amazonlar, evrim teorisini yetersiz mantiklariyla ya da insanlari sapkinliga itme mantigiyla ortaya surenlerin ve bunun gercekligini insanlara zorla kabul ettirmek icin turlu oyunlar ve sahtekarlik yapanlarin bir benzeri kisilikler tarafindan uydurulmus hikayedir. yaptigim arastirmalara gore amazonlarin yasayislari hakkinda anlatilarin hicbirisinin guvenilir bir kaynagi olmadigi gibi her sey varsayimlara dayaniyor. amazon kadinlar masalinin ortaya cikis nedeni ise o caglarda yapilan savaslar yuzunden erkeklerin buyuk cogunlugun kaybedilmesi sebebiyle mudafaa isinin kadinlara kalmasiydi. o donemlerde kadinlar erkeklerle birlikte savasirlardi. bu bir varolus mucadelesinden baska bir sey degildi. yani soylenenlerin aksine erkek uyesi yok degildi ve erkekler kole yapilmazdi. bu masal kadinlarin baski altinda kaldiklari goz onune alinarak bilinc altinda olusmus hirsin disa vurulmus halidir. cinsler arasi bir savas olsaydi bu gun dunyamiz uzerinde insan olmazdi. zaten boyle bir savas olmamista. hersey esleri olen kadinlarin geride kalan erkeklerle birlikte varolus mucadelesinden ibarettir.bir islam mensubu yunan mitolojisindeki zeusa inanmayacagi gibi amazonlara inanmamalidir. bunlar gercek yasanmis olaylar degildir. anlatilan bu masal hic bir sekilde somut bulgularla ispat edilememektedir. Tesekkur ederim.
kadın savaşçılar deniliyor... mitojik bir kavram olarak görülmesinin taraftarı değilim doğrusu..! belkide feminizm güdüsü bunlardan miras kalmıştır vs..
ismindende anlaşılacağı gibi kadın savaşçılar anlamına gelir.. varlığı işkembeden sallandığı alenidir.. cinsel bölümüne taşınması gerektiğini düşündüğüm bi başlıktır..
amazonların samsun truva vede son olarak rusya da varlıklarını sürdükdüklerine dair bilgiler var mitolojik olarak değerlendirmeyeceğim çünkü benim ruhumda ki isyan ve savaş arzusu kesin bu davaşçı hatunlardan miras kaldı..
Amazonlar Saka Türklerinin kızlarıdır.Saka Türkleri tarihte bilinen ilk Türk topluluğudur.Bu kızlar erkeksiz bir devlet kurdular Karadeniz'de.Samsun,Giresun,Ordu diyarlarında kurulmuş bir devlettir.Anadolu'ya gelen ilk Türklerdir Saka Türkleri.Canestan denen Orta Asya'daki Doğu Türkistan'dan gelmişlerdir.Ordu ve Samsun yöresi imsanları hala Doğu Türkistan tipolojisi taşırlar. Ha bu arada ben Tarihçiyim.Araştırdığım ve bulduğum sonuçlardır bunlar ki eski Türk tari ilgi alanıma girer
Amazonlar AİOİLLER denilen bir topluluktur. Bakırçay ve Sakarya ırmakları arasında geniş bir bölgede yaşamışlar. Savaşçı olma özellikleri, oklarını rahat taşıyabilmek için bir göğsünü kesmeleri, ve belkide ilk feminist grub olma özelliklerinden dolayı çok özgün bir topluluktur. Erkeklerle savaşkam ve sevişmek için ilişki kurmuşlar her yıl belli bir dönemde esir aldıkları erkeklerle beraber olduktan sonra kellelerini uçurmuşlar ayrıca doğan erkek çocuklarınıda sakarya nehrinin sularına terk etmişler.
karadenizde yasamıs barbar kadınlar... erkeklerı sadece uremek için goren erkek çocukları oldugunda olduren sağ goguslerını daha ii ok atabılmek ıçın kesen barbar kadınlar...
amazonlar nedir sorusuna kesin bir cevap arıyorum.Giresun Adasında yaşamış termede bir devlet kurmuş İskitlerle savaşmış İskitli genclerle evlenerek Karadenizin yerli halkınıoluşturmuş bir kavim
AMAZONLAR özgür kadının tarihteki en büyük temsilcileridir.AMAZONLAR günümüzün erkek kölesi kadınlarının tam zıddı bir halktır.istenildiğinde kadınların erkeklerden çok daha iyi savaşabileceğini en iyi gösteren kanıttır.AMAZON=olması gereken kadın ruhu
anatolia nın savaşan kadın kavmi...amazonun kelime manası ata binen savaşçı kadındır...tarihteki manası ise hemen hemen bu tarifle uyuşmaktadır...tarihteki amazonlar kelime anlamındaki gibi ata binen ve yunan mitolojisinin savaşçılarından da üstün bir savaş stratejisineve gücüne sahip bir kavimdir..amazonların tamamı kadındır.kurdukları ülke de erkekler köledir...erkeklere hiçbir sosyal statü verilmemiştir.zaten ülke toprakları içinde erkek sayısı çok azdır.bunu bir çok tarihi kaynaktan talesten tutunda heredetos a kadar birçok filizof, bilim adamı,tarihçi vs. şahısların eserlerinde görüyoruz.size bu yazımda herkesin bahsettiği amazonlardan değil amazonların anlatılmayan yönlerinden bahsedeceğim... SOSYAL HAYAT:amazonlarda hayat gayet hareketli ve hararetliydi...bunu açacak olursak bu kavimin hayatı kendilerine verilen isimlerden de anladığımız gibi at üzerinde geçmekteydii ve sürekli savaşla sürmekteydi...ülkenin ve toplumun geçimi savaşlardan kazandıkları ganimetlerle sağlanıyordu...mesela ilginç bir bilgi vereyim:amazonlarda çocuklar küçük yaşta at eğitimi ok atma yüzme ve savaşta gerekli stratejik hareketlerle eğitilirdi daha sonra ufak bi sınava tabii tutulurdu (sınav çocukların öğrendiklerini birbirleri üzerinde uygulanmasıydı başka bi deyişle birbirleriyle savaşmalarıydı...) sınavı geçenlere yiğit denilirdi ve yapılacak ilk savaşa katılma hakkı verilerek şereflendirilirdi kaybedene gelince o da savaşa gidenlerin ihtiyaçlarını karşılaması için görevlendirilirdi bu görevde onlara yemek yapmak çamaşırlarını yıkamak gibi günümüzün sıradan ev işleri gelirdi...bu olay onlar için aşağılanıcı bir durumdu...bir grup daha vardı ki onlar berabere kalanlar veya kendisini yenen rakibi tarafından üretkene bağışlananlardı...bunlar korunaklı köylerde yaşarlardı...ama içlerinden en şereflileri savaşçılardı o yüzden kazanmak çok önemliydi... -neyse biz konuyu fazla dağıtmayalım-evet en son ganimetlerden söz etmiştik.ülkenin gelir kaynağı savaş ganimetleriydi...amazonların günlük kıyafetlerine gelince:tamamı deriydi desek yalan olmaz...size görsel bi örnek vercek olursak hemen hepiniz XENA (ZEYNA) yı izlemişsinizdir...kıyafetleri aynen xena daki gibi deri ve sadece göğüsleri ve bel altını kapatacak şekildeydi...ülkede 3 grup kadın vardı: 1) üretkenler yani doğurganlar.bu grup kendileri için savaşçı grup tarafından korunan ve onlar tarafından hazırlanmış bir köyde yaşarlardı...ve her yıl baharın ilk pazarında kendilerine getirilen bir erkekle beraber olup çocuk doğururlardı.