Hayır, ben varım, yalnız ben, ister dursun, ister aksın suları Bana başka başka şekiller gösteriyor, Vücudumun sonsuz arzuları. Hayır, ben varım, yalnız ben, Ağaçlarda kuşlar neymiş, Soruyorum ki benden sonra mevcut, Ellerim nasibe değmiş. Hayır, ben varım, yalnız ben, Yıldızlardan önce, dağlardan evvel, Ey, bende burda durayım, Üstüne yapraklar düşen heykel.
Kim bu - ben - Dağlarca henüz 25 yaşında, Novalis, Keats, benzer yaşlarda yazıyor, ve Keats ondan diyor, bir şairin benliği yoktur o her yerdedir. ve Tanrı zamandır. - KURAN, vahiy şiir, hikmet değil, Peki bu şiirdeki - ben - nedir, vahdet i vücud, tabii ki o. Anlaştık mı, şimdi kolay gelsin. Son hatırlatma, ne diyordu, 14. yüzyılda Nesimi de, bugünün üçüncü sınıfları gibi, derisini yüzdükleri, - Aşka esir olan benim - kimdi o, onu da siz bulun. Bu adamların yerleri çok sağlam ona şüphe yok da, sen de yerini kazan istersen sonra feci ödenmesin, idraksizlik yüzünden.
Peki, ben in ben le ilişkisini nasıl çözücem, tabii ki ben siz kalarak, ne kadar ben siz o kadar ben, hem de süreklisinden, kullluk kavramının içeriği önce ben le başlar, ya da kuralı sen koy, bilimsel olarak, mesafe ne söyler o konuda, senin söylediğinden farklıysa, farkın içinde yutulan olma ihtimali, farksızlaşmanın verdiği rahatsızlıktan daha fazla rahatsız ediyorsa, aynen devam, biraz ertelersin olur biter, kurtulur musun, o beni aşar belki seni de, ama, kendine güven de güzel şey de nereye kadar, o da güven sorunu. Gizli bir ben aşkı mutlaka aşikar olur, halis bensizlik mutlaka ben olur. Kolay gelsin.
Her beni de ben zannetmeyin, sizinle ilgimiz yok, saklı bir benin bensizliği kadar açık, kapanıp kalmışdan da ayrıksı olmadan, ben diye bir şey yok zaten, o senin ben dediğinden herkes de var, ne zaman beni reddedersen ben oluşmaya başlar, ama, o ben miyim, ben dışında herşey mi, bilebilmek için ben olman lazım, o da herkese nasip olmaz, çünkü, ben olmadığım zamanlar da ben olabilmişim, sen hep bensin, ve hep böyle bensiz kalacaksın diyen ben de varolan ben, artık senle de ilgili değildir. Geçmiş olsun, her evde bulunsun, tabii dilek, ama, hangi dilek olmuş ki, biz öyle sanırsak olur belki, ya da olmuşun oluşmamış bir hücresi gibi gününü bekliyordur, kimbilir, benim bilmediğim kesin. Keselim en iyisi, iyi diyelim iyi olsun. çocuklar da şeker yiyebilsinler.
Mevlana Mesnevi’sinde bir hikâye anlatır: Bir adam dostunun kapısına gelip kapısını çalar. İçeriden gelen ses: -Kapıyı çalan da kim diye sorar. Adam: “-BEN’im” diye cevap verince dostu: -“Git şimdi zamanı değil sonra gel” der. Adam kapıdan ayrılır ve bir yıl dostunun hasretiyle yanıp tutuşur. Bir yılın sonunda dostunun kapısına tekrar gelir. Reddedilme korkusuyla kapıyı çalar. İçeriden gelen ses: -“Kim o” diye sorar. Adam: -“SEN’im” diye cevap verir. Dost adamı içeri davet eder: -“Madem ki BEN’sin içeri gir. Ev dar iki kişi sığmıyor” der.
Kaçımızın SEN’im diyebileceği ruhunu birleştirebileceği biri var? Kaçımız ben’ini sen yapmayı başarabildi.Çok sevdiğimizi söylediğimiz halde SEN’im diyemiyoruz sevdiklerimize. Yunus Emre derki : “Al gider benden benliği, Doldur içime senliği..” “Gerçek aşk” sevgi bu olsa gerek. Sen-Ben değil sevdiğimizle bir olmak. Ne mutlu SEN’ini bulabilene
Attığım naralara bakmasın kimse.Pürneşe hallerim yanıltmasın.Göründüğüm kadar güçlü değilim.İçimde son derece kırılgan,narin ama belli etmeyen minnak bir kız var..Sadece herkesin beni tanımasına izin vermiyorum.O kadar..
