Et ve kemik ya da damar yapısı ya da iç organlar. Bunların sadece hayatta kalmak için önem arzeden ama aynılarının başka canlılarda da olduğunu düşünürsek. Öyleyse nedir insan?
Beyninin diğer canlılardan daha büyük olması mı? Peki öyleyse neden her insan kılığında olan bu kategoride olamıyor? Biz insana bahşedilmiş öğrenme yeteneği değil miyiz ? Öğrenirken pekiştirme ve üretme yeteneği değil mi bizi diğer canlılardan ayıran, (düşünmeyen insan da dahil) insan için yaşamak sorunsalı olan hayat, puzzle’n en büyük parçasını olan, “ düşünmey”yerine koymazsak yaşamış olmadığımız gerçeğini kabul edelim. Hatta bunu kabul ettikten sonra da doğru düşünmek üzerine öğrenmeyi sürdürelim, ve iyilik kavramını bu doğrultuda hayatımıza yerleştirelim. Temel atılmış ve artık üzerini tuğla ya da daha değerli materyalleri kullanarak örmek kolay olmasa da devam ederiz… elbette ki yolda yürürken dünyanın düzlük olmadığı gerçeğini görecek ve yokuş da tırmanacak, çamura da batacağız. Ama bir gerçek üzerinde yürümek buna değecek. İşte insan olarak geride bıraktığımız tablonun renkleri böyle oluşacak.
“Yani yaşamak sadece çiçek toplamak değildir. Yaşamak bazen de kum çimento harç karıştırmaktır.”
:)) hatırlayanlar olacak bu benzetmeyi. Yani arkadaşım bu hakaret değildi kabalık da değildi bu hayatın en önemli ayrıntısıydı… düşünsenize fiziksel olarak vücut hep iyi olabilir mi? Hastalık da var. Bunlarla mücadele edebilmek demek tıpkı bir inşaat ustası gibi güçlü olmak demektir. Hadi kalın sağlık ve düşünceyle…
***BARIŞTIR ÜLKÜMÜZ BZİM*** Aslımız Topraktır, Atamız Adem Hep aynı nesilden, gelmişiz madem Bu kaos-kargaşa, kavgamız neden Madem ki insanız, Kardeşiz Biz. . Fark etmez o halde, kişinin rengi Herkes birbirinin, inan ki dengi Bırakın kin-kibri, kavgayı-cengi Madem ki insanız, kardeşiz biz. . Bu Nasıl Rekabet, Nasıl Yarıştır bu Nasıl Hürriyet, Nasıl Duruştur İnsana Yakışan, Sevgi-Barıştır Madem ki insanız, hep kardeşiz biz. . Der Vezir, kimseye olamaz kastım Hakikat yolunda, yoruldum sustum Uzak dur fitneden-kibirden dostum Madem ki insanız, hep kardeşiz biz... -----OZAN ÇAKIROĞLU-----
İnsan’ ın şaşması onu insanlığından etmez, bilakis çok insan’i dir şaşmak. İnsan, insanlıktan, düşünmekten vazgeçtiğinde çıkar. Şaşan ve hata yapan insan, telafi edebilir ve tekrar etmez çünkü şaşırdığı şey her ne ise onun gelişimine katkı sağlar. Sanıldığı gibi onu aşağılık, ya da onursuz, ya da cahil yapmaz. Bilakis cesaret ettiği için hayat ona ödül olarak inşaa ettiği hayata bir tuğla koyar. Oysa kötücül düşünme farklıdır. Bilinçli yapılır. Bilinsizce başlayabilir ama hatayı anladıktan sonra ona devam etmek tercihtir. İnsanlar da tercihleri doğrultusunda şekillenir. İşte bu yüzden hata insana mahsus bir özelliktir ve onu geliştirir. Çok insan tanıdım ben yaptığı hatadan dolayı kendisini ömrü boyunca cezalandırarak hayatını kendisine de çevresindekilere de zehir eden. Buradan beni okuyan güzel insanlar.
