Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? sizce ne demek, Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? size neyi çağrıştırıyor?
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Mutsuz sanıyorlar bizi Olric.
Oysa biz mutsuz değiliz,
onlar boş yere bu kadar mutlu...
Oğuz Atay
O kadarına vakıf, altın yumurtlayacak değil ya! “Sabahın kör vaktinde.”
Herkesin anası ana, babası baba. Keşke herkes kendi hesabından konuşsa. Ben ağlarken nerdeydiniz diyesim geldi.
Ne kadar ikiyüzlüsün kerameti kendinden menkul hacı fülfüf.
( hacı fülfül) tarafımdan uydurulmuştur.
Ne güzel şey hatırlamak seni:
bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
ve saçlarında
vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının…
İçimde ikinci bir insan gibidir
seni sevmek saadeti…”
N.H
…ve hep olacağız sayın şövalye.
Günaydın
Bugün;” 9 Eylül 1922” olsaydı aradan onca yıl geçmiş olmasaydı… bazı asalaklar gibi “GAVUR İZMİR” diyebilir miydiniz! Düşmandan yurdu kurtarmak için kurtuluş mücadelesinin son adımlarını atan mehmetçiklere?
Bu vatan bizim! Kürdüyle, Çerkeziyle Lazıyla. Dini, inancı ne olursa olsun.
Bugün; izmirin düşman işgalinden kurtuluşunun 101. Yılı kutlu olsun. Bu kutlu mücadelede canını seve seve veren şehitlerimizin ve ölmüş olan gazilerimizin ruhları şad olsun.
Ne mutlu Türk’üm diyene
?si=8iUIx_hyowR6iMka
Sevgilim, işte Eylül
Ve işte senin usul usul seğiren yüzün.
Zaman ki sonsuzdur
Bitmemiş şiirler gibidir.
Bazı hüzünleri
Bazı nehirleri tutup anlatmak gibidir.
Biz ki zamanı tırnak içine alıp yaşadık
(İsteğin bulanık kıyısında).
Bundan değil midir bizim aşkımızda
Sürekli bir akşam hüznü vardır.
İ.B
Tüm hayati fonksiyonlarımızın yönetildiği beynimiz, hayatımızı etkileyen karşılaşacağımız engelleri de kaldırmaya vakıftır. Bu yolculuk önce beynimizde başlar, sonra diğer fiziksel aktiviteler ile hayatımıza geçip daha önce yapmaya korktuğumuz, çekindiğimiz şeylerin birer birer önümüzden beynimiz sayesinde kaldırdığımız engellerin yok olduğunu aslında yaşadığımız ortamlarda bize öğretilen aslı astarı olmayan korkulardan ibaret olduğunu götürürüz.
“Engeller düşünceler yoluyla doğrular bulunarak kaldırılır. Cesaretli adımlarla gerçeğe dönüşür.”
Aslı Birer
İşte şimdi tam zamanı
Denize doğru oturup iç çekmenin
Uykulu gözlerle
Gün doğumunu seyretmenin
Çıkar gömleğinin cebinden güneşi
Cüzdanına koy yıldızları akşam olana dek
Kumsala resmini çiz ayrılığın
Dalgalar silip götürürken mutlu ol
Uzan sonra kumarın üzerine sırt üstü
İki elini koy başının altına gökyüzünü seyret
Yeniden yerine diz yıldızları tek tek
Bir şiir yaz maviliğine gökyüzünün
Denizin maviliğini kıskandır
İnandır kendini
Uzanmış yanına deniz kızından bir sevgili
Kandır kendini
Denizdeki en güzel balık olduğuna
"Yoksa düşeceksin gökyüzünden"
"flhyl"
Gece günden çalmış
sanki ay’a koymuş teninin beyazını
hanımeli kokusu var rüzgarın serinliğinde
Belli ki sana değmiş eserken
Aalı Birer
Öyledir yürek ülkesi, pasaportu can’ dır kolay girilmez! Duvarları sırça, çekici sözdür.
Aslı Birer
Günaydın şövalye, (izninizle mahlasınızı kısalttım)
Üslubunuzu ve algılarınızı takip ettiğim kadarıyla fikir sahibi oldum, bunu algılayıp cevap vermemek olasılığınız olduğunu düşünerek yazdım. Cevap vermeseniz de alınmazdım.
:)
Ne yazık ki bazen insanlar haddini de aşabiliyorlar bize düşen de biraz sabır biraz hoşgörü idi… yeterince sabır gösterdiğimi düşünüyorum.
Saygı ve selamlarımla
Gözler görüyorum, ağlamaklı, gülmekli sözler duyuyorum, hüzünlü ve neşeli herbir derdin geçtiğini görüyorum sonra…
Yer değiştirdiğini; ağlayan gözlerin güldüğünü, gülen gözlerin ağladığını. Özelliğini insandan mı almış, insan mı dünyadan muamma! Bir gerçek var ki; her şey dönüyor, dönüşüyor! Aydınlıklar karanlığa, karanlıklar aydınlığa…
Zamana atıf duygularım gözümden döküldü şimdilere, şimdiler dökülmeye yüz tuttu bile dünlere… ne kıymetli ölçüdür zaman, bir tek telafisiz kurumuş gülün tomurcuğa dönüşü… onu da yeniler zaman bir başka gözenekten başka bahara.
