Günlerce ve gecelerce güneşlere ve aylara durmadan ve dinlenmeden seni soruyorum,hala bir haberini alamayışımı şikayetle söylüyor anlatıyorum. Senin beni unutma ihtimalini hatırlayıp çıldırıyorum. Bazı günler ve geceler yüzünü eskisi gibi hayal edemeyeceğimden korkup kahroluyorum. Sonra tevbeler ediyorum.Seni unutma ihtimalini düşündüğüm için...
Ben ölürsem ölürüm ama dünya sana kalır mı? Silebilir misin alnının yazısından beni? Çıkarabilir misin ruyalarından? Uyanabilir misin kabuslarından? Dağlar, taşlar, toprak saklasa. Gökler SuSsa gördüğünü.. Sen saklayabilir sen örtebilir misin? Hiç olmamış gibi yapabilir misin? Yapamazsın.. Ben SuSsam sen SuSamazsın.. Unutamazsın Unutamayız...
Dokunur bakışları sıdk ile -ezelî- bakışlarına… SuSmak güzeldir.
Kirpiklerinde süzülür gün ışığı rengârenk… SuSmak güzeldir.
Gözyaşı yükselir, pırıl pırıl aydınlanır gözleri acının… SuSmak güzeldir.
Öfkeyle kıvrılan dudaklarına bir bûse kondurur rüzgâr… SuSmak güzeldir.
Kervânlar, arabalar, trenler, uçaklar, bir şeyler alır götürür sevgiliyi; elleri asil, başı dimdik, ama yürek alev alev, bir kibrit çöpü gibi kıvrılır… SuSmak güzeldir.
Nurlar iner her bereketli toprağa… Vahiy nasıl sularsa gönlü, ilhamlar öylece yeşertir insanın bilge yanını. Artık az önceki, bir önceki insan değildir, ama idrak edemez bunu… “Mal bulmuş mağribi…” Anlaşılmamak bir şeydir yine de; yanlış anlaşılmak ise iyi bir cezâdır emâneti heder edene… SuSmak güzeldir.
Gayb bahçelerinden kokular getirir bazen nesîm-i seher, bâd-ı sabâ… Rüyalara girer altın taçlı sultanlar. Bazen kapı açılır, Hızır girer içeri… Her aşk paylaşılmak için sabırsızlanır. Paylaşılınca tükenir bereketi… Ucub ve kibir, riyâ ve varlık hissi sızar pencerelerden…
Yokluğun kor bana.. Sensiz yokuşlar uzar, yollar uçurumlara uğrar.. Yaraların kabuğu açılır, ırmakların yatağı daralır.. Sele kapılır dağlar, köprüler geçilmez olur.. Dünyanın bütün taşları kirpiklerime biner, hünerlerin hepsi çöle iner.. Elim de kalır ağıtların hepsi, kimse duymaz, kimse ağlamaz, kimse anlamaz.. Bir kuyuya iner gibi tozlanır şiirler, güfteler silinir, şarkılar boğulur.. Harfler harflere bitişmez olur. Sahipsiz kalır keman, telleri kopar bağlamaların... Âhenk bozulur, nefessiz kalır neyler... Bir ' ah ' etsem ' ah ' ların hepsi ağlar.. Yokluğunu bir sorsan bana, cevapların cümlesi kılıç kuşanır, kuru dallar bin defa kırılır.. Hâsretin nâr bana... Aşk kalplere küstü, kuyulara düştü.. Yüreğime gömdüm ayrılığını ve her bahar yokluğunu meyve verdim... Sızın yâr bana senden gerisi ağyar bana...
Uzak kentin kayıp yıldızından rivayet olunur...…Üç noktaydı susuşum, bir virgül hatırına yazıyorum şimdi...Üç nokta... Üç çığlık? ? ? Üç ölüm! ! ! Ve tek bir virgül,
çok noktanın söyleyemediği bu olsa gerek...
Mutluluk için kurduğum hayaller hala cebimde......
...........................................bazen iyi geliyor...
...hikâyemi geri ver bana Allah'ım
bir
bayram
sevinci
gibi
döküldüğüm
yolları..
Seyahatta cam kenarı sanki yalnızların yeridir. 'Çünkü aslında orası, başını koyacak omuz bulamayanlar içindir'..
CAN DÜNDAR
Uzayıp giden tren yolları.
' Gözlerindeki ayet derinliğini, hayrına tefsir etsen ya? '
Murat MENTEŞ
“…bir gün düşüne girüren bir şeb
Sevincimden nice yıllar geçiptir görmedim uyku..”
“Günün birinde, bir gece rüyâna gireceğim! ” diye söz verdi
Bu sözün sevinciyle yıllar geçiyor ki gözüme uyku girmedi..
öyle işte..
...Şair! Ya git o çocuğu uyar, ya gel
beni bu tahammül mülkünden kurtar!
Günlerce ve gecelerce güneşlere ve aylara durmadan ve dinlenmeden seni soruyorum,hala bir haberini alamayışımı şikayetle söylüyor anlatıyorum. Senin beni unutma ihtimalini hatırlayıp çıldırıyorum. Bazı günler ve geceler yüzünü eskisi gibi hayal edemeyeceğimden korkup kahroluyorum. Sonra tevbeler ediyorum.Seni unutma ihtimalini düşündüğüm için...
İskender Pala / Aşkname
Ben dilsiz değilim, şu cihan sağır!
Varsın herşey SuSsun...