(baharın ilk pazarı olması onların inançlarıyla alakalıydı...amazonlar yunan mitolojisi karışmış pagandı...) bu grup amazonlar için çok önemliydi çünkü soylarının devamı onlara bağlıydı.doğan çocuk kız olursa 2 yaşına kadar anne tarafından beslenir ve daha sonra savaşçılar tarafından alınıp eğitilirlerdi (biraz öncede bahsettiğim sınava tabii tutulur ve ya savaşçı ya hizmetkar yada üretken olurlardı) doğan çocuk erkek olursa yakınlardaki bir dere de küçük bi ayinle sulara bırakılırdı,bir daha ki çocuğu kız olması için rana kurban edilirdi...üretken grubu yıl boyunca köyde yaşardı... 2) hizmetkarlar:sınavda yenilen gruptur...hayatları efendilerine yanisınavda onları yenen kişiye bağlıydı.o isterse hür bırakır isterse hizmetinde kullanırdı...hür bırakılanlar isteğine göre hareket ederdi yani üretken de olabilirdi savaşçı da... 3) savaşçılar:bunlar amazonlar ta kendileriydi...savaşan ata binen gözüpek cesur kadınlardı...ülkeyi yöneten kadın da bu gruptan seçilirdi... bu grup amazonlarda en üst gruptu ve kimseden (ece hariç) emir almazlardı. herhangi bir savaş olduğunda savaş türküleriyle at sürüpsavaşa giderlerdi... amazonlar böyle bir kavimdi...-devam edeceğim daha bitmedi-
Amazonlar yaşadı mı sorusuna bu gün kuşku duymaksızın 'evet' yanıtı verilebilmektedir. Söz konusu olan Amazonların izlerine yalnızca destanlarda değil, tarih kitaplarında da rastlanır. İlkçağ insanlarından kalan eserlerde Amazonlardan bir şeyler bulunur. Homeros onların Truva savaşlarına katıldığını yazar. Heredetos, Diodoros ve coğ-rafyacı Strabon onlardan bahsederler. Herakles ve Achilleus efsanelerinde de Amazonlardan söz edilir. Sokrates ve Platon Amazonların Atina' ya saldırdıklarını bir gerçeklik olarak kabul ederler. Mitolojide Amazonlar, mitoloji kahramanlarına denk savaşçı kadınlardır. Savaş aletleri ok, yay, kargı ve labrys denilen, Anadolu' da özellikle Hititler' de, Karya ve Girit' de rastlanan iki ağızlı baltadır. Ha-likarnas Balıkçısına göre iki ağızlı balta Anadolu' nun simgesidir. Resim ve kabartmaların çoğunda Amazonların elinde hep bu balta bulunmaktadır. Söylenceye göre Amazonlar Anadolu' da yaşa-mışlar ve birçok kent kurmuşlardır. Amazonlar' ın kurduğu kabul edilen kentler; Ephesos/Selçuk, Smy-rna/İzmir, Kyme, Gryneion, Pitane, Ege bölgesindeki kentlere ilaveten Midilli adasındaki Mytilana, Mar-mara ve Karadeniz yörelerinde ki Myrleia, Themiyk-sra, Sinope / Sinop’ tur. Bunlara yine Ege bölgesindeki Elaia, Anaia, Latori kentlerini de eklememiz ge-rekmektedir. Ephesos' da ki Artemis Tapınağının ya-pımı da Amazonlar tarafından başlatılmıştır. Ephe-sos' daki kazılarda savaşçı kadınlara ait, tanrıça Artemis' e hizmet eden heykelcikler bulunmuştur.. Altın Post Efsanesi' nde altın postu aramaya giden Argonautların Anadolu' nun kuzeydoğusunda Amazonlara rastlamaları, Amazonlar efsanesinde aynı bölgenin Amazonların ana yurdu olarak gösterilmesi, Amazonların başkenti olarak gösterilen Themiskyra' nın aynı bölgede olması, Amazonların ay tanrıçası ile olan ilişkileri, Amazon adıyla Kafkas dillerinden birinde 'ay' anlamına gelen 'maze' kelimesi arasında ki benzerlik, gibi nedenle uzmanları böyle düşünmeye yöneltmiştir. Server Tanilli üç bin yıllarında ki Anadolu - Hatti kabilelerinin dilleri ile Kafkasya dillerinin benzediğini, Hattiler' in maddi kültürü ile bu çağ Kafkasya kültürlerinin de 'çok noktada birbirlerine benzediğini' kaydetmektedir. Şemseddin Günaltay, Proto-Hatti' ler, Luviler, Hurriler ve Kafkasların Hazar Denizi öte-lerinden 'aynı zamanda batıya göçen gruplar' oldu-ğunu belirtmektedir. Hrozny de Hititlerin Kafkaslar-dan gelmiş olmasını, diğer görüşlerle karşılaştırarak, 'nispeten daha çok pozitif bir görüş' şeklinde değerlendirmektedir. İlkçağlarda, ikibinli yıllarda, Amazonların tarih sahnesine çıktığı dönemde, Amazonların kurduğu söylenen İzmir kenti civarında kurulan devletin adı Aşuva' dır. Lidyalıların da atası olan Aşuva' lar, Kas - Abhazların bir koludur. Halen Anadolu' da ve Kaf-kasya' da kendilerine 'Aşuva' diyen insanlar yaşamaktadır. Kas-Abhaz (Aşuva) dilinde 'mzı' ay anlamına gelmektedir. Article olan 'a' ile birlikte 'A mzı, Amzı' biçiminde hala kullanılır. Ay adının 'mis, mıs' biçiminde kullanıldığı da olur. Bazı şahıs isimlerinde halen bu şekilde kullanılır: Dinamis, Fera-mis, Ramis vb... Amazonların kendilerini 'ayın kızları' olarak gör-düklerini, ana tanrıça Kybele ve Artemis' in hizmet-karı olarak kabul ettiklerini biliyoruz. Bu nedenle kendilerine kendi dillerinde 'Amız' yada 'Amıs' adı-nı taktılar. Latinler de onlara 'Amız / on' dediler. Bu terim 'Amazon' biçimine dönüşerek tarihe mal oldu. O çağda ki Samsun kentinin adı da aynı dilde 'Amıs' dır. Yunan etkisiyle 'Amısos' biçimine dö-nüşmüştür. Amazonların başkenti olarak kabul edilen 'Themiskyra' da bu bölgededir. Themiskyra ülkesi antik edebiyatta Amazonların yerleşim yeri olarak geçmektedir. Aynı adla anılan Themiskyra şehri Thermedon nehrinin aşağı kıyısında Amazon kraliçelerinin baş kenti olmuş. Bu tehlikeli kadın halk, savaşmak ve Hippolyite kuşağını ele geçirmek için Herakles ve Thesus'u oraya çekmiş. Ünü dışında söylentilerde de Themiskyra, Amazon imparatorluğunun mutlu bir yerleşim bölgesi olarak bildiriliyor. Bu mitradatik savaşın devamında Lucullus'un askerleri burada savunması çok güçlü bir şehir buldular. Kısa bir süre sonra da Themiskyra Romalıların kuşatması altında kaldı.Kaiser zamanda Thermedon'un her iki kıyısı yerleşim bölgesi olarak gelişti. Themiskyra özel bir para basmadı. Şehir tüm verimli topraklarıyla birlikte Amisos arazisine aitti. Themiskyra (kaynakları) 'nın Amisos ekonomisindeki anlamı büyüktü.Thermedon'un ve Amazonların şehirsel bulguları, Thermedon nehri vasıtasıyla doğal yoldan sulanan bu bölgenin sadece verimliliğinin değil, tarihsel ve mitolojik anlamının da Amisenlilerce bilindiğini bize göstermektedir. Caracalla'daki, revers üzerinde kısa bir chiton ve chlamys giyen bir kadın figürü yer alıyordu. Bir ağacın önünde duruyor ve ağacın meyvelerini toplarken görünüyordu. Ağaçta, daha önce ortaya çıkan Amazon örneklerinde olduğu gibi, platformda bir kalkan vardır. Muhtemelen zamanın yanlış okunmasından dolayı Recuil Général de Avers üzerinde alegabal olarak bilinen durum üzerindeki