İletişimi en çok sakatlayan da genelde dinleyen yoktur, özellikle birden fazla kişiyle .bulunulan ortamlarda dinleyen bulamazsın, bütün sözler güme gider, ve şehir hayatında kimsenin o kadar bol zamanı yok, sokağa atacak, ondan hiç görüşmemeyi tercih ederim çoğu zaman, zaten konuşmamış gibi oluyorsun, bir de ikili görüşme bile olsa, çoğunluk dinlemeyip seni lavabo gibi kullanan ilişkiden uzak dururum, çünkü iletişim değil, istismardır, yardım etmek, anlamak güzeldir, ama, kullanılmak, yok saymaktır, o zaman neden irtibat kuralım ki, sende zamanını çöpe atma, çünkü yararı olmayacak.
Bir insan ile etkili iletişim kurmak istiyorsanız, tek taraflı bir talep ile olmayacağını bilmelisiniz. Tüm soruları bir taraf sorarsa sanki ya sorguya çekiliyor gibi ya da soru sorma hakkı yalnızca sizde varmış gibi bir durum olur ki bu da sizin kültürel yapınızı olumsuz gösterir ve iletişim kurulmadan biter.
Ben: Ömer ÖZYURT 2 Değerli arkadaşlar sayfama giremiyorum!Şiiir ekleyeceğim fakat mail adresimi unuttum yardımcı olabilirmisiniz?Teşekürle.Yeni mail im omerozyurxxxgmail.com
karşımızdakini anlamak için en doğru kanaldır iletişim. biz iletiriz, karşımızdaki alır, cevap verir. bu kadar basit olarak yorumlansa da iletişime engeller vardır, algılarımız gibi. bir şey deriz, karşımızdaki apayrı bir şey anlar. sormaz, soramaz, sormak istemez, kendince yorumlar. en önemlisi zaman verir, araya boşluk koyar. ne kadar kötüdür boşluklar oysa. o boşluklarda kurgularız devamlı, aslında varolmayan şeyleri düşünür hatta kendimizi inandırırız, sormayız sonrasında. zihnimiz kurgulamış, biz kabul edip almışızdır.
soralım, koparmayalım bağları, zamanın bizi ve zihnimizi yansımalarla ele geçirmesine izin vermeyelim...
Çağlardan günümüze kadar uzanan süreçte insan, daima çevresinde olup bitenleri öğrenmek ve kendi yaşadıklarını başkalarına iletmek ihtiyacını duymuştur. İnsanın kafasından geçenleri diğer insanlarla paylaşma isteği günümüz haberciliğinin temelini
İlk Çağlardan günümüze kadar uzanan süreçte insan, daima çevresinde olup bitenleri öğrenmek ve kendi yaşadıklarını başkalarına iletmek ihtiyacını duymuştur. İnsanın kafasından geçenleri diğer insanlarla paylaşma isteği günümüz haberciliğinin temelini oluşturmuştur. İnsanların birbirleri ile kurdukları iletişimde kullanılan araçlar arasında ilk sırayı işaretler almaktadır. Karşısındaki kişilerle vücudunu ya da doğal simgeleri kullanarak iletişim kuran insan, sonraları kendi sesini kullanarak haberleşmeyi keşfetmiştir. İlk insanların, kendini ifade etmek için kullandıkları bir başka yol ise resim çizmektir. Mağara duvarlarına, taş zeminler üzerine resim yapan insanın temel düşüncesi, kendisinden sonra gelenlere bir tür mesaj bırakmaktır. İnsanların ilk çağlardan itibaren beliren en önemli ihtiyaçlarından başta geleni haberleşmedir. Bunun için de ateş yakma, duman, ses işaretlerinden, davul, boru, düdük gibi bütün imkânlardan faydalanılmaya çalışılmıştır. Bunlar için kararlaştırılmış şekiller uygulana gelmiş ve iletişim sağlanmıştır. Bunun için hayvanlar ve özellikle de güvercinler kullanılmıştır.
