Bayburt ermeni mezalimi gördi,urus mezalimi gördi ama Bayburt Bayburt olali bele zulüm görmedi... (Zorla toplatıldıkları alanda kendilerine senfoni orkestrası dinlettirilen ve konser bitimi düşüncesi sorulan Bayburtlumun verdiği cevap)
Gazeteci : Sayın Uzan, İmarbankasında çifte kayıt tutulduğu ve devletin 6.2 Milyar dolar zarara uğratıldığı iddiaları var ayrıca bono ve tahvil satma yetkisi olmadığı halde hayali bono satıldığıda iddia ediliyor..bu iddialar hakkında ne söyleyeceksiniz? Cem Uzan: Atatürkün kurduğu Cumhuriyetimiz çok büyük bir tehditle karşı karşıyadır.İktidar irticayı cesaretlendiriyor hede hödö
Mehmet Ali Birand: Siz bu türban konusunda seçimden öncede iktidara gelirsek bu konuyu halledeceğiz demiştiniz, bugünlerde yani şey yine bu konunun üstüne en çok siz gidiyorsunuz, misyoner gibi davranıyorsunuz ee aaa uu hani şey gibi mayın tarlasına en önde şeyi gönderirler ya...
Bülent Arınç: Eşeği... Mehmet Ali Birand: Estağfurullah! .. _____________________________________ Tarık Tarcan: Bir Çift Yürek adlı kitap kimin eseridir bilen var mı? Yarışmacı: Ay ben yanlış hatırlamıyorsam Avustralya'da mı ne çölde yaşayan yerlileri anlatıyor bu kitap... Tarık Tarcan: Oberjinler değil mi? Yarışmacı: Ay evet oberjin, oberjin! .. Not: Oberjin (Aubergine) = İngilizce ve Fransızca’da patlıcan... Aborijin = Bumerangı da icat eden Avustralya yerlileri... ____________________________
Mobil Hayat sunucusu: Hiç bir film izleyip a bu rol tam bana göre sanki benim için yazılmış dediğin oldu mu? Doğa Bekleriz: Çok üzgünüm ki çok geç görebildim, geçen gün Yeşil Yol'u izledim, zencininki mükemmeldi. Öyle etkilendim ki böngür böngür ağladım... Sunucu: Çok mu duygusaldı? Doğa: Ya bilemiyorum, kocamandı yani zencininki, ipiriydi, ipiri bi zenciydi... _____________________________________
Metin Uca: Rusya'nın savaşta olduğu ülke...ç1...ç2...ç3? Esrahan Sönmezer: Cevap veriyorum ç2... ___________________
Mustafa Topaloğlu: Biz dünyada 7 milyar insanız... Muhabir: Olduk mu o kadar yaa? Mustafa Topaloğlu: Olacağız eninde sonunda... ___________________________
Ben şimdi bu akşam bekar olsam, şunun, bu kızcağızın, ağzından girer, burnundan çıkar, bu akşam bırakmazdım onu...' => Adnan Şenses (Sivaslı Cindy'e bir toplantıda methiye yazarken) ___________________________
'Hanımablaaa, bu gördüğün enişteye benzemez altına aldı mı öldürür! ..' => Minibüs şoförü (az kalsın ezeceği yaşlı bir teyzeye) _______________________
Seyirci: Peki Lila renkli kürede ne vardı? Elifnağme: Ahahahaaa, öyle mi? (kendisine iltifat edildiğini sanarak)
bad time son yazdıkların atmasyon mu :) şahsın tarafından..hani bilioruz öle bi yeteneğin var yaratıcılık mahiyetinde..bu çizgi dizilerin çoğunu izlemişimdir nası kaçar gözden ya
patronumla, içtiğim sigara üzerine yaptığım ufak tartışmanın ufak kısmı: -burada sigara içmek yasak bundan sonra! -niye ki? şimdiye kadar içiyorduk...(ve hatta o an da dahil...) -bundan sonra yasak! bak bütün resmi kuruluşlarda yasak bu... bi dünya da cezası var... -iyi de burası resmi bir kuruluş değil özel bir şirket... -ne demek o, burası meyhane mi? ! ! ! ? ben iptal...
