'Ne acı ne acı insan kendine ne kadar yenik Bulunmadı ihanetin ilacı yürek koca bir karadelik Yapacak hiçbir şey yok gönül bu sevdi Yeni bir ten yeni bir heyecan bilirim üstelik..'
... kronik bir hastalık... belki de bir yaşam biçimi...ya da hayatın bir parçası... ihanet etmek...amansız bir kişilik hastalığı...devası yok bildiğim...hepsini toplayıp aynı yere kapatmalı :)) bir de ihanet etmeye ihanet edenler vardır ki,toplum içinde enayi olarak anılır,yer yer aptal olarak zikredilirler...ama iyi ki de aptaldırlar...dimi :))
aşka ihanet vardır dosta ihanet vardır bide en önemlisi dine ihanet vardır kınıyorum ihanet edenleri ve daha dorusu allaha inanmayıp onun gönderdiği şeylere ihanet edenleri
sevgı nasıl insanı mutlu etmek,guzel duygular yasatmak ıcın yaratıldıysa ihanette insanı bu duyguladan sogutmak ıcın yaratılmıstır ihanet eden bı gun mutlaka aldatılır ve buyguyu kendısıde tadar doganın kanunu
Türkiye’yi “enerji kontrol merkezi” yapma vaadiyle milyarlarca dolar harcanarak hayata geçirilen Bakü-Ceyhan enerji hattının, İsrail’i dünyanın “enerji merkezi” yapma amacıyla hazırlandığı ortaya çıktı.
Tel Aviv’de imzalanan anlaşmaya göre, Irak’ın kuzey petrol sahalarını Kerkük-Yumurtalık ve Hazar Denizi’ndeki Azeri petrol yataklarını, Bakü-Tiflis-Ceyhan hatlarıyla Akdeniz’e, dünya pazarlarına indiren Ceyhan terminalinin yanı sıra, Samsun-Ceyhan petrol boru hattının inşasıyla Karadeniz’e inen Rus ve Kazak petrolleri de İsrail’deki terminallere kadar uzatılacak. Böylece, enerji bölgelerinden İskenderun Körfezi’ne taşınmış olan enerji, İskenderun’dan dünyaya pazarlanmak yerine, İsrail’in Kızıldeniz sahilinde yer alan Eilat şehrinden dünyaya pazarlanacak.
Büyük gizlilikle yürütülen görüşmeler İsrail’in Lübnan’a saldırmasındaki asıl amacın, Ortadoğu’da İsrail için tehdit oluşturan yapılanmaların etkisizleştirilerek, Bakü-Ceyhan boru hattıyla Akdeniz’e taşınan enerjinin İsrail üzerinden dünyaya pazarlanmak istenmesi olduğunu yazan Millî Gazete’nin yorumu imzalanan bu anlaşmayla doğrulanmış oldu. Anlaşmanın hayata geçmesi durumunda, enerji bakımından Ortadoğu’nun en zayıf ülkelerinden biri olan İsrail, Ortadoğu’nun, Orta Asya’nın ve Balkanların enerji kaynaklarını dünyaya pazarlayan tek güç haline gelecek.
** Rus, Kazak ve Azeri petrolleri ile doğalgazını Ortadoğu’ya aktaracak, aynı zamanda elektrik ve su taşıyacak boru hattı için, Enerji Bakanı Hilmi Güler ile İsrail Altyapı Bakanı Binyamin Beneliezer arasında gizli yürütülen görüşmeler soncunda Türkiye’nin önümüzdeki yüzyıllık enerji politikasını belirleyecek anlaşma imzalandı. Türkiye ve İsrail, Karadeniz’i Kızıldeniz’e bağlayarak Rus ve Kazak petrollerinin Uzakdoğu pazarına ulaştırılmasını hedefleyen bir boru hattı inşa edilmesi için mutabakata vardı. Konuyla ilgili görüşmenin mutabakat zaptı, Enerji Bakanı Hilmi Güler ile İsrail Altyapı Bakanı Binyamin Beneliezer arasında önceki akşam Tel Aviv’de imzalandı.
Görüşmeler gizli yürütüldü Projede, Türkiye’nin Ceyhan petrol terminali kilit rol oynuyor. Halen Irak’ın kuzey petrol sahalarını Kerkük-Yumurtalık ve Hazar Denizi’ndeki Azeri petrol yataklarını, Bakü-Tiflis-Ceyhan hatlarıyla Akdeniz’e, dünya pazarlarına indiren Ceyhan terminali, Samsun-Ceyhan petrol boru hattının inşasıyla Karadeniz’e inen Rus ve Kazak petrolleri de bu yolla İsrail tarafından dünyaya pazarlanacak. Kudüs’te 13 Aralık günü boyunca süren görüşmeler ardından, Tel Aviv’deki resmi yemek öncesinde imzalanan mutabakat zaptında petrol hattının, Türkiye’nin inşa etmek istediği Samsun-Ceyhan hattının devamı olarak, İsrail’deki terminallere uzatılacağı yazılıyor.