Bir çok ses ve işaretler ile anlaşma ve iletişim kurma yöntemlerini geliştirmesinden sonra da bunun kayda alınması ve daha sonraki nesillere aktarılması ve ispatının olması için de yazı icat edilmiştir. Yazı da çevredeki imkânlara göre taşa, çamurdan parçalara, ağaca, madeni levhalar üzerine, kâğıda yazılmıştır. Konuşmaların yazı ile ifade edilmeye başlaması ilk kez Sümer' de ve Eski Mısır' da gerçekleşti. Finikeliler ve Romalılar bugünkü alfabeyi oluşturdular. Sümerliler çivi yazısını, Mısırlılar hiyeroglif yazıyı, Romalılar Latin yazısını kullandılar. Yazının icadına kadar çeşitli şekillerde sürdürülen doğrudan haberleşme eylemi, yazının icadı ile farklı bir görünüm kazanmıştır. 1440 yılında Gutenberg tarafından matbaanın bulunuşu ve yazılı eserlerin çoğaltılmasında kullanılması insanlık tarihinin gelişimine büyük katkı sağlamıştır. Kalıcılığın ve sonsuzluğun ya da bir başka ifade ile ölümsüzlüğün sırrı olan yazılı kültürün gelişmesi ve bugünkü anlamda bir yerden bir yere iletilebilmesi oldukça önem kazanmaya başlayınca iletişimin belki de en önemli adımı olan posta taşımacılığının temelleri atılmaya başlamıştır.
Haberleşmenin nerelerde, ne şekilde, nasıl, ne ile, kimler arasında yapıldığının öğrenilmesinin yolu da magazinsel tarih yazarı veya popüler tarihçiler olarak kabul edilebilecek olan Eski Yunan haberleşmesi Halikarnasus' lu (Bodrum' lu) Heredot' un, Asya' daki haberleşme Venedikli tüccar olan Marko Polo' nun, Anadolu haberleşmesi ise Seyyah Evliya Çelebi' nin eserlerinden geçmektedir
klasik anlamının dışında, iki kişinin bir olaya bir nesneye herhangi birşeye baktıklarında aynı şeyleri görebilecek kadar ruh uyumunun dengelenmesi demek..
komünikasyon' yani 'iletişim'; ingilizcesi'nde kök ‘commune’ dür, yani 'toplu(m) '. insanoğlu iletişime ve de hatta en genel anlamıyla dile neden ihtiyaç duyar ki o zaman? bir olmadığı için, adem’in dahi hayatında bir havva’sı olduğu için. dilin varlığı üzerine sosyal teoriler açıklar; bireyin içine doğduğu toplum ne denli geniş ve gelişmişse, dil edinimi de o derecede geniş, gelişmiş ve 'complex' olur diye. oysa doğaya olan hakimiyetimiz, 'insan' türü olarak nüfusumuz arttıkça, teknoloji bizleri iletişim çağına sürükledikçe, gerçek olandan daha da uzaklaştık, sanal iletişim bataklığında 'sosyal bir varlık' kimliğimizden olduk. sokakta karşılaştığımız insanlara selam verme zahmetinden kaçar, başımızı kaldırım taşlarına eğer olduk; musalladan bir gömlek giymiş kaldırım taşlarına. aynı evi paylaştığımız ailemizin, arkadaşlarımızın varlıklarından haberdar olmuyor, yemek saatlerinde bile odalarımıza kapanıyorken, facebook’ta çorbacılara girdik, birbirimize 0 ile 1'lerden oluşan selamlarla vitaminler sunar olduk.
İnsanların aynı dili konuşmasına rağmen bir türlü anlaşamaması ne kadar acı. Kimin kime karşı ne sölediğini, ne anlatmak istediğini bir türlü anlayamamaları iletişimde ne kadar eksiğiz bunu gösterir. Teknolojinin peşine takılıp iletişimi boş vermemizdendir sebep. Teknolojiyi insanlar hayat kolaylaşsın diye ilerletmiştir fakat, teknolojinin her bir adımı insanları birbirinden daha fazla uzaklaştırıyo malesef...
Bugün, dünyanın çeşitli üniversitelerinde (İletişim Bölümü’nde) öğrencilere Nazi Almanya’sının Propaganda Bakanı Goebbels’in ses kayıtları dinlettirilir, video görüntüleri izlettirilir ve ezberlettirilirmiş…
Goebbels böyle etkileyici ve önemli biri işte. Gerçek bir deha…
Gelgelelim, o öğrenciler daha sonraları ustalarını “suçlu” ilân ediveriyor, ne hikmetse! ?
