Son demde acziyetimin zirvesinde hiç olmanın lezzetli bir varoluş olduğunu tatmak ve bütün kalbimle binlerce defa "Ya Baki Entel Baki"zikrini durmadan tekrarlamak..Hayat dediğin bundan ibaret gayrısı vesaire vesaire vesair cancağızım
'' Zaman zaman adil ve iyi bir şey yapmış bir insanın bilge olduğu anlamına gelmez! Bilge insan, hayatının hesabını, her türlü eleştriel sınamadan başarıyla geçecek şekilde verebilen kişidir.''
Alişan Kapaklıkaya , benim için apayrı değeri olan yazarlardan biri. "İçindeki uyuyan güzeli uyandır" adlı kitabından bir bölüm .
"O gün öğrencilere bir ödev verdim. Dedim ki: “Biliyorum ki sen; anneni, babam, kardeşlerini çok seviyorsun. Belki bazen sevgini göstermede geç kalıyor ya da nasıl göstereceğiniz bilmiyorsun. Bugün eve gidince sevgini ailene göster; öp, kucakla, sarıl, sevgini anlat, hissettir onlara. Önümüzdeki derse geldiğinde de bize neler olup bittiğini anlat olur mu?”
Kendi yapmadığım bir şeyi başkalarına tavsiye edemezdim. O akşam eve geldiğimde eşime sarıldım, çocuklarımı kucaklayıp öptüm, onlarla oyunlar oynadım. Gece yatağa uzandığımda evlerinde neler olduğunu tahmin etmeye çalıştım.
Bir sonraki derste öğrencilerin paylaşımları ilginçti: “Hocam babam polis, eve bazen sinirli gelir, bize kızar. O akşam eve gittiğimde babamın nöbeti varmış. Çok bekledim. Anneme “Babam geldiğinde kapıyı ben açacağım.” dedim “Uyursun.” dedi. “Hayır, bekleyeceğim.” dedim. Gece yansı geldi. Zile bastığında yerimden fırlayarak kalktım ve kapıyı açtım. Beni görür görmez sinirli sinirli “Niye uyumadın oğlum bu saate kadar?” diye bağırdı. “Seni bekledim.” dedim. “Yine ne isteyeceksin?” dedi. “Baba sen bu saate kadar bizim için çalışıyorsun değil mi? Kimseye muhtaç olmadan yaşayalım diye...Okula güzelce gidip geleyim diye...değil mi? Ver elini öpeyim baba.” deyip elini öptüm. Babam çok şaşırdı. Bana uzun uzun baka ve öyle içten sarıldı ki Hocam, yorgunluğu tamamen geçmiş gibiydi...”
“Hocam ben gider gitmez annemin elini öpmek istedim. Bana ‘Ne o Hüseyin, yoksa harçlığın mı bitti?’ dedi.
“Hocam eve gittiğimde annemle babamın elini öptüm. Çok mudu oldular. Babam elini cüzdanına atu. Çok heyecanlandım. Kesin para verecek dedim. Parayı çıkarıp bana uzattı. ‘Hadi yavrum, gidip bana bir sigara al da gel.”dedi.
“Ben de annemin elini öptüm. O da parayı uzattı ve git kızım, deterjan bitmiş al da gel çamaşırları yıkayacağım.” dedi.
Bir öğrenci de “Keşke ben bir okey taşı olsaydım Öğretmenim! Benim babam okey taşını okşadığı kadar benim saçlarımı okşamadı. Annem de bize karşı çok ilgisiz, gittiği gün toplanulannda tüm kadınların derdini dinlediği halde bir gün bile benim sıkıntılarımla ilgilenmedi.”
Bir başka öğrenci “Hocam geçenlerde babam, annemin zoruyla durumumu sormak için okula geldi. Müdür Yardımcısına notlarımı sordu. O da ‘Kızın kaça gidiyor.’ dedi.
Babam bana dönüp ‘Sen kaçtasın?’ dedi. Belki inanmazsınız ama ben bunu yaşadım. Keşke benim babam siz olsaydınız.” dedi. Anladım ki bizler yeri geldiğinde öğrencilerimizin anne babası gibi hatta daha yakın olabilmeliyiz onlara karşı."
