hayat, tam bir yere ait oluyorken ait olmayı bırak bir yerde olmadığını fark etmek gibi bir şey. Tam sevdiğini sevildiğini düşünürken sevgi diye bir şeyin olmadığının farkına varmak, birilerine sarıldığını sanırken kucak açanın dahi olmadığını görmek.Yani yalanlarla kendini avuturken gerçeklerin yüzüne vurması aslında kendini hiç avutamamak.
Küçük bir mutluluk istiyorum, o kadar küçük olsun ki istemesin kimse benden onu ben yüreğimde, elimde toprağımla birlikte yetişeyim hayata bir borcum olmasın insandan doğadan yana bir mutluluk ki sorma gitsin yeter ki bir benim olsun tüm dünyadan, tüm güzellikleri severken benim sevgimle, senin sevginle çoşar bugün yarının hikayesi olsun yazmak isteyip de yazamadığım ilk sayfasından sonuna sevda, mutluluk, aşk, özgürlük BİR OLSUN ...
Yorgunum! Önce gerçeğimi kendime kabul ettirirken yoruldum! Sonra gizlerken… Daha sonra yüzleşirken… Kendim olmaya hakkım olduğunu anladığımda… Kendimle barışırken… Gerçeğimi başkalarına kabul ettirmeye çalışırken… Benim gibi binlerce, on binlerce insanın var olduğunu öğrenirken…
De ki; Kış geldi. bilirim üşürsün geceleri, Sıkı giyin sevgili, Ellerini kalbinin üstüne koy, ve yine de sesine gülleri, Aşkımı içinde hep canlı tut, Yani unut mesafeleri, Bak bir sokak ötedeyim, Ya da bir şehir ya da bir ömür, Ne fark eder çatının rengi, Hadi dön sol yanına, ve kapat gözlerini Tıpkı esirgediğim gibi seni, Esirgerim düşlerini, de ki; Ölüm de girse araya, Olduğun yerde bekle beni, Sevmedimki senden başka hiç kimseyi....
Payımıza verdiğin bir parça mutluluk aldıklarının karşılığı değil biliyorsun adil olmadığın gibi cimrisin de sana asla güvenmiyorum doğumuma şahit olduğun gibi ölümümü de izleyeceksin galibiyet kahkahalarını şimdiden duyar gibiyim onca mücadeleye karşı sonunda yenilgiyi kabullendiğimi bile bile bu uğraşların hastalıklı ruhunun kemirgeni, sana tahammül etme zorunluluğumun egosunu giyinmişken birazda olsa vermenin huzurunu yüklenmiş olan cömertliğe soyunabilirdin yapmadın oysaki senin çıplaklığının bir utancı yoktu sen reddettiğini için onu ben yüklenmiştim
Tam anlayamıyorum, yazıların kelimelerin arasından seçemiyorum, seni hayat. Eğer teyzem hastaysa Allah şifalar versin. Bir anne çocuklarının büyüdüğünü, kendi ayakları üzerinde durduğunu görebildiyse ne mutlu. Sağlıkla daha nice yıllara diyelim.
Can yakıyor bir çocuğu ağlar görünce ,ruhumu şeytana satmam çözüm olurmu ? Şu zincirler çok kalın kafes dar gücüm yetmiyor ayağa kalkmaya ah bir kalksam dünya sallanacak hayat yeniden yaşanacak....
''uzun zamandan beridir hayatın -gerçek hayatın- başlamak üzere olduğu izlenimine kapılmıştım. fakat her zaman yolumun üzerinde bir engel, öncelikle erişilmesi gereken birşey, bitmemiş bir iş, hizmet edilecek zaman, ödenecek bir borç oldu. sonra hayat başlayacaktı. sonunda anladım ki bu engeller benim hayatımdı.”