Türk hükümeti ile İsrail arasında büyük bir gizlilikle yürütülen görüşmeler sonrasında varılan anlaşmanın hayata geçmesi durumunda, enerji bakımından Ortadoğu’nun en zayıf ülkelerinden biri olan İsrail, bu yolla Ortadoğu’nun, Orta Asya’nın ve Balkanların enerji kaynaklarını dünyaya pazarlayan tek güç haline gelecek. Bu anlaşma ile büyük bir enerji tekeli haline gelecek olan İsrail, elinde bulunduracağı enerji kozuyla bir yandan Ortadoğu ülkelerini kontrol edecek, bir yandan da uluslararası konumu güçlendirmiş olacak. Bu anlaşma, aynı zamanda Türkiye’nin önümüzdeki “yüzyıllık bağımlılığının” adresinin de İsrail olması anlamına geliyor.
Türkiye’nin su kaynakları peşkeş çekilecek Türkiye-İsrail mutabakat zaptında, Karadeniz-Kızıldeniz hattının yalnızca bir petrol boru hattı olmadığı, bu hattın aynı zamanda su, doğalgaz ve elektrik de taşıyacağı kaydediliyor. Ancak söz konusu edilen su kaynaklarının nerelerde yer aldığı belirtilmiyor. Bu belirsizlik, bahsi geçen su kaynaklarının Türkiye’den doğan su kaynakları olduğu kanısını güçlendirirken, Türkiye’nin kendi su kaynakları üzerindeki egemenlik haklarının da bu anlaşma nedeniyle uzun vadede tartışmalı hale geleceği vurgulanıyor.
Mutabakat metni Mutabakat zaptında şu ifadelere yer verildi:
Türkiye ve İsrail arasında 10 Ekim 2005 ve 10–12 Mart 2006 tarihlerinde yapılan Enerji Çalışma Grubu toplantıları sonuçlarına dayanarak, taraflar Kudüs’te yaptıkları görüşmede Türkiye ve İsrail arasında, ham petrol, doğalgaz, taze su ve elektrik kablosu boru hatlarından oluşan bir enerji koridoru inşası konusunda kararlılıklarını tekrarlamışlardır.
Taraflar, bu enerji koridorunun inşası için hâlihazırda harekete geçmiş bulunan özel sektör girişimlerinin devamını destekler. Bu çerçevede taraflar, Türkiye-İsrail enerji koridorunun parçası olarak bir açıkdeniz çoklu boru hattı projesinin (ham petrol, doğalgaz, su ve elektrik) Samsun-Ceyhan ham petrol hattının bir uzantısı olarak İsrail’deki çıkışlarla, Ceyhan’daki terminal arasında fiziki bir bağ olmak üzere inşasını gözetir. Taraflar bu bağlantının Türk hükümetinin kararıyla gerçekleşeceği üzerine anlaşmıştır. Taraflar, bu çerçevede, sürmekte olan yapılabilirlik çalışmasının mümkün olan en kısa sürede tamamlanmasını talep eder.
Türkiye ve İsrail arasında gizli yürütülen görüşmeler sonucunda Yahudi lobisinin etkisiyle imzalanan enerji anlaşması, Yahudi lobisi'nin Bakü-Ceyhan hattı üzerindeki etkinliğini de ortaya çıkardı...
Türkiye ve İsrail arasında gizli yürütülen görüşmeler sonrasında Tel Aviv’de imzalanan anlaşmaya göre, Irak'ın kuzey petrol sahalarını Kerkük-Yumurtalık ve Hazar Denizi'ndeki Azeri petrol yataklarını, Bakü-Tiflis-Ceyhan hatlarıyla Akdeniz'e, dünya pazarlarına indiren Ceyhan terminalinin yanı sıra, Samsun-Ceyhan petrol boru hattının inşasıyla Karadeniz'e inen Rus ve Kazak petrolleri de İsrail’deki terminallere kadar uzatılacak. Böylece, enerji bölgelerinden İskenderun Körfezi’ne taşınmış olan enerji, İskenderun’dan dünyaya pazarlanmak yerine, İsrail’in Kızıldeniz sahilinde yer alan Eilat şehrinden dünyaya pazarlanacak.