portrenin daha iyi korunmuş baskısı dikkate alınarak karşılaştırma sonrasında bir düzeltmeye gidilmiştir. Kesin bir yargı olmamakla birlikte sanki burada bir Amazon, Hesperiden elmasını hasat etmektedir. Oysa Hesperidenlerle Amazonlar arsında bir bağlantı asla ortaya çıkarılamamıştır. Bunun dışında Hesperidenlerin altın elmasını büyüten yılan ladon burada bulunmamaktadır. Ayrıca Diadoros Sicilus' un rivayet ettiği bir adanın batısında yerleşmiş ve oranın ürünleriyle geçinen Amazon ülkesi de ihtimal dışıdır. Aksine meyve hasadı yapan Amazon motifi verimli Themiskyra ve oranın mitsel yerleşenleriyle bağlantılıdır. Arka yüzünde aynı motifin bulunduğu para resmi Severus Alexander'in amisenik baskısında yer aldı. Pontuslu yazar Strabon, Themiskyra'yı yıl boyunca tüm meyvelerin yetiştiği verimli bir bölge olarak anlatır. En çok da üzüm, armut, elma ve fındığı dile getirir. İfadesine göre burada her zaman yeterli meyve bulunurmuş. Ağaçlar meyve yüklüymüş. Dallar iri meyvelerden kırılırmış. Strabon, şimdiki Amisos'un bulunduğu yerdeki Themiskyra'yı Amazon'un en birinci arazisi olarak vurgular. Meyve toplayan Amazonluyu resmeden para gibi ön yüzünde Kaiser Caracalla'nın portresinin bulunduğu, hatta mührü aynı olan, daha sonraki baskılı para da aynı seriye aittir. Revers, pelerinleri uçuşan iki atlıyı resmediyor. Ok atan bir atlı sırtına ok saplanmış olarak kaçan başka bir atlıyı takip ediyor. Resmin küçüklüğüne rağmen bu durum Amazonları tasvir etmektedir. Her şeyden önce bahsedilen baskı ile bu paradaki resmin benzerliği Amazonlar mitosu ile bu paranın bağını açıkça ortaya koymaktadır. Belki de bu resimle Amazon 'machie' sinin vurgulanması söz konusudur. Arkasına saplı okla kaçan figür ve takipçisi büyük ihtimalle Thermedon Nehri kıyısındaki Amazonlarla Grek kahramanlar arasında geçen ünlü savaşı canlandırıyorlar. Luis Rubert, reverslerinde Thermedon nehir tanrısı bulunan bazı Amazon paraları Amazon ülkesinin mitsel rivayetiyle direkt yorumluyor. Septumus Severus'ta yayımlanan bir paranın arka yüzünde nehir tanrısı? ? ? ? ? ? ? ? olarak gösterilmiştir. Nehir tanrısı Thermedon sağa uzanmıştır. Kalçasına kadar uzanan bir himation giymiştir. Üst gövde çıplaktır. Sol elde çift ağızlı balta tutarken sağda bir baumast (çubuk) taşımaktadır. Robert' in doğru tahmin ettiği gibi iki ağızlı balta mitsel yerleşimcileri temsil ederken, nehir tanrısını demonstratif vurgulayan ağaç dalı kesinlikle Themiyksra'nın ünlü meyvelerine gönderme yapmaktadır. Amisenlerin şehir yakınında olmalarına rağmen para üzerinde Iris ve Halys nehirleri yerine Thermedon nehrini kullanmaları anlamlı ve enteresandır. Robert'e göre Amisos, Thermedon'lu parasıyla tüm antik dünyada tanınan Amazonlar (Thermedon) nehrinin ün kazanmasında da pay sahibidirler. Thermedon'un bu sembolleri somuta yakın canlandırmalardır aynı zamanda. Plutarschs'ın anlattığına göre Thermedon olarak tanımlanan Böotien'de yaralı bir Amazonun kucakta taşındığını resmeden taş bir yazıtfigür bulunmuştur. Kaiserzamandan kalan Amazon paraları üzerindeki betimlemelerde, Amisos'un önceki devirlerdeki ihtişamı açıkça ima edilmemektedir. Sadece Mitradatik zamana ait bazı paraların ön yüzünde bir kadın başı garip bir başlıkla örtülüdür. Arka yüzünde ise Nike ve Herakles bulunmaktadır. Kadın başını enseden alnına kadar, yuvasından fırlamış gözlü, kapalı ağızlı ve sivri kulağı çok net olarak görünen bir hayvan postu kaplar. Bazı örneklerde bu başlık kürk olarak anlatılır. Uzun burun ve sivri kulak hayvan derisini kurt olarak tanımlıyor. Kurtbaşın altından kalın bukleli uzun saçlar omuz üzerine dökülüyor. Bu kadın başı ilk öncü Amazonlar olarak yorumlanıyor. Zira Amazon ikongrafisinde kurtmiğfer başlık olarak bilinmiyor. Gerçi kimi zaman hayvan postu örtünürler ama bir kurt kürkü giyinmezler. Hatta farklı hayvan postları giyip tarihi kişiler gibi tanrıları, kahramanları ve mitsel şahısları baş üzerinde taşımalarına rağmen kurtsal yaşama (wolfsexuvie) rastlanmaz. Tüm göstereler kurt postunun Pontus Amazonlarının yerel bir başlık süsü olduğuna işaret ediyor. Amisos'un doğusunda Lykastos nehrinin kenarında Lykastia ' kurt gibi' ismi verilmiş olmalı. Imhof Blumer kurtsal yaşam '? ? ? ? o? ? ? ' yı Lykastia veya Lykaste olarak bir şeye verilen isim olarak önermiş, ispatı mümkün olmasına rağmen yapmamıştır. Daha sonra aynı kadın başlı Amisenik örnek para Sinop'ta da basılır. Bu kent Amisos'la kıyaslandığında söylentilerde dile getirilen Amazon ülkesi Themiskyra'ya uzak bir yoldaydı. Edebi metinlerde ise Amazon'un kuruluş yeri Sinop'tu. Amisos'un geç Helenistik Terrakottlarında kadın Protomlar büyük bir grupla temsil ediliyor, Grek koroplastikle doğrudan paralelliği bilinmiyordu. Rölyefte bir el ve üst gövdenin bir bölümü ve kadın başları resmedilmektedir. Protomların arka yüzleri oyulmuş ve dikey kesilmiştir. Başın üst kısmına denk gelen yere asma ve zincir takma amaçlı bir delik bulunmaktadır. Alt kısım yuvarlak şekillidir. Kadın protomların büyüklükleri 15-20 cm arasında çok az değişiklik gösterirler. İyi saklanmış nadir örneğin renklerine bakılarak saçlar ve kıyafet siyaha boyanırken vücudun çıplak kısmı ve yüzlerin yaldızlanmasına karar verilmiş. Kadın başının iyice yana dönük olması dikkat çekicidir. Bazı protomlarda başlar sola, bazılarında sağa dönüktür. İri gözlerin yer aldığı biçimli yüzler, yuvarlak ve ölçülüdür. Verev gözlerde olduğu gibi kaşlar ve ağzın da aşağıya doğru eğikliği dikkati çekmektedir. Saçların uzun ve kalın yılankavi biçimde omuzlara dökülmesi yüzü güzelleştirmektedir. Bukleler büyük itinayla bölümlere ayrılmıştır. Alnın ortasında yuvarlaklaştırılmış uçlarla tekrar alna düşen kısa lüleler görülmektedir. Protomların başları ters yönde düzenlenerek, uygun formata göre tasarlandılar ve böyle de kullanıldılar. Görüntü olarak benzetilmesine rağmen sola dönük başlarda eksik olan bir saç motifi ortaya çıkmaktadır. Burada sol kulak çevresinde ortaya çıkan ve yanaklara S biçiminde serpilip dökülen saç lülesi söz konusudur. Bunun yerine sola dönük başlarda sağ şakakta kalın, kısa bir lüle bulunmaktadır. Sağa dönük protomlarda, sol göğüs üstüne doğru