Eskiden her olur olmaz şeyi yazmak için forum vardı nedir bölümüne yazılanlar daha seçici idi. Şimdi tek yorum yapılacak yer nedir bölümü olunca sanki çöpleri karıştırıp bulduklarını eve dolduran istifçilerin evi gibi oldu burası...
eskiden buralar bostandı yavrucuğum. yan gel yat osman'dı. Bir osman'a bir de kavun karpuza yurtluktu. osman bir gün kavunu, karpuzu ve dahi anasını alıp sırra kadem bastı. ortalık bal kabaklarına kaldı. hayırlısı.
ben unutmaya çalışırken siz eskiler eskiler diye tutturursanız nasıl olacak bu unutma işi biraderler..... altınada dostluk nedir sizce diyosunuz sizin yaptığın değildir ama nedir bilmiom..
Eskiden diye başlayan cümleleri sevmiyorum aslında...
Ama yazık ki o cümlelerin anlattıklarını seviyorum ;)
Geçen gün çay içerken nasıl olduysa süzgeçsiz doldurulmuş fincanıma..çay ve içinde çayın otu çörü çöpü...
küçüklüğüme değen yıllarda kahvaltı masasında bardağımızdaki çayın içinde çöp görmek evimize gelecek misafire işaret ederdi...
Çöp ince uzunsa uzun boylu biri..hatta rengi açıksa sarışın veya kumrala kadar götürürdük gaybî bilgileri :)))
Ben arasıra abartırdım...çöp bazen çıkıntılı olurdu bu tür olanları hamileye benzetir sofradakileri kahkahaya boğardım....
karıştırınca çayımın şekerini,içindeki çöp dik durursa tamamdı...yolcu geliyordu evimize :)) Bir heyecanla bekleşmeye başlardık...pencereye dayalı burnum...buğulanan cama değen kirpiklerim...Akımda çocuksu sorularım..
Şimdi bakıyorum da ne böyle hayaller üzerine gülüşülecek kahvaltı sofraları var,ne çocuklarımızda bu hayalgücü var ne de evlere gelen misafirler var....
Eskidendi, Çok Eskiden Hani erken inerdi karanlık, Hani yağmur yağardı inceden, Hani okuldan, işten dönerken, Işıklar yanardı evlerde, Eskidendi, çok eskiden.
Hani ay herkese gülümserken, Mevsimler kimseyi dinlemezken... Hani çocuklar gibi zaman nedir bilmezken, Eskidendi, çok eskiden.
Hani hepimiz arkadaşken, Hani oyunlar tükenmemişken, Henüz kimse bize ihanet etmemiş, Biz kimseyi aldatmamışken, Eskidendi, çok eskiden.
Hani şarkılar bizi bu kadar incitmezken, Hani körkütük sarhoşken gençliğimizden, Daha biz kimseye küsmemiş, Daha kimse ölmemişken, Eskidendi, çok eskiden.
Şimdi ay usul, yıldızlar eski Hatıralar gökyüzü gibi gitmiyor üstümüzden Geçen geçti, Geçen geçti, Geceyi söndür kalbim Geceler de gençlik gibi eskidendi Şimdi uykusuzluk vakti.
eskiden kelimesi sanki: şu anki teknolojinin olmadığı ve böylelikle insanların 24 saat içinde her işlerini görebildiği zamanlara ait veya dair bir kelime...
gidilesi,sevilesi,öpülesi,küsülesi,yenilesi...gibi kelimeler yerine hangi kelimeleri kullanıyorduk ki onları rafa kaldırıp bunları 'kullanası' olduk :)))
eskiyi bırakmadıkları için konuşmaya değmez.
Buralar hep tarlaydı. Ne güzeldi.
Şimdi ne çok değişmiş. Güzel olmamış.
Eskiden her olur olmaz şeyi yazmak için forum vardı nedir bölümüne yazılanlar daha seçici idi.