İlk Çağlardan günümüze kadar uzanan süreçte insan, daima çevresinde olup bitenleri öğrenmek ve kendi yaşadıklarını başkalarına iletmek ihtiyacını duymuştur. İnsanın kafasından geçenleri diğer insanlarla paylaşma isteği günümüz haberciliğinin temelini oluşturmuştur. İnsanların birbirleri ile kurdukları iletişimde kullanılan araçlar arasında ilk sırayı işaretler almaktadır. Karşısındaki kişilerle vücudunu ya da doğal simgeleri kullanarak iletişim kuran insan, sonraları kendi sesini kullanarak haberleşmeyi keşfetmiştir. İlk insanların, kendini ifade etmek için kullandıkları bir başka yol ise resim çizmektir. Mağara duvarlarına, taş zeminler üzerine resim yapan insanın temel düşüncesi, kendisinden sonra gelenlere bir tür mesaj bırakmaktır. İnsanların ilk çağlardan itibaren beliren en önemli ihtiyaçlarından başta geleni haberleşmedir. Bunun için de ateş yakma, duman, ses işaretlerinden, davul, boru, düdük gibi bütün imkânlardan faydalanılmaya çalışılmıştır. Bunlar için kararlaştırılmış şekiller uygulana gelmiş ve iletişim sağlanmıştır. Bunun için hayvanlar ve özellikle de güvercinler kullanılmıştır.
Bir çok ses ve işaretler ile anlaşma ve iletişim kurma yöntemlerini geliştirmesinden sonra da bunun kayda alınması ve daha sonraki nesillere aktarılması ve ispatının olması için de yazı icat edilmiştir. Yazı da çevredeki imkânlara göre taşa, çamurdan parçalara, ağaca, madeni levhalar üzerine, kâğıda yazılmıştır. Konuşmaların yazı ile ifade edilmeye başlaması ilk kez Sümer' de ve Eski Mısır' da gerçekleşti. Finikeliler ve Romalılar bugünkü alfabeyi oluşturdular. Sümerliler çivi yazısını, Mısırlılar hiyeroglif yazıyı, Romalılar Latin yazısını kullandılar. Yazının icadına kadar çeşitli şekillerde sürdürülen doğrudan haberleşme eylemi, yazının icadı ile farklı bir görünüm kazanmıştır. 1440 yılında Gutenberg tarafından matbaanın bulunuşu ve yazılı eserlerin çoğaltılmasında kullanılması insanlık tarihinin gelişimine büyük katkı sağlamıştır. Kalıcılığın ve sonsuzluğun ya da bir başka ifade ile ölümsüzlüğün sırrı olan yazılı kültürün gelişmesi ve bugünkü anlamda bir yerden bir yere iletilebilmesi oldukça önem kazanmaya başlayınca iletişimin belki de en önemli adımı olan posta taşımacılığının temelleri atılmaya başlamıştır.
Haberleşmenin nerelerde, ne şekilde, nasıl, ne ile, kimler arasında yapıldığının öğrenilmesinin yolu da magazinsel tarih yazarı veya popüler tarihçiler olarak kabul edilebilecek olan Eski Yunan haberleşmesi Halikarnasus' lu (Bodrum' lu) Heredot' un, Asya' daki haberleşme Venedikli tüccar olan Marko Polo' nun, Anadolu haberleşmesi ise Seyyah Evliya Çelebi' nin eserlerinden geçmektedir.
Kızılderilier dumanla iletişirdi, günümüzde iletişmek için durma bas kornaya... İlerde çevirme var!
iletişim insanlar için anlamlı olan herşeyin birinden diğerine akmasıdır, ama güç ilişkileri içinde güçlü kimse iletişimi o yönlendirir, okulda öğretmen evde baba ses tonuyla gücüyle oturduğu sınıfa yada eve hakim masasıyla diğerlerini baskı altına alarak iletişimi gerçekleştirir dünyadada iletişimin istediği gibi olmasını da amerika sağlar ama büyük masayla bağırmayla değil füzelerle askerleri ile ee bu nasıl iletişim iletişim tek taraflı güçlü olan iletir sen alırsın ikili bi işlem değil bu ya öyle işte............
İletişim:Fikir ve de bilginin herkesçe aynı biçim ve değerde anlaşılır hale getirilmesi ve karşılıklı etkinin sağlanmasıdır.Yani özetle karşındaki kişiye sözlü ve sözsüz olarak aklındakini aktarmaktır.
