peşinden kitleleri sürüklemiş olmasa da, sanıldığından daha fazla tanınan fakat az kişi tarafından okunan, maalesef çok çok daha az kişi tarafından da anlaşılan; mütercim, münekkid, mütefekkir nadide şahsiyet..
Türkiye de herkesin sıkı pazarlıklar sonucu ve bedeller ödeyerek satın aldığı türlü türlü 'izm' lerin hepsinin 'aldanmışlık' ve bir nev'i 'kazıklanmışlık' olduğunu en zor zamanlarda haykıran ve ıspatlayan bir düşünür,sosyolog,filozof ve insan...
“Özellikle sağ ve sol hakikati maskelemeye yarayan uydurma mefhumlardır..Sağ ile sol bir bütündür.. Solu tayin eden sağ, sağı tayin eden soldur.Biz hakikatin sadece bir tarafını görmeye mahkum edilmişizdir.Oysa yalnız bir tarafını görmek, hiçbir şey görmemektir”
Türk milletinin âb-ı hayat hükmünde değerleri ve değerlileri vardır. Bunlardan birisi de Cemil Meriç’tir. Meriç, ömrünü düşüncenin girdabında geçirmiş, Osmanlı’nın inkırazını içinde yaşamış ve hissetmiş bir akıl hocasıdır. O, fikir namusunu yüreğinin derinliklerinde hissetmiş, eğilip bükülmeden ve yalpalamadan dimdik ve haysiyetli bir duruş sergilemiştir.
Cemil Meriç, genç yaşta görme yetisini kaybetmesine rağmen ömrünün son anına kadar bu milletin selâmeti için düşünme gücünü diri ve canlı tutmuştur. Bizim görmediklerimizi görmüş, bizim hissetmediklerimizi hissetmiş, bizim duymadıklarımızı duymuştur. Bu ülkenin gençlerine yepyeni ufuklar açmıştır. Bizler ondan çok şey öğrendik. Doğuyla Batı arasında sıkışıp kalan bu milletin kurtuluş reçetesini o sundu bize.
Türk mütefekkirleri arasında sözüyle özü bir olanların başında gelir Cemil Meriç… Bu büyük Türk aydınının adını muhayyilemize kazıyan birbirinden güzel ve çarpıcı sözleri vardır. Bunlardan bir buket yapıp sizlere sunmak istiyorum:
“Sol ve sağ… Çılgın sevgilerin ve şuursuz kinlerin emzirdiği iki ifrit…. / Kendi gerçeğimizi kendi kelimelerimizle anlayıp anlatmak, her namuslu yazarın vicdan borcu. / Murdar bir halden muhteşem bir maziye kanatlanıp uçmak gericilikse, her namuslu insan gericidir. / Kelam, bütünüyle haysiyettir. / Kamus, bir milletin hafızası, yani kendisi; heyecanıyla, hassasiyetiyle, şuuruyla. / İzm’ler idraklerimize giydirilen deli gömlekleri. / Slogan, ilkelin ideolojisi. / İdeolojiler, uçurumları aydınlatan hırsız fenerleri. / Kitaptan değil, kitapsızlıktan korkmalıyız.
Hafızaya çakıl taşı gibi saplanan bilgi kırıntılarına yeni bir ad bulduk: kültür. / Kitap, istikbale yollanan mektup… Smokin giyen heyecan, mumyalanan tefekkür… / Tarihimiz, mührü sökülmemiş bir hazine…. / Her toplum bir kitaba dayanır: Ramayana, Neşideler neşidesi veya Kur’an… Senin kitabın hangisi? / Duygunun asaleti, kuvvet ve isabetindedir. / Yığın düşünmez, maruz kalır. / Bayağı, hissetmeyendir. / Gerçek hükümdarlar, ebedî hükümrandırlar. Hazineleri yağma edildikçe zenginleşirler. / Meçhule açılan bir kapıdır kitap. Meçhule, yani masala, esrara, sonsuza… / Mütercim, mutlak’ı arayan bir çılgın, “felsefe taşı”nı bulmaya çalışan bir simyagerdir.