Öyle yıkma kendini, Öyle mahzun, öyle garip.. Nerede olursan ol, İçerde, dışarda, derste, sırada. Yürü üstüne üstüne, Tükür yüzüne celladın, Fırsatçının, fesatçının, hayının... Dayan kitap ile Dayan iş ile. Tırnak ile, diş ile, Umut ile, sevda ile, düş ile
Öyle yıkma kendini, Öyle mahzun, öyle garip.. Nerede olursan ol, İçerde, dışarda, derste, sırada. Yürü üstüne üstüne, Tükür yüzüne celladın, Fırsatçının, fesatçının, hayının... Dayan kitap ile Dayan iş ile. Tırnak ile, diş ile, Umut ile, sevda ile, düş ile
Mahşere kalmayacak bir hesap var mı ki ? Analar babalar çocuklarından ; çocukların anne babalarından kaçtığı gün . Yani dünya hayatında helal ettim dese de , insanoğlu unutkan yarın olur ahirette de yakasına yapışır. Amellerimizle göre değil ,merhametiyle muamele eylesin yaradan.
Bu sıralar Elif Şafak'ın ,Aşk adlı eserini okuyorum . Henüz bitmemiş olmasına rağmen hayata daha farklı bir pencereden bakmasını sağlıyor okuyucunun . Biraz evvel bir arkadaşım bir şarkı paylaşmış , Muhsin Yazıcıoğlu , bu şarkıda ben varım demiş. Kitabın üstüne bu şarkıyı dinlemek , Doğan Cüceloğlunun bu sözünü hatırlattı. " Ben yaşadım mı be" Hayatımız , hayatımıza nasıl ve nereden bakarsak ona göre şekillenirmiş ve baktığımız, gördüğünüz ölçüde öğretmeye devam ediyor.
Mustafa K., Aliye, aşağıdaki paylaşımında, fake hesapsın demeye getirdi . Ben de, kimin fake hesabı olduğunu, düşündüğümü söyledim. Bunda abartacak ne var. Bilerek Kandırılmak zorunuza gitmiyor da benim kral çıplak demem mi zorunuza gidiyor.
Ben kimseyle tartıştığımı düşünmüyorum, ve bu güne kadarda tartışmadım. Kavga etmeye de hiç niyetim yok..
Akıl verme gibi bir durumum hiç yok, sadece başkaları hakkında idea etiklerimizi ispatlamakla mükellef olduğumuzu düşündüğüm için tanımadığımız kişiler hakkında fikir yürütmemiz gerektiğini düşünüyorum..
İnsan sadece kavrayamadığı, elle tutamadığı, görünmez ve tam olarak anlaşılamaz olan, karanlıkta duranlar için kendini feda edebilir ve onlara güvenebilir; kavranabilir, ortada ve görülebilir olan şeylere güven duyulamayacağını ve bunlardan değer devşiremeyeceğini de iyi bilir! Z. Yürük
Kalmadı Tutunacak,
Bilin ki Bir Dalım,
Hayat Bana Hiç Acımadı,
Hep Zalım Davrandı,
Hep Zalım,
Artık Kalmadı,
Ne Takaatim Var,
Ne de Halım.
"...İnsan haklı çıkıyorsa, artık genç değildir..."
Son demde acziyetimin zirvesinde hiç olmanın lezzetli bir varoluş olduğunu tatmak ve bütün kalbimle binlerce defa "Ya Baki Entel Baki"zikrini durmadan tekrarlamak..Hayat dediğin bundan ibaret gayrısı vesaire vesaire vesair cancağızım
"Zıtlarınbirliğiçokcanyakıcıtanrım!...G ö v d e m m e t a l, ruhum ise a h ş a p t a n..."
'' Zaman zaman adil ve iyi bir şey yapmış bir insanın bilge olduğu anlamına gelmez!
Bilge insan, hayatının hesabını, her türlü eleştriel sınamadan başarıyla geçecek şekilde verebilen kişidir.''
"S i z kendinizden ç o k ş e y bekleyen b i r i n s a n s ı n ı z ."
