elimden tut yoksa düşeceğim yoksa bir bir yıldızlar düşecek eğer şairsem beni tanırsan yağmurdan korktuğumu bilirsen gözlerim aklına gelirse elimden tut yoksa düşeceğim yağmur beni götürecek yoksa beni
geceleri bir çarpıntı duyarsan telâş telâş yağmurdan kaçıyorum sarayburnu'ndan geçiyorum akşamsa eylül'se ıslanmışsam beni görsen belki anlayamazsın içlenir gizli gizli ağlarsın eğer ben yalnızsam yanılmışsam elimden tut yoksa düşeceğim yağmur beni götürecek yoksa beni
ay ışığına batmış karabiber ağaçları gümüş tozu gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar yaseminler unutulmuş tedirgin gülümser çünkü ayrılmanında vahşi bir tadı var çünkü ayrılıkta sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hala sevgili...
muhteşem bir şairdir.şiirlerindeki betimlemeleriyle sanki okurken yaşamışsın gibi okursun.ürperirsin.bazen hüzün dolarsın.bazen mutlu olursun.bazen sevgi ile dolarsın.Attila ilhan anlatılmaz.
Attila İlhan'ı bir kaç cümleyle anlatmak çok zor. Kendisi geçen yüzyıla damgasını vurmuş, içinde yaşadığımız gezegeni çözmüş, yorumlamış ve ona çözümler türetmiş bir rüyanın adamıdır. Kendisini ifade etmek adına tek bir yolu izlemekle yetinmemiş şiirle başladığı serüvenini roman, deneme, senaryo ve köşe yazılarıyla zenginleştirerek topluma ulaştırmıştır. Allah rahmet eylesin, huzur içinde yatsın..
Bende çok büyük anıları olan...her okudugumda,dinlediğimde kendimce önemli olan yaşananları hatırlatan büyük insan...Hakkında laf söyletemeyeceğim yegane insanlardan...Rahat uyusun...
Açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın En görkemli saatinde yıldız alacasının Gizli bir yılan gibi yuvarlanmış içimde kader Uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın Rüzgar uzak karanlıklara sürmüş yıldızları Mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan Onu çok arıyorum onu çok arıyorum Her yerimde vücudumun ağır yanık sızıları Bir yerlere yıldırım düşüyorum Ayrılığımızı hissettiğim an demirler eriyor hırsımdan Ay ışığına batmış karabiber ağaçları gümüş tozu Gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar yaseminler unutulmuş Tedirgin gülümser Çünkü ayrılık da sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hala sevgili Hiç bir ani tek başına yaşayamazlar Her an ötekisiyle birlikte her şey onunla ilgili Telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar Gittikçe genişleyen yakılmış ot kokusu Yıldızlar inanılmayacak bir irilikte Yansımalar tutmuş bütün sahili Çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var Öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil Çünkü ayrılıklar da sevdaya dahil Çünkü ayrılanlar hala sevgili Yalnızlık hızla alçalan bulutlar karanlık bir ağırlık Hava ağır toprak ağır yaprak ağır Su tozları yağıyor üstümüze Özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız midir Eflatuna çalar puslu lacivert bir sis kuşattı ormanı Karanlık çöktü denize Yalnızlık çakmak taşı gibi sert elmas gibi keskin Ne yanına dönsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin Kapını bir çalan olmadı mi hele elini bir tutan Bilekleri bembeyaz kuğu boynu parmakları uzun ve ince Sımsıcak bakışları suç ortağı kaçamak gülüşleri gizlice Yalnızların en büyük sorunu tek başına özgürlük ne işe yarayacak Bir türlü çözemedikleri bu ölü bir gezegenin soğuk tenhalığına Benzemesin diye özgürlük mutlaka paylaşılacak suç ortağı bir sevgiliyle Sanmıştık ki ikimiz yeryüzünde ancak birbirimiz için varız İkimiz sanmıştık ki tek kişilik bir yalnızlığa bile rahatça sığarız Hiç yanılmamışız her an düşüp düşüp kristal bir bardak gibi Tuz parça kırılsak da hala içimizde o yanardağ ağzı Hala kıpkızıl gülümseyen sanki ateşten bir tebessüm zehir zemberek AŞKIMIZ
sanmıştık ki ikimiz yeryüzünde ancak birbirimiz için varız ikimiz sanmıştık ki tek kişilik bir yalnızlığa bile rahatça sığarız hiç yanılmamışız her an düşüp düşüp kristal bir bardak gibi tuz parça kırılsak da hâlâ içimizde o yanardağ ağzı hâlâ kıpkızıl gülümseyen -sanki ateşten bir tebessüm- zehir zemberek aşkımız..
