hadis islamın 2 ana kaynağından biri muhammed sav ümmeti olmanın tek yolu fakat onu çok sevdiğini söyleyip şefaatini umanlar onun 4 hadisini bilmiyor hiç öğrenme gibi bir sıkıntısı yok dinini nasıl olsa babadan ve çevreden öğrenmiş hatta kulaktan duyma sözleride hadis diye anlatır durur niçin hiç hadis okumuyorsun desen ben onu anlayamam onu anlamak için alim falan olmak gerek der ve hatta işine gelmeyince bu hadiste bir tuhaflık var zayıf olmalı diye kolayca reddeder işte muhammed ümmeti onu çok seviyoruz uruna ölürüz
'Her kim benim velî bir kuluma düşmanlık ederse, ben ona karşı harb îlân ederim. Kulum, kendisine emrettiğim farzlardan daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık sağlayamaz. Kulum bana nâfile ibâdetlerle de durmadan yaklaşır; nihâyet ben onu severim. Kulumu sevince de ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden ne isterse, mutlaka veririm, bana sığınırsa, onu korurum.' (Buhârî,Rikâk, 38)
Yine Ömer b. El-Hattâb (ra) 'den: Demiştir ki, günün birinde Resûlullah (sav) Efendimiz'in huzûrunda bulunduğumuz sırada bir de baktık ki elbisesi bembeyaz, saçları simsiyah, üzerinde yolculuğa delalet eder hiç bir alâmet olmayan ve böyle iken yine hiç birimizce tanınmayan bir kimse karşımıza çıka geldi. (sokula sokula) nihâyet Nebiyy-i Ekrem (sav) Hazretleri'nin yanına (varıp) oturdu. Ve dizlerini dizlerine dayayıp ve her iki avucunu iki uyluğu üzerine koyup: 'Ya Muhammed, İslam nedir? Bana söyle' dedi. Resûlullah (sav) : 'İslâm Allah'dan başka hiç bir ilâh ve Ma'bûd-ı bi'l-hak olmadığına ve Muhammed'in Resûlullah olduğuna şehâdet etmen, namazı ikâme etmen, zekâtı vermen, Ramazan'da oruç tutman ve yoluna gücün yeterse Beytu'llâh'a hac etmendir.' buyurdu. O (yabancı kimse) : 'Doğru söylüyorsun.' dedi. Biz onun hâline hem Cenâb-ı Resûl'e soruyor, hem de onu tasdik ediyor diye teaccüb ettik. Ondan sonra: 'Bir de imân nedir? ' söyle.' diye sordu. Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz: 'İmân Allah'a, meleklerine, kitablarına, peygamberlerine, âhiret gününe imân etmendir. Bir de hayır ve şer (tatlı, acı hangi türlüsü olursa olsun) kadere imân etmendir.' buyurunca yine: 'Doğru söylüyorsun.' dedi. Ve: 'ihsan nedir? söyle' diye bir daha sordu. Cenâb-ı Risâlet-meâb Efendimiz de: 'İhsan, Allah'a sanki görüyormuş gibi ibâdet etmendir. Zirâ sen O'nu görmüyorsan, O seni görüyor.' buyurdu. O, yine: 'Doğru söylüyorsun.' dedikten sonra: 'Kıyâmet (in ne zaman kopacağın) ı bana haber ver.' dedi. Cevâben: 'Bunda sorulanın ilmi sorandan ziyâde değildir.' buyurdu. 'Öyle ise emârelerin (yani daha evvelki alâmetlerini) bildir' dedi. Cevâbında: 'Câriye-i memlûkenin kendi sâhibini doğurması ve yalın ayak, sırtı çıplak, fakir davar çobanlarının hangimizin kurduğu binâ daha yüksektir diye (servet ve sâmânca) yarışa çıktıklarını görmendir.' buyurdu. Bundan sonra o (yabancı) kimse gitti. Nebiyy-i Ekrem (sav) Hazretleri de durdu durdu da neden sonra: 'Yâ Ömer, bilir misin o soran kim idi? ' diye sual buyurdu. 'Allah ve Resûlü a'lemdir'. dedim. Buyurdular ki: 'O, Cibril idi. Size dininizi öğretmek için geldi.'
'Bir hadisin hadis olması yönüyle hiçbir ayırım yapmaya ne bizim bir yetkimiz var,ne de başkalarının.Eğer bir kimse,Sahih-i Buhari'deki bir hadisi,Deylemi'nin Müsned'indeki bir hadisten üstün tutuyorsa bu sadece ilgili kitapların müelliflerinin kitaplarını derlerken gösterdikleri titizlik nedeniyle kazandıkları itimattan dolayı olabilir.Bunun dışında böyle bir ayrım yapmaya hiç kimsenin hakkı yoktur.Hem Buhari'den hem de Müslim'den önce yaşamış,bir bakıma onlara kaynak olmuş Abdürrezak ve Ebu Bekir b. Ebi Şeybe'nin 'Musannaf'ları,Ebu Davud Tayalsi'nin 'Müsned'i için de bu örnekleri verebiliriz.'
