Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? sizce ne demek, Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? size neyi çağrıştırıyor?
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Herkesin inancı kendine asıl dünyayı saygı güzelleştirir.
Sinirlenmeye başladım artık bunu hiç istemezsiniz!
ben size bir şey kanıtlamaya çalışmıyorum sadece sizin fikrinizi soru yorum evren kendi kendine mi oluştu?
kendi kendine mi oluştu?
size soralım mehmet bey sizce güneşi ve ayı kim yarattı?
yani akılsız manyağın tekleri evreni olşuturdu ölemi haşa:) ve sana hükmediyor güneşi az yaklaştırsa yanacaksın bir de akıl yetmez irade de olması lazım ki akıllı iradeli hayattar bir nizam düzeni oluşturabilsin aklı olmayanın evreni ve içindekileri ve hatta akıllı insanları ve iradesini yönetmesi saçmalığına inanmamı bekleyemezsiniz.
Düzeltme
“Görüşlere açıktır”
Bu sayfa bütün görsellere açıktır. Saygı çerçevesinde herkes fikrini söyleyebilir. İster girin ister girmeyin!
hadi aklı oldu diyelim bu kadar evreni oluşturan sayısız maddeler kafa kafaya verecek anlaşacak gel şu evreni oluşturalım diyecek bence sizin ki akıldan uzak kargaların bile güldüğü açık ve net özür dilerim bu sayfaya girmeyeceğim.
hadi diyelim canlı kabul ettim aklı da olması lazım ki bu muazzam kainatı oluşturmak için elbirliği ile hareket etmeleri lazım zira çok madde var evreni oluşturan her madde kendi aklına gitse sadece canlı olması yetmez maddenin diyelim ki canlı aklı da olması lazım:))
bilimin son noktası işte bu evren el birliği yaptı kendi arasında maddeler kafa kafaya verdi anlaştı oluştu buna
belgeli ya ama akıl denen bişe var aklı olmayan şuuru olmayan maddeler nasıl oluyor da bir araya gelip el ele verip bu muazzam kainatı hiç bir milim dahi sapmadan (yani güneş az yaklaşsa yanacağız az uzaklaşsa donacağız) bunu da maddeler kendi aralarında anlaşarak ayarlamışlar:)) acaba bilim buna ne der belge ne der diye düşünmeden edemiyor insan:))
Bu tartışmayı burada bitirir misiniz rica etsem Mehmet bey?
yani cansız varlıklar bir araya geldi aralarında elbirliği ettiler kafa kafaya verdiler evren oluştu güneş oluştu falan filan aslında insanları sırf maddei nlayışla taşlar bir araya geldi ustasız kimse dokunmadan bir ev oldu demek gibi bi şey bu ki kargalar dahi güler.yinede tercihsizin:((
“Niye kaybettik sayfayı?”
Bence gayet seviyeli iki düşüncenin tartışmasına tanıklık ettik. Ama artık güzel şiirler, müzikler de paylaşmak istiyorum. Okuyan insanlar kazanır ve herkes heybesine bir kırıntı koyabilir. Her ikinize de fikirlerinizi açıkça paylaştığınız için kendi adıma teşekkür ederim. Ama biliyorum ki güzel dörtlükleriniz de var. Sayfada o yönde de paylaşımlarınızı görmekten mutlu olurum.
ben spagetti canavarını çürütürüm zira ispat edemezsiniz.madem Tanrı yok diyorsunuz o halde dünyanın evrenin bilmem kaçyıl önce kendi kendine olduğunu düşünüyorsunuz dur.üzgünüm baya bi takip ettim.istemeden de olsa:))
Bu sayfayıda kaybettik :(
Ayrıca Mehmet beyin verdiği cevaplar gayet açıklayıcı.
Sorulara cevaplar isteyenler yazdıklarını silmeyecekler efenim. :)
Özgür iradeyle keşifler de yapıldı.
Bu da verdiğiniz örneklerin bana özgür olduklarındaki tercihlerini gösterir. Her özgür insan katil olmamıştır. Keşiflere de bakınız.
“İnsan tecrübe ile sabittir.” Akıl ve irade doğuştan insanda olduğu için, her yapılan yanlış bir doğruya götürür gelişim de akıl sayesinde olmuştur. Tecrübe ( bilgi) akıldan, akıla değişikliler ile gelişmiştir. İnsanın ilk çağlarından bu güne kadar değişiminde bilgi aktarımı ve farklı zekaların bilgiyi işleyip geliştirmesinden başka bir şey değildir.
Gerçek ahlak ve erdem insanın özgür iradesi ile yaşadığı zamanlarda ortaya çıkar.
Bazen bir dörtlük
bin satırdan daha etkili oluverir
içinde dört satır değil!
Dört dörtlük duygular olduğu için.
Varsın yaz biterse bitsin
Sıcak bir kış getir bana
Uykumda sarılmam için
Sonsuz bir düş getir bana.
Ü.T.
Günaydın herkese…
Mehmet bey, bu soruya her duyguyu da yaşardım olur. Üzülürdüm o kadar çaba harcamışken başkasının çıkarması kötü olurdu. Bu olasılık her ne kadar düşük olsa da böyle hissederdim. Diğer taraftan insanlığın hizmetine sunulan her şey beni mutlu eder. Buna benzer bir şey yaşadım. ( bir buluşla kıyaslanmaz ama) Ve hala çok üzülüyorum. Yıllar önce babamı kaybettiğim günlerdi. Bit sabah yine onun yatağına bir gül bıraktım ve şu satırları yazdım.