Bir yanımda akşamdan kalma yari çıplak bir kadın, diğer yanımda kağıt ve kalemim... Bu gece de içimden ne gelirse yazmaya meyilliyim.. Ve biraz konu değiştirip, seni ne kadar çok sevdiğimi eminim bu kez anlatabileceğim Avuç içlerinde seviyorum ölmeyi ve parmak uçlarında seviyorum yaşamayı... Diz kapaklarından öpüp, dirseklerinden koklamayı... Boynundaki güneş izini seviyorum ve kollarindaki sarı tüyleri... öyle toptan değil yanlış anlama, herbirini tek tek ve diğerlerinden daha da fazla... Mesela kirpiklerinin uzunlu kisali ahengini seviyorum ve saçlarının hafiften dalgalanan uçlarını.. Konusurken sekilden şekile giren dudağının içimde bıraktığı kalıcı ruj izini seviyorum.. Ve gözlerimin her harf söyleyisinde başka bahara bürünen dudaklarını, özenerek renklere boyayışındaki ahmaklığını seviyorum, öyle mahalle delisi gibi pervasızca... Yada otogar çığırtkanı küçük murtazanın, gelen otobüsten salınarak inen mini etekli her kadına, ağzı açık, koca gözlerle şaşırarak baktığı gibi çocukça ve masum bir hayranlıkla bakakalıyorum alfabemizdeki zarafeti kanıtlayan o dudaklarına... Ve evet... Sonra yanaklarına kilitleniyor gözlerim.. Elmacık kemiklerinden öpmeyi seviyorum.. Yanakların orkide kokarken, misk-i amber kokan boynunu ve elma şekeri kokan omuzlarını seviyorum... Allahım hele avuçlarının o nergis kokusu yokmu!!! Hafifte terler ya hep avuç içlerin, böyle kremsi pamuksu ve sıcak.. Sonra bileklerini seviyorum, o zarafeti o uyumu... Dedim ya, seni izlerken hayatım hep ağır çekim oluyor bir anda... Ve kirpiklerinin birbirine dokunduğundaki sesini duyabiliyor ve sayabiliyorum.. 1,2,3....300Bin... Insan nefes almaktan bıkarmı hiç? Yada nefes almadan yaşarmı? Senin her hareketinde derin bir nefes alan ciğerlerimi seviyorum... Ve herbiri ayrı kokan herbir yerini... Kağıt ve kalemim, ve yanımda yatan akşamdan kalma yarı çıplak kadın... Bana her geceyarısı akşamdan, her sabah gece yarısından ve her aksam sabahtan kalan yarı çıplak kadın... Oysa çıplak olan sadece dirseklerin ve diz kapakların!! birde dudakların...
Seni neden seviyorum biliyormusun? Aklıma her saniye düşen onlarca yerin varken, ve en çokta güldüğünde küçülen göz kapaklarından öpmeyi severken, kirpiklerinden akan gülsuyunu, dudaklarından damlayan hayatı ve parmak uçlarının can veren sihrini beynime bu kadar işleyebilmene sebeb olan tek şeyin bedenin değil de ruhun olması... Bir ruh, içinde olduğu bedeni bu kadar mi temsil eder sorusunun tescilli cevabısın...Ve sen;"Hadi len kimse kimseyi bu kadar sevemez" yalanının en büyük kanıtısın.. Ben seni bu kadar seviyorum kadınım.. 29/08/2014
Aynanın karşısına geç. Kim olmak istiyorsun? Seni neyin mutlu ettiğini kendinde bulmalısın. Diğer insanların kulağına delice gelmesinin bir önemi yok. Bir tercih yap ve karar ver. Hayalindeki sen hayattaki sen olabilirsin. Buna sadece sen karar verebilirsin .
hayat, tam bir yere ait oluyorken ait olmayı bırak bir yerde olmadığını fark etmek gibi bir şey. Tam sevdiğini sevildiğini düşünürken sevgi diye bir şeyin olmadığının farkına varmak, birilerine sarıldığını sanırken kucak açanın dahi olmadığını görmek.Yani yalanlarla kendini avuturken gerçeklerin yüzüne vurması aslında kendini hiç avutamamak.
Gülüşünü, hiç eksiltme yüzünden
Şimdi kalkar bir çay demlerim sana
Sonra oturur tanımlamaya çalışırız seninle
Ölümü de, hayatı da.
Ahmet Erhan
Küçük bir mutluluk istiyorum,
o kadar küçük olsun ki istemesin kimse benden onu
ben yüreğimde, elimde
toprağımla birlikte yetişeyim hayata
bir borcum olmasın insandan doğadan yana
bir mutluluk ki sorma gitsin
yeter ki bir benim olsun
tüm dünyadan, tüm güzellikleri severken
benim sevgimle, senin sevginle çoşar bugün
yarının hikayesi olsun
yazmak isteyip de yazamadığım
ilk sayfasından sonuna
sevda, mutluluk, aşk, özgürlük BİR OLSUN ...