'Bir cemaat tarafından rivayet edilen hadislere mütevatir,en az üç ravi tarafından rivayet edilene meşhur,iki ravi tarafından rivayet edilene aziz,tek ravi tarafından rivayet edilene garib denilmiştir.Buna göre,mütevatir en üst tabakadır.'
'...bu vesile ile şöyle bir parantez açalım: Sapasağlam Hadis Müessesesini tartışmak İslam's fitne tünelleri açmaya çalışanlara,İskender'in düğüm çözen fikir kılıcı gibi,fıkıh (irfan) hükmünü söyleyelim: Mütevatir Hadisi inkar eden kafir olur ve bir çok sünnet mütevatir hükmündedir: Allah Resulü'nün 5 vakit namaz kıldığı,mücizatı seriye gibi bir çok Hadis böyledir.Mütevatiri inkar eden kafir olur da,müstefiz,meşhur vesair haberleri inkar eden hiçbir şey olmaz diyemeyiz; onlar da sapık olur...Biri kafir olursa,diğeri sapık olur,delalette olur,şu olur,bu olur...Yani zahiren kafir diyememek,hiçbir şey olmaz manasına gelmiyor; bilakis sebeb olduğu yıkım açısından kafirden de beter olabiliyor.Açıktan kafir denemediği için ve İslam'ın yıkımına daha rahat hizmet ettiği için kafirden de beter yani münafık olur,diyebiliriz...'
orda ayet vardır, KÜLLİ ŞEY'İNi ayrıntısıyla açıklayıcıdır diye. Bu ayete inanıyorsanız..(ki inanmazsanız kafir olursunuz, bu ne aymazlık) Namaz ayetlerinin de HER ŞEY gibi onun açıkladıklarından biri olduğunu kabuletmek zorundasınız. Her şey tefsiriyle en ince ayrıntısına kadar. Allah bunu söylüyor.. ona inanmak zorundasınız.. Uydurma hadislere değil.. OKU demiş ilk önce, okuyacaksın bulacaksın.. 'Allah'dan hakkıyla korkanlar Alimlerdir', okudukları için....
___o zaman yanlış diyorsunuz. O 'hadis-i şerif' peltek s ile söylenir demek ki Kuran öyle söylediğine göre.... ___evet... bir de dersiniz ki 'Kuran tek başına her şeyi açıklamaz, hadisler onun açıklayıcısıdır' ___Yusuf 111'de tam da bu saçmalığımnızı yüzününmüze vuruyor Allah.. Hiç eksik bırakmadan, tam da bunu diyor, Kuran okuyun, o iftira bir hadis değildir her şeyi ayrıntısıyla açıklayıcıdır..
kuran hadis değildir demek sonradan uydurulmuş bir şey değildir demektir. sonu peltek se ile biter çünkü senin bahsettiğin hadis-i şeriflerin bununla alakası yok anlayacağın niyetini bilmiyorum ama iyi niyetlisindir umarım...
hadis iki manaya gelir arapçada biri SİN ile biten hadistir ki bu peygamber efendimizin buyurduklarıdır diğeri peltek SE ile biterki bu da sonradan olan demektir... bilmiyorsan araştır derim kardeş araştır sonra konuş
_____(yusuf 111.) Le kad kane fı kasasıhum ıbratül li ülil elbab ma kane HADISEY YÜFTERA ve lakin TASDIKallezı beyne yedeyhi ve TEFSIYLE KÜLLİ ŞEY'iv ve hüdev ve rahmetel li kavmiy yü'minun _____(yusuf 111.) And olsun ki, onların kıssalarında, aklı olanlar için ibretler vardır. Bu Kur'an, İFTİRA bir HADİS değildir; lakin o, önündekini TASDİKLEYİCİ, HER ŞEYİ AYRINTILI kılıcıdır. İnanan bir TOPLULUK için de bir KILAVUZ ve bir rahmettir. ______Buradan, Kuranın HER ŞEYİ ayrıntısıyla anlattığını ama bizim iftira hadislerle oyalandığımızı anlıyoruz.....