Aslı Birer
Bir gün elbet bir gün birileri çıkıp haykıracak sesli sedalı, her şeyin bitmediğini insanlığın onurunu kaybetmediğini… iki ayrı cinsten duyguların sadece dostluk olabileceğini ve bir gün birileri avaz avaz bağıracak bir yerlerde kadın kadın bağıracak sesli sedalı. İnsanlık (kadın erkek) ölmediğini.
Aslı Birer
Çok umurumdu tavrınız. Kibarca yazmayın dedim anlamadınız. Sayfaya uğramazsanız sevinirim.
Bir şeye alındığım falan yok! Ne istiyorsanız onu yapın.
Mehmet bey, siz benimle bilgi seviyenizi düşürmeyin, lütfen farklı ve daha bilge sayfalara yazın.
Olur mu!?
Kendi düşüncelerinle kavga etmek bile başkalarının düşüncelerini düşünmeden içselleştirmekten iyidir.
Aslı Birer
Bu da güne hoca tavsiyesi olsun.
“Günün şiirlerinde bazen!”
Olsun canım yarım yamalak olsun ne olacak! tamamını okumak için arar buluruz biz (!)
:)))
Neyi reddedersen et, onu başka bir yere koymak zorunda kalacaksın. Onu başka birisinin üzerine yansıtacaksın. Reddedilen kısım, bir yansımaya dönüşecektir.
Osho
“Duygular” algısaldır! Algı ise yaşam göstergesidir.
Aslı Birer
Duygusuz insan yoktur! Saçma sapan entelektüel görünümlü ama entelektüellikle alakası olmayan hiçbir zaman özenti olmaktan kurtulamayacak kadar felsefi açılımları kalkan olarak kullanıp güya çok üst akıllı olduklarını düşünen uzaylılar var. Ve onlara tahammül edemiyorum..!
Hasmınla, Hasbihal edersen kırk yıllık hatır değil, kırık hatır kalır yadında.
Aslı Birer
Ve bazen bunu bile bile yaparız.
Aşkmış, neymiş ki o ?
Öyle severim ki “aşk” olmaktan utanır.
Aslı Birer
Seni özlemek bile çok hoşuma gidiyor, bütün dünya sevgiden atkı olup boynuma dolansa kış ayazında seni özlemek kadar ısıtmaz beni…
Aslı Birer
Tutabilseydim seni yüreğimle, saçlarımı parmaklık yapsaydım, gözlerimi hapishane, dudaklarımla vursaydım mührümü müebbet kararının… sen kalsaydın! herkes gitseydi.
Yağmur yüreklim.
?si=3MU4FVuFIyuE50mL
Suskunluğumda dil susar,
-içimdeki çağlayan daha da coşar,
birikir gümüş renkli güneşler içinde binbir zerrenin.
Yansıyacağı gündür bahçeyi cennete çevirecek içimdeki gözden sızan şavk.
Belki de bir kağıt bir kalem yeter sevdama…
Bilgiye akla aşık yüreğimi dökünce hamur sayfalara,
Kitaptan dünyamı görmek tıpkı gökyüzüne çıkıp öyle bakmak gibi oradan kendime.
Aslı Birer
Düşüncelerde o kadar yanlışlarla dolu nüanslar yakalıyorum ki ama herkes uyarılmaya layık değil! Ve susmak istiyorum ta ki doğa kanunlarını işletene kadar.
Adını koyamadığım şiirimi seslendiren Saygıdeğer insan Niyazi Gedik çok teşekkür ederim.
?si=IxTBSLE6zOv74hlx
Saçları sararmaya başlamış, durgun mavinin gölgesinde has ipekten halı işlemeye durmuş yaşlıca anam, dönüp dururken etrafında sarı kız… biraz mağrur az da hüzünlü ama her daim vakur. Gözleri fettan güzel beklenen damlaların kokusuyla karışmış kahve. Sılası yürek, sılası gelmeyen vuslat, sılası ekmek kimilerinin, kimilerinin ki sevda anamın bağrında binlerce umut. Binlerce sancı var doğmayı bekleyen.
ey sevgili! hüzün kokulu anam,
Sararmış saçlarını
Altın rengi tarağınla mı taradın?
Gözlerinde duygular birbirine karışmış
Yeşilini yeller savurmuş,
Hüzün süzülmekte dalların arasından
Gölgelenmeye bile gelen yok gibi
Bağrında dünden kalan yazların sıcağı
Beklenen beyaz tanelerin ayazına karışmış…
Adın baharmış öyle mi?
Bazı insanlar bazı şeyleri sadece başkaları için düşünebiliyorlar, aynaya sık sık bakmak bu yüzden önemlidir.
Dışı oldukça yansıtan aynalar iyidir elbette ama mesele içimizi götebilmek ki! Kendimizi gördüğümüzde başka akıllara, karakterlere vakit ayıramayacak kadar revizyona ihtiyacımız olduğunu görebiliyoruz… ancak bu şekilde hatalarımızı düzeltmek mümkün
Ve gereklidir.