Bizans terimi yanlıştır tarihde hiç bizans diye bir imparatorluk olmadı bu günümüze kadar gelmiş çok yanlış bir bilgidir alman bir yazarın romanında doğu roma imparatorluğu yerine bizans terimi kullanmış buda kulağa hoş geldiği için öyle kalmıştır o zamanlarda hiç kimse kendine bizanslıyım dememiştir tarih asla yalan söylemez
Bizans İmparatorluğu kavramı tarihçilerin bir icadıdır ve İmparatorluğun hayatta olduğu dönemde hiçbir zaman kullanılmamıştır. İmparatorluğun Yunanca adı Basileia tön Romania (Roma İmparatorluğu) veya sadece Romania idi. Doğu Roma halkı da kendisini Romalı olarak adlandırırdı. Türkler ve Araplar ise Rum kelimesini kullanırlardı. Batı Avrupa'da imparatorluktan 'Bizans' diye bahsedilmeye başlanması Alman tarihçi Hieronymus Wolf'un 1557 yılında Corpus Historiae Byzantinæ adlı eserinin yayımlanmasının ardındandır. Bizans teriminin kullanılmasındaki amacın Kutsal Roma Germen İmparatorluğu'nun rakibi Doğu Roma İmparatorluğu'nu tarih sahnesinden silmek olduğu düşünülmektedir..
Bizans Roma uygarlığının doğudaki bir koludur. Özellikle dörtlü imparatorlar liginin kurulması ve Roma şehrinin önem kaybadip Constanstin tarafından kurularak ve kurucusunun adını alarak ortaya çıkan Kontanstinapolis daha sonra stratejik önemi ile beraber Roma devlet merkezinin buraya taşınmasına sebep olacaktır.Bundan sonra gelen hükümdarlar bir daha Romayı merkez yapmayacaklar ve devlet işleri buradan yürüyecektir.Hristiyanlığın Theodosius tarafından serbest bırakılması ile de devlet bu kültürle kaynaşarak artık bu bölgeden ayrılmayacaktır.Tabi her ne kadar Romanın devamı desekte bu devlet kendi özgünlüğünü helenistik devirde,hristiyanlıktan ve Yunan dilinden aldığı için gittikçe daha farklı bir devlet yapılanmasına sahip olacaktır.Bu konularda da bir çok devlete örnek teşkil edecektir.
Birde anlamadğım nokta şu bu Bizanslılar Rumdu değilmi? Aynı zamanda Roma İmparatorluğunun mirasçıları İtalyanlardı. eeee Bizans da Doğu Roma imparatorluğu olduğuna göre İtalyan olması gerekmiyormu?
Evet objektif bakarak konuşalım: Haçlı ordusunu din kisvesi altında Selçuklu Türklerine salan ardından haçlılar yenilince Selçuklulara biz dostunuz diyen Bizansdır. Peçenekler ve Uzlar gibi tarihin görmüş olduğu en iyi savaşçı iki Türk milletini entrikalarla biribirine düşüren Bizansdır. Ermenilerle Gürcülerin topraklarını alıpda hiçbirşey demeyen ama bizde o toprakları kendisinden alınca Ermeniler ve Gürcüleri bakın sizin topraklarınızı aldılar diyerek bize düşman eden Bizansdır. Osmanlıda Timur dahil her düşmanıyla ittifak kuran sürekli entrikalar çevirip Osmanlıda iç isyanlar çıkaran Bizansdır. Kendisini Osmanlıya karşı savunmak için sürekli Avrupa milletlerinden birleşip haçlı ordusu kurdurtturan ama çok değil daha Osmanlı kurulmadan önce bütün Avrupa ülkelerine kötü niyetle bakan Bizansdır. Evet sanırım bu yeterince objektif bir tanım oldu öyle değilmi? Ama tabi İstanbul u güzelleştiren ve İtalya da Rönesansı çıkartanda Bizanslılardır.
anadoluyu anadolu yapan istanbulu ist yapan koca bir imparatorluk hakkında sadece ve sadece klişe olmuş sloganlarla yorum yapmak bnce büyük bi haksızlık yani heryerde de milliyrtçi olmak zorunda değilsiniz yabiraz da objektif bakmayı ne zmn öğrerncez acaba
yawrum malkoç: kahbe bizansın yiğit güzeli elenora bacı(şimdilik daha) bana kale kapısını açarmısın pls? :) elenora: ayıpsın malkoç kapı ne kelime :)))))) yawrum malkoç: elenoram elenoram(babababa la bu cüneyit az değil ha) bu kıyagını not ediyom bilahere görüşçes ;) elenora: yiğidim erkekim benim sen kaleyi içten fethettin dandik illetyusun habari yok :) kapı açılır bizim cüneytin elinde bir kılıç var bu zamanda bi bazuka yada uçaksavardan daha etkili mesela bir vurusta ön sıradaki 8 kişi ölüyor o da yetmıyor onlar ölürkene düşüyolarya yere kime dokunsalar onlarda ölüyor :))) sonra kameranın arkasından dolanıyolar bida savaşıyolar:P dikkat edin kılıç darbesi alınca kanlanmıyor bi tarafları öyle olsa yeni kostüm giymleri gerekecek e o zamanda masraf :))))))) hey Allah ım ya bi de diyos ki yeşilçam niye böyle :) neyse cüneyit kardes bütün orduyu tek başına yener ama rambo bunu yaparsa elindeki makineli tüfekle bu saçma olur ;) (hani biz adildik? ?) en son illetyusa denk gelir ki nedense hep çirkin adamları imparator seçeriz biz oysa imparator yakısıklı adamdır onca hatun ona bitiyo dimi :) bizim cüneyit hemen öldürmes ama o kadar izleyici kitlesinin ahını almış dimi :) bu anam için babam için diye yed-i ceddini sayar cüneyit adam zaten ölmüştür bakmayın işte hıh hıh işte bu kılıçı daha derine daha derine tezahuratlarıyla kendinden geçmiştir :)) sonra da zafer marşı felan çalar :) ordumuz kaleye gelir koca padişah malkoç un peşi sıra kaleye gelir ne tuhaf :)))) bi sn bitmedi ya nerde bizim elenora bacı :) o sırada geleneksel kıyafetle meşkul cici elenora :) şalvar giyecek şal alıcak omuzlarına kına yakacak ellerine sonra da birden mahçup mahsuz kız olacak bizim zilli elenoraa :))))))) noldu kız sana? abi burda böyle sıkıysa giyme :)))))) yawrum malkoç: bundan böyle senın adın ayşe kadın fasulye :))))))))))) töbe töbe ya :) neyse adın ayşe kadın olsun :) kadın demessen ayşe nin kadınlıgı bellı olmuyo ya ondan:P sonra bizim cüneyit ayşe kadının elinden tutar o da ayşe kadın da padişahta askerler de izleyiciler de herkeş halinden memnun film sona erer :)
Seçukludan, Osmanlıdan hatta ikisinin toplamından daha fazla anadoluda kalmış bu uygarlık hakkında iki iyi kelam yazabilecek tarafsız bilgi ile dolu bir kişi varmı acaba? _
Hz. Peygamber s.a.s'in vefatindan sonra, Islam Devleti'nin idâresini Hz.Ebû Bekir r.a. yüklendi.
