Gandhi’nin hayatla ilgili sorulara verdiği cevaplar… 1) En güzel gün? Bugün 2) En kolay şey? Yanılmak 3) En büyük engel? Korku 4) En büyük yanlış? Vazgeçmek 5) Bütün kötülüklerin temeli? Bencillik 6) En güzel oyalanmak şekli? Çalışmak 7) En büyük çöküş? Ümitsizlik 8) En iyi eğitmenler? Çocuklar 9)Temel olan şey? İletişim 10)Seni en çok mutlu eden şey? Başkalarına faydalı olmak 11) En büyük gizem? Ölüm 12) En büyük kusur? Huysuzluk 13) En tehlikeli kişi? Yalancı 14) En zararlı duygu? Kıskançlık 15) En güzel hediye? Bağışlama 16) En kısa yol? Düz (doğru) yol 17) En güçlü duygu? İç huzur 18) En iyi koruyucu? Iyimserlik 19) En gerekli kişiler? Ebeveyn 20) Hayattaki en güzel şey? Sevmek
Bu arada Erik olgun eriktir. En azından biz Türkler gibi her başarılı erkeğin arkasında bir kadın var der ama Erik'e göre bu kadın beyzadelerimizin annesidir. Ayrıca aynı Erik daha da olgunlaşınca başarı güdüsünün ardında komplekslerin yattığını da söyler.
Başarılı insanlar her zaman zekilerden çıkmıyor yani. Kimisi de aşılmaz aşağılık kompleksinin bir sonucudur.
Biraz UZUN AMA genede siz okuyun :))) ]]]]]]]]]]]]]][ Gandhi, 2 Ekim1869'da Hindistan'ın kuzeybatı kıyısındaki Porbandar'da dünyaya geldi. On üç yaşında evlendirildi ve dört oğlu oldu. 1887 Eylülünde, henüz on sekiz yaşındayken hukuk öğrenimi görmesi için Londra'ya gönderildi. Karşılaştığı bu yeni kültüre alışmakta oldukça zorluk çeken Gandhi, 1891'de hukuk öğrenimini tamamlayıp Hindistan'a geri dödü. Güney Afrika'daki bir Hint firmasınca işe alınıp bu ülkeye gönderilinceye kadar avukatlıkla pek ilişkisi olmadı. Sosyal bilince de burada geçirdiği yıllarda erişti. Vatandaşlarının burada ikinci sınıf insan muamelesi gördüklerine tanıklık eden Gandhi, bir kaç yıl geçmeden siyasi hakların mücadelesinde bu insanların yanında yer aldı. Güney Afrika'daki bu deneyimleri, Hint sorununun büyüklüğünü anlamasına neden oldu. Gandhi, Güney Afrika'nın, kişiliğine saygısı olan bir Hintli için yaşanılır bir yer olmadığını çabuk farketti ve bütün aklı, bu ırk ayrımı metotları ile mücadele için çalışmaya başladı.
1894 yılı Mayıs ayında Gandhi ve bağzı Hintli arkadaşları, Afrika Hintlileri Kongresi'ni kurdular ve Hintlilerin temizlik, sağlık, barınma ve eğitim sorunlarının çözümlenmesi için kampanya açtılar. Bu arada Gandhi, rahat ve mutlu bir hayatın, makineleşmeye çok az bağımlı olmakla sağlanabileceği inancını benimsemeye başlamıştı.
1906'da Zulu isyanı patlak verdiğinde, Gandhi de kendisini bu ülkenin bir vatandaşı sayıp, genel valiye mektupla başvurdu ve devlet kuvvetlerine Hintlilerin de bir sağlık birliği ile katılmak istediklerini bildirdi. Teklifi kabul edilince Gandhi kendini, sınıf farkı gözetmeksizin insanların iyileştirilmesine adadı. Bu alandaki denemesinden sonra benliğini temizleme kararı aldı ve eşi Kasturbai'nin izniyle bekarlık yemini etti. Gandhi'ye göre kendini ailevi zevklere kaptırırsa halkının mücadelesine kendini adayamazdı. Bu sırada Transvaal'daki bunalımn kendi toplumuna hızla yaklaşmakta olduğunu gördü. Kendilerine düşman Avrupalı liderler, Hintli liderlerin Transvaal'i, burada oturmaya hakları olmayan Hintli göçmenlerle doldurmak için bir komploya giriştikleri yolunda uydurma istatistikler ortaya atmaya başlamışlardı. Bunun sonucu olarak da Asyalılara karşı son derece insafsız yasalar çıkarılmaya başlandı. Sözgelişi, sekiz yaşından büyük kadın ve çocukların, tıpkı suçlular gibi parmak izi aldırmaları şart koşuldu.
Böylece tarihe damgasını vuracak olan an geldi ve Gandhi, bu amansız yasalara karşı mücadele etmek için ilk defa sessiz bir Yasalara Uymama Kampanyası açtı ve pasif direniş politikası yarattı. Daha sonra bu buluş uluslararası politikada yeni bir kavram olarak benimsenecekti; Satyangraha diye adlandırılan bu hareket, hiç bir ayrıcalığı olmayan kitlelerin adalet araken kullandıları manevi bir silah olacaktı.
