Kültür Sanat Edebiyat Şiir

aşk sizce ne demek, aşk size neyi çağrıştırıyor?

aşk terimi Cengiz Ekrem Teymur tarafından tarihinde eklendi

  • Heval Aryen Tanrıkulu
    Heval Aryen Tanrıkulu

    Aşk beynimizin oynadığı bir oyundur.
    Aşk irade meselesidir
    İraden ne kadar zayıfsa aşk seni o kadar ele geçirir.

  • Sana ne
    Sana ne

    Bence mütiş değil harikulade

  • Ne bakıyon
    Ne bakıyon

    Bence Harikâ değil mütiş

  • Eren Çiçek
    Eren Çiçek

    BAKKALA GİRİNCE CEKETİM ISINIRDI adlı şiirimden üç mısra paylaşacağım sizlere değerli şair arkadaşlarım.

    ekmek arası beyaz peynir iyi gelirdi açlığıma
    bakkala girince ısınırdı ceketim
    para üstünü beklerken ben yine seni düşünürdüm

  • Eren Çiçek
    Eren Çiçek 10.04.2021 - 09:14

  • Eren Çiçek
    Eren Çiçek

    beraber söyleyelim

  • Eren Çiçek
    Eren Çiçek 09.04.2021 - 09:48

  • Eren Çiçek
    Eren Çiçek

    yaşanması gereken bir duygudur

  • Eren Çiçek
    Eren Çiçek

    uzun hikaye

  • Nagıhan Yavuz
    Nagıhan Yavuz

    gerçek hakki aşk onu verendir.fani aşklar imtihan için verilmistir.bakalım ALLAH aşkınımı yoksa onun yarattiginimi tercih ediceksin imtihaniydi.oysa aşkın dereceleri var.ALLAH aşkı en buyuğudur.kulda aşkta inat edersen o nun egosu kabarir ancak.kendini bir şey zanneder seni kucumser sevmemeye başlar.oysa iyiliği merhameti seni yaratani sevki.onu kafanda bitirki.ALLAH için sevesin artık.karşina çikan dogru insana gönül veresin.

  • Nagıhan Yavuz
    Nagıhan Yavuz

    Tam sadece dunyada bir ikiniz var hissine kapılmaktan ucuncu bir kisinin varligini hissetmek.

  • Güneş Çetin
    Güneş Çetin

    Beşeriyette dengini ister
    İlahiyatta tevekkül
    Her ikisini de yaşamaya değer..

  • Aras Gündoğdu
    Aras Gündoğdu

    Ben aşık oldum

  • Ferhat Torunoğlu
    Ferhat Torunoğlu

    hiçlik

  • Burak Çelik
    Burak Çelik

    Aşk bazıları için çocuk oyuncağı , bazıları için yaşam salıncağı
    Aşkı iki kişilik zannedenler de var , tek kişilik sananlarda
    Aşk öyle bir şey ki herkes kendince çıkarımda bulunabiliyor
    Benim için ise aşk imkansıza gönül vermektir
    Basit bir şey değildir aşk , kolayca ulaşamazsın ona
    Senelerini verirsin hatta ömrünü belki de
    Kendini kaybedersin , unutursun tüm benliğini
    Sen o sundur , o da sen
    Aşk öyle bir şeydir ki öyle bir şeydir
    Anlatsan da nafile , o anlamazsa aşk hiçbir şeydir...

  • SINEM SU
    SINEM SU

    AŞK NERDE KALDIN SENİ BEKLERKEN.

  • Deniz Ercivan
    Deniz Ercivan

    HADİ aşk nerede kaldın?

  • İrfan Yılmaz
    İrfan Yılmaz

    Aşk, ayrılık ve özlem şiiri:



    Sevgi ve saygılarımla.