İsrail, Türkiye’nin egemenlik haklarına müdahale eder Ortadoğu Uzmanı Araştırmacı-Yazar Hüsnü Mahalli, bu hat üzerinden İsrail’e taşınması planlanan suyun Türkiye’den karşılanacağını, bu durumun ise uzun vadede İsrail’in Türkiye’nin su kaynakları üzerindeki etkinliğini arttıracağını söyledi. Mahalli, “Rus petrollerinin Türkiye’ye taşınıp Ceyhan üzerinden geçirilerek İsrail’e ulaştırılması ve oradan da dünyaya pazarlanması bana teknik anlamda uygulanabilir bir proje olarak görünmüyor. Şayet böyle bir proje söz konusu olursa bu İsrail’in iç pazarına yönelik olabilir. Ancak İsrail’in nüfusu göz önünde bulundurulduğunda iç pazar tüketiminin büyük olamayacağı anlaşılır. Bu anlaşmada petrolden ziyade su ile ilgili gelişmelere dikkat etmek lazım. Çünkü söz konusu hat petrolün yanı sıra, elektrik ve su taşınmasını da öngörüyor. Bu hattan taşınacak su Rusya’dan gelmeyeceğine göre, sözü edilen su kaynaklarının Türkiye’nin kaynakları olduğu açık. Daha önce Manavgat suyunun İsrail’e taşınması söz konusu olmuştu. Ancak İsrail 50 yıllık bir sözleşme imzalamak istemiş, Türkiye ise yaptığı 300 milyon dolarlık yatırıma rağmen 50 yıllık sözleşmeye yanaşmamıştı. Şimdi bu anlaşma ile yeniden gündeme gelen Türkiye sularının İsrail’e taşınması meselesi, daha geniş bir projenin kapsamı içerisinde işleniyor. Bu anlaşma sonrasında Türkiye’nin sularının İsrail’e taşınması, uzun vadede Türkiye’nin kendi su kaynakları üzerindeki egemenlik haklarına İsrail’in müdahale etmesi sonucunu doğurur. Çünkü Ortadoğu’daki su kaynaklarının kontrol altında tutulması İsrail için hayati bir önem arz ediyor” dedi.
İsrail, Türkiye’nin su kaynaklarına odaklandı İsrail’in su politikasının Türkiye’ye yoğunlaştığına da dikkat çeken Mahalli, “İsrail, Lübnan’a saldırdığı 33 günlük zaman diliminde bile Lübnan’daki Litani nehri üzerine portatif pompalar yerleştirerek bu süre zarfında Litani nehrinin suyunu İsrail’e taşıdı. İsrail’in Golan’ın dışında Ortadoğu’da güçlü ve daimi su kaynaklarına ihtiyacı var. Bu su kaynaklarının ise Türkiye’de yer alması dolayısıyla, İsrail’in su politikası bir yerde Türkiye’nin su kaynaklarına odaklanmış durumda. Bu nedenle de Türkiye’nin kendi su kaynakları üzerindeki kullanım haklarının niteliği, İsrail’i çok ilgilendiriyor” şeklinde konuştu.
Yahudi lobisi Bakü-Ceyhan’ı istedi ASAM Genel Koordinatörü ve Enerji Uzmanı Necdet Pamir ise, İsrail’in başından beri Bakü-Ceyhan enerji hattı ile ilgilendiğine dikkat çekerek, “Bakü-Ceyhan enerji hattının İsrail’in arz güvenliği açısından çok önemli olduğu bir gerçek. Hattın kurulması kesinleşmeden önce, Bakü-Ceyhan hattına alternatif olarak gündemde olan hatlar vardı. Türkiye bu enerji hattının kendi toprakları üzerinden geçmesi için ABD’de lobi faaliyetleri yürütürken, Ermeni ve Rum lobileri, hattın Türkiye’den geçmemesi için yoğun bir çaba gösteriyorlardı. Bu süreçte yapılan müzakerelere ben de katılıyordum. Gerçek şu ki, bu müzakerelerde ABD’deki Yahudi lobisi hattın Türkiye’den geçmesi için nerdeyse Türk lobisi kadar yoğun bir çaba sarf etti. Nihayetinde ise, Bakü-Ceyhan hattı Yahudi lobisinin Türk lobisini desteklemesi sonucunda kabul edildi. Çünkü Ortadoğu bölgesinde, İsrail arz güvenliği açısından bu enerji hattının Türkiye’den geçmesini istiyordu” dedi.
