şimdi beni bi bağdat paklar, alırlarmıki beni bağdat a, ütopya filan yoktu bağdat vardı benim için, şimdi beni bi bağdat paklar, (alırlarmıki beni bağdat a) Âşık olan üftâde durmaz gider Bağdâd'e.. ben onu hep bağdat diye söyledim di
Dur Bağdat! Nereye böyle erkenden? Yapma Bağdat! İzin verme seni alıp götürmelerine, Uzaklara, Paslı zindanlarına, Kurumuş kan lekeleriyle pis, Elektrik sandalyelerine...
Hani Bağdat, Kardeştik biz seninle, Yoldaştık, Sarılıp uyurduk birbirimizle,uzun gecelerce Her geceni barut sesleriyle kestiler Bağdat, Her beyaz gündüzüne kına yaktılar Bağdat,kıpkırmızı kına
Buradan giderken böyle miydin? Hurmalarla orucunu açtın Bağdat,zemzemlerle niyet ettin Sana n'olmuş Bağdat? Ellerin kınalı, Ayakların çamurlu, Başın dumanlı,mantardan duman Bin yıldır ıskalayanlar,bu kez isabetteler Seni sıskalatmışlar Bağdat, Bu incecik beden, Ne çok kurban vermişsin,hepsi şehit Toprağını eşelesem kaç boncuklu tabanca,kaç oyuncak bebek Kaç yapma çiçek bulurum bilmem?
Kızını ayağında bebğiyle vurdular Bağdat Daha kırkı çıkmadan vurdular, Daha kırkın çıkmadan senin, Çocukların çuval sessizliğinde,
Neden yalnız bıraktılar seni Bağdat? Komşu al demiştim sana; ev alma, Komşuların hayırsız çıktı, Oysa kaç Ramazan Sofranda iftar ettiler,kaç bayram misinden süründüler Azıcık kumanyandan herkese aşure yaptın; dağıttın, Sevdiler bir daha istediler Bağdat, Sevdiler bir daha... Uzak ülkelerden komşunun arkadaşları geldiler,konuk oldular, Aşureni yediler,onlar da beğendiler, Tabağını aldılar,kaşığını götürdüler, Bakır kazanını söktüler,bir daha yapamayasın diye Sürahinde su kalmadı; hepsini içtiler, Bu misafir bulduğunu değil,umduğunu yedi Bağdat,
Şimdi bir sen kalmışsın; meteliksiz,yalnız... Elinde bavulun, Üç hurma biraz da su:Belinde çıkın Sen de gidersen, Kimin çölünde boylu boyunca uzanırım Bağdat, Kimin pazarında bulurum babamı? Kimin evinde annemi ararım,ağacımı nere dikerim? Fırat'ın baldızı,Diclenin ablası,Bağdat,Orta Doğu'nun altın saçlı gelini, Toprağının her zerresinde gavurun nefreti...
Senin her gözyaşında benim kaç Yasin'im var bilir misin? Kaç Fatiha'm? Kaç hatim indim sana, Kaç camiye adını yazdım,haberin var mı? Kaçmak kolay,yürümek mesele değil Durmak en büyük erdem,susmak,en büyük israf kelimelerine, Dur Bağdat,yürüme! Sen çok koştun,yeter! Attığın her adımda yüzlerce çocuk birbirine sarıldı, Her adımında onlarca minaren rüküya eğildi, Ali'yi de uyandırdılar,bir kükreme sesi; ıslıkları bastıran, Duyuldu semalarından...
Artık büyüdün,çocuk değilsin Evini çek,çevir Al eline süpürgeyi, Düşman önünde eğilsin! Baki misafirini uyandırdılar buna nasıl izin verirsin? Necef'e düşen her kıvılcıma nasıl boyun eğersin?
Nasıl izin verdim Bağdat! ? Gurbet ellerine nasıl izin verdim?
Aç bavulunu ve en güzel elbiseni giy, Kırmızı olsun! Namusun damarda durmazsa,üstünde dursun! Eğer istersen, İki hilal arası, kısacık vakitte Bu düşmanı toprağında ebediyen susturursun! Patlattıkları her barut zerresi için onları pişman et, Kimin ne haddine sen dururken,Frenk'ten medet beklemek? Harp dediğin,şu çöllerinde,ucu açık senet!