İnsan, en çok da kendisinin aynasıdır. Kendini tanıma yolculuğunda ayaklarına, ayakkabılarına rağmen çok diken batacak. Bu dikenlerin sayesinde geriye senden güzel bir hayat inşaası kalacak. İnsanlığından utanma, eğer birileri yaptığın hatanın farkında ve sürekli yüzüne vuruyorsa bil ki en az senin kadar suçludur. Ya yaptığın hatada payı ve çıkarı vardır, ya da seni üzgün görmek ona bilmediğin bir sebepten dolayı haz veriyordur. Bu hatalar seni insanlığından etmez, ama bile isteye sana zarar veren hasmını eder.
Her şeyin en büyük delili sürekliliktir, iyilik de kötülük de olabilmesi için süreklilik gerekir.
İnsanı insan eden de insanlığından eden de kendi tercihleridir. Aslı Birer
*****MUHTEREM HANIMEFENDİ***** Mukabilinizin olmayacağını bile-bile yazıyorum. Yorumsal yazılarınızın % 85 ini anlamıyorum. Lütfen cehaletime veriniz? Mütemadiyen fıtrat, kader, kısmet ve benzeri olgulardan bahsediyor- sunuz. Ruh bir özden oluşur diyorsunuz? O zaman bu kadar Din ve mezhepler neden var olmuş. Bu bir çelişki değil midir? Yaradan isteseydi bütün Beşer Alemini aynı Din altında birleştiremez- miydi. Madem ki yaşamsal devinimi, Fıtrat-ı kader belirliyor. bunca afata, tufana ve zalimin zül- müne lanet okumanın bir gereği yoktur. Aslında, meselenin aslını aşağıda bir zati-i muhterem bir cümle ile özetlemiş. Devri Alemde İnsan olabilmek kendilikten geçer. Gerisi teferruattır...VESSELAM.
Bir amaçtır, dünyaya dahil oluş da kökenini burdan alır, süreçte tercihleri, ve tutumları, bir toplamın özeti olarak kendini ifşa edecek, toprağa düşüş, dünyadan sağ çıkabilmenin anahtarı olabileceği gibi, daha büyük bir çıkmaza da yuvarlanabilecekir, yani toprağa düşen tohum filizlenip, can bulabildiği gibi, çürüyüp gidebilir de bu fırsata kavuşamadan, bunun belirleyicisi dünya süreci, ve iradi davranışla durumu kesinleştirir, güdülerin attığı çelmelerde düşmemek, bir zamanlar işlevi olan iman paratöneriyle fırtınalarda savrulmadan yol alınabiliyordu, modern bu yapıyı yıkar, küçük bir alana kıstırır, bu aslında insana gidişin yoluna takoz koymakla eştir, çünkü yalnız, korunmasız güdüselliğe hapsedilen insan, seçimlerinde desteksiz kalır, çünkü bu kavramlar süs değildir, ama, beklemediğin şekilde süsleyebilir, tanınmaz hale de gelebilirsin, ve altın bir son fırsat da heba olur, bu çok övülerek medenileştik denilen olguların fos olduğu çok yeni uygulamarda bile görülüyor, tarih zaten örneklemede sıkıntı çektirmez, giderek şahsileşen bir dini olgu var artık, her şey kendinden ibaret, ve yaptıklarından, her zamanki süreçlerden çok daha zorlaşmış, ve aranılan adaylarda ikircikli, net olmayan tutumlar elemede öne çıkarak, bir atık üretme makinesi gibi çalışan bir dönemin kenarda bıraktıklarından olmak çok kolaylaşmıştır, ve zor olan imani içselleştirme, ve uyumda gerçekliği odak yapmaktır.
“ bazı insanlar da vardır, kafalarından romantik, mükemmel ve erişilmez bir sevgi yaratıp koyarlar ortaya; kendi duyguları içinde mest olur, gerçek bir sevgiliye uyum sağlayamazlar.."
“ Suskunluğun siyah okyanusundaki cam fanuslu bir dalgıç gibi yaşıyordu insan, kendisini dış dünyaya bağlayan halatın kopmuş olduğunu ve o sessiz derinlikten hiç bir zaman yukarı çekilmeyeceğini ayrımsayan bir dalgıç gibi hatta.. Duracak, görecek, hiçbir şey yoktu, her yerde ve sürekli ve sürekli hiçlikle çevriliydi insan, boyuttan ve zamandan tümüyle yoksun boşlukla…”
Doğasında var korkaktır. Mutlaka vardır bir şey sizin daha keşfetmediğiniz meraktan... Günümüzde kararlarını onun bunun söylediğiyle alan, eskiden atalarının utanç duyacağı her türlü şeyi yapan kontrolsüz-bilinmez davranışlar bütünlüğüdür insan.
