"Sabah 6'da yataktan fırlayan, giyinip zorla bir şeyler atıştıran, başka birine para kazandırdığı yere ulaşmak için trafikle boğuşan ve tüm bunlara sahip olduğu için müteşekkir olması istenen biri hayattan nasıl keyif alabilir?"
Bukowski’nin genç ve seksi sevgilisi Pam'ın (Pamela Wood) ın yazdığı “Charles Bukowski’nin Kızıl’ı adlı kitabında Bukowski’nin aslında göründüğü /algılandığı gibi bir insan olmadığını kurallardan çok çekinen bir insan olduğunu yazmış. Evde rahat olduğunu ama dışarı çıktıklarında tüm kurallara harfiyen uyduğunu, hiç kitap okumadığını ve gazetelerin sadece spor ve at yarışı sayfalarını okuduğunu, altı bira içince sarhoş olduğunu söylemiş bu kızıl afet.
Bukowski yeraltı edebiyatı içerisinde önemli yazardı. Sanırım bize o yüksek egosundan dolayı kendini hep farklı gösterdi.Bir çoğumuz gibi!!
'Aslına bakarsan bütün insanların hayatı beklemekle geçiyordu. İstedikleri birşeyin gerçekleşmesini ya da birgün geberip gitmeyi bekleyip duruyorlardı. Markette tuvalet kağıdı satın almak için kuyrukta bekliyorlardı. Bankadan para çekmek için kuyrukta bekliyorlardı. Ve eğer paraları yoksa, daha uzun kuyruklarda beklemeleri gerekiyordu. Önce uykunun gelmesi için, sonra da uyanmak için bekliyordun. Önce evlenmek için, sonra da boşanabilmek için bekliyordun. Önce yağmur yağması için, sonra da yağmurun durması için bekliyordun. Yemek yemek için bekliyordun, sonra tekrar yemek için yeniden bekliyordun. Bazen de bir sürü delinin arasında 'acaba bende mi onlardan biriyim? ' diye merak ederek bir psikoloğun muayenehanesinde bekliyordun.' c.bukowski
kısa ve basit, gerçekçi ve hayal olmayan cümlelerin ayyaş adamı.
Dadaizm akımının enlerinden biri. Öyleki, şaşılacak yalınlığı için de yitip gidersiniz. Tıpkı Picasso resimlerine bakıp 'bunu ben de yaparım, sanat bunun neresinde? ' deme cahilliği gösterenlerin halidir Bukowski'nin yalınlığına gölge etmek.
yapıtlarının edebi bir yönü olduğunu düşünmüyorum. O kadar kitabını nasıl bastırdığı ise kafamı en çok kurcalayan konulardan biri. Ayyaşların hayatını herkesin anlatabileceği bir dille anlatmıştır.
bukowski bir yaşam'a biçimidir.O kitapları ile değil kitapları onunla var olmuş,ender bir şahsiyettir.Yarı otobiyoğrafik eserlerinin birer edbiyat şaheseri olmadığı herkesçe bilinse de,o kendi kendine bir edebiyattır zaten.
çoğu erkeğin yaşam biçimini özetleyen bir bölüm. (kadınlar kitabından)
'sabah uyandım, tuvalate gittim, sıçtım, dişlerimi firçaladım, yatağa geri döndüm, yanımda uzanan kızıl saçlı kızın saçlarına dokundum,yarığını okşadım, kamışımı içine soktum, bir iki hareketten sonra boşaldım. altılıklardan birini açtım, bach tan bir plak, dışarıda uçan güvercinler ilişti gözüme..'
Günlük hayatın sıkıntısından biraz silkeler insanı,herşeyin aynı olmasından. Kişiyi bedenin ve aklın dışına çıkarıp duvara yapıştırır. Sanırım içmek, ertesi sabah tekrar hayata dönülebilen ve her gün tekrarlanabilen bir intihar biçimidir.
'azizlerden çok sapkınlar ilgilendiriyor beni.serserilerin yanında rahatımdır,çünkü ben de serseriyim.kanun sevmem,din sevmem,kural sevmem.toplumun beni şekillendirmesinden hoşlanmam..'