-ekmek yemediğinden kurudu bu böyle... -demek ki ekmek kilo aldırıyormuş, ve demek ki size ekmek yasakmış! -e ekmek arası köfteyi nasıl yiyeceğiz? ! ! ? ...
dinci kanalların çizgi film dublajları: he-man:'Şu allahın işine bak! ' he-man: 'rahman ve rahim olan allah'ın adıyla' he-man: 'allahım bana güç veeer! ' he-man: 'salavat getir iskeletor' ************************************************* kanal7/şirinlerde gerçekten geçen bir diyalog: -şirin baba şirin baba! gargamel xxx şirini kaçırmış! ! -vay imansız! ************************************************* 'denizler altinda yirmibin fersah' cizgi filminde, denizciler dev ahtapota 'lailaheillallah' diyerek saldirmislardir. olay turkiye'den de ciplak gozle izlenebilmistir. ************************************************* spiderman: 'bu yeşil cin de nerden cıktı aman yarabbi carpılcaz' ************************************************* ayı yogi: allah'ın ıznıyle su cadırımızı suraya kuralıııımm.. ************************************************* ayı yogi parktan ayrılırken geri dönüp 'elveda' diyecektir: -selametle kalın. ************************************************* şirin baba: bak şirine, her müslüman kız gibi örtünmelisin. al bu basörtüsünü başına ört.. şirine: allah razı olsun sizden şirin baba. ************************************************* ' allahın izniyle voltranı oluşturuyoruz' ************************************************* yarışma sunucusu: kutsal kitabımızın adı nedir? denver the last dinasour: kuran-ı kerim. ************************************************* -hacıdayı (varyemez amca) ************************************************* red kit: hey barmen bir limonata barmen: buyur beyim red kit: borcum ne kadar barmen: 1 dolar red kit: al ustu kalsin barmen: allah bereket versin beyim ************************************************* - allahın izniyle seni seçtim pikaçüüü! ! ! ! ...iman gücü elektriğiii! ! ! - pikaaaaa! ! eüüzüüübilaahiiimineşşeytaniraciiiiiiiiiiiiiiiiiiiiimmm. ************************************************* red kit, rin tin tin'in malaklığından şikayet etmektedir: -bu hayvana da bişiler oldu, cinmi çarptı acaba? cinci hocaya bi götürelim, nefesi kuvvetlidir onun, bi okuyup üflesin vesselam.. ************************************************* Yazanın Notu: Bazıları gerçek değil bende biliyorum ama bazıları hem valla hem billa gerçek :)) .
'Sanatçı bir akimilatör gibi, önce şarş sonra deşarş...' => Müslüm Gürses
Hocamız her yönü ile Beşiktaş'ı çok iyi biliyor. Şu an kasetlerden takımı izliyor. Sergen'e karşı ayrı bir ilgisi var. Ben de Sergen ile görüştüm ve rejime başladı. Bundan sonra çekirdek yemeyecek. Kendisine bakacak...' => Kıvanç Oktay
:) 100 Hamsi Dursun Temel'e sormus: Uşagum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyebilursun? Temel: 100 tane yerim valla... Dursun: Hadi oradan yesen yesen 1 tane yersin geriye kalan 99 hamsiyi oruçsuz yersin... Bu espri Temel in acaip hoşuna gitmis.Yolda Cemal i görmüs ve hemen sormus: Usagum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyebilursun? Cemal: 50 tane yerim ben... Temel: Tüh be usagim 100 deseydun sana müthis bir espiri yapacaktum...
bir toplantıda adamın biri m.akif i küçük düşürmek için - 'beyefendi siz veterinerdiniz yanılmıyorsam burda ne işiniz var? ' demiş m.akif te hiç istifini bozmadan -evet bir yeriniz mi ağırıyor demiş
Kanki Kumsal_g'ye Tv'de Dövüş Kulübü'nün gösterileceğini ve tekrar izlemesini söledim.. filmin gösterildiği saatlerde arktan şöle bi msj geldi; _Ayşe Flaşa bi baksana,adamlar güreşiolar çok enteresan.. (ben Dövüş Kulübünü izle diorum,kız bana Amerikan Güreşine bi bak diyor ıyyhh)
Tv'de Super Models yarışmasından Resul; Resul; bir seçim yapmak zorundayız,bunun bi yarışma olduğunun farkındayız.. Kardeş; ne akıllı ya..hemen çözmüş..
bad evde yatmaktadır telefonu çalar... telefon- bili bili bili bad-efendim! ! ! öküz-yau bad ben 34... 1231 plakalı arabanın önüydeyyyyim (sarhoş :) , beni al, yürrüyemiyom. bad- niye lan ayana bişeymi oldu naptın.. öküz- iştim, az iştim ama abijim arabalar evler dönüyo oturdum bende bu arabanın önüne bad- lan yolun ortasındamısın kalk çabuk ordan arabada yokmu kimse? öküz- yok bea arajba park etmişşşş ama burası yolmu ne bilmiyom bad- olum nerden bulim orayı plakayla adresmi olur, etrafta adam yokmu ver telefonu birine. öküz- olum bunların hiçbiri adam diil hepsinin ta...£^#$$½^+%&%/{[=0 koyim, hepside dönüyo zaten etrafta. bad- :))) olum yakala birini ver telefonu hadi öküz- şşşşş gel bakim amca al arkadaş seni istiyo amca- he ne arkadaş, ver bakim, bad- ya kusura bakmayın bizimki kaçırmış biraz gelip alıcam ama orası neresi nerde oturdu bu, amca- ha oğlum çok içmiş bu, öküz- besnnn işmediim üleyn amca-.... büfe burası.....ya giderken hemen sağda, bad- çok sağolun ben 5 dakka sonra ordayım rica etsem biraz beklermisiniz başında ne yaptığını bilmiyoda. amca- olur ben büfenin sahibiyim zaten yanındayım..