Gandhi satyagraha'yı şöyle anlatmaktadır: ' Bu en basit haliyle manevi bir güçtür. Nezaman ve nasıl olursa olsun, silah, fiziksel kuvvet, ya da kaba kuvvet kullanmak imkanı vardır... Satyagraha'nın Güney Afrika'da baş göstermesiyle, ortaya çıkan zıtlığın tamamen farkındayım. Pasif direnişle satyagraha arasında temelde büyük bir fark vardır. Zayıf ve aciz olduğumuza inanmaya devam edecek olursak ve başkalarını da buna inandırırsak, pasif direnişi zayıfların bir silahı olarak terk etmeliyiz. Buna karşılık birer satyagrahis olursak, güçlü olduğumuza inanarak satyagrahayı uygularsak, bundan belirli iki sonuç ortaya çıkar, güç fikrini güderek, hergün biraz daha güçleniriz. Gücümüzün artması ile birlikte satyagrahamız çok daha etkili hale gelir ve bundan vaz geçmek için bir fırsat kollamamız gerekmez. Ayrıca pasif direnişte sevgiye yer yokken, satyagrahada nefrete hiç yer yoktur ve bu onun yönetim ilkesinin olumlu bir zaafıdır. Pasif direnişte fırsat bulunduğunda silah kullanmak hoşgörülürken, satyagrahada fiziksel güç kullanmak, uygun bir fırsat çıksa bile, yasaklanmıştır. Pasif direnişte daima karşı tarafı yıkma fikri vardır ve karşı taraftan sert bir davranış geldiği zaman, buna aynı sertlikle karşılık verilebilir, oysa satyagrahada karşı tarafa küfretmek gibi en küçük birşey bile yoktur.'
Gandhi bu yeni hareketini uygulamaya çalışırken, Transvaal'da Asyalılara karşı kısıtlamaları ve baskıyı daha da arttıran ve yargılanmalarına yeni usuller getiren Kara Yasa kabul ediliyordu. Bu kanun Gandhi'nin ilk defa hapse girmesine neden oldu ve Johannesbourg'da iki ay süren cezasında ilk defa Gandhi Pelerinini giydi ki, bu elbise, sonradan Hint bağımsızlığının sembolü haline gelecekti. Gandhi'nin satyagraha ilkesiyle sağladığı küçük zaferin sonucunda, 30 Ocak 1908'de General Jan Smuts ile görüştü ve Gandhi ve arkadaşları serbest bırakıldı. Fakat general anlaşmanın payına düşen kısmını gerçekleştiremedi ve Asyalıların Transvaal'e girmelerini yasaklayan yeni bir yasa daha çıkarıldı. Ardından Güney Afrika Yüksek Mahkemesinin, ancak Hristiyan nikahlarını geçerli kılacağı yönündeki kararı, Hint azınlığa yeni bir hakaret olarak ortaya çıktı. Gandhi'nin önderliğinde Hintliler bu kararı protesto için kendilerini kitleler halinde tutuklattılar.
Hintlileri toplumun dışına sürmek isteyen yeni baskı tedbirlerinin alınması üzerine, 1913'te durum iyice gerginleşti ve Gandhi iki bin kadar işçiyle sınıra doğru bir yürüyüş düzenledi. Bu protesto yürüyüşü, kamuoyu üzerinde oldukça etkili oldu. Hintlilere karşı alınan kararları iptal etmek üzere bir komisyon kuruldu.
Kampanyasının başarıya ulaşmasından sonra Gandhi Hindistan'a geri döndü ve Hint Ulusal Kongre Partisi'nin faal üyeleri arasına katıldı. Satyagraha politikasını uygulayarak, Şamparan köylülerinin hükümet baskısı altında ezilmelerine karşı direnişi kazandı.
Gandhi artık Hindistan'da da bir kuvvet olmaya başlamıştı ve Hintli gönüllülerin denizaşırı ülkelerde görev almalarını sağlamak için, Hindistan Kral Naibi tarafından Delhi'de düzenlenen Savaş Konferansı'na çağırıldı.
I. Dünya Savaşı'nı sona ermesiyle Gandhi yeniden bir kampanya silahı olarak sessiz direnişe başladı ve bu sefer de 1919'da Pencap'ta çıkan karışıklıkları bastırmak üzere hükümete olağanüstü yetkiler veren yasalara karşı çıktı. Halkın tutumu son derece sertti ve Gandhi'nin satyagraha ilkesine rağmen çeşitli şiddet hareketleri patlak verdi. Sıkı yönetim ilan edilince, bu seferde Amritsar'da kanlı bir katliam oldu. Gandhi bu gidişata son vermek için kampanyaya durdurma kararı aldı.
