Dünyadaki en kutsal en haklı en milli marş. İstiklal marşi bir millet esaret zincirini kırışıdır. İstiklal marşı bir milletin özgürce yaşama isteğini dünyaya haykırışıdır.
genellikle farklı bakış açıları yakalamayı seven biri olarak bu ödevimde de bu özelliğimi ayyuka çıkarmışım galiba :)
'kahraman ırkıma bir gül' bölümü için yazdıklarım: 'yani burada şair Mehmet Akif diyor ki; şu kahraman ırkımıza, türk milletine bir gül at diye bayrağa sesleniyor da olabilir..değil mi ama? sadece gülümsemek anlamında düşünmemek lazım..çift anlam izafe etmiş olamaz mı yani 'gül' kelimesine büyük şair burada? gül kıymetli bir çiçektir ve dinimizde de sembolüdür güzel olanın.. ve bayrağa işte bu kıymetli çiçeği artık mükafat olarak ver demek istemiştir Türk millerine..'
hoca bakar tuhaf tuhaf suratıma...
sınıf güler...
biz böyleyiz işte..hep aynı açıklamaları yapalım..değişik bir yorum gelince bakalım tuhaf tuhaf...
bir daha da kendi özbenliğimden yaptığım yorumlarımı okumadım zaten :) bu sondu..
son derece süper bişi yaaa bazen ağlatan bazen gururlandıran ve de ne mutlu türküm diyene dedirttiren bi marş..buarada türklerle ilgili atattürkle fln ilgili bayragımızla ilgili resimleri yollarmısınız? ? ? adrs: [email protected]
Şimdi bazıları bu haberede ihanet Türkiyede neler oluyor die bakabilirler ama zannımca güzel bir haber, yani gerçekten gerekli olan bir şeydi bu eski hali çok iticiydi umarım yeni hali daha iyi olur:
Türk insanının ses yapısına uymadığı gerekçesi ile Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve Devlet Çok Sesli Korosu tarafından yeniden yorumlanan İstiklal Marşı’nın ilk kayıtları, önümüzdeki haftadan itibaren Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın internet sitesinde yer alacak.
Çocuk sesi, yetişkin sesi, genç sesi ve enstrümantal olarak 4 farklı versiyonla yorumlanan İstiklal Marşı ‘www.kulturturizm.gov.tr’ adresli resmi siteden indirilebilecek.
Marşların en güzeli...Ulu şairimiz Ersoy,bu şiirin marş haline getirilmesinden sonra şunu şöyler:'Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın' ama ne yazık ki pek öyle görünmüyor..bu ulusun esaretten tekrar kurtulması gerekiyor!
Rûhumun senden ilahî, şudur ancak emeli: Değmesin ma' bedimin göğsüne na-mahrem eli! Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli...
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak! O benimdir, o benim milletimindir ancak!
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal! Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celal? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal. Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım; Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar. Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, 'Medeniyyet! ' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın; Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın, Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri 'toprak! ' diyerek geçme, tanı! Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı. Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ! Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ, Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
Rûhumun senden ilahî, şudur ancak emeli: Değmesin ma' bedimin göğsüne na-mahrem eli! Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli- Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım. Her cerîhamdan, İlâhi, boşanıp kanlı yaşım, Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım; O zaman yükselerek arşa değer belki başım!
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl; Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet, Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!
İstiklal marşını değiştirmek isteyenler kendileri bir marş yazsında görelim ama yazamazlar çünkü istiklal marşını yazan insanda maneviyat olmalı istiklal marşını kaldırmak isteyen bazı ahmakların maneviyatları ölmüş onun için istiklal marşının değiştirilmesini istemişler ALLAH BU MİLLETE BİR DAHA İSTİKLAL MARŞI YAZDIRMASIN...
'Dindar bir adam yazmıştır' diye değiştirilmeye ve hor görülmeye başlanan 'İstiklal Marşı'mıza karşı ilk hücumların İsmet İnönu hükümeti zamanında ve Cumhuriyet Halk Partisı nin yayın organı gazeteler tarafından organize edildiğini. İlahi takdire bakın ki, bu milli marşımızın kırkiki yıl da yirmibir defa değiştirilmek istenilmesine rağmen o günden bu güne hiç bir faninin ve eli dilinin bunu başaramadığını...Biliyormuydunuz?
Ruhumun senden, İlâhi, şudur ancak emeli: Değmesin mabedimin göğsüne nâmahrem eli. Bu ezanlar - ki şahâdetleri dinin temeli - Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli. ...