  • Gökay Yaşar Üzümcü
    Gökay Yaşar Üzümcü

    Aşk: İnsanın genetiğine, binlerce yıl türünün devamlılığı ve ölümsüzlüğü arayışı nedeniyle işlenmiş olan yapay bir üreme mekanizmasıdır. Biyohafızamız içinde bulunduğumuz çevreden bağımsız olarak büyüsek de bu mekanizmayı bu yüzden devam ettirebilmektedir. Bu yapay mekanizma sevginin bir üst türüdür. Buna romantik bir eğilim diyebiliriz. Bunu sevgiye geçiş süreci olarak görmek varlığını yok saymak değildir. Yalnızca mantığı herkesce tarafından baskıladığı bilinen bu sürecin herkes için farklı gerçekleşmesinin nedeni aslında Aşkın tarifini değiştiren asıl şeydir. Böylece bu süreci etkileyen etkenlere bakılmalıdır. Çevresel (aile dahil) baskı, estetik (ahlak ve güzellik) anlayışı, tecrübe (yaş ve yaşanmışlık) farkı ve hormonal düzeyler... Sevgi tarafından henüz regüle edilmemiş Aşk; tehlikeli ve arayıştır ayırca, tehlikeli bir arayıştır.

  • Muhammet Mahmut Özkaynak
    Muhammet Mahmut Özkaynak

    Ne yol yürünür baştan, ne ayrıdır doğru yanlıştan.
    Bulanık aynam mevzi, hükmüm yağar gözüm yaştan.
    Ağırlığınca yaşım kalender, deli civan canım bozgun aşktan.
    Gönlüm yenilmez, kırılır imkanları gömen telaştan.
    Ne gurbette yerim, ne büsbütün halk içinden.
    Zaman durmuş, bir ölüm var kalbin her meylinden.
    Duru zamanın en bozuk vaktinden,
    Saatler yalancı, yaşamak dilenmektir vaktin sahibinden.

  • Hümeyra Laçin
    Hümeyra Laçin 27.01.2021 - 13:41

  • Us Atölyesi
    Us Atölyesi

    Aşk hep bizimleydi. O, insanın olduğu her yerde vardı. Günahı, ayıbı, yerleşik ahlak kurallarını hiçe saydı. Hakim sevme biçimlerini reddetti. Dinler, ideolojiler ve hatta devrimler, kendilerine ilk onu hedef kıldı. Onun üzerine gidildiği kadar hiçbir duygunun, hiç kimsenin, hiçbir ulusun, hiçbir uygarlığın üzerine gidilmedi. Uygarlıklar devrildi, değişti, yıkıldı, kuruldu ama onu tahtından eden olamadı. Engellenemedi. Yok edilemedi. Dönüştürülmeye çalışıldıysa da direndi. Başka bir şey olmamaya en çok aşk direndi. Direnmek en çok aşka ve aşıklara yakıştı. Aşk dediğin şey ardında büyük yıkıntılar bırakan ve önündeki bir başka yıkıntıyı yuva bilenlerin meziyetiydi. Zordu. Zorluğu bir savaş kadar, yitirilen bir umut kadar, binlerce sesin arasında seçmeye çalıştığın sessizlik kadardı. Onsuz ne yaralar iyi oldu, ne küsler barıştı ne devrimler yapıldı.
    Aşk devrimden daha devrimciydi
    Tarih denilen karanlığın her anında o vardı. Kavimleri birbirine kırdırdı, kavimleri sevgili kıldı. Kimi zaman dünyanın en yalın, en basit, en açık aldatmacasıydı. Kimi zaman insan aklının ve o aklın kurduğu ve muhtaç olduğu o lanet ilişkilerin ayakta kalabilmesi için gereken bir safsataydı. Ama kutsaldı. Onun kutsallığı, tıpkı iyiliğin ve tıpkı güzelliğin egemen olduğu ya da olacağı gibi bir sanrının bir başka haliydi. Çoğu zaman bir dindi. Duası olmayan tek din.
    Kimden kime akacağı belli olmayan, kimsenin kontrol edemediği bir oluş ve akış haliydi. Kim bilir belki de yoktu –ki bunu bize Freud hatırlatmıştı (Aşk yoktur, libido vardır)-. Olup olmamasını bilemiyoruz ama Aragon’un söylediği gibi ya mutlu aşk yoktu, ya da mutlu olanlar tarihte yerini alamamıştı.
    Aşk bizim günahımızdı. Tanrı katında aşk yoktu. O, yeryüzüne ve insana mahsustu. Çünkü yargılamanın ve cennet ve cehennemin olduğu yerde tutku ve günah artık rafa kalkacak, tutkunun ve günahın olmadığı bir yerde aşk yeşermeyecekti. İçerisinde tutkunun ve günahın olmadığı bir aşk yalnızca “yalan” olacaktı. Ve yeryüzünde yaşayanlar, tam da bu yüzden, yalanlarla günahlar arasında bir tercih yapmak zorundaydı. Yeryüzünün sakinleri ya yalanlarla ya günahlarla yaşayacaktı. Çünkü aşk ve yalan bir bedende asla barınmayacaktı.
    Aşk bizim aklımızdı. O geldiğinde akıl artık sevmeyi tutkudan ayıracak kadar ehlileşmiş olacaktı. Aşkın yanında sevmenin hükmü kalmayacak, bir çocuk gibi yalnız bırakılacaktı. Ve en çok, sevmeyi aşk, aşkı sevmek sananlar yanılacaklardı -ki onlar aşkın ve sevmenin katiliydi-.
    Aşk bizim lanetimizdi. Ve her lanet gibi çaresi kendi içindeydi.
    Ali Murat İrat