Kudsi Hadis Muhammed (s.a.v.) 'den Rabbinden isnad yolu ile ahad olarak bize nakledilen hadistir. Kudsi Hadis, Allah'ın kelamından ona izafe edilen bir hadistir. Allah'a nisbet edilmesinin sebebi ilk önce onu konuşanın Allahu Teâla olduğundan dolayıdır. Nebi (s.a.v.) 'e izafe edilmesinin sebebi ise Allahu Teâla'dan haber veren olmasından dolayıdır. Ancak Kur'an-ı Kerim gibi değildir. Çünkü o ancak Allahu Teâla'ya izafe edilmektedir. Kur'an'dan bir ayet söyleneceği zaman 'Allahu Teâla şöyle buyurdu' denilir. Hadisi Kudsi söylenmek istenildiğinde ise: 'Rasulullah (s.a.v.) Rabbinden yaptığı rivayette şöyle buyurdu' denilir. Bir başka ifade ile de şöyle denilir. 'Rasulullah (s.a.v.) 'in Rabbinden rivayetle Allahu Teâla şöyle buyurdu' denilir. Her iki ifadenin anlattığı anlam ise tektir.
Kur'an ile Kudsi Hadis arasındaki fark şudur: Kur'an'ın hem lafzı hem de manası Vahyi Celi ile Allahu Teâla'dandır. Hadisi Kudsi ise; Lafzı Rasulullah (s.a.v.) 'den manası ise ilham veya uyku yoluyla Allahu Teâla'dandır. Kur'an, Cebrail vasıtasıyla indirilen mucize bir lafızdır. Hadisi kudsi ise mucize değildir ve Cebrail vasıtası ile de gelmemiştir. Kur'an, Kudsi Hadis ve Kudsi olmayan hadis arasındaki fark şudur: Kur'an, Cibril'in lafzen Nebi (s.a.v.) 'e indirdiği sözlerdir. Hadisi Kudsi; Allahu Teâla'nın ilham veya uyku yoluyla Nebi (s.a.v.) 'e verdiği bir haberi Nebi (s.a.v.) kendi ifadesi ile bildirdiği habere denir. Diğer hadisler de Kudsi Hadis gibi manası Allah'tan lafzı ise Rasulullah (s.a.v.) 'dendir. Ancak Allahu Teâla'ya nisbet edilmiştir. Allahu Teâla'ya izafe edilen Kudsi Hadisi hadis diye isimlendirmek ıstılahi bir isimlendirmedir.
Manâsı Allah'a, ifadesi Hazreti Peygambere aid olan hadis.
Hazreti Peygamber'in Allah Teâlâ'dan rivayetle ifade buyurduğu hadislere 'Kudsi Hadis' denir. Hz. Peygamber'in istediği ibare ile ifade etmek üzere bazen Cibril (a.s) vasıtasıyla ve bazen de vahiy, ilham ve rüya suretiyle Allah Teâlâ'dan rivâyet ettiği hadistir. 'Kudsi hadislerin, bir taraftan ilk kaynak olarak Allah Teâlâ'ya izafe edilmesi, diğer taraftan Hz. Peygamber'in hadisleri arasında ve hadis lafzıyla zikredilmesi, bunların bazı yönlerinden Hz. Peygamber'in hadislerine benzerliğini ortaya koymaktadır. Zira Kur'ân-ı Kerim Allah kelâmı olup Hz. Peygambere vahyolunmuştur; kudsî hadislerin de ilk kaynağı Allah Teâlâ olduğuna ve Hz. Peygamber tarafından ondan rivayet edildiğine göre, bunlar da vahiydir. Binaenaleyh, vahiy olmak bakımından Kur'ân-ı Kerim'le hadis-i kudsî arasında herhangi bir fark mevcut değildir. Bununla beraber Kudsî hadisler Kur'an'dan sayılmazlar; 'her ikisinin de kendilerine has özellikleri vardır ve bu özellikler ikisinin aynı şey olmalarına engel teşkil ederler' Talat Koçyiğit, Hadis Istılahlarla Ankara 1980, s. 123-124) .
Kudsî hadislerle Kur'an-ı Kerîm arasındaki fark konusunda İslâm âlimleri iki görüş beyan etmişlerdir:
A- Kudsî hadislerin manâsı ve sözleri Allah'tandır.
1. Bu hadisler Allah'a nisbet edilmiş ve 'Kudsî', 'ilâhî' ve 'Rabbani' diye tavsif edilmiştir.
2. 'Ey kullarım' gibi Allah'ı ifade eden birinci şahıs zamirleri kullanılmıştır.
3. Kudsî hadislerin ilk kaynağı Allah Teâlâ'dır., hitap O'nundur, Hz. Peygamber râvî durumundadır. Nitekim bu tür hadislerin başında genellikle şu ibareler görülür: 'Rasûlüllah Rabbinden rivâyet ettiği hadiste şöyle buyurdu...' veya 'Rasûlüllah'ın rivayet ettiği hadiste Allah Teâlâ şöyle buyurdu... '
Bununla beraber Kur'an-ı Kerîm'in özelliklerine sahip değillerdir. Zira; manâ ve lafız yönünden Kur'an-ı Kerîm'deki i'caz kudsî hadislerde yoktur. Kur'an tevâtür yoluyla, kudsî hadisler âhâd yolla nakledilmişlerdir. Kur'an âyetlerinin manâ ile rivayeti câiz değildir. Kur'an âyetleri namazda okunur, cünüp iken okunmaz ve abdestsiz dokunulmaz. Kudsî hadisler böyle değildir (bk. Muhammed Accâc el-Hatîb, es-Sünnetu Kable't-Tedvîn, Kâhire 1383/1963, s.22) .