Altınoluk: İstiklal Marşı’nın bir ruh dünyası var. İklimi var. Bunu Akif inşa etmiş ve Meclis o dünyayı coşkun bir tarzda alkışlamış. Acaba geçen zaman içinde Türkiye’nin yönelişleri ile o ruh dünyası arasında bir farklılaşma oluşturulduğundan söz edilebilir mi? Varsa nasıl bir farklılaşma bu?
Mehmet DOĞAN: İstiklal Marşı, Türkiye’de en çok okunan edebî metindir. İlk iki kıt’ası toplu olarak bulunulan yerlerde, merasimlerde, hatta spor karşılaşmalarında besteli olarak okunmaktadır. Tam metin, bütün ilk ve orta tedrisat yapan okulların sınıflarında duvarlarında yer almaktadır. Bazılarına göre bu bir sızma olarak değerlendirilebilir. Çünkü İstiklal Marşı’nı dikkatle okuyan bir zihin, onun değerler ve idealler dünyasını kavramakta güçlük çekmez. Onun dili, hissiyatı, kavrayış biçimi bazılarını rahatsız edecek unsurlar taşımaktadır. Millî mücadele, zamanında müslüman toplumun emperyalistler tarafından yok edilmesine karşı bir mukavemet, bir karşı koyuş olarak değerlendirilmiştir. Bu yüzden “Millî Mücahede” de denilmiştir. Onun “Kurtuluş Savaşı” olarak adlandırılması sonradandır. Peki “Milli Mücahede” ne demektir? Mücahede, en yalın manasıyla “cihad” demektir, İslamiyet uğruna savaş demektir... Mehmed Akif, Milli Mücadele’nin davet edilenler kadrosundandır, bu şüphe götürmeyecek delillerle ortadadır. Kendisi en üst seviyede davet edilmiş, mebus yapılmış, dergisi Sebilürreşad’a Milli Mücadeleyi desteklemesi için imkân sağlanmıştır. Hem iç kamuoyu için, hem dış dünyadaki müslümanları etkilemek için, hem de büyük bir İslam kongresinin organizasyonu için Mehmed Akif’e ve arkadaşlarına ihtiyaç hissedilmiştir. Mücadele başta anti emperyalist, dolayısıyla o zaman emperyalist dünyanın lideri olan İngiltereye karşı, dolayısıyla bütün İslâm âlemini gözönünde bulunduran, gerektiğinde İslâm âleminin tepkilerinden faydalanmak isteyen bir karakterde idi. Mücadelenin sona erişinde bu muhteva belli ölçede değişmiştir, bunun izahı uzun yapılmalıdır, biz sadece temas ediyoruz. Bu değişim, Devletin oluşumunu ve sonrasını elbette etkilemiştir. Bununla birlikte, Cumhuriyeti kuran irade sahipleri, ne Mehmed Âkif’i ortadan kaldırmayı düşünmüşler ve ne de İstiklâl Marşı’nı değiştirme düşüncesini kuvveden fiile çıkarmışlardır. İstiklâl Marşı sırf metin olarak güzelliğinden, şiir kudretinden ötürü değil, tarihi değerinden ötürü de önemini korumuştur. Ancak zamanenin türedi konseptçileri böyle uçuk şeyler düşünüyor olabilirler!
Mehmed Âkif’in üzerine gidilmesinde onun sahib olduğu, temsil ettiği değerler sistemine duyulan -en hafif tabiriyle- antipatinin rol oynadığı şüphe götürmez. Mehmed Âkif, inandığı, düşündüğü gibi yaşamış, doğru bildiklerini sonuna kadar savunmuş, kendi öncelikleri yerine toplumun önceliklerini birinci plana almış örnek bir şahsiyet. Onu bazıları nezdinde tartışılır kılan arkaplanındaki değerler dünyasıdır. Mehmed Âkif, 1920’de kurulan TBMM’nin kayıt defterinde meslek hanesine “İslâm şairi” olarak kayd edilmiş bir şahsiyettir. Sırf bu tanımlama dahi bugün bazılarını rahatsız edebilir. Bu unvanı Mehmed Âkif icad etmemiştir. Bu adlandırma dönemin halk-aydın ortak adlandırmasıdır. Resmi kayıtlara da böylece geçmiştir. Onun muğlak bir “irtica” kavramı ile cedelleşenler tarafından hedef seçilmesi fazla şaşırtıcı olmamalıdır.