Hz. Peygamber s.a.s'in vefatiyla beraber, Islam'in gerçeklerini anlayamamis olan birtakim Müslümanlar, irtidât ettiler; yâni Islam esaslarina inanmadiklarini ilân ettiler. Islâm'da mürtedin, yâni dinden çikanin cezasi ölüm oldugundan, Halife Hz.Ebû Bekir r.a., bu insanlarin üzerine ordular göndererek, onlara gereken cezayi verdi.
Bu arada birtakim Müslümanlar da söyle dediler:
'Biz Islam'in dört sartini kabul ediyoruz: Kelime-i sehâde-ti söyleriz, namaz kilariz, oruç tutariz, hacca gideriz; fakat ze-kât vermeyiz'.
Islam'in dört sartini yerine getirip, sadece bir tek sartini ifâ etmeyeceklerini söyleyen bu Müslümanlar üzerine de, Hz.Ebû Bekir r.a. cihâd ilân etti. Bu, son derece mühim bir karardi: Müslümanlara cihâd ilân etmek!
Hz.Ömer r.a.; o sertligiyle, siddetiyle ün salmis olan insan, gelmis Hz.Ebû Bekir r.a.'a yalvariyor ve ona söyle diyor:
'Sen, Resûlullah s.a.s'in, 'Ben insanlar lâ ilâhe illallah Muhammedun Resûlullah' deyinceye kadar onlarla savasmakla emrolundum. Kim bunu derse mali ve cani emniyette olur, hukuku ve hesabi Allah'a kalir' dedigini duydugun halde, nasil Müslümanlara, 'zekât vermiyorlar' diye savas açarsin'(1) . Hz.Ebû Bekir r.a. söyle cevap verdi:
'Vallahi, namaz'la zekâtin arasini açanlarla savasacagim; çünkü zekât malin hakkidir'. Daha sonra Hz.Ömer r.a. söyle demistir:
'Vallahi, Allah'in, Ebu Bekir'in gögsünü ferahlattigini gördüm ve anladim ki, o haklidir'(2)
Hz.Ebû Bekir r.a., bu karari aldiktan sonra, Halid b. Velid'i, Islam'in bes sartindan herhangi birisini terkedenlerle savasmaya gönderdi (3) . Yâni Hz.Ebû Bekir r.a. Islamin bes sartindan bir tanesini dahi terk edeni Müslüman saymiyor ve onlara cihâd ilân ediyor. 'Islam bir bütündür' diyor; bir kismi terkedilince, o Islam'dan baska bir sey olur diye kabul ediyor ve Islâm'i bu sekilde anlayanlara savas açiyor.
Halid b. Velid, Esed ogullari ve Gatafân'dan bu gibi insanlarla savasip büyük bir kismini öldürdü; geriye kalanlar da, ya esir oldular veya Islam'in bes sartina harfiyyen uyacaklanm söyleyerek Müslüman oldular. Ve anladilar ki, bu isin sakasi yok! Halîfe, Islam'in bir tek sartini terkedeni öldürüyor! ..
Halid b. Velid, Medine'ye geri döndükten sonra, Halife Hz.Ebû Bekir r.a. onu ordusuyla beraber kuzey cephesinde bulunan Bizans üzerine gönderdi.
Bizans üzerine sefer
Hz.Peygamber s.a.s., Islam'm payidar olmasi ve insanligin kurtulmasi için, milâdi 7. yüzyilin iki emperyalist süper gücü olan Bizans ve Iran Imparatorluklarin çökmesi gerektigine isaret etmis ve daha hayatta iken, buralara savas açmistir. Bizans ve Iran: Bugünün Rusya ve Amerika'si, Avrupa'si ve Çin'i...
Bizans köyleri, kasabalari, sehirleri, teker teker Islâm Devleti'nin egemenligine giriyor: Halid b. Velid'in elinde teslim oluyorlardi... Resulullah s.a.s'in duasi gerçeklesmis, Halid Allah'in kilici (Seyfullah) olmustu... Koca Bizans kaleleri, âdeta onun ki liciyla yerle bir oluyordu. Bunlar hikâye de degildi... Nitekim iki süper devletten Bizans, her gün biraz daha küçülüyor, topraklarini, vatandaslarini Islam adaletine, yâni Allah'in kanunlarina terkediyordu.
Bu sekilde, tek gayeleri Allah'in kanunlarini her tarafa ha kim kilmaya matuf olan (4) Islam ordusu, bugünkü Ürdün sinirlari içerisinde bulunan ve o zamanlar Bizans'in elinde bulunan Yermuk'a varmisti.
Islam ordusunda, 100'ü Bedir savasina istirak etmis olan (Bedrî) bin kadar sahabî vardi (5) .