Şiir ne bir teşrih masasıdır, ne bir teşhir çarmıhı... / Polemik zekâların savaşıymış. Zekâlar birbiriyle savaşmaz. Kinlerin, peşin hükümlerin, gizli çıkarların savaşı, polemik. Eski bir inancı yok etmek isteyen yeni bir düşüncenin savaşı… Ve her mübariz kendi cephesinde muzaffer… / Yaşayanları yöneten ölülerdir. Demek ki öldürülmesi gereken ölüler de var. / Gitmek, kaderin hatalarını düzeltmektir. / Kahramanlık, hatada ısrar etmemektir. / Asya’nın bütün evlatları içinde Batı’nın ilk benimsediği: Zerdüşt… / Aldatmayan tek sevgili var dünyada: mutlak güzel…”
Cemil Meriç dünyaya ve yaşanan hadiselere hep ibret gözüyle bakmıştır. O, hadiselerin görünen yüzünü değil, içe yansıyan cephesini teşhir ve tespit etmiştir. Hayata pembe gözlükle bakmadığı gibi kalın camlı, koca çerçeveli gözlüklerin arkasından da bakmamıştır. Olması gereken noktada durarak gördüklerini teşhir ve tespit etmiştir. Onun dünyaya, hayata ve insana bakışını yansıtan veciz sözlerine kaldığımız yerden devam edelim:
“Her çağ kendi kelimelerini söyletmiş kelimeye; her demagog(lâfazan) kendi yalanlarını… / İrfan, düşüncenin bütün kutuplarını kucaklayan bir kelime… / İrfan, kemâle açılan kapı, amelle taçlanan ilim... / Kültür, homo ekonomikus’un kanlı fetihlerini gizlemeye çalışan birer şal... / Kültür, kaypaklığı, müphemiyeti ve seyyaliyetiyle Avrupa’dır. Tarif edilmeyen, edilemeyen bir kelime… / Batı’nın düşünce tarihi akılla naklin mücadele tarihi… / Din, Avrupa için bir afyondur, bütün ideolojiler gibi…
Avrupa tarihi, bir sınıf kavgası tarihidir. / Raskolnikov sarsıntı geçiren bir toplumda yapayalnızdır. Dosto gibi... / Şuuraltı(psikanaliz) her istediğini kolayca elde eden mutlu azınlığın imtiyazı… / Kendini tanımak, marifetlerin marifeti… / Belki de medeniyet uyuyor ve zaman zaman rüya görüyor. / Savaş bir irşat… Savaş, ışıkla karanlığın diyaloğu… Düşman, gözü bağlı olandır. / Bu çökmeye hazır medeniyet üç sütün üzerinde duruyor; süngü, açlık, fuhuş…/ Tarihi yaratan, fertle yığın arasındaki anlaşmazlık…
Çatışmasız toplum beraber otlayan, beraber geviş getiren adsız bir sürü… / Tarihin mimarı: isyan, kadere, zamana, insana… / Dahi, münzevi bir yıldız; anasız doğan çocuk, anasız doğan ve zürriyetsiz ölen… Zirveden zirveye akseden şarkı… / Kronoloji: aptalların tarihi… / Din, bir susuzluk, sonsuza karşı duyulan özlem. Bilgi değil, aşk… / Hapishane, maskelerin çıkarıldığı yerdir. / Mahalle kavgaları, tefekkürün zirvelerine ulaşmamalı…”(Bu Ülke- Cemil Meriç-İletişim Yayınevi)
Cemil Meriç’in defalarca okuduğum şaheseri olan ‘Bu Ülke’ den derlediğim veciz sözlerden bir kısmını sundum sizlere. Bu belâgatli sözlerin her biri bir kitap hacminde anlatılacak duygu ve düşünceleri yoğun bir içerikle anlatıyor. Uluslararası düzeyde itibar gören ve içinde yaşadığı topluma eleştirel gözle bakabilen bu güzel insanı anlamak için kafa yormamız gerekir. Zira onun teşhis ve tespitleri müşahhas hakikatlerden besleniyor. Cemil Meriç’in akıl defteri bizim ilham kaynağımız olmalıdır. Aksi halde kendi etrafımızda döner dururuz. Azgın dalgalara ve şiddetli fırtınalara karşı sakin bir limana sığınamayız.
ayrı kavanozdaki münzevi balık diyorum ben ona... ama o kendisini soyutlamış bir münzevi olmadı hiç bir zaman... derdinin dertlisi..vatan sevgilisi,gençliğin sevdalısı bir ruh idi...