Şiirde yapı meselesini en iyi çözenlerden biri belki de başlıcasıdır. Kolay okunur görünen oldukça edebi şiirler kaleme almıştır Kaptan.
"...O eksik bir çarşamba,ben yoksul bir salı..." (BKNZ: A t i l l a İ l h a n)
YAĞMUR KAÇAĞI
elimden tut yoksa düşeceğim
yoksa bir bir yıldızlar düşecek
eğer şairsem beni tanırsan
yağmurdan korktuğumu bilirsen
gözlerim aklına gelirse
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur beni götürecek yoksa beni
geceleri bir çarpıntı duyarsan
telâş telâş yağmurdan kaçıyorum
sarayburnu'ndan geçiyorum
akşamsa eylül'se ıslanmışsam
beni görsen belki anlayamazsın
içlenir gizli gizli ağlarsın
eğer ben yalnızsam yanılmışsam
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur beni götürecek yoksa beni
Attila İlhan
Gerçek bir entellektüel. Kültür mirasımız. Batılaştırmacı zihniyete ibret-i alem.
Nazım Hikmetin yalakası (onun için Fransaya giden isimlerden bir tanesi) ama unutulmayacak şiirlerinde şairidir.
bkz* Ben Sana Mecburum Bilemezsin,,,,,
Attila İlhan'ı hiç bir zaman sevemedim. Yalnız objektif olarak bakınca gerçekten müthiş bir şair. Pia şiiri ayrı bir yere sahiptir.
Gerçekte Pia: Pakistan Internatiol Airlines(Pakistan uluslararasi havayolları) ...
Attila da Pia:
Ellerini tutabilsem Pia'nın,
Ölsem eksiksiz ölürdüm...
Atatürkçü, dark entel, şair ve yazar...
Ben kendimi toprak bilirim
Toprak beni baba bilir, benim köyümde avrat bile
toprak gibi sevilir... A.A
Büyük insan, usta şair, güçlü araştırmacı ve tahrip gücü yüksek saatli bir bomba. Her yönüyle çok sevimli ve sempatik bir insan...
Rahmetle anıyorum
adımla nasıl berabersem, öylece beraberiz seninle...
üçüncü şahsın şiiri
ay ışığına batmış
karabiber ağaçları
gümüş tozu
gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar
yaseminler unutulmuş
tedirgin gülümser
çünkü ayrılmanında vahşi bir tadı var
çünkü ayrılıkta sevdaya dahil
çünkü ayrılanlar hala sevgili...
muhteşem bir şairdir.şiirlerindeki betimlemeleriyle sanki okurken yaşamışsın gibi okursun.ürperirsin.bazen hüzün dolarsın.bazen mutlu olursun.bazen sevgi ile dolarsın.Attila ilhan anlatılmaz.
Attila İlhan'ı bir kaç cümleyle anlatmak çok zor. Kendisi geçen yüzyıla damgasını vurmuş, içinde yaşadığımız gezegeni çözmüş, yorumlamış ve ona çözümler türetmiş bir rüyanın adamıdır. Kendisini ifade etmek adına tek bir yolu izlemekle yetinmemiş şiirle başladığı serüvenini roman, deneme, senaryo ve köşe yazılarıyla zenginleştirerek topluma ulaştırmıştır. Allah rahmet eylesin, huzur içinde yatsın..
