o kadar mı
ayrı düştük
sevgili yar
düşüme konuk olmaktan bile
kaçınır
başından savuşturursun
yetmişli yıllarda
ay karanlıkta
ölüm pahasına
kelle koltukta
okkalı sloganlar yazılırdı duvarlara
gece yarıları
yaşama geç kalışımız
mücadeleye
bir adım geriden başlayışımız
çocukluğumuzu yaşayamamaktan
sek sek oynayamayıp
ip atlayamamaktan
yaralarım depreştiğinde
yürek yaram sızladığında
bir de yoksunluklarım azdığında
sen gelirsin aklıma
merheme gerek kalmadan
yaramı onardığın
eflatun renklim
içime çektiğim
leylağım
lavanta kokulum
duygularımın ilham rengi
yürek zenginliğim
dostluk
karşılık beklememek
hissetmektir
özlemek
almadan vermektir
paylaşabilmek
hani
kimseye söz vermeyecektik
Cumartesi günü
bulutlarla konuşup
masmaviliklerde
güneşin sofrasına konuk olacaktık
çocuklaşırız
kıvancımızda
şımarıklığımız tutar
sevinçlerimizde
aldırmazlığımız bundan
vurulduğu yaştadır
ölen çocuklar
gençler
vücutlarından
alınlarından
damla damla kanar
çocuklarımız var
kimi Ayşe
kimi Fatma
Ali ya da Alper
ne fark eder
kimi o bölgede




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!