Sevgiye saygıyı öğretti bana kırk yıllık ömür
Saygı olmazsa sevgi de yaşayamaz ve ölür
Aşk için bir lokma binlerce parçaya bölünür
Bırakıp giderdim ama yâr gözlerin olmasa
Bekliyorum kuş uçmaz kervan geçmez yerde
Uzun mudur yol kısa mı, belirsiz mesafe
Hayat terazi, hayır bir kefe şer bir kefe
Ölüm vuslatsa eğer dünya hayatı arife
Bu koşturmaca neden, neden bu yarış
Aciziz, yeme, içme, ekmek ve su hep telaş
Bulunmazı oynuyor sözler zihinde arandığında
Dolunaysız gecelerin zerreyi zifiri karanlığında
Ayrılık acısı içerisinde dost için yürek yandığında
Türlü türlü dert çektim, geçmedi yar olmayınca
Son nefesten önce uzanıp giden yolun varışında
Yay gerildi ve sineye ok saplandı
Bu işlerin sonu nasıl hesaplandı?
Biz bize niçin, nasıl düşürüldük ki
Aklar karalandı da karalar aklandı
Sırtımızdan saplandı ok, yay gerildi
Okunsun diye değil yazdıklarım
Tarihe düşülsün diye yazıyorum
İnce ince kalplere kazıdıklarım
Ruhlarca görülsün diye yazıyorum
Alkışlansın diye değil yazdıklarım
Sana üç beş nasihatim olacak
Elbette nasibi olan ders alacak
Ateşin yoksa eğer yanmaz ocak
Yorulup dağda odun kırma yeğen
Her gönül emanettir Rabbimden
Hamallar var yatak yapmış sırtına urganı
Yük altında iki büklüm olmuş çıkıyor canı
Beğenmezsin yün döşeği, atlas yorganı
Şükret, senin yerinde olmak isteyenler çok
Ekmek bulsa katık, katık bulsa ekmek yok
Birimiz var ise eğer bölerdik biri binbire
Binbire yeterdi eldeki yetiyorsa eğer bire
Şimdilerde ise binlerde yetmiyor birlere
Kefen cepsiz ve mal da gitmez ki kabire
Bolluk var belki de ama bereket kayıp
Sanki ışığı yok ayın ışığı yok güneşin
Kardeş kardeşi değil artık kardeşinin
Alacaklar vadeli olmuş borçlar peşin
Yaşa bakalım nefesinin yettiği kadar
Biriktirdiğin kesende ki hep elem keder
Birer birer gelip, geçip gittiniz
Bir gün başlayıp bir gün bittiniz
Bazen piyon bazen şah ettiniz
Ömrümü oyuna çevirdiniz yıllar
İş, aş, eş ve de çocuk verdiniz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!