Nazım Hikmet
Yorgunum!
Önce gerçeğimi kendime kabul ettirirken yoruldum!
Sonra gizlerken…
Daha sonra yüzleşirken…
Kendim olmaya hakkım olduğunu anladığımda…
Kendimle barışırken…
Gerçeğimi başkalarına kabul ettirmeye çalışırken…
Benim gibi binlerce,
on binlerce insanın var olduğunu öğrenirken…
Yoruldum!
Ayşe Kulin
Hayat bir nefes ve tüm bilinçli nefes gibi, kutsaldır.
“Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti... Öyle güçlü bir etkiydi ki bu, okuduğum kitabın sayfalarından yüzüme ışık fışkırıyor sandım.”
Orhan Pamuk-Yeni Hayat
De ki;
Kış geldi. bilirim üşürsün geceleri,
Sıkı giyin sevgili,
Ellerini kalbinin üstüne koy,
ve yine de sesine gülleri,
Aşkımı içinde hep canlı tut,
Yani unut mesafeleri,
Bak bir sokak ötedeyim,
Ya da bir şehir ya da bir ömür,
Ne fark eder çatının rengi,
Hadi dön sol yanına,
ve kapat gözlerini
Tıpkı esirgediğim gibi seni,
Esirgerim düşlerini,
de ki;
Ölüm de girse araya,
Olduğun yerde bekle beni,
Sevmedimki senden başka hiç kimseyi....
Bir sürprizi yaşarken başına geleceklerden ürkmektir
Üç günlük dünya dedikleri;
Cuma, cumartesi, pazar olsa gerek... Tatil :)))
Bana güzel!
Üç ile dört arasíndadír.
Ya üç buçuk atarsín,
Ya da dört dörtlük yaşarsín.
(Nedense bu soruyu görünce ilk bunu yazmak geldi aklıma, hayırlısı :) )
Payımıza verdiğin bir parça mutluluk aldıklarının karşılığı değil biliyorsun adil olmadığın gibi cimrisin de sana asla güvenmiyorum doğumuma şahit olduğun gibi ölümümü de izleyeceksin galibiyet kahkahalarını şimdiden duyar gibiyim onca mücadeleye karşı sonunda yenilgiyi kabullendiğimi bile bile bu uğraşların hastalıklı ruhunun kemirgeni, sana tahammül etme zorunluluğumun egosunu giyinmişken birazda olsa vermenin huzurunu yüklenmiş olan cömertliğe soyunabilirdin yapmadın oysaki senin çıplaklığının bir utancı yoktu sen reddettiğini için onu ben yüklenmiştim
Tam anlayamıyorum, yazıların kelimelerin arasından seçemiyorum, seni hayat. Eğer teyzem hastaysa Allah şifalar versin. Bir anne çocuklarının büyüdüğünü, kendi ayakları üzerinde durduğunu görebildiyse ne mutlu. Sağlıkla daha nice yıllara diyelim.
Can yakıyor bir çocuğu ağlar görünce ,ruhumu şeytana satmam çözüm olurmu ? Şu zincirler çok kalın kafes dar gücüm yetmiyor ayağa kalkmaya ah bir kalksam dünya sallanacak hayat yeniden yaşanacak....
kendine iyi bak
Herkes bir şekilde kendininkini yaşamasını öğrenmeli..
HAYAT NEDİR
''uzun zamandan beridir hayatın -gerçek hayatın- başlamak üzere olduğu izlenimine kapılmıştım. fakat her zaman yolumun üzerinde bir engel, öncelikle erişilmesi gereken birşey, bitmemiş bir iş, hizmet edilecek zaman, ödenecek bir borç oldu. sonra hayat başlayacaktı. sonunda anladım ki bu engeller benim hayatımdı.”
alfred d. souza
Hayat: Yarın ölecekmiş gibi bu günü yaşamak için mutlu olabilmeyi başarmaktır...
One yeniyomu ? Buysa hayat buyrun yaşamak isteyen yaşasın
herşeye,her olumsuzluğa rağmen,yaşama gayretidir
Ana belirtisi nefes almaktır.Ama asıl tılsım aldığın o nefesteki keyiftir.O nefese ortak ettiklerindir..
