o gece depremi hiç hissetmemiştim, yatağımda mışıl mışıl uyuyodm... sabah uyandığımda tüm televizyonlarda yıkılmış evler vardı... 'sesimi duyan var mı ' sorusu hala kulaklarımda...
genizden hiç çıkmayacakmış gibi gelen çimento tadı,ceset torbaları,ölü kokuları....yıkıntılar,yıkıntılar,yıkıntılar......bir ana bir köşede ağlar...'oğluuummmm'...bir çocuk kaldırım da haykırır 'babaaaaaaa'...yer beşik.! toprak ana sallarda durur uyusun da ölsün diye çocuklarını.....
On yedi Ağustos gecenin üçü Geceye yetmedi kimsenin gücü Ölüm gökten yağdı yerden fışkırdı Gölcük'de bir bebek Kaderine hıçkırdı. Ve on binlerin infazı için Fay hattı kalem kırdı.
Sabahın erken saatlerinde televizyon sesinden uyanmıştım.. telaşla telefonlara sarılmalar.. ve saatlerce korkuyla beklemek zorunda kalmak.. kötüydü vesselam. Çok uzakta olmanın verdiği acıyı en yoğunluğuyla yaşadığım günlerden idi.
kınalı adada büyük şok bittikten sonra patronun 'dünya yıkılıyor hamzanın haberı yok' deyişini hala hatirlıyorum.. dünya yıkılmışti ben hala uyuyordum... enteresan olan büyük şoktan sonra artçı şoklarda ateist arkadaşin biri ALLAHIM KURTAR BENİ DEYİŞİYDİ :) (büyük sokta sanırım iki rekaat namaz kılmıştır sanırım diyorum çünkü ben uyuyordum)
betonların altında geçirilen onca saat bunu yaşadıkları için kendilerini şanslı sayma hissi çünkü bir çoğu bu hissi yaşamadan ebedi istirahatlerine çekildiler...
Aslında hatırlamak bile istemediğim ama hatırlamadanda yapamadıgım birçok arkadaşımı ve çevremde ölen onca insanı görüp elinden birşey gelmeden çaresizce etrafa aval aval bakmanın ne demek oldugunu anlatmam mümkün olamaz ama o gün hatırladıgım tek şey saat 2:50 gibi yatmıştım deprem anında evin bi duvarından diger duvarına uçtugum duvara çarpmam sonucu büyük yaralar aldıgım annemin bagırarark bir arada olalım ölürsek bizi beraber bulurlar demesi babamın durmadan tekbir getirmemizi istemesi idi. yukarıdan gelen yıkıntı sesleri (Megersem bütün çatıdaki kiremitlerin kırılarak merdiven aralıgına düşmesi sonucu oluşan ses) dahilinde içimizdeki korku dahada artmıştı ne varki deprem geçmiş artık dışarı çıkmıştık bütün sokak temiz idi hiçbiyerde bi hasar yoktu ufak defek hasarlar dışında bi kaç çatı yıkılmış bazı çatılar tam anlamıyla ters dönmüşlerdi bazı evlerin araları açılmıştı ve biz artık geçti hiç kimseye bişey olmadı diye seviniyordukki eski komşumuz sokaga gelip yardım edin eşim çocuklarım enkaz altında kaldı demesi ile herkez irkildi birden daha sonra havanın aydınlanmaya başlaması ile birlekte o yıkılan evler bir bir ortaya çıkıyordu bu durumu görünce dayanamadım ve bi anlık cesaretle eve girdim bisikletimi çıkardım ve şehirde tanıdığım bütün akrabalarımı arkadaşlarımın evlerine gittim allahtan kimsede büyük şeyler yoktu. ama o günün bende bıraktıgı duygusal bozukluk anatılamaz çünkü akrabalarıma bakmaya giderken bir çok enkaz gördüm felakkette kalan birçok insan yolun ortasına oturmuş aglıyor elleirnden bişey gelmeden sadece enkaz yığını içindeki akrabalarını annesini babasın kardeşini kurtarma amacı içindeydi yollarda yıkık binalar enkaz alttlarından gelen yardım edin! ! ! kimse yokmu! ! ! die bağırmaları içimi çok kötü ediyordu ama o gün inanamadıgım bir olay daha vardı onca insan can derdinde iken bazı şerefsizler kanı bozuk insanlar birçok magzayı talan etmekle ugraşıyolardı yardım amacı ile evlere girip hırsızlık yapanlar vardı bu olay en basitinden benim başımdan geçti depremin olduktan 2 saat kadar sonra bazı insanların gelip eve girmeye çalışmaları engel oluncada sen kim oluyon biz yardım etcez diyip beni kovmaları sonra benim adamlarla kavgaya tutuştuktan sonra tüm sokak sakinlerinin geldigini görünce adamların kaçmaya başlaması gibi neyse bu depremde birçogumuz yakınlarımızı ailemizi sevdiklerimizi kaybettik sonuçta bu olaydan bir ders alındımı hiç sanmıyorum Allah bidaha böyle acı ve hüzün göstermesin:'(
Şubatta, Amerika'da yaygın olan dünya dışı varlıklardan gelen tebliğlere benzer bir şeyi e-mail aracılığı ile yaymayı düşündüğüm uyarıcı bir yazı yazmaya başlamıştım.