B- Âlimlerin çoğuna göre kudsî hadislerin manâsı Allah'a, lafzı Hz. Peygambere aittir. Allah'ın, vahiy, ilham ve rüyâ yoluyla kendisine bildirdiği ilâhî mesajları manâlarına uygun ifadelerle nakletmiştir.
Kudsî hadisler, Allah'ın kudret ve azametinden, rahmetinin genişliğinden, ihsanının bolluğundan söz ederler. Helâl, haram şeklinde ahkâma taalluk etmezler. Bu hadisler yüz adedi bulur. Bazı âlimler kudsî hadisleri ayrı eserlerde toplamışlardır. Bunlardan Abdurraûf el-Münâvî (1031/1622) 'el-İthâfâtü's-Seniyye bi'l-Ehâdîsi'l Kudsiyye' isimli eserinde alfabetik sırayla tasnif etmiştir (Kettânî, er-Risâletü'l-Müstatrafe, İstanbul 1986, s.81) .
Bazı kudsî hadisler: Ebû Hureyre Rasûlüllah'ın (s.a.s) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: 'Allah Teâlâ buyurdu ki; Adem oğlunun her ameli kendisi içindir, ancak oruç' böyle değildir. Çünkü o, sırf benim rızam için yapılan bir ibadettir. Onun mükâfatını bizzat ben vereceğim' (Müslim, Sıyâm, 161,163) . Yine Ebû Hureyre'nin Rasûl-ü Ekrem'den rivayetine göre, Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: 'Kulum bir iyilik yapmaya azmeder takat bir engelden dolayı onu yapamazsa, onun için bir hasene sevabı yazarım. Azmettiği iyiliği yaparsa on haseneden yediyüz misline kadar sevap yazarım. Bir kötülük yapmaya teşebbüs eder de vazgeçerse, ona hiçbir günah yazmam. Eğer niyetlendiği kötü işi yaparsa yalnız bu günah yazarım.' (Müslim, İmân, 204) . 'Sâlih kullarım için Cennet'te, hiçbir gözün görmediği hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir insanın düşünemediği birtakım nimetler hazırladım' (Müslim, Kitâbü'l Cenne, 2,3,4) .
KUDSİ Hadİs:Manası Yüce Allah'a ait olan fakat Hz. Peygamber'in (a.s.) kendi cümleleri ile ifade edilen hadislerdir. (Ayeti Kerimelerde ise Mana da Sözler de yüce Allah'a aittir.)
''İnsanların üzerine öyle bir zaman gelecektirki İslam'ın yalnız ismi,Kur'an'ın ise resmi kalacak.Mescidler dış görünüşleri ile mamur,fakat içleri hidayetten mahrum olacak.Onların alimleri gökkkubbe altındakilerin en şerlileridir.Fitne onlardan çıktı ve yine onlara dönecektir.''
hadis:rivayettir-geçmiş zamanda söylenen sözler peygamber efendimizle hiç bir ilgisi yoktur,insanlığa allah+muhammed+kuranıkerim yeter!
hadis islamın 2 ana kaynağından biri
muhammed sav ümmeti olmanın tek yolu
fakat onu çok sevdiğini söyleyip şefaatini umanlar
onun 4 hadisini bilmiyor
hiç öğrenme gibi bir sıkıntısı yok
dinini nasıl olsa babadan ve çevreden öğrenmiş
hatta kulaktan duyma sözleride hadis diye anlatır durur
niçin hiç hadis okumuyorsun desen
ben onu anlayamam onu anlamak için alim falan olmak gerek der
ve hatta işine gelmeyince bu hadiste bir tuhaflık var zayıf olmalı diye kolayca reddeder
işte muhammed ümmeti
onu çok seviyoruz uruna ölürüz
'Ademoğlu ihtiyarladıkça onda iki şey gençleşir:
Mala karşı hırs ve hayata karşı hırs'
Saidnab muhammad (sav)
Peygamberimiz 'in sözleri emirleri.
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
= Bütün insanlar günah işler, fakat günah işleyenlerin en hayırlısı, tövbe edenlerdir.
(Hz.Muhammed s.a.v.)
= Dostunu zaman zaman ziyaret et ki sevgin artsın.
(Hz.Muhammed s.a.v.)