verev şekilde bir giysi düşmekte ve sağ göğüs boşta kalmaktadır. Baş sola doğru bükümlüyse sağ göğüs giyinik sol göğüs ise açık kalmaktadır. Saç lülesini tutan el tüm protomlarda giyinik omuz üzerinde görülür. Giysi düzenlidir. Bu da göğüs üzerinde dik durmakta ve yelpazeye benzer bir kıvrım oluşturmaktadır. Bu güne kadar bu ilginç kadın protomların yaklaşık otuz örneği bilinmektedir. Bunlar farklı müzelere dağıtılmışlardır. Birkaç örnek de antikacılarda bulunmaktadır. Bu güne kadar bilinen kadın protomlar arkeolojik literatürde daima tek parça olarak müzakere edilip değerlendirilmiştir. Ölçülü vasıflar eksik olmasına rağmen bu protomlar genellikle ünlü (tanınmış) olarak yorumlanmıştır. Her şeyden önce dağınık saçlar ve açık göğüsle tanıtılmışlardır. Muhtemelen açık göğüs, Andrée Rollas'ın İstanbul Parçalarını Afrodit olarak adlandırma nedeni olmuştur. Simone Mollard-Besques, Luvr'daki örnekleri sarkık devekuşu tüyü olarak değerlendirdi. (M.B 1971, 86) Bu yeterince kanıtlanmamış öneri dışında yeni bir anlam için çalışılmadı ve bir tespitten kaçınıldı. (Schmidt 1994,183) Mollard-Besques' in temsil ettiği görüşe göre burada söz konusu olan ağlayankadınlardı. Bu görüş, düşük kaşların ve dudak sonlarının sebep olduğu yüzün üzüntülü ifadesine ve saçları tutan elin kol hareketine dayanmaktadır. Bu anlamlandırma resim şeklini, protomların ikonlarını ve yaldızlı olmasını hesaba katmamaktadır. Protomların kesitli resim şekilleri ve derinin yaldızlı olması burada efsanevi kadınların varsayıldığını gösterir. Her şeyden önce alın üzerindeki Anastolè'yi anımsatan saç motifi erkek saçında normal, fakat kadın başlarında tamamen tersidir. Erkek ikonagrafilerinde görülen (erkeğe has) yükselen perçem, bu kadınlarda da erkeksi özellikleri yansıtan direkt bir ilişkidir . Buna bir tarafta çıplak göğüs, diğer tarafta Amazon ikonlarında yaygın olan dik vaziyette duran elbise de dahildir. Böylece Amazonlardaki saçları tutan elin hareketinin ne anlama geldiği açıklık kazanıyor. Genelde yas anlamına gelen bu işaret, deniz kızlarında ve defin sırasında ortaya çıkan ağlayankadınlarda görülmektedir. Bunun yanında savaş kazanmış halkın kadınlarında da umutsuzluğun simgesi olarak açıklanmaktadır. Yas tutan Amazonların benzer betimlemeleri sarkophag sanatında bulunabilir. Başların coşkulu dönüşü, yüzlerdeki mimikler ve kadın protomlardaki dağınık saçlar Grek dünyasına karşı Amazonların kırılan direncinin çağrışımı olarak geliştirilmiştir. Savaşçı kadınlar galip gelenler olarak kendi kaderleri için yas tutmaktadırlar. Büyük plastikte eski düşmanlar, dertli, yaralı ve şüpheci gösterilmektedir. Yas ve acı betimlemesi tanrının istediği düzene karşı ayaklanan Amazonların suçla ilgili bilgilerini ve anlayışını anlatmaktadır. Bu ilk kader deneyimi ve bilinç, erkek gibi cesur kadınları saygınlaştırmaktadır. Belirtilen nedenlerden şunlar görünüyor: Amazonik topraklarda çok sayıda var olan kadın protomları, Afroditleri, ünlüleri değil, özellikle şehir mitolojisi için önemli olan Amazonları betimlemektedir. Bununla Amazon protomlarının hangi kontexte kullanıldığı sorusu akla gelmektedir. Başlangıç noktasındaki askı delikleri ve başların görüntüsel konseptleri, duvarlardaki veya kapılardaki birkaç parça ilaveyi (yamayı) göstermektedir. Bulunan parçalar hakkındaki ender bilgiler mezar alanındaki bir kullanımı işaret etmektedir. Mezar sanatındaki Amazon resimleri o kadar mükemmel değillerdi. Mezardaki pişmiş toprak protomların hangi işlevi gördüğünü açıklamak o kadar kolay değil. Bunların odun arkopajlarında kullanıldığını kabul etmek en azından teknik olarak mümkün değildir.Eckart Olshausen, tanrılar, kahramanlar ve Pontos' daki ibadetler hakkında yaptığı bir araştırmaya dayanarak geçici bir rapor hazırlayabildi. Burada Themiskyra' daki Amazonların ibadetle ilgili beklenen prestijini tespit etmek için sunulan temel dayanakların yeterli olmadığının farkına vardı. Yazılı kaynaklarda Pontos' daki Amazon ibadeti hakkında muhtemelen yalnızca belirsiz işaretler bulunabilir. Amisos'un koroplastik belgelerinin ışığı altında sayıca zengin kadın protomlar böyle bir ibadetin tarihi anıları olarak görüldü. Her ne olursa olsun, altın yaldızlı Terrakot protomlarının resimleri, Amisos yerleşimcilerinin gururlandığı Themiskyra' nın ihtişamının şahididir. (Çeviren: Nurettin TAŞÇI) ADA KULTUR SANAT EDEBIYAT DERGISINDEN ALINMISTIR
Erkek egemen Yunan dünyasının(tabii ki) en çok korktuğu ve hayali oluğu söylenen halk...Ama bugünkü Ukrayna sınırlarının içinde yaşamış bir Asya kavmi olan İskitlerde kadın mezarlarından da silahların çıktığı görülmüştür hatta tecavüze uğramış veya benzeri bir durumda olan kadınların evlenebilmeleri için bir düşman savaşçısını öldürme zorunluluğu vardır.Bence Amazonlardan kastedilen budur.
ilkel feministler,
amazonlar, evrim teorisini yetersiz mantiklariyla ya da insanlari sapkinliga itme mantigiyla ortaya surenlerin ve bunun gercekligini insanlara zorla kabul ettirmek icin turlu oyunlar ve sahtekarlik yapanlarin bir benzeri kisilikler tarafindan uydurulmus hikayedir. yaptigim arastirmalara gore amazonlarin yasayislari hakkinda anlatilarin hicbirisinin guvenilir bir kaynagi olmadigi gibi her sey varsayimlara dayaniyor. amazon kadinlar masalinin ortaya cikis nedeni ise o caglarda yapilan savaslar yuzunden erkeklerin buyuk cogunlugun kaybedilmesi sebebiyle mudafaa isinin kadinlara kalmasiydi. o donemlerde kadinlar erkeklerle birlikte savasirlardi. bu bir varolus mucadelesinden baska bir sey degildi. yani soylenenlerin aksine erkek uyesi yok degildi ve erkekler kole yapilmazdi. bu masal kadinlarin baski altinda kaldiklari goz onune alinarak bilinc altinda olusmus hirsin disa vurulmus halidir. cinsler arasi bir savas olsaydi bu gun dunyamiz uzerinde insan olmazdi. zaten boyle bir savas olmamista. hersey esleri olen kadinlarin geride kalan erkeklerle birlikte varolus mucadelesinden ibarettir.bir islam mensubu yunan mitolojisindeki zeusa inanmayacagi gibi amazonlara inanmamalidir. bunlar gercek yasanmis olaylar degildir. anlatilan bu masal hic bir sekilde somut bulgularla ispat edilememektedir. Tesekkur ederim.
