Aman efendim, aman! Galiba Âhir Zaman! Manzarası yurdumun, Tufan gününden yaman! Göz görmez aydınlıkta; Asümanedek duman. Yer dumanmış ne çıkar, Duman dolu âsüman. Türk evi delik deşik; Yıkı dökük hânüman. Duraksız itiş kakış; Süresiz karman-çorman. Anne çocuk doğurur, Köpek soyundan azman. Beyinler zıpzıp kadar, Mideler koskocaman. Aziz fikir buğdayı, Katıra mahsus saman. Boş lâf, hep dalga dalga; Uçsuz bucaksız umman. Hayvanlık orkestrası: Eşek, birinci keman. Orman keleş, nebat kel; Nebat adamlar orman. Midelerde ihracat, Günde beş milyon batman. Milli servet matbaa, Bilmem kaç milyar harman. Yangın evinde satranç; Plân, reform ve uzman. Tam bir buçuk asırdır, Maymunlardan eleman. Bizdeki hale nispet Maymun taklitten pişman. Hangi yol Türke uygun, Hangi parti tercüman? Çıkamaz meydanlara; Camide mahpus iman! Silah küfrün belinde, Küfrün elinde, ferman. Cehle sorarsan ilim; Zehre sorarsan, derman. Rahmet, meçhul kelime; Bilinmez isim, Rahmân. Kutsal kitaptır fuhuş; Ahlâk, okunmaz roman. Tarih, kontra gerçeğe; Hürriyet hakka düşman. Millete kasdedenin İsmi milli kahraman. Yere batsın bu dünya, Bu dünyadan hayr uman! Genç adam, at yorganı! Sana haram, uyuman! Aman, efendim aman! Efendim, aman, aman!
Her gün yürürüm bu kaldırımda ben... Maskem; emekli öğretmen... Herkesin maskesi var; eczacı, fırıncı, berber, polis... Ve gülümseyen o çocuk, maskesiz...
Kaldırımda yürürüm; maskeli ağırbaşlı büyükler, Her şeyi bilen, "sor söyleyeyim" diyen yüzler... Ve gülümseyen o çocuk; "bilmem, keşfediyorum" diyen o gözler...
Kadın maskesi erkek maskesi anne baba maskesi… Bakkal amca, komşu teyze, ne çok maske var... Yürürüm kaldırımda, ögretmen maskemle... Çocuğum, senin masken nerede? Ayıp degil mi maskesiz gezilir mi?
Nedense bayılırım, o maskesiz sıcacık gülümseyişe... Evladım hiç korkmuyor musun maskesiz gezmeye? Her gün yürürm bu kaldırımda ben, emekli ögretmen, yüzüm maskeli... Gözlerim o çocuğu arar, içim onu özler... Bir bilsen neden...
Haya sıyrılmış inmiş, öyle yüzsüzlük ki heryerde Ne çirkin yüzleri örtermiş, meğer o incecik perde Vefa yok, ahde hürmet hiç, lafe-i bi medlul Yalan raiç, hiyanet mültezem, heryerde hak meçhul Ne tüyler ürperir ya rab, ne korkunç inkılab olmuş Ne din kalmış ne iman, din harab, iman türab olmuş
En azından üç dil bileceksin En azından üç dilde Ana avrat dümdüz gideceksin En azından üç dil bileceksin En azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin En azından üç dil Birisi ana dilin Elin ayağın kadar senin Ana sütü gibi tatlı Ana sütü gibi bedava Nenniler, masallar, küfürler de caba Ötekiler yedi kat yabancı Her kelime arslan ağzında Her kelimeyi bir bir dişinle tırnağınla Kök sökercesine söküp çıkartacaksın Her kelimede bir tuğla boyu yükselecek Her kelimede bir kat daha artacaksın
En azından üç dil bileceksin En azından üç dilde Canımın içi demesini Canım ağzıma geldi demesini Kırmızı gülün alı var demesini Nerden ince ise ordan kopsun demesini Atın ölümü arpadan olsun demesini Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini İnsanın insanı sömürmesi Rezilliğin dik âlâsı demesini Ne demesi be Gümbür gümbür gümbürdemesini becereceksin
En azından üç dil bileceksin En azından üç dilde Ana avrat dümdüz gideceksin En azından üç dil Çünkü sen ne tarih ne coğrafya Ne şu ne busun Oğlum Mernuş Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun ...