1918-22 yılları arasında Hindu ve Müslüman toplulukların arasında bir anlaşma yolu bulmak için inatla çalıştı ve ezeli düşmanları barıştırmak amacıyla 1924'te Delhi'de üç hafta süreyle açlık grevine başladı.
Gandhi, dört yıl boyunca köy köy, kasaba kasaba dolaşarak insanları anlaşmaya çağırdı. Ayrıca içki ve esrar alışkanlıklarına karşı savaştı, kendisi de vejeteryan olan Gandhi insanları hayvanlara karşı duyarlı olmaya çağırdı. p] 1927 yılında Sir John Simmons'un başkanlığındaki Komisyon, Hindistan'a bağımsızlık tanınıp tanınmayacağını inceliyordu. Gandhi ise, hükümet Hindistan'a derhal Dominyon statüsü tanımazsa yeni bir sessizlik direnişi kampanyası başlatacağını açıkladı. Aynı zamanda, büyük bir kalabalığın katıldığı bir gösteri yürüyüşü düzenleyerek denize kadar ulaştı. Bu yürüyüş, İngiltere ve Amerika'da büyük yankı uyandırdı. Gandhi yürüyüşün son günü kumsaldan bir tutam tuz alarak, sembolik bir şekilde yeni kampanyasını başlattı.
Bir ay sonra süresiz tutuklanmasını öngören bir kanun maddesiyle yeniden tutuklanan Gandhi, hapse atıldı. Hindistan halkı bu olaya bir gün süresince siyasi yas ilan ederek tepki gösterdi. Hapis altında da mücadelesini, üstelik daha da güçlü bir şekilde devam ettiren Gandhi, 1938'de Hindularla Müslümanlar arasındaki uçurumu kapatmak için uğraşmaya başladı ve II. Dünya Savaşı başlayıncaya kadar, şiddete karşı politikasının propogandasını sürdürdü. Salıverilen Gandhi, 1942'de Kongre'nin aldığı ' Britanya Hindistan'ı terketmelidir.' kararından sonra, yeniden tutuklandı.
Gandhi'nin eşi Kasturbai da yıllarca kocasının mücadelesine ortak olmuş ve o da tutuklanmıştı. 1944 yılında hapishanede hayata gözlerini kapadı.
Gandhi'nin çabalarıyla 1947 Şubat ayında İngiltere hükümeti, Hindistan'ı terketme kararını açıkladı. Hindistan'ın bağımsızlığına kavuşması en büyük tutkusu olan Gandhi en sonunda bunun gerçekleştiğini görmüştü. Fakat Hindular ve Müslümanlar arasındaki gerginlik giderek artıyordu. Yetmiş dokuzuncu yaş gününde barışın sağlanması için beş günlük bir oruca girdi. Ama orucun son günü halkın neşesi kanlı bir dehşet gösterisine dönüştü. Gandhi bir dua toplantısına giderken, aşırı bir Hindu genci tarafından vurularak öldürüldü.
gandi değildir bi kere o... gandhi.. trenleri,doktorları ve avukatları sevmeyişinden olsa gerek ilgi çekicidir... ve asıl bugün silahsız da savaşılabileceğine ilham olmalı o...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na halkın bir bölümü tarafından takılan lakap. Peki diğer tarafı ne oluyor? derseniz. Onlar da 'İndire Gandi Kemal' diyorlar... :))
Mohandas Karamçand Gandi (d. 2 Ekim 1869– ö. 30 Ocak 1948) , Hindistan ve Hindistan Bağımsızlık Hareketi'nin siyasi ve ruhani lideri. Gerçek ve kötülüğe karşı aktif ama şiddet unsuru içermeyen direniş ile ilgili olan Satyagraha felsefesinin öncüsüdür. Bu felsefe Hindistan'ı bağımsızlığına kavuşturmuş ve dünya üzerinde vatandaşlık hakları ve özgürlük savunucularına ilham kaynağı olmuştur. Gandi Hindistan'da ve dünyada, Tagore tarafından verilen ve yüce ruh anlamına gelen mahatma ve baba anlamına gelen bapu adlarıyla anılır. Hindistan'da resmî olarak Ulus'un Babası ilan edilmiştir ve doğum günü olan 2 Ekim Gandhi Jayanti adıyla ulusal tatil olarak kutlanır. 