...zihnin uyanması, kendini taniması, karanlıkdan aydınlığa çıkması demektir. Kişi ancak bir paradigmaya yapışmış olduğunu, saplantıda olduğunu anladığı zaman kendinin FARKINDA olup, onu değiştirmeye veya geliştirmeye yönelebilir.
Kişi öncelikle kendi gerçeğinin farkında olmalı ki diğer gerçekliği sağlıklı değerlendirebilsin..bunu yapmadan etrafına bakanlar da yanlış algı,sezgi ve değerlendirme oluşumu kaçınılmazdır..
yaşam eşiğiyle bilinç eşiğinin çakışma durumu; yalınayak yürümek diger söyleyişle çakıllar arasında... olanla yetinememe durumu, daha fazlasını isteme ve bu istem doruktayken bile bu istemin ne tür acılara sebep olabileceğini görebilme duyarlılığı... zehir; bağışıklık sistemi güçlü olanlara doğarken tanrı tarafından bahşedilen trajik duygu...
susmayı öğretendir, haykırmak istediğin halde. sevebilmektir, nefret ettiğin halde. gülebilmektir, için kan ağladığı halde. kesinlikle cezadır, zaman zaman ödül olduğunu düşündüğün halde. ve kesinlikle ödüldür, zaman zaman ceza olduğunu düşündüğün halde...
düşündüm de, ne ödül ne cezadır belki de... anlam yüklememeyi öğrenmektir. basit yaşamak dedikleri, benim henüz beceremediğim, beceremeyeceğim...
Duyuları hükmü altında yaşayan şaşkınlaşır. Duyguları hükmü altında yaşayan dalgınlaşır. Bedenin hükmü altında yaşayan hayvanlaşır. Farkındalık içinde yaşayan aydınlanır. Aklıyla hayatına yön veren özgürleşir.
Farkında degilsek eger, kutsal fiiller bile caresiz kalir. Farkinda olan bilir ki kendisi bir sey yapmaya muktedir degildir. Farkindaliktan yoksun kisi kildigini namazi dahi kendisi yapiyor sanir. * Halbuki sizi de yaptıklarınızı da Allah yaratmıştır.* (Saffat 96)
Farkindalik, 'olani oldugu gibi gormektir'. Gercegi gozlemlemek, ice donus, anlik deneyimleme yolu ile kisinin kendi zihnini ve bedenini anlamasi, kesfetmesidir, ayirdina varmasidir. Bedenime baktigimda, oturuyorsam, agri hissediyorsam, ayaklarimin yere dokundugunu hissediyorsam, benim gercegim budur. Dusunuyorsam, benim gercegim o anda dusunmekte oldugumdur. Dun ne yaptigim ya da yarin icin ne planladigim degildir. Farkinda olmak, dunu ve yarini hayal ettiginin ayirdinda olmaktir, gercek tam su anda bedenimde ve zihnimde olan bitendir. Farkindalik, zihnin gecmis ve gelecek hikayeleri ile gercegi ayirmaktir.
Hani savaşa gider bir yiğit.bir yıl, iki yıl, üç yıl Derken yıllar.. Geçer. Savaş biter.. Geride bıraktığı sevdalısına dönecektir yiğit..ancak aradan uzun yıllar geçmiştir..Kapıyı çalar.İnce bir bekleyiş..Nihayet kapı açılır..ilk bakış..
Ve Efendim o malûm türkü..
'yüzünde göz izi var sana kim baktı yârim..'
Nerde Efendim.. Bu devirde kaldı mı böyle farkındalık.. Ah bu türkü.Kaybettiğimiz değerlerin kırık şahidi..
farkındalık insan aklının dünya üzerindeki olayları olayın başladıgı zaman dilimi olarak degil zaman ve mekan öncesi boyutunuda hesaplayarak olaylara bakış açısıdır
Farkındalık, suyun görünen yüzü ile yetinemeyip derinlere dalabilme cesareti ve sürecidir. Kendisi dahil algılayabildiği herşeyin gerçekte ne ifade ettiği sorusunu sorabilmek ve verilecek cevaplar ile yüzleşebilmek bence karakter meselesidir. Güçlü olmanız ve farkına vardıklarınızı yadsımadan ve yok saymadan yaşayabilmeniz gerekir. Bence varlığını tüm biyolojik, toplumsal ve parasal sınıflandırmaların dışında algılayabilenler ve yaşayabilenler, suya dalanlardır.
