Bir toplantıda bir genç M. Akif`i küçük düşürmek için: - Af edersiniz, siz veteriner misiniz? demiş. M. Akif hiç istifini bozmadan şu cevabı vermiş: - Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?
amca:lan olum ne zaman adam olacan git şu saçını kestir zibidi gibi ne o öle oolan:ama Peygamber efendimiz in de saçı uzunmuş amca:o küpe ne ya? oolan:yavuz sultan selim de takıyomuş amca:onu demiyom lan burnundaki! ! oolan:ulubatlı hasan desem? :S amca:deme hiç bişi deme!
bir arkadaşım iş görüşmesine gitmişti ve bayan olan müdüre yüzüne karşı onun ukala olduğunu söyledi o da dediki -ukalalık psikolojik bir hastalık olabilir fakat düzelir ama çirkinlik kalıtsaldır ve sizin adınıza üzülüyorum..
Bakara Suresi, 258. Ayet: ''SIRF Allah kendisine hükümdarlık bağışladığı için İbrahim ile Rabbi hakkında münakaşa eden o (hükümdar) dan haberin yok mu? Hani İbrahim: 'Rabbim hayat veren ve ölüm dağıtandır! ' demişti. Hükümdar cevap vermişti: 'Ben (de) hayat verir ve ölüm dağıtırım! ' İbrahim: 'Allah güneşi doğudan doğdurur; öyleyse sen de batıdan doğdur! ' demişti. Bunun üzerine, hakikati inkara şartlanmış olan o kişi hayretler içinde kaldı: Allah (bile bile) zulüm işleyen toplumu hidayete erdirmez.''
Sokrat ölüme mahkum edildiğinde, eşi: - Haksız yere öldürülüyorsun, diye ağlamaya başlayınca, Sokrat: - Ne yani, demiş. Birde hakli yere mi öldürülseydim! -
Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkündeğildir... Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa: 'Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem' der Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir: - Ben çekilirim! -
Bir şemsiye tamircisi, yazmış olduğu şiirleri incelemesi için Şekspir'e gönderdiğinde, ünlü yazarın cevabışu olur: - Dostum siz şemsiye yapın, hep şemsiye yapın, sadece şemşiye yapın.. -
Meşhur bir filozofa: Servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden bu kadar fakirsiniz? diye şoruldugunda: Ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan, demiş. -
Dostlarından biri, Fransız kralı 15. Lui' ye: Majesteleri, demiş. Akıl vergisi almayı hiç düşündünüz mü? Hiç kimse budalalığı kabul etmeyeceğine göre, herkes böyle bir vergiyi seve seve öder. Kral, alaylı alaylı gülerek: Hakikatten enteresan bir fikir, cevabını vermiş. Bu buluşunuza karşılık, sizi akıl vergisinden muaf tutuyorum. -
Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü Galile' ye hasımlarından biri: - Efendim, demiş. Kulaklarınız, bir insan için biraz büyük değil mi? Galile: - Doğru, demiş. Benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama, seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı? -
Fransa hükümet ricalinden biri Napolyon'un bir muharebede tenkide kalkışıp parmağını harita üzerinde gezdirerek: Önce şurasını almalıydınız, sonra buradan geçerekötesini zaptetmeliydiniz, gibi fikirler belirtmeye başlayınca Napolyon: - Evet, demiş. Onlar parmakla alınabilseydi dediğin gibi yapardım. -
Bir toplantıda bir genç M. Akif küçük düşürmek için: - Af edersiniz, siz veteriner misiniz? demiş. M. Akif hiç istifini bozmadan şu cevabi vermiş: - Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu? -
İdam edilmek üzere olan bir mahkuma diyeceğin bir şey var mi? diye sorduklarında: - Bu bana iyi bir ders oldu! ! -
Yavuz Sultan Selim, bir çok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir şefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona: - Sen sır saklamayı bilir misin? diye sormuş. Vezir: - Evet hünkarım, bilirim dediğinde, Yavuz cevabi yapıştırmış: - Bende bilirim. -
Sultan Alparslan 27 bin askeriyle Bizans topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla: - 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor, der. Alparslan hiç önemsemeyerek şöyle der: - Bizde onlara yaklaşıyoruz. -
Bir filozofa sormuşlar: Şansa inanır mısınız? Filozof: Evet, yoksa sevmediğim insanların başarısını neyle açıklardım
Fatih, hocası Akşemseddin'e sorar:
- İnsan açlığa ne kadar dayanabilir?
Akşemsettin cevap verir:
- Ölünceye kadar
Veteriner
Bir toplantıda bir genç M. Akif`i küçük düşürmek için:
- Af edersiniz, siz veteriner misiniz? demiş.