parti sözcüsü: Bu hükümet hem kel hem fodul....ee...hem parti sözcüsü(tekrar) : Bu hükümet hem kel hem fodul....ee...hem --aradan 2 dakika geçer parti sözcüsü: Bu hükümet hem kel hem fodul....ee...hem de EBLEH
Yıl 1980. Güvenlik güçlerinin ev baskınları had safhada. O günlerde polis bir ihbar üzerine solcu olarak bilinen birinin evini basmış. Tabii ilk iş olarak evdeki kitapları karıştırmaya başlamışlar. Polislerden biri kütüphanede Lenin'in kitaplarından birini bulmuş. Artık hangisiyse kitabın üzerinde Vladimir İlyiç Lenin'in kısaltılmış hali olarak VI Lenin yazıyormuş. Eleman heyecana kapılıp başlarındaki amirine gidip 'Amirim' demiş, 'Biz bunun birincisiyle başa çıkamadık, bakın herifler altıncısını çıkarmışlar! ' Yine aynı dönem. Bu kez başka bir eve baskın düzenlenmiş. Bu baskında güvenlik güçlerinin amiri bastıkları evin sahibini karşısına almış azarlıyormuş: 'Ulan vatan haini, ulan Moskof uşağı, hadi anandan babandan utanmadın, bari şu duvarına resmini astığın ak sakallı dedenden utan! ' Duvardaki ak sakallı dede ise, Karl Marx'ın o çok bilinen resmiymiş. 1980 öncesi Ankara - Keçiören'de bir marketin camında 'Nefis Rus salatası geldi' yazıyormuş. Bu yazıyı gören ülkücüler marketi basmışlar ve sahibini 'Bu yazı yarın ordan inecek' diye tehdit etmişler. Ertesi gün marketin vitrininde yeni bir yazı varmış: 'Nefis Amerikan salatası geldi! '
t.e: noolurrrr noolur al ab ye ....: hayır daha işimiz bitmediii t.e: ya noolur bak kıbrısı da güney doğuyu da al.. istersen daha taviz de veririm? ? ....: hayıırr... toplum ahlakınızı da alıcaam
Almanlar Caponlara kıl oluyomuş. Kendilerinin çok daha üstün olduklarını düşündüklerinden, “Naapsak da şu Caponlara dersini versek” diye kara kara düşünüyolarmış. Bizdeki TÜSİAD gibi Almanların da bi işveren derneği varmış. Bunlar toplanıp toplanıp bu konu üzerine kafa yoruyolarmış. İşte yine bu toplantıların birinde bi işadamı heyecanla ayağa fırlayıp, “Arkadaşlar Caponlardan daha iyi olduğumuzu kanıtlamazsak Alman malları dünyada hiç satılmıycak. Çok çok acil bişeyler yapmalıyız artık” demiş. Almanların hepsi adama hak vermiş, başlarını sallamışlar onaylamak için, hatta toplantıda hazır bulunan Başbakan da Alman işadamlarına her türlü imkanı sağlayacağına söz vermiş. Lafı uzatmayım canım abim, Almanlar o hırsla Caponlara ağızlarının payını verecek bi fikir bulmuşlar ve hemmen de uygulamaya koymuşlar taabi: Alman otomobil devlerinin en yetenekli mühendisleri müthiş teknolojik bi labaratuvarda toplanmış. Mersedes, Bemve, Vosvos... Bütün firmaların en iyileriymiş hepsi. Alman devletinin para yardımıyla aralıksız iki sene çalışmış bunlar. Sonunda da; sen de 5 santim, ben diyeyim 2 buçuk santim, yani yarım karış ya var ya yok, kibrit kutusu kadar bi araba yapmışlar. Mersedes spor arabanın aynısıymış bu. Ama büyüğünün büttüün özelliklerini aynen taşıyomuş küçük araba. Cam sileceğinden, bujisine tamamen aynıymış. Koy benzini, gez dolaş... O kadar müthişmiş yani.
Bunların hemen dötü kalkmış. Alman Başbakan, “Şunu Caponlara gönderip havamızı atalım. Görsünler bakalım Almanlar nası bi milletmiş” demiş. Araba hemen kargoyla Caponya’ya yollanmış. Almanlar da bu arada olayı dünyaya duyurup, prestij kazanmak için minik arabayla ilgili bi broşür basmaya karar vermiş.
