kölelik eden işçiler, hizmet sektörü için de orta sınıf

    komünist ise kısıtlı kaynakların verimli kullanımı anlayışında
    doğayı sömürülmesi gereken bir şey değil de
    insanların habitatı olarak algılar.

    komünizmde her insan eşittir, aralarındaki farkı emek belirler.
    sermaye gereksinimi duymacağı için zengin, fakir, orta halli
    ayrımlarına gerek yoktur

  • Zülkarneyn Osmanli
    Zülkarneyn Osmanli

    Komünizm, geçtiğimiz 20. yüzyıla damgasını vurmuş bir ideolojidir. Ama bu damga, sadece baskı, zulüm, kan ve gözyaşı doludur. Tarihçilerin hesaplamalarına göre, sadece bu ideoloji nedeniyle 20. yüzyıl boyunca 120 milyon insan öldürülmüştür. Bunlar, bir savaş sırasında cephede ölen askerler değil, komünist devletlerin kendi halklarının içinden öldürdükleri sivillerdir. 100 milyon erkek, kadın, yaşlı, küçük çocuk, bebek, sadece 'komünizm' denen bu soğuk, katı, sert ve vahşi ideoloji nedeniyle yaşamını yitirmiştir. Dahası, komünist rejimler tarafından temel hak ve özgürlüklerinden yoksun bırakılan, göçe zorlanan, sistemli olarak kıtlıkla yüz yüze getirilen, hapsedilen, çalışma kamplarında köle olarak kullanılan on milyonlarca insan vardır. Milyonlarca insan da komünist gerilla gruplarının, terör örgütlerinin kurşunlarına hedef olmuş veya hedef olma korkusu altında yaşamıştır.

    Peki bu ideolojinin kökeni nedir? Nasıl olmuştur da bu kadar kanlı ve acımasız bir dünya görüşü, dünyanın dört bir yanında taraftar bulmuş, devrimlerle iktidara gelmiş, milyonları ardından sürüklemiştir? Komünizm nereden doğmuş, nasıl büyümüş ve nasıl sona ermiştir? Gerçekten sona ermiş midir, yoksa hala dünyayı ve ülkemizi tehdit etmekte midir?

    Bu kitapta bu soruların cevaplarını ortaya koyacağız.

    Daha da önemlisi, büyük bir tehlikeye dikkat çekeceğiz. Komünist ideoloji geçtiğimiz yüzyılda acılara, felaketlere sebep olmuş, tüm dünya, komünist liderlerin katliamlarına, acımasızlıklarına şahit olmuştur. Peki şu an bu tehlike yeryüzünden silinmiş midir? Ne yazık ki, silinmemiştir: KOMÜNİZM PUSUDADIR!

    120 milyon insanın canına malolan bu 'kan dökme kuyusu' halen varlığını sürdürmektedir. Kuyunun üstü kapatılmış, etrafına kuyuyu kamufle edecek şeyler konmuştur; ama kuyu kapatılmamış bir tuzak konumundadır. Komünizm sinsice gizlenerek faaliyetine devam etmektedir. Farklı görünümlerde, farklı isimler altında varlığını sürdürmekte ve insanlığa yine geçmiştekilere benzer acıları yaşatmak için fırsat bulacağı günü beklemektedir.

    Komünizmin doğuşunu anlamak için, mutlaka 18. ve 19. yüzyıl Avrupası'nın kültürüne bir göz atmak gerekir. Avrupa kıtası, MS 2. yüzyıldan itibaren aşama aşama Hıristiyanlığı kabul etmiş ve bu Hıristiyan kültür 'Aydınlanma Çağı' denen döneme kadar da bu kıtaya hakim olmuştur. 18. yüzyılda yaygınlık kazanan Aydınlanma hareketi, bir takım Avrupalı düşünür ve sanatçıların Eski Yunan ve Roma'nın putperest kültüründen etkilenerek dine karşı çıkmalarıyla başlamıştır. Aydınlanma hareketinin en büyük siyasi sonucu ise, aynı zamanda 'din aleyhtarı devrim' olan Fransız Devrimi'dir.