Iki ordu karsilasiyor
Islam ordusuyla kâfir ordusu karsi karsiya gelmislerdi. Her iki tarafin ordu komutanlari, ordularinin savas düzenine sokuyor, son taktiklerini veriyorlardi. Her iki ordu bu sekilde karsi karsiya gelince, Bizans ordu komutani George ordusunun saflarindan ayrilarak, her iki ordu arasinda durdu ve Islam ordu komutani Halid'i istedi. Halid, yerine Ebû Ubeyde Ibnu'l-Cerrâh'i birakarak, atini George'ye dogru sürdü. Her iki komutan birbirlerine o kadar yaklastilar ki, atlarinin boyunlan birbirine degiyordu (6) . Iki davanin, ideolojinin, dünya görüsünün temsilcileri karsi karsiya gelmislerdi: Bir yanda Islam, öbür yanda Sirk ve Küfr! .. Her iki komutan birbirlerine aman verip konusmaya basladilar. George söyle dedi:
- Yâ Halid, bana dogruyu söyle ve yalan söyleme! Çünkü hür olan yalan söylemez. Bana oyun oynamaya da kalkma, çünkü asîl olanlar, Allah rizasi için konusmak isteyene oyun yapmaz- lar. Allah'in sizin Peygamber'e gökten bir kiliç indirdigi ve Peygamber'in de onu sana verdigi, ve o kilici üzerlerine çekip savastigin her kavmi maglub ettigin dogru mu? Halid: - Hayir! dedi. George tekrar sordu: - O halde, niçin Seyfullah (Allah'in kilici) diye adlandinldin? Halid su cevabi verdi:
- Allahu teala bize Peygamberini gönderdi. O bizi Islam'a davet etti. Biz ise, ondan nefret edip, ondan uzaklastik. Sonra bir kismimiz ona inanip, tabi oldu, bir kismimiz da onu yalanlayip uzaklasti. Ben, onu yalanlayip, ondan uzaklasan ve onunla savasanlar arasindaydim. Daha sonra Allah kalplerimize hidayet verdi ve ona inandik. O zaman bana, 'Sen, Allah'a baska güçleri ortak kosanlar -yâni O'na inandiklarini söyledikleri halde O'nun kanunlarina degil, kendi yaptiklari kanunlara tabi olanlar- üzerine çekilmis olan Allah kiliçlarindan bir kiliçsin! ' dedi ve muvaffak olmam için dua etti. Böylece bana 'Seyfullah' dendi. Ve ben, Allah'in yaninda baska güçler taniyan, onlara tabi olanlara karsi en siddetli savasan Müslümanlardan biriyim. George:
- Dogru söylüyorsun, dedi ve devam etti:
- Yâ Halid, beni neye davet ediyorsun? Halid söyle dedi:
- Allah disinda, itaat edilecek hiç bir ilâh, yani güç, yâni put, yâni makam, yâni kisi tanimadigina; Muhammedin, O'nun hem kulu, hem de Peygamberi olduguna inanmak ve bunu herkese karsi açikca ilân edip sehâdet etmek; Peygamber vasitasiyla Allah'tan gelen kanunlari ikrar edip uymak! George söyle sordu:
- Peki bu dediklerini kabul etmeyenlere ne yaparsimz? Halid su cevabi verdi:
- Teslim olurlarsa, onlardan cizye alir, inançlarina karismayiz ve Islam Devletine tabi olurlar. George devam etti:
- Cizye vermezlerse? Halid söyle dedi:
- Onlara savas açacagimizi söyler ve onlarla savasiriz! George tekrar sordu:
- Bugün dininizi kabul edip size katilanlarin Allah katinda mevkisi ne olur? Halid su cevabi verdi:
- Allah'in bize farz kildigi gibi, mevkisi bizimkiyle ayri olur. Güçlü olanimiz, zayif olanimiz; önce Müslüman olanimiz; sonra Müslüman olanimiz, hepimizin mevkisi birdir. George yine sordu:
- Yâ Halid, bugün sizin dininize girenin sevabi ile sizinki aynidir, demek mi istiyorsun? Halid:
- Evet, hatta bizden de üstündür! George:
- Nasil sizinle bir olur ki, siz ondan önce Müslüman oldunuz? Halid:
-Biz bu dine girip, Peygamberimiz s.a.s.'e biat ettigimizde, o aramizda yasiyordu. Ona Allah'tan haberler geliyor, o da bize teblig ediyordu. Bize öyle deliller gösteriyordu ki, bizim gördüklerimizi görenlerin, duyduklanmizi duyanlarin Müslüman olup, biat etmeleri tabii bir seydi. Size gelince; siz bizim gördüklerimizi görmediniz, duyduklanmizi duymadimz ve onda müsahe de ettigimiz harikalara sahit olmadiniz. Onun için, aranizdan, kim samimi bir niyet ve ihlâsla dinimize girse, o bizden üstün olur! George söyle dedi:
- Billâhi bana dogru söyledin, yalan söylemedin ve beni kendi fikrine çekmek için bir sey söylemedin. Halid:
- Billâhi sana dogru söyledim. Benim, ne senden ve ne de siz-en olan hiçbir kimseden korkum yok! Sana söylediklerimin dogru olduguna da Allah kefildir.
Bizans komutani Müslüman oldu
Bunun üzerine George,, 'dogru söyledin' dedikten sonra, kalkanini ters çevirdi ve Halid'e yaklasarak, 'bana Islam'i ögret' dedi.
Halid, George'yi karargâhina götürerek, üzerine bir tulum su döküp guslettirdi. Daha sonra da iki rekât namaz kildi.
George'nin Müslümanlar tarafina geçmesini hücum sanan Bizans askerleri saldiriya geçti ve savas basladi.
George Müslüman olmus, Halid'in yaninda, biraz önce komutani oldugu Bizans ordusuna karsi savasiyordu. Savas aksama kadar sürdü ve Islam ordusunun zaferiyle son buldu (7) .
Savas meydaninda binlerce ölü ve sehit... Müslüman sehitleri ve kâfir ölüleri... Bir degillerdi tabii. Sehitler Allah için; ölüler ise Allah düsmani, yâni Islam nizamina düsmanlar için savasmisti. Ayni kefeye konamazdi bunlar! Kâfir ölüsüne nasil sehit, Müslümanla savasan kâfire nasil gazi denir? Müslüman sehitle, kâfir ölü, Müslüman gazi ile, savastan sag kurtulan kâfir askeri ayni ise, niçin savasiyorlar bunlar? .. dertleri ne bunlarin?
Elbette ki biri Müslüman, digeri kâfir; Biri sehit, digeri ölü; biri gazi digeri kâfir firarisidir; 'Müsrikler hoslanmasalar da'.
Allah'in, birbirmin ziddi olarak gösterdigi sehitle kâfir ölüsünü, hangi insan hangi hakla bir tutabilir?
Farkli bir sehid
Müslüman sehitleri arasinda, bir tanesi vardi ki, farkliydi öbürlerinden. Peygamber'i görmemis, Kur'an-i duymamisti o...
Bu farkli sehidin adi George idi. Halid'e bakarak kildigi iki rekat namazdan baska namaz kilmadi. Adini bile Müslüman adina çevirmeye firsati olmadi. Bir tek sey bildi George: Kendini Allah davasina fedâ etmek...