Aradan bi hafta ya geçmiş ya geçmemiş, daha broşürü bile hazırlanmadan araba geri gelmiş Caponya’dan. Kutunun içinde de bi mektup varmış:
“Sevgili Almanlar. Sizi tebrik ederiz. Çok güzel bi araba yapmışsınız. Fakat üzülerek gördük ki bu sevimli arabaya teyp ve cd çalar takmayı unutmuşsunuz. Biz sizin için bi tane taktık, umarız beğenirsiniz! ”
Almanlar accayip şaşırmış taabi. “Ulan biz iki sene uğraştık. Bunlar üç günde böyle bi’şeyi nasıl yaparlar? ” diyerek burun kıvırmışlar, hiç biri inanmamış mektupta yazılanlara. İçlerinden biri laf olsun diye arabanın kapısını açmış tırnağının ucuyla. Eline bi büyüteç almış ve görmüş ki hakkaten arabaya bi teyp takılı. Daha dikkatli bakmış, üzerinde de “Pioneer 1200 CWS RT Özel Yapım” yazıyomuş.
Bi toplu iğnenin ucuyla play tuşuna basmış. İşte o anda yeri göğü inleten bi sesle Capon milli marşı yükselmiş teypten. Almanlar bu durum karşısında şaşkınlık+hayranlık dolu duygularla hazırola geçmiş ve marşı derin bi saygı ile dinlemişler. Hepsinin gözleri dolmuş. Bi daha da Caponlarla sidik yarıştırmama kararı almışlar.
Yaa abicim, işte Capon mucizesi budur. Dikkat et, hiç bi Alman şirketi Caponların girdiği ihaleye girmez. Dilleri yanmış bi kere, o kadar da aptal mı sanıyosun Almanları...
Hani bi zamanlar Kanal 6’da canlı yayınlanan, çocuklar için Hugo diye bi yarışma programı vardı. Programa telefonla katılan çocuklar bi bilgisayar oyununu oynuyo, oyunun kahramanı Hugo’yu telefonun tuşlarıyla yönetiyolardı. Yarışmayı da Tolga Garipoğlu adında bi genç sunuyodu. Bi gün Hugo’ya katılan çocuklardan biri oyunu becerememiş. Telefonu kapatıp yeni bi yarışmacı almadan önce sunucu klasik bi’kaç avutma cümlesi söyler ya, bizim Tolga da, “Olsun canım zaten önemli olan katılmak di’mi? Eminim Hugo’da şimdi çok üzgün ama napalım” derken telefon hattının ucundaki başaramamanın utancını ve de hıncını taşıyan çocuk ağzının içinde homurdanmış: “Hugo’nun.... koyiim”
Homurdanmış ama küfür bayağı bayağı anlaşılmış. Canlı yayın, Tolga panik olmuş taabi, “Aa çok ayıp. Bak şimdi Tolga abin de sana çok kızdı” demiş. Bunun üzerine çocuk final cümlesini patlatmış: “Tolga abinin de.... koyim! ”
-'Hazir olduktan sonra 'hazirim' DEYİN, gong sesini DUYDUKTAN sonra yarismaya baslayabilirsiniz...' 'Sans Kapiyi Çalinca' programinin sunucusu Nil Yigitbas SAĞIR ve DİLSİZ yarismaciya söylüyor..
Bayburt ermeni mezalimi gördi,urus mezalimi gördi ama Bayburt Bayburt olali bele zulüm görmedi...
(Zorla toplatıldıkları alanda kendilerine senfoni orkestrası dinlettirilen ve konser bitimi düşüncesi sorulan Bayburtlumun verdiği cevap)
Gazeteci : Sayın Uzan, İmarbankasında çifte kayıt tutulduğu ve devletin 6.2 Milyar dolar zarara uğratıldığı iddiaları var ayrıca bono ve tahvil satma yetkisi olmadığı halde hayali bono satıldığıda iddia ediliyor..bu iddialar hakkında ne söyleyeceksiniz?
Cem Uzan: Atatürkün kurduğu Cumhuriyetimiz çok büyük bir tehditle karşı karşıyadır.İktidar irticayı cesaretlendiriyor hede hödö
Mehmet Ali Birand: Siz bu türban konusunda seçimden öncede iktidara gelirsek bu konuyu halledeceğiz demiştiniz, bugünlerde yani şey yine bu konunun üstüne en çok siz gidiyorsunuz, misyoner gibi davranıyorsunuz ee aaa uu hani şey gibi mayın tarlasına en önde şeyi gönderirler ya...
Bülent Arınç: Eşeği...
Mehmet Ali Birand: Estağfurullah! ..
_____________________________________
Tarık Tarcan: Bir Çift Yürek adlı kitap kimin eseridir bilen var mı?