= Nimetleriyle sizi beslediği için Allah'ı sevin. Beni de Allah sevgisi için sevin. Ehl-i Beytimi de benim sevgim için sevin.
(Tirmizî, Menâkıb, 3792)
= Duâ ibâdetin ta kendisidir
(Tirmizî, el-Bakara Sûresi Tefsiri, 16)
= İnsanların hayırlısı insanlara faydalı olandır.
(Hz.Muhammed s.a.v.)
hadisler islamı nasıl yaşayacacığımızı anlatan bir rehberdirler
'İnsanlara anlayacakları şekilde konuşunuz.' (Buhârî, İlim, 49)
'Her kim benim velî bir kuluma düşmanlık ederse, ben ona karşı harb îlân ederim. Kulum, kendisine emrettiğim farzlardan daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık sağlayamaz. Kulum bana nâfile ibâdetlerle de durmadan yaklaşır; nihâyet ben onu severim. Kulumu sevince de ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden ne isterse, mutlaka veririm, bana sığınırsa, onu korurum.' (Buhârî,Rikâk, 38)
İyilik insanlar arasında kesintiye uğrayabilir. Fakat iyiliği yapanla, Allah arasında hiçbir kesinti olmaz.
[Hadis-i Şerif]
Husnû’s-suâli nisfu’l-ilmi
“Güzel soru, ilmin yarısıdır.”
'Sizin en hayirliniz, insanlara en faydali olaninizdir'
Hz. Muhammed
Ben gizli bir hazineydim, bilinmek istedim, Ademi (insani) yarattim.
Bilmek istedim, Alemi yarattim.
Nefsine ârif olan, rabbına ârif olur..
Yine Ömer b. El-Hattâb (ra) 'den:
Demiştir ki, günün birinde Resûlullah (sav) Efendimiz'in huzûrunda bulunduğumuz sırada bir de baktık ki elbisesi bembeyaz, saçları simsiyah, üzerinde yolculuğa delalet eder hiç bir alâmet olmayan ve böyle iken yine hiç birimizce tanınmayan bir kimse karşımıza çıka geldi. (sokula sokula) nihâyet Nebiyy-i Ekrem (sav) Hazretleri'nin yanına (varıp) oturdu. Ve dizlerini dizlerine dayayıp ve her iki avucunu iki uyluğu üzerine koyup: 'Ya Muhammed, İslam nedir? Bana söyle' dedi. Resûlullah (sav) : 'İslâm Allah'dan başka hiç bir ilâh ve Ma'bûd-ı bi'l-hak olmadığına ve Muhammed'in Resûlullah olduğuna şehâdet etmen, namazı ikâme etmen, zekâtı vermen, Ramazan'da oruç tutman ve yoluna gücün yeterse Beytu'llâh'a hac etmendir.' buyurdu. O (yabancı kimse) : 'Doğru söylüyorsun.' dedi. Biz onun hâline hem Cenâb-ı Resûl'e soruyor, hem de onu tasdik ediyor diye teaccüb ettik. Ondan sonra: 'Bir de imân nedir? ' söyle.' diye sordu. Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz: 'İmân Allah'a, meleklerine, kitablarına, peygamberlerine, âhiret gününe imân etmendir. Bir de hayır ve şer (tatlı, acı hangi türlüsü olursa olsun) kadere imân etmendir.' buyurunca yine: 'Doğru söylüyorsun.' dedi. Ve: 'ihsan nedir? söyle' diye bir daha sordu. Cenâb-ı Risâlet-meâb Efendimiz de: 'İhsan, Allah'a sanki görüyormuş gibi ibâdet etmendir. Zirâ sen O'nu görmüyorsan, O seni görüyor.' buyurdu. O, yine: 'Doğru söylüyorsun.' dedikten sonra: 'Kıyâmet (in ne zaman kopacağın) ı bana haber ver.' dedi. Cevâben: 'Bunda sorulanın ilmi sorandan ziyâde değildir.' buyurdu. 'Öyle ise emârelerin (yani daha evvelki alâmetlerini) bildir' dedi. Cevâbında: 'Câriye-i memlûkenin kendi sâhibini doğurması ve yalın ayak, sırtı çıplak, fakir davar çobanlarının hangimizin kurduğu binâ daha yüksektir diye (servet ve sâmânca) yarışa çıktıklarını görmendir.' buyurdu. Bundan sonra o (yabancı) kimse gitti. Nebiyy-i Ekrem (sav) Hazretleri de durdu durdu da neden sonra: 'Yâ Ömer, bilir misin o soran kim idi? ' diye sual buyurdu. 'Allah ve Resûlü a'lemdir'. dedim. Buyurdular ki: 'O, Cibril idi. Size dininizi öğretmek için geldi.'
