Danimarkalı filozof ve ilahiyatçı (1813-1855). "Ölümcül Hastalık Umutsuzluk, Korku ve Titreme gibi eserlerinde Kilise'nin karşısına inancın bireysel ve somut (yani varoluşsal} boyutunu çıkarmıştır.
Açıkcası,ismini duyduğumda hala öfkelendiğim bir filozof.Bu adamı tanımadan önce (ki yaklaşık 6-7 yıl kadar önceydi) anlam patenti (!) sadece bana ait bazı yeni düşüncelere-kavramlara ulaştığıma inanıyordum. Bana göre,felsefe tarihinin en etkin isimlerinden biri (belki de en etkini) .Entellektüel dünya hala O'nun kavramlarını aşamıyor.Gerçeklik hakkındaki yorumları matrix kültürünü,modernizm hakkındaki sert eleştirileri postmodernizme giden yolu açtı.İnancın 'tutku' olduğunu iddia etmesi ile birlikte,absürd kavramı ve ironiyi iletişimde merkeze taşıması,günümüz uluslararası kültürünü oluşturan ve şekillendiren etkenler arasında sayılabilir.Bir film izlerken araya giren reklamlarda bile bu adamın etkisini görüyorum.Bunları okuyan arkadaşlar elbetteki abarttığımı düşünebileceklerdir.Çünkü,O'nun felsefesinden alıntılar yaparak şöhret olan Sartre (nobeli red edecek kadar karizma) ,Heidegger ya da jaspers gibi pekçok çağdaş filozof kadar bile tanınmıyor.Derrida bile O'nun kavramlarının içini doldurmaktan öteye geçemedi bana kalırsa.
Herkesin maskesini çıkarıp atmak zorunda kalacağı bir gece yarısı vaktinin geleceğini bilmiyormusun? Hayatın her zaman kendisiyle alay ettireceğini mi sanıyorsun? Bundan kaçmak için gece yarısından biraz önce sıvışabileceğini mi zannediyorsun? Yoksa ondan dehşete kapılmıyormusun? Gerçek hayatta insanlar gördüm, öylesine uzun zamandır insanları kandırmışlardı ki en sonunda gerçek mizaçları ortaya çıkmaz olmuş; saklambaç oynayan insanlar gördüm o kadar uzun zaman oynamışlar ki en sonunda delirip o ana kadar gururla sakladıkları gizli düşüncelerini iğrenç bir şekilde başkalarının gözünün içine sokmuşlardı. Peki sonunda mizacının bir çokluğa dönüşmesinden, açıkçası çok sayıda olmaktan, o mutsuz şeytaniler gibi bir lejyon oluşturmaktan ve bu şekilde bir insanda bulunan en içteki, en kutsal şeyi, kişiliğin birleştirici gücünü kaybetmiş olmaktan daha korkutucu bir şey düşünebiliyormusun? Doğrusu, ciddi olduğu kadar dehşet verici olan o şeyle dalga geçmemelisin.
Kierkegaard.de'deki bibliyografyasindan anlayabildigim kadariyle: 1813 Söre Aabye Kirkegaard,5 mayis'ta yedi kardesin en kücügü olarak Kopenhag icinde Am Nytorf 2 numarali evde (bugün 29 numara imis) dünyaya geldi. Babasi Michael Pedersen Kierkegaard (1756-1838) , refah icinde yasayan bir yünlü mamüller tüccariydi. Annesi Anne Sörensdatter Lund (1768-1834) , babasinin ikinci karisiydi. Sören dogdugunda babasi 57 annesi 45 yasindaydi. Haziran 1813'de Heilig-Geistkirche'de (Mukaddes ruh kilisesi) vaftiz edildi. 1830 yilinda Kopenhag üniversitesinde Teologi (daha sonra estetik ve filozofi) dalinda üniversiteye basladi. Sonradan Soren arada bir üniversiteeye ugrayan tip üniversiteli görünüm arz etmeye basladi, sehrin tiyatro ve salonlarinda dolanan bohem hayati yasayan bir genc idi ve üniversitesi asagi yukari 22 sömestre boyunca devam etti. 1834 annesi vefat etti 1837 8 ve 12 mayis tarihleri arasinda 15 yasindaki regine olsen (1823-1904) adli kizla tanisti. Unterprima der Bürgertugend-Schule adli okulda latince dersleri verdi. 