Kadınlarla ilişkilerini saymazsak tabi Küçük İskender'i çağrıştırıyo pop art'çı amcamız.Kusulası bayağılıklarını bile yadırgamıyoruz alışınca.Neyse 'ekmek arası' kitabı okunur, seven sever sevmeyen nefret eder.Çocukluğunu saymazsak ayık gezdiği zamanlar tıpkı bir kelebeğin ömrü kadar olan popüler kültür dehasıdır.
bir insanın bir insana olan aşkı hiç bu kadar doğal anlatılmaz. ağzından asla küfür eksik olmuyor içinden gelen dışına yansıyor. gözlerindeki ateş kağıtlara düşmüş amcamın yaşlanınca herkez onun gibi olmak ister. elinde şarap şişesiyle çöplük diye geçtiğiniz bu adam neyin ne olduğunu sizlerden çok iyi biliyor buda insanı şaşırtıyor. en sewdiğim yazar :)
"Acıya kahkaha atabilmek bir sanatsa eğer, ben çok pahalı bir tabloyum"
Charles Bukowski
https://pin.it/3LKH1cG
https://pin.it/3Fzz1vI
"Sabah 6'da yataktan fırlayan, giyinip zorla bir şeyler atıştıran, başka birine para kazandırdığı yere ulaşmak için trafikle boğuşan ve tüm bunlara sahip olduğu için müteşekkir olması istenen biri hayattan nasıl keyif alabilir?"
"Sevdiğiniz insanların burcunu, parfümünü biliyorsunuz ama korkularından, pişmanlıklarından, hayal kırıklıklarından haberiniz yok.."
Charles Bukowski
Bukowski’nin genç ve seksi sevgilisi Pam'ın (Pamela Wood) ın yazdığı “Charles Bukowski’nin Kızıl’ı adlı kitabında Bukowski’nin aslında göründüğü /algılandığı gibi bir insan olmadığını kurallardan çok çekinen bir insan olduğunu yazmış.
Evde rahat olduğunu ama dışarı çıktıklarında tüm kurallara harfiyen uyduğunu, hiç kitap okumadığını ve gazetelerin sadece spor ve at yarışı sayfalarını okuduğunu, altı bira içince sarhoş olduğunu söylemiş bu kızıl afet.
Bukowski yeraltı edebiyatı içerisinde önemli yazardı. Sanırım bize o yüksek egosundan dolayı kendini hep farklı gösterdi.Bir çoğumuz gibi!!
Şimdiki boşvermişliğim, bir zaman çok önemsemişliğimin sonucudur.
Charles Bukowski
“Zaman unutturmaz, uyuşturur.”
Özü sözü bir
Anthony Quinn'i andırıyor.
süper adam ya
nihilist olsa gerek
'Aslına bakarsan bütün insanların hayatı beklemekle geçiyordu. İstedikleri birşeyin gerçekleşmesini ya da birgün geberip gitmeyi bekleyip duruyorlardı. Markette tuvalet kağıdı satın almak için kuyrukta bekliyorlardı. Bankadan para çekmek için kuyrukta bekliyorlardı. Ve eğer paraları yoksa, daha uzun kuyruklarda beklemeleri gerekiyordu. Önce uykunun gelmesi için, sonra da uyanmak için bekliyordun. Önce evlenmek için, sonra da boşanabilmek için bekliyordun. Önce yağmur yağması için, sonra da yağmurun durması için bekliyordun. Yemek yemek için bekliyordun, sonra tekrar yemek için yeniden bekliyordun. Bazen de bir sürü delinin arasında 'acaba bende mi onlardan biriyim? ' diye merak ederek bir psikoloğun muayenehanesinde bekliyordun.' c.bukowski
kısa ve basit, gerçekçi ve hayal olmayan cümlelerin ayyaş adamı.
adamım ya! ?
16 - 17 yaşlarında tanısaydım
idol ederdim kendime
'bu dünyada aşık olmadığıma
ve hep huzursuz olduğuma'
memnunum diyebilen
aşmış kişi.