Yazar Yusuf Kaplan'ın Yeni Şafak adlı gazatedeki köşesinde bu yayınevi hakında gerçekten güzel bir tespiti var. bu tespit iletişim yayınlarının sedece kitap yayınlayan bir 'yer' değil aynı zamanda bir zihniyetin üretildiği temsil edildiği bir duruş yeri olduğunu da anlamaya çalışıyor.yazılanlar şöyle:
'İletişim yayınları', batı'da Fransa'da alhusseryen çizgiye, İngiltere'de Raymond Williams'ın new left review dolayımında gerçekleştirdiği atılıma, İtalya'da ise Gramsci'nin hem yeniden keşfi, hem de yeniden icadıyla birlikte dünyadaki 'yeni sol'un yaptığı entelektüel çıkışa az çok benzer bir entelektüel atılım gerçekleştirdi Türkiye'de. Burada 'iletişim yayınları'nı paranteze almamın nedeni, Türkiye'deki 'yeni sol'un sadece iletişim yayınları'ndan ibaret olmaması. aynı zamanda başta toplum ve bilim dergisi olmak üzere, 1980'lerin entelektüel gündemini büyük ölçüde belirleyen yeni gündem dergisi ve halen yayınını sürdüren birikim ile tarih ve toplum dergileriyle birlikte türkiye'de 'yeni sol' söylemi ekseninde dikkate değer bir entelektüel ve kültürel birikim oluşturması.
O yüzden iletişim yayınları, bir yayınevinden daha fazla anlam ve 'şey' ifade ediyor: hem dünyanın entelektüel ve kültürel gündemleriyle, hem de türkiye'nin tarihsel, kültürel, siyasi (en azından 'yakın dönem'i kapsayan) birikim ve deneyimi ile düzeyli, analitik ve eleştirel bir iletişim kurmak gibi bir kaygı ve çaba içinde olması, iletişim yayınları'nı düşünce ve kültür hayatımızda yayıncılık dünyasının çok daha ötesinde bir yere oturtmamızı gerektiriyor.
Türkiye'de 'yeni sol'un oluşturmaya çalıştığı düşünsel ve kültürel söylemin ve birikimin şekillenmesinde ve hayata geçirilmesinde birkaç figür kilit rol oynadı. burada üç ismin mutlaka anılması gerektiğini düşünüyorum: Murat Belge, Mete Tunçay ve Tanıl Bora. Bu üç figür de, öncü kişilikleriyle türkiye'nin entelektüel, kültürel ve tabii akademik hayatında önemli 'iş'lere imza atmayı sürdürüyorlar.
Mete Tunçay, tarihi, bir bilim olarak Türkiye'deki her bakımdan 'tutuk' ve 'tutsak' akademinin dar, sığ ve boğucu 'dünya'sından kurtardı; akademinin dışına taşıdı: Hem tarih'le teorik ve pratik düzlemlerde iletişim kurulmasının kapısını araladı; hem de tarih yayıncılığının nasıl yapılabileceği konusunda öncülük etti.
Tanıl Bora, 'Birikim' ve daha çok da 'Toplum ve bilim' le Türkiye'nin, ilk kez batılı entelektüel ve akademik söylemlerle 'Zaman kaybına uğramadan' tanışmasının kapısını araladı.
Ve son olarak (biraz önce sözünü ettiğim projenin yayın yönetmenliğini de yapan) Murat Belge, hem öncü ('kurucu') hem entelektüel ve biraz da 'bilgece' kişiliğiyle Türkiye'de 'yeni sol'un neler yapabileceğine dair önemsenmesi gereken entelektüel ve kültürel atılımlara imza attı; açılamayan 'kapılar'ın nasıl aralanabileceğini gösterdi.
İletişimi en çok sakatlayan da genelde dinleyen yoktur, özellikle birden fazla kişiyle .bulunulan ortamlarda dinleyen bulamazsın, bütün sözler güme gider, ve şehir hayatında kimsenin o kadar bol zamanı yok, sokağa atacak, ondan hiç görüşmemeyi tercih ederim çoğu zaman, zaten konuşmamış gibi oluyorsun, bir de ikili görüşme bile olsa, çoğunluk dinlemeyip seni lavabo gibi kullanan ilişkiden uzak dururum, çünkü iletişim değil, istismardır, yardım etmek, anlamak güzeldir, ama, kullanılmak, yok saymaktır, o zaman neden irtibat kuralım ki, sende zamanını çöpe atma, çünkü yararı olmayacak.
Sitenizdeki şiirlerim hatalı yanlış eksik. Bu haliyle kullanılmasına izin vermiyorum.
Bir insan ile etkili iletişim kurmak istiyorsanız, tek taraflı bir talep ile olmayacağını bilmelisiniz. Tüm soruları bir taraf sorarsa sanki ya sorguya çekiliyor gibi ya da soru sorma hakkı yalnızca sizde varmış gibi bir durum olur ki bu da sizin kültürel yapınızı olumsuz gösterir ve iletişim kurulmadan biter.