Yarışmacı: Ay ben yanlış hatırlamıyorsam Avustralya'da mı ne çölde yaşayan yerlileri anlatıyor bu kitap...
Tarık Tarcan: Oberjinler değil mi?
Yarışmacı: Ay evet oberjin, oberjin! ..
Not: Oberjin (Aubergine) = İngilizce ve Fransızca’da patlıcan...
Aborijin = Bumerangı da icat eden Avustralya yerlileri...
____________________________
Mobil Hayat sunucusu: Hiç bir film izleyip a bu rol tam bana göre sanki benim için yazılmış dediğin oldu mu?
Doğa Bekleriz: Çok üzgünüm ki çok geç görebildim, geçen gün Yeşil Yol'u izledim, zencininki mükemmeldi. Öyle etkilendim ki böngür böngür ağladım...
Sunucu: Çok mu duygusaldı?
Doğa: Ya bilemiyorum, kocamandı yani zencininki, ipiriydi, ipiri bi zenciydi...
_____________________________________
Metin Uca: Rusya'nın savaşta olduğu ülke...ç1...ç2...ç3?
Esrahan Sönmezer: Cevap veriyorum ç2...
___________________
Mustafa Topaloğlu: Biz dünyada 7 milyar insanız...
Muhabir: Olduk mu o kadar yaa?
Mustafa Topaloğlu: Olacağız eninde sonunda...
___________________________
Ben şimdi bu akşam bekar olsam, şunun, bu kızcağızın, ağzından girer, burnundan çıkar, bu akşam bırakmazdım onu...'
=> Adnan Şenses (Sivaslı Cindy'e bir toplantıda methiye yazarken)
___________________________
'Lütfen kapılarda durmayınız, kapılar otomatik açılır düşersiniz bak! ..'
=> Konya'da tramvay şoförünün anonsu
__________________
'Hanımablaaa, bu gördüğün enişteye benzemez altına aldı mı öldürür! ..'
=> Minibüs şoförü (az kalsın ezeceği yaşlı bir teyzeye)
_______________________
Seyirci: Peki Lila renkli kürede ne vardı?
Elifnağme: Ahahahaaa, öyle mi? (kendisine iltifat edildiğini sanarak)
bad time son yazdıkların atmasyon mu :) şahsın tarafından..hani bilioruz öle bi yeteneğin var yaratıcılık mahiyetinde..bu çizgi dizilerin çoğunu izlemişimdir nası kaçar gözden ya
patronumla, içtiğim sigara üzerine yaptığım ufak tartışmanın ufak kısmı:
-burada sigara içmek yasak bundan sonra!
-niye ki? şimdiye kadar içiyorduk...(ve hatta o an da dahil...)
-bundan sonra yasak! bak bütün resmi kuruluşlarda yasak bu... bi dünya da cezası var...
-iyi de burası resmi bir kuruluş değil özel bir şirket...
-ne demek o, burası meyhane mi? ! ! ! ?
ben iptal...
-xxx hanım boş mu? (müsait mi anlamında)
-maalesef, xxx bey'le toplantıdalar
-boşaldığında beni çağırır mısın? ? ?
-ekmek yemediğinden kurudu bu böyle...
-demek ki ekmek kilo aldırıyormuş, ve demek ki size ekmek yasakmış!
-e ekmek arası köfteyi nasıl yiyeceğiz? ! ! ? ...
Erman Toroğlu: Osman'ı seviyor musun?
Konuk kadın: Seviyom! ..
Erman Toroğlu: Ne kadar oldu seveli?
Konuk kadın: 25 gün...
Erman Toroğlu: Seveli? ? ?
dinci kanalların çizgi film dublajları:
he-man:'Şu allahın işine bak! '
he-man: 'rahman ve rahim olan allah'ın adıyla'
he-man: 'allahım bana güç veeer! '
he-man: 'salavat getir iskeletor'
*************************************************
kanal7/şirinlerde gerçekten geçen bir diyalog:
-şirin baba şirin baba! gargamel xxx şirini kaçırmış! !
-vay imansız!
*************************************************
'denizler altinda yirmibin fersah' cizgi filminde, denizciler dev ahtapota 'lailaheillallah' diyerek saldirmislardir.
olay turkiye'den de ciplak gozle izlenebilmistir.
*************************************************
spiderman: 'bu yeşil cin de nerden cıktı aman yarabbi carpılcaz'
*************************************************
ayı yogi: allah'ın ıznıyle su cadırımızı suraya kuralıııımm..
*************************************************
ayı yogi parktan ayrılırken geri dönüp 'elveda' diyecektir:
-selametle kalın.
*************************************************
şirin baba: bak şirine, her müslüman kız gibi örtünmelisin. al bu basörtüsünü başına ört..
şirine: allah razı olsun sizden şirin baba.