M. Akif hiç istifini
bozmadan şu cevabı vermiş:
- Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?
bu alın yazı,bırak artık nazı
o benim için tarih oldu dersin,bende derimki tarih tekerürdür.
kafam kadar güzelmisin dersin:kafan hayalperestmi ne dersin
amca:lan olum ne zaman adam olacan git şu saçını kestir zibidi gibi ne o öle
oolan:ama Peygamber efendimiz in de saçı uzunmuş
amca:o küpe ne ya?
oolan:yavuz sultan selim de takıyomuş
amca:onu demiyom lan burnundaki! !
oolan:ulubatlı hasan desem? :S
amca:deme hiç bişi deme!
bir arkadaşım iş görüşmesine gitmişti
ve bayan olan müdüre yüzüne karşı onun ukala olduğunu söyledi
o da dediki
-ukalalık psikolojik bir hastalık olabilir fakat düzelir
ama çirkinlik kalıtsaldır ve sizin adınıza üzülüyorum..
akşamdan ezberlemek...
Alışkanlığı espiri yapmak yönünde gelişmiş insanlarda olan bir refleks...
Zamanlama çok önemlidir.
Yağ gibi suyun üstüne çıkan kendine söz söyletmeyen insanlar içinde kullanılır.
Bakara Suresi, 258. Ayet: ''SIRF Allah kendisine hükümdarlık bağışladığı için İbrahim ile Rabbi hakkında münakaşa eden o (hükümdar) dan haberin yok mu? Hani İbrahim: 'Rabbim hayat veren ve ölüm dağıtandır! ' demişti. Hükümdar cevap vermişti: 'Ben (de) hayat verir ve ölüm dağıtırım! ' İbrahim: 'Allah güneşi doğudan doğdurur; öyleyse sen de batıdan doğdur! ' demişti. Bunun üzerine, hakikati inkara şartlanmış olan o kişi hayretler içinde kaldı: Allah (bile bile) zulüm işleyen toplumu hidayete erdirmez.''
belagatin refleks hale geldigi nokta :)
Tarihte hazır cevap ustaları:
Sokrat ölüme mahkum edildiğinde, eşi:
- Haksız yere öldürülüyorsun, diye ağlamaya başlayınca,
Sokrat:
- Ne yani, demiş. Birde hakli yere mi öldürülseydim!
-
Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır.
İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkündeğildir...
Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa:
'Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem' der
Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir:
- Ben çekilirim!
-
Bir şemsiye tamircisi, yazmış olduğu şiirleri incelemesi için Şekspir'e gönderdiğinde, ünlü yazarın cevabışu olur:
- Dostum siz şemsiye yapın, hep şemsiye yapın, sadece şemşiye yapın..
-
Meşhur bir filozofa:
Servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden bu kadar fakirsiniz? diye şoruldugunda:
Ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan, demiş.
-
Dostlarından biri, Fransız kralı 15. Lui' ye:
Majesteleri, demiş. Akıl vergisi almayı hiç düşündünüz mü? Hiç kimse budalalığı kabul etmeyeceğine göre, herkes böyle bir vergiyi seve seve öder.
Kral, alaylı alaylı gülerek:
Hakikatten enteresan bir fikir, cevabını vermiş. Bu buluşunuza karşılık, sizi akıl vergisinden muaf tutuyorum.
-
Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü Galile' ye hasımlarından biri:
- Efendim, demiş. Kulaklarınız, bir insan için biraz büyük değil mi?
Galile:
- Doğru, demiş. Benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama, seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?
-
Fransa hükümet ricalinden biri Napolyon'un bir muharebede tenkide kalkışıp parmağını harita üzerinde gezdirerek:
Önce şurasını almalıydınız, sonra buradan geçerekötesini zaptetmeliydiniz, gibi fikirler belirtmeye başlayınca
Napolyon:
- Evet, demiş. Onlar parmakla alınabilseydi dediğin gibi yapardım.
-
Bir toplantıda bir genç M. Akif küçük düşürmek için:
- Af edersiniz, siz veteriner misiniz? demiş.
M. Akif hiç istifini bozmadan şu cevabi vermiş:
- Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?
-
İdam edilmek üzere olan bir mahkuma diyeceğin bir şey var mi? diye sorduklarında:
- Bu bana iyi bir ders oldu! !
-
Yavuz Sultan Selim, bir çok Osmanlı padişahı gibi
sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir şefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona:
- Sen sır saklamayı bilir misin? diye sormuş. Vezir:
- Evet hünkarım, bilirim dediğinde, Yavuz cevabi yapıştırmış:
- Bende bilirim.
-
Sultan Alparslan 27 bin askeriyle Bizans topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla:
- 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor, der.
Alparslan hiç önemsemeyerek şöyle der:
- Bizde onlara yaklaşıyoruz.
-
Bir filozofa sormuşlar:
Şansa inanır mısınız?
Filozof: Evet, yoksa sevmediğim insanların başarısını neyle açıklardım
Peygamberlerimizin en guclu ve onemli niteliklerinden birisi. Yetenek ya da cevikligi desek de olur.
Zarifoglu...
Necib fazil...