'Bir hadisin hadis olması yönüyle hiçbir ayırım yapmaya ne bizim bir yetkimiz var,ne de başkalarının.Eğer bir kimse,Sahih-i Buhari'deki bir hadisi,Deylemi'nin Müsned'indeki bir hadisten üstün tutuyorsa bu sadece ilgili kitapların müelliflerinin kitaplarını derlerken gösterdikleri titizlik nedeniyle kazandıkları itimattan dolayı olabilir.Bunun dışında böyle bir ayrım yapmaya hiç kimsenin hakkı yoktur.Hem Buhari'den hem de Müslim'den önce yaşamış,bir bakıma onlara kaynak olmuş Abdürrezak ve Ebu Bekir b. Ebi Şeybe'nin 'Musannaf'ları,Ebu Davud Tayalsi'nin 'Müsned'i için de bu örnekleri verebiliriz.'
(age,sh.24)
'Bir cemaat tarafından rivayet edilen hadislere mütevatir,en az üç ravi tarafından rivayet edilene meşhur,iki ravi tarafından rivayet edilene aziz,tek ravi tarafından rivayet edilene garib denilmiştir.Buna göre,mütevatir en üst tabakadır.'
(A.Feyzi Kocaer,Müttefekun Aleyh Hadisler,s.25)
'...bu vesile ile şöyle bir parantez açalım: Sapasağlam Hadis Müessesesini tartışmak İslam's fitne tünelleri açmaya çalışanlara,İskender'in düğüm çözen fikir kılıcı gibi,fıkıh (irfan) hükmünü söyleyelim: Mütevatir Hadisi inkar eden kafir olur ve bir çok sünnet mütevatir hükmündedir: Allah Resulü'nün 5 vakit namaz kıldığı,mücizatı seriye gibi bir çok Hadis böyledir.Mütevatiri inkar eden kafir olur da,müstefiz,meşhur vesair haberleri inkar eden hiçbir şey olmaz diyemeyiz; onlar da sapık olur...Biri kafir olursa,diğeri sapık olur,delalette olur,şu olur,bu olur...Yani zahiren kafir diyememek,hiçbir şey olmaz manasına gelmiyor; bilakis sebeb olduğu yıkım açısından kafirden de beter olabiliyor.Açıktan kafir denemediği için ve İslam'ın yıkımına daha rahat hizmet ettiği için kafirden de beter yani münafık olur,diyebiliriz...'
orda ayet vardır, KÜLLİ ŞEY'İNi ayrıntısıyla açıklayıcıdır diye. Bu ayete inanıyorsanız..(ki inanmazsanız kafir olursunuz, bu ne aymazlık) Namaz ayetlerinin de HER ŞEY gibi onun açıkladıklarından biri olduğunu kabuletmek zorundasınız. Her şey tefsiriyle en ince ayrıntısına kadar. Allah bunu söylüyor.. ona inanmak zorundasınız.. Uydurma hadislere değil.. OKU demiş ilk önce, okuyacaksın bulacaksın.. 'Allah'dan hakkıyla korkanlar Alimlerdir', okudukları için....
namazı nasıl kılmanız gerektiğini,tadil-i erkânı gösteren ayetleri buyrun verin bize o halde sayın souktemas....
sizin düşüncenize göre ayetler haricinde bir kaynağa gerek yoksa,sorarım size namazı hangi ayetten tarifle kılmaktasınız? ? ? ?
___o zaman yanlış diyorsunuz. O 'hadis-i şerif' peltek s ile söylenir demek ki Kuran öyle söylediğine göre....
___evet... bir de dersiniz ki 'Kuran tek başına her şeyi açıklamaz, hadisler onun açıklayıcısıdır'
___Yusuf 111'de tam da bu saçmalığımnızı yüzününmüze vuruyor Allah.. Hiç eksik bırakmadan, tam da bunu diyor, Kuran okuyun, o iftira bir hadis değildir her şeyi ayrıntısıyla açıklayıcıdır..
kuran hadis değildir demek
sonradan uydurulmuş bir şey değildir demektir.
sonu peltek se ile biter çünkü
senin bahsettiğin hadis-i şeriflerin bununla alakası yok anlayacağın
niyetini bilmiyorum ama iyi niyetlisindir umarım...
hadis iki manaya gelir arapçada
biri
SİN ile biten hadistir ki
bu peygamber efendimizin buyurduklarıdır
diğeri peltek SE ile biterki
bu da sonradan olan demektir...
bilmiyorsan araştır derim kardeş
araştır sonra konuş
_____(yusuf 111.) Le kad kane fı kasasıhum ıbratül li ülil elbab ma kane HADISEY YÜFTERA ve lakin TASDIKallezı beyne yedeyhi ve TEFSIYLE KÜLLİ ŞEY'iv ve hüdev ve rahmetel li kavmiy yü'minun
_____(yusuf 111.) And olsun ki, onların kıssalarında, aklı olanlar için ibretler vardır. Bu Kur'an, İFTİRA bir HADİS değildir; lakin o, önündekini TASDİKLEYİCİ, HER ŞEYİ AYRINTILI kılıcıdır. İnanan bir TOPLULUK için de bir KILAVUZ ve bir rahmettir.