çevrende herkes şaşırsa bunu da senden bilse sen aklı başında kalabilirsen eğer herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır hem kendine güvenebilirsen eğer bekleyebilirsen usanmadan yalanla karşılık vermezsen yalana kendini evliya sanmadan kin tutmayabilirsen kin tutana
düşlere kapılmadan düş kurabilir yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir ikisine de vermeyebilirsen değer söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz kandırabilir diye safları dert edinmezsen ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz koyulabilirsen işe yeniden
döküp ortaya varını yoğunu bir yazı-turada yitirsen bile yitirdiklerini dolamaksızın dile baştan tutabilirsen yolunu yüreğine sinirine dayan diyecek direncinden başka şeyin kalmasa da herkesin bırakıp gittiği noktada sen dayanabilirsen tek
herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken dost da düşman da incitemezse seni ne küçümser ne de büyültürsen çevreni her saatin her dakkasına emeğini katarsan hakçasına her şeyiyle dünya önüne serilir üstelik oğlum adam oldun demektir
Bütün saadetler mümkündür... Şu kapının açılması, İçeri girivermen, Bahar, kuşlar, gündüz. Ve bütün dünya Bir an içinde gürültüsüz.
Bütün saadetler mümkündür... Bahtsızların biraz gülümsemesi... Körlerin gün görmesi, Mümkündür bütün mucizeler... Ana, baba, evlât, bütün kaybolanlar... Ebedî bir sabahta buluşmamız bir daha.
Ben tek başıma sevebilirim hepimizi Kendi halkımı ve sizi Ne kralım var ne kuralım Başını göğsüme koy Yanaşalım mümkünün kıyısına Sen ben yer gök taş ve su Duralım
Başlayıncaya kadar kötü bir dizi zeytini de vurdular gördüm Yeminle oydu denizin de işkencecisi Yarayız biz gün gelecek Yazacaklar Birbirimizi öldürünceye kadar Sevdiğimizi
Aman!
Aman efendim, aman!
Galiba Âhir Zaman!
Manzarası yurdumun,
Tufan gününden yaman!
Göz görmez aydınlıkta;
Asümanedek duman.
Yer dumanmış ne çıkar,
Duman dolu âsüman.
Türk evi delik deşik;
Yıkı dökük hânüman.
Duraksız itiş kakış;
Süresiz karman-çorman.
Anne çocuk doğurur,
Köpek soyundan azman.
Beyinler zıpzıp kadar,
Mideler koskocaman.
Aziz fikir buğdayı,
Katıra mahsus saman.
Boş lâf, hep dalga dalga;
Uçsuz bucaksız umman.
Hayvanlık orkestrası:
Eşek, birinci keman.
Orman keleş, nebat kel;
Nebat adamlar orman.
Midelerde ihracat,
Günde beş milyon batman.
Milli servet matbaa,
Bilmem kaç milyar harman.
Yangın evinde satranç;
Plân, reform ve uzman.
Tam bir buçuk asırdır,
Maymunlardan eleman.
Bizdeki hale nispet
Maymun taklitten pişman.
Hangi yol Türke uygun,
Hangi parti tercüman?
Çıkamaz meydanlara;
Camide mahpus iman!
Silah küfrün belinde,
Küfrün elinde, ferman.
Cehle sorarsan ilim;
Zehre sorarsan, derman.
Rahmet, meçhul kelime;
Bilinmez isim, Rahmân.
Kutsal kitaptır fuhuş;
Ahlâk, okunmaz roman.
Tarih, kontra gerçeğe;
Hürriyet hakka düşman.
Millete kasdedenin
İsmi milli kahraman.
Yere batsın bu dünya,
Bu dünyadan hayr uman!
Genç adam, at yorganı!
Sana haram, uyuman!
Aman, efendim aman!
Efendim, aman, aman!
Necip Fazıl Kısakürek
Veda şiiri
Hani o bırakıp giderken seni
Bu öksüz tavrını takmayacaktın?
Alnına koyarken veda buseni
Yüzüne bu türlü bakmayacaktın?
Hani ey gözlerim bu son vedada,
Yolunu kaybeden yolcunun dağda
Birini çağırmak için imdada
Yaktığı ateşi yakmayacaktın?
Gelse de en acı sözler dilime
Uçacak sanırdım birkaç kelime...
Bir alev halinde düştün elime
Hani ey gözyaşım akmayacaktın?
ORHAN SEYFİ ORHON
Her gün yürürüm bu kaldırımda ben...
Maskem; emekli öğretmen...