  • Us Atölyesi
    Us Atölyesi

    Aşk hep bizimleydi. O, insanın olduğu her yerde vardı. Günahı, ayıbı, yerleşik ahlak kurallarını hiçe saydı. Hakim sevme biçimlerini reddetti. Dinler, ideolojiler ve hatta devrimler, kendilerine ilk onu hedef kıldı. Onun üzerine gidildiği kadar hiçbir duygunun, hiç kimsenin, hiçbir ulusun, hiçbir uygarlığın üzerine gidilmedi. Uygarlıklar devrildi, değişti, yıkıldı, kuruldu ama onu tahtından eden olamadı. Engellenemedi. Yok edilemedi. Dönüştürülmeye çalışıldıysa da direndi. Başka bir şey olmamaya en çok aşk direndi. Direnmek en çok aşka ve aşıklara yakıştı. Aşk dediğin şey ardında büyük yıkıntılar bırakan ve önündeki bir başka yıkıntıyı yuva bilenlerin meziyetiydi. Zordu. Zorluğu bir savaş kadar, yitirilen bir umut kadar, binlerce sesin arasında seçmeye çalıştığın sessizlik kadardı. Onsuz ne yaralar iyi oldu, ne küsler barıştı ne devrimler yapıldı.
    Aşk devrimden daha devrimciydi
    Tarih denilen karanlığın her anında o vardı. Kavimleri birbirine kırdırdı, kavimleri sevgili kıldı. Kimi zaman dünyanın en yalın, en basit, en açık aldatmacasıydı. Kimi zaman insan aklının ve o aklın kurduğu ve muhtaç olduğu o lanet ilişkilerin ayakta kalabilmesi için gereken bir safsataydı. Ama kutsaldı. Onun kutsallığı, tıpkı iyiliğin ve tıpkı güzelliğin egemen olduğu ya da olacağı gibi bir sanrının bir başka haliydi. Çoğu zaman bir dindi. Duası olmayan tek din.
    Kimden kime akacağı belli olmayan, kimsenin kontrol edemediği bir oluş ve akış haliydi. Kim bilir belki de yoktu –ki bunu bize Freud hatırlatmıştı (Aşk yoktur, libido vardır)-. Olup olmamasını bilemiyoruz ama Aragon’un söylediği gibi ya mutlu aşk yoktu, ya da mutlu olanlar tarihte yerini alamamıştı.
    Aşk bizim günahımızdı. Tanrı katında aşk yoktu. O, yeryüzüne ve insana mahsustu. Çünkü yargılamanın ve cennet ve cehennemin olduğu yerde tutku ve günah artık rafa kalkacak, tutkunun ve günahın olmadığı bir yerde aşk yeşermeyecekti. İçerisinde tutkunun ve günahın olmadığı bir aşk yalnızca “yalan” olacaktı. Ve yeryüzünde yaşayanlar, tam da bu yüzden, yalanlarla günahlar arasında bir tercih yapmak zorundaydı. Yeryüzünün sakinleri ya yalanlarla ya günahlarla yaşayacaktı. Çünkü aşk ve yalan bir bedende asla barınmayacaktı.
    Aşk bizim aklımızdı. O geldiğinde akıl artık sevmeyi tutkudan ayıracak kadar ehlileşmiş olacaktı. Aşkın yanında sevmenin hükmü kalmayacak, bir çocuk gibi yalnız bırakılacaktı. Ve en çok, sevmeyi aşk, aşkı sevmek sananlar yanılacaklardı -ki onlar aşkın ve sevmenin katiliydi-.
    Aşk bizim lanetimizdi. Ve her lanet gibi çaresi kendi içindeydi.
    Ali Murat İrat