İsrail, sıkışmışlığını Türkiye üzerinden atmak istiyor İsrail’in enerji kaynağı ülkelerdeki güçlü Yahudi lobileri ve şirketleri sayesinde enerji üzerindeki etkinliğine de değinen Pamir, “Ortadoğu bölgesinde, İsrail, yalnızca Türkiye’yi göreceli olarak kendisi için bir tehdit olarak kabul görmüyor. Yapılan son enerji anlaşmasının İsrail tarafından algılanma biçimi şaşırtıcı değil. Mavi akım projesi dâhil olmak üzere, Bakü-Ceyhan hattı ile de İsrail başından beri ilgileniyordu ve hatta çoğu gelişmede kilit rol oynuyordu. Bu son anlaşma ile İsrail bir yandan kendi bölgesindeki sıkışmışlığını Türkiye üzerinden hafifletmek istiyor, bir yandan da Uzakdoğu pazarına enerji satarak kendi manevra alanını genişletip uluslararası konumunu güçlendirmek istiyor. Türkiye açısından bakıldığında ise, ülkemizden geçecek her boru hattı her zaman bir avantaj olamayabilir. Bu hatlar aynı zamanda ciddi güvenlik sorunlarının yanı sıra, egemenlik haklarının kullanımı ile ilgili sorunlar da doğurabilir. İsrail’in Ortadoğu’da enerji tekeli olma olasılığını zayıf buluyorum. Çünkü şayet kaynak ülke değilseniz enerji tekeli olamazsınız ve pazarlık gücünüz sınırlı kalır. Ancak, Yahudi sermayesinin Rusya’daki güçlü yapısı, İsrail’in enerji üzerindeki hâkimiyetini güçlendiriyor. Rusya başta olmak üzere, enerji açısından kaynak olan ülkelerin neredeyse tamamında çok güçlü Yahudi şirketleri var ve bu şirketler şu veya bu şekilde enerji hatları üzerinde ciddi bir etkinliğe sahip” ifadelerini kullandı.
Dürüst olmayı ' fikriyle, zikrinin bir olması ' olarak algılamıyoruz, böyle şeyleri pek görmeye alışık olmadığımızdan herhalde. Başkaları için yaşamaya devam mı etmeliyiz, yoksa kendimiz içinmi yaşamalıyız? Insanın istediği zaman yeni bir hayat isteme hakkı var mıdır? Hayatımın geri kalanını kendi istediğim gibi yaşayacağım demek, yeni bir hayat istemek, bir türlü ihanet midir? Peki istediğimiz gibi yaşamayınca, başkaları için yaşayınca kendimize ihanet etmiş olmuyormuyuz.
çocukları katletmek ile o insanlık düşmanlarıyla aranızda ne fark kalıyor... Hangi savaş kuralında kadınları ve çocukları katletmek geçer. Eğer müslüman isen peygamberinin yahudiler ile yaptığı savaşlarda eli kılıç tutan erkeler dışında yaşlılara, kadınlara çocuklara ve sinagoglarındaki din adamlarına zarar verilmemesi için emrettiğini bilmiyormusun. Gerçi sen herşeyi bilirsin ama niyeyse böyle şeyleri bilmemezlikten gelirsin... :)))
İhanet hakikaten kötü bişey helede insanlığına ihanet edip insan ırkını katletmeyi, soykırıma tabi tutmayı üstünlük olarak görüp cani ve fanatik sapkınlara tapınılıyorsa....; !
Karşı iddialar, o dönemde gerçek Ermeni nüfusunun 2,1 milyon katledilen ermeni sayısının1,3 milyon olduğunu iddia ediyor. Varsayalım ki bu yanlış Sizin iddia ettiğiniz rakamlar doğru katledilen Ermeni sayısı 1 milyon değilde100 bin olsa bile bu katliam ve kırım değil midir?
eğer ermeni soykırımı varsa 1 milyon ermeni öldürüldüyse......katliamın iddaa edildiği tarihte yapılan nüfus sayımında 1 milyon 150 bindir......öldürülse 150 bin kalır....... 4 yıl sonra yapılan nüfus sayımında ermeni nüfusu 1 milyon 400 bin çıkar..... bu mantığı benim kafam almıyor.......
dost bildiklerimden ögrendim ihaneti..............
...ayrılma endikasyonu :) ...
ihanetin acitmadi yüregimiii.....
Hainliği,aldatılmayı
Bütün mevsimler ihanet varlığına
İhanetler tükendi, tükenen bizdik
.....
Düşünceyle bile yapamayacağım şey. Bu kavramın çıkmasına sebep olanlar acaba kendierinden ne kadar utandı zamanında? Keşke onları göreydik.
İhanet, pişmemiş kebabın afiyetle yenmesidir.
Tenimin kuytularındaki ayak izlerini görmezden gelişinle başladı herşey, senin ihanet, benimse aşk dediğim...
anlamak için yaşamak gerek güven duygunuzu öldüren, hayata bakışınızı değiştiren bir durum.....
her aşık ihaneti tadacaktır (ali)
kazıklı olanıdır.