Kadın savaşçılar..bi zamanlar Zeyna diye dizisi bilem vardı:D
kadın savaşçılar deniliyor...
mitojik bir kavram olarak görülmesinin taraftarı değilim doğrusu..!
belkide feminizm güdüsü bunlardan miras kalmıştır vs..
Allah erkek milletini bunların şerrinden korusun.
ismindende anlaşılacağı gibi kadın savaşçılar anlamına gelir.. varlığı işkembeden sallandığı alenidir.. cinsel bölümüne taşınması gerektiğini düşündüğüm bi başlıktır..
gerektiğinde kadının neler yapacağına tarihten bir örnektir. samsun -termede yaşadıkları bilinmektedir.
amazonların samsun truva vede son olarak rusya da varlıklarını sürdükdüklerine dair bilgiler var mitolojik olarak değerlendirmeyeceğim çünkü benim ruhumda ki isyan ve savaş arzusu kesin bu davaşçı hatunlardan miras kaldı..
Amazonlar Saka Türklerinin kızlarıdır.Saka Türkleri tarihte bilinen ilk Türk topluluğudur.Bu kızlar erkeksiz bir devlet kurdular Karadeniz'de.Samsun,Giresun,Ordu diyarlarında kurulmuş bir devlettir.Anadolu'ya gelen ilk Türklerdir Saka Türkleri.Canestan denen Orta Asya'daki Doğu Türkistan'dan gelmişlerdir.Ordu ve Samsun yöresi imsanları hala Doğu Türkistan tipolojisi taşırlar.
Ha bu arada ben Tarihçiyim.Araştırdığım ve bulduğum sonuçlardır bunlar ki eski Türk tari ilgi alanıma girer
Amazonlar AİOİLLER denilen bir topluluktur. Bakırçay ve Sakarya ırmakları arasında geniş bir bölgede yaşamışlar. Savaşçı olma özellikleri, oklarını rahat taşıyabilmek için bir göğsünü kesmeleri, ve belkide ilk feminist grub olma özelliklerinden dolayı çok özgün bir topluluktur. Erkeklerle savaşkam ve sevişmek için ilişki kurmuşlar her yıl belli bir dönemde esir aldıkları erkeklerle beraber olduktan sonra kellelerini uçurmuşlar ayrıca doğan erkek çocuklarınıda sakarya nehrinin sularına terk etmişler.
karadenizde yasamıs barbar kadınlar... erkeklerı sadece uremek için goren erkek çocukları oldugunda olduren sağ goguslerını daha ii ok atabılmek ıçın kesen barbar kadınlar...
amazonlar nedir sorusuna kesin bir cevap arıyorum.Giresun Adasında yaşamış termede bir devlet kurmuş İskitlerle savaşmış İskitli genclerle evlenerek Karadenizin yerli halkınıoluşturmuş bir kavim
AMAZONLAR özgür kadının tarihteki en büyük temsilcileridir.AMAZONLAR günümüzün erkek kölesi kadınlarının tam zıddı bir halktır.istenildiğinde kadınların erkeklerden çok daha iyi savaşabileceğini en iyi gösteren kanıttır.AMAZON=olması gereken kadın ruhu
Savaşçı amazon kadınları....
kadin soförler..
sağ memelerini kestirdiklerini biliyomuydunuz (ay ne ayıp göğüs diycektim) ok attıkları zaman yay oraya takılıyomuş da:P
anatolia nın savaşan kadın kavmi...amazonun kelime manası ata binen savaşçı kadındır...tarihteki manası ise hemen hemen bu tarifle uyuşmaktadır...tarihteki amazonlar kelime anlamındaki gibi ata binen ve yunan mitolojisinin savaşçılarından da üstün bir savaş stratejisineve gücüne sahip bir kavimdir..amazonların tamamı kadındır.kurdukları ülke de erkekler köledir...erkeklere hiçbir sosyal statü verilmemiştir.zaten ülke toprakları içinde erkek sayısı çok azdır.bunu bir çok tarihi kaynaktan talesten tutunda heredetos a kadar birçok filizof, bilim adamı,tarihçi vs. şahısların eserlerinde görüyoruz.size bu yazımda herkesin bahsettiği amazonlardan değil amazonların anlatılmayan yönlerinden bahsedeceğim...
SOSYAL HAYAT:amazonlarda hayat gayet hareketli ve hararetliydi...bunu açacak olursak bu kavimin hayatı kendilerine verilen isimlerden de anladığımız gibi at üzerinde geçmekteydii ve sürekli savaşla sürmekteydi...ülkenin ve toplumun geçimi savaşlardan kazandıkları ganimetlerle sağlanıyordu...mesela ilginç bir bilgi vereyim:amazonlarda çocuklar küçük yaşta at eğitimi ok atma yüzme ve savaşta gerekli stratejik hareketlerle eğitilirdi daha sonra ufak bi sınava tabii tutulurdu (sınav çocukların öğrendiklerini birbirleri üzerinde uygulanmasıydı başka bi deyişle birbirleriyle savaşmalarıydı...) sınavı geçenlere yiğit denilirdi ve yapılacak ilk savaşa katılma hakkı verilerek şereflendirilirdi kaybedene gelince o da savaşa gidenlerin ihtiyaçlarını karşılaması için görevlendirilirdi bu görevde onlara yemek yapmak çamaşırlarını yıkamak gibi günümüzün sıradan ev işleri gelirdi...bu olay onlar için aşağılanıcı bir durumdu...bir grup daha vardı ki onlar berabere kalanlar veya kendisini yenen rakibi tarafından üretkene bağışlananlardı...bunlar korunaklı köylerde yaşarlardı...ama içlerinden en şereflileri savaşçılardı o yüzden kazanmak çok önemliydi...
-neyse biz konuyu fazla dağıtmayalım-evet en son ganimetlerden söz etmiştik.ülkenin gelir kaynağı savaş ganimetleriydi...amazonların günlük kıyafetlerine gelince:tamamı deriydi desek yalan olmaz...size görsel bi örnek vercek olursak hemen hepiniz XENA (ZEYNA) yı izlemişsinizdir...kıyafetleri aynen xena daki gibi deri ve sadece göğüsleri ve bel altını kapatacak şekildeydi...ülkede 3 grup kadın vardı:
1) üretkenler yani doğurganlar.bu grup kendileri için savaşçı grup tarafından korunan ve onlar tarafından hazırlanmış bir köyde yaşarlardı...ve her yıl baharın ilk pazarında kendilerine getirilen bir erkekle beraber olup çocuk doğururlardı.(baharın ilk pazarı olması onların inançlarıyla alakalıydı...amazonlar yunan mitolojisi karışmış pagandı...) bu grup amazonlar için çok önemliydi çünkü soylarının devamı onlara bağlıydı.doğan çocuk kız olursa 2 yaşına kadar anne tarafından beslenir ve daha sonra savaşçılar tarafından alınıp eğitilirlerdi (biraz öncede bahsettiğim sınava tabii tutulur ve ya savaşçı ya hizmetkar yada üretken olurlardı) doğan çocuk erkek olursa yakınlardaki bir dere de küçük bi ayinle sulara bırakılırdı,bir daha ki çocuğu kız olması için rana kurban edilirdi...üretken grubu yıl boyunca köyde yaşardı...