Herkesin maskesi var; eczacı, fırıncı, berber, polis...
Ve gülümseyen o çocuk, maskesiz...
Kaldırımda yürürüm; maskeli ağırbaşlı büyükler,
Her şeyi bilen, "sor söyleyeyim" diyen yüzler...
Ve gülümseyen o çocuk; "bilmem, keşfediyorum" diyen o gözler...
Kadın maskesi erkek maskesi anne baba maskesi…
Bakkal amca, komşu teyze, ne çok maske var...
Yürürüm kaldırımda, ögretmen maskemle...
Çocuğum, senin masken nerede?
Ayıp degil mi maskesiz gezilir mi?
Nedense bayılırım, o maskesiz sıcacık gülümseyişe...
Evladım hiç korkmuyor musun maskesiz gezmeye?
Her gün yürürm bu kaldırımda ben, emekli ögretmen, yüzüm maskeli...
Gözlerim o çocuğu arar, içim onu özler...
Bir bilsen neden...
Doğan Cüceloğlu
?si=DOZaqF9I6_Y_KHqw
Beni hor görme gardaşım
Beni hor görme gardaşım
Sen altınsın ben tunç muyum
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben sac mıyım
Ne var ise sende bende
Aynı varlık her bedende
Yarın mezara girende
Sen toksun da ben aç mıyım
Kimi molla kimi derviş
Allah bize neler vermiş
Kimi arı çiçek dermiş
Sen balsın da ben çeç miyim
Topraktandır cümle beden
Nefsini öldür ölmeden
Böyle emretmiş yaradan
Sen kalemsin ben uç muyum
Tabiata Veysel aşık
Topraktan olduk kardaşık
Aynı yolcuyuz yoldaşık
Sen yolcusun ben baç mıyım
Aşık Veysel
Haya Sıyrılmış İnmiş
Haya sıyrılmış inmiş, öyle yüzsüzlük ki heryerde
Ne çirkin yüzleri örtermiş, meğer o incecik perde
Vefa yok, ahde hürmet hiç, lafe-i bi medlul
Yalan raiç, hiyanet mültezem, heryerde hak meçhul
Ne tüyler ürperir ya rab, ne korkunç inkılab olmuş
Ne din kalmış ne iman, din harab, iman türab olmuş
Mehmet Akif Ersoy
Mezarlık Bekçisi
Yeri hazır buradayım!
Bu tarafa getirin
Şu tahtadan konağı yere doğru indirin
İki kişi iner önce o çukurdan içeri
Biri ben biri de yakınlarından biri
Gitmek istemez sanki bakıverir ardına
İstemese bile geldi artık yeni yurduna
Beyaz bir kumaştan ibarettir kostümü
Uçuşsun kürekler örtüverin üstünü…
Anne, baba, kardeşlerim
Kim varsa geride kalan
İşte gerçek yurdumuz
Gerisi büyük yalan.
Hasan Hüseyin Çabuk
ANNECİĞİM
Ak saçlı başını alıp eline,
Kara hülyalara dal anneciğim!
O titrek kalbini bahtın yeline,
Bir ince tüy gibi sal anneciğim!
Sanma bir gün geçer bu karanlıklar,
Gecenin ardında yine gece var;
Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar,
Yaşlı gözlerinle kal anneciğim!
Gözlerinde aksi bir derin hiçin,
Kanadın yayılmış, çırpınmak için;
Bu kış yolculuk var, diyorsa için,
Beni de beraber al anneciğim!...
Necip Fazıl KISAKÜREK
Beni Bekledinse
Sevda değildi bu
Sanki bir düştü
Sürecek diyordum
Sonsuza kadar
Takvim yaprağına
Ayrılık düştü
Aramıza girdi
Bu kara duvar
Beni bekledinse
Yağmurda karda
Beni bekledinse
Deli rüzgarda
Beni bekledinse
Yorgun yıllarda
Susuz yüreğimde
Çiçekler açar
Yüzün ay ışığı vuran bir koydu
Saçların gecede saman yoluydu
İçin güneşlerle dolu doluydu
Önce gözlerine gelirdi bahar
Beni bekledinse
Yağmurda karda
Beni bekledinse
Deli rüzgarda
Beni bekledinse
Yorgun yıllarda
Susuz yüreğimde çiçekler açar
Çorak yüreğimde çiçekler açar
Ülkü Tamer
YALNIZLIK PAYLAŞILMAZ
Yalnızlık yaşamda bir an,
Hep yeniden başlayan..