15 Haziran 2007'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu oybirliği ile 2 Ekim gününü 'Dünya Şiddete Hayır Günü' olarak ilan etmiştir. Gandi ilk olarak Güney Afrika'da Hint topluluğunun vatandaşlık hakları için barışçı başkaldırı uyguladı. Afrika'dan Hindistan'a döndükten sonra yoksul çiftçi ve emekçileri baskıcı vergilendirme politikasına ve yaygın ayrımcılığa karşı protesto etmeleri için örgütledi. Hindistan Ulusal Kongresi'nin liderliğini üstlenerek ülke çapında yoksulluğun azaltılması, kadınların serbestisi, farklı din ve etnik gruplar arasında kardeşlik, kast ve dokunulmazlık ayrımcılığına son, ülkenin ekonomik yeterliliğine kavuşması ve en önemlisi olan Swaraj yani Hindistan'ın yabancı hâkimiyetinden kurtulması konularında ülke çapında kampanyalar yürüttü. Gandi Hindistan'da alınan Britanya tuz vergisine karşı 1930'da yaptığı 400 kilometrelik Gandi Tuz Yürüyüşü ile ülkesinin Britanya'ya karşı başkaldırmasına öncülük etti. 1942'de Britanyalılara açık çağrıda bulunarak Hindistan'ı terketmelerini istedi. Hem Güney Afrika hem de Hindistan'da bir çok kere hapsedildi. Gandi her durumda pasifizm ve gerçeği savunarak bu görüşlerini uyguladı. Kendi kendine yeterli olan bir aşram kurarak basit bir yaşam geçirdi. Çıkrık ile örülen geleneksel dhoti ve örtü gibi giysilerini kendisi yaptı. Önceleri vejetaryen iken sonraları yalnızca meyve ile beslenmeye başladı. Hem kişisel arınma hem de protesto amacıyla bazen bir ayı aşan oruçlar tuttu. Eserleri: Gandi üretken bir yazardı. Uzun yıllar aralarında Güney Afrika'da iken Gucarati dilinde Harijan, Hindi dilinde ve İngilizce; Indian Opinion ile Hindistan'a döndükten sonra çıkardığı İngilizce Young India gazetesi ile Gujarati dilinde Navajivan adlı aylık dergi gibi bir çok gazete ve derginin editörlüğünü yaptı. Sonraları Navajivan Hindi dilinde de yayımlandı. Bunlara ek olarak hemen hemen her gün kişilere ve gazetelere mektuplar yazdı. Gandi aralarında otobiyografisi Doğrulukla Olan Deneyimlerimin Öyküsü 'nün de bulunduğu, Güney Afrika'daki mücadelesi hakkında Satyagraha in South Africa (Güney Afrika'da Satyagraha) , siyasi bir broşür olan Hind Swaraj or Indian Home Rule, ve John Ruskin'in Unto This Last denemesinin Gucarati dilindeki yorumu gibi bir çok eser yazmıştır. Bu son deneme ekonomi üzerine denemesi olarak sayılır. Ayrıca yoğun olarak etyemezlik, beslenme ve sağlık, din, sosyal reformlar gibi konular üzerine de yazdı. Gandi genellikle Gucarati dilinde yazdı ama kitaplarının Hindi ve İngilizce çevirilerini de düzeltti. Gandi'nin tüm eserleri 1960 yılında The Collected Works of Mahatma Gandhi (Mahatma Gandi'nin Tüm Eserleri) adıyla Hindistan hükümeti tarafından yayımlandı. Yazılar yaklaşık yüz cilt içinde toplanmış 50.000 sayfadan oluşur. 2000 yılında tüm eserlerin gözden geçirilmiş baskısı, Gandi'nin takipçilerinin hükümeti siyasal amaçları için değişiklik yapması ile suçlamasıyla bir anlaşmazlık çıkmıştır.
Alçaklıkla zor kullanma arasında bir seçim yapmak gerekirse,zor kullanmayı seçin derim.Bu dünyadali en büyük zorba her birimizin içindeki'küçük durgun ses'tir.
MAHATMA GANDHİ: Hindastanın kurucusu ve lideri.kötülüğe karşı aktif ama şiddet unsuru içermeyen direniş onun felsefesidir. 'Dünyada görmek istediğiniz değişikliğin kendisi siz olun..'
İNDRA GANDHİ:mahatma gandhi ile sadece isim benzerliği olan hintli siyaset kadını.koruması olan bir sih militanı tarafından öldürüldü.
Hindistan'ın efsane lideri. İngilizlere ve onların aşağılık oyunlarına, hilelerine boyun eğmeyerek her türlü olumsuzluklara rağmen halkının bağımsızlığı için hayatını mücedele ile geçirmiş bir büyük lider.
Gandhi’nin hayatla ilgili sorulara verdiği cevaplar…
1) En güzel gün?
Bugün
2) En kolay şey?
Yanılmak
3) En büyük engel?
Korku
4) En büyük yanlış?
Vazgeçmek
5) Bütün kötülüklerin temeli?
Bencillik
6) En güzel oyalanmak şekli?
Çalışmak
7) En büyük çöküş?
Ümitsizlik
8) En iyi eğitmenler?
Çocuklar
9)Temel olan şey?
İletişim
10)Seni en çok mutlu eden şey?
Başkalarına faydalı olmak
11) En büyük gizem?
Ölüm
12) En büyük kusur?
Huysuzluk
13) En tehlikeli kişi?
Yalancı
14) En zararlı duygu?
Kıskançlık
15) En güzel hediye?
Bağışlama
16) En kısa yol?
Düz (doğru) yol
17) En güçlü duygu?
İç huzur
18) En iyi koruyucu?
Iyimserlik
19) En gerekli kişiler?
Ebeveyn
20) Hayattaki en güzel şey?