1838 8 agustosta babasi öldü. Babasindan yüklü bir miras elde etti. Bu yildan itibaren üniversiteyi bitirebilmek icin tekrar üniversiteye asilmaya basladi. Danimarkalilarin en meshurlarindan olan Masal sairi Hans Christian Andersen'in eserlerine karsi sedid bir polemige giristi. 1840 3 temmuzda üniversitedeki teologi egitimini tamamladi. Regine Olsen ile nisanlandi 1841 Regine Olsen ile nisanliligi devam ederken Holmens'deki kilisede deneme vaazlarina basladi. 11 agustosta sebeblerine dair spekülasyonalr yapilan bir kararla nisanlisina nisan yüzügünü geri gönderdi. Nisan olayindaki skandaldan sonra kopenhag'i terk etti ve Berlin'e yerlesti. Filozof Schelling'e takildi bir süre. 1842 6 Martta Kopenhag'a geri döndü ve ilk yazi denemelerini Pseudonym Johannes Climaticus adi altinda yayinlamaya basladi. 1843 Hayatini publizist olarak sürdürmeye basladi.12 yil sürecek Pseudonym serisine devam etti. kendi ismiyle de yazilar yaziyordu, kavga ve vaaz yazilari yaziyordu. 2. defa berline seyahat etti. 1844 'Philosophische Brocken oder ein Bröckchen Philosophie' adli eserini (Johannes Climaticus) adiyla und 'Der Begriff Angst' adli eserini de (Vigilius Haufniensis) adi ile yayinladi... 1847 ayrildigi nisanlisi regine'in bir memurla mutlu sürecek evliligi basladi. Kirkegaard'in ilk maddi problemleri basgösterdi ve baba evini satmak zorunda kaldi. 1848 erken ölümüne yol acacak sihhi problemleri basgösterdi Kilisede tartismalara girdi. 1855 2 ekimde kalp krizi gecirdi ve yol ortasina yigildi kaldi. Kaldirildigi hastanede,11 Kasimda iken 42 yasinda oldugu halde öldü. 18 Kasimda Assistens- Kirkegard mezarligina gömüldü. mezar tasinda su siir var imis:
Danimarkalı filozof ve ilahiyatçı (1813-1855). "Ölümcül Hastalık Umutsuzluk, Korku ve Titreme gibi eserlerinde Kilise'nin karşısına inancın bireysel ve somut (yani varoluşsal} boyutunu çıkarmıştır.
Açıkcası,ismini duyduğumda hala öfkelendiğim bir filozof.Bu adamı tanımadan önce (ki yaklaşık 6-7 yıl kadar önceydi) anlam patenti (!) sadece bana ait bazı yeni düşüncelere-kavramlara ulaştığıma inanıyordum. Bana göre,felsefe tarihinin en etkin isimlerinden biri (belki de en etkini) .Entellektüel dünya hala O'nun kavramlarını aşamıyor.Gerçeklik hakkındaki yorumları matrix kültürünü,modernizm hakkındaki sert eleştirileri postmodernizme giden yolu açtı.İnancın 'tutku' olduğunu iddia etmesi ile birlikte,absürd kavramı ve ironiyi iletişimde merkeze taşıması,günümüz uluslararası kültürünü oluşturan ve şekillendiren etkenler arasında sayılabilir.Bir film izlerken araya giren reklamlarda bile bu adamın etkisini görüyorum.Bunları okuyan arkadaşlar elbetteki abarttığımı düşünebileceklerdir.Çünkü,O'nun felsefesinden alıntılar yaparak şöhret olan Sartre (nobeli red edecek kadar karizma) ,Heidegger ya da jaspers gibi pekçok çağdaş filozof kadar bile tanınmıyor.Derrida bile O'nun kavramlarının içini doldurmaktan öteye geçemedi bana kalırsa.
Herkesin maskesini çıkarıp atmak zorunda kalacağı bir gece yarısı vaktinin geleceğini bilmiyormusun?
Hayatın her zaman kendisiyle alay ettireceğini mi sanıyorsun?
Bundan kaçmak için gece yarısından biraz önce sıvışabileceğini mi zannediyorsun?
Yoksa ondan dehşete kapılmıyormusun?
Gerçek hayatta insanlar gördüm, öylesine uzun zamandır insanları kandırmışlardı ki en sonunda gerçek mizaçları ortaya çıkmaz olmuş; saklambaç oynayan insanlar gördüm o kadar uzun zaman
oynamışlar ki en sonunda delirip o ana kadar gururla sakladıkları gizli düşüncelerini iğrenç bir şekilde başkalarının gözünün içine sokmuşlardı.