*************************************************
' allahın izniyle voltranı oluşturuyoruz'
*************************************************
yarışma sunucusu: kutsal kitabımızın adı nedir?
denver the last dinasour: kuran-ı kerim.
*************************************************
-hacıdayı (varyemez amca)
*************************************************
red kit: hey barmen bir limonata
barmen: buyur beyim
red kit: borcum ne kadar
barmen: 1 dolar
red kit: al ustu kalsin
barmen: allah bereket versin beyim
*************************************************
- allahın izniyle seni seçtim pikaçüüü! ! ! ! ...iman gücü elektriğiii! ! !
- pikaaaaa! ! eüüzüüübilaahiiimineşşeytaniraciiiiiiiiiiiiiiiiiiiiimmm.
*************************************************
red kit, rin tin tin'in malaklığından şikayet etmektedir:
-bu hayvana da bişiler oldu, cinmi çarptı acaba? cinci hocaya bi götürelim, nefesi kuvvetlidir onun, bi okuyup üflesin vesselam..
*************************************************
Yazanın Notu: Bazıları gerçek değil bende biliyorum ama bazıları hem valla hem billa gerçek :)) .
'Sanatçı bir akimilatör gibi, önce şarş sonra deşarş...' => Müslüm Gürses
Hocamız her yönü ile Beşiktaş'ı çok iyi biliyor. Şu an kasetlerden takımı izliyor. Sergen'e karşı ayrı bir ilgisi var. Ben de Sergen ile görüştüm ve rejime başladı. Bundan sonra çekirdek yemeyecek. Kendisine bakacak...' => Kıvanç Oktay
:) 100 Hamsi
Dursun Temel'e sormus: Uşagum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyebilursun? Temel: 100 tane yerim valla... Dursun: Hadi oradan yesen yesen 1 tane yersin geriye kalan 99 hamsiyi oruçsuz yersin... Bu espri Temel in acaip hoşuna gitmis.Yolda Cemal i görmüs ve hemen sormus: Usagum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyebilursun? Cemal: 50 tane yerim ben... Temel: Tüh be usagim 100 deseydun sana müthis bir espiri yapacaktum...
bir toplantıda adamın biri m.akif i küçük düşürmek için
- 'beyefendi siz veterinerdiniz yanılmıyorsam burda ne işiniz var? ' demiş
m.akif te hiç istifini bozmadan
-evet bir yeriniz mi ağırıyor demiş
Kanki Kumsal_g'ye Tv'de Dövüş Kulübü'nün gösterileceğini ve tekrar izlemesini söledim..
filmin gösterildiği saatlerde arktan şöle bi msj geldi;
_Ayşe Flaşa bi baksana,adamlar güreşiolar çok enteresan..
(ben Dövüş Kulübünü izle diorum,kız bana Amerikan Güreşine bi bak diyor ıyyhh)
Tv'de Super Models yarışmasından Resul;
Resul; bir seçim yapmak zorundayız,bunun bi yarışma olduğunun farkındayız..
Kardeş; ne akıllı ya..hemen çözmüş..
bir arkadaşım bilgisayarına hacker girse, cin girdi sanıp bilisayarı patlatmayı düşüneceğini söylemişti :)))
hey hackerlar buradan size duyuru, cinlerle yarışmayın sizi çarpabilirler :)
bad evde yatmaktadır telefonu çalar...
telefon- bili bili bili
bad-efendim! ! !
öküz-yau bad ben 34... 1231 plakalı arabanın önüydeyyyyim (sarhoş :) , beni al, yürrüyemiyom.
bad- niye lan ayana bişeymi oldu naptın..
öküz- iştim, az iştim ama abijim arabalar evler dönüyo oturdum bende bu arabanın önüne
bad- lan yolun ortasındamısın kalk çabuk ordan arabada yokmu kimse?
öküz- yok bea arajba park etmişşşş ama burası yolmu ne bilmiyom
bad- olum nerden bulim orayı plakayla adresmi olur, etrafta adam yokmu ver telefonu birine.
öküz- olum bunların hiçbiri adam diil hepsinin ta...£^#$$½^+%&%/{[=0 koyim, hepside dönüyo zaten etrafta.
bad- :))) olum yakala birini ver telefonu hadi
öküz- şşşşş gel bakim amca al arkadaş seni istiyo
amca- he ne arkadaş, ver bakim,
bad- ya kusura bakmayın bizimki kaçırmış biraz gelip alıcam ama orası neresi nerde oturdu bu,
amca- ha oğlum çok içmiş bu,
öküz- besnnn işmediim üleyn
amca-.... büfe burası.....ya giderken hemen sağda,
bad- çok sağolun ben 5 dakka sonra ordayım rica etsem biraz beklermisiniz başında ne yaptığını bilmiyoda.
amca- olur ben büfenin sahibiyim zaten yanındayım..