'Ne acı ne acı insan kendine ne kadar yenik
Bulunmadı ihanetin ilacı yürek koca bir karadelik
Yapacak hiçbir şey yok gönül bu sevdi
Yeni bir ten yeni bir heyecan bilirim üstelik..'
...
kronik bir hastalık...
belki de bir yaşam biçimi...ya da hayatın bir parçası...
ihanet etmek...amansız bir kişilik hastalığı...devası yok bildiğim...hepsini toplayıp aynı yere kapatmalı :))
bir de ihanet etmeye ihanet edenler vardır ki,toplum içinde enayi olarak anılır,yer yer aptal olarak zikredilirler...ama iyi ki de aptaldırlar...dimi :))
ihanet bir kişiye yaptığınız kazık
aşka ihanet vardır
dosta ihanet vardır
bide en önemlisi
dine ihanet vardır
kınıyorum
ihanet edenleri ve
daha dorusu
allaha inanmayıp onun gönderdiği
şeylere ihanet edenleri
ıhanet bence bır ınsanın basına gelebılecek en kotu seydır erkek anlık zevk ıcın kadınsa ıntıkam amaclı yapıyo bence tabıkı kadınlarında zevk ıcın yapanıda vardır sonucta ıkı taraf ıcınde hıc hos degıl. ınsan karsıdakını degıl kendısıne ıhanet etmıs olur
sevgı nasıl insanı mutlu etmek,guzel duygular yasatmak ıcın yaratıldıysa ihanette insanı bu duyguladan sogutmak ıcın yaratılmıstır
ihanet eden bı gun mutlaka aldatılır ve buyguyu kendısıde tadar
doganın kanunu
affedılmeyen
Kime öğrettimse ok atmayı ben,
Sonunda kalbimi etti nişâne...
Sadi Şirazî
'Tutkulu ilişkilerde ihanetin bedeli ölümdür! '
Can Dündar
Edilince affı yok...Güle güleeee...
Türkiye’yi “enerji kontrol merkezi” yapma vaadiyle milyarlarca dolar harcanarak hayata geçirilen Bakü-Ceyhan enerji hattının, İsrail’i dünyanın “enerji merkezi” yapma amacıyla hazırlandığı ortaya çıktı.
Tel Aviv’de imzalanan anlaşmaya göre, Irak’ın kuzey petrol sahalarını Kerkük-Yumurtalık ve Hazar Denizi’ndeki Azeri petrol yataklarını, Bakü-Tiflis-Ceyhan hatlarıyla Akdeniz’e, dünya pazarlarına indiren Ceyhan terminalinin yanı sıra, Samsun-Ceyhan petrol boru hattının inşasıyla Karadeniz’e inen Rus ve Kazak petrolleri de İsrail’deki terminallere kadar uzatılacak. Böylece, enerji bölgelerinden İskenderun Körfezi’ne taşınmış olan enerji, İskenderun’dan dünyaya pazarlanmak yerine, İsrail’in Kızıldeniz sahilinde yer alan Eilat şehrinden dünyaya pazarlanacak.
Büyük gizlilikle yürütülen görüşmeler
İsrail’in Lübnan’a saldırmasındaki asıl amacın, Ortadoğu’da İsrail için tehdit oluşturan yapılanmaların etkisizleştirilerek, Bakü-Ceyhan boru hattıyla Akdeniz’e taşınan enerjinin İsrail üzerinden dünyaya pazarlanmak istenmesi olduğunu yazan Millî Gazete’nin yorumu imzalanan bu anlaşmayla doğrulanmış oldu. Anlaşmanın hayata geçmesi durumunda, enerji bakımından Ortadoğu’nun en zayıf ülkelerinden biri olan İsrail, Ortadoğu’nun, Orta Asya’nın ve Balkanların enerji kaynaklarını dünyaya pazarlayan tek güç haline gelecek.
**
Rus, Kazak ve Azeri petrolleri ile doğalgazını Ortadoğu’ya aktaracak, aynı zamanda elektrik ve su taşıyacak boru hattı için, Enerji Bakanı Hilmi Güler ile İsrail Altyapı Bakanı Binyamin Beneliezer arasında gizli yürütülen görüşmeler soncunda Türkiye’nin önümüzdeki yüzyıllık enerji politikasını belirleyecek anlaşma imzalandı. Türkiye ve İsrail, Karadeniz’i Kızıldeniz’e bağlayarak Rus ve Kazak petrollerinin Uzakdoğu pazarına ulaştırılmasını hedefleyen bir boru hattı inşa edilmesi için mutabakata vardı. Konuyla ilgili görüşmenin mutabakat zaptı, Enerji Bakanı Hilmi Güler ile İsrail Altyapı Bakanı Binyamin Beneliezer arasında önceki akşam Tel Aviv’de imzalandı.