Doğada hiçbir şey kendisi için yaşamaz Nehirler kendi suyunu içemez Ağaçlar kendi meyvelerini yiyemez Güneş kendisi için ısıtmaz Ay kendisi için parlamaz Çiçekler kendileri için kokmaz Toprak kendisi için doğurmaz Rüzgar kendisi için esmez Bulutlar kendi yağmurlarından ıslanmaz Doğanın anayasasındaki ilk madde şudur: Herşey birbiri için yaşar Biribiri için, yaşamak doğanın kanunudur Eski çağlardan süre gelen bir anlayıştı bu, bütünlüğü anlatırdı Özü iki cümleydi 'Ben, biz olduğumuz zaman ben olurum. Ben, ben olduğum için sen, sensin...
ben akıllanmıyorum , siz delirin :pp
“...b e n ki çağ dışı b i r uyumsuzluk d e l i s i…."(M.A.)
''Mahvını göze alamayan varamaz varlığındaki olası-ben'e.''
Yücel Kayıran, Efsus'a Yolculuk
" çatlak bir s e s
değil miyim ben ?
o tanrısal senfonide .. "
" ben yanılgıyım ..
ilerleyen zehrin ,
azalan nefesin ,
şaşıran ibrenin..
sebebi kimden kaldıysa ummak sıkıntısı bana ,
düşüşüm ondan..
uzun yenilgim ondan.."
" elifnuray _
" ..ve ben
ne yarın, ne dün, ne bu akşam.
onu sevmekten başka bir şey yapamam.. "
Ben den vazgeçmiyorsan, - sen - olarak kalırsın, ama, o sen, ben değildir. Geçmiş olsun.
B/aktığın benim ,
g/ördüğün sensin . .
ben ,
seni aydınlığa götüren
karanlığım . .
ben bir aldanışım ,
esrik ve soyut yeni ılgılar dikiyorum
gözlerime . .
" ben ;
bir acının kendisi değil ,
manası olmak istiyorum. . "
" ben ,
sonsuz bir adayışın dehlizinden geçen
o
kehanetim. . "
" ben ,
ne olursa olsun,
ait olduğu ortamın hep kıyısında duran
ve yalnızca bir parçası olduğu kalabalığı değil ,
aynı zamanda
yanı başındaki büyük boşlukları da görebilenlerdenim.. "
" ben ,
hep bekledim dedi
_belli belirsiz ..
olduğunda seni ,
olmadığında herhangi bir şeyi . ."
Hayır, ben varım, yalnız ben,
ister dursun, ister aksın suları
Bana başka başka şekiller gösteriyor,
Vücudumun sonsuz arzuları.
Hayır, ben varım, yalnız ben,
Ağaçlarda kuşlar neymiş,
Soruyorum ki benden sonra mevcut,
Ellerim nasibe değmiş.
Hayır, ben varım, yalnız ben,
Yıldızlardan önce, dağlardan evvel,
Ey, bende burda durayım,
Üstüne yapraklar düşen heykel.
Kim bu - ben - Dağlarca henüz 25 yaşında, Novalis, Keats, benzer yaşlarda yazıyor, ve Keats ondan diyor, bir şairin benliği yoktur o her yerdedir. ve Tanrı zamandır. - KURAN, vahiy şiir, hikmet değil, Peki bu şiirdeki - ben - nedir, vahdet i vücud, tabii ki o. Anlaştık mı, şimdi kolay gelsin. Son hatırlatma, ne diyordu, 14. yüzyılda Nesimi de, bugünün üçüncü sınıfları gibi, derisini yüzdükleri, - Aşka esir olan benim - kimdi o, onu da siz bulun. Bu adamların yerleri çok sağlam ona şüphe yok da, sen de yerini kazan istersen sonra feci ödenmesin, idraksizlik yüzünden.
ben ;
olmuş olan her şeyim
ve olan
ve olacak olan
ve benim örtümü kaldıramadı hiçbir fani . .
Peki, ben in ben le ilişkisini nasıl çözücem, tabii ki ben siz kalarak, ne kadar ben siz o kadar ben, hem de süreklisinden, kullluk kavramının içeriği önce ben le başlar, ya da kuralı sen koy, bilimsel olarak, mesafe ne söyler o konuda, senin söylediğinden farklıysa, farkın içinde yutulan olma ihtimali, farksızlaşmanın verdiği rahatsızlıktan daha fazla rahatsız ediyorsa, aynen devam, biraz ertelersin olur biter, kurtulur musun, o beni aşar belki seni de, ama, kendine güven de güzel şey de nereye kadar, o da güven sorunu. Gizli bir ben aşkı mutlaka aşikar olur, halis bensizlik mutlaka ben olur. Kolay gelsin.