Dünyaya gelmen seni insan yapmıyor esaslara bağlılık konusunda gösterdiğin gayret, tavizsizlik seni insan yapıyor, yani daima güzel işler yapmak, safiyanelikle, hile katmadan, o zaman insansın ve yeni bir kabulu hakediyorsun. Sen bilirsin.
Et ve kemik ya da damar yapısı ya da iç organlar. Bunların sadece hayatta kalmak için önem arzeden ama aynılarının başka canlılarda da olduğunu düşünürsek. Öyleyse nedir insan?
Beyninin diğer canlılardan daha büyük olması mı? Peki öyleyse neden her insan kılığında olan bu kategoride olamıyor? Biz insana bahşedilmiş öğrenme yeteneği değil miyiz ? Öğrenirken pekiştirme ve üretme yeteneği değil mi bizi diğer canlılardan ayıran,
(düşünmeyen insan da dahil) insan için yaşamak sorunsalı olan hayat, puzzle’n en büyük parçasını olan, “ düşünmey”yerine koymazsak yaşamış olmadığımız gerçeğini kabul edelim. Hatta bunu kabul ettikten sonra da doğru düşünmek üzerine öğrenmeyi sürdürelim, ve iyilik kavramını bu doğrultuda hayatımıza yerleştirelim. Temel atılmış ve artık üzerini tuğla ya da daha değerli materyalleri kullanarak örmek kolay olmasa da devam ederiz… elbette ki yolda yürürken dünyanın düzlük olmadığı gerçeğini görecek ve yokuş da tırmanacak, çamura da batacağız. Ama bir gerçek üzerinde yürümek buna değecek. İşte insan olarak geride bıraktığımız tablonun renkleri böyle oluşacak.
“Yani yaşamak sadece çiçek toplamak değildir. Yaşamak bazen de kum çimento harç karıştırmaktır.”
:)) hatırlayanlar olacak bu benzetmeyi.
Yani arkadaşım bu hakaret değildi kabalık da değildi bu hayatın en önemli ayrıntısıydı… düşünsenize fiziksel olarak vücut hep iyi olabilir mi? Hastalık da var. Bunlarla mücadele edebilmek demek tıpkı bir inşaat ustası gibi güçlü olmak demektir.
Hadi kalın sağlık ve düşünceyle…
Dindarlığınızı Tanrı'ya gösterin, bana insanlığınız lazım!
F. Nietzsche
***BARIŞTIR ÜLKÜMÜZ BZİM***
Aslımız Topraktır, Atamız Adem
Hep aynı nesilden, gelmişiz madem
Bu kaos-kargaşa, kavgamız neden
Madem ki insanız, Kardeşiz Biz.
.
Fark etmez o halde, kişinin rengi
Herkes birbirinin, inan ki dengi
Bırakın kin-kibri, kavgayı-cengi
Madem ki insanız, kardeşiz biz.
.
Bu Nasıl Rekabet, Nasıl Yarıştır
bu Nasıl Hürriyet, Nasıl Duruştur
İnsana Yakışan, Sevgi-Barıştır
Madem ki insanız, hep kardeşiz biz.
.
Der Vezir, kimseye olamaz kastım
Hakikat yolunda, yoruldum sustum
Uzak dur fitneden-kibirden dostum
Madem ki insanız, hep kardeşiz biz...
-----OZAN ÇAKIROĞLU-----
.