    Fransız Devrimi'nin altyapısı, Voltaire, Diderot, Montesquev gibi din aleyhtarı düşünürlerin telkinleri ile oluşmuştur. Devrim sırasında ise Aydınlanma hareketinin din aleyhtarı ve pagan (putperest) eğilimleri açıklık kazanmıştır. Devrime öncülük eden Jakobenlerin yoğun propagandası sonucunda yaygın bir 'dinden çıkma' hareketi gelişmiş, dahası yeni bir pagan din oluşturulmaya çalışılmıştır. İlk belirtileri 14 Temmuz 1790'da, Federasyon Bayramı'nda görülen 'devrimci ibadet' hızla yayılmıştır. Devrimin eli kanlı liderlerinden Robespierre, 'devrimci ibadet'e yeni kurallar da getirmiş, bu ibadetin ilkelerini bir rapor halinde belirleyerek adına da 'Yüce Varlık İbadeti' demiştir. Paris'teki ünlü Notre Dame Kilisesi kendi deyimleriyle 'aklın tapınağı'na dönüştürülmüş, Kilise duvarlarındaki Hıristiyan figürleri sökülmüş ve orta yere 'akıl tanrıçası' olarak tanımlanan bir kadın heykeli yerleştirilmiştir. Fransız Devrimi boyunca pek çok din adamı öldürülmüş, dini kurumlar yağmalanmış, tahrip edilmiştir.Fransız Devrimi'yle birlikte Avrupa'nın gündemine giren ve sonra da giderek yayılan bir felsefe vardır: Materyalizm.

    Sadece maddenin varlığını kabul eden, canlıların ve insan bilincinin de sadece 'hareket halindeki madde'denibaret olduğunu varsayan bu görüş, aslında ilk olarak Eski Yunan'da yaşamış bazı felsefeciler tarafından ortaya atılmıştır.

    Komünizmin kökenleri, kanlı Fransız Devrimi'ne kadar uzanır. Fransız Devrimi sırasında 'akıl tanrıçası' tasviriyle ifade edilen din düşmanlığı, daha sonra yandaki benzer komünist posterlerde kullanılmıştır.
    18. yüzyılda materyalizmi benimseyen ve kitlelere empoze eden iki önemli isim, Fransız Devrimi'nin hazırlayıcılarından Dennis Diderot ve onun yakın dostu Baron d'Holbach'tır. Baron d'Holbach, 1770'de yayınlanan Système de la Nature (Doğanın Sistemi) adlı kitabında 'bilimsel' olduğunu iddia ettiği bir takım varsayımlara dayanarak, var olan tek şeyin madde ve enerji olduğunu öne sürmüştür. Fanatik bir ateist olan d'Holbach, ahlak kavramına da karşı çıkmış, insanın elden geldiğince çok zevk elde etmesi ve bunun için her yolu denemesi gerektiğini savunmuştur.

    18. yüzyılda bir kaç düşünür tarafından benimsenip savunulan materyalizm, 19. yüzyılda daha da yayılmış ve Fransa ile sınırlı kalmayıp Avrupa'nın diğer ülkelerinde de kök salmaya başlamıştır. 19. yüzyılın başlarında Almanya'da ortaya çıkan iki önemli materyalist düşünür vardır: Ludwig Büchner ve Karl Vogt. Vogt, insan zihninin kaynağını açıklamaya çalışırken 'karaciğer nasıl öd sıvısı salgılıyorsa, insan beyni de düşünce salgılar' demiş ve bu saçma benzetmesiyle döneminin materyalistleri tarafından bile onay görmemiştir.

    Materyalizm, bu gibi saçma iddialarla ortaya çıkmasına rağmen, dönemin din karşıtı güçleri tarafından benimsenmiş ve Avrupa toplumlarına empoze edilmeye başlanmıştır. Materyalizm aklın ve bilimselliğin temeli gibi sunulmuş, bu aldatıcı propaganda önce Fransa'da, sonra Almanya'da ve giderek tüm Avrupa'da aydınlar arasında hızla yayılmıştır. Bunda, kuşkusuz materyalizmi adeta bir din gibi benimseyen ve 19. yüzyıl Avrupalı aydınları arasında çok yaygın olan masonluk örgütünün rolü de büyüktür.