Görüşmeler gizli yürütüldü
Projede, Türkiye’nin Ceyhan petrol terminali kilit rol oynuyor. Halen Irak’ın kuzey petrol sahalarını Kerkük-Yumurtalık ve Hazar Denizi’ndeki Azeri petrol yataklarını, Bakü-Tiflis-Ceyhan hatlarıyla Akdeniz’e, dünya pazarlarına indiren Ceyhan terminali, Samsun-Ceyhan petrol boru hattının inşasıyla Karadeniz’e inen Rus ve Kazak petrolleri de bu yolla İsrail tarafından dünyaya pazarlanacak. Kudüs’te 13 Aralık günü boyunca süren görüşmeler ardından, Tel Aviv’deki resmi yemek öncesinde imzalanan mutabakat zaptında petrol hattının, Türkiye’nin inşa etmek istediği Samsun-Ceyhan hattının devamı olarak, İsrail’deki terminallere uzatılacağı yazılıyor.
Türk hükümeti ile İsrail arasında büyük bir gizlilikle yürütülen görüşmeler sonrasında varılan anlaşmanın hayata geçmesi durumunda, enerji bakımından Ortadoğu’nun en zayıf ülkelerinden biri olan İsrail, bu yolla Ortadoğu’nun, Orta Asya’nın ve Balkanların enerji kaynaklarını dünyaya pazarlayan tek güç haline gelecek. Bu anlaşma ile büyük bir enerji tekeli haline gelecek olan İsrail, elinde bulunduracağı enerji kozuyla bir yandan Ortadoğu ülkelerini kontrol edecek, bir yandan da uluslararası konumu güçlendirmiş olacak. Bu anlaşma, aynı zamanda Türkiye’nin önümüzdeki “yüzyıllık bağımlılığının” adresinin de İsrail olması anlamına geliyor.
Türkiye’nin su kaynakları peşkeş çekilecek
Türkiye-İsrail mutabakat zaptında, Karadeniz-Kızıldeniz hattının yalnızca bir petrol boru hattı olmadığı, bu hattın aynı zamanda su, doğalgaz ve elektrik de taşıyacağı kaydediliyor. Ancak söz konusu edilen su kaynaklarının nerelerde yer aldığı belirtilmiyor. Bu belirsizlik, bahsi geçen su kaynaklarının Türkiye’den doğan su kaynakları olduğu kanısını güçlendirirken, Türkiye’nin kendi su kaynakları üzerindeki egemenlik haklarının da bu anlaşma nedeniyle uzun vadede tartışmalı hale geleceği vurgulanıyor.
Mutabakat metni
Mutabakat zaptında şu ifadelere yer verildi:
Türkiye ve İsrail arasında 10 Ekim 2005 ve 10–12 Mart 2006 tarihlerinde yapılan Enerji Çalışma Grubu toplantıları sonuçlarına dayanarak, taraflar Kudüs’te yaptıkları görüşmede Türkiye ve İsrail arasında, ham petrol, doğalgaz, taze su ve elektrik kablosu boru hatlarından oluşan bir enerji koridoru inşası konusunda kararlılıklarını tekrarlamışlardır.
Taraflar, bu enerji koridorunun inşası için hâlihazırda harekete geçmiş bulunan özel sektör girişimlerinin devamını destekler. Bu çerçevede taraflar, Türkiye-İsrail enerji koridorunun parçası olarak bir açıkdeniz çoklu boru hattı projesinin (ham petrol, doğalgaz, su ve elektrik) Samsun-Ceyhan ham petrol hattının bir uzantısı olarak İsrail’deki çıkışlarla, Ceyhan’daki terminal arasında fiziki bir bağ olmak üzere inşasını gözetir.
Taraflar bu bağlantının Türk hükümetinin kararıyla gerçekleşeceği üzerine anlaşmıştır. Taraflar, bu çerçevede, sürmekte olan yapılabilirlik çalışmasının mümkün olan en kısa sürede tamamlanmasını talep eder.
‘Büyük İsrail’ ihaneti!
Türkiye ve İsrail arasında gizli yürütülen görüşmeler sonucunda Yahudi lobisinin etkisiyle imzalanan enerji anlaşması, Yahudi lobisi'nin Bakü-Ceyhan hattı üzerindeki etkinliğini de ortaya çıkardı...
Türkiye ve İsrail arasında gizli yürütülen görüşmeler sonrasında Tel Aviv’de imzalanan anlaşmaya göre, Irak'ın kuzey petrol sahalarını Kerkük-Yumurtalık ve Hazar Denizi'ndeki Azeri petrol yataklarını, Bakü-Tiflis-Ceyhan hatlarıyla Akdeniz'e, dünya pazarlarına indiren Ceyhan terminalinin yanı sıra, Samsun-Ceyhan petrol boru hattının inşasıyla Karadeniz'e inen Rus ve Kazak petrolleri de İsrail’deki terminallere kadar uzatılacak. Böylece, enerji bölgelerinden İskenderun Körfezi’ne taşınmış olan enerji, İskenderun’dan dünyaya pazarlanmak yerine, İsrail’in Kızıldeniz sahilinde yer alan Eilat şehrinden dünyaya pazarlanacak.
