Üzerine düşeni kendinden parça saydı
Hazanları bekledi bağrına düştü yaprak
Ne bedenler çürüttü kaç yıldız ona kaydı
Kayaydı taşa döndü dengini buldu toprak
Küçücük çocukların gömdüğü tohumları
Nerelere dalsam sönmüyor ateş
Deryalar suyunu saklamış anne..
Karanlıktan sonra çıkmıyor güneş
Işıklar nurunu saklamış anne..
Şefkatli sözlerin hasretindeyim
Sanki yıldızlar yağmış Ankara’nın üstüne
Işıldıyor caddeler, sokaklarda lambalar
Zifiri karanlıkta sokaklarda işim ne?
Evine girmiş herkes, derdiyle yanacaklar
Parıldayan gecede, içimdeki karanlık
Sekiz aydır görmez oldum yüzünü,
Hasretin bağrımı yaktı Ankara’m..
Toprağınla yoğurmuşum özümü,
Bu özüm, özüne kurban Ankara’m..
Havası çok pismiş, öyle diyorlar..
Coşkun ırmakların köpüğü gibi
İçimde bembeyaz oluyor aşkın..
Derin çukur kazan mezarcı gibi
Sevgimin kabrini kazıyor aşkın..
Nasıl sevgi imiş ermiyor akıl
Beklemek,
Umutsuzca,
Yarınsızca,
Ve uzanan sonsuzluklara…
Beklemek bazen candan seveni
(Karacaoğlan Gibi)
Ben kömüre kömür demem
Göz renginden olmayınca
Ben ömür’e ömür demem
Sonu hakka varmayınca..
Dert kartopundan bir yumak
Büyür gelir katlanarak
Ardında iz bırakarak
Bitiriyor ömürleri…
Hayat değildir çok basit
Ömrümce huzur veren, her bakışta kalbime,
Geceye kara düştü, karaya ayaz düştü.
Bir bir kaydı yıldızlar ayazlarda gönlüme,
Gönül’e yara düştü, yaraya niyaz düştü…
Aradığım huzuru sende bulurum diye,
Bu dert iflah etmez doktor
Pes! Diyorsam kopart gitsin…
De ki; “başka çare yoktur…”
Kes! Diyorsam kopart gitsin…
Her anımda başka başka
Hocam ağzınıza sağlık, doğru lafa ne denirki, selam ve saygılarımla. 10
Hocam ağzınıza sağlık, doğru lafa ne denirki, selam ve saygılarımla. 10
Hocam ağzınıza sağlık, doğru lafa ne denirki, selam ve saygılarımla. 10