    Antik bir dogma olan materyalizm bu şekilde yayılırken, bir yandan da materyalizmi çeşitli bilim dallarına uyarlama girişimleri olmuştur. Materyalizm;

    1. Doğa bilimlerine uyarlanmıştır ki, bunu yapan kişi İngiliz doğa bilimci Charles Darwin'dir.
    2. Sosyal bilimlere uyarlanmıştır ki, bunu yapan kişiler de Alman felsefeciler Karl Marx ve Friedrich Engels'tir.

    Darwin'in uyarlaması 'evrim teorisi', Marx ve Engels'in uyarlaması ise 'komünizm' olarak bilinir.

    MARX VE DARWIN
    Aslında Darwin'in evrim teorisinin, Marx ve Engels'in teorisini de kapsadığını söylemek mümkündür. Çünkü komünizm de bir 'evrim teorisi'dir; evrim teorisinin tarihe ve toplumbilimine uyarlanmış halidir. Bu gerçek, 20. yüzyılın başlarında, önde gelen Darwinist ve Marxist düşünürlerden biri olan Anton Pannekoek'in kaleme aldığı Marxism and Darwinism (Marxizm ve Darwinizm) adlı kitapta şöyle özetlenir:

    Marxizm'in ve aynı zamanda Darwinizm'in bilimsel önemi, her ikisinin de evrim teorisini takip etmesidir. Birisi bunu organik dünyanın alanı içinde, canlılar üzerinde yapmış, diğeriyse toplum alanı içinde gerçekleştirmiştir... Hem Darwin'in hem de Marx'ın öğretileri, yani doğabilimleri alanında ve insan toplumları alanında gelişen bu iki öğreti, evrim teorisini pozitif bir bilime dönüştürmüştür. Bunu yapmakla, evrim teorisini, sosyal ve biyolojik gelişimin temel kavranışı olarak kitlelere kabul ettirmişlerdir.1

    Engels (sağda) , Darwin ile Marx'ı (solda) komünist teori açısından eşdeğer görmüştür. Engels'e göre Marx materyalizmi sosyal bilimlere, Darwin ise biyolojiye uygulamıştır.
    Darwinizm ile Marxizm arasında iki temel konuda da tam bir uyum vardır:

    1. Darwinizm, tüm varlıkların 'hareket halindeki madde'den oluştuğunu, bu maddenin Allah tarafından yaratılmadığını ve düzenlenmediğini, dolayısıyla tüm canlıların tesadüflerle var olduğunu, insanın da diğer hayvanlardan evrimleşmiş bir havyan türü olduğunu ileri sürmüştür. Hiçbir bilimsel delile dayanmayan ve yanlışlığı sonraki yıllarda bilimsel bulgularla ortaya konan bu iddialar, sadece maddenin varlığına inanan ve tüm insanlık tarihini maddi faktörlerle açıklamaya çalışan Marx ve Engels'in görüşleriyle tam bir uyum içindedir.

    2. Darwinizm, canlılar dünyasında gelişmeyi sağlayan itici gücün 'çatışma' olduğunu ileri sürmüştür. Darwin'in teorisinin en temel varsayımı, doğal kaynakların canlılar için yetersiz olduğu, dolayısıyla daimi bir 'yaşam mücadelesi' yaşandığı, bu mücadelenin de evrimleştirici bir güç oluşturduğu şeklindedir. Marx ve Engels'in benimsedikleri 'diyalektik' yöntem ise bunun aynısıdır. Diyalektiğe göre evrendeki gelişmenin tek itici gücü zıtlar arasındaki çatışmadır. İnsanlık tarihi de çatışma sayesinde gelişmiş, insan bu çatışma sayesinde ilerlemiştir.

    Marx-Engels ikilisi ile Darwin'in teorileri incelendiğinde, sanki tek bir merkezden çıkmışçasına büyük bir uyum içinde oldukları görülür. Darwin materyalist felsefeyi doğaya, Marx-Engels ise tarihe uyarlamıştır.