10 kıtadan oluşan 1921 yılında meclisde kabul edilen..bütün milletvekillerinin ayakta alkışladığı ve mehmet akif ersoyun koşul olarak para ödülünü kabul etmeden yazdığı bağımsızlık şiirimizdir..(cristoph daum da okuyabiliyor artık)
Bu marşı yazacak kadar büyük bir imanla bu ülkeye bağlı şairinin, yurt dışında ve yurt içinde polis takipine alınmasını hatırlatıyor...Şairinin 20 senelik memuriyet hayatı olmasına rağmen, birinci mecliste mebus olmasına rağmen emekli maaşı bağlanmadığını hatırlatıyor...Acıları hatırlatıyor...
İstiklal kelimesinin, her nedense çoğu kimse tarafından 'kurtuluş' anlamına geldiği zannedilir.Sanırım İstiklal savaşı'na Kurtuluş Savaşı denmesinden dolayıdır.
Ancak İstiklal = Bağımsızlık'tır.Marşımız BAĞIMSIZLIK MARŞIDIR.
olmazsa olmazımız. her ulusun marşı değişebilir ama bizim marşımız ulusumuzla eşdeğerdedir. marşımız ulusumuz yaşadıkça okunacaktır. Teşekkürler Mehmet Akif. Ruhun şaolsun.
bize bizi anlatan muhteşem eser..
allah M.A.Ersoyun mekanını cennet eylesin.
M.Akif Ersoyun Türk Milletine Armağan Ettiği Muhteşem Eser...
T.C Vatandaşı Birinin Bu Marşı Okurken İçininin Sızlamaması Mümkün Değildir.
Ben Ezelden Beridir Hür Yaşadım Hür Yaşarım,
Hangi Çlgın Bana Zincir Vuracakmış? Şaşarım!
bağıra bağıra gözyaşlarıyla coşkyla söylediğim marş...
[email protected]
Özgürlügümüzün simgesi.
Dünyadaki en kutsal en haklı en milli marş.
İstiklal marşi bir millet esaret zincirini kırışıdır.
İstiklal marşı bir milletin özgürce yaşama isteğini dünyaya haykırışıdır.
vatan demek, yurt demek,özgürlük ve gurur demek.istiklal marşı bir milletin özgürlük uğruna tarihe yazdığı şanlı mir mazinin destanının simgesi demek.
her satırında her kelimesinde imanın halelerini görebilirsiniz...
okul zamanı okurken de aynı hislerle dolarak her defasında derinden bunu hissederdim...
o satırların yazıldığı millet bu satırları hakeden bir milletti...ve yazmak da yine öylesi muhterem bir zata nasib olmuştur...
şimdi Mâi'nin ortaokul yıllarında,her yıl okul açıldığında türkçe derslerinin ilk ödevidir bu..
istiklal marşının satır satır açıklamasını yazın...
peki,iyi güzel..zevkle...
genellikle farklı bakış açıları yakalamayı seven biri olarak bu ödevimde de bu özelliğimi ayyuka çıkarmışım galiba :)
'kahraman ırkıma bir gül' bölümü için yazdıklarım:
'yani burada şair Mehmet Akif diyor ki; şu kahraman ırkımıza, türk milletine bir gül at diye bayrağa sesleniyor da olabilir..değil mi ama? sadece gülümsemek anlamında düşünmemek lazım..çift anlam izafe etmiş olamaz mı yani 'gül' kelimesine büyük şair burada? gül kıymetli bir çiçektir ve dinimizde de sembolüdür güzel olanın.. ve bayrağa işte bu kıymetli çiçeği artık mükafat olarak ver demek istemiştir Türk millerine..'
hoca bakar tuhaf tuhaf suratıma...
sınıf güler...
biz böyleyiz işte..hep aynı açıklamaları yapalım..değişik bir yorum gelince bakalım tuhaf tuhaf...
bir daha da kendi özbenliğimden yaptığım yorumlarımı okumadım zaten :)
bu sondu..
sözler ayrı harika...beste ayrı harika..ama ikisinin uyunu yok.yalanmı?
mevcut hükümet bir dönem daha iktidar olursa, güzelim marşımız korkarım 'ilâhi'ye dönüşebilir...
resmi törenlerde, bir çok milletvekilinin marşımıza eşlik etmemesi de bu nedenle olmasın? ? ?
ama haklarını yemiyelim, -güya- dudaklar kıpır kıpır: ;)
ohhh yavrummm...! ! ! ortada kuyu var yandan geç.........- ;))) .Pp
dini motiflerle sülenmiş olmasi bazı çevrelerde rahatsızlık sebebi...