Ben: Ömer ÖZYURT 2
Değerli arkadaşlar sayfama giremiyorum!Şiiir ekleyeceğim fakat mail adresimi unuttum yardımcı olabilirmisiniz?Teşekürle.Yeni mail im omerozyurxxxgmail.com
Bu sıralar olmayandir.
karşımızdakini anlamak için en doğru kanaldır iletişim. biz iletiriz, karşımızdaki alır, cevap verir. bu kadar basit olarak yorumlansa da iletişime engeller vardır, algılarımız gibi. bir şey deriz, karşımızdaki apayrı bir şey anlar. sormaz, soramaz, sormak istemez, kendince yorumlar. en önemlisi zaman verir, araya boşluk koyar. ne kadar kötüdür boşluklar oysa. o boşluklarda kurgularız devamlı, aslında varolmayan şeyleri düşünür hatta kendimizi inandırırız, sormayız sonrasında. zihnimiz kurgulamış, biz kabul edip almışızdır.
soralım, koparmayalım bağları, zamanın bizi ve zihnimizi yansımalarla ele geçirmesine izin vermeyelim...
ne bileyim ben nuriye sorun
Çağlardan günümüze kadar uzanan süreçte insan, daima çevresinde olup bitenleri öğrenmek ve kendi yaşadıklarını başkalarına iletmek ihtiyacını duymuştur.
İnsanın kafasından geçenleri diğer insanlarla paylaşma isteği günümüz haberciliğinin temelini
İlk Çağlardan günümüze kadar uzanan süreçte insan, daima çevresinde olup bitenleri öğrenmek ve kendi yaşadıklarını başkalarına iletmek ihtiyacını duymuştur.
İnsanın kafasından geçenleri diğer insanlarla paylaşma isteği günümüz haberciliğinin temelini oluşturmuştur.
İnsanların birbirleri ile kurdukları iletişimde kullanılan araçlar arasında ilk sırayı işaretler almaktadır. Karşısındaki kişilerle vücudunu ya da doğal simgeleri kullanarak iletişim kuran insan, sonraları kendi sesini kullanarak haberleşmeyi keşfetmiştir. İlk insanların, kendini ifade etmek için kullandıkları bir başka yol ise resim çizmektir. Mağara duvarlarına, taş zeminler üzerine resim yapan insanın temel düşüncesi, kendisinden sonra gelenlere bir tür mesaj bırakmaktır.
İnsanların ilk çağlardan itibaren beliren en önemli ihtiyaçlarından başta geleni haberleşmedir. Bunun için de ateş yakma, duman, ses işaretlerinden, davul, boru, düdük gibi bütün imkânlardan faydalanılmaya çalışılmıştır. Bunlar için kararlaştırılmış şekiller uygulana gelmiş ve iletişim sağlanmıştır. Bunun için hayvanlar ve özellikle de güvercinler kullanılmıştır.
Bir çok ses ve işaretler ile anlaşma ve iletişim kurma yöntemlerini geliştirmesinden sonra da bunun kayda alınması ve daha sonraki nesillere aktarılması ve ispatının olması için de yazı icat edilmiştir. Yazı da çevredeki imkânlara göre taşa, çamurdan parçalara, ağaca, madeni levhalar üzerine, kâğıda yazılmıştır.
Konuşmaların yazı ile ifade edilmeye başlaması ilk kez Sümer' de ve Eski Mısır' da gerçekleşti. Finikeliler ve Romalılar bugünkü alfabeyi oluşturdular. Sümerliler çivi yazısını, Mısırlılar hiyeroglif yazıyı, Romalılar Latin yazısını kullandılar.
Yazının icadına kadar çeşitli şekillerde sürdürülen doğrudan haberleşme eylemi, yazının icadı ile farklı bir görünüm kazanmıştır. 1440 yılında Gutenberg tarafından matbaanın bulunuşu ve yazılı eserlerin çoğaltılmasında kullanılması insanlık tarihinin gelişimine büyük katkı sağlamıştır.
Kalıcılığın ve sonsuzluğun ya da bir başka ifade ile ölümsüzlüğün sırrı olan yazılı kültürün gelişmesi ve bugünkü anlamda bir yerden bir yere iletilebilmesi oldukça önem kazanmaya başlayınca iletişimin belki de en önemli adımı olan posta taşımacılığının temelleri atılmaya başlamıştır.
