“Asım’lar, Mehmet’ler nesline...”
Son buseyi kondururken dalına yaprak
Çok erken düştü bahtıma firkât.
Her anı bin hicrân Âsım’ım nerde?
Geç yattım, erken kalktım, yine her zamanki gibi...
Rüyamda kâbus gördüm.
Konuştuk, oradan, buradan...
Uyanınca zihnim onunla kaldı.
Gördün mü Ana, yine ölemedim.
Hatırlayayım derken yine
Bir kriz...
Bir buhrân...
Bir melânkolik çatışma...
Tarifsiz ve telafisiz geçen zamanlar...
Akıl almaz,
Dile gelmez güzelliklerin,
Dışarıda rüzgâr ne deli görebilsen,
İçimdeki ateşi söndürebilsen,
O yollardan ter içinde gelip de,
Şu soğuk ellerimi bir tutabilsen,
Bilirim dertlisin o günden beri.
Yıllar geçti aradan,
Değişen sadece yaş.
Seni hatırlatır bana yavaş yavaş
İstanbul şehrinde geçerken çocukluğum.
Üç asır görmediğim
Vuslata gidiyorum.
Yolunda hep koştuğum
Ülküme gidiyorum.
Söğütlü köyünde geçerken çocukluğum,
Yıllar sonra ben, yine çocuğum!
Çocukluk, içimde sanki bir düğüm
Bağlamış beni fani dünyaya.
Gün olur, anılarla yaşarım.
“Yüreğim sızlar yok mu yarama merhem?
Gözlerindir yârim ama heyhat onlar da mahrem.”
İyilik, güzellik ve doğruluk adına ne varsa şahsında toplayan, sözleriyle gönül telimi titreten, inancındaki sarsılmaz sağlamlığıyla da kararlılık numunesi eşime...
Maddî ve manevî varlığıyla daima desteğini esirgemeyen şiir zevkiyle beni en çok etkileyen anneme...
teşekkür ediyor ve diyorum ki:
“Sevgiyle dolun... Benimle kalın...”
Sabahları sessizlik boğulurken
O sesle...
Kalplerin pası gider duyulurken
O sesle...
''Bir baktın, canımı yaktın.
Bir daha bak ki kül olayım, savrulayım.''
O. Y. Serdengeçti
Bir otobüs durağı ve sen
Saldın gönlüme aşkı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!