öh yea ne geceydi :))
bush 11 eylül saldırılarını önleyemeyen kurumsal bozuklukların, clinton zamanından kalma olduğunu söylemişşşş
parti sözcüsü: Bu hükümet hem kel hem fodul....ee...hem
parti sözcüsü(tekrar) : Bu hükümet hem kel hem fodul....ee...hem
--aradan 2 dakika geçer
parti sözcüsü: Bu hükümet hem kel hem fodul....ee...hem de EBLEH
THK(tanınmayan hatun kişi) :Meraba tanışabilir miyiz?
A(arkadaş) :Niye n'oluyo ki? ?
Yıl 1980. Güvenlik güçlerinin ev baskınları had safhada. O günlerde polis bir ihbar üzerine solcu olarak bilinen birinin evini basmış. Tabii ilk iş olarak evdeki kitapları karıştırmaya başlamışlar. Polislerden biri kütüphanede Lenin'in kitaplarından birini bulmuş. Artık hangisiyse kitabın üzerinde Vladimir İlyiç Lenin'in kısaltılmış hali olarak VI Lenin yazıyormuş. Eleman heyecana kapılıp başlarındaki amirine gidip 'Amirim' demiş, 'Biz bunun birincisiyle başa çıkamadık, bakın herifler altıncısını çıkarmışlar! '
Yine aynı dönem. Bu kez başka bir eve baskın düzenlenmiş. Bu baskında güvenlik güçlerinin amiri bastıkları evin sahibini karşısına almış azarlıyormuş: 'Ulan vatan haini, ulan Moskof uşağı, hadi anandan babandan utanmadın, bari şu duvarına resmini astığın ak sakallı dedenden utan! ' Duvardaki ak sakallı dede ise, Karl Marx'ın o çok bilinen resmiymiş.
1980 öncesi Ankara - Keçiören'de bir marketin camında 'Nefis Rus salatası geldi' yazıyormuş. Bu yazıyı gören ülkücüler marketi basmışlar ve sahibini 'Bu yazı yarın ordan inecek' diye tehdit etmişler. Ertesi gün marketin vitrininde yeni bir yazı varmış: 'Nefis Amerikan salatası geldi! '
elemanınbiri: sizin grubun adı ne ya? ?
esasoğlan: supangüle
elemanınbiri: kaaç? ? ?
esasoğlan: supangüle be keşkülün karesi
bad yemektedeir diğer masada oturan iki fenerli bad'i taciz etmektedir :)
salaklardan biri- olum bad carew diye birini almış sizin takım ama fenerliler (aklınca alex konusu açacak) adını bile duymadı öyle değilmi lan
öbür salak- he valla biz adını bilene duymadık kim o?
bad- isimsiz takımın taraftarı bilemez zaten olum, eşşek hoşaftan ne anlar :)))
salaklar-! ! ! £#½#$½$½$#½£#$½{{[\*?
bad- :)))
Trafikte önümde giden son model bir avrupa arabanın tamponunda 'Vay seni vayy vayy' camda ise dev puntolarla 'Nasıl yani..! ' yazıyordu...
muhterem yetkili turbana siddetle karsi cikar
-rejim icin buyuk tehlikedir
-asla musade edilemez
-bunlar orumcek kafalilar
ayni yetkili su cumleyide ekler
-benim annemde basini ortuyor.
t.e: noolurrrr noolur al ab ye
....: hayır daha işimiz bitmediii
t.e: ya noolur bak kıbrısı da güney doğuyu da al.. istersen daha taviz de veririm? ?
....: hayıırr... toplum ahlakınızı da alıcaam
- Beni sevdiğini söyle lütfen.....
- Yalan söylemeyi hiç sevmem........ :)))))))))
Almanlar Caponlara kıl oluyomuş. Kendilerinin çok daha üstün olduklarını düşündüklerinden, “Naapsak da şu Caponlara dersini versek” diye kara kara düşünüyolarmış. Bizdeki TÜSİAD gibi Almanların da bi işveren derneği varmış. Bunlar toplanıp toplanıp bu konu üzerine kafa yoruyolarmış. İşte yine bu toplantıların birinde bi işadamı heyecanla ayağa fırlayıp, “Arkadaşlar Caponlardan daha iyi olduğumuzu kanıtlamazsak Alman malları dünyada hiç satılmıycak. Çok çok acil bişeyler yapmalıyız artık” demiş. Almanların hepsi adama hak vermiş, başlarını sallamışlar onaylamak için, hatta toplantıda hazır bulunan Başbakan da Alman işadamlarına her türlü imkanı sağlayacağına söz vermiş.