'her biri diğerini gereksiz kılan
bir kalabalık'
iyi yazar,basit yazar,küfreder ve bunları yerine getirir.çirkindir yüzü..dört kelimeyle özetlenebilir tüm yapıtları.
içki
sex
at yarışı
kadın
Dadaizm akımının enlerinden biri. Öyleki, şaşılacak yalınlığı için de yitip gidersiniz. Tıpkı Picasso resimlerine bakıp 'bunu ben de yaparım, sanat bunun neresinde? ' deme cahilliği gösterenlerin halidir Bukowski'nin yalınlığına gölge etmek.
yapıtlarının edebi bir yönü olduğunu düşünmüyorum. O kadar kitabını nasıl bastırdığı ise kafamı en çok kurcalayan konulardan biri. Ayyaşların hayatını herkesin anlatabileceği bir dille anlatmıştır.
herşey iyi güzel olsada evet sorunluydun sen...
bukowski bir yaşam'a biçimidir.O kitapları ile değil kitapları onunla var olmuş,ender bir şahsiyettir.Yarı otobiyoğrafik eserlerinin birer edbiyat şaheseri olmadığı herkesçe bilinse de,o kendi kendine bir edebiyattır zaten.
sevgili ayyaş moruğum benim...öte tarafta neler çeviriyon acep?
çoğu erkeğin yaşam biçimini özetleyen bir bölüm. (kadınlar kitabından)
'sabah uyandım, tuvalate gittim, sıçtım, dişlerimi firçaladım, yatağa geri döndüm, yanımda uzanan kızıl saçlı kızın saçlarına dokundum,yarığını okşadım, kamışımı içine soktum, bir iki hareketten sonra boşaldım. altılıklardan birini açtım, bach tan bir plak, dışarıda uçan güvercinler ilişti gözüme..'
Günlük hayatın sıkıntısından biraz silkeler insanı,herşeyin aynı olmasından.
Kişiyi bedenin ve aklın dışına çıkarıp duvara yapıştırır.
Sanırım içmek,
ertesi sabah
tekrar hayata
dönülebilen
ve her gün
tekrarlanabilen
bir intihar biçimidir.
'azizlerden çok sapkınlar ilgilendiriyor beni.serserilerin yanında rahatımdır,çünkü ben de serseriyim.kanun sevmem,din sevmem,kural sevmem.toplumun beni şekillendirmesinden hoşlanmam..'
^^Bir bk değil güzellik.Uçar gider.Çirkin olduğun için talihlisin.Biri seninle ilgilendiğinde başka bir şey için olmadığını biliyorsun.^^
hastasiyim...
askin.ilskinin,hayatin,kadinlarin en derinlerine kadar inebilmis sarhoslarsarhosu ama son derece sevimli ve okunasi bi yazardir...
Kadınlarla ilişkilerini saymazsak tabi Küçük İskender'i çağrıştırıyo pop art'çı amcamız.Kusulası bayağılıklarını bile yadırgamıyoruz alışınca.Neyse 'ekmek arası' kitabı okunur, seven sever sevmeyen nefret eder.Çocukluğunu saymazsak ayık gezdiği zamanlar tıpkı bir kelebeğin ömrü kadar olan popüler kültür dehasıdır.
sevimli bir aşk hikayesi...
çok sevimli
pek sevdiğimi söyleyemeyeceğim ne yani açık saçık, argo, sokak dili ımmm geçiniz pls...
nataşa taciri değilmiydi :)
bir insanın bir insana olan aşkı hiç bu kadar doğal anlatılmaz. ağzından asla küfür eksik olmuyor içinden gelen dışına yansıyor. gözlerindeki ateş kağıtlara düşmüş amcamın yaşlanınca herkez onun gibi olmak ister. elinde şarap şişesiyle çöplük diye geçtiğiniz bu adam neyin ne olduğunu sizlerden çok iyi biliyor buda insanı şaşırtıyor. en sewdiğim yazar :)