İnsan’ ın şaşması onu insanlığından etmez, bilakis çok insan’i dir şaşmak. İnsan, insanlıktan, düşünmekten vazgeçtiğinde çıkar. Şaşan ve hata yapan insan, telafi edebilir ve tekrar etmez çünkü şaşırdığı şey her ne ise onun gelişimine katkı sağlar. Sanıldığı gibi onu aşağılık, ya da onursuz, ya da cahil yapmaz. Bilakis cesaret ettiği için hayat ona ödül olarak inşaa ettiği hayata bir tuğla koyar. Oysa kötücül düşünme farklıdır. Bilinçli yapılır. Bilinsizce başlayabilir ama hatayı anladıktan sonra ona devam etmek tercihtir. İnsanlar da tercihleri doğrultusunda şekillenir. İşte bu yüzden hata insana mahsus bir özelliktir ve onu geliştirir. Çok insan tanıdım ben yaptığı hatadan dolayı kendisini ömrü boyunca cezalandırarak hayatını kendisine de çevresindekilere de zehir eden. Buradan beni okuyan güzel insanlar.
İnsan, en çok da kendisinin aynasıdır. Kendini tanıma yolculuğunda ayaklarına, ayakkabılarına rağmen çok diken batacak. Bu dikenlerin sayesinde geriye senden güzel bir hayat inşaası kalacak. İnsanlığından utanma, eğer birileri yaptığın hatanın farkında ve sürekli yüzüne vuruyorsa bil ki en az senin kadar suçludur. Ya yaptığın hatada payı ve çıkarı vardır, ya da seni üzgün görmek ona bilmediğin bir sebepten dolayı haz veriyordur.
Bu hatalar seni insanlığından etmez, ama bile isteye sana zarar veren hasmını eder.
Her şeyin en büyük delili sürekliliktir, iyilik de kötülük de olabilmesi için süreklilik gerekir.
İnsanı insan eden de insanlığından eden de kendi tercihleridir.
Aslı Birer
***EYY BEŞER KARDEŞİM***
.
Yaradan Hükmüdür, Kullara Selam
Muhabbet Aşkıdır, Lisan-ı Kelam
Görmek Hakikat-tır, Gerisi Yalan
Yarının Temeli, Bilimdir- Bilim...
----OZAN ÇAKIROĞLU----
*****MUHTEREM HANIMEFENDİ*****
Mukabilinizin olmayacağını bile-bile yazıyorum. Yorumsal yazılarınızın % 85 ini anlamıyorum.
Lütfen cehaletime veriniz? Mütemadiyen fıtrat, kader, kısmet ve benzeri olgulardan bahsediyor-
sunuz. Ruh bir özden oluşur diyorsunuz? O zaman bu kadar Din ve mezhepler neden var olmuş.
Bu bir çelişki değil midir? Yaradan isteseydi bütün Beşer Alemini aynı Din altında birleştiremez-
miydi. Madem ki yaşamsal devinimi, Fıtrat-ı kader belirliyor. bunca afata, tufana ve zalimin zül-
müne lanet okumanın bir gereği yoktur.
Aslında, meselenin aslını aşağıda bir zati-i muhterem bir cümle ile özetlemiş. Devri Alemde
İnsan olabilmek kendilikten geçer. Gerisi teferruattır...VESSELAM.
İnsan bir ruh bir öz den oluşur...
İyisi iyi kötüsü kötü olur...
İnsan olabilmek, kendilikten geçer…
Aslı Birer
Yedikleriyle değil, hazmettikleriyle yaşar insan...
F. Baykurt
" ve insan;
hep yerine getirilmeyen bir vaadin ,
başlangıç noktasına geri dönen bir yolculuğun hikayesidir.."
insan ;
doyasıya yıkanmalı önce ,
boğulmak için seçtiği ırmakta..
“ insan ,
yenilmek için yaratılmadı dedi dokunaklı bir sesle..
insan mahvolur ama yenilmez.."
.