İnsanlar hayatta kalmak için uğraşır yaşamak için değil
yaşayan neler görüyor görmedim dediği bilmediği,,,
Gulmek,hayata meydan koymaktır..
Göz açıp kapayıncaya kadar tükenen.
Hayat bir nefestir, aldığın kadar... Hayat bir kafestir, kaldığın kadar... Hayat bir hevestir, daldığın kadar...
-Hz.Mevlana
Hayatımın kadınına bir not (6)
Bir yanımda akşamdan kalma yari çıplak bir kadın, diğer yanımda kağıt ve kalemim...
Bu gece de içimden ne gelirse yazmaya meyilliyim.. Ve biraz konu değiştirip, seni ne kadar çok sevdiğimi eminim bu kez anlatabileceğim
Avuç içlerinde seviyorum ölmeyi ve parmak uçlarında seviyorum yaşamayı... Diz kapaklarından öpüp, dirseklerinden koklamayı... Boynundaki güneş izini seviyorum ve kollarindaki sarı tüyleri... öyle toptan değil yanlış anlama, herbirini tek tek ve diğerlerinden daha da fazla...
Mesela kirpiklerinin uzunlu kisali ahengini seviyorum ve saçlarının hafiften dalgalanan uçlarını.. Konusurken sekilden şekile giren dudağının içimde bıraktığı kalıcı ruj izini seviyorum..
Ve gözlerimin her harf söyleyisinde başka bahara bürünen dudaklarını, özenerek renklere boyayışındaki ahmaklığını seviyorum, öyle mahalle delisi gibi pervasızca...
Yada otogar çığırtkanı küçük murtazanın, gelen otobüsten salınarak inen mini etekli her kadına, ağzı açık, koca gözlerle şaşırarak baktığı gibi çocukça ve masum bir hayranlıkla bakakalıyorum alfabemizdeki zarafeti kanıtlayan o dudaklarına...
Ve evet...
Sonra yanaklarına kilitleniyor gözlerim.. Elmacık kemiklerinden öpmeyi seviyorum.. Yanakların orkide kokarken, misk-i amber kokan boynunu ve elma şekeri kokan omuzlarını seviyorum... Allahım hele avuçlarının o nergis kokusu yokmu!!!
Hafifte terler ya hep avuç içlerin, böyle kremsi pamuksu ve sıcak.. Sonra bileklerini seviyorum, o zarafeti o uyumu...
Dedim ya, seni izlerken hayatım hep ağır çekim oluyor bir anda... Ve kirpiklerinin birbirine dokunduğundaki sesini duyabiliyor ve sayabiliyorum.. 1,2,3....300Bin... Insan nefes almaktan bıkarmı hiç? Yada nefes almadan yaşarmı? Senin her hareketinde derin bir nefes alan ciğerlerimi seviyorum... Ve herbiri ayrı kokan herbir yerini...
Kağıt ve kalemim, ve yanımda yatan akşamdan kalma yarı çıplak kadın...
Bana her geceyarısı akşamdan, her sabah gece yarısından ve her aksam sabahtan kalan yarı çıplak kadın...
Oysa çıplak olan sadece dirseklerin ve diz kapakların!! birde dudakların...
Seni neden seviyorum biliyormusun?
Aklıma her saniye düşen onlarca yerin varken, ve en çokta güldüğünde küçülen göz kapaklarından öpmeyi severken, kirpiklerinden akan gülsuyunu, dudaklarından damlayan hayatı ve parmak uçlarının can veren sihrini beynime bu kadar işleyebilmene sebeb olan tek şeyin bedenin değil de ruhun olması... Bir ruh, içinde olduğu bedeni bu kadar mi temsil eder sorusunun tescilli cevabısın...Ve sen;"Hadi len kimse kimseyi bu kadar sevemez" yalanının en büyük kanıtısın..
Ben seni bu kadar seviyorum kadınım..
29/08/2014
Aynanın karşısına geç.
Kim olmak istiyorsun?
Seni neyin mutlu ettiğini kendinde bulmalısın.
Diğer insanların kulağına delice gelmesinin bir önemi yok.
Bir tercih yap ve karar ver. Hayalindeki sen hayattaki sen olabilirsin.
Buna sadece sen karar verebilirsin .
Kelime kelime şiir ve adım adım ölümdür "hayat"..