Son günlerde TV de görünce hayat bana KADINA VURMAK DEĞİL VURULMANIN ADAM OLDUĞUNU ÖĞRETTİ
Bundan sonra neler yapcağımı değil,
Neler yapmayacağımı öğretti...
“…B u d ü n y a d a hiçbirşey göründüğü h a t t a y a ş a n d ı ğ ı gibi değil, h e r şey h a t ı r l a n d ı ğ ı gibi !...'
"..öbür tarafın cennetini bilmem..tek bildiğim bu tarafın bir cehennemi var.." Ö. A
Şairlerin yalanlarıyla avunuyor , hayaller kuruyorsanız ; Sarhoş olmanız için icmenize gerek yok.
Bahtinur Cano
Alişan Kapaklıkaya , benim için apayrı değeri olan yazarlardan biri. "İçindeki uyuyan güzeli uyandır" adlı kitabından bir bölüm .
"O gün öğrencilere bir ödev verdim. Dedim ki: “Biliyorum ki sen; anneni, babam, kardeşlerini çok seviyorsun. Belki bazen sevgini göstermede geç kalıyor ya da nasıl göstereceğiniz bilmiyorsun. Bugün eve gidince sevgini ailene göster; öp, kucakla, sarıl, sevgini anlat, hissettir onlara. Önümüzdeki derse geldiğinde de bize neler olup bittiğini anlat olur mu?”
Kendi yapmadığım bir şeyi başkalarına tavsiye edemezdim. O akşam eve geldiğimde eşime sarıldım, çocuklarımı kucaklayıp öptüm, onlarla oyunlar oynadım. Gece yatağa uzandığımda evlerinde neler olduğunu tahmin etmeye çalıştım.
Bir sonraki derste öğrencilerin paylaşımları ilginçti: “Hocam babam polis, eve bazen sinirli gelir, bize kızar. O akşam eve gittiğimde babamın nöbeti varmış. Çok bekledim. Anneme “Babam geldiğinde kapıyı ben açacağım.” dedim “Uyursun.” dedi. “Hayır, bekleyeceğim.” dedim. Gece yansı geldi. Zile bastığında yerimden fırlayarak kalktım ve kapıyı açtım. Beni görür görmez sinirli sinirli “Niye uyumadın oğlum bu saate kadar?” diye bağırdı. “Seni bekledim.” dedim. “Yine ne isteyeceksin?” dedi. “Baba sen bu saate kadar bizim için çalışıyorsun değil mi? Kimseye muhtaç olmadan yaşayalım diye...Okula güzelce gidip geleyim diye...değil mi? Ver elini öpeyim baba.” deyip elini öptüm. Babam çok şaşırdı. Bana uzun uzun baka ve öyle içten sarıldı ki Hocam, yorgunluğu tamamen geçmiş gibiydi...”
“Hocam ben gider gitmez annemin elini öpmek istedim. Bana ‘Ne o Hüseyin, yoksa harçlığın mı bitti?’ dedi.
“Hocam eve gittiğimde annemle babamın elini öptüm. Çok mudu oldular. Babam elini cüzdanına atu. Çok heyecanlandım. Kesin para verecek dedim. Parayı çıkarıp bana uzattı. ‘Hadi yavrum, gidip bana bir sigara al da gel.”dedi.
“Ben de annemin elini öptüm. O da parayı uzattı ve git kızım, deterjan bitmiş al da gel çamaşırları yıkayacağım.” dedi.
Teneffüse çıktığımda Handan yanıma geldi: “Öğretmenim elinizi öpebilir miyim? Benim babam askerdi, şehit oldu...” dedi.
Bir öğrenci de “Keşke ben bir okey taşı olsaydım Öğretmenim! Benim babam okey taşını okşadığı kadar benim saçlarımı okşamadı. Annem de bize karşı çok ilgisiz, gittiği gün toplanulannda tüm kadınların derdini dinlediği halde bir gün bile benim sıkıntılarımla ilgilenmedi.”