2) hizmetkarlar:sınavda yenilen gruptur...hayatları efendilerine yanisınavda onları yenen kişiye bağlıydı.o isterse hür bırakır isterse hizmetinde kullanırdı...hür bırakılanlar isteğine göre hareket ederdi yani üretken de olabilirdi savaşçı da...
3) savaşçılar:bunlar amazonlar ta kendileriydi...savaşan ata binen gözüpek cesur kadınlardı...ülkeyi yöneten kadın da bu gruptan seçilirdi...
bu grup amazonlarda en üst gruptu ve kimseden (ece hariç) emir almazlardı. herhangi bir savaş olduğunda savaş türküleriyle at sürüpsavaşa giderlerdi...
amazonlar böyle bir kavimdi...-devam edeceğim daha bitmedi-
Aslen Terme li oluyolar.Amazonlar diyarı terme.
Yengemde mi amazon nee
Bende bir amazonum..(Bazıları inanmıyor ama soyağacımı çıkarttım.Böyle bir kavim gerçekten var.)
:))
Amazonlar yaşadı mı sorusuna bu gün kuşku duymaksızın 'evet' yanıtı verilebilmektedir. Söz konusu olan Amazonların izlerine yalnızca destanlarda değil, tarih kitaplarında da rastlanır. İlkçağ insanlarından kalan eserlerde Amazonlardan bir şeyler bulunur. Homeros onların Truva savaşlarına katıldığını yazar. Heredetos, Diodoros ve coğ-rafyacı Strabon onlardan bahsederler. Herakles ve Achilleus efsanelerinde de Amazonlardan söz edilir. Sokrates ve Platon Amazonların Atina' ya saldırdıklarını bir gerçeklik olarak kabul ederler.
Mitolojide Amazonlar, mitoloji kahramanlarına denk savaşçı kadınlardır. Savaş aletleri ok, yay, kargı ve labrys denilen, Anadolu' da özellikle Hititler' de, Karya ve Girit' de rastlanan iki ağızlı baltadır. Ha-likarnas Balıkçısına göre iki ağızlı balta Anadolu' nun simgesidir. Resim ve kabartmaların çoğunda Amazonların elinde hep bu balta bulunmaktadır.
Söylenceye göre Amazonlar Anadolu' da yaşa-mışlar ve birçok kent kurmuşlardır. Amazonlar' ın kurduğu kabul edilen kentler; Ephesos/Selçuk, Smy-rna/İzmir, Kyme, Gryneion, Pitane, Ege bölgesindeki kentlere ilaveten Midilli adasındaki Mytilana, Mar-mara ve Karadeniz yörelerinde ki Myrleia, Themiyk-sra, Sinope / Sinop’ tur. Bunlara yine Ege bölgesindeki Elaia, Anaia, Latori kentlerini de eklememiz ge-rekmektedir. Ephesos' da ki Artemis Tapınağının ya-pımı da Amazonlar tarafından başlatılmıştır. Ephe-sos' daki kazılarda savaşçı kadınlara ait, tanrıça Artemis' e hizmet eden heykelcikler bulunmuştur..
Altın Post Efsanesi' nde altın postu aramaya giden Argonautların Anadolu' nun kuzeydoğusunda Amazonlara rastlamaları, Amazonlar efsanesinde aynı bölgenin Amazonların ana yurdu olarak gösterilmesi, Amazonların başkenti olarak gösterilen Themiskyra' nın aynı bölgede olması, Amazonların ay tanrıçası ile olan ilişkileri, Amazon adıyla Kafkas dillerinden birinde 'ay' anlamına gelen 'maze' kelimesi arasında ki benzerlik, gibi nedenle uzmanları böyle düşünmeye yöneltmiştir.
Server Tanilli üç bin yıllarında ki Anadolu - Hatti kabilelerinin dilleri ile Kafkasya dillerinin benzediğini, Hattiler' in maddi kültürü ile bu çağ Kafkasya kültürlerinin de 'çok noktada birbirlerine benzediğini' kaydetmektedir. Şemseddin Günaltay, Proto-Hatti' ler, Luviler, Hurriler ve Kafkasların Hazar Denizi öte-lerinden 'aynı zamanda batıya göçen gruplar' oldu-ğunu belirtmektedir. Hrozny de Hititlerin Kafkaslar-dan gelmiş olmasını, diğer görüşlerle karşılaştırarak, 'nispeten daha çok pozitif bir görüş' şeklinde değerlendirmektedir.
İlkçağlarda, ikibinli yıllarda, Amazonların tarih sahnesine çıktığı dönemde, Amazonların kurduğu söylenen İzmir kenti civarında kurulan devletin adı Aşuva' dır. Lidyalıların da atası olan Aşuva' lar, Kas - Abhazların bir koludur. Halen Anadolu' da ve Kaf-kasya' da kendilerine 'Aşuva' diyen insanlar yaşamaktadır.
Kas-Abhaz (Aşuva) dilinde 'mzı' ay anlamına gelmektedir. Article olan 'a' ile birlikte 'A mzı, Amzı' biçiminde hala kullanılır. Ay adının 'mis, mıs' biçiminde kullanıldığı da olur. Bazı şahıs isimlerinde halen bu şekilde kullanılır: Dinamis, Fera-mis, Ramis vb...
Amazonların kendilerini 'ayın kızları' olarak gör-düklerini, ana tanrıça Kybele ve Artemis' in hizmet-karı olarak kabul ettiklerini biliyoruz. Bu nedenle kendilerine kendi dillerinde 'Amız' yada 'Amıs' adı-nı taktılar. Latinler de onlara 'Amız / on' dediler. Bu terim 'Amazon' biçimine dönüşerek tarihe mal oldu.
O çağda ki Samsun kentinin adı da aynı dilde 'Amıs' dır. Yunan etkisiyle 'Amısos' biçimine dö-nüşmüştür. Amazonların başkenti olarak kabul edilen 'Themiskyra' da bu bölgededir.
Themiskyra ülkesi antik edebiyatta Amazonların yerleşim yeri olarak geçmektedir. Aynı adla anılan Themiskyra şehri Thermedon nehrinin aşağı kıyısında Amazon kraliçelerinin baş kenti olmuş. Bu tehlikeli kadın halk, savaşmak ve Hippolyite kuşağını ele geçirmek için Herakles ve Thesus'u oraya çekmiş.
Ünü dışında söylentilerde de Themiskyra, Amazon imparatorluğunun mutlu bir yerleşim bölgesi olarak bildiriliyor. Bu mitradatik savaşın devamında Lucullus'un askerleri burada savunması çok güçlü bir şehir buldular. Kısa bir süre sonra da Themiskyra Romalıların kuşatması altında kaldı.Kaiser zamanda Thermedon'un her iki kıyısı yerleşim bölgesi olarak gelişti. Themiskyra özel bir para basmadı.
Şehir tüm verimli topraklarıyla birlikte Amisos arazisine aitti. Themiskyra (kaynakları) 'nın Amisos ekonomisindeki anlamı büyüktü.Thermedon'un ve Amazonların şehirsel bulguları, Thermedon nehri vasıtasıyla doğal yoldan sulanan bu bölgenin sadece verimliliğinin değil, tarihsel ve mitolojik anlamının da Amisenlilerce bilindiğini bize göstermektedir.