son derece süper bişi yaaa bazen ağlatan bazen gururlandıran ve de ne mutlu türküm diyene dedirttiren bi marş..buarada türklerle ilgili atattürkle fln ilgili bayragımızla ilgili resimleri yollarmısınız? ? ? adrs: [email protected]
okurken insanın gözlerini yaşartan göğsümüzü kabartan marşımız
Şimdi bazıları bu haberede ihanet Türkiyede neler oluyor die bakabilirler ama zannımca güzel bir haber, yani gerçekten gerekli olan bir şeydi bu eski hali çok iticiydi umarım yeni hali daha iyi olur:
Türk insanının ses yapısına uymadığı gerekçesi ile Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve Devlet Çok Sesli Korosu tarafından yeniden yorumlanan İstiklal Marşı’nın ilk kayıtları, önümüzdeki haftadan itibaren Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın internet sitesinde yer alacak.
Çocuk sesi, yetişkin sesi, genç sesi ve enstrümantal olarak 4 farklı versiyonla yorumlanan İstiklal Marşı ‘www.kulturturizm.gov.tr’ adresli resmi siteden indirilebilecek.
Marşların en güzeli...Ulu şairimiz Ersoy,bu şiirin marş haline getirilmesinden sonra şunu şöyler:'Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın'
ama ne yazık ki pek öyle görünmüyor..bu ulusun esaretten tekrar kurtulması gerekiyor!
nefesimden çıkan en asil marş o benim.... Dünyanın en güzel şiiri bana göre... dünyanın tüm şiirlerini okumama gerek yok bunu bilmem için....
Rûhumun senden ilahî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma' bedimin göğsüne na-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli...
iSTiKLAL MARŞI
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak!
O benimdir, o benim milletimindir ancak!
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyyet! ' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri 'toprak! ' diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
Rûhumun senden ilahî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma' bedimin göğsüne na-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.
Her cerîhamdan, İlâhi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım!
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!
Mehmet Akif Ersoy
İstiklal marşını değiştirmek isteyenler kendileri bir marş yazsında görelim ama yazamazlar çünkü istiklal marşını yazan insanda maneviyat olmalı istiklal marşını kaldırmak isteyen bazı ahmakların maneviyatları ölmüş onun için istiklal marşının değiştirilmesini istemişler
ALLAH BU MİLLETE BİR DAHA İSTİKLAL MARŞI YAZDIRMASIN...
'Dindar bir adam yazmıştır' diye değiştirilmeye ve hor görülmeye başlanan 'İstiklal Marşı'mıza karşı ilk hücumların İsmet İnönu hükümeti zamanında ve Cumhuriyet Halk Partisı nin yayın organı gazeteler tarafından organize edildiğini. İlahi takdire bakın ki, bu milli marşımızın kırkiki yıl da yirmibir defa değiştirilmek istenilmesine rağmen o günden bu güne hiç bir faninin ve eli dilinin bunu başaramadığını...Biliyormuydunuz?
Ruhumun senden, İlâhi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne nâmahrem eli.
Bu ezanlar - ki şahâdetleri dinin temeli -
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
...
Altınoluk: İstiklal Marşı’nın bir ruh dünyası var. İklimi var. Bunu Akif inşa etmiş ve Meclis o dünyayı coşkun bir tarzda alkışlamış. Acaba geçen zaman içinde Türkiye’nin yönelişleri ile o ruh dünyası arasında bir farklılaşma oluşturulduğundan söz edilebilir mi? Varsa nasıl bir farklılaşma bu?