Her beni de ben zannetmeyin, sizinle ilgimiz yok, saklı bir benin bensizliği kadar açık, kapanıp kalmışdan da ayrıksı olmadan, ben diye bir şey yok zaten, o senin ben dediğinden herkes de var, ne zaman beni reddedersen ben oluşmaya başlar, ama, o ben miyim, ben dışında herşey mi, bilebilmek için ben olman lazım, o da herkese nasip olmaz, çünkü, ben olmadığım zamanlar da ben olabilmişim, sen hep bensin, ve hep böyle bensiz kalacaksın diyen ben de varolan ben, artık senle de ilgili değildir. Geçmiş olsun, her evde bulunsun, tabii dilek, ama, hangi dilek olmuş ki, biz öyle sanırsak olur belki, ya da olmuşun oluşmamış bir hücresi gibi gününü bekliyordur, kimbilir, benim bilmediğim kesin. Keselim en iyisi, iyi diyelim iyi olsun. çocuklar da şeker yiyebilsinler.
"ben güzelim ,
faniler!
-tıpkı taştan düş gibi-
ve göğsüm ,
orda herkes örselendi sırayla..."
"baudelaire _
Mevlana Mesnevi’sinde bir hikâye anlatır:
Bir adam dostunun kapısına gelip kapısını çalar. İçeriden gelen ses:
-Kapıyı çalan da kim diye sorar.
Adam: “-BEN’im” diye cevap verince dostu:
-“Git şimdi zamanı değil sonra gel” der.
Adam kapıdan ayrılır ve bir yıl dostunun hasretiyle yanıp tutuşur. Bir yılın sonunda dostunun kapısına tekrar gelir. Reddedilme korkusuyla kapıyı çalar.
İçeriden gelen ses:
-“Kim o” diye sorar. Adam:
-“SEN’im” diye cevap verir.
Dost adamı içeri davet eder:
-“Madem ki BEN’sin içeri gir. Ev dar iki kişi sığmıyor” der.
Kaçımızın SEN’im diyebileceği ruhunu birleştirebileceği biri var? Kaçımız ben’ini sen yapmayı başarabildi.Çok sevdiğimizi söylediğimiz halde SEN’im diyemiyoruz sevdiklerimize.
Yunus Emre derki : “Al gider benden benliği, Doldur içime senliği..” “Gerçek aşk” sevgi bu olsa gerek. Sen-Ben değil sevdiğimizle bir olmak. Ne mutlu SEN’ini bulabilene
aysel aydın
..
Biri bana kötü davrandığında kendimi savunabilirim ama övgü ve iltifatlar karşısında savunmasızım...
Freud
.. bende burda haklı ;)
sensiz ben
üzümsüz şarap gibi
pirinçsiz sütlaç gibi
rakısız balık gibi..
-eksik-
Attığım naralara bakmasın kimse.Pürneşe hallerim yanıltmasın.Göründüğüm kadar güçlü değilim.İçimde son derece kırılgan,narin ama belli etmeyen minnak bir kız var..Sadece herkesin beni tanımasına izin vermiyorum.O kadar..
ben,... şu koskoca şehirde..yalnız olan
Bazen akıllı, Bazen deli, bazen cocuk bazende olgun. Ben sadece Benim...
< Bir Şaman öğretisi şöyle der >
Doğada hiçbir şey kendisi için yaşamaz
Nehirler kendi suyunu içemez
Ağaçlar kendi meyvelerini yiyemez
Güneş kendisi için ısıtmaz
Ay kendisi için parlamaz
Çiçekler kendileri için kokmaz
Toprak kendisi için doğurmaz
Rüzgar kendisi için esmez
Bulutlar kendi yağmurlarından ıslanmaz
Doğanın anayasasındaki ilk madde şudur: Herşey birbiri için yaşar
Biribiri için, yaşamak doğanın kanunudur
Eski çağlardan süre gelen bir anlayıştı bu, bütünlüğü anlatırdı
Özü iki cümleydi
'Ben, biz olduğumuz zaman ben olurum.
Ben, ben olduğum için sen, sensin...
Kul.
ikizler burcuyum..o kadar..şimdi dağılın :)
Ben, avucumun içinde koyu renkli bir leke
Ben, bir kimsenin kişiliğini oluşturan temel öge, ego
Ben, sende kendini gören.....
ben; varlığım bedenim,ruhum, aklımdan ibaret kendim kişisi.