Ben sadece bilgiyi veren aracı olacaktım. Yazdıklarım ise mutlak doğrular olacaktı tabi.. 1 sayfa kadar yazdım. Bir türlü tamamlayamadığım için yarım bıraktım. Sonra köye gitmem gerekti.
Fatsa'nın O köyündeyken yaşadığım uykusuzluk, huzursuzluk 1 hafta sonra 17 Ağustos'ta ancak azaldı, peşinden hafif şekilde 2 hafta daha sürdü..
..komplo teorileri diye yazılan söylenenleri görmemezlikten gelemeyiz..pis kokular olduğu belli..özellikle israil varsa neden olmasın suni olarak yer kabuğunun tahrik edilmesi..ilahi iradenin ol demesi ile olan hadiselerin yanında zalim insanın eliyle işilenen felaketler de olabilmektedir...
BİR MEZAR TAŞINDA YAZIYORDU... Esti bir rüzgar kalbime vurdu Üç çocuğuma hasret koydu Arkadaş bir zamanlar ben de o dünyada idim Ama şimdi ise geldim buraya Bugun bana ise yarın da sana
come away with me in the night come away with me and i will write you a song
come away with me on a bus come away with me where they can't tempt us with their lies
i want to walk with you on a cloudy day in fields where the yellow grass grows knee kigh so won't you try to come
come away with me and we'll kiss on a mountain top come away with me and i'll never stop loving you
and i want to wake up with the rain falling on a tin roof while i'm safe there in your arms so all i ask is for you to come away with me in the night come away with me
Aradım... Buldum... Japonyadan bir bayan vardı.Onlarda iş nasıl ya da oradan bakınca nasıl görünüyoruz diye merak ettim.Japonyadan yazan bayan doğruları yazmış sanırım. Bize yazık değil mi? Japonlar kadar niye olamıyoruz?
Marmara depremi demek
o gece depremi hiç hissetmemiştim, yatağımda mışıl mışıl uyuyodm...
sabah uyandığımda tüm televizyonlarda yıkılmış evler vardı...
'sesimi duyan var mı ' sorusu hala kulaklarımda...
vay beee..! ! .inme indi sanki; deniz kokulu kentimin yüreğine...
genizden hiç çıkmayacakmış gibi gelen çimento tadı,ceset torbaları,ölü kokuları....yıkıntılar,yıkıntılar,yıkıntılar......bir ana bir köşede ağlar...'oğluuummmm'...bir çocuk kaldırım da haykırır 'babaaaaaaa'...yer beşik.! toprak ana sallarda durur uyusun da ölsün diye çocuklarını.....
On yedi Ağustos gecenin üçü
Geceye yetmedi kimsenin gücü
Ölüm gökten yağdı yerden fışkırdı
Gölcük'de bir bebek
Kaderine hıçkırdı.
Ve on binlerin infazı için
Fay hattı kalem kırdı.
Dünya'nın kaynayan kalbinin hareket istemesinin kötü sonucu...
kabus...