Haberleşmenin nerelerde, ne şekilde, nasıl, ne ile, kimler arasında yapıldığının öğrenilmesinin yolu da magazinsel tarih yazarı veya popüler tarihçiler olarak kabul edilebilecek olan Eski Yunan haberleşmesi Halikarnasus' lu (Bodrum' lu) Heredot' un, Asya' daki haberleşme Venedikli tüccar olan Marko Polo' nun, Anadolu haberleşmesi ise Seyyah Evliya Çelebi' nin eserlerinden geçmektedir
klasik anlamının dışında, iki kişinin bir olaya bir nesneye herhangi birşeye baktıklarında aynı şeyleri görebilecek kadar ruh uyumunun dengelenmesi demek..
komünikasyon' yani 'iletişim'; ingilizcesi'nde kök ‘commune’ dür, yani 'toplu(m) '. insanoğlu iletişime ve de hatta en genel anlamıyla dile neden ihtiyaç duyar ki o zaman? bir olmadığı için, adem’in dahi hayatında bir havva’sı olduğu için. dilin varlığı üzerine sosyal teoriler açıklar; bireyin içine doğduğu toplum ne denli geniş ve gelişmişse, dil edinimi de o derecede geniş, gelişmiş ve 'complex' olur diye. oysa doğaya olan hakimiyetimiz, 'insan' türü olarak nüfusumuz arttıkça, teknoloji bizleri iletişim çağına sürükledikçe, gerçek olandan daha da uzaklaştık, sanal iletişim bataklığında 'sosyal bir varlık' kimliğimizden olduk. sokakta karşılaştığımız insanlara selam verme zahmetinden kaçar, başımızı kaldırım taşlarına eğer olduk; musalladan bir gömlek giymiş kaldırım taşlarına. aynı evi paylaştığımız ailemizin, arkadaşlarımızın varlıklarından haberdar olmuyor, yemek saatlerinde bile odalarımıza kapanıyorken, facebook’ta çorbacılara girdik, birbirimize 0 ile 1'lerden oluşan selamlarla vitaminler sunar olduk.
İletme işini meslek edinme :))
İLET İŞİM
İnsanların aynı dili konuşmasına rağmen bir türlü anlaşamaması ne kadar acı. Kimin kime karşı ne sölediğini, ne anlatmak istediğini bir türlü anlayamamaları iletişimde ne kadar eksiğiz bunu gösterir. Teknolojinin peşine takılıp iletişimi boş vermemizdendir sebep. Teknolojiyi insanlar hayat kolaylaşsın diye ilerletmiştir fakat, teknolojinin her bir adımı insanları birbirinden daha fazla uzaklaştırıyo malesef...
“İletişim” dendi de hatırıma Goebbels geldi…
Bugün, dünyanın çeşitli üniversitelerinde (İletişim Bölümü’nde) öğrencilere Nazi Almanya’sının Propaganda Bakanı Goebbels’in ses kayıtları dinlettirilir, video görüntüleri izlettirilir ve ezberlettirilirmiş…
Goebbels böyle etkileyici ve önemli biri işte. Gerçek bir deha…
Gelgelelim, o öğrenciler daha sonraları ustalarını “suçlu” ilân ediveriyor, ne hikmetse! ?
“İnsanoğlu çiğ süt etmiş” derler.
iletişim; zorunlu fakat duygusal katılımlarla hoş bişey
İlk Çağlardan günümüze kadar uzanan süreçte insan, daima çevresinde olup bitenleri öğrenmek ve kendi yaşadıklarını başkalarına iletmek ihtiyacını duymuştur.
İnsanın kafasından geçenleri diğer insanlarla paylaşma isteği günümüz haberciliğinin temelini oluşturmuştur.
İnsanların birbirleri ile kurdukları iletişimde kullanılan araçlar arasında ilk sırayı işaretler almaktadır. Karşısındaki kişilerle vücudunu ya da doğal simgeleri kullanarak iletişim kuran insan, sonraları kendi sesini kullanarak haberleşmeyi keşfetmiştir. İlk insanların, kendini ifade etmek için kullandıkları bir başka yol ise resim çizmektir. Mağara duvarlarına, taş zeminler üzerine resim yapan insanın temel düşüncesi, kendisinden sonra gelenlere bir tür mesaj bırakmaktır.
İnsanların ilk çağlardan itibaren beliren en önemli ihtiyaçlarından başta geleni haberleşmedir. Bunun için de ateş yakma, duman, ses işaretlerinden, davul, boru, düdük gibi bütün imkânlardan faydalanılmaya çalışılmıştır. Bunlar için kararlaştırılmış şekiller uygulana gelmiş ve iletişim sağlanmıştır. Bunun için hayvanlar ve özellikle de güvercinler kullanılmıştır.