80'li yıllarda ekrana damgasını vuran 'Kartallar Yüksek Uçar' dizisinin senaryosu da ona aittir..
sevdiğim saygı duyduğum bir şair yazar ve edebiyat adamı ne mutluki sağlığında tanıma fırsatım oldu rahmetle anıyor saygılar
diliyorum
Ben sana mecburum bilezsin.
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
sanmıştık ki ikimiz, yeryüzünde ancak birbirimiz için varız..
gözlerine baktığım zaman
sonsuzluğu görebilmeliyim
parmaklarım dudaklarında dolaşırken
sonsuzluğa dokunmalı
konuştuğun zaman
sonsuzluğun sesini dinlemeliyim
........
off harika birseyy
beni ararsan
Bir gün hatırlayıpta beni ararsan
Susuz bıraktığın çöllerdeyim ben
Aklına gelirde eve uğrarsan
Bilki artık yokum,ellerdeyim ben...
kimi sevsem sensin / senden ibaret
hepsini senin adınla çağırıyorum
arkamdan şımarık gülüşüyorlar
getirdikleri yağmur / sende unuttuğum
hani o sımsıcak iri çekirdekli
senin gibi vahşi öpüşüyorlar
kimi sevsem sensin / hayret
in misin cin misin anlamıyorum
son zamanlarda türkiyenin başına gelmiş en güzel olaylardan biri.Şair,düşünür,aydın bir insan.
Bence bir yıldız kaydı......................
Aysel Git Başımdan
Aysel git başımdan ben sana göre değilim
Ölümüm birden olacak seziyorum.
Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
Aysel git başımdan istemiyorum.
Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
Dağıtır gecelerim sarışınlığını
Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
Benim icin kirletme aydınlığını,
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
Islığımı denesen hemen düşürürsün,
gözlerim hızlandırır tenhalığını
Yanlış şehirlere götürür trenlerim.
Ya ölmek ustalığını kazanırsın,
ya korku biriktirmek yetisini.
Acılarım iyice bol gelir sana,
sevincim bir türlü tutmaz sevincini.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
Ümitsizliğimi olsun anlasana
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim.
Sevindiğim anda sen üzülürsün.
Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,
uzak yalnızlık limanlarına.
Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
Sakın başka bir şey getirme aklına.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim,
ölümüm birden olacak seziyorum,
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim.
Aysel git başımdan seni seviyorum...
-------
Pia
ne olur kim olduğunu bilsem pia'nın
ellerini bir tutsam ölsem
böyle uzak seslenmese
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
otelleri bomboş bulmasam
içlenip buzlu bir kadeh gibi
buğulanıp buğulanıp durmasam
ne olur sabaha karşı rıhtımda
çocuklar pia'yı görseler
bana haber salsalar bilsem
içimi büsbütün yıldızlar basar
bir hançer gibi çıkıp giderdim
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
singapur yolunda demeseler
bana bunu yapmasalar yorgunum
üstelik parasızım pasaportsuzum
ne olur sabaha karşı rıhtımda
seslendiğini duysam pia'nın
sırtında yoksul bir yağmurluk
çocuk gözleri büyük büyük
üşümüş ürpermiş soluk
ellerini tutabilsem pia'nın
ölsem eksiksiz ölürdüm.
Atilla İlhan
belki gelmem,gelemem beş dakika bekle git......................
şiirlerye önemli şairlerimiz arasında yer alan bütün şiirlerini hayranlıkla okuduğum önemli bir şairimiz =)
SEN RAHAT UYU ATİLLA İLHAN
ya atilla abi sen bitanesinnnnn
şiirleri çokkk güzel
Gün gelir,Attilla İlhan ölür...
anısı kalır.