Şimdi tek yorum yapılacak yer nedir bölümü olunca sanki çöpleri karıştırıp bulduklarını eve dolduran istifçilerin evi gibi oldu burası...
Eskiden evler küçük lakin mutluluklar büyüktü...
Eskiden diye başlayan her cümle bulunduğun vakte haksızlıktır,uyumu zorlaştırır,anı kaçırtır.
eskiden, daha eskimeden eskiyenlerden dinlemiştim ,hayat kısa derlerdi,onlar öğretemedi ama hayat öğretiyor en acımasız zamanlarla...
İç acıtan bi kelime..Unutamadığım beni etkileyen anılarım aklıma geldikçe içim cız eder.Maziye olan hasret ebedidir.
Artık hiç bir şey eskisi gibi değil.
Ben de öyle.
Câhit Sıtkı Tarancı.
geçmiş gün, hatırlayamadım ki şimdi...
eskiden sevdaluklar yürektendi yürekten
şimdi ki sevdaluklar hep döneyi direktennnnn..............
eskiden buralar bostandı yavrucuğum.
yan gel yat osman'dı. Bir osman'a bir de kavun karpuza yurtluktu.
osman bir gün kavunu, karpuzu ve dahi anasını alıp sırra kadem bastı.
ortalık bal kabaklarına kaldı. hayırlısı.
Gökyüzü o kadar alçaktı ki, boylu boyunca ayağa kalkamazdık.
Arapça yazılı bir kağıt parçasını Kur-an yazısıdır diye yer de bırakmazdı bu toprağın insanları..
...umutlarımız vardı
yıkılan duvarların gövdesine yaslandık
sonra yanılmak girdi araya..
bizim eskiden gülüşlerimiz vardı
kırılan yüreklere öylesine dağıttık
sonra ağlamak girdi araya..
bizim eskiden öfkelerimiz vardı
tutuşan dağların seherine yâr olduk
sonra vurulmak girdi araya..
eskiden bakardım; insanlar dağınık,bakımsız gelirdi bana..ama iç alemleri derli topluydu böylelerinin
şimdilerde insanlar fazla derli toplu..ama iç alemler toz duman..
Eskiden her şeyin ayrı bir tadı vardı..
eskiden! ..
eski çokça geçmiş üstünden. ne arıyorsun? .
an sana bunu layık görmüş; yaşa! .
eskinin bugüne endeksi olmazmış (öğrendim) yaşadım.
günü kurtarmak diyorlarmış bir de bunu yapalım..
ben unutmaya çalışırken siz eskiler eskiler diye tutturursanız nasıl olacak bu unutma işi biraderler.....
altınada dostluk nedir sizce diyosunuz sizin yaptığın değildir ama nedir bilmiom..
eskiden yeterdim kendime
artardım bile
şimdi ne yapsam nafile
ve kim demiş 'can eskimez' diye
bu can tedirgin tende
cab da eskimiş bende...
Eskiden diye başlayan cümleleri sevmiyorum aslında...
Ama yazık ki o cümlelerin anlattıklarını seviyorum ;)
Geçen gün çay içerken nasıl olduysa süzgeçsiz doldurulmuş fincanıma..çay ve içinde çayın otu çörü çöpü...
küçüklüğüme değen yıllarda kahvaltı masasında bardağımızdaki çayın içinde çöp görmek evimize gelecek misafire işaret ederdi...
Çöp ince uzunsa uzun boylu biri..hatta rengi açıksa sarışın veya kumrala kadar götürürdük gaybî bilgileri :)))
Ben arasıra abartırdım...çöp bazen çıkıntılı olurdu bu tür olanları hamileye benzetir sofradakileri kahkahaya boğardım....
karıştırınca çayımın şekerini,içindeki çöp dik durursa tamamdı...yolcu geliyordu evimize :)) Bir heyecanla bekleşmeye başlardık...pencereye dayalı burnum...buğulanan cama değen kirpiklerim...Akımda çocuksu sorularım..