Dışından anlaşılmaz.
Ya da kocaman bir yalan,
Kovdukça kovalayan..
Paylaşılmaz.
Bir düşün'de beni sana ayıran
Yalnızlık
Paylaşılsa yalnızlık olmaz.
Özdemir Asaf
ÜMMİD-İ AŞKIM
Bir hüzün gibi
Geldi geçti vuslatımdan,
Şekvacı olmadı
Yorgun başımdan
Lezzet-i şinasiydi
Sunduğu fincanından,
İzmihlâli mümkün değil
Sızlayan vicdanımdan.
Varsın çeksin bu dimağ,
Unutmaz seni,
Kimse dolduramadı
Yürekteki yerini.
Bir kadeh gibi sunmuştun
Ölümsüz sevgini,
Çaresiz yürek nedendir,
Bilmedi kadrini.
Terk-i hayat ne der,
Bilemem amma,
Bir ümmid-i hayaldir
Buluşmak orda.
Dilerim sübut bulur,
kanayan yara da,
Aşk-ı muhabbet biter mi
Cennet-i alâda.
İçsende bir kadeh
hayat iksirinden,
Zamansız ayrıldım,
Bilinsin Fikriye'den.
Bıkmadım ki doyayım
O narin ellerinden,
Ümid-i aşkım saracak
Cefakâr teninden.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Umursama dünya gelse üstüne
İçinde büyüyen bir ahın olsun
Elbet bir gün devran döner tersine
Tahammül en büyük silahın olsun
Boşver hayallerin gerçek olmasın
Yeşersin yeter ki umut solmasın
Derde talip ol ki dertli kalmasın
Garibin gözyaşı günahın olsun.
Olsun be aldırma Yaradan yardır
Sanma ki zalimin ettiği kardır
Mazlumun ahı, indirir şahı
Her şeyin bir vakti vardır
NESİNİ SÖYLEYİM
Nesini söyleyim canım efendim
Gayrı düzen tutmaz telimiz bizim
Arzuhal eylesem deftere sığmaz
Omuzdan kesilmiş kolumuz bizim
Benim bu gidişe aklım ermiyor
Fukara halini kimse bilmiyor
Padişah sikkesi selam vermiyor
Kefensiz kalacak ölümüz bizim
Serdari halimiz böyle n'olacak
Kısa çöp uzundan hakkın alacak
Mamurlar yıkılıp viran olacak
Akıbet dağılır elimiz bizim
Aşık Serdarî
Memleket İsterim
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikayet ölümden olsun.
Cahit Sıtkı Tarancı
ÜÇ DİL
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Ana avrat dümdüz gideceksin
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin
En azından üç dil
Birisi ana dilin
Elin ayağın kadar senin
Ana sütü gibi tatlı
Ana sütü gibi bedava
Nenniler, masallar, küfürler de caba
Ötekiler yedi kat yabancı
Her kelime arslan ağzında
Her kelimeyi bir bir dişinle tırnağınla
Kök sökercesine söküp çıkartacaksın
Her kelimede bir tuğla boyu yükselecek
Her kelimede bir kat daha artacaksın
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Canımın içi demesini
Canım ağzıma geldi demesini
Kırmızı gülün alı var demesini
Nerden ince ise ordan kopsun demesini
Atın ölümü arpadan olsun demesini
Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini
İnsanın insanı sömürmesi
Rezilliğin dik âlâsı demesini
Ne demesi be
Gümbür gümbür gümbürdemesini becereceksin
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Ana avrat dümdüz gideceksin
En azından üç dil
Çünkü sen ne tarih ne coğrafya
Ne şu ne busun
Oğlum Mernuş
Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun ...
Bedri Rahmi Eyüboğlu
ADAM OLMAK
çevrende herkes şaşırsa bunu da senden bilse
sen aklı başında kalabilirsen eğer
herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır
hem kendine güvenebilirsen eğer
bekleyebilirsen usanmadan
yalanla karşılık vermezsen yalana
kendini evliya sanmadan
kin tutmayabilirsen kin tutana
düşlere kapılmadan düş kurabilir
yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer
ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir
ikisine de vermeyebilirsen değer
söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz
kandırabilir diye safları dert edinmezsen
ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz
koyulabilirsen işe yeniden
döküp ortaya varını yoğunu
bir yazı-turada yitirsen bile
yitirdiklerini dolamaksızın dile
baştan tutabilirsen yolunu
yüreğine sinirine dayan diyecek
direncinden başka şeyin kalmasa da
herkesin bırakıp gittiği noktada
sen dayanabilirsen tek
herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen
unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken
dost da düşman da incitemezse seni
ne küçümser ne de büyültürsen çevreni
her saatin her dakkasına
emeğini katarsan hakçasına
her şeyiyle dünya önüne serilir
üstelik oğlum adam oldun demektir
Rudyard KIPLING
Çeviri: Bülent ECEVİT
BÜTÜN SAADETLER MÜMKÜNDÜR
Bütün saadetler mümkündür...