    Rus komünizminin öncüsü Plekhanov'a göre 'Marxizm, Darwinizm'in sosyal bilimlere uygulanmasıdır'.
    Nitekim Darwin'in materyalizme yaptığı bu büyük katkının önemini ilk anlayan kişi, Karl Marx'ın bizzat kendisi olmuştur. Marx, Darwin'in 1859 yılında yayınlanan Türlerin Kökeni adlı kitabını incelemiş ve bu kitabın kendi teorisi için büyük bir dayanak oluşturduğunu görmüştür. Engels'e yazdığı 19 Aralık 1860 tarihli mektubunda, Darwin'in kitabı için 'bizim görüşlerimizin tabii tarih temelini içeren kitap budur işte' der.2 16 Ocak 1861'de Lassalle'a yazdığı mektupta ise şöyle yazar: 'Darwin'in yapıtı büyük bir yapıttır. Tarihteki sınıf mücadelesinin doğa bilimleri açısından temelini oluşturuyor.'3

    Marx, Darwin'e olan sempatisini en büyük eseri Das Kapital'i Darwin'e ithaf ederek de göstermiştir. Kitabının Darwin'e yolladığı Almanca baskısına el yazısıyla şöyle yazmıştır: 'Charles Darwin'e, gerçek bir hayranı olan Karl Marx'tan'.

    Engels ise Darwin'e olan hayranlığını şöyle belirtmiştir: 'Tabiat metafizik olarak değil, diyalektik olarak işlemektedir. Bununla ilgili olarak herkesten önce Charles Darwin'in adı anılmalıdır.'4 Engels, Darwin'i, onu Marx'la eş tutacak biçimde övmüş ve 'Darwin nasıl organik doğadaki evrim yasasını keşfettiyse, Marx da insanoğlunun tarihindeki evrim yasasını keşfetti' demiştir.5

    Darwin, yaratılışı inkar ederek komünizme sözde bilimsel bir temel sağlamıştır. Bu nedenle, Bolşevik devriminin eli kanlı liderlerinden Trotsky, Darwin'i diyalektik materyalizmin doğabilimleri alanındaki temsilcisi sayar.
    Lenin tarafından 'tüm uluslararası Marxizm literatürüne en hakim kişi' olarak tanımlanan, Rus komünizminin öncüsü Georgi Valentinovich Plekhanov ise 'Marxizm, Darwinizm'in sosyal bilimlere uygulanmasıdır' diyerek bu konuda en özet yorumu yapmıştır.6

    Vatikan Üniversitesi profesörlerinden tarihçi Prof. Malachi Martin, Marx ile Darwin arasındaki ilişkiyi şöyle anlatır:

    Charles Darwin teorisini yayınladığında, Marx bunu bir teoriden çok daha ileri gördü. Bunu, bir 'manevi alem' olmadığına, sadece 'maddi alem'in var olduğuna dair kendi 'bilimsel' kanıtı olarak benimsedi. Darwin, Hegel'in idealizmini reddetmesinde Marx'a bir haklılık sağlıyordu... Darwin'in teorisinin sadece bir teori olduğunu... toplumsal olarak geçerlilikten uzak olabileceğini tamamen göz ardı eden Marx, Darwin'in fikirlerini kendi zamanının sosyal sınıflarına uyarladı... Darwin'in evrim teorisinde olduğu gibi, Marx, tüm maddeler gibi sosyal sınıfların da daimi bir yaşam ve egemenlik mücadelesi içinde olmaları gerektiğini düşündü.7