'Bu Ülke' de sana hayır dualarını gönderen gençler var,bilmelisin Cemil Meriç...
dünyaya gözlerini kapattığında bakışlarını içine çevirip de kalemini mürekkebe bandın sen...
yüreğin göz oldu sana,okuttun yine bizlere yüreğinden dökülen bilinçlendirmeye yönelik fikirlerini...
doğudan batıdan,sağdan soldan her fikri okumayı yine sen kulaklarımıza fısıldadın...
perspektifimi borçlu olduklarımdansın...
rahmet sana...mekanın cennet olsun kalem güzeli...
'Bu ülke' sinin gölgesinde makaleler yazanların ödüllendirileceği bir anma programı var bugün Pertevniyal lisesinde.. O bir vatan sevgilisiydi.. kalemi özellerden idi..
Cemil Meriç, bazı fikirler söyleyen yanılgıları açıkça ifade edebilen, bundan sonra da bazı fikirlerini yenilenebileceği ihtimali açık bırakan, fakat her söylediğini inanarak aktaran yeni ve aykırı bir çizgidir. O, öyle bir aydındır ki grup ve cemaat oluşturma kaygısı taşımaz. Şöyle ki, “Bir çağın vicdanı olmak isterdim... Bir çağın daha doğrusu bir milletin, idrakimize vurulan zincirleri kırmak, yalanları yok etmek. Türk insanını, Türk insanından ayıran bütün duvarları yıkmak... mazlum bir kavimin sesi olmak isterdim. Muhteşem bir maziyi daha muhteşem bir istikbale bağlayan köprü olmak isterdim. Kelimeden, sevgiden bir köprü.”
Üstat, en düşman kesildiği düşüncelere yakın; en ziyade muhabbet duyduğu kesimlere de o nispetle muhalif düştü. Hiçbir sınıfa, ideolojik ve politik gruba mensup değildi. Yazdıkları okunur, konuştukları dinlenirken, şuur ikna olur ruh tatmine ererdi.
Ozanın deyimiyle: Aydın aydın olaydı iş o zaman kolaydı.
Cemil Meriç’le birlikte fikir hayatımızda “aydın kavramı yeni bir yorum kazanmıştır. Gerek ortaya koyduğu tavır, gerekse yazdıkları, bu konu üzerinde farklı bir bakış açısı kazandı. İlk etapta “ Fildişi kule” den konuşan üstat, kendini en iyi yansıtan sıfatı da yine kendisi seçti; “O, yapayalnız bir adamdır. Ne cennet ne cehennem. İkisini de hudut bir nokta...” Ben herhangi bir tarikatın sözcüsü değilim. Yani, ilan edilecek hazır bir temayüllüm yok. Derslerimde de, konuşmalarımda da tekrarladığım ve darağacına kadar tekrarlayacağım tek tarikat: “ Her düşünceye saygı.”
CEMİL MERİÇ dünyayı görebildiği o süre içerisinde gerçekten gören,özellikle kitapların ruhunu okuyarak onları yorumlayan,tek bir çerçevede kalmamayı tercih edecek kadar her noktaya vakıf olabilen örnek alınası gerçek bir aydın benim için. ÜSTAD seninle tanışmış olmayı isterdim.senin'anlıyorum ki,zalim ve kıyıcı bir gerçekten kurtulmanın tek çaresi,reel dünyadan kitaplar dünyasına sığınmak'sözünü yüreğimin derinlerinde hissederek anladığımı,bunu çok doğru bulduğumu sana iletmek isterdim. YARATAN'ın rahmeti üzerine olsun.
kelimelerin efendisi, nesri nazma dönüştüren adam, frenk tedirsatından geçmiş bir zavallı, bi de bana şu mısrayı öğreten adam 'himalayalardan esen rüzgarı hasretle kucaklıyorum, senin saçlarını okşamıştır diye' ve de şunu 'yığın kadındır ırzını teslimedecek zorba arar' ben yaşlandıkça hayranlığım azalıyor... demekki bi seraptır cemil meriç türk entelijansiyasında........