Peki sonunda mizacının bir çokluğa dönüşmesinden, açıkçası çok sayıda olmaktan, o mutsuz şeytaniler gibi bir lejyon oluşturmaktan ve bu şekilde bir insanda bulunan en içteki, en kutsal şeyi, kişiliğin birleştirici gücünü kaybetmiş olmaktan daha korkutucu bir şey düşünebiliyormusun?
Doğrusu, ciddi olduğu kadar dehşet verici olan o şeyle dalga geçmemelisin.
Sören Kierkegaard
Kierkegaard.de'deki bibliyografyasindan anlayabildigim kadariyle:
1813
Söre Aabye Kirkegaard,5 mayis'ta yedi kardesin en kücügü olarak Kopenhag icinde Am Nytorf 2 numarali evde (bugün 29 numara imis) dünyaya geldi. Babasi Michael Pedersen Kierkegaard (1756-1838) , refah icinde yasayan bir yünlü mamüller tüccariydi. Annesi Anne Sörensdatter Lund (1768-1834) , babasinin ikinci karisiydi.
Sören dogdugunda babasi 57 annesi 45 yasindaydi. Haziran 1813'de Heilig-Geistkirche'de (Mukaddes ruh kilisesi) vaftiz edildi.
1830
yilinda Kopenhag üniversitesinde Teologi (daha sonra estetik ve filozofi) dalinda üniversiteye basladi.
Sonradan Soren arada bir üniversiteeye ugrayan tip üniversiteli görünüm arz etmeye basladi, sehrin tiyatro ve salonlarinda dolanan bohem hayati yasayan bir genc idi ve üniversitesi asagi yukari 22 sömestre boyunca devam etti.
1834
annesi vefat etti
1837
8 ve 12 mayis tarihleri arasinda 15 yasindaki regine olsen (1823-1904) adli kizla tanisti.
Unterprima der Bürgertugend-Schule adli okulda latince dersleri verdi.
1838
8 agustosta babasi öldü. Babasindan yüklü bir miras elde etti. Bu yildan itibaren üniversiteyi bitirebilmek icin tekrar üniversiteye asilmaya basladi.
Danimarkalilarin en meshurlarindan olan Masal sairi Hans Christian Andersen'in eserlerine karsi sedid bir polemige giristi.
1840
3 temmuzda üniversitedeki teologi egitimini tamamladi. Regine Olsen ile nisanlandi
1841
Regine Olsen ile nisanliligi devam ederken Holmens'deki kilisede deneme vaazlarina basladi.
11 agustosta sebeblerine dair spekülasyonalr yapilan bir kararla nisanlisina nisan yüzügünü geri gönderdi.
Nisan olayindaki skandaldan sonra kopenhag'i terk etti ve Berlin'e yerlesti. Filozof Schelling'e takildi bir süre.
1842
6 Martta Kopenhag'a geri döndü ve ilk yazi denemelerini Pseudonym Johannes Climaticus adi altinda yayinlamaya basladi.
1843
Hayatini publizist olarak sürdürmeye basladi.12 yil sürecek Pseudonym serisine devam etti. kendi ismiyle de yazilar yaziyordu, kavga ve vaaz yazilari yaziyordu.
2. defa berline seyahat etti.
1844
'Philosophische Brocken oder ein Bröckchen Philosophie' adli eserini (Johannes Climaticus) adiyla und 'Der Begriff Angst' adli eserini de (Vigilius Haufniensis) adi ile yayinladi...
1847
ayrildigi nisanlisi regine'in bir memurla mutlu sürecek evliligi basladi.
Kirkegaard'in ilk maddi problemleri basgösterdi ve baba evini satmak zorunda kaldi.
1848
erken ölümüne yol acacak sihhi problemleri basgösterdi
Kilisede tartismalara girdi.
1855
2 ekimde kalp krizi gecirdi ve yol ortasina yigildi kaldi. Kaldirildigi hastanede,11 Kasimda iken 42 yasinda oldugu halde öldü.
18 Kasimda Assistens- Kirkegard mezarligina gömüldü.
mezar tasinda su siir var imis:
'Det er en Liden Tid
Saa har jeg vundet
Saa er den ganske Strid
Med eet forsvundet...'
(Burasi danimarkali turistler icindi)
KIERKEGAARD
Søren
(5.5.1813 - 11.11.1855)