Mehmet DOĞAN: İstiklal Marşı, Türkiye’de en çok okunan edebî metindir. İlk iki kıt’ası toplu olarak bulunulan yerlerde, merasimlerde, hatta spor karşılaşmalarında besteli olarak okunmaktadır. Tam metin, bütün ilk ve orta tedrisat yapan okulların sınıflarında duvarlarında yer almaktadır. Bazılarına göre bu bir sızma olarak değerlendirilebilir. Çünkü İstiklal Marşı’nı dikkatle okuyan bir zihin, onun değerler ve idealler dünyasını kavramakta güçlük çekmez. Onun dili, hissiyatı, kavrayış biçimi bazılarını rahatsız edecek unsurlar taşımaktadır. Millî mücadele, zamanında müslüman toplumun emperyalistler tarafından yok edilmesine karşı bir mukavemet, bir karşı koyuş olarak değerlendirilmiştir. Bu yüzden “Millî Mücahede” de denilmiştir. Onun “Kurtuluş Savaşı” olarak adlandırılması sonradandır. Peki “Milli Mücahede” ne demektir? Mücahede, en yalın manasıyla “cihad” demektir, İslamiyet uğruna savaş demektir... Mehmed Akif, Milli Mücadele’nin davet edilenler kadrosundandır, bu şüphe götürmeyecek delillerle ortadadır. Kendisi en üst seviyede davet edilmiş, mebus yapılmış, dergisi Sebilürreşad’a Milli Mücadeleyi desteklemesi için imkân sağlanmıştır. Hem iç kamuoyu için, hem dış dünyadaki müslümanları etkilemek için, hem de büyük bir İslam kongresinin organizasyonu için Mehmed Akif’e ve arkadaşlarına ihtiyaç hissedilmiştir. Mücadele başta anti emperyalist, dolayısıyla o zaman emperyalist dünyanın lideri olan İngiltereye karşı, dolayısıyla bütün İslâm âlemini gözönünde bulunduran, gerektiğinde İslâm âleminin tepkilerinden faydalanmak isteyen bir karakterde idi. Mücadelenin sona erişinde bu muhteva belli ölçede değişmiştir, bunun izahı uzun yapılmalıdır, biz sadece temas ediyoruz. Bu değişim, Devletin oluşumunu ve sonrasını elbette etkilemiştir. Bununla birlikte, Cumhuriyeti kuran irade sahipleri, ne Mehmed Âkif’i ortadan kaldırmayı düşünmüşler ve ne de İstiklâl Marşı’nı değiştirme düşüncesini kuvveden fiile çıkarmışlardır. İstiklâl Marşı sırf metin olarak güzelliğinden, şiir kudretinden ötürü değil, tarihi değerinden ötürü de önemini korumuştur. Ancak zamanenin türedi konseptçileri böyle uçuk şeyler düşünüyor olabilirler!
Mehmed Âkif’in üzerine gidilmesinde onun sahib olduğu, temsil ettiği değerler sistemine duyulan -en hafif tabiriyle- antipatinin rol oynadığı şüphe götürmez. Mehmed Âkif, inandığı, düşündüğü gibi yaşamış, doğru bildiklerini sonuna kadar savunmuş, kendi öncelikleri yerine toplumun önceliklerini birinci plana almış örnek bir şahsiyet. Onu bazıları nezdinde tartışılır kılan arkaplanındaki değerler dünyasıdır. Mehmed Âkif, 1920’de kurulan TBMM’nin kayıt defterinde meslek hanesine “İslâm şairi” olarak kayd edilmiş bir şahsiyettir. Sırf bu tanımlama dahi bugün bazılarını rahatsız edebilir. Bu unvanı Mehmed Âkif icad etmemiştir. Bu adlandırma dönemin halk-aydın ortak adlandırmasıdır. Resmi kayıtlara da böylece geçmiştir. Onun muğlak bir “irtica” kavramı ile cedelleşenler tarafından hedef seçilmesi fazla şaşırtıcı olmamalıdır.
10 kıtadan oluşan 1921 yılında meclisde kabul edilen..bütün milletvekillerinin ayakta alkışladığı ve mehmet akif ersoyun koşul olarak para ödülünü kabul etmeden yazdığı bağımsızlık şiirimizdir..(cristoph daum da okuyabiliyor artık)
Bu marşı yazacak kadar büyük bir imanla bu ülkeye bağlı şairinin, yurt dışında ve yurt içinde polis takipine alınmasını hatırlatıyor...Şairinin 20 senelik memuriyet hayatı olmasına rağmen, birinci mecliste mebus olmasına rağmen emekli maaşı bağlanmadığını hatırlatıyor...Acıları hatırlatıyor...
İstiklal kelimesinin, her nedense çoğu kimse tarafından 'kurtuluş' anlamına geldiği zannedilir.Sanırım İstiklal savaşı'na Kurtuluş Savaşı denmesinden dolayıdır.
Ancak İstiklal = Bağımsızlık'tır.Marşımız BAĞIMSIZLIK MARŞIDIR.
olmazsa olmazımız. her ulusun marşı değişebilir ama bizim marşımız ulusumuzla eşdeğerdedir. marşımız ulusumuz yaşadıkça okunacaktır.
Teşekkürler Mehmet Akif. Ruhun şaolsun.