Buram buram sehadet kokuyordu George. Cennet görevlileri onu cennette agirlamak için yarisiyorlardi âdetâ...
Allah'in kilici Halid, Müslüman olusu henüz bir günü doldurmamis olan bu sehide gipta ile bakiyor, Allah'in hikmet ve kudreti karsisinda, sevinç ve sükür gözyaslari döküyordu.
George, 'kâlü belâ'dan beri, Allah davasi için sehid olmus, en güzel insanlar arasina giriyordu... Ne mutlu ona ve onun gibi olanlara! ..
Dipnotlar:
(1) Suyûti Tarihul-Hulefa, Misir, 1964, s. 74-75
(2) Ay. es. s.75.
(3) Ay. yer.
(4) Bk. Kuran-i Kerim. Bakara sûresi, 193
(5) Taberi Tarihul-Umemi ve'l-Mulûk, Beyrut, 1962, III. 397
(6) Taberi, a.g.e III. 398.
(7) Savasin ayrintilari için bk. Taberi a.g.e III. 398-401
Kaynak: Prof. Ihsan Süreyya Sirma, Tarih suuru, Seha yayinlari
1. Constantinus'un saltanatı veya Bizans'ın doğuşu:
Diocletianus'tan sonra tahta çıkan 1. Constantinus (306-337) , Ceaser Constantinus 1. Chlorus'un oğluydu ve tüm rakiplerini bir bir ortadan kaldırarak imparatorluğun birliğini sağladı. Constantinus, batıda Milvius Köprüsü Savaş'ında Augustos Maxentius'a karşı zafer kazandı ve Maxentius kendisine 312'de Roma'yı teslim etti; 324'te Agustus Licinus Licinianus'u Hadrianpolis (Edirne) Savaş'ında yenerek bütün doğuya hakim oldu.
Roma İmparatoru 1. Constantinus'la birlikte Bizans uygarlığı çağı da başladı; çünkü saltanatı zamanında tarihin en önemli olaylarından biri meydana geldi: Hıristiyanlık'ı kabul ederek, bu dini, paganlığa karşı yüceltti. Hıristiyanlık, önceleri sadece bir din olarak tanındı (313'te vicdan özgürlüğünü ilan eden Milano fermanı) . Daha sonra Constantinus 320'li yıllarda Hıristiyanlık'ı benimsedi ve Licinius Licinianus'a karşı kazandığı zafer, geleneksel olarak paganlığa karşı Hıristiyanlık'ın zaferi olarak kabul edildi. Constantinus, her zaman kilisde uzlaşma ve huzuru sağlamaya özen göstermiş, bunu Birinci İznik Konsili'yle (325) kanıtlamıştı. Konsili toplamasındaki amaç, Hıristiyanlarla Ariusçular arasındaki kavgaya son vermekti (Ariusçu öğreti Baba ve Oğul'un aynı özü taşımadığını ileri sürüyor, dolasıyla İsa peygamberin tanrısallığını yadsıyordu) . Constantinus, devletin kilisenin iç işleriyle ilgilenmesini sağlayarak, daha o zaman kilisenin sahip olduğu ayrıcalığı vurgulamıştı.
Constantinus, kuşkusuz Bizans devletinin doğşunu, kendisine bir başkent kurarak kanıtladı.; bu başkentte, Yunan ve Latin öğeleri kaynaşarak yeni bir uygarlık doğdu, böylece İstanbul,11. yüzyıl boyunca bu uygarlığın merkezi oldu. İmparatorluğun yeni yönetim ve siyasi merkezi olan kent Türklerin fethine değin yeni Roma'yı oluşturdu.
Daha 3. yy'da, Roma İmparatorluğu, derin yapısal bir bunalımla karşılaşmıştı; bu bunalım çöküşün habercisiydi. Diocletianus (284-305) reformlarıyla, imparatorluğu dört ayrı eyalet halinde yeniden örgütleyerek savunmayı güvence altına aldı. Bu reformlar, Latin kökenli Batı'nın çöküşü karşısında kendini kanıtlayan Yunanlı Doğu'nun canlılığını ortaya koydu.
1. Constantinus,330'da İstanbul'u (Konstantinopolis) kurarak üstünlüğünü gösterdi; yeni başkent, Roma'nın gözden düşmesini hazırlayacak ve imparatorluk merkezin doğuya kaymasına neden olacaktı. Bu olaydan hareketle Bizans'ın, yani yeni bir uygarlığın doğuşunun tarihi konabilir. Bu uygarlık, Roma'nın mirasına sahip çıkıp imparatorluğun yapılarını koruyarak Constantinus döneminde ülkeye giren Hıristiyanlık ve Yunan kültürüyle kendini gösterdi…
1. Constantinus ve 1. İustinianos saltanatları arasındaki iki yüzyıla, istilacılara karşı veren savaşlar ve kilisenin dogmalarını tanımlamaya yönelik savaşımlar egemen oldu. İustinianos 527'de tahta çıktığında, hedef olarak imparatorluğun yeniden yapılanmasını seçti ve gereçkten de mare nostrum'ı (bizim deniz) yaratmayı başardı. Bu bağlamda son Roma İmparatoru İustinianos, geçici fetihlerle Bizans'ın gücünü tüketmesine neden oldu…
Araplar ve Slavların gelişi,7. yy'ı Bizans tarihinin en karanlık dönemi haline getirdi. Tümüyle savunmaya yönelmiş bu devlette yaşanan ikonaklazm veya ikona kırıcılığı bunalımı, bir bölünme ortamının doğmnasına neden oldu. Yine de Bizans,9. yy'da tüm bu sorunları daha da güçlenerek aşacak, ayrıca doğu eyaletlerini kaybedişi imparatorluğu homojen hale getirecekti.
Bizans terimi yanlıştır tarihde hiç bizans diye bir imparatorluk olmadı bu günümüze kadar gelmiş çok yanlış bir bilgidir alman bir yazarın romanında doğu roma imparatorluğu yerine bizans terimi kullanmış buda kulağa hoş geldiği için öyle kalmıştır o zamanlarda hiç kimse kendine bizanslıyım dememiştir tarih asla yalan söylemez
anlamadım
Cüneyt Arkın filmlerinde 'kahpe' sözcüğüyle özdeşleşen tarihi Roma devletinin doğu kolu, Bizans nerden çıktı la?
