Kim bilir nerelerden geldin
Bunca uzaklığa
Hangi fırtına kopardı seni
Hangi rüzgar attı bu sığ kuytuya
Oysa düşün de var mıydı bir dere kenarı
Yaşamak çalı çırpıda
Ben bir zerre kadar toz tohumdum
Serptiler yumuşak toprak karık'a
Örttüler üstümü kötü kokan gübreli yorgan la
Gece oldu güneş doğdu bilmem kaç gece yıldızlarla sabahladım
Şiştim önce kabardım yırttım toprağı doğdum gün yüzüne
Yeşerdim
Yoksun ya sen şimdi
Göreceksin bir bir sunacağım
Mısralarımda beni sana
Bazen aşık,
Bazen melankolik,
Bazen asi küheylan
Mevsimsiz yağıyor Ankara'ya kar
Erik çiçekleri gibi beyaz
Nisan şakası gibi hava
Tomurcuklara donmak kaldı miras
Mevsimsiz yağıyor şehrime kar
Hazırlıksız yollarda arabalar
Bir kuruyan dalım elinde kaldı diye
Kesme kökümden bırak yeşil kalayım
Ayazdan sararmış yaprak var diye
Sonbahara çevirip mevsimi soldurma beni
Serseri kurşundan kırılmış kanadımla
Tüm düşlerim bekler anbean gelişini
Sabahlar haram bedenime
Geceler gündüz
Üryanım ay ışığında
Ve ben
Bir müjdeli sözüne kanmışım
Bu sabah ay batmasın!
Yıldızlar parlasın gök yüzünde
Sokak lambaları sönmesin mesela
Yeni günü aydın sen etmeyeceksin
Nasılsa...
Sormayın bu aralar, nasılsın diye?
Uyku var gözlerimde yorgun hatta bedenim
Kırıkları var yüreğimin omuzlarım, çökmüş
Ellerim, kalkmaz-casına üşengeç
Duygularım, karma karışık
Olsun!
Olur ya!
Bir gün dönersen sevgili
Nefesinden öpüyorum seni.
Nefesin nefesime değsin yeter ki.
Şehvetini tatmak vardı şimdi
Şarap kokan dudaklar pervane olur
Nehir gözlüm!
Sana ihanet etmeyi çok istedim,
Çok denedim...
Ben senin, kıyılarında var olmuşum,
Kaybolmaktan korktum
Ben senin, akıntına kapılmışım,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!