Şu kapının açılması,
İçeri girivermen,
Bahar, kuşlar, gündüz.
Ve bütün dünya
Bir an içinde gürültüsüz.
Bütün saadetler mümkündür...
Bahtsızların biraz gülümsemesi...
Körlerin gün görmesi,
Mümkündür bütün mucizeler...
Ana, baba, evlât, bütün kaybolanlar...
Ebedî bir sabahta buluşmamız bir daha.
Ölüler! Hepimiz için yalvarın Allaha...
Ziya Osman Saba
Mümkün
Ben tek başıma sevebilirim hepimizi
Kendi halkımı ve sizi
Ne kralım var
ne kuralım
Başını göğsüme koy
Yanaşalım mümkünün kıyısına
Sen ben yer gök taş ve su
Duralım
Başlayıncaya kadar kötü bir dizi
zeytini de vurdular gördüm
Yeminle oydu denizin de işkencecisi
Yarayız biz
gün gelecek
Yazacaklar
Birbirimizi öldürünceye kadar
Sevdiğimizi
Sezen Aksu
Yalnızlık
Bir garip kimseydin bu şehirde,
Sevmezdin her akşam içenleri,
Ve kimse bilmezdi o zamanlar
Düğüm düğüm aklından geçenleri
Bir esmer kız severdin,
Şiirler gibi,minyatürler gibi ince.
İçin içine sığmazdı,konuşamazdın
Çıkıp yanına gelince.
Efkarını dağıtmıyor her gece,
Ard arda içtiğin sigara
Ve başıboş akan ırmaklar gibi,
Dalıp dalıp gidiyorsun yollara.
Bütün sevdiklerin terkedip gitti,
Yapayalnız kaldın artık.
Dokunsalar ağlarsın çocuklar gibi,
Büyüdü gözlerinde yalnızlık.
Biliyorum,böyle değildin önceleri,
Türküler söylerdin sıcak.
Şimdi bir bekar evin var karanlık
Bir odan var ağlayacak.
YBB
Hüzün Mısraları
Gülüşümde bile hüzün var benim
Hüzünle örülmüş beyaz kefenim
Atını meydana sürmüş sefalet
Her çehrede figan, intikam, nefret
Hakikat ölürken doğmuş benim bedenim
Yalanlar süslemiş ömrümü benim
Yüzümde çizgiler destesi hüzün
İçimde hayatın bestesi hüzün
Gülüşümde bile hüzün var benim
Hüzünle örülmüş beyaz kefenim
Nurullah Genç
Demedim mi?
Demedim mi bu hasret bitirir seni
Ay dolanır gider, yalnız kalırsın
Her gün yeni baştan dağılır, ufalırsın
Demedim mi yüreğim sevme!
İşte ne gözyaşı, ne yemin, ne söz....
Geri dönen hangi güvercinin var?
Senin hangi çiçeğini sakladı bahar?
Demedim mi aklım, inanma!
Bir gün naza çeker kendini demedim mi?
Görmesen zindana döner bu şehir...
Görsen, umursamaz, aldırmaz kafir
Demedim mi gözlerim bakma!
Demedim mi bu ürperten sıcaklık...
Bu taze güzellik kaybolur birgün?
Sonra boşu-boşuna aranır, dövünürsün
Demedim mi ellerim dokunma!
Demedim mi bir gün susar şarkılar
Sesine ses veren rüzgar olur...
istediğin kadar artık bekle dur...
Demedim mi kulağım duyma!
Birgün çıkıp gideceği belliydi
Ayan-beyan belliydi anlayamadın.
Başka bir rüyada şimdi o kadın
Demedim mi kollarım sarma!
Bütün çektiklerim senin yüzünden
Gölge bile geçirmezdin bir zaman üzerinden
Ah! şimdi paramparça oldun binbir yerinden
Demedim mi gururum kırılma!
Yavuz Bülent Bakiler