İsrail, Türkiye’nin egemenlik haklarına müdahale eder
Ortadoğu Uzmanı Araştırmacı-Yazar Hüsnü Mahalli, bu hat üzerinden İsrail’e taşınması planlanan suyun Türkiye’den karşılanacağını, bu durumun ise uzun vadede İsrail’in Türkiye’nin su kaynakları üzerindeki etkinliğini arttıracağını söyledi. Mahalli, “Rus petrollerinin Türkiye’ye taşınıp Ceyhan üzerinden geçirilerek İsrail’e ulaştırılması ve oradan da dünyaya pazarlanması bana teknik anlamda uygulanabilir bir proje olarak görünmüyor. Şayet böyle bir proje söz konusu olursa bu İsrail’in iç pazarına yönelik olabilir. Ancak İsrail’in nüfusu göz önünde bulundurulduğunda iç pazar tüketiminin büyük olamayacağı anlaşılır. Bu anlaşmada petrolden ziyade su ile ilgili gelişmelere dikkat etmek lazım. Çünkü söz konusu hat petrolün yanı sıra, elektrik ve su taşınmasını da öngörüyor. Bu hattan taşınacak su Rusya’dan gelmeyeceğine göre, sözü edilen su kaynaklarının Türkiye’nin kaynakları olduğu açık. Daha önce Manavgat suyunun İsrail’e taşınması söz konusu olmuştu. Ancak İsrail 50 yıllık bir sözleşme imzalamak istemiş, Türkiye ise yaptığı 300 milyon dolarlık yatırıma rağmen 50 yıllık sözleşmeye yanaşmamıştı. Şimdi bu anlaşma ile yeniden gündeme gelen Türkiye sularının İsrail’e taşınması meselesi, daha geniş bir projenin kapsamı içerisinde işleniyor. Bu anlaşma sonrasında Türkiye’nin sularının İsrail’e taşınması, uzun vadede Türkiye’nin kendi su kaynakları üzerindeki egemenlik haklarına İsrail’in müdahale etmesi sonucunu doğurur. Çünkü Ortadoğu’daki su kaynaklarının kontrol altında tutulması İsrail için hayati bir önem arz ediyor” dedi.
İsrail, Türkiye’nin su kaynaklarına odaklandı
İsrail’in su politikasının Türkiye’ye yoğunlaştığına da dikkat çeken Mahalli, “İsrail, Lübnan’a saldırdığı 33 günlük zaman diliminde bile Lübnan’daki Litani nehri üzerine portatif pompalar yerleştirerek bu süre zarfında Litani nehrinin suyunu İsrail’e taşıdı. İsrail’in Golan’ın dışında Ortadoğu’da güçlü ve daimi su kaynaklarına ihtiyacı var. Bu su kaynaklarının ise Türkiye’de yer alması dolayısıyla, İsrail’in su politikası bir yerde Türkiye’nin su kaynaklarına odaklanmış durumda. Bu nedenle de Türkiye’nin kendi su kaynakları üzerindeki kullanım haklarının niteliği, İsrail’i çok ilgilendiriyor” şeklinde konuştu.
Yahudi lobisi Bakü-Ceyhan’ı istedi
ASAM Genel Koordinatörü ve Enerji Uzmanı Necdet Pamir ise, İsrail’in başından beri Bakü-Ceyhan enerji hattı ile ilgilendiğine dikkat çekerek, “Bakü-Ceyhan enerji hattının İsrail’in arz güvenliği açısından çok önemli olduğu bir gerçek. Hattın kurulması kesinleşmeden önce, Bakü-Ceyhan hattına alternatif olarak gündemde olan hatlar vardı. Türkiye bu enerji hattının kendi toprakları üzerinden geçmesi için ABD’de lobi faaliyetleri yürütürken, Ermeni ve Rum lobileri, hattın Türkiye’den geçmemesi için yoğun bir çaba gösteriyorlardı. Bu süreçte yapılan müzakerelere ben de katılıyordum. Gerçek şu ki, bu müzakerelerde ABD’deki Yahudi lobisi hattın Türkiye’den geçmesi için nerdeyse Türk lobisi kadar yoğun bir çaba sarf etti. Nihayetinde ise, Bakü-Ceyhan hattı Yahudi lobisinin Türk lobisini desteklemesi sonucunda kabul edildi. Çünkü Ortadoğu bölgesinde, İsrail arz güvenliği açısından bu enerji hattının Türkiye’den geçmesini istiyordu” dedi.