Caracalla'daki, revers üzerinde kısa bir chiton ve chlamys giyen bir kadın figürü yer alıyordu. Bir ağacın önünde duruyor ve ağacın meyvelerini toplarken görünüyordu. Ağaçta, daha önce ortaya çıkan Amazon örneklerinde olduğu gibi, platformda bir kalkan vardır.
Muhtemelen zamanın yanlış okunmasından dolayı Recuil Général de Avers üzerinde alegabal olarak bilinen durum üzerindeki portrenin daha iyi korunmuş baskısı dikkate alınarak karşılaştırma sonrasında bir düzeltmeye gidilmiştir.
Kesin bir yargı olmamakla birlikte sanki burada bir Amazon, Hesperiden elmasını hasat etmektedir. Oysa Hesperidenlerle Amazonlar arsında bir bağlantı asla ortaya çıkarılamamıştır. Bunun dışında Hesperidenlerin altın elmasını büyüten yılan ladon burada bulunmamaktadır. Ayrıca Diadoros Sicilus' un rivayet ettiği bir adanın batısında yerleşmiş ve oranın ürünleriyle geçinen Amazon ülkesi de ihtimal dışıdır. Aksine meyve hasadı yapan Amazon motifi verimli Themiskyra ve oranın mitsel yerleşenleriyle bağlantılıdır. Arka yüzünde aynı motifin bulunduğu para resmi Severus Alexander'in amisenik baskısında yer aldı.
Pontuslu yazar Strabon, Themiskyra'yı yıl boyunca tüm meyvelerin yetiştiği verimli bir bölge olarak anlatır. En çok da üzüm, armut, elma ve fındığı dile getirir. İfadesine göre burada her zaman yeterli meyve bulunurmuş. Ağaçlar meyve yüklüymüş. Dallar iri meyvelerden kırılırmış. Strabon, şimdiki Amisos'un bulunduğu yerdeki Themiskyra'yı Amazon'un en birinci arazisi olarak vurgular.
Meyve toplayan Amazonluyu resmeden para gibi ön yüzünde Kaiser Caracalla'nın portresinin bulunduğu, hatta mührü aynı olan, daha sonraki baskılı para da aynı seriye aittir.
Revers, pelerinleri uçuşan iki atlıyı resmediyor. Ok atan bir atlı sırtına ok saplanmış olarak kaçan başka bir atlıyı takip ediyor. Resmin küçüklüğüne rağmen bu durum Amazonları tasvir etmektedir. Her şeyden önce bahsedilen baskı ile bu paradaki resmin benzerliği Amazonlar mitosu ile bu paranın bağını açıkça ortaya koymaktadır. Belki de bu resimle Amazon 'machie' sinin vurgulanması söz konusudur. Arkasına saplı okla kaçan figür ve takipçisi büyük ihtimalle Thermedon Nehri kıyısındaki Amazonlarla Grek kahramanlar arasında geçen ünlü savaşı canlandırıyorlar.
Luis Rubert, reverslerinde Thermedon nehir tanrısı bulunan bazı Amazon paraları Amazon ülkesinin mitsel rivayetiyle direkt yorumluyor. Septumus Severus'ta yayımlanan bir paranın arka yüzünde nehir tanrısı? ? ? ? ? ? ? ? olarak gösterilmiştir. Nehir tanrısı Thermedon sağa uzanmıştır. Kalçasına kadar uzanan bir himation giymiştir. Üst gövde çıplaktır. Sol elde çift ağızlı balta tutarken sağda bir baumast (çubuk) taşımaktadır.
Robert' in doğru tahmin ettiği gibi iki ağızlı balta mitsel yerleşimcileri temsil ederken, nehir tanrısını demonstratif vurgulayan ağaç dalı kesinlikle Themiyksra'nın ünlü meyvelerine gönderme yapmaktadır. Amisenlerin şehir yakınında olmalarına rağmen para üzerinde Iris ve Halys nehirleri yerine Thermedon nehrini kullanmaları anlamlı ve enteresandır. Robert'e göre Amisos, Thermedon'lu parasıyla tüm antik dünyada tanınan Amazonlar (Thermedon) nehrinin ün kazanmasında da pay sahibidirler.
Thermedon'un bu sembolleri somuta yakın canlandırmalardır aynı zamanda. Plutarschs'ın anlattığına göre Thermedon olarak tanımlanan Böotien'de yaralı bir Amazonun kucakta taşındığını resmeden taş bir yazıtfigür bulunmuştur.
Kaiserzamandan kalan Amazon paraları üzerindeki betimlemelerde, Amisos'un önceki devirlerdeki ihtişamı açıkça ima edilmemektedir. Sadece Mitradatik zamana ait bazı paraların ön yüzünde bir kadın başı garip bir başlıkla örtülüdür. Arka yüzünde ise Nike ve Herakles bulunmaktadır. Kadın başını enseden alnına kadar, yuvasından fırlamış gözlü, kapalı ağızlı ve sivri kulağı çok net olarak görünen bir hayvan postu kaplar. Bazı örneklerde bu başlık kürk olarak anlatılır. Uzun burun ve sivri kulak hayvan derisini kurt olarak tanımlıyor. Kurtbaşın altından kalın bukleli uzun saçlar omuz üzerine dökülüyor.
Bu kadın başı ilk öncü Amazonlar olarak yorumlanıyor. Zira Amazon ikongrafisinde kurtmiğfer başlık olarak bilinmiyor. Gerçi kimi zaman hayvan postu örtünürler ama bir kurt kürkü giyinmezler. Hatta farklı hayvan postları giyip tarihi kişiler gibi tanrıları, kahramanları ve mitsel şahısları baş üzerinde taşımalarına rağmen kurtsal yaşama (wolfsexuvie) rastlanmaz. Tüm göstereler kurt postunun Pontus Amazonlarının yerel bir başlık süsü olduğuna işaret ediyor. Amisos'un doğusunda Lykastos nehrinin kenarında Lykastia ' kurt gibi' ismi verilmiş olmalı.
Imhof Blumer kurtsal yaşam '? ? ? ? o? ? ? ' yı Lykastia veya Lykaste olarak bir şeye verilen isim olarak önermiş, ispatı mümkün olmasına rağmen yapmamıştır.
Daha sonra aynı kadın başlı Amisenik örnek para Sinop'ta da basılır. Bu kent Amisos'la kıyaslandığında söylentilerde dile getirilen Amazon ülkesi Themiskyra'ya uzak bir yoldaydı. Edebi metinlerde ise Amazon'un kuruluş yeri Sinop'tu.
Amisos'un geç Helenistik Terrakottlarında kadın Protomlar büyük bir grupla temsil ediliyor, Grek koroplastikle doğrudan paralelliği bilinmiyordu.
Rölyefte bir el ve üst gövdenin bir bölümü ve kadın başları resmedilmektedir. Protomların arka yüzleri oyulmuş ve dikey kesilmiştir. Başın üst kısmına denk gelen yere asma ve zincir takma amaçlı bir delik bulunmaktadır. Alt kısım yuvarlak şekillidir. Kadın protomların büyüklükleri 15-20 cm arasında çok az değişiklik gösterirler. İyi saklanmış nadir örneğin renklerine bakılarak saçlar ve kıyafet siyaha boyanırken vücudun çıplak kısmı ve yüzlerin yaldızlanmasına karar verilmiş.