    Darwinizm ile Marxizm arasındaki bu güçlü bağ, çağdaş evrimciler tarafından da vurgulanır. Evrim teorisinin çağımızdaki savunucularının en ünlülerinden biri olan biyolog Douglas Futuyma, Evrim Biyolojisi adlı kitabının önsözünde 'Marx'ın insanlık tarihini açıklayan materyalist teorisi ile birlikte Darwin'in evrim teorisi materyalizm zemininde büyük bir aşamaydı' diye yazarken bunu kasteder.8 Yine çok ünlü bir evrimci olan paleontolog Stephen J. Gould ise, 'Darwin doğayı yorumlarken çok tutarlı bir materyalist felsefeyi uyguladı' demektedir.9 Rus Komünist Devrimi'nin Lenin ile birlikte iki büyük mimarından biri olan Leon Trotsky de 'Darwin'in buluşu, tüm organik madde alanında diyalektiğin (diyalektik materyalizmin) en büyük zaferi oldu' yorumunu yapmıştır.10

    Tüm bunlar, Darwinizm ile Marxizm arasında çok önemli bir ilişki olduğunu açıkça göstermektedir. Kolaylıkla denebilir ki, eğer Darwinizm olmasa Marxizm de olmayacaktır. Eğer bir insan Darwinizm'in geçersizliğini anlarsa Marxizm'in de geçersizliğini anlayacaktır. Elbette bunun tersi de doğrudur: Bir toplumda Darwinizm yaygın kabul görürse, o toplumda Marxizm'in de gelişmesi kaçınılmazdır.

    Bu açıdan Darwinizm'in, gerek bilimsel gerekse sosyolojik açıdan geçersizliğinin kavranması, insanlık için çok önemli bir konudur. Bu gerçeğin ortaya çıkması, Darwinizm'den kaynaklanan ve bugün pusuda bekleyen Marxizm'in tekrar alevlenmesini engelleyecek, insanların geçtiğimiz yüzyılda yaşadığı acıları tekrar yaşamasına engel olacaktır.

    Nitekim tarih de, Darwinizm olmadan Marxizm'in olamayacağını göstermektedir.

    DARWINİZMİN YAYILIŞI VE KOMÜNİZM-KAPİTALİZM İLİŞKİSİ
    Darwinizm'in siyasi etkilerini incelerken bir noktaya dikkat etmek gerekir: Bu teori tek bir ideolojiyle değil, birbirinden son derece farklı gibi gözüken çok sayıda ideolojiyle ilişkilidir. Darwinizm'in desteklediği ideolojileri incelediğimizde, komünizmin yanında, ırkçılık, emperyalizm, kapitalizm, faşizm gibi geniş bir yelpaze ile karşılaşırız. İlk bakışta birbirinden çok bağımsız hatta birbiri ile çelişkili gibi gözüken bu ideolojilerin ortak yönü ise, İlahi dinlere ve onların getirdiği ahlaki değerlere karşı olmalarıdır.

    Lenin, komünistler ile burjuvazinin dine karşı aynı safta olduğunu yazmıştır. Lenin'in yorumları, komünizm ve kapitalizm arasındaki çatışmanın gerçekte sadece bir 'iç çatışma' olduğunu ve bu iki materyalist ideolojinin ortak ve asıl düşmanının din olduğunu göstermektedir.
    Bu ideolojilerin öncüleri, dini inançları ve değerleri kendileri için engel olarak görmüşler ve Darwinizm'i bu inanç ve değerleri ortadan kaldırmak için bir silah olarak kullanmışlardır. İşin ilginç yanı, bir yandan bu şekilde kendi ideolojilerine hayat sahası açarken, bir yandan da kendilerine rakip olan ideolojileri güçlendirmeleridir. Örneğin, iddialarına göre kıyasıya bir 'yaşam mücadelesi'nin yaşandığı serbest piyasa ortamını meşrulaştırmak için Darwinist ahlakı gerekli görüp destekleyen kapitalistler, bu yolla bir yandan da karşı oldukları komünizmi desteklemişlerdir.