Kazanmaya yemin et, Hangi savaş kazanıldı şimdiye dek? İki kişi dalaşır,savaşı başlatır, Ama her dağında binlerce ceset? Aydınlık sensin ey Bağdat'ın babası Doğu Batı elektriği ararken,sen yakmıştın mumu Bombanın düştüğü her karış toprak inler: Burası Doğu! BURASI DOĞU!
Düşman uyku mahmuru, dünya kin maduru, solumda katliam Nerede sağ duyu? .........kültürler bombalandı, kimse sallamadı, bağdat ateş Aldığında kalbim durgun yedi, güneş doğudan battı Mumlarınızı yakın, yorgun düştü uçaklar, tebessüm etti tüm Sanıklar, tankları tanımlar tanıklar, yanıklarla dolu Topraklar karamparça bulutlar ve savaş! ......................dünya kan Deryası, geleceğin bedeli pahalı, duygular yamalı, suçu Gelin etseler de kimse güvey girmeyecek, bilirim bu tarih Değişecek ve tekerrüre dayalı imha tarihçesi, kurak sevgi Bahçesi suya hasret
Bağdat insanlığın varoluşundan 2003 kadar medeniyetlrin sevdasıydı. kavuşulamayan aşktı. Kapısında sıra sıra olmuş yüzlerce damat adayına hayır demiştide yinede kimse dönmemişti. Sonra hasis kişler çıktı ortaya kalbleri kararmış şeytan çocukları.küresellikti adları Havvayı kandırlır gibi kandırdılar. Yinede güzelliği kaldı gülden öte yüzünde. Kulağında çınlayan sesler duydu, fuzuliydi bu kanuniydi, tuğrul beydi. 'BAGDAT NE ZAMAN CARİYE OLDUN', o gün bugündür yastadır medeniyet.
Bugün Bağdatlı bir çocuk oldum anne bahçemdeki bütün kuşları kovdum
'Gidin! Uzaklara gidin Yüce dağlara konun Bugün bomba yağacak bahçemize Komşu kızından duydum'
Bağdat ki dostların diyarıydı Bağdat ki ışığın kaynağıydı Ninemin anlattığı masalların başkenti Kaf dağının arkası Ankanın barınağıydı
Bu gün ben Bağdatlı çocuk Bütün kuşları gönderip uzaklara Bahçenin ortasına bağdaş kurdum oturdum Bir peri, masallar ülkesinden masallar fısıldıyor kulağıma Fakat masal cinleri Yanıtsız bırakıyor dilekleri Yine de dilek tutuyorum anne Sana dair, aşka dair ve bir de Savaşa dair...
Anne! Neden Bağdatta grî oldu gökyüzü? Neden harâmiler yağıyor yeryüzüne? Komşu kızı neden haberler getirmiyor Gönderdiğim kuşlardan? Nereye uçuyor beni götüren peri anne? Ben artık bir güneş mi oldum; Yeniden doğacak mıyım Bağdat semalarına?
bağdat güzellikler şehri bağdat. Bincir gece masallarında adı geçen güzel bağdat. Bağdat şimdi kan ağlıyor. Yakında Irak da insan kalmayacak hergün 30 dan fazla insan ölüyor.
'barış kenti' namıyla kurulmuştu Bağdat...ve Bağdat'ı Bağdat yapan da halife Harun Reşid olmuştur.. halife biliyordu ki şehrin yükselmesi sanat ve bilimin kollarında olabilirdi ancak..bilginler davet edildi ilkin..özgürce kütüphaneleri kullanabilen,keşiflerinde özgür,oldukça da gelenler arttı.. gün geldi Bağdat sokaklarını irfan ve marifet mesken tuttu.. artık güzelim Bağdatta musikişinas insanların terennümleri,şairlerin mısra-i bercesteleri,nakkaşların çekiç sesleri duyulur olmuştu.. Bağdatta yetişen islam bilim adamları zamanla batıdaki rakiplerine ciddi fark atmaya başladılar..öyle bir hal almıştı ki kent..her düşünceden,her tarzda insan barış içinde yaşayabiliyordu 'barış kenti' Bağdatta.. ve efendim işte sözün sadedi: bombalar yağdırılan Bağdat İslamın bir zafer sembolü olarak yükselirken amerika başkanı buna dur demeyi aklına koydu..infaza karar verilmişti ve Cânım Bağdat yerle bir edilmeliydi..:(
nerde o eski diyar
şimdi beni bi bağdat paklar, alırlarmıki beni bağdat a, ütopya filan yoktu bağdat vardı benim için, şimdi beni bi bağdat paklar, (alırlarmıki beni bağdat a)
Âşık olan üftâde durmaz gider Bağdâd'e.. ben onu hep bağdat diye söyledim di
BAĞDAT benim dedelrimin yani asşımın geldiği yermiş,hep merak etmişimdir büyüklerimden dinledikce ama görmüşüm gibide hissedrim buram buram kokusu gelir havasının anlatıldıkca burnuma,zem zem ve hurma ağaclarının rüzgarının ılık ılık estiği bağdat peygamberler şehri....