Bir çok ses ve işaretler ile anlaşma ve iletişim kurma yöntemlerini geliştirmesinden sonra da bunun kayda alınması ve daha sonraki nesillere aktarılması ve ispatının olması için de yazı icat edilmiştir. Yazı da çevredeki imkânlara göre taşa, çamurdan parçalara, ağaca, madeni levhalar üzerine, kâğıda yazılmıştır.
Konuşmaların yazı ile ifade edilmeye başlaması ilk kez Sümer' de ve Eski Mısır' da gerçekleşti. Finikeliler ve Romalılar bugünkü alfabeyi oluşturdular. Sümerliler çivi yazısını, Mısırlılar hiyeroglif yazıyı, Romalılar Latin yazısını kullandılar.
Yazının icadına kadar çeşitli şekillerde sürdürülen doğrudan haberleşme eylemi, yazının icadı ile farklı bir görünüm kazanmıştır. 1440 yılında Gutenberg tarafından matbaanın bulunuşu ve yazılı eserlerin çoğaltılmasında kullanılması insanlık tarihinin gelişimine büyük katkı sağlamıştır.
Kalıcılığın ve sonsuzluğun ya da bir başka ifade ile ölümsüzlüğün sırrı olan yazılı kültürün gelişmesi ve bugünkü anlamda bir yerden bir yere iletilebilmesi oldukça önem kazanmaya başlayınca iletişimin belki de en önemli adımı olan posta taşımacılığının temelleri atılmaya başlamıştır.
Haberleşmenin nerelerde, ne şekilde, nasıl, ne ile, kimler arasında yapıldığının öğrenilmesinin yolu da magazinsel tarih yazarı veya popüler tarihçiler olarak kabul edilebilecek olan Eski Yunan haberleşmesi Halikarnasus' lu (Bodrum' lu) Heredot' un, Asya' daki haberleşme Venedikli tüccar olan Marko Polo' nun, Anadolu haberleşmesi ise Seyyah Evliya Çelebi' nin eserlerinden geçmektedir.
Kızılderilier dumanla iletişirdi, günümüzde iletişmek için durma bas kornaya... İlerde çevirme var!
iletişim insanlar için anlamlı olan herşeyin birinden diğerine akmasıdır,
ama güç ilişkileri içinde güçlü kimse iletişimi o yönlendirir,
okulda öğretmen evde baba ses tonuyla gücüyle oturduğu sınıfa yada eve hakim masasıyla diğerlerini baskı altına alarak iletişimi gerçekleştirir dünyadada iletişimin istediği gibi olmasını da amerika sağlar ama
büyük masayla bağırmayla değil füzelerle askerleri ile
ee bu nasıl iletişim iletişim tek taraflı güçlü olan iletir sen alırsın ikili bi işlem değil bu ya öyle işte............
Koklaşamadığımız durumlarda,çok daha sıklıkta kullandığımız söyleşmelerimize denir...
anlaşma yaşam için gerekli
İletişim:Fikir ve de bilginin herkesçe aynı biçim ve değerde anlaşılır hale getirilmesi ve karşılıklı etkinin sağlanmasıdır.Yani özetle karşındaki kişiye sözlü ve sözsüz olarak aklındakini aktarmaktır.
kardeş geldin geleli hiç antolojiden ve msn den iletişim kuramadık
aaaaa olmuyo ama...
Belkide insanlarla yaptıgım en güzel şeyyy....
okul
Çok zor birşey olmalı..
Bunun için insanlar duman, tam tam, yazı, telgraf, telefon, televizyon, internet, cep telefonu gibi şeyler icat etmiş.
Zor bir sanat olsa gerek meziyetleri sinirli olanlar uzak dursunlar atesle barut misali..
'Birikim' ve 'Tarih ve Toplum' dergileri de bu yayınevi tarafından çıkarılmaktadır.