Sevmek
Bknz: 'Letter to Gandhi by Erik H. Erikson'
Bu arada Erik olgun eriktir. En azından biz Türkler gibi her başarılı erkeğin arkasında bir kadın var der ama Erik'e göre bu kadın beyzadelerimizin annesidir. Ayrıca aynı Erik daha da olgunlaşınca başarı güdüsünün ardında komplekslerin yattığını da söyler.
Başarılı insanlar her zaman zekilerden çıkmıyor yani. Kimisi de aşılmaz aşağılık kompleksinin bir sonucudur.
'Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür... Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür... Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür... Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür... Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür... Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür... Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür...' (Mahatma Gandhi)
hindistanlı Mohandas Karamçand Gandhi ye benzetildiği için kemal kılıçdaroğluna bu lakabı takmışlardır. Mohandas Karamçand Gandhi'nin internetten resimlerine filan bakın nekadar benzediğini görürsünüz doğrusu budur.
Kılıçdaroğlu beyoğlunda yürüdüğünde arkasından bir esnaf bağırmış Gandi Diye isim ordan verilmiş.Allahtan başka bir şey diye bağırmadı.
GANDİ elbetteki tarihe mal olmuş bir önderdir..ama K.Kılıçdaroğlu Gandi değil DANDİ dir..
Biraz UZUN AMA genede siz okuyun :)))
]]]]]]]]]]]]]][
Gandhi, 2 Ekim1869'da Hindistan'ın kuzeybatı kıyısındaki Porbandar'da dünyaya geldi. On üç yaşında evlendirildi ve dört oğlu oldu. 1887 Eylülünde, henüz on sekiz yaşındayken hukuk öğrenimi görmesi için Londra'ya gönderildi. Karşılaştığı bu yeni kültüre alışmakta oldukça zorluk çeken Gandhi, 1891'de hukuk öğrenimini tamamlayıp Hindistan'a geri dödü. Güney Afrika'daki bir Hint firmasınca işe alınıp bu ülkeye gönderilinceye kadar avukatlıkla pek ilişkisi olmadı. Sosyal bilince de burada geçirdiği yıllarda erişti. Vatandaşlarının burada ikinci sınıf insan muamelesi gördüklerine tanıklık eden Gandhi, bir kaç yıl geçmeden siyasi hakların mücadelesinde bu insanların yanında yer aldı. Güney Afrika'daki bu deneyimleri, Hint sorununun büyüklüğünü anlamasına neden oldu. Gandhi, Güney Afrika'nın, kişiliğine saygısı olan bir Hintli için yaşanılır bir yer olmadığını çabuk farketti ve bütün aklı, bu ırk ayrımı metotları ile mücadele için çalışmaya başladı.
1894 yılı Mayıs ayında Gandhi ve bağzı Hintli arkadaşları, Afrika Hintlileri Kongresi'ni kurdular ve Hintlilerin temizlik, sağlık, barınma ve eğitim sorunlarının çözümlenmesi için kampanya açtılar. Bu arada Gandhi, rahat ve mutlu bir hayatın, makineleşmeye çok az bağımlı olmakla sağlanabileceği inancını benimsemeye başlamıştı.
1906'da Zulu isyanı patlak verdiğinde, Gandhi de kendisini bu ülkenin bir vatandaşı sayıp, genel valiye mektupla başvurdu ve devlet kuvvetlerine Hintlilerin de bir sağlık birliği ile katılmak istediklerini bildirdi. Teklifi kabul edilince Gandhi kendini, sınıf farkı gözetmeksizin insanların iyileştirilmesine adadı. Bu alandaki denemesinden sonra benliğini temizleme kararı aldı ve eşi Kasturbai'nin izniyle bekarlık yemini etti. Gandhi'ye göre kendini ailevi zevklere kaptırırsa halkının mücadelesine kendini adayamazdı. Bu sırada Transvaal'daki bunalımn kendi toplumuna hızla yaklaşmakta olduğunu gördü. Kendilerine düşman Avrupalı liderler, Hintli liderlerin Transvaal'i, burada oturmaya hakları olmayan Hintli göçmenlerle doldurmak için bir komploya giriştikleri yolunda uydurma istatistikler ortaya atmaya başlamışlardı. Bunun sonucu olarak da Asyalılara karşı son derece insafsız yasalar çıkarılmaya başlandı. Sözgelişi, sekiz yaşından büyük kadın ve çocukların, tıpkı suçlular gibi parmak izi aldırmaları şart koşuldu.
Böylece tarihe damgasını vuracak olan an geldi ve Gandhi, bu amansız yasalara karşı mücadele etmek için ilk defa sessiz bir Yasalara Uymama Kampanyası açtı ve pasif direniş politikası yarattı. Daha sonra bu buluş uluslararası politikada yeni bir kavram olarak benimsenecekti; Satyangraha diye adlandırılan bu hareket, hiç bir ayrıcalığı olmayan kitlelerin adalet araken kullandıları manevi bir silah olacaktı.