Hala Durkheim'i, Comte'u öğretiyoruz çocuklarımıza.Sosyolog arayanlar, Cemil Meriç denen ummandan bir yudum da mı içmedinin? Siz hiç susamaz mısınız? 'Kültürden İrfana' geçin artık...
bence edebiyat alanında koskocaman bi umman büyük bir derinlik ama yaşanan bir trajedisi var hayattayken kıymetinin bilinmemesiydı insallah bizlerde kendisini bir sonraki nesile aktarabiliriz
dalgalı denizdin...
''kamus namustur'' demiştin...
böylesi büyük bir mütefekkirimiz var ve ilginçtir ki hakkında henüz dücane cündioğlunun geniş kapsamlı çalışması var...o da çok yeni...
enteresan gerçekten...
düşünme hasleti iğdiş edilmiş gençlik! ! unutmayın bu ismi...
gençlerimize sorsanız freud,nietzsche...daha bilmem kaç hezeyan üstâdını isimleriymiş gibi döküverirler cümle cümle....
Sorarım; bu insanın hangi kitabını okudunuz?
başlayın derim:''Bu ülke'' ile...
peşinden kitleleri sürüklemiş olmasa da, sanıldığından daha fazla tanınan fakat az kişi tarafından okunan, maalesef çok çok daha az kişi tarafından da anlaşılan; mütercim, münekkid, mütefekkir nadide şahsiyet..
Geçmişten bugüne sesleniş!
Seslendiği insanların yüreklerini kavrayış
ve düşüncelerini beliğ akıcı anlaşılır üslubuyla zihinlere fısıldayış..
Türkiye de herkesin sıkı pazarlıklar sonucu ve bedeller ödeyerek
satın aldığı türlü türlü 'izm' lerin hepsinin
'aldanmışlık' ve bir nev'i 'kazıklanmışlık' olduğunu
en zor zamanlarda haykıran ve ıspatlayan bir düşünür,sosyolog,filozof ve insan...
“Özellikle sağ ve sol hakikati maskelemeye yarayan uydurma mefhumlardır..Sağ ile sol bir bütündür.. Solu tayin eden sağ, sağı tayin eden soldur.Biz hakikatin sadece bir tarafını görmeye mahkum edilmişizdir.Oysa yalnız bir tarafını görmek, hiçbir şey görmemektir”
....
günümüzün badana duvarına dönmüş dudaklarına fuzuliden gazal yazmasını beklemek ahmaklıktır...üstad ne güzel de demiş...
Lafı geçti bir anayım dedim. Büyük Feylesof' tu gerçekten. Öyleleri pek fazla gelmiyo maalesef...
Ne haddimize... o bir umman
CEMİL MERİÇ’İN AKIL DEFTERİ
M.NİHAT MALKOÇ
Türk milletinin âb-ı hayat hükmünde değerleri ve değerlileri vardır. Bunlardan birisi de Cemil Meriç’tir. Meriç, ömrünü düşüncenin girdabında geçirmiş, Osmanlı’nın inkırazını içinde yaşamış ve hissetmiş bir akıl hocasıdır. O, fikir namusunu yüreğinin derinliklerinde hissetmiş, eğilip bükülmeden ve yalpalamadan dimdik ve haysiyetli bir duruş sergilemiştir.
Cemil Meriç, genç yaşta görme yetisini kaybetmesine rağmen ömrünün son anına kadar bu milletin selâmeti için düşünme gücünü diri ve canlı tutmuştur. Bizim görmediklerimizi görmüş, bizim hissetmediklerimizi hissetmiş, bizim duymadıklarımızı duymuştur. Bu ülkenin gençlerine yepyeni ufuklar açmıştır. Bizler ondan çok şey öğrendik. Doğuyla Batı arasında sıkışıp kalan bu milletin kurtuluş reçetesini o sundu bize.