Bizans İmparatorluğu kavramı tarihçilerin bir icadıdır ve İmparatorluğun hayatta olduğu dönemde hiçbir zaman kullanılmamıştır. İmparatorluğun Yunanca adı Basileia tön Romania (Roma İmparatorluğu) veya sadece Romania idi. Doğu Roma halkı da kendisini Romalı olarak adlandırırdı. Türkler ve Araplar ise Rum kelimesini kullanırlardı. Batı Avrupa'da imparatorluktan 'Bizans' diye bahsedilmeye başlanması Alman tarihçi Hieronymus Wolf'un 1557 yılında Corpus Historiae Byzantinæ adlı eserinin yayımlanmasının ardındandır. Bizans teriminin kullanılmasındaki amacın Kutsal Roma Germen İmparatorluğu'nun rakibi Doğu Roma İmparatorluğu'nu tarih sahnesinden silmek olduğu düşünülmektedir..
Bizans Roma uygarlığının doğudaki bir koludur. Özellikle dörtlü imparatorlar liginin kurulması ve Roma şehrinin önem kaybadip Constanstin tarafından kurularak ve kurucusunun adını alarak ortaya çıkan Kontanstinapolis daha sonra stratejik önemi ile beraber Roma devlet merkezinin buraya taşınmasına sebep olacaktır.Bundan sonra gelen hükümdarlar bir daha Romayı merkez yapmayacaklar ve devlet işleri buradan yürüyecektir.Hristiyanlığın Theodosius tarafından serbest bırakılması ile de devlet bu kültürle kaynaşarak artık bu bölgeden ayrılmayacaktır.Tabi her ne kadar Romanın devamı desekte bu devlet kendi özgünlüğünü helenistik devirde,hristiyanlıktan ve Yunan dilinden aldığı için gittikçe daha farklı bir devlet yapılanmasına sahip olacaktır.Bu konularda da bir çok devlete örnek teşkil edecektir.
Bizans, Doğu Roma İmparatorluğudur. 'Bizans' kelimesi bir tarihçinin Doğu Roma İmparatorluğu'na verdiği addır.
bizans düşerken, meleklerin cinsiyetini tartışmışlar! ?
yeni duydum valla. bu merak insanı ne hale getiriyor yaw.
bir demet yasemen - :)) .:Pp
Tarihte bildiğim kadarıyla en uzun süre kalmış devlet (395 - 1453)
Birde anlamadğım nokta şu bu Bizanslılar Rumdu değilmi?
Aynı zamanda Roma İmparatorluğunun mirasçıları İtalyanlardı.
eeee Bizans da Doğu Roma imparatorluğu olduğuna göre İtalyan olması gerekmiyormu?
Evet objektif bakarak konuşalım:
Haçlı ordusunu din kisvesi altında Selçuklu Türklerine salan ardından haçlılar yenilince Selçuklulara biz dostunuz diyen Bizansdır.
Peçenekler ve Uzlar gibi tarihin görmüş olduğu en iyi savaşçı iki Türk milletini entrikalarla biribirine düşüren Bizansdır.
Ermenilerle Gürcülerin topraklarını alıpda hiçbirşey demeyen ama bizde o toprakları kendisinden alınca Ermeniler ve Gürcüleri bakın sizin topraklarınızı aldılar diyerek bize düşman eden Bizansdır.
Osmanlıda Timur dahil her düşmanıyla ittifak kuran sürekli entrikalar çevirip Osmanlıda iç isyanlar çıkaran Bizansdır.
Kendisini Osmanlıya karşı savunmak için sürekli Avrupa milletlerinden birleşip haçlı ordusu kurdurtturan ama çok değil daha Osmanlı kurulmadan önce bütün Avrupa ülkelerine kötü niyetle bakan Bizansdır.
Evet sanırım bu yeterince objektif bir tanım oldu öyle değilmi?
Ama tabi İstanbul u güzelleştiren ve İtalya da Rönesansı çıkartanda Bizanslılardır.
memleketim benim, güzel manzaralı, karın acıktıran güzel diyar:D
anadoluyu anadolu yapan istanbulu ist yapan koca bir imparatorluk hakkında sadece ve sadece klişe olmuş sloganlarla yorum yapmak bnce büyük bi haksızlık yani heryerde de milliyrtçi olmak zorunda değilsiniz yabiraz da objektif bakmayı ne zmn öğrerncez acaba
yawrum malkoç: kahbe bizansın yiğit güzeli elenora bacı(şimdilik daha) bana kale kapısını açarmısın pls? :)
elenora: ayıpsın malkoç kapı ne kelime :))))))
yawrum malkoç: elenoram elenoram(babababa la bu cüneyit az değil ha) bu kıyagını not ediyom bilahere görüşçes ;)
elenora: yiğidim erkekim benim sen kaleyi içten fethettin dandik illetyusun habari yok :)
kapı açılır bizim cüneytin elinde bir kılıç var bu zamanda bi bazuka yada uçaksavardan daha etkili mesela bir vurusta ön sıradaki 8 kişi ölüyor o da yetmıyor onlar ölürkene düşüyolarya yere kime dokunsalar onlarda ölüyor :))) sonra kameranın arkasından dolanıyolar bida savaşıyolar:P dikkat edin kılıç darbesi alınca kanlanmıyor bi tarafları öyle olsa yeni kostüm giymleri gerekecek e o zamanda masraf :))))))) hey Allah ım ya bi de diyos ki yeşilçam niye böyle :) neyse cüneyit kardes bütün orduyu tek başına yener ama rambo bunu yaparsa elindeki makineli tüfekle bu saçma olur ;) (hani biz adildik? ?) en son illetyusa denk gelir ki nedense hep çirkin adamları imparator seçeriz biz oysa imparator yakısıklı adamdır onca hatun ona bitiyo dimi :) bizim cüneyit hemen öldürmes ama o kadar izleyici kitlesinin ahını almış dimi :) bu anam için babam için diye yed-i ceddini sayar cüneyit adam zaten ölmüştür bakmayın işte hıh hıh işte bu kılıçı daha derine daha derine tezahuratlarıyla kendinden geçmiştir :)) sonra da zafer marşı felan çalar :) ordumuz kaleye gelir koca padişah malkoç un peşi sıra kaleye gelir ne tuhaf :))))
bi sn bitmedi ya nerde bizim elenora bacı :) o sırada geleneksel kıyafetle meşkul cici elenora :) şalvar giyecek şal alıcak omuzlarına kına yakacak ellerine sonra da birden mahçup mahsuz kız olacak bizim zilli elenoraa :))))))) noldu kız sana? abi burda böyle sıkıysa giyme :))))))
yawrum malkoç: bundan böyle senın adın ayşe kadın fasulye :))))))))))) töbe töbe ya :) neyse adın ayşe kadın olsun :) kadın demessen ayşe nin kadınlıgı bellı olmuyo ya ondan:P
sonra bizim cüneyit ayşe kadının elinden tutar o da ayşe kadın da padişahta askerler de izleyiciler de herkeş halinden memnun film sona erer :)
Seçukludan, Osmanlıdan hatta ikisinin toplamından daha fazla anadoluda kalmış bu uygarlık hakkında iki iyi kelam yazabilecek tarafsız bilgi ile dolu bir kişi varmı acaba? _
..kahpe sifatinin yanina en çok yakisan kelime.