Bir başka öğrenci “Hocam geçenlerde babam, annemin zoruyla durumumu sormak için okula geldi. Müdür Yardımcısına notlarımı sordu. O da ‘Kızın kaça gidiyor.’ dedi.
Babam bana dönüp ‘Sen kaçtasın?’ dedi. Belki inanmazsınız ama ben bunu yaşadım. Keşke benim babam siz olsaydınız.” dedi. Anladım ki bizler yeri geldiğinde öğrencilerimizin anne babası gibi hatta daha yakın olabilmeliyiz onlara karşı."
Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip..
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada.
Yürü üstüne üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının...
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip..
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada.
Yürü üstüne üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının...
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Şair sıfatını bi hakkın hak ettiğini düşünüyorum. Kendine haksızlık etme. :))
Ve okuma salonuna da fazlasıyla yakışmış.
Çokça tebrikler.
Gelmiş geçmiş olsun Mustafa Hocam
Mahşere kalmayacak bir hesap var mı ki ? Analar babalar çocuklarından ; çocukların anne babalarından kaçtığı gün .
Yani dünya hayatında helal ettim dese de , insanoğlu unutkan yarın olur ahirette de yakasına yapışır.
Amellerimizle göre değil ,merhametiyle muamele eylesin yaradan.
"Belki öldürürsünüz ama cesedimin üzerinde dans ettirmem"
Okuma salonuna adımız verilmiş...
Okuma salonuna adımız verilmiş.
"...Seviyordu ama özlemiyordu, yanındayım diyordu ama uzaktaydı; sadece sözler vardı, kendisi yoktu..."C.A
Bu sıralar Elif Şafak'ın ,Aşk adlı eserini okuyorum . Henüz bitmemiş olmasına rağmen hayata daha farklı bir pencereden bakmasını sağlıyor okuyucunun .
Biraz evvel bir arkadaşım bir şarkı paylaşmış , Muhsin Yazıcıoğlu , bu şarkıda ben varım demiş.
Kitabın üstüne bu şarkıyı dinlemek , Doğan Cüceloğlunun bu sözünü hatırlattı. " Ben yaşadım mı be"
Hayatımız , hayatımıza nasıl ve nereden bakarsak ona göre şekillenirmiş ve baktığımız, gördüğünüz ölçüde öğretmeye devam ediyor.
Sn. Alican, neden açıklamıyorsunuz kim olduğunuzu? Ve hiç kimse de sormuyor! çok manidar oldu bu tartışmada...oysaki sorulacak ilk soruydu!
Mustafa K., Aliye, aşağıdaki paylaşımında, fake hesapsın demeye getirdi . Ben de, kimin fake hesabı olduğunu, düşündüğümü söyledim. Bunda abartacak ne var. Bilerek Kandırılmak zorunuza gitmiyor da benim kral çıplak demem mi zorunuza gidiyor.
Aynı şeyden bahsediyoruz öyleyse yaşadıklarımızı da tek başımıza yaşamıyoruz.
Bu kadar saf olamazsınız. Ali can, Neva Neyin ta kendisi,
Bir önceki yazım tamamen tesadüf. Sonradan farkettim ki daha önceki yazılanlara alakalı görünüyor. Ama değil.
Yaşın değil yaşadıkların öğretir hayatı...
Ben kimseyle tartıştığımı düşünmüyorum, ve bu güne kadarda tartışmadım.
Kavga etmeye de hiç niyetim yok..
Akıl verme gibi bir durumum hiç yok, sadece başkaları hakkında idea etiklerimizi ispatlamakla mükellef olduğumuzu düşündüğüm için tanımadığımız kişiler hakkında fikir yürütmemiz gerektiğini düşünüyorum..
Selametle.
zaten sayfa "Hayat size neler öğretti" den çok, "hayat ali can'a neler öğretti" ye benziyor :)
İnsan sadece kavrayamadığı, elle tutamadığı, görünmez ve tam olarak anlaşılamaz olan, karanlıkta duranlar için kendini feda edebilir ve onlara güvenebilir; kavranabilir, ortada ve görülebilir olan şeylere güven duyulamayacağını ve bunlardan değer devşiremeyeceğini de iyi bilir!
Z. Yürük