______Buradan, Kuranın HER ŞEYİ ayrıntısıyla anlattığını ama bizim iftira hadislerle oyalandığımızı anlıyoruz.....
Kudsî Hadis
Kudsi Hadis Muhammed (s.a.v.) 'den Rabbinden isnad yolu ile ahad olarak bize nakledilen hadistir. Kudsi Hadis, Allah'ın kelamından ona izafe edilen bir hadistir. Allah'a nisbet edilmesinin sebebi ilk önce onu konuşanın Allahu Teâla olduğundan dolayıdır. Nebi (s.a.v.) 'e izafe edilmesinin sebebi ise Allahu Teâla'dan haber veren olmasından dolayıdır. Ancak Kur'an-ı Kerim gibi değildir. Çünkü o ancak Allahu Teâla'ya izafe edilmektedir. Kur'an'dan bir ayet söyleneceği zaman 'Allahu Teâla şöyle buyurdu' denilir. Hadisi Kudsi söylenmek istenildiğinde ise: 'Rasulullah (s.a.v.) Rabbinden yaptığı rivayette şöyle buyurdu' denilir. Bir başka ifade ile de şöyle denilir. 'Rasulullah (s.a.v.) 'in Rabbinden rivayetle Allahu Teâla şöyle buyurdu' denilir. Her iki ifadenin anlattığı anlam ise tektir.
Kur'an ile Kudsi Hadis arasındaki fark şudur: Kur'an'ın hem lafzı hem de manası Vahyi Celi ile Allahu Teâla'dandır. Hadisi Kudsi ise; Lafzı Rasulullah (s.a.v.) 'den manası ise ilham veya uyku yoluyla Allahu Teâla'dandır. Kur'an, Cebrail vasıtasıyla indirilen mucize bir lafızdır. Hadisi kudsi ise mucize değildir ve Cebrail vasıtası ile de gelmemiştir. Kur'an, Kudsi Hadis ve Kudsi olmayan hadis arasındaki fark şudur: Kur'an, Cibril'in lafzen Nebi (s.a.v.) 'e indirdiği sözlerdir. Hadisi Kudsi; Allahu Teâla'nın ilham veya uyku yoluyla Nebi (s.a.v.) 'e verdiği bir haberi Nebi (s.a.v.) kendi ifadesi ile bildirdiği habere denir. Diğer hadisler de Kudsi Hadis gibi manası Allah'tan lafzı ise Rasulullah (s.a.v.) 'dendir. Ancak Allahu Teâla'ya nisbet edilmiştir. Allahu Teâla'ya izafe edilen Kudsi Hadisi hadis diye isimlendirmek ıstılahi bir isimlendirmedir.
KUDSİ HADİS
Manâsı Allah'a, ifadesi Hazreti Peygambere aid olan hadis.
Hazreti Peygamber'in Allah Teâlâ'dan rivayetle ifade buyurduğu hadislere 'Kudsi Hadis' denir. Hz. Peygamber'in istediği ibare ile ifade etmek üzere bazen Cibril (a.s) vasıtasıyla ve bazen de vahiy, ilham ve rüya suretiyle Allah Teâlâ'dan rivâyet ettiği hadistir. 'Kudsi hadislerin, bir taraftan ilk kaynak olarak Allah Teâlâ'ya izafe edilmesi, diğer taraftan Hz. Peygamber'in hadisleri arasında ve hadis lafzıyla zikredilmesi, bunların bazı yönlerinden Hz. Peygamber'in hadislerine benzerliğini ortaya koymaktadır. Zira Kur'ân-ı Kerim Allah kelâmı olup Hz. Peygambere vahyolunmuştur; kudsî hadislerin de ilk kaynağı Allah Teâlâ olduğuna ve Hz. Peygamber tarafından ondan rivayet edildiğine göre, bunlar da vahiydir. Binaenaleyh, vahiy olmak bakımından Kur'ân-ı Kerim'le hadis-i kudsî arasında herhangi bir fark mevcut değildir. Bununla beraber Kudsî hadisler Kur'an'dan sayılmazlar; 'her ikisinin de kendilerine has özellikleri vardır ve bu özellikler ikisinin aynı şey olmalarına engel teşkil ederler' Talat Koçyiğit, Hadis Istılahlarla Ankara 1980, s. 123-124) .
Kudsî hadislerle Kur'an-ı Kerîm arasındaki fark konusunda İslâm âlimleri iki görüş beyan etmişlerdir:
A- Kudsî hadislerin manâsı ve sözleri Allah'tandır.