    Marxist düşünür Anton Pannekoek Marxism and Darwinism (Marxizm ve Darwinizm) adlı kitabında, bu ilginç gerçekten söz eder ve burjuvazinin, yani Avrupalı zengin kapitalist sınıfın Darwinizm'i destekleyişini şöyle anlatır:

    Marxizm'in önemini ve pozisyonunu sadece proleter sınıf mücadelesindeki rolüne borçlu olduğu herkesçe bilinir... Darwinizm'in de Marxizm'le aynı tecrübeleri yaşadığını görmek zor değildir. Darwinizm, bilim dünyası tarafından objektif bir yaklaşımla tartışılarak ve test edilerek kabul edilmiş soyut bir teori değildir. Hayır, Darwinizm ilk adımı atar atmaz, hevesli destekçileri ve tutkulu düşmanları olmuştur. Darwin'in ismi, teorisinden az bir şey anlayan insanlar tarafından yüceltilmiştir... Darwinizm de, sınıf mücadelesinde bir rol oynamıştır ve bu rol sayesinde hızla yayılmış, tutkulu taraftarlar ve çetin düşmanlar kazanmıştır.

    Darwinizm, kilise haklarına ve aristokrasiye karşı çıkan burjuvazi için bir araç olmuştur... Burjuvazinin amacı, önlerine çıkan eski hakim yönetici güçleri ortadan kaldırmaktır... Din sayesinde rahipler büyük kitleleri kontrol altında tutmuş ve böylece burjuvazinin isteklerine karşı koyabilmiştir... Doğa bilimi inanca karşı bir silah haline getirilmiş, bilim ve yeni keşfedilen doğal yasalar öne sürülmüş ve burjuvazi bu silahlarla birlikte savaşmıştır...

    Darwinizm tam istenen zamanda gelmiştir; Darwin'in insanın aşağı hayvanlardan türemiş olduğunu öne süren teorisi, Hıristiyan inancının bütün temelini yok etmiştir. İşte bu nedenledir ki, Darwinizm ortaya çıktığı anda, burjuvazi onu büyük bir hırsla sahiplenmiştir... Bu şartlar altında, bilimsel tartışmalar bile, sınıf savaşının fanatizmi ve tutkusu ile yürütülmüştür. Darwin hakkında yazılmış yazılar, bilimsel yazarların isimlerini taşımalarına rağmen, sosyal polemiklerin karakterini sergilemektedir.11

    Darwinizm'in yayılışı gerçekten de bu şekilde oldu. Avrupa'nın hakim güçleri, Darwinizm'i gerek kendi ülkelerinde kurdukları kapitalist düzeni, gerekse dünya çapında kurdukları emperyalist sömürge sistemini meşrulaştırmak için bulunmaz bir fırsat olarak gördüler ve desteklediler. (Ayrıntılı bilgi için bkz. Darwin'in Türk Düşmanlığı, Harun Yahya, 1999) Darwinizm'in bilimsel tutarsızlıkları, hayali varsayımları, saçma iddiaları tamamen görmezden gelindi; dini inançlara ve dinin getirdiği ahlaki kıstaslara karşı gerekli bir silah olarak görülen Darwinizm, ideolojik amaçlarla yaygınlaştırıldı.

    Ancak Darwinizm'i bu şekilde yaygınlaştıran 'burjuvazi', yani kapitalist sınıf, bu teoriyle birlikte kendi rakibini de desteklemiş oluyordu. Çünkü Darwinizm'in yaygınlaşması ve bu yolla dini inançların yok edilmesi, kapitalizm kadar Marxizm'in de işine yarıyordu. Dinin insanlara öğrettiği kanaatkarlık, itidal, tevazu, kardeşlik, fedakarlık, şefkat, merhamet gibi ahlaki özellikler ortadan kalktıktan sonra, toplum vahşi bir arena haline geliyordu. Bu arenada, kapitalistler arası 'yaşam mücadelesi' kadar, kapitalistlerle komünistler arası 'sınıfsal yaşam mücadelesi' de gelişiyordu.

    1871 sonbaharında Avrupalı doğa bilimcilerin katıldığı uluslararası bir kongrede söz alan Alman devlet adamı ve doğa bilimci Virchow, Darwinistlere 'dikkat edin' diyordu, 'çünkü bu teori, komşu ülkede çok büyük acılara neden olan bir teoriyle çok yakından ilişkilidir.'12 Virchow'un sözünü ettiği komşu ülke Fransa'ydı ve belirttiği teori de, o yıl içinde kanlı Paris Komünü'nü gerçekleştiren Fransız komünizmiydi. (Paris Komünü, Almanya'yla yaptığı savaştan yenik çıkan Fransa'da, devlet otoritesinin zayıfladığı bir dönemde, Paris'teki komünistlerin öncülüğünde başlatılan bir şehir isyanıydı. Aylar boyunca şehir komün yöneticileri tarafından idare edildi, dini merkezlere ve din adamlarına karşı geniş çaplı saldırılar düzenlendi.)