İsrail, sıkışmışlığını Türkiye üzerinden atmak istiyor
İsrail’in enerji kaynağı ülkelerdeki güçlü Yahudi lobileri ve şirketleri sayesinde enerji üzerindeki etkinliğine de değinen Pamir, “Ortadoğu bölgesinde, İsrail, yalnızca Türkiye’yi göreceli olarak kendisi için bir tehdit olarak kabul görmüyor. Yapılan son enerji anlaşmasının İsrail tarafından algılanma biçimi şaşırtıcı değil. Mavi akım projesi dâhil olmak üzere, Bakü-Ceyhan hattı ile de İsrail başından beri ilgileniyordu ve hatta çoğu gelişmede kilit rol oynuyordu. Bu son anlaşma ile İsrail bir yandan kendi bölgesindeki sıkışmışlığını Türkiye üzerinden hafifletmek istiyor, bir yandan da Uzakdoğu pazarına enerji satarak kendi manevra alanını genişletip uluslararası konumunu güçlendirmek istiyor. Türkiye açısından bakıldığında ise, ülkemizden geçecek her boru hattı her zaman bir avantaj olamayabilir. Bu hatlar aynı zamanda ciddi güvenlik sorunlarının yanı sıra, egemenlik haklarının kullanımı ile ilgili sorunlar da doğurabilir. İsrail’in Ortadoğu’da enerji tekeli olma olasılığını zayıf buluyorum. Çünkü şayet kaynak ülke değilseniz enerji tekeli olamazsınız ve pazarlık gücünüz sınırlı kalır. Ancak, Yahudi sermayesinin Rusya’daki güçlü yapısı, İsrail’in enerji üzerindeki hâkimiyetini güçlendiriyor. Rusya başta olmak üzere, enerji açısından kaynak olan ülkelerin neredeyse tamamında çok güçlü Yahudi şirketleri var ve bu şirketler şu veya bu şekilde enerji hatları üzerinde ciddi bir etkinliğe sahip” ifadelerini kullandı.
Dürüst olmayı ' fikriyle, zikrinin bir olması ' olarak algılamıyoruz, böyle şeyleri pek görmeye alışık olmadığımızdan herhalde.
Başkaları için yaşamaya devam mı etmeliyiz, yoksa kendimiz içinmi yaşamalıyız?
Insanın istediği zaman yeni bir hayat isteme hakkı var mıdır?
Hayatımın geri kalanını kendi istediğim gibi yaşayacağım demek, yeni bir hayat istemek, bir türlü ihanet midir?
Peki istediğimiz gibi yaşamayınca, başkaları için yaşayınca kendimize ihanet etmiş olmuyormuyuz.
seytandan olmak demektir. sevgiye layik olmamak demektir
bilemem efendim bilemem. çok şükür kimseyi ne önünden nede arkadan vurmuşluğumuz yok. siz bilirsenin onu bilemem.
Neyse tarih yalan söylüyor demek...
çocukları katletmek ile o insanlık düşmanlarıyla aranızda ne fark kalıyor... Hangi savaş kuralında kadınları ve çocukları katletmek geçer. Eğer müslüman isen peygamberinin yahudiler ile yaptığı savaşlarda eli kılıç tutan erkeler dışında yaşlılara, kadınlara çocuklara ve sinagoglarındaki din adamlarına zarar verilmemesi için emrettiğini bilmiyormusun. Gerçi sen herşeyi bilirsin ama niyeyse böyle şeyleri bilmemezlikten gelirsin... :)))
İhanet hakikaten kötü bişey helede insanlığına ihanet edip insan ırkını katletmeyi, soykırıma tabi tutmayı üstünlük olarak görüp cani ve fanatik sapkınlara tapınılıyorsa....; !
Karşı iddialar, o dönemde gerçek Ermeni nüfusunun 2,1 milyon katledilen ermeni sayısının1,3 milyon olduğunu iddia ediyor. Varsayalım ki bu yanlış Sizin iddia ettiğiniz rakamlar doğru katledilen Ermeni sayısı 1 milyon değilde100 bin olsa bile bu katliam ve kırım değil midir?
eğer ermeni soykırımı varsa 1 milyon ermeni öldürüldüyse......katliamın iddaa edildiği tarihte yapılan nüfus sayımında 1 milyon 150 bindir......öldürülse 150 bin kalır....... 4 yıl sonra yapılan nüfus sayımında ermeni nüfusu 1 milyon 400 bin çıkar.....
bu mantığı benim kafam almıyor.......
ihanet budur......