bugün bağdat yarın başka diyarlar doymazlar kana doymazlar cana...?
ama bağdat bombalanır..
olsun! doğal..
bombalar bağdatlanabilseydi eğer ismini ne koyardık? ..
... mı?
bağdat diyince benim aklıma hep zenginlik, ferahlık, ticaretin şah damarı gelirdi! ama sayın bush benim o eski hayalimdeki bağdatı ağlat yaptı...
Dur Bağdat!
Nereye böyle erkenden?
Yapma Bağdat!
İzin verme seni alıp götürmelerine,
Uzaklara,
Paslı zindanlarına,
Kurumuş kan lekeleriyle pis,
Elektrik sandalyelerine...
Hani Bağdat,
Kardeştik biz seninle,
Yoldaştık,
Sarılıp uyurduk birbirimizle,uzun gecelerce
Her geceni barut sesleriyle kestiler Bağdat,
Her beyaz gündüzüne kına yaktılar Bağdat,kıpkırmızı kına
Buradan giderken böyle miydin?
Hurmalarla orucunu açtın Bağdat,zemzemlerle niyet ettin
Sana n'olmuş Bağdat?
Ellerin kınalı,
Ayakların çamurlu,
Başın dumanlı,mantardan duman
Bin yıldır ıskalayanlar,bu kez isabetteler
Seni sıskalatmışlar Bağdat,
Bu incecik beden,
Ne çok kurban vermişsin,hepsi şehit
Toprağını eşelesem kaç boncuklu tabanca,kaç oyuncak bebek
Kaç yapma çiçek bulurum bilmem?
Kızını ayağında bebğiyle vurdular Bağdat
Daha kırkı çıkmadan vurdular,
Daha kırkın çıkmadan senin,
Çocukların çuval sessizliğinde,
Neden yalnız bıraktılar seni Bağdat?
Komşu al demiştim sana; ev alma,
Komşuların hayırsız çıktı,
Oysa kaç Ramazan Sofranda iftar ettiler,kaç bayram misinden süründüler
Azıcık kumanyandan herkese aşure yaptın; dağıttın,
Sevdiler bir daha istediler Bağdat,
Sevdiler bir daha...
Uzak ülkelerden komşunun arkadaşları geldiler,konuk oldular,
Aşureni yediler,onlar da beğendiler,
Tabağını aldılar,kaşığını götürdüler,
Bakır kazanını söktüler,bir daha yapamayasın diye
Sürahinde su kalmadı; hepsini içtiler,
Bu misafir bulduğunu değil,umduğunu yedi Bağdat,
Şimdi bir sen kalmışsın; meteliksiz,yalnız...
Elinde bavulun,
Üç hurma biraz da su:Belinde çıkın
Sen de gidersen,
Kimin çölünde boylu boyunca uzanırım Bağdat,
Kimin pazarında bulurum babamı?
Kimin evinde annemi ararım,ağacımı nere dikerim?
Fırat'ın baldızı,Diclenin ablası,Bağdat,Orta Doğu'nun altın saçlı
gelini,
Toprağının her zerresinde gavurun nefreti...
Senin her gözyaşında benim kaç Yasin'im var bilir misin?
Kaç Fatiha'm?
Kaç hatim indim sana,
Kaç camiye adını yazdım,haberin var mı?