bu konu o kadar zor ki! ! farkındalığın gerçek tanımına ulaşabilmek için sağlamca bastığımız zeminin ayaklarımızın altından kayıp, bütün tuğlalarımızın yerlerine oturması grekiyor.. depremler geçtikten sonra ancak neyin farkında olabileceğimizi anlayabiliriz.. felsefi anlamda öze dönüş ya da salt gerçekliğe ulaşma olarak basite indirgeyebilirim.. fakat salt gerçekliği yani hakikati fark etmek madde beden içinde neredeyse imkansız geliyor bana.. bizler sadece madde ile ilgili hakikatleri farkedebiliriz.. çünkü ruh bedenin, vücut alarak dünyada endam etmesinin sebebi bu bana göre.. yoksa ruh olarak evrende dolanır dururduk.. hee tabi farkındalığı yüksek olan özel insanlar da varmış.. mesela buddha.. ya da usui.. ya da mevlana.. ya da isa.. ama unutmayın dağda ermenin vakti geçti, kolaysa şehirde erin :)
'herşeyin ne kadar çok farkındasın..' dedi bu akşam biri..hahahaha...bide farkında olmanın yararını söyleseydi :)) bende ona zararlarını anlatır,üleşirdik elimizdekileri :)
'Öyle geldim,öyle gıdıyorum'demeyenlerın,diyemiyenlerın,varoluşlarını sorgulayan kişilerin ilk etapta gerçekleştırmede zorlandığı ama yakaladıklarında da onsuz yaşayamadıkları durum..
Farkındalık kavramının farkına varılmasi bana ve bu kavramin soyut zevkini hissedebilenler için şüphesiz bir doğumgünü kadar değerlidir. Farkındalık çok özeldir çünki bana göre ne sıkıntı verir ne rahatlık ne iyilik nede kotuluk. Benim için bilgiye kişilik filtremizi dokundurtmadan çıkarımıza göre yorumlandırtmadan salt bilgi olarak hissetme, algılama anidir farkindalik.
efendim fark etme hali
özet ilen...
farîk ve mümeyyiz olma hali...
aslında herşeyin ayırdında olmak :)
yasadıgın anı bilincli gecirmek her an uyanık olmak demek ölümün varlıgını hıssetmek demektir.
ayırdında olmak...
...zihnin uyanması, kendini taniması, karanlıkdan aydınlığa çıkması demektir. Kişi ancak bir paradigmaya yapışmış olduğunu, saplantıda olduğunu anladığı zaman kendinin FARKINDA olup, onu değiştirmeye veya geliştirmeye yönelebilir.
Kişi öncelikle kendi gerçeğinin farkında olmalı ki diğer gerçekliği sağlıklı değerlendirebilsin..bunu yapmadan etrafına bakanlar da yanlış algı,sezgi ve değerlendirme oluşumu kaçınılmazdır..
yaşam eşiğiyle bilinç eşiğinin çakışma durumu; yalınayak yürümek diger söyleyişle çakıllar arasında...
olanla yetinememe durumu, daha fazlasını isteme ve bu istem doruktayken bile bu istemin ne tür acılara sebep olabileceğini görebilme duyarlılığı...
zehir; bağışıklık sistemi güçlü olanlara doğarken tanrı tarafından bahşedilen trajik duygu...
susmayı öğretendir, haykırmak istediğin halde.
sevebilmektir, nefret ettiğin halde.
gülebilmektir, için kan ağladığı halde.
kesinlikle cezadır, zaman zaman ödül olduğunu düşündüğün halde.
ve kesinlikle ödüldür, zaman zaman ceza olduğunu düşündüğün halde...
düşündüm de, ne ödül ne cezadır belki de... anlam yüklememeyi öğrenmektir. basit yaşamak dedikleri, benim henüz beceremediğim, beceremeyeceğim...
Duyuları hükmü altında yaşayan şaşkınlaşır.
Duyguları hükmü altında yaşayan dalgınlaşır.
Bedenin hükmü altında yaşayan hayvanlaşır.
Farkındalık içinde yaşayan aydınlanır.
Aklıyla hayatına yön veren özgürleşir.
Gerçekle Yüzleşmek - Sebahattin Zorlu
Farkında degilsek eger, kutsal fiiller bile caresiz kalir. Farkinda olan bilir ki kendisi bir sey yapmaya muktedir degildir. Farkindaliktan yoksun kisi kildigini namazi dahi kendisi yapiyor sanir. * Halbuki sizi de yaptıklarınızı da Allah yaratmıştır.* (Saffat 96)
Farkindalik, 'olani oldugu gibi gormektir'.
Gercegi gozlemlemek, ice donus, anlik deneyimleme yolu ile kisinin kendi zihnini ve bedenini anlamasi, kesfetmesidir, ayirdina varmasidir.
Bedenime baktigimda, oturuyorsam, agri hissediyorsam, ayaklarimin yere dokundugunu hissediyorsam, benim gercegim budur. Dusunuyorsam, benim gercegim o anda dusunmekte oldugumdur. Dun ne yaptigim ya da yarin icin ne planladigim degildir. Farkinda olmak, dunu ve yarini hayal ettiginin ayirdinda olmaktir, gercek tam su anda bedenimde ve zihnimde olan bitendir. Farkindalik, zihnin gecmis ve gelecek hikayeleri ile gercegi ayirmaktir.