Lafı uzatmayım canım abim, Almanlar o hırsla Caponlara ağızlarının payını verecek bi fikir bulmuşlar ve hemmen de uygulamaya koymuşlar taabi: Alman otomobil devlerinin en yetenekli mühendisleri müthiş teknolojik bi labaratuvarda toplanmış. Mersedes, Bemve, Vosvos... Bütün firmaların en iyileriymiş hepsi. Alman devletinin para yardımıyla aralıksız iki sene çalışmış bunlar. Sonunda da; sen de 5 santim, ben diyeyim 2 buçuk santim, yani yarım karış ya var ya yok, kibrit kutusu kadar bi araba yapmışlar. Mersedes spor arabanın aynısıymış bu. Ama büyüğünün büttüün özelliklerini aynen taşıyomuş küçük araba. Cam sileceğinden, bujisine tamamen aynıymış. Koy benzini, gez dolaş... O kadar müthişmiş yani.
Bunların hemen dötü kalkmış. Alman Başbakan, “Şunu Caponlara gönderip havamızı atalım. Görsünler bakalım Almanlar nası bi milletmiş” demiş. Araba hemen kargoyla Caponya’ya yollanmış. Almanlar da bu arada olayı dünyaya duyurup, prestij kazanmak için minik arabayla ilgili bi broşür basmaya karar vermiş.
Aradan bi hafta ya geçmiş ya geçmemiş, daha broşürü bile hazırlanmadan araba geri gelmiş Caponya’dan. Kutunun içinde de bi mektup varmış:
“Sevgili Almanlar. Sizi tebrik ederiz. Çok güzel bi araba yapmışsınız. Fakat üzülerek gördük ki bu sevimli arabaya teyp ve cd çalar takmayı unutmuşsunuz. Biz sizin için bi tane taktık, umarız beğenirsiniz! ”
Almanlar accayip şaşırmış taabi. “Ulan biz iki sene uğraştık. Bunlar üç günde böyle bi’şeyi nasıl yaparlar? ” diyerek burun kıvırmışlar, hiç biri inanmamış mektupta yazılanlara. İçlerinden biri laf olsun diye arabanın kapısını açmış tırnağının ucuyla. Eline bi büyüteç almış ve görmüş ki hakkaten arabaya bi teyp takılı. Daha dikkatli bakmış, üzerinde de “Pioneer 1200 CWS RT Özel Yapım” yazıyomuş.
Bi toplu iğnenin ucuyla play tuşuna basmış. İşte o anda yeri göğü inleten bi sesle Capon milli marşı yükselmiş teypten. Almanlar bu durum karşısında şaşkınlık+hayranlık dolu duygularla hazırola geçmiş ve marşı derin bi saygı ile dinlemişler. Hepsinin gözleri dolmuş. Bi daha da Caponlarla sidik yarıştırmama kararı almışlar.
Yaa abicim, işte Capon mucizesi budur. Dikkat et, hiç bi Alman şirketi Caponların girdiği ihaleye girmez. Dilleri yanmış bi kere, o kadar da aptal mı sanıyosun Almanları...
Hani bi zamanlar Kanal 6’da canlı yayınlanan, çocuklar için Hugo diye bi yarışma programı vardı. Programa telefonla katılan çocuklar bi bilgisayar oyununu oynuyo, oyunun kahramanı Hugo’yu telefonun tuşlarıyla yönetiyolardı. Yarışmayı da Tolga Garipoğlu adında bi genç sunuyodu.
Bi gün Hugo’ya katılan çocuklardan biri oyunu becerememiş. Telefonu kapatıp yeni bi yarışmacı almadan önce sunucu klasik bi’kaç avutma cümlesi söyler ya, bizim Tolga da, “Olsun canım zaten önemli olan katılmak di’mi? Eminim Hugo’da şimdi çok üzgün ama napalım” derken telefon hattının ucundaki başaramamanın utancını ve de hıncını taşıyan çocuk ağzının içinde homurdanmış: “Hugo’nun.... koyiim”
Homurdanmış ama küfür bayağı bayağı anlaşılmış. Canlı yayın, Tolga panik olmuş taabi, “Aa çok ayıp. Bak şimdi Tolga abin de sana çok kızdı” demiş. Bunun üzerine çocuk final cümlesini patlatmış: “Tolga abinin de.... koyim! ”
-'Hazir olduktan sonra 'hazirim' DEYİN, gong sesini DUYDUKTAN sonra yarismaya baslayabilirsiniz...' 'Sans Kapiyi Çalinca'
programinin sunucusu Nil Yigitbas SAĞIR ve DİLSİZ yarismaciya söylüyor..
'Şu klimayı açsana Uğurcuğum, ya da bir keseci gönder! ..' => Erman Toroğlu
_____________
'Uğur izin ver be, şurda iki çift laf ediyoruz...' => Şansal Büyüka (Uğur kulaklıktan kısa kesmesini söylediğinde)