Gandhi satyagraha'yı şöyle anlatmaktadır:
' Bu en basit haliyle manevi bir güçtür. Nezaman ve nasıl olursa olsun, silah, fiziksel kuvvet, ya da kaba kuvvet kullanmak imkanı vardır... Satyagraha'nın Güney Afrika'da baş göstermesiyle, ortaya çıkan zıtlığın tamamen farkındayım. Pasif direnişle satyagraha arasında temelde büyük bir fark vardır. Zayıf ve aciz olduğumuza inanmaya devam edecek olursak ve başkalarını da buna inandırırsak, pasif direnişi zayıfların bir silahı olarak terk etmeliyiz. Buna karşılık birer satyagrahis olursak, güçlü olduğumuza inanarak satyagrahayı uygularsak, bundan belirli iki sonuç ortaya çıkar, güç fikrini güderek, hergün biraz daha güçleniriz. Gücümüzün artması ile birlikte satyagrahamız çok daha etkili hale gelir ve bundan vaz geçmek için bir fırsat kollamamız gerekmez. Ayrıca pasif direnişte sevgiye yer yokken, satyagrahada nefrete hiç yer yoktur ve bu onun yönetim ilkesinin olumlu bir zaafıdır. Pasif direnişte fırsat bulunduğunda silah kullanmak hoşgörülürken, satyagrahada fiziksel güç kullanmak, uygun bir fırsat çıksa bile, yasaklanmıştır. Pasif direnişte daima karşı tarafı yıkma fikri vardır ve karşı taraftan sert bir davranış geldiği zaman, buna aynı sertlikle karşılık verilebilir, oysa satyagrahada karşı tarafa küfretmek gibi en küçük birşey bile yoktur.'
Gandhi bu yeni hareketini uygulamaya çalışırken, Transvaal'da Asyalılara karşı kısıtlamaları ve baskıyı daha da arttıran ve yargılanmalarına yeni usuller getiren Kara Yasa kabul ediliyordu. Bu kanun Gandhi'nin ilk defa hapse girmesine neden oldu ve Johannesbourg'da iki ay süren cezasında ilk defa Gandhi Pelerinini giydi ki, bu elbise, sonradan Hint bağımsızlığının sembolü haline gelecekti. Gandhi'nin satyagraha ilkesiyle sağladığı küçük zaferin sonucunda, 30 Ocak 1908'de General Jan Smuts ile görüştü ve Gandhi ve arkadaşları serbest bırakıldı. Fakat general anlaşmanın payına düşen kısmını gerçekleştiremedi ve Asyalıların Transvaal'e girmelerini yasaklayan yeni bir yasa daha çıkarıldı. Ardından Güney Afrika Yüksek Mahkemesinin, ancak Hristiyan nikahlarını geçerli kılacağı yönündeki kararı, Hint azınlığa yeni bir hakaret olarak ortaya çıktı. Gandhi'nin önderliğinde Hintliler bu kararı protesto için kendilerini kitleler halinde tutuklattılar.
Hintlileri toplumun dışına sürmek isteyen yeni baskı tedbirlerinin alınması üzerine, 1913'te durum iyice gerginleşti ve Gandhi iki bin kadar işçiyle sınıra doğru bir yürüyüş düzenledi. Bu protesto yürüyüşü, kamuoyu üzerinde oldukça etkili oldu. Hintlilere karşı alınan kararları iptal etmek üzere bir komisyon kuruldu.
Kampanyasının başarıya ulaşmasından sonra Gandhi Hindistan'a geri döndü ve Hint Ulusal Kongre Partisi'nin faal üyeleri arasına katıldı. Satyagraha politikasını uygulayarak, Şamparan köylülerinin hükümet baskısı altında ezilmelerine karşı direnişi kazandı.
Gandhi artık Hindistan'da da bir kuvvet olmaya başlamıştı ve Hintli gönüllülerin denizaşırı ülkelerde görev almalarını sağlamak için, Hindistan Kral Naibi tarafından Delhi'de düzenlenen Savaş Konferansı'na çağırıldı.
I. Dünya Savaşı'nı sona ermesiyle Gandhi yeniden bir kampanya silahı olarak sessiz direnişe başladı ve bu sefer de 1919'da Pencap'ta çıkan karışıklıkları bastırmak üzere hükümete olağanüstü yetkiler veren yasalara karşı çıktı. Halkın tutumu son derece sertti ve Gandhi'nin satyagraha ilkesine rağmen çeşitli şiddet hareketleri patlak verdi. Sıkı yönetim ilan edilince, bu seferde Amritsar'da kanlı bir katliam oldu. Gandhi bu gidişata son vermek için kampanyaya durdurma kararı aldı.
1918-22 yılları arasında Hindu ve Müslüman toplulukların arasında bir anlaşma yolu bulmak için inatla çalıştı ve ezeli düşmanları barıştırmak amacıyla 1924'te Delhi'de üç hafta süreyle açlık grevine başladı.