Sanki (bu ülkede) hiiiç başka Deprem olmadı da...bu ibret olacak ha? ..Kafa! ..kafa! ..
17 ağustos ibrettir
Sabahın erken saatlerinde televizyon sesinden uyanmıştım.. telaşla telefonlara sarılmalar.. ve saatlerce korkuyla beklemek zorunda kalmak.. kötüydü vesselam. Çok uzakta olmanın verdiği acıyı en yoğunluğuyla yaşadığım günlerden idi.
03 00 05 00 nöbetimi hiç unutmam tam nöbete gidiyordum o saate
kınalı adada büyük şok bittikten sonra patronun 'dünya yıkılıyor hamzanın haberı yok' deyişini hala hatirlıyorum..
dünya yıkılmışti ben hala uyuyordum...
enteresan olan büyük şoktan sonra artçı şoklarda ateist arkadaşin biri ALLAHIM KURTAR BENİ DEYİŞİYDİ :)
(büyük sokta sanırım iki rekaat namaz kılmıştır sanırım diyorum çünkü ben uyuyordum)
BUNDAN SONRA HAVA NE KADAR SICAK OLURSA OLSUN BALKONDA YATMAYACAĞIM :((
Arkadaşta hala korkusu mevcut.
betonların altında geçirilen onca saat bunu yaşadıkları için kendilerini şanslı sayma hissi çünkü bir çoğu bu hissi yaşamadan ebedi istirahatlerine çekildiler...
ne çok yıldız kaydı o gece...:(
bal
Aslında hatırlamak bile istemediğim ama hatırlamadanda yapamadıgım birçok arkadaşımı ve çevremde ölen onca insanı görüp elinden birşey gelmeden çaresizce etrafa aval aval bakmanın ne demek oldugunu anlatmam mümkün olamaz ama o gün hatırladıgım tek şey saat 2:50 gibi yatmıştım deprem anında evin bi duvarından diger duvarına uçtugum duvara çarpmam sonucu büyük yaralar aldıgım annemin bagırarark bir arada olalım ölürsek bizi beraber bulurlar demesi babamın durmadan tekbir getirmemizi istemesi idi. yukarıdan gelen yıkıntı sesleri (Megersem bütün çatıdaki kiremitlerin kırılarak merdiven aralıgına düşmesi sonucu oluşan ses) dahilinde içimizdeki korku dahada artmıştı ne varki deprem geçmiş artık dışarı çıkmıştık bütün sokak temiz idi hiçbiyerde bi hasar yoktu ufak defek hasarlar dışında bi kaç çatı yıkılmış bazı çatılar tam anlamıyla ters dönmüşlerdi bazı evlerin araları açılmıştı ve biz artık geçti hiç kimseye bişey olmadı diye seviniyordukki eski komşumuz sokaga gelip yardım edin eşim çocuklarım enkaz altında kaldı demesi ile herkez irkildi birden daha sonra havanın aydınlanmaya başlaması ile birlekte o yıkılan evler bir bir ortaya çıkıyordu bu durumu görünce dayanamadım ve bi anlık cesaretle eve girdim bisikletimi çıkardım ve şehirde tanıdığım bütün akrabalarımı arkadaşlarımın evlerine gittim allahtan kimsede büyük şeyler yoktu. ama o günün bende bıraktıgı duygusal bozukluk anatılamaz çünkü akrabalarıma bakmaya giderken bir çok enkaz gördüm felakkette kalan birçok insan yolun ortasına oturmuş aglıyor elleirnden bişey gelmeden sadece enkaz yığını içindeki akrabalarını annesini babasın kardeşini kurtarma amacı içindeydi yollarda yıkık binalar enkaz alttlarından gelen yardım edin! ! ! kimse yokmu! ! ! die bağırmaları içimi çok kötü ediyordu ama o gün inanamadıgım bir olay daha vardı onca insan can derdinde iken bazı şerefsizler kanı bozuk insanlar birçok magzayı talan etmekle ugraşıyolardı yardım amacı ile evlere girip hırsızlık yapanlar vardı bu olay en basitinden benim başımdan geçti depremin olduktan 2 saat kadar sonra bazı insanların gelip eve girmeye çalışmaları engel oluncada sen kim oluyon biz yardım etcez diyip beni kovmaları sonra benim adamlarla kavgaya tutuştuktan sonra tüm sokak sakinlerinin geldigini görünce adamların kaçmaya başlaması gibi
neyse bu depremde birçogumuz yakınlarımızı ailemizi sevdiklerimizi kaybettik sonuçta bu olaydan bir ders alındımı hiç sanmıyorum
Allah bidaha böyle acı ve hüzün göstermesin:'(
Kör noktalar vardır her aşkta,
insan doğar ölmez o suçla
orada o küçük çocukla kalan
ağlar hayatın sonsuzluğuna
kim tutarki elini bir daha
içini kanatan bir rüya olur bu yara
bir masalın sonunda ölüme
aşkını anlatan bir kadın olur bu defa...