Kaçmak kolay,yürümek mesele değil
Durmak en büyük erdem,susmak,en büyük israf kelimelerine,
Dur Bağdat,yürüme!
Sen çok koştun,yeter!
Attığın her adımda yüzlerce çocuk birbirine sarıldı,
Her adımında onlarca minaren rüküya eğildi,
Ali'yi de uyandırdılar,bir kükreme sesi; ıslıkları bastıran,
Duyuldu semalarından...
Artık büyüdün,çocuk değilsin
Evini çek,çevir
Al eline süpürgeyi,
Düşman önünde eğilsin!
Baki misafirini uyandırdılar buna nasıl izin verirsin?
Necef'e düşen her kıvılcıma nasıl boyun eğersin?
Nasıl izin verdim Bağdat! ?
Gurbet ellerine nasıl izin verdim?
Aç bavulunu ve en güzel elbiseni giy,
Kırmızı olsun!
Namusun damarda durmazsa,üstünde dursun!
Eğer istersen,
İki hilal arası, kısacık vakitte
Bu düşmanı toprağında ebediyen susturursun!
Patlattıkları her barut zerresi için onları pişman et,
Kimin ne haddine sen dururken,Frenk'ten medet beklemek?
Harp dediğin,şu çöllerinde,ucu açık senet!
Kazanmaya yemin et,
Hangi savaş kazanıldı şimdiye dek?
İki kişi dalaşır,savaşı başlatır,
Ama her dağında binlerce ceset?
Aydınlık sensin ey Bağdat'ın babası Doğu
Batı elektriği ararken,sen yakmıştın mumu
Bombanın düştüğü her karış toprak inler:
Burası Doğu!
BURASI DOĞU!
dünya yıkılırken biz orda kalıp çay içces sefgilimle, bağdata nasıl kıyarki insan..(bush senden bahsetmiyorum)
Bağdat, Türk edebiyatında kemikleşmiş bir kelime-i güzide.
Bağdat Harap: karnım aç.
Bir de Sümbülzade Vehbi Efendinin o sözü:
'Belki ma'mur ider vali-i Bagdat bizi;
Dest-i ihsanı ile ba'de harab-ül Basra! '
kanıyor...
bağdat...
bağdadım o benim şehrim, o benim sevgilim...
bekle beni birgün gelecem...
bağdat...
bağdadım o benim şehrim, o benim sevgilim...
bekle beni birgün gelecem...
Sora sora bulunurmuş bir zamanlar...
-Bush, Bağdat nerde!
Âşıka sorulmayan yer...
1-'Dünya fiziki atlasın' da görünmesede 'dünya fikri atlasın' da varlığını idame ettiren BÜYÜK BİR MUASSIRİYETİN 5. başkenti.
2-MS.1258 Hülagu nun zulmünden daha büyüğünü bugün işgalci-cani güç abd ve yandaşlarından gören ve yağmalanan kültür ve ticaret şehri
3-Şeytan GÜÇ lerle sırdaş olan idarecilerin halkını satması ile ortaya çıkan malum trajik bir sonuçla adı müsemma bir ülkenin başkenti
4-Demokrasisiz-Cumhuriyetlerin hazin sonunu yaşayan bir ülkenin Başkenti
ana gbi yar olmaz bağdat gbi diyar..ama bağdat bombalanır! ! ! ! ! !
Düşman uyku mahmuru, dünya kin maduru, solumda katliam
Nerede sağ duyu? .........kültürler bombalandı, kimse sallamadı, bağdat ateş
Aldığında kalbim durgun yedi, güneş doğudan battı
Mumlarınızı yakın, yorgun düştü uçaklar, tebessüm etti tüm
Sanıklar, tankları tanımlar tanıklar, yanıklarla dolu
Topraklar karamparça bulutlar ve savaş! ......................dünya kan
Deryası, geleceğin bedeli pahalı, duygular yamalı, suçu
Gelin etseler de kimse güvey girmeyecek, bilirim bu tarih
Değişecek ve tekerrüre dayalı imha tarihçesi, kurak sevgi
Bahçesi suya hasret
eskiden olsa 'ANA gibi yar BAĞDAT gibi diyar olmaz' sözünü çoğumuz kolaylıkla söylerdik şimdilerde.........
meçhul
...