1. Bu hadisler Allah'a nisbet edilmiş ve 'Kudsî', 'ilâhî' ve 'Rabbani' diye tavsif edilmiştir.
2. 'Ey kullarım' gibi Allah'ı ifade eden birinci şahıs zamirleri kullanılmıştır.
3. Kudsî hadislerin ilk kaynağı Allah Teâlâ'dır., hitap O'nundur, Hz. Peygamber râvî durumundadır. Nitekim bu tür hadislerin başında genellikle şu ibareler görülür: 'Rasûlüllah Rabbinden rivâyet ettiği hadiste şöyle buyurdu...' veya 'Rasûlüllah'ın rivayet ettiği hadiste Allah Teâlâ şöyle buyurdu... '
Bununla beraber Kur'an-ı Kerîm'in özelliklerine sahip değillerdir. Zira; manâ ve lafız yönünden Kur'an-ı Kerîm'deki i'caz kudsî hadislerde yoktur. Kur'an tevâtür yoluyla, kudsî hadisler âhâd yolla nakledilmişlerdir. Kur'an âyetlerinin manâ ile rivayeti câiz değildir. Kur'an âyetleri namazda okunur, cünüp iken okunmaz ve abdestsiz dokunulmaz. Kudsî hadisler böyle değildir (bk. Muhammed Accâc el-Hatîb, es-Sünnetu Kable't-Tedvîn, Kâhire 1383/1963, s.22) .
B- Âlimlerin çoğuna göre kudsî hadislerin manâsı Allah'a, lafzı Hz. Peygambere aittir. Allah'ın, vahiy, ilham ve rüyâ yoluyla kendisine bildirdiği ilâhî mesajları manâlarına uygun ifadelerle nakletmiştir.
Kudsî hadisler, Allah'ın kudret ve azametinden, rahmetinin genişliğinden, ihsanının bolluğundan söz ederler. Helâl, haram şeklinde ahkâma taalluk etmezler. Bu hadisler yüz adedi bulur. Bazı âlimler kudsî hadisleri ayrı eserlerde toplamışlardır. Bunlardan Abdurraûf el-Münâvî (1031/1622) 'el-İthâfâtü's-Seniyye bi'l-Ehâdîsi'l Kudsiyye' isimli eserinde alfabetik sırayla tasnif etmiştir (Kettânî, er-Risâletü'l-Müstatrafe, İstanbul 1986, s.81) .
Bazı kudsî hadisler: Ebû Hureyre Rasûlüllah'ın (s.a.s) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: 'Allah Teâlâ buyurdu ki; Adem oğlunun her ameli kendisi içindir, ancak oruç' böyle değildir. Çünkü o, sırf benim rızam için yapılan bir ibadettir. Onun mükâfatını bizzat ben vereceğim' (Müslim, Sıyâm, 161,163) . Yine Ebû Hureyre'nin Rasûl-ü Ekrem'den rivayetine göre, Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: 'Kulum bir iyilik yapmaya azmeder takat bir engelden dolayı onu yapamazsa, onun için bir hasene sevabı yazarım. Azmettiği iyiliği yaparsa on haseneden yediyüz misline kadar sevap yazarım. Bir kötülük yapmaya teşebbüs eder de vazgeçerse, ona hiçbir günah yazmam. Eğer niyetlendiği kötü işi yaparsa yalnız bu günah yazarım.' (Müslim, İmân, 204) . 'Sâlih kullarım için Cennet'te, hiçbir gözün görmediği hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir insanın düşünemediği birtakım nimetler hazırladım' (Müslim, Kitâbü'l Cenne, 2,3,4) .
KUDSİ Hadİs:Manası Yüce Allah'a ait olan fakat Hz. Peygamber'in (a.s.) kendi cümleleri ile ifade edilen hadislerdir. (Ayeti Kerimelerde ise Mana da Sözler de yüce Allah'a aittir.)
Hadis-i Şerif:
''İnsanların üzerine öyle bir zaman gelecektirki İslam'ın yalnız ismi,Kur'an'ın ise resmi kalacak.Mescidler dış görünüşleri ile mamur,fakat içleri hidayetten mahrum olacak.Onların alimleri gökkkubbe altındakilerin en şerlileridir.Fitne onlardan çıktı ve yine onlara dönecektir.''
Hz.Ali'den rivayetle beyhaki'den alınmıştır.
bir cisim yaklaşıyor komutan lozart...
sende kimsin..
çııık çııııııııııkkk
İnsanların bilmediği konularda atıp sallamaları için başvurdukları (büyük çoğunluğu) asılsız kaynaklar.
sizin içinizde en hayırlı olanınız kadınlarına en iyi davranananızdır