hiç konuşmaz bazen gül susar
yaprak titrer acıyla düş yanar
oraya o güzel uykuyla hüzün
büyür büyünün sonsuzluğuna...
Şubatta, Amerika'da yaygın olan dünya dışı varlıklardan gelen tebliğlere benzer bir şeyi e-mail aracılığı ile yaymayı düşündüğüm uyarıcı bir yazı yazmaya başlamıştım.
Ben sadece bilgiyi veren aracı olacaktım. Yazdıklarım ise mutlak doğrular olacaktı tabi.. 1 sayfa kadar yazdım. Bir türlü tamamlayamadığım için yarım bıraktım. Sonra köye gitmem gerekti.
Fatsa'nın O köyündeyken yaşadığım uykusuzluk, huzursuzluk 1 hafta sonra 17 Ağustos'ta ancak azaldı, peşinden hafif şekilde 2 hafta daha sürdü..
gerçekten kötü bir tarih ama yaşandı ve bitti.
amerika ve israilin, (ruslar tarafindan var oldugu kanitlanan) deprem bombalari sayesinde canlara kiydigi bir tarih...
..komplo teorileri diye yazılan söylenenleri görmemezlikten gelemeyiz..pis kokular olduğu belli..özellikle israil varsa neden olmasın suni olarak yer kabuğunun tahrik edilmesi..ilahi iradenin ol demesi ile olan hadiselerin yanında zalim insanın eliyle işilenen felaketler de olabilmektedir...
Rabbim bi daha yaşatmasın.
BİR MEZAR TAŞINDA YAZIYORDU...
Esti bir rüzgar kalbime vurdu
Üç çocuğuma hasret koydu
Arkadaş bir zamanlar ben de o dünyada idim
Ama şimdi ise geldim buraya
Bugun bana ise yarın da sana
Aşkım sen benim canımsın
Kanıma karışmış kanın
Söyle kimlerden kaçarsın
Boşuna durmadan ağlarsın
Yavrum sen benim balımsın
Tadına alışmış canım
Aah güzel kuşum gir kanıma
Ben zaten sarhoşum
Nerdesin... Sevgilim...
Söyle nerdesin bal
Artık benlesin bal
Söyle nerdesin bal
Artık benlesin bal
Artık
Sen
Benim
Canımsın
Canlı
Kalan
Tek
Yanımsın
come away with me in the night
come away with me
and i will write you a song
come away with me on a bus
come away with me where they can't tempt us
with their lies
i want to walk with you
on a cloudy day
in fields where the yellow grass grows
knee kigh
so won't you try to come
come away with me and we'll kiss
on a mountain top
come away with me
and i'll never stop loving you
and i want to wake up with the rain
falling on a tin roof
while i'm safe there in your arms
so all i ask is for you
to come away with me in the night
come away with me
yerleri gökleri yaratan mevlam
yurduma sunulan bu eser senden
isyan değil bu çıkışım amenna
bilirimki hayır senden şer senden
alev alev sardı benim yüreğimi is bugün
yurdumda yerler gökler
yas içinde yas bu gün
Aradım... Buldum... Japonyadan bir bayan vardı.Onlarda iş nasıl ya da oradan bakınca nasıl görünüyoruz diye merak ettim.Japonyadan yazan bayan doğruları yazmış sanırım. Bize yazık değil mi? Japonlar kadar niye olamıyoruz?
45 saniyelik kıyamet