sonu bizim kılıcımızla olan imparatorluk. hehe :)))))
çatlayın yunanlılar.
Bizans ordusunun Müslüman olan komutani George
Hz. Peygamber s.a.s'in vefatindan sonra, Islam Devleti'nin idâresini Hz.Ebû Bekir r.a. yüklendi.
Hz. Peygamber s.a.s'in vefatiyla beraber, Islam'in gerçeklerini anlayamamis olan birtakim Müslümanlar, irtidât ettiler; yâni Islam esaslarina inanmadiklarini ilân ettiler. Islâm'da mürtedin, yâni dinden çikanin cezasi ölüm oldugundan, Halife Hz.Ebû Bekir r.a., bu insanlarin üzerine ordular göndererek, onlara gereken cezayi verdi.
Bu arada birtakim Müslümanlar da söyle dediler:
'Biz Islam'in dört sartini kabul ediyoruz: Kelime-i sehâde-ti söyleriz, namaz kilariz, oruç tutariz, hacca gideriz; fakat ze-kât vermeyiz'.
Islam'in dört sartini yerine getirip, sadece bir tek sartini ifâ etmeyeceklerini söyleyen bu Müslümanlar üzerine de, Hz.Ebû Bekir r.a. cihâd ilân etti. Bu, son derece mühim bir karardi: Müslümanlara cihâd ilân etmek!
Hz.Ömer r.a.; o sertligiyle, siddetiyle ün salmis olan insan, gelmis Hz.Ebû Bekir r.a.'a yalvariyor ve ona söyle diyor:
'Sen, Resûlullah s.a.s'in, 'Ben insanlar lâ ilâhe illallah Muhammedun Resûlullah' deyinceye kadar onlarla savasmakla emrolundum. Kim bunu derse mali ve cani emniyette olur, hukuku ve hesabi Allah'a kalir' dedigini duydugun halde, nasil Müslümanlara, 'zekât vermiyorlar' diye savas açarsin'(1) . Hz.Ebû Bekir r.a. söyle cevap verdi:
'Vallahi, namaz'la zekâtin arasini açanlarla savasacagim; çünkü zekât malin hakkidir'. Daha sonra Hz.Ömer r.a. söyle demistir:
'Vallahi, Allah'in, Ebu Bekir'in gögsünü ferahlattigini gördüm ve anladim ki, o haklidir'(2)
Hz.Ebû Bekir r.a., bu karari aldiktan sonra, Halid b. Velid'i, Islam'in bes sartindan herhangi birisini terkedenlerle savasmaya gönderdi (3) . Yâni Hz.Ebû Bekir r.a. Islamin bes sartindan bir tanesini dahi terk edeni Müslüman saymiyor ve onlara cihâd ilân ediyor. 'Islam bir bütündür' diyor; bir kismi terkedilince, o Islam'dan baska bir sey olur diye kabul ediyor ve Islâm'i bu sekilde anlayanlara savas açiyor.
Halid b. Velid, Esed ogullari ve Gatafân'dan bu gibi insanlarla savasip büyük bir kismini öldürdü; geriye kalanlar da, ya esir oldular veya Islam'in bes sartina harfiyyen uyacaklanm söyleyerek Müslüman oldular. Ve anladilar ki, bu isin sakasi yok! Halîfe, Islam'in bir tek sartini terkedeni öldürüyor! ..
Halid b. Velid, Medine'ye geri döndükten sonra, Halife Hz.Ebû Bekir r.a. onu ordusuyla beraber kuzey cephesinde bulunan Bizans üzerine gönderdi.
Bizans üzerine sefer
Hz.Peygamber s.a.s., Islam'm payidar olmasi ve insanligin kurtulmasi için, milâdi 7. yüzyilin iki emperyalist süper gücü olan Bizans ve Iran Imparatorluklarin çökmesi gerektigine isaret etmis ve daha hayatta iken, buralara savas açmistir. Bizans ve Iran: Bugünün Rusya ve Amerika'si, Avrupa'si ve Çin'i...
Bizans köyleri, kasabalari, sehirleri, teker teker Islâm Devleti'nin egemenligine giriyor: Halid b. Velid'in elinde teslim oluyorlardi... Resulullah s.a.s'in duasi gerçeklesmis, Halid Allah'in kilici (Seyfullah) olmustu... Koca Bizans kaleleri, âdeta onun ki liciyla yerle bir oluyordu. Bunlar hikâye de degildi... Nitekim iki süper devletten Bizans, her gün biraz daha küçülüyor, topraklarini, vatandaslarini Islam adaletine, yâni Allah'in kanunlarina terkediyordu.
Bu sekilde, tek gayeleri Allah'in kanunlarini her tarafa ha kim kilmaya matuf olan (4) Islam ordusu, bugünkü Ürdün sinirlari içerisinde bulunan ve o zamanlar Bizans'in elinde bulunan Yermuk'a varmisti.
Islam ordusunda, 100'ü Bedir savasina istirak etmis olan (Bedrî) bin kadar sahabî vardi (5) .
Iki ordu karsilasiyor
Islam ordusuyla kâfir ordusu karsi karsiya gelmislerdi. Her iki tarafin ordu komutanlari, ordularinin savas düzenine sokuyor, son taktiklerini veriyorlardi.
Her iki ordu bu sekilde karsi karsiya gelince, Bizans ordu komutani George ordusunun saflarindan ayrilarak, her iki ordu arasinda durdu ve Islam ordu komutani Halid'i istedi. Halid, yerine Ebû Ubeyde Ibnu'l-Cerrâh'i birakarak, atini George'ye dogru sürdü. Her iki komutan birbirlerine o kadar yaklastilar ki, atlarinin boyunlan birbirine degiyordu (6) .