Bakın şöyle;
Maalesef Sevgili annem, pehlivan öldükten sonra hiçbir zaman eskisi gibi hayata sarılamadı işini yapamıyor zar zor gidiyordu işine. Verdiği birçok dersi iptal etmiş günün büyük bölümünü evde geçiriyordu. Artık kahvaltıları annem hazırlıyor babamın yokluğunu doldurmaya çalışıyordu artık şarkılar söylemiyordum her sabah yatağına bahçeden bir gül koparıp bırakır ve oraya koyduğum küçük süslü bir defterim vardı her sabah bir söz yazardım. İlk yazdığım söz.
“ bugün seni görmeyeli sekiz gün oldu yemeğimi yedim ama şarkı söyleyemiyorum. Aklım ve kalbim arasındaki yol çok uzun çok yorucu.” ( yıllar sonra lise yıllarında aynı söze benzer bir sözü okudum)
“Dünyada hiçbir yol, kalp ile beyin arasındaki kadar uzun değildir.”
Selma Lagerlöf
Ve bu sözü ben düşündüm yazdım ama benden önce biraz daha farklı yazılmış bu beni hala üzer. Silmek zorunda kaldığım için.
Hayallerin sınırı yoktur! Bildiğin gibi değil, vatan dediğimiz çatının altında kurak topraklar da bizim… sahil kasabaları da bizim. Ve sana bir şey söyleyim, gerçekten bir şeyleri duyurmak isteyen, duyurur!
Görmeyen gerçekten kör müdür?
Yoksa bir şeyleri göstermek isteyen mi eksiktir? Önce kendimizden başlamak gerekir sorgulamaya belki de.
İnsan, karakter özelliklerinin bir kısmını doğuştan genetik olarak kazanır. Fakat her şey gibi eşit karakter özelliklerine sahiptir. Biri diğerine göre yaşadığı hayat şartlarına göre daha baskın özellik gösterir. İnsan çevresel faktörlere göre şekillenir. Ve değişken yapıdadır. Bu bir ikincisi de bu değişken yapıya göre; iyilik ve kötülük anlayışı da kişiye göre değişkenlik göstermektedir. Mesele de bunu algılayıp ona göre davranış göstermek sanırım en doğrusu. Böylesi bir uyum halinde olmak yaşadığımız coğrafyayı güzelleştirmeye yeterli olacaktı belki de. Özellikle de yerel yönetimler İnsanların ihtiyaçlarını belirleyip çoğunluğun haz aldığı bir modelde ortak noktaya daha kolay varılırdı gibi… bütün bunların uygulanması; birini diğerinin kölesi yapmadığı gibi karşılıklı anlayışla birbirine uyum sağlamak hayatı daha kolay ve güzel yaşamayı sağlayacaktır. Hatta “elalem putu” denilen algıyı da yıkacaktır. Bu düşünceler her ne kadar Türkiye için ütopik olarak görülse de! Bazı batı toplumlarında başarılı uygulamalar vardır. Aslında; “ her şeyin temelinde;”öz saygı” yatmaktadır. Ve buradan başlayan “diğerine saygı”. Bu da toplumsal eğitimlerle yapılabilecek devlet sosyal politikaları ile uygulamaya konulabilir. Neyse yeter bu kadar:)
Kaderimizdeki coğrafya
Kurak, çorak karasal bir iklim
Bugün şöyle sahile gidip bir deniz havası alayım
Biraz orman yürüyüşü yapayım
Tiyatroya hatta operaya gideyim diyemedik
Diyemedik ama yinede küsmedik
Kaderimizde ki coğrafyaya
Olmayan denize şiirler yazdık
Ağaçları katledenlere kızdık yinede
Tiyatroya gidemesek bile
Sanatıda sevdik sanatçıyıda
Kendini geliştirememiş insana coğrafya ne yapsın
Deniz ne yapsın ağaç ne yapsın
Görmeyen göze gökyüzü ne yapsın
Duymayan kulağa müzik ne yapsın
Duygusuz gönüle şiir ne yapsın...
"fkhyl"
Herkes güzel insan olmayı başarabilirdi yaşadığı coğrafya cennet olsun diye.
Ata kızı
“Efendi” kelimesi bana kölenin sahibini çağrıştırmıyor. Aslında anlamı ve karşıladığı şeyler güzel. “Mesela; bir erkeğe efendilik çok yakışıyor” ( kibar, centilmen, iyi eğitim almış, dürüst) yunancadan girmiş türkçeye. Hem onlar Atatürk’ü bilmiyorlar:)) bence de köylü milletin efendisidir.
Bu sizin yazınıza; İnsan, “aklının yettiği kadar kendisinin efendisidir.” Kimi, bedenini akıllara köle eder! Kimileri; “akıllarına” bedenlerini köle eder. İlki başkalarına efendim der. İkincisi kendine efendilik eder.
Ata kızı
Asıl deliler dışarda geziyor, içeri tıkılanlar onların hasta ettikleri:)))