Türk mütefekkirleri arasında sözüyle özü bir olanların başında gelir Cemil Meriç… Bu büyük Türk aydınının adını muhayyilemize kazıyan birbirinden güzel ve çarpıcı sözleri vardır. Bunlardan bir buket yapıp sizlere sunmak istiyorum:
“Sol ve sağ… Çılgın sevgilerin ve şuursuz kinlerin emzirdiği iki ifrit…. / Kendi gerçeğimizi kendi kelimelerimizle anlayıp anlatmak, her namuslu yazarın vicdan borcu. /
Murdar bir halden muhteşem bir maziye kanatlanıp uçmak gericilikse, her namuslu insan gericidir. / Kelam, bütünüyle haysiyettir. / Kamus, bir milletin hafızası, yani kendisi; heyecanıyla, hassasiyetiyle, şuuruyla. / İzm’ler idraklerimize giydirilen deli gömlekleri. /
Slogan, ilkelin ideolojisi. / İdeolojiler, uçurumları aydınlatan hırsız fenerleri. / Kitaptan değil, kitapsızlıktan korkmalıyız.
Hafızaya çakıl taşı gibi saplanan bilgi kırıntılarına yeni bir ad bulduk: kültür. / Kitap, istikbale yollanan mektup… Smokin giyen heyecan, mumyalanan tefekkür… / Tarihimiz, mührü sökülmemiş bir hazine…. / Her toplum bir kitaba dayanır: Ramayana, Neşideler neşidesi veya Kur’an… Senin kitabın hangisi? / Duygunun asaleti, kuvvet ve isabetindedir. / Yığın düşünmez, maruz kalır. / Bayağı, hissetmeyendir. / Gerçek hükümdarlar, ebedî hükümrandırlar. Hazineleri yağma edildikçe zenginleşirler. / Meçhule açılan bir kapıdır kitap. Meçhule, yani masala, esrara, sonsuza… / Mütercim, mutlak’ı arayan bir çılgın, “felsefe taşı”nı bulmaya çalışan bir simyagerdir.
Şiir ne bir teşrih masasıdır, ne bir teşhir çarmıhı... / Polemik zekâların savaşıymış. Zekâlar birbiriyle savaşmaz. Kinlerin, peşin hükümlerin, gizli çıkarların savaşı, polemik. Eski bir inancı yok etmek isteyen yeni bir düşüncenin savaşı… Ve her mübariz kendi cephesinde muzaffer… / Yaşayanları yöneten ölülerdir. Demek ki öldürülmesi gereken ölüler de var. / Gitmek, kaderin hatalarını düzeltmektir. / Kahramanlık, hatada ısrar etmemektir. / Asya’nın bütün evlatları içinde Batı’nın ilk benimsediği: Zerdüşt… / Aldatmayan tek sevgili var dünyada: mutlak güzel…”
Cemil Meriç dünyaya ve yaşanan hadiselere hep ibret gözüyle bakmıştır. O, hadiselerin görünen yüzünü değil, içe yansıyan cephesini teşhir ve tespit etmiştir. Hayata pembe gözlükle bakmadığı gibi kalın camlı, koca çerçeveli gözlüklerin arkasından da bakmamıştır. Olması gereken noktada durarak gördüklerini teşhir ve tespit etmiştir. Onun dünyaya, hayata ve insana bakışını yansıtan veciz sözlerine kaldığımız yerden devam edelim:
“Her çağ kendi kelimelerini söyletmiş kelimeye; her demagog(lâfazan) kendi yalanlarını… / İrfan, düşüncenin bütün kutuplarını kucaklayan bir kelime… / İrfan, kemâle açılan kapı, amelle taçlanan ilim... / Kültür, homo ekonomikus’un kanlı fetihlerini gizlemeye çalışan birer şal... / Kültür, kaypaklığı, müphemiyeti ve seyyaliyetiyle Avrupa’dır. Tarif edilmeyen, edilemeyen bir kelime… / Batı’nın düşünce tarihi akılla naklin mücadele tarihi… / Din, Avrupa için bir afyondur, bütün ideolojiler gibi…