Kadın başının iyice yana dönük olması dikkat çekicidir. Bazı protomlarda başlar sola, bazılarında sağa dönüktür. İri gözlerin yer aldığı biçimli yüzler, yuvarlak ve ölçülüdür. Verev gözlerde olduğu gibi kaşlar ve ağzın da aşağıya doğru eğikliği dikkati çekmektedir. Saçların uzun ve kalın yılankavi biçimde omuzlara dökülmesi yüzü güzelleştirmektedir. Bukleler büyük itinayla bölümlere ayrılmıştır. Alnın ortasında yuvarlaklaştırılmış uçlarla tekrar alna düşen kısa lüleler görülmektedir. Protomların başları ters yönde düzenlenerek, uygun formata göre tasarlandılar ve böyle de kullanıldılar. Görüntü olarak benzetilmesine rağmen sola dönük başlarda eksik olan bir saç motifi ortaya çıkmaktadır. Burada sol kulak çevresinde ortaya çıkan ve yanaklara S biçiminde serpilip dökülen saç lülesi söz konusudur. Bunun yerine sola dönük başlarda sağ şakakta kalın, kısa bir lüle bulunmaktadır. Sağa dönük protomlarda, sol göğüs üstüne doğru verev şekilde bir giysi düşmekte ve sağ göğüs boşta kalmaktadır. Baş sola doğru bükümlüyse sağ göğüs giyinik sol göğüs ise açık kalmaktadır. Saç lülesini tutan el tüm protomlarda giyinik omuz üzerinde görülür. Giysi düzenlidir. Bu da göğüs üzerinde dik durmakta ve yelpazeye benzer bir kıvrım oluşturmaktadır. Bu güne kadar bu ilginç kadın protomların yaklaşık otuz örneği bilinmektedir. Bunlar farklı müzelere dağıtılmışlardır. Birkaç örnek de antikacılarda bulunmaktadır.
Bu güne kadar bilinen kadın protomlar arkeolojik literatürde daima tek parça olarak müzakere edilip değerlendirilmiştir. Ölçülü vasıflar eksik olmasına rağmen bu protomlar genellikle ünlü (tanınmış) olarak yorumlanmıştır. Her şeyden önce dağınık saçlar ve açık göğüsle tanıtılmışlardır. Muhtemelen açık göğüs, Andrée Rollas'ın İstanbul Parçalarını Afrodit olarak adlandırma nedeni olmuştur. Simone Mollard-Besques, Luvr'daki örnekleri sarkık devekuşu tüyü olarak değerlendirdi. (M.B 1971, 86) Bu yeterince kanıtlanmamış öneri dışında yeni bir anlam için çalışılmadı ve bir tespitten kaçınıldı. (Schmidt 1994,183)
Mollard-Besques' in temsil ettiği görüşe göre burada söz konusu olan ağlayankadınlardı. Bu görüş, düşük kaşların ve dudak sonlarının sebep olduğu yüzün üzüntülü ifadesine ve saçları tutan elin kol hareketine dayanmaktadır. Bu anlamlandırma resim şeklini, protomların ikonlarını ve yaldızlı olmasını hesaba katmamaktadır. Protomların kesitli resim şekilleri ve derinin yaldızlı olması burada efsanevi kadınların varsayıldığını gösterir. Her şeyden önce alın üzerindeki Anastolè'yi anımsatan saç motifi erkek saçında normal, fakat kadın başlarında tamamen tersidir.
Erkek ikonagrafilerinde görülen (erkeğe has) yükselen perçem, bu kadınlarda da erkeksi özellikleri yansıtan direkt bir ilişkidir . Buna bir tarafta çıplak göğüs, diğer tarafta Amazon ikonlarında yaygın olan dik vaziyette duran elbise de dahildir. Böylece Amazonlardaki saçları tutan elin hareketinin ne anlama geldiği açıklık kazanıyor. Genelde yas anlamına gelen bu işaret, deniz kızlarında ve defin sırasında ortaya çıkan ağlayankadınlarda görülmektedir. Bunun yanında savaş kazanmış halkın kadınlarında da umutsuzluğun simgesi olarak açıklanmaktadır. Yas tutan Amazonların benzer betimlemeleri sarkophag sanatında bulunabilir. Başların coşkulu dönüşü, yüzlerdeki mimikler ve kadın protomlardaki dağınık saçlar Grek dünyasına karşı Amazonların kırılan direncinin çağrışımı olarak geliştirilmiştir. Savaşçı kadınlar galip gelenler olarak kendi kaderleri için yas tutmaktadırlar. Büyük plastikte eski düşmanlar, dertli, yaralı ve şüpheci gösterilmektedir. Yas ve acı betimlemesi tanrının istediği düzene karşı ayaklanan Amazonların suçla ilgili bilgilerini ve anlayışını anlatmaktadır. Bu ilk kader deneyimi ve bilinç, erkek gibi cesur kadınları saygınlaştırmaktadır. Belirtilen nedenlerden şunlar görünüyor: Amazonik topraklarda çok sayıda var olan kadın protomları, Afroditleri, ünlüleri değil, özellikle şehir mitolojisi için önemli olan Amazonları betimlemektedir. Bununla Amazon protomlarının hangi kontexte kullanıldığı sorusu akla gelmektedir. Başlangıç noktasındaki askı delikleri ve başların görüntüsel konseptleri, duvarlardaki veya kapılardaki birkaç parça ilaveyi (yamayı) göstermektedir.
Bulunan parçalar hakkındaki ender bilgiler mezar alanındaki bir kullanımı işaret etmektedir. Mezar sanatındaki Amazon resimleri o kadar mükemmel değillerdi. Mezardaki pişmiş toprak protomların hangi işlevi gördüğünü açıklamak o kadar kolay değil. Bunların odun arkopajlarında kullanıldığını kabul etmek en azından teknik olarak mümkün değildir.Eckart Olshausen, tanrılar, kahramanlar ve Pontos' daki ibadetler hakkında yaptığı bir araştırmaya dayanarak geçici bir rapor hazırlayabildi. Burada Themiskyra' daki Amazonların ibadetle ilgili beklenen prestijini tespit etmek için sunulan temel dayanakların yeterli olmadığının farkına vardı.
Yazılı kaynaklarda Pontos' daki Amazon ibadeti hakkında muhtemelen yalnızca belirsiz işaretler bulunabilir. Amisos'un koroplastik belgelerinin ışığı altında sayıca zengin kadın protomlar böyle bir ibadetin tarihi anıları olarak görüldü. Her ne olursa olsun, altın yaldızlı Terrakot protomlarının resimleri, Amisos yerleşimcilerinin gururlandığı Themiskyra' nın ihtişamının şahididir.
(Çeviren: Nurettin TAŞÇI)
ADA KULTUR SANAT EDEBIYAT DERGISINDEN ALINMISTIR
Megrelmişler (Günümüz lazları) amasyayı kurduklarıda söylenir doğu karadenizde yaşamışlardır yunan mitinde jason un maceralarında geçer.
Erkek egemen Yunan dünyasının(tabii ki) en çok korktuğu ve hayali oluğu söylenen halk...Ama bugünkü Ukrayna sınırlarının içinde yaşamış bir Asya kavmi olan İskitlerde kadın mezarlarından da silahların çıktığı görülmüştür hatta tecavüze uğramış veya benzeri bir durumda olan kadınların evlenebilmeleri için bir düşman savaşçısını öldürme zorunluluğu vardır.Bence Amazonlardan kastedilen budur.
Erkek bir tarihçinin fantezilerini yazıya dökmesi sonucu varolmuşlardır. Hatta bu tarihçiyi savaşacak adam bulamayan devlet adamları zorlamıştır.
- Bu savaş kaçmaz. Cıbıldak hatunlar filan. Ölseniz de gam yemezsiniz.