Şimdi bakıyorum da ne böyle hayaller üzerine gülüşülecek kahvaltı sofraları var,ne çocuklarımızda bu hayalgücü var ne de evlere gelen misafirler var....
hadi hepsi olsa çayımızda çöp yok :)
eskiden ağlarken gülebiliyordum
eskidim; gülerken ağlıyorum
hatırlayamıom ki....sahi nasıldı eski...
ESKİDEN
Çember çevrilir,
Su musluktan içilir,
Ağaçlara tırmanılırdı.
Bebekler bezden, silahlar tahtadan,
Resimler kömür karasından yapılırdı.
Kızlara ninelerinin, erkeklere dedelerinin
İsimleri konulur
Saatli maarif okunurdu
Komşuda pişen, bize de düşer
Bizde pişen komşuya düşerdi
Geceler ayaz, sokaklar karanlık,
Yıldızlar parlak olurdu
Turşu, salça, mantı evde yapılır
Karpuz kuyuda soğutulurdu
Erik ağacının çiçeği pencere camımıza yaslanır
Güz yaprakları bahçemize düşerdi
Kardan adam yapılır, evlerde soba yakılır
Kış gecelerinde masal anlatılırdı
Merdiven çıkılır, aidat ödenmez, yönetici seçilmezdi
Evler badanalı, sokaklar lambasız
Mahalleler bekçili olurdu
Ajans radyodan dinlenir
Çizgili roman okunur
Defterlere kenar süsü yapılırdı
Hayat, arkası yarın gibiydi
Kesintisizdi
Her gün yaşanacak bir şey vardı
Herkes kendi düşünü kurar
Kendi hayatını oynardı
Şimdi
Hayat tek perdelik bir oyun
Stand-up bir yalnızlık gibi
Şimdi
Herkes
Yoğun
Yorgun
Ve
Tek başına
Can DÜNDAR
Her sabah 6:30 da kalkar sahilde 2-3 km kadar koşardım. Eğer yaz ise denizde duş alır kahvaltıya öyle otururdum.
Eskiden
Eskidendi, Çok Eskiden
Hani erken inerdi karanlık,
Hani yağmur yağardı inceden,
Hani okuldan, işten dönerken,
Işıklar yanardı evlerde,
Eskidendi, çok eskiden.
Hani ay herkese gülümserken,
Mevsimler kimseyi dinlemezken...
Hani çocuklar gibi zaman nedir bilmezken,
Eskidendi, çok eskiden.
Hani hepimiz arkadaşken,
Hani oyunlar tükenmemişken,
Henüz kimse bize ihanet etmemiş,
Biz kimseyi aldatmamışken,
Eskidendi, çok eskiden.
Hani şarkılar bizi bu kadar incitmezken,
Hani körkütük sarhoşken gençliğimizden,
Daha biz kimseye küsmemiş,
Daha kimse ölmemişken,
Eskidendi, çok eskiden.
Şimdi ay usul, yıldızlar eski
Hatıralar gökyüzü gibi gitmiyor üstümüzden
Geçen geçti,
Geçen geçti,
Geceyi söndür kalbim
Geceler de gençlik gibi eskidendi
Şimdi uykusuzluk vakti.
Murathan Mungan
O eskidendi...
eskiden kelimesi sanki:
şu anki teknolojinin olmadığı ve böylelikle insanların 24 saat içinde her işlerini görebildiği zamanlara ait veya dair bir kelime...
gidilesi,sevilesi,öpülesi,küsülesi,yenilesi...gibi kelimeler yerine hangi kelimeleri kullanıyorduk ki onları rafa kaldırıp bunları 'kullanası' olduk :)))
çok değil bir yedi ay öncesine kadar uykusuz gecelerimi ekran başında geçirmez kitaplarım boynu bükük arkamda durmazdı...
biz daha gençken..'üye' terimi dokunulmazlık sahibi değilken..gelen yazmış giden yazmış :))))