eskiden oynak bir türküyü çağrıştırıyordu şimdi ise savaştan yok olmuş bir kent ve ızdırap içinde yaşamaya çalışan insanlar:((
Bağdat insanlığın varoluşundan 2003 kadar medeniyetlrin sevdasıydı. kavuşulamayan aşktı. Kapısında sıra sıra olmuş yüzlerce damat adayına hayır demiştide yinede kimse dönmemişti. Sonra hasis kişler çıktı ortaya kalbleri kararmış şeytan çocukları.küresellikti adları Havvayı kandırlır gibi kandırdılar. Yinede güzelliği kaldı gülden öte yüzünde. Kulağında çınlayan sesler duydu, fuzuliydi bu kanuniydi, tuğrul beydi. 'BAGDAT NE ZAMAN CARİYE OLDUN', o gün bugündür yastadır medeniyet.
Bağdat'lı Bir Çocuk Oldum
Bugün Bağdatlı bir çocuk oldum anne
bahçemdeki bütün kuşları kovdum
'Gidin! Uzaklara gidin
Yüce dağlara konun
Bugün bomba yağacak bahçemize
Komşu kızından duydum'
Bağdat ki dostların diyarıydı
Bağdat ki ışığın kaynağıydı
Ninemin anlattığı masalların başkenti
Kaf dağının arkası
Ankanın barınağıydı
Bu gün ben Bağdatlı çocuk
Bütün kuşları gönderip uzaklara
Bahçenin ortasına bağdaş kurdum oturdum
Bir peri, masallar ülkesinden masallar fısıldıyor kulağıma
Fakat masal cinleri
Yanıtsız bırakıyor dilekleri
Yine de dilek tutuyorum anne
Sana dair, aşka dair ve bir de
Savaşa dair...
Anne!
Neden Bağdatta grî oldu gökyüzü?
Neden harâmiler yağıyor yeryüzüne?
Komşu kızı neden haberler getirmiyor
Gönderdiğim kuşlardan?
Nereye uçuyor beni götüren peri anne?
Ben artık bir güneş mi oldum;
Yeniden doğacak mıyım
Bağdat semalarına?
Salim Kanat
Bağdat!
artık yok yerinde koca bir toz bulutu var
ihanetler alıp gitmiş gövdesini asaletinin
ben gittim gördüm artık Bağdat yok
bağdat güzellikler şehri bağdat.
Bincir gece masallarında adı geçen güzel bağdat.
Bağdat şimdi kan ağlıyor.
Yakında Irak da insan kalmayacak hergün 30 dan fazla insan ölüyor.
sora sora bağdat bulunurmuş.....
Erenler vadisini.
Bush icin;
Petrol..
yanıyor
bağdat benim adım aynı zamanda.BAĞDAT:güzeller güzeli anlamında bir sözcüktür...bildiğim kadarıyla arapça kökenli...
ve bir de IV.Murat'ın meşhur darb-i mesel olmuş sözünü anmak icâb eder ;)
'Bağdat'ı almaya çalışmak, Bağdat'ın kendinden daha mı güzeldi ne? '
....
'barış kenti' namıyla kurulmuştu Bağdat...ve Bağdat'ı Bağdat yapan da halife Harun Reşid olmuştur.. halife biliyordu ki şehrin yükselmesi sanat ve bilimin kollarında olabilirdi ancak..bilginler davet edildi ilkin..özgürce kütüphaneleri kullanabilen,keşiflerinde özgür,oldukça da gelenler arttı.. gün geldi Bağdat sokaklarını irfan ve marifet mesken tuttu..
artık güzelim Bağdatta musikişinas insanların terennümleri,şairlerin mısra-i bercesteleri,nakkaşların çekiç sesleri duyulur olmuştu..
Bağdatta yetişen islam bilim adamları zamanla batıdaki rakiplerine ciddi fark atmaya başladılar..öyle bir hal almıştı ki kent..her düşünceden,her tarzda insan barış içinde yaşayabiliyordu 'barış kenti' Bağdatta..
ve efendim işte sözün sadedi:
bombalar yağdırılan Bağdat İslamın bir zafer sembolü olarak yükselirken amerika başkanı buna dur demeyi aklına koydu..infaza karar verilmişti ve Cânım Bağdat yerle bir edilmeliydi..:(