Hikayesini bilirsiniz elbet..
Hani savaşa gider bir yiğit.bir yıl, iki yıl, üç yıl
Derken yıllar..
Geçer.
Savaş biter..
Geride bıraktığı sevdalısına dönecektir yiğit..ancak aradan uzun yıllar geçmiştir..Kapıyı çalar.İnce bir bekleyiş..Nihayet kapı açılır..ilk bakış..
Ve Efendim o malûm türkü..
'yüzünde göz izi var sana kim baktı yârim..'
Nerde Efendim..
Bu devirde kaldı mı böyle farkındalık..
Ah bu türkü.Kaybettiğimiz değerlerin kırık şahidi..
..
farkındalık insan aklının dünya üzerindeki olayları olayın başladıgı zaman dilimi olarak degil zaman ve mekan öncesi boyutunuda hesaplayarak olaylara bakış açısıdır
çoğu zaman acı veren sınırları yıkılmış bakış açısı...yaşamın öğrenmeyi çabuklaştıran araçlarından biri...
Farkındalık zamana ilişkin değildir. Zaman yalnızca bilinçte var
olur. Bilincin ötesinde zaman ve uzay yoktur!
aha böle tren görmüş öküz kibin bön bön bakmıyorsun hayata..
Farkındalık, suyun görünen yüzü ile yetinemeyip derinlere dalabilme cesareti ve sürecidir. Kendisi dahil algılayabildiği herşeyin gerçekte ne ifade ettiği sorusunu sorabilmek ve verilecek cevaplar ile yüzleşebilmek bence karakter meselesidir. Güçlü olmanız ve farkına vardıklarınızı yadsımadan ve yok saymadan yaşayabilmeniz gerekir. Bence varlığını tüm biyolojik, toplumsal ve parasal sınıflandırmaların dışında algılayabilenler ve yaşayabilenler, suya dalanlardır.
yaşananlardaki payımızı görüp sorumluluğumuzun başladığı an.
şans yüze güldüğü an el altında bulunması gereken insan davranışı.
Bireysel farkındalık, eskilerin “kendini bilmek” dedikleri ya da Yunus Emre’nin “İlim kendin bilmektir” dediği olgudur.
abi benim 'farkında' orta şekerli olsun :))
çaydanlık, lazımlık, allık, pulluk gibi bir şey
bu konu o kadar zor ki! ! farkındalığın gerçek tanımına ulaşabilmek için sağlamca bastığımız zeminin ayaklarımızın altından kayıp, bütün tuğlalarımızın yerlerine oturması grekiyor.. depremler geçtikten sonra ancak neyin farkında olabileceğimizi anlayabiliriz.. felsefi anlamda öze dönüş ya da salt gerçekliğe ulaşma olarak basite indirgeyebilirim.. fakat salt gerçekliği yani hakikati fark etmek madde beden içinde neredeyse imkansız geliyor bana.. bizler sadece madde ile ilgili hakikatleri farkedebiliriz.. çünkü ruh bedenin, vücut alarak dünyada endam etmesinin sebebi bu bana göre.. yoksa ruh olarak evrende dolanır dururduk.. hee tabi farkındalığı yüksek olan özel insanlar da varmış.. mesela buddha.. ya da usui.. ya da mevlana.. ya da isa.. ama unutmayın dağda ermenin vakti geçti, kolaysa şehirde erin :)
'herşeyin ne kadar çok farkındasın..' dedi bu akşam biri..hahahaha...bide farkında olmanın yararını söyleseydi :)) bende ona zararlarını anlatır,üleşirdik elimizdekileri :)
ne kadar anlarsan o kadar çok
Farkındalık özünde farkettirilmişliktir...
Farkettireni bilmek,tanımaktır....
'Öyle geldim,öyle gıdıyorum'demeyenlerın,diyemiyenlerın,varoluşlarını sorgulayan kişilerin ilk etapta gerçekleştırmede zorlandığı ama yakaladıklarında da onsuz yaşayamadıkları durum..
Sufi terminolojide 'sahv ' denir buna... Karşıtı 'sekr' (sarhoşluk) . Sahv, yani farkındalık ve kendindelik demektir.
Farkındalık kavramının farkına varılmasi bana ve bu kavramin soyut zevkini hissedebilenler için şüphesiz bir doğumgünü kadar değerlidir. Farkındalık çok özeldir çünki bana göre ne sıkıntı verir ne rahatlık ne iyilik nede kotuluk. Benim için bilgiye kişilik filtremizi dokundurtmadan çıkarımıza göre yorumlandırtmadan salt bilgi olarak hissetme, algılama anidir farkindalik.