    Sonuçta, komünistlerin ve kapitalistlerin, aralarındaki çatışmaya rağmen, din düşmanlığı konusunda ortak bir zeminde buluştuklarını ve bu konuda Darwinizm'den büyük bir destek aldıklarını söylemek mümkündür. Nitekim bu nedenle komünistler, bir toplumda komünist devrim hazırlayabilmek için öncelikle onun kapitalistleşmesini gerekli görürler. Buna göre, kapitalist ahlakın yaygınlaşmasıyla birlikte -ki bunda Darwinizm propagandası hayati öneme sahiptir- toplum önce dinsizleştirilecek, sonra da komünizm gelişecektir. Rus Devrimi'nin lideri Vladimir İ. Lenin, 1909 yılında kaleme aldığı 'Proleterya Partisinin Din Konusundaki Tutumu' başlıklı makalesinde, burjuvazinin, yani kapitalist sınıfın dine karşı oynadığı bu rolü şöyle anlatır:

    Birincisi, dinle savaşmak görevi, tarihsel açıdan devrimci burjuvazinin görevidir ve Batıda burjuva demokrasisi, feodalizme ve orta çağ düzenine karşı giriştiği kendi devrimleri döneminde bu görevi büyük ölçüde yerine getirmiştir... Gerek Fransa'da, gerek Almanya'da burjuvazinin dinle savaşma geleneği vardır ve bu sosyalizmden (Ansiklopedistlerden ve Feuerbach'tan) çok önce başlamıştır. Rusya'da ise, burjuva demokratik devrimimizin kendine özgü koşulları nedeniyle, bu görev de hemen hemen tümüyle işçi sınıfının omuzlarına yüklenmiştir.13

    Görüldüğü gibi Lenin 'dinle savaşmak görevi'nin kapitalistlere ait olduğunu, Avrupa'da bu görevi onların yerine getirdiğini, ancak Rusya'da bu sınıf var olmadığı için dinle yapılacak savaşı kendilerinin üstlendiğini anlatmaktadır. Lenin'in bu sözleri, komünizm ve kapitalizm arasındaki çatışmanın gerçekte sadece bir 'iç çatışma' olduğunu ve bu iki gücün ortak ve asıl düşmanının din olduğunu açıkça göstermektedir.

    Bu kişiler açıkça toplumları yozlaştırmak, onları doğrulardan uzaklaştırmak, ahlaki ve insani açıdan zayıflatmak ve böylece kendi dinsiz komünist sistemlerini kabul ettirmek çabasındadırlar. Ancak bu kişilerin din aleyhinde yaptıkları hiçbir hareketin başarıya ulaşması mümkün değildir. Unutulmamalıdır ki, geçmişte de dine karşı savaşan, Allah'ın elçilerine itaat etmeyen, Allah'ın hak kitaplarından yüz çeviren kavimler yaşamıştır. Bu kavimler de kendilerine göre hak dini yok etmeye çalışmışlardır. Fakat bu kavimlerin uğradıkları son benzerdir: Allah kendi dinine karşı mücadele eden bu insanların kimine yeryüzünde bir bela vermiştir, kimini ise ahirette acı bir azabın beklediğini müjdelemiştir. Bu gerçek Kuran'da şöyle bildirilir:

    Allah'ın ayetleri konusunda inkar edenlerden başkası mücadele etmez. Öyleyse onların şehirlerde dönüp dolaşması seni aldatmasın. Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanladı ve kendilerinden sonra (sayısı çok) fırkalar da. Her ümmet, kendi elçilerini (susturmak için) yakalamaya yeltendi. Hakkı, onunla yürürlükten kaldırmak için, 'batıla-dayanarak' mücadeleye giriştiler. Ben de onları yakalayıverdim. Artık Benim cezalandırmam nasılmış? Senin Rabbinin kafirler üzerindeki: 'Gerçekten onlar ateşin halkıdır' sözü böylece hak oldu. (Mümin Suresi, 4-6)

  • Fındık Çıtlatan
    Fındık Çıtlatan

    common: ortak. commonist: ortakçı...
    bildiğimiz komünist...

