Mavi,
Işığını yitirince
Koyulaşır,
Lâcivert olur…
Işık,
Ellerimi bırakmasana
Sana söylüyorum sana,
Koşalım-kanatlanalım
Özgürce gök boşluğuna;
Uçar gibi bulutlara tırmanalım
Denizlerin dalgalarına tutunalım...
Denizin sonsuzluğundaki,
Bir beyaz ufak köpük,
O mavilikleri nasıl geçersin? .
Gökyüzünün boşluğundaki,
Bir beyaz ufak bulut,
Yaşantıyı mı özlüyorsun,
Aramak istediğin nedir?
Ona yaklaşsanda sarabilir misin?
Kucaklaşmayı mı diliyorsun,
Yakalamak istediğin kimdir?
Gözlerine sığdırabilir misin
Mutluluğun aydınlıklarını?
Ellerine alabilir misin
Kaybolmuş yılların rüzgarlarını?
Bulutlar dağıldı,
Gökyüzü kavuştu mavisine;
Leyleğin kanatlarında,
Bahar geldi
Güzelliğine..
Renkler tomurcuklandı
Gecenin bekleyen sessizliğinde,
Dolup hayalinde bir masal gibi..
Gezersin gölgenle baş başa yine,
Mâzi sularında bir sandal gibi..
Hûlyası elem dolu ömrünle,
Omuzlarına-başına,
Kanatları görünmeyen
Melekler konduğunda;
Onları ürkütmeyen
İyiliklerle mi coşkulusun?
O anda hiç korkma:
Sabahların ılık puslu derinliklerine,
Ve rengârenk kır çiçeklerinin tümüne
Birer birer açılmış pencerelerimiz;
Nisan rüzgârlarının ürkek esintilerine
Bırakılmış-kapılmış düşüncelerimiz..
Nisan’da gülümsüyor
Çiçek açan dal,
Aydınlığına kavuşan gökyüzü..
Bu ışıklı mevsimde
Çatlayan toprak, tohum,
??^o^