Iki davanin, ideolojinin, dünya görüsünün temsilcileri karsi karsiya gelmislerdi: Bir yanda Islam, öbür yanda Sirk ve Küfr! ..
Her iki komutan birbirlerine aman verip konusmaya basladilar. George söyle dedi:
- Yâ Halid, bana dogruyu söyle ve yalan söyleme! Çünkü hür olan yalan söylemez. Bana oyun oynamaya da kalkma, çünkü asîl olanlar, Allah rizasi için konusmak isteyene oyun yapmaz-
lar. Allah'in sizin Peygamber'e gökten bir kiliç indirdigi ve Peygamber'in de onu sana verdigi, ve o kilici üzerlerine çekip savastigin her kavmi maglub ettigin dogru mu? Halid:
- Hayir! dedi. George tekrar sordu:
- O halde, niçin Seyfullah (Allah'in kilici) diye adlandinldin? Halid su cevabi verdi:
- Allahu teala bize Peygamberini gönderdi. O bizi Islam'a davet etti. Biz ise, ondan nefret edip, ondan uzaklastik. Sonra bir kismimiz ona inanip, tabi oldu, bir kismimiz da onu yalanlayip uzaklasti. Ben, onu yalanlayip, ondan uzaklasan ve onunla savasanlar arasindaydim. Daha sonra Allah kalplerimize hidayet verdi ve ona inandik. O zaman bana, 'Sen, Allah'a baska güçleri ortak kosanlar -yâni O'na inandiklarini söyledikleri halde O'nun kanunlarina degil, kendi yaptiklari kanunlara tabi olanlar- üzerine çekilmis olan Allah kiliçlarindan bir kiliçsin! ' dedi ve muvaffak olmam için dua etti. Böylece bana 'Seyfullah' dendi. Ve ben, Allah'in yaninda baska güçler taniyan, onlara tabi olanlara karsi en siddetli savasan Müslümanlardan biriyim. George:
- Dogru söylüyorsun, dedi ve devam etti:
- Yâ Halid, beni neye davet ediyorsun? Halid söyle dedi:
- Allah disinda, itaat edilecek hiç bir ilâh, yani güç, yâni put, yâni makam, yâni kisi tanimadigina; Muhammedin, O'nun hem kulu, hem de Peygamberi olduguna inanmak ve bunu herkese karsi açikca ilân edip sehâdet etmek; Peygamber vasitasiyla Allah'tan gelen kanunlari ikrar edip uymak! George söyle sordu:
- Peki bu dediklerini kabul etmeyenlere ne yaparsimz? Halid su cevabi verdi:
- Teslim olurlarsa, onlardan cizye alir, inançlarina karismayiz ve Islam Devletine tabi olurlar. George devam etti:
- Cizye vermezlerse? Halid söyle dedi:
- Onlara savas açacagimizi söyler ve onlarla savasiriz! George tekrar sordu:
- Bugün dininizi kabul edip size katilanlarin Allah katinda mevkisi ne olur? Halid su cevabi verdi:
- Allah'in bize farz kildigi gibi, mevkisi bizimkiyle ayri olur. Güçlü olanimiz, zayif olanimiz; önce Müslüman olanimiz; sonra Müslüman olanimiz, hepimizin mevkisi birdir. George yine sordu:
- Yâ Halid, bugün sizin dininize girenin sevabi ile sizinki aynidir, demek mi istiyorsun? Halid:
- Evet, hatta bizden de üstündür! George:
- Nasil sizinle bir olur ki, siz ondan önce Müslüman oldunuz? Halid:
-Biz bu dine girip, Peygamberimiz s.a.s.'e biat ettigimizde, o aramizda yasiyordu. Ona Allah'tan haberler geliyor, o da bize teblig ediyordu. Bize öyle deliller gösteriyordu ki, bizim gördüklerimizi görenlerin, duyduklanmizi duyanlarin Müslüman olup, biat etmeleri tabii bir seydi. Size gelince; siz bizim gördüklerimizi görmediniz, duyduklanmizi duymadimz ve onda müsahe de ettigimiz harikalara sahit olmadiniz. Onun için, aranizdan, kim samimi bir niyet ve ihlâsla dinimize girse, o bizden üstün olur! George söyle dedi:
- Billâhi bana dogru söyledin, yalan söylemedin ve beni kendi fikrine çekmek için bir sey söylemedin. Halid:
- Billâhi sana dogru söyledim. Benim, ne senden ve ne de siz-en olan hiçbir kimseden korkum yok! Sana söylediklerimin dogru olduguna da Allah kefildir.
Bizans komutani Müslüman oldu
Bunun üzerine George,, 'dogru söyledin' dedikten sonra, kalkanini ters çevirdi ve Halid'e yaklasarak, 'bana Islam'i ögret' dedi.
Halid, George'yi karargâhina götürerek, üzerine bir tulum su döküp guslettirdi. Daha sonra da iki rekât namaz kildi.
George'nin Müslümanlar tarafina geçmesini hücum sanan Bizans askerleri saldiriya geçti ve savas basladi.
George Müslüman olmus, Halid'in yaninda, biraz önce komutani oldugu Bizans ordusuna karsi savasiyordu. Savas aksama kadar sürdü ve Islam ordusunun zaferiyle son buldu (7) .
Savas meydaninda binlerce ölü ve sehit... Müslüman sehitleri ve kâfir ölüleri... Bir degillerdi tabii. Sehitler Allah için; ölüler ise Allah düsmani, yâni Islam nizamina düsmanlar için savasmisti. Ayni kefeye konamazdi bunlar! Kâfir ölüsüne nasil sehit, Müslümanla savasan kâfire nasil gazi denir? Müslüman sehitle, kâfir ölü, Müslüman gazi ile, savastan sag kurtulan kâfir askeri ayni ise, niçin savasiyorlar bunlar? .. dertleri ne bunlarin?
Elbette ki biri Müslüman, digeri kâfir; Biri sehit, digeri ölü; biri gazi digeri kâfir firarisidir; 'Müsrikler hoslanmasalar da'.
Allah'in, birbirmin ziddi olarak gösterdigi sehitle kâfir ölüsünü, hangi insan hangi hakla bir tutabilir?