" hemingway _
" ... bazıları ruha şifa. "
Bir amaçtır, dünyaya dahil oluş da kökenini burdan alır, süreçte tercihleri, ve tutumları, bir toplamın özeti olarak kendini ifşa edecek, toprağa düşüş, dünyadan sağ çıkabilmenin anahtarı olabileceği gibi, daha büyük bir çıkmaza da yuvarlanabilecekir, yani toprağa düşen tohum filizlenip, can bulabildiği gibi, çürüyüp gidebilir de bu fırsata kavuşamadan, bunun belirleyicisi dünya süreci, ve iradi davranışla durumu kesinleştirir, güdülerin attığı çelmelerde düşmemek, bir zamanlar işlevi olan iman paratöneriyle fırtınalarda savrulmadan yol alınabiliyordu, modern bu yapıyı yıkar, küçük bir alana kıstırır, bu aslında insana gidişin yoluna takoz koymakla eştir, çünkü yalnız, korunmasız güdüselliğe hapsedilen insan, seçimlerinde desteksiz kalır, çünkü bu kavramlar süs değildir, ama, beklemediğin şekilde süsleyebilir, tanınmaz hale de gelebilirsin, ve altın bir son fırsat da heba olur, bu çok övülerek medenileştik denilen olguların fos olduğu çok yeni uygulamarda bile görülüyor, tarih zaten örneklemede sıkıntı çektirmez, giderek şahsileşen bir dini olgu var artık, her şey kendinden ibaret, ve yaptıklarından, her zamanki süreçlerden çok daha zorlaşmış, ve aranılan adaylarda ikircikli, net olmayan tutumlar elemede öne çıkarak, bir atık üretme makinesi gibi çalışan bir dönemin kenarda bıraktıklarından olmak
çok kolaylaşmıştır, ve zor olan imani içselleştirme, ve uyumda gerçekliği odak yapmaktır.
“ keşke diyorum ,
insan insanı
hiç tanımasaydı.."
“ boşlukta yer tutan bir insan gibi değildi,
daha çok içine sızılması olanaksız insan biçiminde bir
boşluk parçası.. "
.
paul auster -
yalnızlığın k e ş f i
Ne çok öldürüyor insan yaşamak için
.
“ bazı insanlar da vardır,
kafalarından romantik, mükemmel ve
erişilmez bir sevgi yaratıp koyarlar ortaya;
kendi duyguları içinde mest olur,
gerçek bir sevgiliye uyum
sağlayamazlar.."
.
" a .adler ‘ yaşamın anlam ve amacı _
“
Suskunluğun siyah okyanusundaki cam fanuslu bir dalgıç gibi yaşıyordu insan, kendisini dış dünyaya bağlayan halatın kopmuş olduğunu ve o sessiz derinlikten hiç bir zaman yukarı çekilmeyeceğini ayrımsayan bir dalgıç gibi hatta..
Duracak, görecek, hiçbir şey yoktu, her yerde ve sürekli ve sürekli hiçlikle çevriliydi insan, boyuttan ve zamandan tümüyle yoksun boşlukla…”
" Stefan Zweig _
Doğasında var korkaktır. Mutlaka vardır bir şey sizin daha keşfetmediğiniz meraktan... Günümüzde kararlarını onun bunun söylediğiyle alan, eskiden atalarının utanç duyacağı her türlü şeyi yapan kontrolsüz-bilinmez davranışlar bütünlüğüdür insan.
Bir insan diğerlerinden çok biliyorsa yalnızlaşır.
Aynı yerden, kaç kere kırılır insan?
Özgür insan, başka türlü karar verme imkânı olan insandır...
Rosa Luxemburg
En çok kendini sever, bu doğaldır, yapısal, ama, dozunu kaçırdın mı, hayatın riske girer, o da oyun.
“ insanın
sığınabileceği tek bir yer vardır..
- kendi içimizde bir yer -
kendimizden başka kimsenin ulaşamayacağı
ve tahrip edemeyeceği bir yer..
o yerde
huzur ,
sükunet
ve özgürlük
buluruz."
.
" pedro almodovar _
.
.
'' insan,
en çok da kendini israf edendir...
.
.
“ insanın
kendini yaşamasının hoş olduğunu
asla söylemeyin..
bu ,
uzun bir acı çekme olacak ,
hoşnutluk değil
çünkü kendi yaratıcınız olmanız
gerekecek..
kendimizi yaratmak istediğinizde
en iyi ve en yüksekle değil ,
en kötü ve
en derinle başlarsınız.''
.
" jung _
İnsan; bilinmeyen denklem..
doğar doğmaz ziyandasın ;
ey insan . . !
Dünyaya gelmen seni insan yapmıyor esaslara bağlılık konusunda gösterdiğin gayret, tavizsizlik seni insan yapıyor, yani daima güzel işler yapmak, safiyanelikle, hile katmadan, o zaman insansın ve yeni bir kabulu hakediyorsun. Sen bilirsin.