Bende çok büyük anıları olan...her okudugumda,dinlediğimde kendimce önemli olan yaşananları hatırlatan büyük insan...Hakkında laf söyletemeyeceğim yegane insanlardan...Rahat uyusun...
SULTAN-I YEGÂH
şamdanları donanınca eski zaman sevdalarının
başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın
nemli yumuşaklığı tende denizden gelen âhın
gizemli kanatları ruhta ölüm karanlığının
başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın
yansıyan yaslı gülüşmelerdir karasevdalı suda
bülbüller kırılır umutsuzluktan yalnızlık korusunda
eylem dağılmış gönül tenha çalgılar kış uykusunda
ölümün tartışılmazlığı nihayet anlaşılsa da
başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın
bir başkasının yaşantısıdır dönüp arkamıza baksak
çünkü yaşadıklarımız başkasının yargısına tutsak
su yasak rüzgar yasak açık kapılar yasak
belki bu karanlıkta yasakları yasaklasak
başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın
Attila Ilhan
Açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın
En görkemli saatinde yıldız alacasının
Gizli bir yılan gibi yuvarlanmış içimde kader
Uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın
Rüzgar uzak karanlıklara sürmüş yıldızları
Mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan
Onu çok arıyorum onu çok arıyorum
Her yerimde vücudumun ağır yanık sızıları
Bir yerlere yıldırım düşüyorum
Ayrılığımızı hissettiğim an demirler eriyor hırsımdan
Ay ışığına batmış karabiber ağaçları gümüş tozu
Gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar yaseminler unutulmuş
Tedirgin gülümser
Çünkü ayrılık da sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hala sevgili
Hiç bir ani tek başına yaşayamazlar
Her an ötekisiyle birlikte her şey onunla ilgili
Telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar
Gittikçe genişleyen yakılmış ot kokusu
Yıldızlar inanılmayacak bir irilikte
Yansımalar tutmuş bütün sahili
Çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
Öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil
Çünkü ayrılıklar da sevdaya dahil
Çünkü ayrılanlar hala sevgili
Yalnızlık hızla alçalan bulutlar karanlık bir ağırlık
Hava ağır toprak ağır yaprak ağır
Su tozları yağıyor üstümüze
Özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız midir
Eflatuna çalar puslu lacivert bir sis kuşattı ormanı
Karanlık çöktü denize
Yalnızlık çakmak taşı gibi sert elmas gibi keskin
Ne yanına dönsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin
Kapını bir çalan olmadı mi hele elini bir tutan
Bilekleri bembeyaz kuğu boynu parmakları uzun ve ince
Sımsıcak bakışları suç ortağı kaçamak gülüşleri gizlice
Yalnızların en büyük sorunu tek başına özgürlük ne işe yarayacak
Bir türlü çözemedikleri bu ölü bir gezegenin soğuk tenhalığına
Benzemesin diye özgürlük mutlaka paylaşılacak suç ortağı bir sevgiliyle
Sanmıştık ki ikimiz yeryüzünde ancak birbirimiz için varız
İkimiz sanmıştık ki tek kişilik bir yalnızlığa bile rahatça sığarız
Hiç yanılmamışız her an düşüp düşüp kristal bir bardak gibi
Tuz parça kırılsak da hala içimizde o yanardağ ağzı
Hala kıpkızıl gülümseyen sanki ateşten bir tebessüm zehir zemberek AŞKIMIZ
sanmıştık ki ikimiz
yeryüzünde ancak
birbirimiz için varız
ikimiz sanmıştık ki
tek kişilik bir yalnızlığa bile
rahatça sığarız
hiç yanılmamışız
her an düşüp düşüp
kristal bir bardak gibi
tuz parça kırılsak da
hâlâ içimizde o yanardağ ağzı
hâlâ kıpkızıl gülümseyen
-sanki ateşten bir tebessüm-
zehir zemberek aşkımız..