  • Es Elsiyan
    Es Elsiyan

    Ey gönül! Şimdi sorarım sana , hangi aşk daha büyüktür?
    Anlatılarak dile düşen mi, anlatılmayıp yürek deşen mi?
    #Şems-i Tebrizi

  • Burak Sanlı
    Burak Sanlı

    Aşk bir çift mavi göz benim için ve gözler hep gülsün, ışık saçsın diye çabalamak

  • Eren Keskin
    Eren Keskin

    Aşk nedir? Aşık mı oluyoruz yoksa aşık olduğumuzu mu sanıyoruz? Elbette seviyoruz, seviliyoruz. Fakat aşkın bu olduğuna inanmıyorum. Aşk, kavuşamamaktır. Anlatmaya çalışsak da, anlatamamaktır. Her anlatmaya çalıştığımız da, sahi aşk nedir? Diye sormaktır her defasında. 2021 yılındayız, bizlerin bu zamanda yaşadığımız aşksa ( ki olduğunu düşünmüyorum) Leyla ile Mecnun'un , Ferhat ile Şirin'in aşkına büyük saygısızlık. Aşk, eski çağda kalmış bir duygu biçimidir.

  • rummen
    rummen

    bilmem yaşamadım ki

  • Muhammed Mahmut Özkaynak
    Muhammed Mahmut Özkaynak

    Günleri Döndüren Yıllardan İstirham

    basiretim takılı kaldı
    ben bir balık ağlarında çırpınan.
    sensin hüsran, sendin reva
    olamadım zahmet ellerinde
    ardı sıra ölüm bekler, sensin ölümü bekleten yaşama hıncım
    çarpan kalbime vuku, ıssız çöllerime vaha
    bekleyenim, küslüğüm var kalakalmışın küfrü kadar yollara
    söğüt altı yılanlar uyurdu göze aldırandı kazımak adını ağaçlara
    ben ihtimaline yol olan uğraşım
    Sayamadım, sığamam bu kaçıncı söze
    sevildim de yaratıldım
    sevdim de hapsettim
    tecellisi pür, yitik zaman içinde
    gevşek öfkem salınır tiryakiliğinden
    günümü döndüren yıllardan istirhamım
    aman diler merhametinden
    merhametin yok aman!
    ab-ı hayatsın bana kırık bir tastan
    benim seni anlatacak kelimelerim bitti
    sendin sevda, sensin hüsran

  • Ercan Yılmaz
    Ercan Yılmaz

    Yâ Rab bela-yı aşk ile kıl âşîna beni
    bir dem bela-yı aşktan kılma cüdâ beni

    (ya rab aşk belasıyla içli dışlı kıl beni,
    bir an bile ayırma aşk belasından beni)Fuzuli...

    gibi...

  • Sevda Yilmaz
    Sevda Yilmaz

    Aynen kıymet hanım aşk yalan biliyoruz ama doğru şekilde soyleninceyinede inanıyoruz. Tanımınız cok güzeldi bayildim