Avrupa tarihi, bir sınıf kavgası tarihidir. / Raskolnikov sarsıntı geçiren bir toplumda yapayalnızdır. Dosto gibi... / Şuuraltı(psikanaliz) her istediğini kolayca elde eden mutlu azınlığın imtiyazı… / Kendini tanımak, marifetlerin marifeti… / Belki de medeniyet uyuyor ve zaman zaman rüya görüyor. / Savaş bir irşat… Savaş, ışıkla karanlığın diyaloğu… Düşman, gözü bağlı olandır. / Bu çökmeye hazır medeniyet üç sütün üzerinde duruyor; süngü, açlık, fuhuş…/ Tarihi yaratan, fertle yığın arasındaki anlaşmazlık…
Çatışmasız toplum beraber otlayan, beraber geviş getiren adsız bir sürü… / Tarihin mimarı: isyan, kadere, zamana, insana… / Dahi, münzevi bir yıldız; anasız doğan çocuk, anasız doğan ve zürriyetsiz ölen… Zirveden zirveye akseden şarkı… / Kronoloji: aptalların tarihi… / Din, bir susuzluk, sonsuza karşı duyulan özlem. Bilgi değil, aşk… / Hapishane, maskelerin çıkarıldığı yerdir. / Mahalle kavgaları, tefekkürün zirvelerine ulaşmamalı…”(Bu Ülke- Cemil Meriç-İletişim Yayınevi)
Cemil Meriç’in defalarca okuduğum şaheseri olan ‘Bu Ülke’ den derlediğim veciz sözlerden bir kısmını sundum sizlere. Bu belâgatli sözlerin her biri bir kitap hacminde anlatılacak duygu ve düşünceleri yoğun bir içerikle anlatıyor. Uluslararası düzeyde itibar gören ve içinde yaşadığı topluma eleştirel gözle bakabilen bu güzel insanı anlamak için kafa yormamız gerekir. Zira onun teşhis ve tespitleri müşahhas hakikatlerden besleniyor. Cemil Meriç’in akıl defteri bizim ilham kaynağımız olmalıdır. Aksi halde kendi etrafımızda döner dururuz. Azgın dalgalara ve şiddetli fırtınalara karşı sakin bir limana sığınamayız.
ayrı kavanozdaki münzevi balık diyorum ben ona...
ama o kendisini soyutlamış bir münzevi olmadı hiç bir zaman... derdinin dertlisi..vatan sevgilisi,gençliğin sevdalısı bir ruh idi...
'Bu Ülke' de sana hayır dualarını gönderen gençler var,bilmelisin Cemil Meriç...
dünyaya gözlerini kapattığında bakışlarını içine çevirip de kalemini mürekkebe bandın sen...
yüreğin göz oldu sana,okuttun yine bizlere yüreğinden dökülen bilinçlendirmeye yönelik fikirlerini...
doğudan batıdan,sağdan soldan her fikri okumayı yine sen kulaklarımıza fısıldadın...
perspektifimi borçlu olduklarımdansın...
rahmet sana...mekanın cennet olsun kalem güzeli...
Cesur,zarif,olgun,dolu-dolu bir karekter
kalemi güzel insan...
'Bu ülke' sinin gölgesinde makaleler yazanların ödüllendirileceği bir anma programı var bugün Pertevniyal lisesinde..
O bir vatan sevgilisiydi..
kalemi özellerden idi..
Cemil Meriç, bazı fikirler söyleyen yanılgıları açıkça ifade edebilen, bundan sonra da bazı fikirlerini yenilenebileceği ihtimali açık bırakan, fakat her söylediğini inanarak aktaran yeni ve aykırı bir çizgidir. O, öyle bir aydındır ki grup ve cemaat oluşturma kaygısı taşımaz. Şöyle ki, “Bir çağın vicdanı olmak isterdim... Bir çağın daha doğrusu bir milletin, idrakimize vurulan zincirleri kırmak, yalanları yok etmek. Türk insanını, Türk insanından ayıran bütün duvarları yıkmak... mazlum bir kavimin sesi olmak isterdim. Muhteşem bir maziyi daha muhteşem bir istikbale bağlayan köprü olmak isterdim. Kelimeden, sevgiden bir köprü.”