Farkli bir sehid
Müslüman sehitleri arasinda, bir tanesi vardi ki, farkliydi öbürlerinden. Peygamber'i görmemis, Kur'an-i duymamisti o...
Zekât nedir bilmiyor, Hac 'dan habersizdi o... Ayet okumamis, oruç tutmamisti o...
Bu farkli sehidin adi George idi. Halid'e bakarak kildigi iki rekat namazdan baska namaz kilmadi. Adini bile Müslüman adina çevirmeye firsati olmadi. Bir tek sey bildi George: Kendini Allah davasina fedâ etmek...
Buram buram sehadet kokuyordu George. Cennet görevlileri onu cennette agirlamak için yarisiyorlardi âdetâ...
Allah'in kilici Halid, Müslüman olusu henüz bir günü doldurmamis olan bu sehide gipta ile bakiyor, Allah'in hikmet ve kudreti karsisinda, sevinç ve sükür gözyaslari döküyordu.
George, 'kâlü belâ'dan beri, Allah davasi için sehid olmus, en güzel insanlar arasina giriyordu... Ne mutlu ona ve onun gibi olanlara! ..
Dipnotlar:
(1) Suyûti Tarihul-Hulefa, Misir, 1964, s. 74-75
(2) Ay. es. s.75.
(3) Ay. yer.
(4) Bk. Kuran-i Kerim. Bakara sûresi, 193
(5) Taberi Tarihul-Umemi ve'l-Mulûk, Beyrut, 1962, III. 397
(6) Taberi, a.g.e III. 398.
(7) Savasin ayrintilari için bk. Taberi a.g.e III. 398-401
Kaynak: Prof. Ihsan Süreyya Sirma, Tarih suuru, Seha yayinlari
1. Constantinus'un saltanatı veya Bizans'ın doğuşu:
Diocletianus'tan sonra tahta çıkan 1. Constantinus (306-337) , Ceaser Constantinus 1. Chlorus'un oğluydu ve tüm rakiplerini bir bir ortadan kaldırarak imparatorluğun birliğini sağladı. Constantinus, batıda Milvius Köprüsü Savaş'ında Augustos Maxentius'a karşı zafer kazandı ve Maxentius kendisine 312'de Roma'yı teslim etti; 324'te Agustus Licinus Licinianus'u Hadrianpolis (Edirne) Savaş'ında yenerek bütün doğuya hakim oldu.
Roma İmparatoru 1. Constantinus'la birlikte Bizans uygarlığı çağı da başladı; çünkü saltanatı zamanında tarihin en önemli olaylarından biri meydana geldi: Hıristiyanlık'ı kabul ederek, bu dini, paganlığa karşı yüceltti. Hıristiyanlık, önceleri sadece bir din olarak tanındı (313'te vicdan özgürlüğünü ilan eden Milano fermanı) . Daha sonra Constantinus 320'li yıllarda Hıristiyanlık'ı benimsedi ve Licinius Licinianus'a karşı kazandığı zafer, geleneksel olarak paganlığa karşı Hıristiyanlık'ın zaferi olarak kabul edildi. Constantinus, her zaman kilisde uzlaşma ve huzuru sağlamaya özen göstermiş, bunu Birinci İznik Konsili'yle (325) kanıtlamıştı. Konsili toplamasındaki amaç, Hıristiyanlarla Ariusçular arasındaki kavgaya son vermekti (Ariusçu öğreti Baba ve Oğul'un aynı özü taşımadığını ileri sürüyor, dolasıyla İsa peygamberin tanrısallığını yadsıyordu) . Constantinus, devletin kilisenin iç işleriyle ilgilenmesini sağlayarak, daha o zaman kilisenin sahip olduğu ayrıcalığı vurgulamıştı.
Constantinus, kuşkusuz Bizans devletinin doğşunu, kendisine bir başkent kurarak kanıtladı.; bu başkentte, Yunan ve Latin öğeleri kaynaşarak yeni bir uygarlık doğdu, böylece İstanbul,11. yüzyıl boyunca bu uygarlığın merkezi oldu. İmparatorluğun yeni yönetim ve siyasi merkezi olan kent Türklerin fethine değin yeni Roma'yı oluşturdu.
Kaynak: Catherine Gousseff
entrika
Bizans'ın İlk Çağları:
Daha 3. yy'da, Roma İmparatorluğu, derin yapısal bir bunalımla karşılaşmıştı; bu bunalım çöküşün habercisiydi. Diocletianus (284-305) reformlarıyla, imparatorluğu dört ayrı eyalet halinde yeniden örgütleyerek savunmayı güvence altına aldı. Bu reformlar, Latin kökenli Batı'nın çöküşü karşısında kendini kanıtlayan Yunanlı Doğu'nun canlılığını ortaya koydu.
1. Constantinus,330'da İstanbul'u (Konstantinopolis) kurarak üstünlüğünü gösterdi; yeni başkent, Roma'nın gözden düşmesini hazırlayacak ve imparatorluk merkezin doğuya kaymasına neden olacaktı. Bu olaydan hareketle Bizans'ın, yani yeni bir uygarlığın doğuşunun tarihi konabilir. Bu uygarlık, Roma'nın mirasına sahip çıkıp imparatorluğun yapılarını koruyarak Constantinus döneminde ülkeye giren Hıristiyanlık ve Yunan kültürüyle kendini gösterdi…
1. Constantinus ve 1. İustinianos saltanatları arasındaki iki yüzyıla, istilacılara karşı veren savaşlar ve kilisenin dogmalarını tanımlamaya yönelik savaşımlar egemen oldu. İustinianos 527'de tahta çıktığında, hedef olarak imparatorluğun yeniden yapılanmasını seçti ve gereçkten de mare nostrum'ı (bizim deniz) yaratmayı başardı. Bu bağlamda son Roma İmparatoru İustinianos, geçici fetihlerle Bizans'ın gücünü tüketmesine neden oldu…
Araplar ve Slavların gelişi,7. yy'ı Bizans tarihinin en karanlık dönemi haline getirdi. Tümüyle savunmaya yönelmiş bu devlette yaşanan ikonaklazm veya ikona kırıcılığı bunalımı, bir bölünme ortamının doğmnasına neden oldu. Yine de Bizans,9. yy'da tüm bu sorunları daha da güçlenerek aşacak, ayrıca doğu eyaletlerini kaybedişi imparatorluğu homojen hale getirecekti.
*Kaynak: Catherine Gousseff