Gandhi, dört yıl boyunca köy köy, kasaba kasaba dolaşarak insanları anlaşmaya çağırdı. Ayrıca içki ve esrar alışkanlıklarına karşı savaştı, kendisi de vejeteryan olan Gandhi insanları hayvanlara karşı duyarlı olmaya çağırdı. p] 1927 yılında Sir John Simmons'un başkanlığındaki Komisyon, Hindistan'a bağımsızlık tanınıp tanınmayacağını inceliyordu. Gandhi ise, hükümet Hindistan'a derhal Dominyon statüsü tanımazsa yeni bir sessizlik direnişi kampanyası başlatacağını açıkladı. Aynı zamanda, büyük bir kalabalığın katıldığı bir gösteri yürüyüşü düzenleyerek denize kadar ulaştı. Bu yürüyüş, İngiltere ve Amerika'da büyük yankı uyandırdı. Gandhi yürüyüşün son günü kumsaldan bir tutam tuz alarak, sembolik bir şekilde yeni kampanyasını başlattı.
Bir ay sonra süresiz tutuklanmasını öngören bir kanun maddesiyle yeniden tutuklanan Gandhi, hapse atıldı. Hindistan halkı bu olaya bir gün süresince siyasi yas ilan ederek tepki gösterdi. Hapis altında da mücadelesini, üstelik daha da güçlü bir şekilde devam ettiren Gandhi, 1938'de Hindularla Müslümanlar arasındaki uçurumu kapatmak için uğraşmaya başladı ve II. Dünya Savaşı başlayıncaya kadar, şiddete karşı politikasının propogandasını sürdürdü. Salıverilen Gandhi, 1942'de Kongre'nin aldığı ' Britanya Hindistan'ı terketmelidir.' kararından sonra, yeniden tutuklandı.
Gandhi'nin eşi Kasturbai da yıllarca kocasının mücadelesine ortak olmuş ve o da tutuklanmıştı. 1944 yılında hapishanede hayata gözlerini kapadı.
Gandhi'nin çabalarıyla 1947 Şubat ayında İngiltere hükümeti, Hindistan'ı terketme kararını açıkladı. Hindistan'ın bağımsızlığına kavuşması en büyük tutkusu olan Gandhi en sonunda bunun gerçekleştiğini görmüştü. Fakat Hindular ve Müslümanlar arasındaki gerginlik giderek artıyordu. Yetmiş dokuzuncu yaş gününde barışın sağlanması için beş günlük bir oruca girdi. Ama orucun son günü halkın neşesi kanlı bir dehşet gösterisine dönüştü. Gandhi bir dua toplantısına giderken, aşırı bir Hindu genci tarafından vurularak öldürüldü.
Göze göz, dişe diş düşüncesi bütün dünyayı kör edecek. GANDİ
Bir insan yaptıklarının toplamıdır. Gandi
gandi değildir bi kere o...
gandhi..
trenleri,doktorları ve avukatları sevmeyişinden olsa gerek
ilgi çekicidir...
ve asıl bugün silahsız da savaşılabileceğine ilham olmalı o...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na halkın bir bölümü tarafından takılan lakap. Peki diğer tarafı ne oluyor? derseniz. Onlar da 'İndire Gandi Kemal' diyorlar... :))
Hindistan’ın efsanevi lideri.
Mohandas Karamçand Gandi (d. 2 Ekim 1869– ö. 30 Ocak 1948) , Hindistan ve Hindistan Bağımsızlık Hareketi'nin siyasi ve ruhani lideri. Gerçek ve kötülüğe karşı aktif ama şiddet unsuru içermeyen direniş ile ilgili olan Satyagraha felsefesinin öncüsüdür. Bu felsefe Hindistan'ı bağımsızlığına kavuşturmuş ve dünya üzerinde vatandaşlık hakları ve özgürlük savunucularına ilham kaynağı olmuştur. Gandi Hindistan'da ve dünyada, Tagore tarafından verilen ve yüce ruh anlamına gelen mahatma ve baba anlamına gelen bapu adlarıyla anılır. Hindistan'da resmî olarak Ulus'un Babası ilan edilmiştir ve doğum günü olan 2 Ekim Gandhi Jayanti adıyla ulusal tatil olarak kutlanır. 15 Haziran 2007'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu oybirliği ile 2 Ekim gününü 'Dünya Şiddete Hayır Günü' olarak ilan etmiştir.
Gandi ilk olarak Güney Afrika'da Hint topluluğunun vatandaşlık hakları için barışçı başkaldırı uyguladı. Afrika'dan Hindistan'a döndükten sonra yoksul çiftçi ve emekçileri baskıcı vergilendirme politikasına ve yaygın ayrımcılığa karşı protesto etmeleri için örgütledi. Hindistan Ulusal Kongresi'nin liderliğini üstlenerek ülke çapında yoksulluğun azaltılması, kadınların serbestisi, farklı din ve etnik gruplar arasında kardeşlik, kast ve dokunulmazlık ayrımcılığına son, ülkenin ekonomik yeterliliğine kavuşması ve en önemlisi olan Swaraj yani Hindistan'ın yabancı hâkimiyetinden kurtulması konularında ülke çapında kampanyalar yürüttü. Gandi Hindistan'da alınan Britanya tuz vergisine karşı 1930'da yaptığı 400 kilometrelik Gandi Tuz Yürüyüşü ile ülkesinin Britanya'ya karşı başkaldırmasına öncülük etti. 1942'de Britanyalılara açık çağrıda bulunarak Hindistan'ı terketmelerini istedi. Hem Güney Afrika hem de Hindistan'da bir çok kere hapsedildi.