Yazar Yusuf Kaplan'ın Yeni Şafak adlı gazatedeki köşesinde bu yayınevi hakında gerçekten güzel bir tespiti var. bu tespit iletişim yayınlarının sedece kitap yayınlayan bir 'yer' değil aynı zamanda bir zihniyetin üretildiği temsil edildiği bir duruş yeri olduğunu da anlamaya çalışıyor.yazılanlar şöyle:
'İletişim yayınları', batı'da Fransa'da alhusseryen çizgiye, İngiltere'de Raymond Williams'ın new left review dolayımında gerçekleştirdiği atılıma, İtalya'da ise Gramsci'nin hem yeniden keşfi, hem de yeniden icadıyla birlikte dünyadaki 'yeni sol'un yaptığı entelektüel çıkışa az çok benzer bir entelektüel atılım gerçekleştirdi Türkiye'de. Burada 'iletişim yayınları'nı paranteze almamın nedeni, Türkiye'deki 'yeni sol'un sadece iletişim yayınları'ndan ibaret olmaması. aynı zamanda başta toplum ve bilim dergisi olmak üzere, 1980'lerin entelektüel gündemini büyük ölçüde belirleyen yeni gündem dergisi ve halen yayınını sürdüren birikim ile tarih ve toplum dergileriyle birlikte türkiye'de 'yeni sol' söylemi ekseninde dikkate değer bir entelektüel ve kültürel birikim oluşturması.
O yüzden iletişim yayınları, bir yayınevinden daha fazla anlam ve 'şey' ifade ediyor: hem dünyanın entelektüel ve kültürel gündemleriyle, hem de türkiye'nin tarihsel, kültürel, siyasi (en azından 'yakın dönem'i kapsayan) birikim ve deneyimi ile düzeyli, analitik ve eleştirel bir iletişim kurmak gibi bir kaygı ve çaba içinde olması, iletişim yayınları'nı düşünce ve kültür hayatımızda yayıncılık dünyasının çok daha ötesinde bir yere oturtmamızı gerektiriyor.
Türkiye'de 'yeni sol'un oluşturmaya çalıştığı düşünsel ve kültürel söylemin ve birikimin şekillenmesinde ve hayata geçirilmesinde birkaç figür kilit rol oynadı. burada üç ismin mutlaka anılması gerektiğini düşünüyorum: Murat Belge, Mete Tunçay ve Tanıl Bora. Bu üç figür de, öncü kişilikleriyle türkiye'nin entelektüel, kültürel ve tabii akademik hayatında önemli 'iş'lere imza atmayı sürdürüyorlar.
Mete Tunçay, tarihi, bir bilim olarak Türkiye'deki her bakımdan 'tutuk' ve 'tutsak' akademinin dar, sığ ve boğucu 'dünya'sından kurtardı; akademinin dışına taşıdı: Hem tarih'le teorik ve pratik düzlemlerde iletişim kurulmasının kapısını araladı; hem de tarih yayıncılığının nasıl yapılabileceği konusunda öncülük etti.
Tanıl Bora, 'Birikim' ve daha çok da 'Toplum ve bilim' le Türkiye'nin, ilk kez batılı entelektüel ve akademik söylemlerle 'Zaman kaybına uğramadan' tanışmasının kapısını araladı.
Ve son olarak (biraz önce sözünü ettiğim projenin yayın yönetmenliğini de yapan) Murat Belge, hem öncü ('kurucu') hem entelektüel ve biraz da 'bilgece' kişiliğiyle Türkiye'de 'yeni sol'un neler yapabileceğine dair önemsenmesi gereken entelektüel ve kültürel atılımlara imza attı; açılamayan 'kapılar'ın nasıl aralanabileceğini gösterdi.
İletişim yayınları, Türkiye'nin en önde gelen yayınevlerinden biridir.
Adalet Ağaoğlu, Asaf Savaş Akat, Berna Moran, Can Kozanoğlu, Cem Özdemir, Cemil Meriç, Cezmi Ersöz, Cüneyt Özdemir, Elif Şafak, Enis Berberoğlu, Faruk Bildirici, Gün Zileli, Halit Kıvanç, Hasan Ali Yücel,İhsan Oktay Anar, İlber Ortaylı,Mehmet Ali Aybar, Murat Belge, Musahipzade Celal, Müge İplikçi, Nazlı Eray, Neşe Düzel, Nihat Genç, Nilüfer Göle, Nuray Mert, Oğuz Atay, Orhan Kemal, Orhan Pamuk, Ruşen Çakır,Sevgi Soysal, Şerif Mardin, Tanıl Bora, Tarık Zafer Tunaya,Umur Talu, Ümit Kıvanç,Vedat Özdemiroğlu, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yıldız Sertel, Zekeriya Sertel, Dostoyevski, Tolstoy, Stanislav Lem gibi isimlerin kitaplarını yaymlamaktadır.
www.iletisim.com.tr
Üstad Cemil Meriç in kitaplarını yayınlayan yayınevinin ismi...
logos