Üstat, en düşman kesildiği düşüncelere yakın; en ziyade muhabbet duyduğu kesimlere de o nispetle muhalif düştü. Hiçbir sınıfa, ideolojik ve politik gruba mensup değildi. Yazdıkları okunur, konuştukları dinlenirken, şuur ikna olur ruh tatmine ererdi.
Ozanın deyimiyle:
Aydın aydın olaydı iş o zaman kolaydı.
Cemil Meriç’le birlikte fikir hayatımızda “aydın kavramı yeni bir yorum kazanmıştır. Gerek ortaya koyduğu tavır, gerekse yazdıkları, bu konu üzerinde farklı bir bakış açısı kazandı. İlk etapta “ Fildişi kule” den konuşan üstat, kendini en iyi yansıtan sıfatı da yine kendisi seçti; “O, yapayalnız bir adamdır. Ne cennet ne cehennem. İkisini de hudut bir nokta...” Ben herhangi bir tarikatın sözcüsü değilim. Yani, ilan edilecek hazır bir temayüllüm yok. Derslerimde de, konuşmalarımda da tekrarladığım ve darağacına kadar tekrarlayacağım tek tarikat: “ Her düşünceye saygı.”
'denize atılan bir şişe her kitap...asırlar kumsalda oynayan bir çocuk...içine gönlünü boşalttığın şişeyi belki açarlar,belki açamazlar.'
ayrı kavanozdaki münzevi bir balık..
Gerici, ilerici... Düşünce hürriyeti bu mülevves kelimelerin esaretinden kurtulmakla başlar, düşünce hürriyeti ve DÜŞÜNCE NAMUSU.
Satırlarının arasında kaybolduğum adam...
'Kimim ben? Hayatını Türk irfanına adayan, münzevi ve mütecessis bir fikir işçisi.'
Cemil Meriç, Jurnal, 18.06.1974
okumak.......uğruna gözlerinden olmak............
CEMİL MERİÇ dünyayı görebildiği o süre içerisinde gerçekten gören,özellikle kitapların ruhunu okuyarak onları yorumlayan,tek bir çerçevede kalmamayı tercih edecek kadar her noktaya vakıf olabilen örnek alınası gerçek bir aydın benim için.
ÜSTAD seninle tanışmış olmayı isterdim.senin'anlıyorum ki,zalim ve kıyıcı bir gerçekten kurtulmanın tek çaresi,reel dünyadan kitaplar dünyasına sığınmak'sözünü yüreğimin derinlerinde hissederek anladığımı,bunu çok doğru bulduğumu sana iletmek isterdim.
YARATAN'ın rahmeti üzerine olsun.
Kelime hazinesinin, görmeyen gözleriyle çeliştiği bir hakikat fakat 'Hakikat kaderin imzasız mektubu.....' C.M.
kelimelerin efendisi, nesri nazma dönüştüren adam, frenk tedirsatından geçmiş bir zavallı, bi de bana şu mısrayı öğreten adam 'himalayalardan esen rüzgarı hasretle kucaklıyorum, senin saçlarını okşamıştır diye' ve de şunu 'yığın kadındır ırzını teslimedecek zorba arar' ben yaşlandıkça hayranlığım azalıyor... demekki bi seraptır cemil meriç türk entelijansiyasında........
Bütün aydın(!) lara zorunlu ödev verilmeli Cemil Meriç! 'Bu Ülke' ezbrlenmeli.'Ummanların ötesinde bir altın şehir yok! '
Hala Durkheim'i, Comte'u öğretiyoruz çocuklarımıza.Sosyolog arayanlar, Cemil Meriç denen ummandan bir yudum da mı içmedinin? Siz hiç susamaz mısınız? 'Kültürden İrfana' geçin artık...
gökkuşağı
türk edebiyatını bir camii olarak tasvir edecek olsaydım cemil meriçi o caminin kubbesi yapardım...
bence edebiyat alanında koskocaman bi umman büyük bir derinlik ama yaşanan bir trajedisi var hayattayken kıymetinin bilinmemesiydı insallah bizlerde kendisini bir sonraki nesile aktarabiliriz