Gandi her durumda pasifizm ve gerçeği savunarak bu görüşlerini uyguladı. Kendi kendine yeterli olan bir aşram kurarak basit bir yaşam geçirdi. Çıkrık ile örülen geleneksel dhoti ve örtü gibi giysilerini kendisi yaptı. Önceleri vejetaryen iken sonraları yalnızca meyve ile beslenmeye başladı. Hem kişisel arınma hem de protesto amacıyla bazen bir ayı aşan oruçlar tuttu.
Eserleri:
Gandi üretken bir yazardı. Uzun yıllar aralarında Güney Afrika'da iken Gucarati dilinde Harijan, Hindi dilinde ve İngilizce; Indian Opinion ile Hindistan'a döndükten sonra çıkardığı İngilizce Young India gazetesi ile Gujarati dilinde Navajivan adlı aylık dergi gibi bir çok gazete ve derginin editörlüğünü yaptı. Sonraları Navajivan Hindi dilinde de yayımlandı. Bunlara ek olarak hemen hemen her gün kişilere ve gazetelere mektuplar yazdı.
Gandi aralarında otobiyografisi Doğrulukla Olan Deneyimlerimin Öyküsü 'nün de bulunduğu, Güney Afrika'daki mücadelesi hakkında Satyagraha in South Africa (Güney Afrika'da Satyagraha) , siyasi bir broşür olan Hind Swaraj or Indian Home Rule, ve John Ruskin'in Unto This Last denemesinin Gucarati dilindeki yorumu gibi bir çok eser yazmıştır. Bu son deneme ekonomi üzerine denemesi olarak sayılır. Ayrıca yoğun olarak etyemezlik, beslenme ve sağlık, din, sosyal reformlar gibi konular üzerine de yazdı. Gandi genellikle Gucarati dilinde yazdı ama kitaplarının Hindi ve İngilizce çevirilerini de düzeltti.
Gandi'nin tüm eserleri 1960 yılında The Collected Works of Mahatma Gandhi (Mahatma Gandi'nin Tüm Eserleri) adıyla Hindistan hükümeti tarafından yayımlandı. Yazılar yaklaşık yüz cilt içinde toplanmış 50.000 sayfadan oluşur. 2000 yılında tüm eserlerin gözden geçirilmiş baskısı, Gandi'nin takipçilerinin hükümeti siyasal amaçları için değişiklik yapması ile suçlamasıyla bir anlaşmazlık çıkmıştır.
Tarihe geçmiş en iğranç,en gaddar suçlar din kisvesi altında ya da aynı öçüde asil saikler kisvesi altında işlenmiştir.
Mahatma K. Gandhi(1950)
bizde bir lider var MUSTAFA KEMAL! Fakat Gandi'nin ülkesi için yaptıklarını saygıyla karşılıyorum.
bizde bir lider var MUSTAFA KEMAL! Fakat Gandi'nin ülkesi için yaptıklarını saygıyla karşılıyorum.
gandi'yi tanımam ama halk arasında meşhur bir söz var; 'ANINDA İNDİRA GANDİ'
Alçaklıkla zor kullanma arasında bir seçim yapmak gerekirse,zor kullanmayı seçin derim.Bu dünyadali en büyük zorba her birimizin içindeki'küçük durgun ses'tir.
nemeste
Pasif direnişçiliğin sembol ismi
gundi
MAHATMA GANDHİ: Hindastanın kurucusu ve lideri.kötülüğe karşı aktif ama şiddet unsuru içermeyen direniş onun felsefesidir.
'Dünyada görmek istediğiniz değişikliğin kendisi siz olun..'
İNDRA GANDHİ:mahatma gandhi ile sadece isim benzerliği olan hintli siyaset kadını.koruması olan bir sih militanı tarafından öldürüldü.
hintli bir amca
Hindistan'ın efsane lideri.
İngilizlere ve onların aşağılık oyunlarına, hilelerine boyun eğmeyerek her türlü olumsuzluklara rağmen halkının bağımsızlığı için hayatını mücedele ile geçirmiş bir büyük lider.
Hindistan'nın,İngiliz sömürgeciğiline karşımücadele etmiş pasifist devlet adamı.
tahammul,sabır, huzur..
İrade, Sabır, Sonsuz huzur, Kardeşlik,
Gandi,inacın,sabrın ve direnişin senbolüdür.Hindistan diyince aklıma ilk gelen isim.Yaşamımda örnek aldığm bir isim.
pasifizim