Bohçam boş / Öteberim eksik /
Azığım kuru / Canım aç /
Yüzüm sana çevrili / Adımım sana / Irmaklarına
Bir lokma suyla geldim, su denmez /
Kabul ola affola...
[Cahit Zarifoğlu]
Tevbe lazım ettiğimiz tevbeye;
Bir tevbeyle bu iş bitmez kurbanım!
(Serdar Tuncer)
Sukût..
Elindeyse düşünme, gücün yeterse unut..!
...ben sadece..
istedim ki..
dedim ki..
hani..
şey..
aslında..
......
....
her neyse..
Çok zordu kelimelerin okuyamadım.
Silik silik bir çizgiydi,anlayamdım.Hala her boşlukta,her sessizlikte,her üç noktada hüzünleniyorum be dost...
...yine de
gelme!
yaralanırsın..
...aldı şapkasını yürüdü karanlık sokaklara..
kaçıncı isyan bu,
kaçıncı fırtına?
'Aşk birleştirdi. Korku ayırdı. Umut geri getirdi.'
Ben ölürsem ölürüm ama dünya sana kalır mı?
Silebilir misin alnının yazısından beni?
Çıkarabilir misin ruyalarından?
Uyanabilir misin kabuslarından?
Dağlar, taşlar, toprak saklasa.
Gökler SuSsa gördüğünü..
Sen saklayabilir sen örtebilir misin?
Hiç olmamış gibi yapabilir misin?
Yapamazsın..
Ben SuSsam sen SuSamazsın..
Unutamazsın Unutamayız...
(Nazan Bekiroğlu)
SuSmak Güzeldir.
Usulca sokulur derviş, gülün dibine… SuSmak güzeldir.
Uzanır yalnız elleri pınara… SuSmak güzeldir.
Dokunur bakışları sıdk ile -ezelî- bakışlarına… SuSmak güzeldir.
Kirpiklerinde süzülür gün ışığı rengârenk… SuSmak güzeldir.
Gözyaşı yükselir, pırıl pırıl aydınlanır gözleri acının… SuSmak güzeldir.
Öfkeyle kıvrılan dudaklarına bir bûse kondurur rüzgâr… SuSmak güzeldir.
Kervânlar, arabalar, trenler, uçaklar, bir şeyler alır götürür sevgiliyi; elleri asil, başı dimdik, ama yürek alev alev, bir kibrit çöpü gibi kıvrılır… SuSmak güzeldir.
Nurlar iner her bereketli toprağa… Vahiy nasıl sularsa gönlü, ilhamlar öylece yeşertir insanın bilge yanını. Artık az önceki, bir önceki insan değildir, ama idrak edemez bunu… “Mal bulmuş mağribi…” Anlaşılmamak bir şeydir yine de; yanlış anlaşılmak ise iyi bir cezâdır emâneti heder edene… SuSmak güzeldir.
Gayb bahçelerinden kokular getirir bazen nesîm-i seher, bâd-ı sabâ… Rüyalara girer altın taçlı sultanlar. Bazen kapı açılır, Hızır girer içeri… Her aşk paylaşılmak için sabırsızlanır. Paylaşılınca tükenir bereketi… Ucub ve kibir, riyâ ve varlık hissi sızar pencerelerden…
SuSmak güzeldir.
Alıntı
Sıkıntı ve huzursuzluk mutlaka bir günahın cezası, huzur ise bir ibadetin karşılığıdır...(Mevlana)
SuSmakta gerek SuSmakta gerek
Vakti gelince konuşuruz elbet
Zamanı gelince buluşuruz elbet
Bu hayat böyleyse alışırız elbet..
Yokluğun kor bana..
Sensiz yokuşlar uzar, yollar uçurumlara uğrar..
Yaraların kabuğu açılır, ırmakların yatağı daralır..
Sele kapılır dağlar, köprüler geçilmez olur..
Dünyanın bütün taşları kirpiklerime biner, hünerlerin hepsi çöle iner..
Elim de kalır ağıtların hepsi, kimse duymaz, kimse ağlamaz, kimse anlamaz..
Bir kuyuya iner gibi tozlanır şiirler, güfteler silinir, şarkılar boğulur..
Harfler harflere bitişmez olur.
Sahipsiz kalır keman, telleri kopar bağlamaların...
Âhenk bozulur, nefessiz kalır neyler...
Bir ' ah ' etsem ' ah ' ların hepsi ağlar..
Yokluğunu bir sorsan bana, cevapların cümlesi kılıç kuşanır, kuru dallar bin defa kırılır..
Hâsretin nâr bana...
Aşk kalplere küstü, kuyulara düştü..
Yüreğime gömdüm ayrılığını ve her bahar yokluğunu meyve verdim...
Sızın yâr bana senden gerisi ağyar bana...
Bilmem ne hâl oldu bana,
Ben sen miyim sen ben misin?
Can baht oldu canan bêkâ,
Ben sen miyim sen ben misin?
Ben hep ağladım,oda hep güldü!
takvimlere bahar geldi...
yüreğime de gelsin; ve hiç gitmesin, iklim değiştirmesin...
Uzak kentin kayıp yıldızından rivayet olunur...…Üç noktaydı susuşum, bir virgül hatırına yazıyorum şimdi...Üç nokta... Üç çığlık? ? ? Üç ölüm! ! ! Ve tek bir virgül,
...
yine gözündeler mi :)
laVRalar!
;)
Yumurtadan çıktı lavralar...
Kanımı emmek için bekleyen sinekler... :)
...