  • Free Ever
    Free Ever

    komünizm diye bir hayal peşinde koşan ütopikler... :)

  • Haşmet Şenses
    Haşmet Şenses

    komünizm İng. communism

    (Lat. communis = ortak) : 1. Bütün insanların eşitliği ve eşit haklılığı ilkesine dayanan; gelecekte, sınıfsız bir toplumda, eşit yaşama koşulları içinde 'herkese gereksinmesine göre' ilkesini gerçekleştirmeyi erek olarak koyan toplum öğretisi. 2. (Marksçılıkta) : Özel mülkiyetin kaldırılması, üretim araçları ve ürünlerde ortaklık, sınıfların ortadan kalkması yoluyla sağlanan ekonomik, siyasal ve toplumsal eşitlik, bk. tarihsel özdekçilik, Marksçılık, özdekçilik
    (tdk sözlüğünden alıntı

    Komünist: Sınıfsız, mülkiyetsiz, devletsiz toplum idealine yönelmiş kimse.

  • Ben Türk
    Ben Türk

    Komünist? ALLAH´tan Komünizm diye birsey kalmadi ama birkac Komünist hala dolasiyor etrafta.

    Komünist = Katil / Terörist anlaminda da kullanilabilinir. Sonucta Komünizmin ve Komünistlerin insanliga hic bir faydalari olmamistir. Tam tersine hep insan cani almislar, insanlari katletmislerdir.

    Komünist = Katil / Terörist.

  • Gülsüm Yesilyurt
    Gülsüm Yesilyurt

    Bilmeyen ya da yeterince raştırmayan kişiler için basit bir kelimedir.

    Araştırdığınızda tanımını yapmakta kullandığınız her kelime basit ve yetersiz kaldığını görülsünüz.

    Komünist derken hangi kominist düşünceye sahip olan kişi?

    Sol komünizm veya konsey komünizmi düşüncesine sahip olan kişi mi?
    Anarşist komünizm de olabilir. :)

    Bu düşüncelerden herhangi birine sahip olan kişi farklı düşünceler çağrıştırıyor

    Nedir tanımlama sorusu çok basma kalıp basit olmuş

  • Nusret Orhan
    Nusret Orhan

    Komünizme hayır,
    AMA, Amerikan emperyalizmine ve kapitalizme MİLYARLARCA KERE HAYIR.

  • Nusret Orhan
    Nusret Orhan

    Bir arkadaş demiş ki;
    'Komünistin tanrısı emektir '

    Ne diyelim tanrısı hayırlı uğurlu olsun!
    Kur'an-ı Kerim'in sözüyle: ''De ki; sizin dininiz size, benim dinim de bana'''

  • Nusret Orhan
    Nusret Orhan

    Stalin,
    Lenin,
    Mao
    ve diğerleri

  • Erdem Ülkün
    Erdem Ülkün

    Emperyalizmin saldırgan gücü olan NATO’ya gir. Kore Savaşı’na karşı muhalefet eden ne kadar yazar, çizer düşünür varsa hepsini içeri tık. Her olayda olmayan bir komünist parmağı ara, Kora savaşında sonra Marshal yardımlarıyla bebelere süt tozu takviyesi yap, şimdi de kalk ABD emperyalizmi bizi sömürüyor de,Yok yaa.

  • Erdem Ülkün
    Erdem Ülkün

    Bir zamanlar bu ülkenin en hızlı anti-komünistlerin,günümüzde çevir kazı yanmasın misali anti-emperyalist olmaları onların ne kadar ilkeli(!) olduklarının traji-komik bir göstergesidir.