İçli bir ağlamadır yaşamak
gözlerimizde.
Yorgun umudun ensesinde bilenen,
Bıçakları ezberledik.
Siperinde vurulan onurumuz
çığlık çığlığa!
Kirpiğin kaşına değdiği zaman,
Bekleme sevdiğim vur beni beni.
Şafağı sevdanın söktüğü zaman,
Diyardan diyara sür beni beni.
Saçların rüzgarı tel tel biçende,
Ön deprem sinyalleri geliyor
Bedenimin her yerinden.
Omurgamda tepinen
Zorba bir fıtık,
Gövdemi ikiye katlama telaşında.
İki kolumun dostluk anlaşması,
Sensizliğin keyfini süren kelepçe
Paslanırken bileklerimde,
Sen üzülme güzelim;
Yitikler deposunda bekleyen,
Eşya sabrı köpürür içimde.
Gözlrimde büyüyen özlem ateşi,
Bir şarkıyı tutuşturdu eteğinden.
Mevsimlerin saçına taktığım
gülleri alevinde,
İntiharı ezberledi yüreğim.
Bir gözümde Ankara öbüründe İstanbul;
Yoğun sisler içinde ha yağdı ha yağacak.
Özlemine nikahlı olduğumu ararım;
Karanlığın güneşi ha doğdu ha doğacak.
Dostluğuma Brütüs köşebaşları artık;
Limanın dizine yaslanırken gemiler,
Bir sevinci yoğuracak yüreğin.
Bir bir sayacaksın yolcuları;
Bakacaksın ki ben yine yokum.
O zaman
Hıçkırık balonları patlayacak ağzında.
Gözlerin yine bahar, dudakların gülden mi?
Bakışın okşayıcı, gülüşün gönülden mi?
Sorma beni sevgilim, nereden başlayayım;
Gönlümdeki ateşten, gözümdeki selden mi?
Bir gözleri güzelin bakışı yaktı beni;
Bir kış günü rıhtımda yalnız bıraktı beni.
Bin bir emekle derleyip sundum da çiçekleri,
Selam bile vermeden, öyle bıraktı beni.
Yokluğuna tetik bütün pusular;
Har köşe başında gönlüm kavrulur.
Serpilse üstüne buz gibi sular,
Yine de alevi göğe savrulur.
Saklıdır özlemim dal uçlarında;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!