Kaybetmiş yaz güneşi sıcak parlak ışığını
Göçmen kuşlar toplamış pılını pırtısını
Son yavru da hazır yuvadan uçmaya
Eylül bitmeden yaprak gazel olup düşmeden
Tazeliğini yitirmiş yaprak ayva dalda
Dividim yazmaz gün akşam oldu
Kader bu mu kasvet çöktü geceye
Ufukta söndü ışık saçan o kandil
Hayalim de ki rüya döndü kabusa...
Hem seninle, hem de sensiz,
Canım yanıyor canım ağrı dorukta
Olur olmaz her acı etki etmez bana
Ağrı eşiği yüksek bizim boz dağda
Duymam zehirli engerek yılanı soksa
Bir gariplik var sol ayak baş parmağında
Horasandan çıktın yola
Mekke Medine, Bağdat
Şam’da var güzergahta
Anadolu açmış, kucağını
Çağırıyor basacak bağrına
Malatya, Erzincan, yaylası
Belik, belik örecektin hani
Kınalı saçlarını
Kasırga esse kopmayacaktı
Tek teli
Birlikte yürüyecektik
Gülizar’a el ele
Baharı beklerken kış geldi geri
Gül dalında gonca açmadı soldu
Kar lapa lapa yağıyor saçlarıma
Kış bitti derken yaz yok ufukta
Çiğ düşmüş lale yapraklarına
Küpe
Yine takmış kulağına küpeyi
Sallamaz, örfü, âdeti, töreyi
Unutmuş, memleketi yöreyi
Görmemiş, akarsuyu dereyi
Eskiden Bizim köyde genç kızlar takardı
Bir rüya gördüm bu gece
İçinde saklı rüyanın
Bir bilmece
Saymadım kaç kelime
Yarışma düzenlemişler,
Sultanım!
Mimarlar yarışacakmış,
Eserleriyle.
Dizilmişler sıra, sıra;
Ellerinde maketleriyle.
Gökyüzünü, mekan tutmuş,
Gözü yaşlı bulutlar.
Her damlaya kucak açmış,
Suya hasret topraklar.
Tir, tir titriyor,
Öpülmeye hasret dudaklar.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!